• Sonuç bulunamadı

Halikarnas Balıkçısı'ndan ben de (merhaba) almıştım

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Halikarnas Balıkçısı'ndan ben de (merhaba) almıştım"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

/Ywvf

HALİKARNAS BALI KÇISI’N DAN

BEN DE (MERHABA) ALMIŞTIM

B

undan üç yıl kadar öncey­ di. İzmir'in Hatay sem­ tinde oturan bir aziz dos­ tumun misafiriydim. Hülyalı bir mayıs akşamı... Körfez sakin... Ve pırıl pırıl bütün şehir!.. Hangi ya­ tça, neresi bilmem ki ben gecekon- du yöresi!.. Gecenin koynunda herkesin mutlu olduğu sanısı var içimde. Gidip geliyorlardı, izmirden Karşıyaka’ya, Karşıyaka'dan İzmir'e körfez vapurları ışık buketleri gibi.

Biz -—balkonda— dostumla çok eski yıllara ilişkin anıları kı­ mıldatıyor ve (Şerefe!) deyip ka­ deh kaldırıyorduk. O, Gümüşha­ ne'den, Erzincan'dan, ben Kayseri', den. Malatya'dan, Siirt'ten yaşan­ tılar anlatıyorduk acı— tatlı, kılık kırtık şeyler... 45 yıl öncesine ait, başarılı — başarısız çabalar, genç­ lik serüvenleri!

O günlerde yeni yayınlanmış olan «Babam Babam» adlı hikâye kitabımdan bazı pasajlar okur vt; eleştirisini yaparken dostum an. Sızın;

' ^ n , dedi, Halikarnas Balık- nsı'nı biliyor musun?»

Kadehimi kaldırdım;

«Cevaf Sak ir!.. Aganta Burina Rnrinata... Mavi Sürgün... Oku­ dum, okudum ondan... Mitolojya, Anadolu Tanrıları...

Hoştum da kaldırdı kadehini İSEREFEi) dedik, içtik.

«Tanıştın mı, dedi, kendisiy­ le?... Konuştun mu?;. Doldurur in­ sanın yüreğini... Ne içten bir 'MERHABA) demesi vardır onun!»

Dostumu hemen yakınlarında oturuyormuş (MERHABA) apartma­ nının ikinci katında. Zaten o apart­ manın yerinde vaktiyle küçük bir gecekondusu varmış Halikar­ nas Balıkçısının orada yatıp kal­ karmış kendi kendine. Derken bir müteahhit almış üstattan o yeri... Ve bir apartman kondurmuş, tüm

bir katını da ona vermiş... Apart­ manın adı da (MERHABA) olmuş. Evet böyle anlattı dostum. Sonra başka başka konulara atladı konuşmamız. Ama ben, içten karar vermiştim gidecektim Üstatla ta­ nışmaya... Ve onun bir (Merhaba) sini duymaya. Gecenin oldukça geç Dİr saatinde ayrıldım dostumdan. Oralardaki sokaklarda gelişigüzel

M A H M U T

Ö Z A Y

şöyle bir dolaştım. Buldum nihayet (MERHABA) apartmanını. Sessiz­ di ortalık. Baktım ışık vardı orta Karta «Neden yarına bırakayım ta­ nışmayı, decıim, çıkar (Merhaba!) ererim!..

Çıktım merdivenleri. Kapının ziline dokundum. Bir süre bekle- Him. Açılmayınca kapı yine do­ kundum kapının ziline, uzun uzun,

(Basın A — 20053 — 20) 35

(2)

kesik kesik çaldım. Yaşlı bir kadın açtı kapıyı.

«Ben dedim, Halıkarnas Balık- çısı'nı görmek istiyorum.»

Kartımı verdim. Bekledim kapı dışında iki-üç dakika. Nihayet (Buyur!) edildim içeri. Kısa bir ko­ ridor geçtik, pardesürmü astım vestiyere ve açılan kapıdan girdim, sıcacıktı oda. Sol tarafta b'ır büyük şilte üzerinde, gecelikleri ile otu-, ran başında bir bere, cüsseli bir adam isteksiz isteksiz, yarım ya­ malak başını çevirdi benden yana. «Merhaba!.. Saygılarımı sun­ maya geldim üstat!» dedim.

Ses yok... Küçük bir yabayı andıran elini yanındaki boş sandal­ yeye uzattı, oturdum Önünde açık defterler kitaplar, özenle sivriltil­ miş kurşun kalemler vardı; karşı­ sındaki divanın üstünde de onu, çalışma gereçlerini aydınlatan yük­ sek voltajlı bir lamba... Birkaç sa­ niye öyle durduk. Yutkundum;

«Gecenin bu saatinde, dedim, rahatsız ettim... Öyle istedim de ondan... Sizi şahsen tanımak ve bir (MERHABA) nızı almaktan baş­ ka hiçbir dileğim yok!.. Bu akşam bir aziz dostun evinde doğan bu arzuyu yarına bırakamadım... Belki geç olabilir,, diye!..»

Tek sözcük söylemedi yine. «Baban; Brbam» adlı hikâye kita­ bımı imzalayıp uzattım. Aldı, di­ vanın üzerine bıraktı. Donup kal­ mıştım. Bizi süzüp duran bir genç adam aeldi kitabı aldı, karıştırdı;

«Baba dedi hani (Yorgo) adlı hir hikâye okumuştuk seninle... Beğenmiştin. Var bizde kitap size imzalı olarak... Yazarı işte...»

Kafktım;

«fyi geceler dileyerek hoşça kalırı divey;m size!» dedim.

Kalkındı şiltesinden üstad; «Ama?... Ulanlar!.. Kahve yapsanıza bize be!..» dedi dışa­ rıya.

«Havır, dedim, ne kahve, ne sigara!... Biz bir «MERHABA!» için gelmiştik. Hoşça kalın!»

Uzattı o yaba gibi elini; «Merhaba! Merhaba öyleyse be yahu!.. Merhaba... Merhaba!..»

Ve ayrılmıştım ben arkama bakmadan

BİR YENİ DÜNYA KÜRMÜŞÜM j

MEHMET ÇIN A R LI’nın

şiir kitabı

HİSAR YAYINLARI ARASINDA

BU AY ÇIKIYOR

Lüks baskı, fiatı : 15 lira

İsteme Adresi : P.K. 501Ankara

Taha Toros Arşivi * 0 0 1 5 1 2 3 9 6

Referanslar

Benzer Belgeler

Genellikle zehirli kurbağaların parlak renkleri olur ancak kırmızı gözlü ağaç kurbağaları zehirli değildir ve parlak renkleri bu yüzden hayatta kalmaları için avantaj

yönelmiş, hilâfetin ilgası ve kadın naklan gibi yine çok önemli girişimlerle de büyük Atatürk, ulusuna aydınlık yolu gösteren tek lider sıfatını elde

• Edebiyat Tarihçisi Gözü ile Çağını Aşan

Vedat Türkali, TKP’li Rahmi Usta’nın ağzından bu olaya farklı bir boyut getiriyor: “İçten içe kaynıyor Türkiye.. Bu gidişle iyice kaçıracağız

Geri dönüştürülecek pek çok plastiğin birbirinden daha iyi ayrılmasında kullanılabilecek bu yeni yöntemde ışıkla uyarılan polimerlerin ışımalarına ait

En s›k izlenen fleklin- de kifli, harfleri renk olarak deneyim- ler.. Her harf, kiflinin kendisine göre farkl› bir renk

Sonuç: Elazığ’da kesilen hayvanlarda fasciolosis görülme sıklığı önceki yıllara göre azalmış görülse de ekonomik kaybın artarak sürdüğü

ebatlarındaki tümör radyolojik olarak kondroblastomun klasik özelliklerini göstermesinin yanı sıra MRI ve BT kesitlerinde nadir görülen kortekste harabiyeti ve eşlik