Orhan Veli
M. BAŞARAN
Yeni tarla açmaya çalışan bir çiftçiye benzetirim Orhan Veli’yi ben. Gayrı yozlaşmış, verimi azalmış, alışılmıştan başkasını getirmeyen alanı de ğiştirme gereğini duyar. Elinde kazma, kolay değildir işlenmemiş yerleri ekilir duruma getirmek. . . O güne değin güzel, yararlı bellenenleri, vazge çilmez sayılan şeyleri bile kökler çıkarır. Sınır taşlarını kaldırıp atar. Hatta biraz keloğlanca yapar bunu. Eskicileri çileden çıkarır; babadan görmelerle yetinenleri şaşkına çevirir. . .
İş yürüdükçe, alışkanlıkların, beğenilerin kabuğu kırılmış, sınırlar ge nişlemiş, yeni bir dil, bir öz uç vermeye başlamıştır. Gerçek yaşam, değişik bir duyarlık, düşünüş tonuyle, kanlı canlı güncel dille girmiştir şiirimize. Doğa, insan o güne değin sarılıp sarmalandığı dumanlı, alacalı bulacak (süslü) görünümünden sıyrılıp, gün gibi çıkmıştır ortaya:
Deli eder insanı bu dünya Bu gece, bu yıldızlar, bu koku Bu tepeden tırnağa çiçek açmış ağaç
Ağır yüklerin altından kalkıp, yaman bir soluk alıştır bu. Çift sürer ken yorulan, öküzlere “Ooha!” diyerek, alnının terini kuruladıktan sonra sabanın kuyruğuna yaslanıp sigara sarmaya koyulan köylünün doğallığı, yalınlığı, içtenliği görülür dilde. Yöremizdeki güzelliklerin örtülerini kaldı rır, yeniden boyar gökyüzünü Dalgacı Mahmut. Deniz, insan, kuş, balık, vapur, bulut, çatana, düdük, duman değişik bir coşkuyla sarmaş dolaştır Galata köprüsünde. . .
“Dünyaya başka türlü bakma hevesini, gücünü” vermiyor, “bilincin coşkusal içeriğini tazeleme yolunu tutmuyor” mu “Anlatamıyorum”, “Si zin İçin”, “Karşı”, “Sere Serpe” ? .. Halk diline yaslanan, halkça yakılmış yeni bir türkü değil mi “İstanbul Türküsü” ?
Eyuboğlu, “Sanatçı, sanatıyle düşüncemizin eski alışkanlıklarım değiş tirecektir, kafamızı yeni düşünceleri kendiliğinden bulacak hale getirecek tir” diyor, Orhan Veli için yazdığı bir yazıda. Gerçekten de onun şiirlerinde birdenbire aydıran, ayakları suya erdiren bir yan vardır. Geleneksel şiirin tozu dumanı içinde yitenler şu dizelerde tüm çıplaklığıyle ortaya çıkmıyor m u:
732 TÜRK DİLİ
Neler yapmadık bu vatan için Kimimiz öldük
Kimimiz nutuk söyledik
“İyi ama ya şiirin o güne değin bulup getirdikleri, sökülüp atılanlar (ölçü, uyak, imge vb.)” mi diyeceksiniz, “açma” yapıyordu. Sonra da başak
kırmıştı; kendince cılız gördüğü yanlarını koparıp atmıştı başakların, iri
taneli bölümleri vardı elinde yalnız. “Kırmabaşak” ekiyordu. Çimlenme, kardeşlenme daha gür, taneler kızılcık gibi olurdu tohum yenilenince...
Yeni hasatlar beklenebilirdi Türk şiirinde. . .
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi