• Sonuç bulunamadı

İfta teşkilatının ortaya çıkışı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İfta teşkilatının ortaya çıkışı"

Copied!
31
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

MARMARA ONiVERSiTESI

iLAHiYAT

F

•. L

ESI

D R

isi

SAYI: 3

(2)

iFTA TEŞKilATININ ORTAYA CIKIŞI

Doç. Dr. Fahrettin AT AR

İslam ülkelerinde İslam dind.nin yıayılma,sına paraiJ.el olaralk Devle-tin işlerini yürütmek üzere teşkilatlar kurul'ınuştur. Bunlardan biri de

İFTA TIEŞK1LATI'dır. Bu teşkil~t, halkın hukuıki, dini, ilmi, kazai prob-lemlerine geniş ölçüde cevap vermeyi gaye edinmek üzere ortaya çık­ mıştır. Bu yazımızda if ta teşkilatının ortaya çıkışını işlerken milltilerin

huıkuıki statüleri ve fetva usulü ile ilgilıi konulara kısaca temas edece-ğiz.

I. TERİMLER

Fetva ( ...;_,..-;":· ), fütya (

L:jjl )

dini ve hukuki bir mes'elenin hal ve beyanı (açıklaması) zımnında vaiki olan sua.lin cevabıdır1• Baş­

ka bir ifadeyle hukuki ve dini bir mes'ele, bir müşkil hakkında verilen cevaba, varılan karara f e t v

a

denir2

• Fetva ve fütya, genç ve

kuv-vetli manasma olan feta ( ~ ) kelimesinden türemiştir. Fetva ile dini, hukuki bir me s' elenin hükmü açıklanmış ve bir müşkil ortadan

kalkmış olur. Fetva'nın çoğulu fetava, fetavi ( \.S.J~I )'dir3 •

ı Asım Efendi, Kamus Tercemesi, İstanbul, 1268-1272, III, 89·5; Mu-hammed Seyyid Bey, Usul-i fıkıh ( Medhall, İstanbul, 13'33, s. 289; Ömer Nasuhi Bilmen, Hukuku İslamiyye ve Istılahatı Fıklıiyy~

Kamusu, İstanbul, 1967, I, 246, VIII, 206, 253; Ebulula Mardin, <<Fetva», İA., IV, 582.

2 Muk. ed. İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Devletinin ilmiye

Teşkilatı, Ankara, 1965, s. 173.

(3)

20 Fahrettin Atar

Fetva'yı ıBedrüddi.ıtı el-Ayni ı(öl. 855 H.) «Fetva; bir hadise hakkında

verilen cevaptır:

;;~LJ.ı

J

yı_;... ı _,Jb.J ı.;~ ı ~.lS'.J ~ı ~w ı ~ ~ı ~ı şeklinde\ Abdulgani en-Nabulusi (öl. 1143 H.) ise <<Fetva; hükmü bilen bir insanın -müctehid ise yeniden ve ictilıad yoluyla, mukallid ise hi-kaye (rivayet) yoluyla- bir mes'eleye verdiği cevaptır:

ıJ

..

U:.

wL....;i

J5

ı:r ~~ ~ ~~~~ ~ LS~ı

0

ı

• ..J.itl

J

~~.J ~ı

J

~L.!;I p~

şek.linde5 tarif etmişlerdir.

İstifta ( ~~

;JI ),

fetva istemek, bir mes'elenin hukuki

hükmü-nü müftiden sormak demektir. Böyle ibir hük,mü sorana müstefti

(

~

1 )

denir6

• İfta (

,:W

1 ) ,

fetva vermek, bir kimseye müş­

kil bir durumu açıklamak, dini bir m es' elenin hükmünü söz veya yazı ileılıeyan etmektir. Müfti ( ~,!

),

fe:tva veren, hukuki mes'elenin hükmünü beyan eden şahsa denir. Bu kelimenin çoğulu mefa.ti

(

ti'WI )

ve müftün

C w.,.ti.ll

)'dur1

II. İFTA TEŞKİLATINlN ORTAYA ÇIKIŞI VE TARİHÇESİ

İfta teşkilatının tarihçesini; Hz. Peygamber (s.a.s.), Sahabe, Tabi-ün, Büyük Müctehid İmamlar ve Taklid-Duraklama devirleri olarak

beş fasıl halinde kısaca inceleyeceğiz.

İfta teşkilatının Hz. Peygamber (s.a.s.) zamannıda ortaya çıkmaya

başladığını ve bu devrede ifta faaliyetinin yoğun bir şekilde olduğunu

görmekteyiz. Hz. Peygamber gerek Mekke ve gerekse Medine'de İslam

dinini insanlara tebliğ ediyor, açıklıyor ve müslümanların dini ve

hu-1

4 el-Ayni, Umdetü'l-Kari, Beyrut, tarihsiz, II, 87.

5 en-Nabulusi, Reddü'l-Vafi, elyazma, İstanbul Çelebi Abdullah Kütüphanesi, no: 3H5, vr. 165 b.

6 Bilmen, VIII, 206.

(4)

İfta Teşkilatının Ortaya Çıkışı 21

kuki sahalardaki her türlü müşkillerini çözümlüyordu. O hem bir kadi, hem de bir müfti olarak kaza ve· ifta görevlerini uhdesinde bulunduru-yordu8.

A - Hz. Peygamber (s.a.s.l Devrinde İfta Faaliyeti

Hz. Peygamber (s.a.s.)'e sorulan dini, hukuki sahalardaki sorular, ya ilahi vahiyle veya bizzat kendisi tarafından cevaplandırılıyordu. Hz. Peygambere sorulan soruları ve onların cevaplarını Kur'an ve Hadisler-de bulmak, mümkündür. Kur'an ve HadislerHadisler-de fetva ve ifta durumlarım

inceleyelim.

1 "'- Kur'an'da Fetva ve İfta Durumu

Kur'an'da fetva ile Ugili bir takım ayetler bulunmaktadır. Do-kuzu fıkıhla i1gili olmak üzere onlbeş ayette «Senden soruyorlar :

~~ »9 ve iki ayette «senden fetva istiyorlar: ~--~,._,) ~10

ifadeleri yer almaktadır. Bu ayetleri incelediğimiz zaman, Hz. Peygam-bere i'tikad ve arnelle ilgili soruların sorulduğunu ve bunların bizzat Kur'an tarafından cevaplandırıldığını görürüz. Burada Peygambere so-rulup ta Kur' an tarafından cevaplandırılan hususlarla ilgili ayetlerin mealierini vermeyi uygun bulduk:

«Ey Muhammed! Sana ne sarfedeceklerini sorarlar, de ki:

Sarfede-ceğiniz mal ana-baba, yakınlar, yetimler, düşkünler, yolcular içindir.»11

«Sana içki ve kumar hakkında sorarlar, de ki: İkisinde de hem büyük günah ve hem de fayda vardır. GünaJhı faydasından daha büyüktür.

B es-Serahsi, el-Mebsftt, Mısır, 1324, XVI, 86; İzmirli tsrnail Hakkı, Kitabu'l-İfta ve'l-Kada, İstanbul, 1338, s. ı ve dev.; Muhammed Tayyib Okiç, Bazı Hadis Meseleleri Üzerinde Tetkikler, İstanbul,

1959, s. 151; Mk. ed. en-Nisa, 176; el-MMde, 42, 49.

9 «Senden soruyorlar» ifadesi zikredilen fıkhi ayetler ve konuları: İnfak (el-BaJkara, 2'15, 219), muikaddes aylarda savaş (el-Bakarg,,

217), içki-kumar Cel-Bakara, 2119), yetimler Cel-Bakara, 220),

hayız hali Cel-Bakara, 222), helal kılınan şeyler Cel-Maide, 4),

ganimetler (el-Enfal, 1), hac mevsimi (el-Bakara, 189).

10 «Senden fetva istiyorlar» ifadesi zikredilen fıkhi ayetler ve

ko-nuları: Kadınlar Cen-Nisa, 217), miras-kelale Cen-Nisa, 176l. , 11 el-Bakara, 215.

(5)

23 Fahrettin Atar

(Yine) sana hangi şeyi nafaka vereceklerini sorarlar, de ki: ihtiyacınız­

dan artanı verin. Allah size böylece ayetlerini pek güzel açıklar»12

«Ey Muha'mmed! Sana hürmet edilen ayı ve ondaki savaşı sorarlar, de ki: O ayda savaşmak büyük suçtur»13

• <<Sana yetimleri sorarlar, de ki: Onların işlerini düzeltmek hayırlıdır»14

«Ey Muhammed! Sana kadınla­ rın aybaşı hali hakkında sorarlar, de ki: O bir eziyettir. Aybaşı halinde iken kadınlardan el ıçekin, temizlenmelerine kadar onlara yaklaşma­

yım/5. «Ey Muhammed! Sana kendilerine neyin helal kılındığını sorar-lar, de ki: Size temiz olanlar helal kılındı»16

<<Ey Muhammed! Sana ga-nimetlere dair soru sorarlar, de ki: Ganimetler Allah'ın ve Peygambe-rinindir»17. «Ey Muhammed! Sana hilal halindeki ayları sorarlar, de ki: Onlar, insanların hac vakitlerinin ölçüleridir»18. «Ey Muhammed! Kadın­

lar hakkında senden fetva isterler, de ki: Onlar hakkında fetvayı Allah veriyor»19. «Ey Muıhammed! Senden fetva isterler, de ki: Allah size

ikin-ci dereceden mirasçılar hakkında fetva veriyor; şayet çocuğu olmayıp bir kız kardeşi bulunan kimse ölürse, bırakıtığının yarısı kız kardeşe düşer»20

2 - Hadislerde İfta ve Fetva Durumu al _Hz. Peygamber (s.a.sJ 'in Fetvalan :

. Hz. Peygamber (s.a.s.)'in kendisine sorulan sorulara bizzat cevap

verdiğini hadislerinden öğrenmekteyiz. İbn Kayyım el-Cevziyye (ö. 751 H.), İ'lamu'l-Muva~ki'1n adlı eserinde Hz. Peygamber'in fetvalarından

önemli bir miktarını tesbit ve kaydetmiştir1.

Muhammed b. Yusuf es-Salih! eş-Şe'mi (öl. 942 H.), Sübülü'l-Hüda ve'r-Reşad adlı eserinde Pey-gamberimizin fetvalarını ravller zinciriyle birlikte nakletmiştir22•

İzmir-12 el-Biıkara, 219. 13 el-Bakara, 217. 14 el-Bakara, 220. 15 el-Bakara, 222. 16 el-Maide, 4. ı7 el-Enfa1, ı. 18 el-Bakara, 189 19 en-Nisa, 127. 20 en-Nisa, 176.

21: 'İbn Kayyım, İ'lamu'l-Muvakki'in, Mısır, ty., IV, 266.

22 MUhammed b. Yusuf es-Salihi, eş-Şe'mi Subulu'l-Huda

(6)

İfta Teşkilatının Ortaya Çıkışı 23

li İs'mail Hakkı da Kitabu'l-İfta ve'l~Kada adlı eserinde Peygamberimi-zin fetvalarından birkaç örnek zikretmiştir23

. . Şimdi İbn Kayyım el-Cevziyye'nin adı geçen eserinde

Peygam-beriılıizin f etvalarına ayırdığı bölümdeki hadislerin mahiyetierini inceleyelim. Bu bölümün adı; <<Faslu Fetava İma'mi'l-Muftin (s.a.s.)

c

(~) ~~~ 1!10,_) 1 ~ J~ ~ » dir24• Bu bölüm altında akide,

ta-haret, ölüm, zekat, hacc, Kur'an süreleri, bey', sadaka, köle azadı, ni-ka!h, talak, zihar, lian, nesebin te:slbiti, na!faka, !kasame, akika, cihad ve

p~nzeri konulardaki fetvalar zikredilmiştir. Peygamberimizin fetvaları­ nı hadis kitaplarında bulmak mümkündür25

-.

Hz.

Peygamber (s.a.s.)'in fetvalarından birkaç örnek verelim: a)1 ·Deniz suyu ile · abdest alınıp alınmıyacağı soruldu, Peygamber

<<Onıin suyu temizdir ve ölüsü de helaldir» diye cevap verdi~6•

1;>)' Bir adam Peyıgamberimize «Ya Resulelialı oruçlu olduğum hal-de unutarak yedim ve içtim» hal-dedi. Bunun üzerine Peygamberimiz «Al-lah Seni yedirdi ve içirdi», başka bir rivayette <<Ürucuna devam et, Çün-kü AllaiJ:ı seni yedirdi ve içirdi. Sana orucunu kaza etmek de yoktur» dedi27•

c) Nebi · (s.a.rs.) kadınların yiyecek ve giyecelklerinin (nafakaları­ nın) erkekler tarafından karşılanacağına fetva verdi28

Yukarıda zikrettiğimiz üç fetvayı tahlil ettiğimiz zaman birinci ve ikinci hadisle yeni hükümlerin konulduğunu, üçüncü hadisle b~ ayetin29

23 İzmirli İsmail Hakkı, Kitabu'l-İfta ve'l-Kada, s. 9-10; Muk. ed.

İlın-i Hilaf, İstanbul, 1330, s. 236, 266. · 24 İbn Kayyım, a.g.e., IV, 266.

25 · lık. A. J. Wensink, Concordance, Leyen, 1936, V, 64-68. Muk, ed. el-Ayni, Umdetu'l-Kari, K; İlın, II. I ve dev.

26 ed-Darimi, Sünen, Beyrut, tr, I, 86; İbn Kayyıriı, a.,g.e, IV, 276. · 27 ·Muslim, Sahih, Beyrut, K. Savm, 33, II, 809; İbn Kayyım,: a.g.e. IV,

295.

28. ed-Darimi, Menasik, 34; İbn Mace, Menasik, 84; Ebu Davüd, Me-nasik, 56; Ahmed b. Hanbel, Musned, IV, 36, V, 168, 173 ..

(7)

24 Fahrettin Atar

hükmünün te'yid edildiğini görürüz. Burada ifade edelim ki ikinci hadi-sin kapsamı mezheblerce farklı olarak mütalaa olunmuştur. Prof. Dr. Mehmet Sait Hatipoğlu hoca·mız, ele aldığı bir makalesinde bu hadisi tahlil ederek, bu tahliller ışığı aHında ikonu ile ilgili mezhebierin görü~­

lerini güzel bir şekilde tenkide tabi tutmuştur30

3 - Peyga:mberimiz Zamanında Sahabenin İfta Faaliyeti

Hz. Peygamber bir taraftan halkın hukuki ve dini sorularını

cevap-landırıp müşkillerini hallederek onları aydınlatırken, diğer taraftan Mescid-i Nebevi'de bir üniversite kabul edilen camie bitişik olarak

yap-tırılan Suffe'de ashabını ilmen yetiştirdi31

ve onları fetva verecek sevi-yeye kavuşturdu. Böylece sahabe Peygamber (s.a.s.) hayatta iken fetva

verrneğe başladılar. es-Suyuti (öl. 911 H.3, Edebü'l_,Müifti adlı risalesin-de aıshalbdan Hz. Ömer, Hz. Elbu Bekr, Hz. Osman, Hz. Aıli, Muaz b. Ce-bel, Ubeyy b. Ka'b'ın Peygamberimiz hayatta iken fetva verdiklerini kaydetmektedir32

• Abdulhayy el-Kettani, et-Teratibu'l-İdariyye adlı

ese-rinde <<Res uluilah ·zamanında müftilerin zikri>>:

(

(~).&ı

j_,..._,

~

~

~~~~

)

konulu ıbaşhğında, Abdurrahman b. Avf, Hz. Ali, Hz. Ömer, Abdullah b. Mesfrd, Muaz b. Cebel, Huzeytfe, Zeyd b. Saıbit, Ebu d~Derda, Ebu Musa

el-Eş'ari, Selmanu'l-Farisi, Abdulla!h b. Abbas, Ebu Hureyre, Hz. Aişe'nin Hz. Peygamber zamanında fetva verdiklerini nakl:etmeiktedir33

B - Sahabe Devrinde İfta Faaliyeti

Bu devirde halifeler başta olduğu halde sahabilerin fetva verdik-lerini görmekteyiz34

• Müverrih ve hukukçuların bildirdiklerine ·göre

as-30 Mehmet Sait Hatipoğlu, «İslam Mükellefiyet Anlayışı ve Buna Ay-. kırı Bir Maliki-Hanefi Kıyasi» Ankara ilahiyat Fakültesi Dergisi,

Ankara, 1976, C. XXI, s. 185-197. .

31 Talat Koçyiğit, Hadis Tarihi, Ankara, 1·977, s. 18.

32 es-Suyüti, Edebu'l-Mufti, elyazma, İstanbul, Ş. Ali Paşa,· No: 2714,

vr. 148.

33 el-Kettani, et-Teratibu'l-İdartyye, Rabad, 1346, I, 56-58.

34 es-:Serahsi, el-Mebsut, XVI, 86; 'İzmirli İsmail Hakkı, Kitabu'l-İfta

ve'l-Kada, s. 13-19; Bilmen, XIII, 266.

(8)

ifta Teşkilatının Ortaya Çıkışı 25

hab içerisinde yüzotuz küsür şahıs fetva verecek selahiyeti haiz idi-ler35.

İbn Kayyım el-Cevziyye fetvalarının kemmiyeti (sayısı) itibariyle

ashabı üç kısma ayırmaktadır36.

1) Çok sayıda fetvası bulunanlar (el-müksirfm mine'l-fütya :

2) Orta sayıda fetvası bulunanlar (el-Mütevassıtun fi'l-fütya :

3) Az sayıda fetvası bulunanlar (el-mükıllCm mine'l-fütya :

~1

:.ro

0J-itl

).

1) Çok sayıda fetvası bulunanlar: Bunlar yedi kişidir. Hz. Ömer, Hz. Ali, Abdullah b. Mes'ud, Hz. Aişe, Zeyd b. Sabit, Abdullah b. Abbas ve A:bdullah b. Ömer'dir. Bunların her birinin fetvaları, bir büyük cilt olabilecek miktar ve sayıdadır37.

2) Orta sayıda fetvası bulunanlar: Bunlar yirmi kişidir. Hz. Ebu Bekr, Hz. Osman, Enes b. Malik, Ebu Hureyre, Muaz ib. Cebel, Sad b. Ebi Vakkas, Um·mu Seleme, Ebu Said'il~Hudri, Abdullah b. Amr, Abdul-lah b. Zubeyr, ıEbu Musa El..1Eş'ari, Selmanu'l-Farisi, Cabir b. Abdillah, Talha, Zubeyr, Abdurrahman b. Avf, İmran b. Huseyn, Ebu Bukre, Ubade b. Sarnit ve Muaviye'dir. Bu sahabilerin fetvaları toplansa kü· •çük birer cilt olabHir38

3) Az sayıda fetvası bulunanlar: Bunlar yüz kisi civarındadır.

Ebu'd-Derda; Ebu Ubeyde b. Cerrah, Ubey b. Ka'b az fetvası bulunan sahabilerdendir. Bunların bütün fetvaları toplansa küçük bir cilt

ola-35 İbn Kayyım, İ'lamu'l-Muvakkı'in, I, 17; el-Kettani, a.g.e. I, 58; Makrizi, İmtau'l-Esma, elyazma, Köprülü, 1004, vr. 889-901; İbn

Hazm, Cemaiu's-Sire, Mısır, tr. s. 319-335. 36 İbn Kayyım, aynı yer.

37 İbn Kayyım, aynı yer; muk. ed. el-Kettani, aynı yer. 38 İbn Kayyım, aynı yer; el-Kettaru, aynı yer.

(9)

26 Fahrettin Atar

bilir9

, Burada ashab arasında fetva verme hususunda ihtisaslaşmanın

söz konusu olduğuna işaret edelim. Hz. Ömer, Şam'ın Cabiye bölgesinde halka yaptığı bir konuşımada «Kim K:ur' an hakıkmda soru sormak istiyor-sa Ubeyy b. Ka'b'a sorsun. Feraiz, miras hakkında soru sormak iste-yenler, Zeyd b. Sabit'e sorsun. Fıkıh meselelerini sormak isteyenler, Muaz b. Cebel'e gitsinler. Mali konularda sorusu olanlar, bana sor-sunlar. Çünkü Allah beni hazineci ve kasım kıldı» sözleriyle ihtisas ko-nusuna işaret etmiştir40

Burada ifade edelim ki, sahabe önceleri Medine'de ikamet eder- . ken, sonradan bazı ülkelerin İslam Devletine katılmaları sebebiyle

di-ğer şehirlere g1tmıek ve ora1ıarıda iıkarnert etmeik mecbliriyetinde kalmış­

lardır. «Müslümanlar, fethettikleri bölgelere hukukçuları ile, müftüleri ile gittiler. Birbirinden uzak bölgele:ı;de fıkıh merkezleri ortaya çıktı ve bunu takiben de az çok birbirinden farklı fıkıh mezhebieri zuhur etti. Medine, Mekke, Mısır, Küfe, Basra ve Şam gibi mahalli merkezlerin örf ve adetleri ve şartları başka idi. Fıkhı tatbik edecek sahabe -insan

olmaları dolayısıyla- farklı: kabiliyyet, bilgi ve düşünce sahibi idiler. Bütün hu sebebler değişik fııkıh ekoilerıinin ortaya Ç]kmasına yol açtı.

Bu fıkıh ekallerinin bazıları şunlardır»: 41

1 -Medine:

Medine'de halifeler ile birlikte Hz. Aişe, Zeyd b. Sabit fetva

veriyor-lardı. Bunlar biraz sonra bahis konusu edeciğimiz tabilin'dan fukaha-i

seb'a'yı yetiştirmişlerdir.

2 - Mekke:

Fetihten sonra Muaz b. Cebel, burada kalmıştır. İkrime b. Ebi Cehl, Abdulah b. Saib, Attab b. Esid, Saffan b. Umeyye vs. burada fetva

ver-mişlerdir. Fakat Mekke medresesi; Abdullah b. Abbas'ın · Basra'dan

dö-nüşünden sonra kuvvet kazanmıştır.

39 İbn Kayyım, aynı yer.

40 İbn Sa'd, et-Tabakatu'l-Kubra, II/2, ıos, 115; İbn Kayyım, a.g.e.,

I, 17.

41 Yusuf Ziya Kavakcı, Karahanlılar Devlinde İslam Hukukçuları,

(10)

İfta Teşkilatının Ortaya Çıkışı 27

3 - Kufe:

Hz. Ömer zamanında kurulan Kılle'de İbn Mes'üd, Hz. Ali fetva ver-ı:nişierdlı:. ·

4 - Basra:

Ebu Musa el-Eş'ari, Enes b. Malik burada kalmışlardır. Abdullah b. Abbas burada bir müddet valilik yapmış ve fetva vermiştir.

5 - Şam:

Hz. Ömer; Muaz b. Cebel, UM.de b. Samit, Ebü'd-Derda'yı Şam'a

göndermiştir. Bunlar burada fıkıh ilmini neşretmişlerdir.

6 - Mısır:

Abdullah b. Amr b. Ass oraya Hz. Ömer tarafından vazifeli olarak

gönderilmiş ve halkın dini konularda sordukları sorulara fetvalar ver-mişfu42.

İbn Kayyım el-Cevziyye (öl. 751 H) «Din, fıkıh, ilim bu ümmete İbn Mes'üd':un, Zeyd b. Sabit'in, Abdullah b. Abbas'ın arkadaşları tarafın­

dan yayılmıştır. Medineliler, Zeyd b. S8!bit, A:bdull'alh b. Ömeriin; Mekkeli-ler, İbn Abbas'ın; Iraklılar, İbn Mes'iid'un arkadaşlarından ilmi öğren­

mişlerdir» demektedir43 •

Sahabe'nin fetvalarıyla amel edilip edilmeyeceği hususuna gelince; Sahabiler, Hz. PeyıgarnbeTi bizzat gözleriyle .görmüşler ve onun tebliğatını

bizzat kulaklar1yla işitmişlerdir. Bu itibarla onların fetvalarının hadis olma ihtimali vardır. Fuıkaha ıbu nazaı·la sahrube'nin fetva.Iarına bakmış

onu bir hüccet olarak k8!bul etmişlerdir44

Sahabi kavli kıyas ve akılla bilinemiyecek bir konuda varit olmuş­

sa, hanefiler onunla arnel edilmesini vacip görürler. Kıyas ve akılla bi-linebilecek bir konuda varit olan sahwbi fetıvas1 ile arnel etmekde ise ihtil&f edilmiştir. Saha.bi'nin fetvalarından örnekler: Hz. Ali'ye göre mehrin miktarı on dirhemdir. Enes b~ Milik'e göre hayzm en azı üç, en

42 Geniş bilgi için bk. Talat Koçyiğit, Hadis Tarihi, s. 89-97. 43 İbn Kayyım, İ'Iamu'l-Muvakki'in, I, 21.

(11)

T

!

2EJ Fahrettin Atar

çoğu on gündür. Osman b. Ebi'l-Ass'a göre nifasın en ·çoğu kırk gündür. Hz. Aişe'ye göre bir çocuk anne karnında ençok iki y:ıl kalır. Yine Hz.

Aişe'ye göre bir kimse sattığı malı parasını almadan ·sattığı fiyattan da-ha aşağı bir fiyata alamaz45

C - Tabitin Devrinde İfta Faaliyeti

Bu devrin mümeyyiz vasıfları: ı

-

Bu devirde ihtilaflar artmış, 2 - Ehl-i Rey ve Ehl-i Hadis mektepleri zuhur etmiş, 3 - Tedvin hare-ketleri başlamıştır.

Bu devirde yetişen hlirnler, sahabilerin talebeleridir. Şimdi şehirle­

re göre yetişen militileri sıralıyalım:

ı- Medine:

Burada bilhassa yedi fakih (el-Fukaha.u's-Seb'a) meşhur olmuştur.

Bunlar Said b. Mttseyyeıb, Urve b. Zübeyr, Kasım b. Muhammed, Ha-tice b. Zeyd, Ebu Bekr b. Abdurrahman, Süleyman b. Yesa.r, Ubeydul-lah b. Abdillah'dır. Bunlardan başka İbn Şihab ez-Zühri, EbU Bekr b. Muhammed b. Amr, Nafi grbi alimler bulunmaktadır. İbn Şihab ez-Zulı·

ri'nin fetvaları fıla.h bablarına göre üç cild halinde Mulıammed b. NUh

tarafından toplanmıştır45

2 - Mekke:

Ata.

b.'Ebi Rebah, Tavus b. Keysfm, Mucahid b. Cebr, İkrime bura-da yetişmiş ve fetva vernıişlerdir47

3 - Basra:

Tabiıln devrinde Basra'da fetva.Iarıyla şöhret yapan el-Hasanu'l-Basri'yi görmekteyiz. Onun fetvaları yedi bölüm halinde toplanmıştır. Ayrıca Muhammed b. Sirin ve Katade burada müfti olarak görev yap-mışlardır48.

45 es-Serahsi, Usül, li, HO.

46 İbn Kayyım, İ'Hi.nıu'l-Muvakki'ln, I, 23. 47 İbn Kayyım, a.g.e., I, 24.

(12)

İfta Teşkilatının Ortaya Çıkışı. 29

4 - Kufe:

Küfe'deki tabilin devri müftileri şunlardır: Alkame b. Kays, Mes-ruk b. ıEcda, Şurayh, Süleymfm b. Rebiatu'l-Bahili, İbrahim en-Nehai,

Amiru'ş-Şa'bi, Said b. Cubeyr. İbrahimu'n-Nelhai'nin hocalarının

fetva-larını, frkhi ıgörüşlarini ihir kitapta topladığı rivayet olunmaktadır49

5 - Şam:

Tabilin devri Şam müftileri arasında Ebu İdris Havlani, ·Mekhül ve Ömer b. A!bduJazdz'i ,g'Örmekteyiz.

6 - Mısır:

Yezid b. Ebi Habib, Leys b. Sa'd ve Ubeydullah b. Ebi Ca'fer, tabi-un devri Mısır militileri arasında en meşhurlarıdır.

7 - Yemen:

A:bdurrazzak h. Hemmam, bu devrede Yemen bölgesinde fetvalarıy­

la meşhur bir fakih olaraik görülmektedir50 •

D - Büyük Müctehid İmamlar Devrinde İfta Faaliyeti

Müctehidler asrı olarak vasıflandırılan bu devir, Ebu Hanife, Malik b. Enes, el-Evzai, Süfyanu's-Sevri, Davud ez-Zahiri, Taberi, Ah·med b. Hanbel gibi mezheb imamlarının yetiştiği bir devirdir. Bu devrin en büyük özeUiği mezhebierin ortaya çıkışı, fıkıh, usul-i fıkili kttaplarının

tedvin edilmeğe başlanmasıdır. Bu devirde mezheb imamları, müstakil olarak fetva veriyorlar, kendi rey ve ictihadlarıyla fıkha hizmet

edi-yorlardı. Bu devirde yetişen ima:mların fetvalarını tedvin edilmiş fıkıh kitaplarında bulabiliriz.

E - Taklid ve Duraklama Devrinde İfta Faaliyeti

Bu devir hicrı dördüncü asrın sonundan başlar, zamanımıza kadar devam eder. Müctehid imamlardan sonra fıkhi çalışmalar onların

tale-49 İbnu'n-Nedim, Fihrist, Kahire, 1348, s. 297, 319.

50 Ta;biün devrinde belli başlı merkezlerde fıkıh ilmini temsil eden fakihlerin mürtilerin en meşhurları için bk. İbn Kayyım, a.g.e., I,

22-29; Hayreddin Karaman, İslam Hukuk Tarihi, İstanbul, 1974,

(13)

30 Fahrettin Atar

beleri tarafından koydukları metodlar çerçevesinde yürütülmüştür. Bu devirde yetişen alimler, daha ziyade imamlarının görüşlerini tetkik ile

yetinmişlerdir. Bundan önceki devirlerde fıkıh sahasında bilgisini ;geliş­

tirmek isteyen fıkıhçıların önceliıkle Kitab ve Sünnetle işt:iJgaıl etmelerine

karşılık bu devrin alimleri muayyen bir imarnın kitablarıyla meşgul

olarak o imarnın tedvin ettiği hükümleri, öğrenmeğe gayret ederlerdi.

İmaının yolunu ve kitaplarını iyice kavrayınca o kişi alim ve fakih

sa-yılırdı. Bunların bir kısmı imarnın verdiği hükümleri bir kitap haline getirirdi. Bu fıkıhçıların hiçbirisi, imaının verdiği fetvaya muhalif bir

ş'ey söylemeği kendileri için caiz görmezlerdi. Hanefi mezhebi

hukukçu-larından el-:K!edıi (öl. 340 H.), «Bizim imamlarımızın verdikleri fetvala-ra aykırı düşıen. ayetler ya men:sülhtur veya te'vile muhtaçtır. Keza bu durumda olan her hadis aynı şekilde ya mensuhtur veya te'vil edilir»

demişti~1

Böylece fıkıhçılar içtihad kapısını kendileri için açık gör-memişlerdir52.

Bu devirde tayin edilen müftiler veya ilmi iktidarı bulunan alimlerı

mezhebieri doğrultusunda fetva vermişlerdir.

Karakoyuulu ve Akkoyunlularda «Vilayette adli işlere bakan

ka-d:ılar ve dini işlere bakan müfıtiler vardD>'53 •

Memlüklerde <<Divanda yani Dariladilde kadıaskerlerin alt tarafın­

da oturan dört mezhebe mensup dört müfti vardı. Divanda şer'i işler

hakkında fetva vermek bunlara mahsustu. Sefer zamanında sultan

gi-derse bunlar da beraber giderdi54

• Osmanlılarda müftilere şeyhu'l-İslam

ünvanı da verilmişti ki bu müftüler hanefi mezhebine göre fetvalarını

veriyor lardı55

51 el-Kerhi, er-Risale, istanbul, tr., s. 84.

52 el-Hudari, İslam Hukuku Tarihi, tre. H. Hatiboğlu, İstanbul, 1974,

s. 320.

53 İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Devleti Teşkilatma Medhal, Ankara, 1970, s. 284; Hayreddin Karaman, İslam Hukuk Tarihi, s. 145.

54 İsmail Hakkı Uzunçarşılı, a.g.e., s. 3'87.

55 İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Devletinin İlmiyye Teşkilatı,

Ankara, 196'5, s. ı 73; Ertuğrul Düzdağ, Ebussuüd efendi Fetvruarı,

(14)

İfta Teşkilatının Ortaya Çıkışı 31

HI. MÜFTİLER

Bu bölümde müftilerin vasıfları, tayinleri ve maaşları hakkın­ da bilgi verrneğe çalışacağız.

A - Müftilerin Vasıflan:

Milltilerin asıl vazifeleri, dini hükümleri en güzel şekilde insanlara

tebliğ etmek, halkın hukuki, dini, arneli sahalardaki sorularını

cevap-landırmak ve müşkillerini hallü f ası etmekdir. Görüldüğü gibi müftile-rin vazifeleri çok mühiındir. Bu vazifeleri ifa edecek şalhısların hukuk ilmine derin vukufları, halkım ihtiyaçlarını, örf ve adetlerini aniayacak umumi !kültürleri :bulunma·sı gerekir. İfta vazifesinin ·mes'uliyeti fazla

olduğu için bu .görevi ifa edecek şahıslarda manevi, hukuki ve teknik

vasıflar aranır. Çünkü hukuki vasıf ve ehliyeti .. olmayan mürtilerin hem

kendilerin~ ve hem de cemiyete verecekleri zararların telftfisi mümkün

değildir. Peygamberimiz (s.a.s.) <<Kim bilgisiz olarak fetva verirse,

ver-diği fetvadan ötürü meydana gelecek ;günah, fetva.yı verene aittir»

bu-yurmaktadıri56. es-Suyüti (öl. 911 H.), Edebü'l-Mufti adlı risalesinde fet-va vermenin ne kadar mesuliyetli bir iş olduğunu hadisler e dayandıra­

rak anlatmaktadır57

İfta görevinin ne kadar meıs'uHyetli bir görev olduğunu şu olay or-taya koymaktadır. Ashabdan bazıları, soğuk günde başından yaralanan ve şer'an da yıkanması gereken bir şalhsa «Boıy aıbdesti a'lman gerekli-dir» diye fetva verirler. Bu adam mezkür fetva üzerine yıkanır ve ve-fat eder. Haber Peygambere ulaşınca, Hz. Peygamber (s.a.s.) fetva verenleri kasdederek «Allah onları kahretsin adamı öldürdüler. Madem bilmiyorlar bilene sorsalar ya« Aczin, bilgisizliğin çare ve ilacı

sormak-tır» diye buyurmuştur58

Hiç şüphesiz fetva verecek şahıslarda ilim vasfı aranır. Çünki müf-ti, fetvasıyla hukuki 'bir muamelenin nasıl olacağını veya dini bir

iba-56 el-Beyhaki, es-Sunenu'l-Kubra, K. Edebi'l-Kadi, bab. 21.

57 es-Suyüti, Edebu'l-Mufti, elyazma, Şehid Ali Paşa, No: 2714, vr. 143b, ve dev.

sa Ahmed, b. Hanbel, Müsned, I, 330; Ebu Davüd, Sünen, K. el-Vudü, 70; Hayreddin Karaman, İslam Hukulrunda Mezhebler, s. 57-58;

(15)

32 Fahrettin Atar

detin nasıl yapılacağını yahut bunların dindeki yerının ne olduğunu açıklar. ilimsiz verilen fetvalar, bir takım yanlış hükümlerin verilme-sine sebeb olur.

Peygamberimiz <<Kadılar üç kısımdır. Bunlardan i!kisi ateşde birisi cennette olacaktır. Cennetlik olan hakkı bilen ve onunla hükmeden ha-kimdir. Ateşde olanlar ise, bilmediği halde hüküm veren, hakkı

bilme-diği halde ona aykırı hükmedendir»;59 buyurmuştur. İbn Teymiyye (öl. 728 H.)'ye göre müftiler de böyledir60

• İbn Kayyım (öl. 751 H.)'da aynı kanaatı taşımaktadır61

İslam hukukçuları müftilik için ağır şartlar koymuşlardır. Ahmed b. Hanbel (öl. 241 H.)'den şöyle rivayet olunur: Bir kimsenin kendisini fetva verrneğe ehliyetli görmesi için §U beş §artı haiz olması gerekir:

1 - İ y i n i y e t sahibi olmak,

2 - İ l i m , h i 1 i m , ve c i d d i y e t sahibi olmak, 3 - Kendisinin i ı m i n d e n e m i n olmak,

4 - Z e n g i n olmak, kafi derecede m a i ş e t i bulunmak, 5 _. İnsanları i y i c e t a n ı m a k 62

:imam Şafii (öl. 204 H.) şöyle demiştir: Bir kimsenin fetva verebil-mesi, o şahsın Kur'an'ın nasih-mensllh, muhkem-müteşabrhlerini ve ayet-lerio nüzUl sebeblerini ayrıca Hz. Peygamberin sünnetini, lug,at, şiir ve f akihlerin ictihadlarını bilmesine bağlıdır83

lVI:üfti, kendisine sorulan ilmi ve dini mes'elelerin hükmünü, İslami

kaynaklardan yani kitab ve sünnetten öğrenerek veya bunların ışığı

al-tında içtihad ederek verir. Bu sebeble fetva verme, ilmi bir iktidar mes'eles1dir. Fetva vermek ancak ilimle mümkün olabilir. İlmi olmayan

şahıs fetva verrneğe tayin edilemez. Ayrıca müftide ilim vasfından baş­

ka ahlaki, manevi diğer v.asıflar da aranır. es-Serahsi (öl. 483 H.)

<<müf-ti de kadı' da aranan vasıflar bulunmalıdır» demektedir64

• İbn Nüceym

59 İbn Mace, Sünen K. Ahkam, 3 <Hadis No: 2315).

60 Hayreddin Karaman, a.g.e., s. 60; İbn Teymiyye, a .. g.e., s. 66-67. 61 İbn Kayyım, İ'lamu'l-Muv1akki'in, IV, 173.

62 'İbn Kayyım, a.g.e., IV, 199; [İzmirli İsmail Hakkı, Kitabu'l-İfta ve' I-Kada, s. 12; Bilmen, VIH, 257; Muhammed Ebu Zehra, İslamda Fıkhi Mezhebler Tarihi, tre. A. Şener, I, 159-160; Ebu'I-Ula Mar-din, «Fetva,, İA. IV, 582.

63 İbn Kayyım, a.g.e., I, 46. 64 es-Serahsi, Mebsiı.t, XVI, 109.

(16)

İfta Teşkilatının Ortaya Çıkışı 33_

(öl. 970 H.)65

, İbnü'l-Hümam(öl. 681 H.)66, ez-Zeyle'i (öl. 743 H.)67, Şeyh­

zade (öl. 1078 H.)M gibi hukukçular da aynı kanaatı paylaşmaktadırlar.

Ancak kadı ile müftide-müşterek vasıflar bulunduğu gibi farklı vasıf­

lar da bulunmaktadır. Şimdi müftllerde bulunması gereken vasıfları sı~ ralayalım. Müftide aşağıdaki vasıflar bulunmalıdır:

1-İslam

2 - A d a l e t

3-Akıl 4-Büluğ

5 - İ 1 i ni (Hukuk bilgisi).

1 - İ s 1 a m : Fetva verme dini bir görev olduğu için, onu vere-cek şahsın 'müslüman olması gerekir69

• es-Serahsi, <<lVIüfti tayininde

is-lam vasfının şart koşulması, inkarcıların dini hükümleri (haberleri)

doğru olarak tebarüz ettirmemeleri sebebiyledir. Çünkü fetva ile veri-len hükhmı dini konuyu Hgilendirir. Onlar (inkarcılar) hak dine düş­

mandırlar, ellerinden geldiği kadarıyla hak dini yl!kmaya gayret eder'" ler. Bu sebeble müfti tayinin de islam vasfının bulunmasını şart koş­

tuk>> demektedir 'lo.

2 - Ad a 1 et : Doğru sözlü, ifetli, emaneti yerine getiren, haram ve günahlardan sakınan, 'şüpheli işierden uzak olan, rıza ve gazap hallerinçle itidallerini koruyan, din ve dünya işlerini yürütürken şah­

siyet ve karakterini kaybetmiyen bir şahıs, adalet vasfını şahsında

top-lamıŞ ıdemektir71 Bu vasfı taşıyana adil denir. Ad8Jetin zıddı, fısk,

adi-lin zıddı fasıktır. Müfti iffetli, namuslu, dürüst, salih ve dindar bit zat

65 İbn Nüceym, el-Bahru'r-Raik, VI, 289. 66 İbnü'l-Hüman, Fethü'l-Kadir, V, 456.

67 ez-Zeylei, Tebyinü'l-Haldiık, IV, 176.

68 Şeyhzade, Mecme'u'l-Enhur, II, 146; bk. el-Fetava el-Hindiyye III, 308.

69 İbn Salal1, Edebü'l-Müfti, Çorlulu Ali, No: 266, vd. 5b; İbn Nü-ceym, VI, 286-290; Şeyhzade, a.g.e. II, 146; el-Fetava, el-Hindiyye

III, 309.

7'0 es-Serahsi, a.g.e., XVI, 109.

71 el-Maverdi, el-Ahk8.mu's-Sultaniyye, s. 54; Muk ed. H. Atay, İs­

(17)

34 Fahrettiri A.tar

olmalıdır. Fasık olma·mahdır. Fakihlerin ekserisi, fasık kimsEmin müf-ti tayin edilemiyeceğini söylemektedirler12

3 - A k ı 1 : Müfti olan ·şahı:s, akıllı olmalıdır73• Hafızası

da kuv-vetli olmalıdır. Mecnunların müfti olması mümkün değildir14

4 - B ü 1 u ğ : 15 Bir kimse büluğ çağına geldikten sonra niÜfti

olabilir. Müftinin genç olmasında bir mahzur ıbulunmamaktadır16• İbra­ him en-Neha'i (öl. 96 H.) 16 yaşında iken fetva vermeye başlamıştır17

5 - İ 1 i m (Hukuk bilgisi) : Müfti ilim yönünden iyi yetişmelidir. Müctehid olmalıdır. Kur'an'ı, sünneti, icma'ı ve kıyası iyi bilmelidir.

Muhammed Seyyid Bey, UsUl-i Fıkıh (Medhal) adlı eserinde şöıy­

le demektedir: «lstılah-ı Usuliyyinde müfıti, müctehid demektir. ·Nasılki

fakih lafzınında müctehid müradifi olduğu yukarıda zikrolunmuştu. De-mekki müfti, müctehid ve fakih· lafızları usulciller indinde elfaz-:ı müte-radife ka'bilindendir. Zamanımız müftilerine ·müfti ıtlakı usuliyyuna gö-re .ıtlakı mecazidir. Şu halde bir ·alimin hakiki müfti olabilmesi için iotihad şaırıtını neıfsinde cem _etmiş _olması şarttır. İşte asıl fetva .. diye böyle şerait-i ictihadı cami ve binaenaleyh ictihad iktidarını haiz ~ü.fti tarafından ictihaden verilen fetvaya denir. Zamanımızın müftileri, müc-.

t~hid olmadıklarından bun~ar. haıkikatte müfti olmayıp nMdldider.

V.er-diklerıi fetvalar mensu1;1 oldukları meziheb sahibinin veya ondan sonr,a fukaha-i mezhe!bin akvai ve fetvasını nakl ve hikayeden i:bareıttir»78

Burada görüldüğü ~ibi usulcülere göre müfti müctehid demektir. Baş­

ka birisinin görüşü ile fetva veren niüftiye mecazen müfti denmekte-dir. Çünikü onların müıctehidlerin görüşlerini naıkletmekten · başka bir

fonlksiyonları yoktur .

. İbnü'l-Hümam, Fethü'l-Kadir adlı eserinde şunları kaydetmektedir: «Ancak müctehid fetva verebilir. Usul alimlerine göre müfti müctehid demektir. Müctehidlerin görüşlerini ezberleyen ve müctehid olmayan

şahıs, müfti değildir. Zamanımızda mevcut fetvalar gerçek fetva de

72 İbn Salah, vr. ll; İbn Nüceym, VI, 286-290; ez-Zeylei, IV, 176; el-Feta'va el-Hindi'Y"Ye, III, 309; es-Serahsi, Mebsiit, XVI, 109. 73 es-Serahsi, XVI, 109;. el-Fetava el-Hindiyye, III, 308-309.; Şeyhzade,

II, l46; İbn Salah, vr. Sb; Fıkhi, vr. 9a. 74 Fıkhi, vr. 9.

75 [bn Salah, vr. sb Fıkhi, vr. 9a; İbn Nüceym VI, 286. 76 el-Fetava el-Hindiyye, III, 309.

71 Fıkhi, Vr. 9a.

(18)

İfta,'· TeşkÜatmın Örtaya Çıkışi

ğ~dir, · müctehid müftilerin fetvalarını nakletmekten ibarettir79

en-Na-bulusi de zamanındaki müftHer-in fetvalarının mücerred nakilden · :i!baret

bulunduğunu · kaydetmektedir80 •

İzmirli İsmail Hakkı da <<Müfti fakih, fakih de müctehid demektir» diyor81

• el-Maverdi (öl. 450 H.), Kur'an, sünnet, icma ve kıyası bilen bir

müctehidden fetva istenebileceğini ve böyle bir zatın fetvasının kabul

edilebileceğini ilfade etmektedir82

• Bu duruma göre bütün aılirnler ınüfti­ nin müctehid olmasını şart koşmaktadırlar. Hanefi fakibierinden ·Şeyh­

zade (öl. 1078 H.) «Müftinin müctehid olması, bir evleviyet şartıdır. Yok-sa bir şart-ı cevaz ve nefaz değildir. Sahih olan da budur. Çünkü bun-da kolaylık ve suhUlet vardır. Her zaman, heryerde kafi miktar ınücte­

hid bulunmaz. Şayet ictihad şart olsa insanların işleri muaıttal kalır»83

demektedir. Fakihler, müctehid olmayan müftilerin fetva verirken iki esasa riayet etmelerinin şart olduğunu ila ve etmektedirler. Şöyle ki müctehid olmayan ·müfti fetva verirken;

1 - Hangi müctehidin fetvasını nakletiğini,

2 - Hangi kitaptan naklettiğini zikretmelidir84

Burada ifade edelim ki ilik zamanlardaki müfti'ler, üstün . vasıflı şa­ hıslardı. Onlar müctehidlik vasnlarını şahıslarında toplamışlardı. Ger-çekten onlar, İsla·mi ilimler sahasında mütebahhır birer şahsiyettiler. Zeyd b. Sabit, Medine'de dört halife zamanında miras hukuku,. kaza,

79 Fethu'l-Kadir, V, 456 eBurada İbnu'l-Hum8.n'ın ·görüşünün arap-ça metnini aynen veriyoruz:

3

~· ~J..tl

0

ı ~- 0:~~ ;;ı ~L ~ı

,)jj

.;ıı ~-

))J

\.': -·

~_rJ .... ~ ~ ~J.I jı_;ı ~ ı_yt ~1

yj.

Lo\J ~L

i;).S

~

~

J:

~_,::.i: ~

0-=.~~)1

-s?

~ ~Lo_;

j

0~

Lo

~;ı

.

. ~\

80 en-Nabulusi, Reddü'l- Vafi, elyazına, Çelebi AbduUa).1, No:. 385 vr,

166a-b .

.

sı İzmirli İsınail Hakkı, ilm-i Hilaf, I, 278. 82 el-Maverdi, el-Ahkaınu'l-Sultaniyye, ~. 54.

83 Şeyhzade, Mecmau'l-Enhür, II, 146; muk . .ed., Ömer NaslJ.hi Bil-men, Hukuku İslamiyye ve Istılahatı Fıkhiyye Kall'!-usu, VIII, 254.

(19)

·Fahrettin Atar fetva ve Kur'an ilimlerinde reis idi85

• Muaz b. Cebel, helal ve haram

hükümlerini eiı iyl bilen ·bir alimdi86

• Hz. Ali, muhakeme usUlü ve adli idareıyi en iyi bilen .bir şahıstı87Medine'de tabilin'dan .said b. Müseyyeb,

fakihu'l-Fukaha lakabıyla anılıyordu88 Ashab ve tabiun, fetva verme

ehliyet ve vasıfiarına sa:J:ıirp oldukları !halde yine de fetva verırnekten çekiniyorlardı. Çünkü onlar, fetva vermenin mes'uliyetinin ne kadar

ağır olduğunu 'biliyorlardı. Aıbdurrahman b. Ebi Leyla (öl. 83 H.) bu h~­

susu çok güzel bir şekilde anlatmakta ve «Ben Hz. Peygamber (s.a.s.) 'in

ashabından yüz yirmi kişiye yetiştim. _Her hangi bir kimse onların bi-rinden fetva istiyor, fakat o fetva vermiyor, başkasına gönderiyordu. Neticede fetva isteyen şahıs, fetva istediği ilk şahsa geliyordu»89 demek-tedir ..

B - Müftilerin Tayinleri ve Azilleri ı

1 - Tayinleri :

r.Bir a~tte <<Şayet bilmiyorsanız ilim ehlinden (alimlerden) sorunuz»90

diye buyurulmaktadır. Bu ayeıtin manasından müslümanların, dini hu-suslarda bilmedikleri şeyleri bilenlerden sorup öğrenmelerinin gerekli

olduğu anlaşılmaktadır. Ayet'te ayrıca, dini konuları halka öğretecek alimleri yetiştirmenin devletin görevlerinden biri olduğuna işaret

var-dır. Bu duruma -göre devlet müftileri yetiştirecektir. İslami esaslara göre bir kimsenin bildiğini başkalarına öğretmesi güzel bir husustur. İbn SalaJ:ı <<Bir yerde bir müfti varsa onun fetva verımesi gerekir»91 diyor. İbn Nüceym'e göre «Şayet bir yerde kendisinden başkası fetva verecek durumda değilse böyle bir zamanda o kimsenin dini sorulara cevap vermesi farz-ı ayındır. Şayet başkası varsa onun fetva vermesi farz-ı kifayedir»ııı. Bu ifadelerden ilmi iktidarı bulunan her şahsın fetva ver-meye selahiyetli olduğu anlaşılmaktadır. Onun devlet tarafından res-men müfti olarak tayin edilmesine lüzum yoktur.

85 tbn Sa'd, et-Tabakatu'l-Kübra, Leiden, 1917, II/2, 116; İbn Hacer,

el-İsabe, Calcutta, 1866, II, 42. 86 İbn Sa'd, a.g.e., II/2, 107. 87 İbn Sa'd, a.g.e., II/2, 202. 88 İbn Sa'd, a.g.e., II/2, 129.

89 İıbn Salah, Edebü'l-Müfti, elyazma, Çorlulu Ali, No: 266; vr, 2b; Bilmen, a.g.e., VIII, 253.

90 en-Naıhl, 43. 9f İbn Salah, vr, 12a. 92 'İbn Nüceym, VI, 290.

(20)

İfta Teşkilatının Ortaya Çıkışı 37

Hiç şüphesiz ifta bir amme hizmetidir. Bu görevi halifenin (devlet

baş;k.anı) en güzel şekilde ifa etmesi gerekir. Ancak bir devlet başkanı,

bütün insanların dini müşkillerini haledecek bir imkana sahip değildir. İşte böyle bir durumda halkın dini müşkillerini haledecek müftileri ta-yin etme mecburiyetinde kalır.

!bn Nüceym, «İmama (devlet başkanı) fetva vermeye ehil olanları araştırıp onları fetva işleriyle görevlendirmesi, fetvaya ehil

olmayan-ları ise fetva vermekten menetmesi gerekir»93 diyor. İbn Haldun'a göre halkın hukuki ve dini sorularını cevaplandırmak yani fetva vermek

halif~nin görevidir. Şayet kendisi diğer vazifelerinin çokluğu sebebiyle

bunu yapamıyorsa, fetvaya ehil kimseleri araştırıp onları fetva vermek-le görevvermek-lendirmek, fetva verrneğe ehil olmayanları bu göre·vden

uzak-la:ştır:maik yolunu tutar»94 •

Muhammed FJ.Jkhi el-Ayni, <<İmama, asrındaki meşhur ilim sahiple-rine sorarak fetvaya ehil olanları tayin etmek, uygun görmediklerini bu görevden uzaklaştırmak gerekir .. Çünkü im3imın amme hizmetine

mü-taal~k hususlardaki tasarufu maslahata mebnidir. Müfti tayini amme hizmetlerindendir»95 diyor.

el-Maverdi, cami ve mescidlerde fakih ve alimierin ders o~utabile­

ceklerini ve orada fetva verebileceklerini kaydettikten· sonra, cami ve mesbidlerin imamı, halife tarafından tayin edilmişse, orada fetva ve-receklerinde halifeden izin alması gerekeceğini, şayet imam, mahalle ve köy halkı tarafından vazifelendirilmişse, böyle bir durumda halife-den izin almaya lüzum olmayacağını ilave etmektedir00

~ - MüfU.lerin Görevden Alınmaları ve Azilleri

Halife {devlet ba§kanı) yanlış fetvalarıyla hıa:lkı aldatan mü:fti-i macin'in faaliyetlerine son verir97

• Yine müftilik için gereken

vasnlar-dan birini mesela adalet vasfını yitirmesi neticesinde de böyle bir müf tillin görevine son verir00

C - Müftilerin Maaş ve Ücretleri

Müftiler ilk zamanlarda fetvalarını meccanen veriyorlardı. Zaten

93 İbn Nüceym, VI, 286, 291; el-Fetava el-Hindiyye, III, 309. 94 İbn Haldun, Tarih (Mukadime), I, 183.

95 Fıkhi, Edebü'l-Müfti, Serez, No: 3924, vr, 9b. 96 Maverdi, s. 167.

91 el-Kasani, Bedayi'u's-Sanayi, Mısır, 1327, VIII, 169_. 98 Fıkhi, vr. 9b.

(21)

aa

FaJ1rettin Atai: onların ekserisi devlet memuriyetinde çalıştıkları :i!çin geçiınlerüıde bir

müşkilat meydana gelmiyordu. İlk zamanlarda müftilerin ekserisi, kadı

idi. Mesela İbn Mes'ud Kufe'de, İbn Abbas Basra'da, Ebu Hureyre Bah-·reyn'de, Ebu'd-Derda ve Zeyd b. Sabit Medine'de kadılık görevini ifa

etmişlerdir99

İtfa teşkilatı resmi bir teşkilat haline gelirken, hukukçular müfti-lerin çalışmalarına karşılık Beytü'ıl..1Mal'den maaş verilmesini kabul et-mişlerdir.

Bu konudaki hukukçuların görüşlerini ayrı ayrı vermeye çalışalım.

İbn Kayyım bu konuda şöyle der: Müftinin fetvasına karşılık bir ücret alması caiz değildir. Çünkü if ta makamı, Allah ve ResUlünün hü-küümlerini telbliğ etme makamıdır. -Bu hususta bir karşılık almak caiz

de-'ğHdir. Bazı müteelhhirun ulemasına göre müfti şayet 'Sürulan soruya ıyazı ile cevap ıverirse, yazısı karşılığı ücrert alabilir. Bu ücret fetvasının değil ya,zının karşılığ:ıd1r. Bana göre doğrusu cevabın meccanen veırilmiş

ol-ması~ır~ Şayet müfti Beytü'l-Mal'den maaş alırsa, muhtaçsa caizdir100 •

İbn Salalı bu konuda özetle şöyle der: <<Fetvanın ,meccanen veril-mesi evladır. Müftinin fbeytü'i-'malden maaş alması da caizdir. Onun

maaşı kifayet miktarıdır. Eğer müfti maa,ş alıyorsa fetvasına karşılık ayrıca bir ücret alması caiz değildir. Ancak maaş almayan bir müfti-nin, 'Zengin müısteftiden verdiği fetıva için ücret almasında !bir beis

yok-tur. Bir yöre halkının kendi mallarından olmak üzere müftiye bir miktar

masıdır. Şayet müfti Beytü'l-IJVIM'den maaş alırsa, miıhtaçsa c·aizdir100 •

ilin Nüceym, <<Fetvanın meccanen verilmesi evladır. Şayet. beytül-ma.Iden maaş ödenirse o da caizdir. Bu takdirde ona kifayet edecek bir miktar maaş olarak ödenir. Maaşlı bir müfti, fetvası için ücret alamaz.

Şayet bir yöre halkı, ona maaş verirse caizdir. Onun yazdığı fetvalara

karşılık ücret alması kerahetle. caizdir»102

diyor. el-Fetava el-1f~ndiyye'

de de bu hususta aynı şeyler nakledilmektedir103 • ·

99 · Fahrettin Atar, «İfta · Teşkilatının Ortaya Çıkışı,., Diyanet Dergisi, Ankara, 1976, c. 15, s. 211, (ısayı, 4).

100 İbn Kayyım,· I'lamu'l-Muvakki'in, IV, 231-23e.

101 İbn Salah, Edebü'l-Müfti, elyazma, Ç9rlulu Ali,. No:. 266, vr. 13b.

102 İbn,Nüceym, el-Bahru;•r-Raik, VI,.291. . . 103 el-Fetava el-Hindiyye, III, 309.

(22)

İfta Teşkilatının Ortaya Çıkışı 39

Maaşlı bir müftinin haftada bir gün de olsa tatil yapması uygun

gö-rülmüştür. Muhammed Fıkhi Ayni, bu hususta şöyle der: <<Müftiye :kadi gibi tatil günü (yevmü'l-bitale (

;;Jlh;J

1 i~) var m]dır? 'Bu hususta

imamlarımızın sahih bir görüşüne rastlamadık. Fakat onun kadi gibi tatil _yapması gerekir. Çünkü tatil günü istirahat için kabul edilmiştir. Ger~ekten müfti alimierin yanında fıkıh kitaplarını tatil gününde mü~ talaa etme fırsatı bulur. Kadinın aldığı gibi müfti de bu tatil :gününde kifayet miktarı olan maaşını almaya devam eder ... Tatil gününün

haf-tanıiı hangi günü olacağı tayin edilmemiştir. Ancak değişik zamanlarda cumartesi, pazartesi, salı günlerinden biri tatil günü olarak kabul

edil-miŞtir. Zamanımızda cuma günü tatil günüdür. Tatil günü için söyledik-lerhn,iz :bayram ıgünleri için de ·geçerlidir»104

IV. İFTA İLE KAZA ARASINDAKİ FARKLAR - KADI

lHAKİMl LARlN İFTASI VE İLK MÜFTİ TAYİNİ A - İfta İle Kaza Arasındaki Farklar

Gerek müfti ve gerek ka di aynı menbadan hükümlerini aİır, · ilgilile-re tebliğ eder, kararını verirler. Ancak kaza ile fetva arasında bazı

esaslı farklar bulunur105

• Bunlar şunlardır:

1 - İ f t

,a

dini hüikmü sad~ee açıklamak ve haber vermektir. Bu sebehle müstefti aldığı fetva ile amel etmezse, ·kendisine bu· hususta cebirde bulunulamaz. Kaza ise bir dini hükmü haber vermek ve açık­

lamakla birlikte onu kabule taraflar mecburdurlar. Bu sebeble malıku­

rnun leh ve malıkurnun aley'h bu hükmü kabule mecburdurlar. Aksi hal-de hükümet kuvvetiyle kabule zorlanırlar.

2 ~FetVa umumi, kaza ise hususidir. Yani fetvanın hükmübü-tün müslümanlarca müsavidir. Bu cihetle fetva, ammenin uyması g~­

reken ibir husustur. Verilen fetva müsteftiyi alduğu !kadar başkalarını da ilgilenditir. Müctehid olan bir müftinin fetvasıyla hakimler kazada.

bu-104 Fıkhi, Edebü'I-Müfti, elyazma, Serez, No: 3924, vr. 14a.

105 Muhammed Seyyid Mey, Usul-i Fıkıh CMedhaD, s. 294-295; İz­

mirli İsmail Hakkı, Kitabu'l-İfta, s. 5, ve dev.; Bilmen, I, 153; Hay-reddin Karaman, Fıkıh Usiilu, İstanbul, 1969, s. 55-56; muk. ed. el-Karafi, İhkam, Hale b, 1967, s. 18 ve dev.

(23)

-Fahrettin Atar

lunabilirler. Kaza ise malıkurnun leh ve aleyh hakkında verilmiş bir hü-küm olduğu için sadece onları ilgilendirir106

3 -Fetva bütün dini hükümlere, mes'elelere §amildir. Fetva hü-küm altına alınacak hususlarda cari olduğu gibi ibadete ve diyanete aiıt

hususlarda da caridir. Kaza ise yalnız muamelata, eezalara müteallik, hüküm altına alınması kabil hadiselerde 'cereyan eder.

4 - Bir müctehid için kendi rey ve. ictiliadı hilafına olara:k diğer

bir müctehidden sadır olan fetva ile amel etmek caiz olamaz. Halbuki o müctehid için velevki kendi ictihadı hilafına olsun aleyhine sadır olan bükm-i kazaya ittiba etmek vacib olur.

5 -Kaza hakkı, aslında devlet başkanı (imam) na aittir. Kadi onun

adına 'hüküm eder. Bu suretle kendisine kaza görevi tevdi edilmeyen bir

şahıs velevki müctehid olsun hüküm veremez. Halbuki ifta böyle değil­

dir. İfta ilmi bir iktidar mes'elesidir. İfta hakkı resmi müftilere mah-sus ve münhasır değildir. Kafi derecede ilmi olan her müslüman fetva verebilir.

6 - Kadi, muayyen zaman ve muayyen bir yerde vazifelen.dirilebi-lir. Hatta bir mezhebin görüşü ile icra-ı kaza etmesi kendisinden iste-nebilir .. Yahut sadece bazı hususlarda kaza görevi ifa etmekle görev" lendirilebilir. Halbuki ifta. böyle değildir. İfta hiç bir suretle zaman ve mekan ile kayıt altına alınamaz. Bu sebeble müfti her yerde, her za-man ve her mes'elede kendi bildiği ile fetva verir.

7 - Müftinin fetvası işin diyanet yönünü (işin iç yüzünü vicdani

ta-rafını), hakimin hükmü ise, zahiri yönünü ilgilendirir. Mesela bi:e insan müftiye gelerek borç aldığını, bilalıere de ödediğini ifade ederek borç-tan kurtulup kurtulmarlığını sorunca; müfti ona borçtan kurtulduğunu söyler. Aynı insan kadiya müracaat etse kadi borçtan kurtulduğunu ifa-de etmez. Bi1aıkis ödediğine dair ondan delil ve şahit ister. Eğer şalhit

getlremezse, borç aldiğınr ikrar etmiş olduğunu göz önüne alarak borç-lusun ·öde der ve :gerekirse ödemeye zorlar. Bu bakımdan müfti- fetva verirken delillere, hakim ise hüccetlere bağlı kalır. Deliller kitab, süti-net ve benZierleridir. Hüccet ise, şehadet, ikrar ve benzerleridir107

ıoa İbn Kayyım, İ'lamu'l-Muvalrkı'in, I, 38. 107 el-Karafi, İhkam, s. 30-31.

(24)

İfta Teşkilatının Ortaya Çıkışı 41

8 - Fetva, bir rivayet yoludur, kaza ise, bir şehadet, bir velayet yoludur. Binaenaleyh, şehadete, veUtyete ehil olmayan bir kimse bile alim olunca fetvaya selahiyetli olabilir. Kazaya ise selahiyetli olamaz. Nitekim köleler, velayete ehil olmadıkları için ka di olamazlar, ancak alim olunca fetva verebilirler108

9 -- Bütün fakihlere göre, hem erkekler ve hem de kadınlar müfti olabilirler109

• Fakat bazı mezhebiere göre kadınlar hakim olamazlar.

Sadece hanefilerde kadınlar hukuk davalarında hakim olabilirler, ceza

davalarında ise hakim olamazlar. et-Taberi '(öl. 310 H.) ye göre kadın­

lar hem ceza hem de hukuk hakimi olarak tayin edilebilirler110

• Kadın­ ların müfti olabileceklerine Hz. Aişe delil olmaktadır. Hz. Aişe hem bir muhaddis hem de bir müfıti 1di. !Dört halife zamanında fetva veriıyordu111

O, feraiz ve fıkıh ilimlerinde mütebahhir bir alime idfl12

• Mesrük, Hz. Aişe hakkında «Ashabın içinde en bilgili zatlarm dahi Hz. Aişe'ye ferB.iz

hakkında soru sorduklarını gördüm. Gerçekten Hz. Aişe insanların en fakihesi ve alimesi idi»113 dedi.

10 - Müfti, kendisi ve yakınları için fetva verebilir114

, halbuki kadi,

kendisi, usUl ve füruu, hasını için icra-i kazada bulunamaz115 •

B - Kadı (Hakimlların İftası ve İlk Müfti Tayini

Fetva esasen bir· dini hükmü tebliğ etmekıtir. Dini hükümlere vakıf

olan :bir zat, resıni bir suirette fet!va makamına tayin ediılmese de ve bu

zatıng örevi kadılık olsa bile dini hükümleri soranilara ·malumat verelbi-lir116. N~tekim Hz. Pey.gamıber (:s.a.s.). sa!halbenin sorularına cevap vermek suretiyle :iifta görevini117

, onların davalarına baıkmak suretiyle de kaza

ıoa el-Maverdi, s. 53; ibn Salah, vr. llb; İbn Nüceym, el-Bahru'r-ratk, VI, 291; İbn Kayyım, İ'lanıu'l-Muvakki'in, VI, 220; Fetava el-Hindiyye, III; 309.

109 1bn Kayyım, a.g.e., IV, 220; İbn Nüceym, a.g.e. VI, 291; İbn Sa-Salah, vr. llb; el-Fetava el-Hindiyye, III, 309 ..

ııo el-Ma verdi, s. 53.

lll İbn Kayyım, a.g.e., I, 17.

113 1bn Abclilber, el-İstiab, Haydarabat, 1318, s. 765.

• 114 İbn Salah, vr. lb; İbn Nüceyiın, a.g.e., VI, 286. llS İbn Kayyım, a.g.e., IV, 210.

ııa İzmirli İsmail Hakkı, Kitabu'l-İfta, s. 8; Bilmen, VIU, 266.

(25)

Fahrettin Atar

görevini118 ifa ediyordu. Bu ellietle Peygamberimizin uhdesinde kaza ve ift~ görevleri toplanmıştı119

Halifeler ve sahabe, tabilin ve müctehid imamlardan · kadı olanların da kaza görevleriyle birlikte if ta görevini ifa ·ettiklerini müşalıede. etmekteyiz120~

Burada ifade edelim ki, ilk zamanlarda sadece ifıta görevini ifa et-mek üzere bir zatın resmen müfti olarak tayin edUdiğine dair bir kayda

rastlamıyoruz121

Fakat sonradan görülen lüzum üzerine şehirlere, kaza-lara fakibierden resmen müfti tayin edilmiştir122 Tesbitierimize göre

hicri birinci asrın sonuna doğru Emevi Halifesi Ömer b. Alıdulaziz

za-ma:r:tıİıda if ta görevini if a etmek üzere Mısır'a müftiler tayin . edilmiştiı·. Tarih ci ElbÜl' -<Mehasin'in en-NücÜmü'z-Zahire adlı eserin-de aİılatığıİıa göre Ömer b. Abdulaziz'in Mısır valisi Eyyub b. Şurahbil; Yezid b. Ebi ·Habib, Ca'fer

b.

Rabia ve Ubeydullah b. Ebi Ca'fer'i resmen müfti

ta-ylıi etmiştir123

.V. FETVALAR

A - Fetvanın Şekli ve Esası

Müftiye söz veya yazı ile bir husus sorulur. Müfti, sorulan soruya ya şifahen veya yazı ile ceVap verir.

1Y.Iüfti kendisin~ yazı (er-Rük'a: Kağıd: ~~

)1)

müracat edildiği takdirde kağıtta yazilan soruyu iyice okur ve ondan sonra cevabını verir. Yazılı olarak verdiği fetvasına besınele ve harn-dele ile başlar. Sorulan sorunun cevabını mufassal olarak yazar ve

ce-118 ·Muk. ed; el-Maide, 42, 49.

119 İzmirli İsmail Hakkı, a.g;e. aynı yer; Bilmen, aynı yer.

120 İzmirli İsmail Hakkı, a.g.e., s. 13, 19;. Bilmen, aynı yer.'

121 İzmirli İsmail Hakkı, a.g.e.,

s:

19; Bilmen, aynı yer.

122 Bilmen,. :aynı ,yer.

123 Ebu'l-Mehasin, En-Nücumü'z-Zahire, Mısır, 1919, I, 238;, muk. ed.

İbn Kayyım, İ'lamu'l-Muvakki'in, I, 27; el-Hudari, İslam Hukuk Tarihi, .. tre. H .. Hatiboğlu, İstanbul, 1974, s. 181 ..

(26)

lfta Teşkilatınm Ortaya Çıkışı 43

va bın sonuna vallahu a'lem, billahi tevfik gibi bir ibare ekler125. Cevabı okunaklı · yazar126

• Cevabında müşkil bir durum bırakmaz127• Şayet

müf-tl, ınüstef:tinin lisanını bilmiyorsa, tercüman aracılığı ile şifahen

anla-t.ır12s.

Osmanlı devrinde fetvalarda iki kısım bulunmakta idi. Biri sual,

diğeri cevap kısmıdır. Su al kısmı, es-Sual, süile; cevap kısmı ise el-ce-vap, ücibe ve benzeri ibarelerle başlar. Fetvanın bu iki kısmının

uzun-luğu sorulan soruya göre değişir. Sual ekseriya daha tafsilatlı olup, her

şey anlatı1dıktan sonra. olur mu? diye sürulduğunda cevap sadece olur veya olmazdan ibaret bulunur. İkinci kısmın sonunda müftiler karara vanrken dayandıkları delil ve kaynakları zikrederler.

·Burada ifade edelim ki müftiler, müsteftiler arasında zengin-fakir, amir-memur ayırımı yapmaksızın müracaat sırasına göre fetva verir-ler129. Ancak kadınlar ile uzakrtan gelmiş yolculara öncelik tanıyabilir­ lerı3o.

Müctehid müfti, nasslar çerçevesinde içtihad ederek fetvasını vere-bilir. Müctehid olmayan müfti, bağlı bulunduğu mezhebdeki imamların fetvalarına göre fetvasını verebilir131

• Hanefi mezhebine göre fetva ver-mek istiyorsa, önce İmam A'zam'm ondan sonra Ebu Yusuf'un ondan sonra İmam Muhammed'in, ondan sonra Züfer'in, ondan sonra da H8:-san b. Ziyad'ın görüşleriyle fetvasını verir132. Ancak bazı kitaplard~

hangi görüş ile fetva verileceği bazı ibarelerle kayıt altına alınmıştır . . Bu görüşler e, muhtar, müftabih, · tercih olunan görüş denmektedir.

Ancak ör.fün değişmesiyle veya zaruretler sebebiyle im.§.mların

gö-rüşlerine muhalefet ederek fetva verilmesi caiz görülmüştür133.

Mesela .Kur'an ta'limi, fıkıh, tefsir, hadis muallimi, imam müezzine maaş

ve-125 İbn Nüceym, VI, 291; el-Fetava el-Hindiyye, III, 309. 126 İbn Salah, vr. 2ob.

127 İbn Sala:ıi, vr: 19a.

128 İbn Kayyım, IV, 255; İbn Salah, vr. 19a.

129 İbn Nüceym, VI, 29·1; İbn Salah, 25a; el•Fetava, III, 309. 130 İbn Nüceym., VI, 292i İbn Sa.la:h, vr . .12b.

131 MeZJheblerin ifta usü.lü ile ilgili ,geniş bilgi için bk. Hayreddin

Ka-ı·aman, İsl:imın Işığında Günün Meseleleri, I, 419-509. 132 el-FeHtva el-Hindiyye, III, 309 .

. 133. İbn Abidin, «Ukf:tdu Resini'l-Müfti», Mecmuatu'r-Risail, İst, 1325, I,

(27)

Fahrettin Atar

rilmesi zarurete binaen teıc:viz ediılmiş:tir134. Ezmanın tağayyürü ile alı­

kamın tağayyfırü inkar olunamaz135. Mesela önceler.i şahitler için sade-ce aleni tezkiye yapılırdı. Ancak sonradan gizli tezkiye de kabul edilmiş­

tir136. Önceleri işçi tazminle mes'ul tutulmazken sonradan tutulmuştur127• Önceleri Kur'an ilimlerini öğretenierin maaş almaları caiz görülmezkan sonradan tecviz edilmiştir. Bu hususta İbn Abidin (öl. 1253 H.) şöyle der: Zarurete binaen bu tecviz edilmiştir. Şayet tecviz edilmeseydi, Kur' an ilimleri kaybolmakla yüzyüze kalırlardı. İmamlar bu devrede yaşasa­

lardı onlar dahi tecviz ederlerdi,l38

Burada şunu ifade edelim ki şayet müfti müctehid ise ve deliller

arasında kuvvetli olanı seçebilme kudretine sahipse mezheplerin görüş­

leri arasında delil bakımından kuvvetli olanları tercih edip vaziyete uy-gun olan fetvayı verir. Fakat bu durumda onun şu üç şarta bağlı

kal-ması gerekir.

1 - Delil bakımından zayıf bir görüşü seçmemek.

2 - Seçtiği ,görüş insanların yararına ol,malı ve onları ne şiddete ne de gevşekliğe sürüklemelidir.

3 - Tercih ettiği görüş iyi niyete dayanmalı, insanların keyfi

arzu-larını tatmin için olmamalıdır139.

Müfti, bir menfaat gayesiyle fetvasını vermemelidir. eş-Şatibi (öl. 790 H.} el.,Muv.afaıkat adlı e:serinde Endülüste fetva veren bir fakibe ait şöyle bir hikaye anlatır:·

-Bu fakih bazı sebeblerden dolayı fetva vermekten menedilmişti­

Endülüs -Emiri Nasır'ın sarayının civarında bir vakıf vardı. Bu vakıf sarayın manzarasını bozuyordu. Çünkü bu emirin gezinti yaptığı yerin tam· karşısında bulunuyordu. Emir burayı istimlak ederek sarayın bah-çesine katmak istiyordu. Büyük milltilerden B8:ki b. Mahled'e durum bildirildi. O da bütün alimleri bir araya toplayarak ortaklaşa bir

gö-rüşe varmak istedi. Bilginler, Maliki mezhebinde vakfın satılamıyaca­ ğı görüşünde birleştiler. Verdikleri fetvayı emir hoş karşılamadı. Bu arada fetva vermekten menedilen Muhammed b. Yahya adındaki fakili durumu öğrenip Emir'e arzusuna uygun bir fetva vereceğini söyledi.

134 1bn Abidin, a.g.e., I, 14.

135 Mecelle, mad. 39; muk. ed. İbn Abidin, a.g.e., I; 44. 136 .İbn Abidin, a.g.e.,. I, 40, 44.

137 İbn· Abidin, a.g.e., I, 44. 138 İbn A:bidin, a.g.e., I, 14, 40.

139 'Muhammed Ebu Zehra, Fıkhi Mezhebler Tarihi, tre. A, Şener, I,

(28)

İfta Teşkilatının Ortaya Çıkışı 45

Bu fakili hanefilerden vakfın satılacağını kabul edenlerin görüşüne gö-re fetva verdi. Emir bu fakihin görüşüne (fetvasına) uyarak vakfı is-· timlak ettP40

B - Fetvaların Önemi

Fetvaların eğttim-öğretim, kaza ve teşri açısından önemi vardır.

1 - Eğitim-Öğretim Açısından Önemi Din ile ilgili malumat iki kısımdır.

a - Gerek müctehid ve gerek a va·m için herkesin bilmeleri zaruri olan bilgiler: Namaz, oruç, haccın farz olduğu, zina içki, kumar· ve adam öldürmenin haram olduğu.

b - Ancak derin düşünce ve muhakeme yoluyla elde edilecek bil-giler. Bu hususta insanları iki kısma ayırabiliriz.

aa - Müctehidler: Bunlar gerekli bilgileri kendileri öğrenebilir ler·.· bb ___. İctihada gücü yetmeyenler: Bunların görevleri bilgili şahıs­ lardan sorarak bilmedikleri hususları öğrenmektir141 Gerçekten

irisan-lar, ferdi ve ictimai hayatlarında yüzbinlerce hadiseyle karşılaşırlar.

Bunlar la ilgili dini hükümleri öğrenmek ve bu suretle an1el etmek dini bir görev olur. Ancak herkes dini hükümleri kaynağından öğrenmeye mukıtedir olamaz. Bu hususta bizzarure, ilim sahiplerine, müftilere mü-racaat etmek mecburiyetinde kalırlar142• Zaten ayette de «Şayet hilmi~

yorsanız ilim sahiplerine sorunuz»143 diye bp.yurulmaktadır. Böylece

müf-tiler bir taraftan dini ve hukuki sorulara cevap vermeleri suretiyle

hal-kın öğretim yönünden aydınlanmasını sağlarken diğer taraftan İslami

hükilinlerin neşrini gerçekleşıtirmi:ş olurlar. Böylece her müslüman İsla­

mi esasları biliyor kabul edilir ve bir suç işlediğinde muaheze edildiği

140 eş-Şatibi, el-Muvafakat, Mısır, ty. IV, 87-88.

141 Hayreddin Karaman, İslam Mezhebleri, s. 78-79.

142 Bilmen, Hukuku İslamiyye ve ıstılabatı Fıkhiyye Kamusri, VIIL

253.

(29)

46 . Fahrettin Atar zaman <<Ben kanuıiu bilmiyorum». diye bir mazeret ileri sürdüğünde böy-le bir mazereti_ kabul: edilmez. Biraz önce zikrettiğimiz ayet müslüman~· ları, bilmedikleri hususları sorarak öğrenmeğe mecbur kılmıştır. Mevla-na 'Şibli, modern hukukta bile fertlerin bu esaslar çerçevesinde mes'ul

tutulmadıklarını söylemek suretiyle İslam Hukukunun bu hususta övgüy-le zikredilmesinin gerektiği üzerinde durur144

2 - Teşri Açısından Fet vaZarın Önemi

Kur'an-ı Kerimde Hz. Peygamber (s.a.s.) 'in ashabı ile istişare et-mesi emredilmektedir145

• O her vesile .ile ashabının görüşlerini ·alıyor ve onların fikirlerinden istifade ediyordu. Böylece teşri açısından o za-manki milltilerin önemli bir ·mevkileri vardı. Bu durum sonraki asırlar­

da daha· da ileri bir safhaya vardı. Hz. -Ebu Bekr146

, Hz .. Ömer417

müfti-leri bir araya toplayarak onlarla İstişare eder, ortaya çıkan

mes'ele-l~ri onların rey ve içtihadlarıyla. hallederdi. Bu bakımdan _müftilerin gösterdikleri

ilmi

mesai,· sırf · doktriner alanda kalınakla birlikte ·

bun-ların gerçekleştirmiş oldukları mesainin İslam Hukukunun kaynakların­ dan birini teşkil edecek evsafı taşıdığını söyl~memiz müm~ündür, ki bunun sa~ esinde· İslam Hukuku belli bir tekamüle uğrayabilmek s tiretiy-le. ·çok sonraki asır ların ihtiyaçlarına cevap verecek bir durumda . ~ala­ caktır. Bilhassa ilk zamanlardaki militilerin ictihada dayanarak verd:i:k-ri fetvalar önem taşımaktadır. Son zamanlarda müftilerin fetvaları nıecmualar halinde neşredilmişıtir. Hakimler, tatbik edecekleri

müdev-yen bir kanun !bulunmadığı rçin :bu gibi fetva kitaplarından istiıfm:Ie ede-rek icra-i kaza ediyorlardı. Ali Himmet Berki ka.leme aldığı bir maka-lesinde neşredilen fetvalar hakkında~ü. görüşünü .<<Bunları toplayarak

neşretmekten ·maksat, benzeri hadiselerde hakim ve müftilere rehberlik etmekten ve devletce. amel olunan mes'eleler hakkında bilgi vermekten

i~aretıti. Bugün Temyiz mahkemesi= Yargıtay ve Devlet §Urası=Danış-:

tay kararları ne maksatla derlenip toplanıyorsa ve Tevhid-i İçtihad=

144 Mevlana Şibli, İslam Tarihi, tre. ö. R. Doğrul, İstanbul, 1928, VII, 299 ve dev. ,

145 Al-i İmrı;u;., ıs~; eş-Şua;ra, 38. _

146 -İbn S~'d, et-Tabı;ıkatu'l:-K:übrft, Ul~. 1,09; · ~1:-_Makrizi, hn.tau'l-Esma,

Köprülü kütüphanesi, No: 1004, vr. 901. 147 İbn Se.'d. a.g.e., II/2, 110; İbn Hacer, I, 31.

(30)

İf'ta · . Teşkilatının örtaya Çıkışı 47

İctihadı birleştirme müessesesi hangi düşünce ile te'sis olunmuş ise, fetva kitapları da bu maksatla meydana getirilmiştir» diye ifade ediyor:

Aynı müellif, fetva kitaplarının faydalarının ifade edilerniyecek derece-de çok olduğunu zikrettikten sonra bunların ictihad ve hukukun inkiŞ·a­ fına mani olduğunu ileri ·sürenlerle aynı kanaatte olmadığını ileri

sür-mektedir48.

3 -Fetvaların Kaza Fonksiyonu Açısından Önemi

Müftiler ilk zamanlarda hakimiere teknik müşa vir olarak yardımda bulunuyorlardı. Hakimler güç durumlarında onların hukuki görüşlerin­

den istifade ediyorlardı. Çünkü ilk asırlarda gerek medeni ve gerek ceza! hususları muhtevi hukuki bir tedvin yapılmamıştı. Gerçi Kur'an'ı

Kerim müdevven hale getirilmişti. Hakimler, davalarının ;çözümünü on-da bulabiliyorlardı. Burada bulamadıkları mes'eleler için sünnete baş­ vuruyorlardı. Sünnet yani hadislerin büyük bir ekseriyeti yazılı fakat

dağınık halde idi. Ayrıca hadislerin bir kıs·mı da şifahi halde bulunuyor-du149. Haikimler sünnette de bulamadıkları ·mes'elelerin çözümü için mec-buren müftilere müracaatta bulunuyorlardı. Hz. Ebu Bekr ve Hz. Ömer'

in güç durumlarda müftllere danıştıklarını ve onların görüşlerini aldık­ larını müşahede etmekteyiz150

• Böylece hakimler, müftilerden ilk

zaman-lardan itibaren teknik müşavir olarak istifade etmişlerdir. İzmirli İs­

mail tHakkı, bu hususta «Şari' den varit alıkarn mahfuz değildi. Sahabe-nin çoğu bir şeyi hıfzederdi. lVIarifet-i hüküm hususunda istiftalar, ta-harriler zaruri idi»151 demektedir. Hz. Osman da aynı şekilde

mahkeme-de Hz. Ali, Hz. Talha, Zübeyr ve Abdurrahman b. Avf'ı teknik müşavir

olarak yanında bulunduruyordu152. Sonraki asırlarda da hakimler, aynı şekilde bu uygulamayı devam ettirmişlerdir. Ömer b. Abdulaziz'in en büyük müfti nazarıyla bakılan Said b. Müseyyeb'e danışmadan hüküm

vermediğini kaynaklar zikretmekıtedirler153 Çünkü Said b. Müseyyeb,

148 Ali Himmet Berki, «Osmanlı Türklerinde İfta Makamı» Diyanet Dergisi, c. 9, sayı, 102-103, Ankara, 1970, s. 427.

149 Fuat Sezgin, Buharinin Kaynakları, İstanbul, · 1956~ $: 3-16.

150 İbn Kayyım, İ'lamu'l-Mtivakki'in, I, 51; es-Suyüti, Tar:Uıu'I.;;Hülefa, Mısır, 1315, s. 16-17, 39.

151 İzmirli İsmail Hakkı, Kitabu'l-İfta ve'l-Kada, s. ı3.;14.

ısa el~Beyhaki, es-Sünenü'l-Kübra, K; Edebi'l.;.Kadi, 20; İbn Maze,

Şerhu Edebi'I-Kadi, elyazma, Atıf Efendi, No: ııoo; vr. 23a.

(31)

48 Fahrettin Atar

Hz. Peygamber, Ebu Bekr, Ömer, Osman ve diğer halnelerin kaza ve

fetvalarını en iyi bilen bir fakihdi154

• Hatta Said b. Müseyyeb, ashab

zamanında bile fetva veriyordu155

• Bu arada Kufe kadısı Şüreyh'in

mah-kemede müftilerden bir grup insanı yanında bulundurduğunu hatırlata­

lı:rn1:56. İlk asırlarda, hakimlerin, müftilerin fetva ve görüşlerinden is-tifade ettiklerini gösteren kaynaiklara rastlamak mümkündürm.

Burada hatırlatalım ki, hakimler hükmederken müstakil olarak

ic-ra-i kaza ederler ve verecekleri kararlarda tamamen hürdürler. Ancak herhangi bir hukuki hata olur ihtimaliyle hukuk ilmine vakıf olan

müfti-leri muhakeme esnasında yanlarında bulundururlardı158

154 İbn Kayyım, a.g.e., I, 17.

· ·· · 155 İbn SEJ,' d, II/2, s. 128.

156 el-Hasar, Edebü'l-KRdi, elyazma, Topkapı, .A, No. 1015, vd. 16b.

157 Bu konuda ·daha geniş bilgii çin bk. Fahrettin· At~. ·İslam· ·Adliye · Teşkilatı,· Ankara, 1979, s. 121, 148~149.

ısa es-Sera!hsi; · el-Mebsut,. XVI, 79; el-Kasani, Bedayi'u's-Sanayi,

Referanslar

Benzer Belgeler

Mesele: 23 Zilkade Tortum Haci Ahmet Ağa Asker Mustafa Yediyle Hind arâzî-i emîriyyeden tapu ile tasarrufunda olup muâdün li’l-inbat olan çayır yerini zevci müteveffanın

ﷲا لﻮﺳر ﺎﻧﺪﻴﺳ ﻰﻠﻋ مﻼﺴﻟاو ةﻼﺼﻟاو ،ﷲ ﺪﻤﳊا ﻟا ﱃإ ﺎﻬﺘﺟﺎﺣ ﻲﻔﻜﻳ ﺎﲟ ﻪﺘﺟوز ﻰﻠﻋ ﻖﻔﻨﻳ نأ جوﺰﻟا ﻰﻠﻋ ﺐﳚ (ِﻪِﺘَﻌَﺳ ْﻦِﻣ ٍﺔَﻌَﺳ وُذ ْﻖِﻔْﻨُـﻴِﻟ) :ﻞﺟو ﺰﻋ ﷲا لﻮﻘﻟ ﻚﻟذو

Mesele: Zeyd Hind’i meclis-i şer‘e ihzâr ve yüzüne dava edip ve Hind-i mezbûre[nin] tasarruf eylediği ev Hind’in zevci[nin] olup “Benim ammım olan Amr’ın

Biz İslam Ceza Hukukunda önemli suçlardan biri olan içki içme suçu ve cezasını ele alacağız ve içki içmeye verilen cezaların uygulamada nasıl varlık

Bu ihtiyaçlarla oluşmuş fetva kurullan, sözgelimi Din İşleri Yüksek ~urulu, her bir fetva kurulunun da kendi usulü aslında nasıl fetva vereceğine ilişkin bir

“Zeyd, Hind’i şu kadar akçe mehr-i muaccel tesmiyesiyle tezevvüc etdik- ten sonra Zeyd Hind’e mehr-i muaccelini vermemekle Hind nefsini Zeyd’e teslim etmeyüb kendi

1 Fetvahane Tarafından Muteber Kabul Edilen Dört Fetva Mecmuası ve Nuklılleri 1 FETAVA-YI ALİ EFENDi 1 Sırf Nukulden Oluşan Fetava-yı Ali Efendi Mecmuaları 1

Bu törende doyasıya eğlenen halk, Sadrazam’a ve eserlerine uzun ömür vermesi için dualar eder (Bkz. O güne kadar Drina Nehri’nin bir kıyısından öbür kıyısına ancak