M u s i k i B a h i s l e r i
T 7; V 5
E s e rle ri m
Geçen yazıda kâmil bir bes tekârın neler bilmesi lâzımgel-
diğini umumî çizgileri içinde bildirmiş, ve yaşları henüz otuzu geçmemiş olup kelimenin bütün manasiyle ilk tecrübe devrelerini yaşamakta bulunan ve hakiki varlıklarını ancak yakın veya uzak bir istikbalde gösterecek olan bilâ istisna bütün genç bestekârlık hadimlerimizin bu ideal bestekârlık tipine erişecek tarzda yetişmelerini, akıl öğretmiş olmak için değil, sadece memle ketin eyiliğini düşünen her îert gibi, dilemiştim. Maamafih, tarih teki bestekâr tiplerinin hususi yetlerini bilenler, mesela Haydn’m “ Mevsimler
„ ,
“ Hilkat „ , " Lon dra Senfonileri » gibi bütün en büyük eserlerini yetmişinden sonra yazdığını, Gluck’ün de ayni veçhile çok geç yaşta şaheser lerini verdiğini, fakat buna kar şılık ta Mozart’ın bilâkis yirmi sinden evvel bir çok büyük eser leri ile dört bir tarafta şöhret kazandığını hatırlarlar! Tahsil maddesinde de ayni tezatları gö rürüz :Meselâ eserlerinin şöhreti ile cihan musiki tarihinde o ka dar şerefli ve haklı bir mevki kazanmış olan Rus bestekârı Bo- rodin’in esas meşgalesi ve tahsili kimyagerlik idi, ve bestekârlığı hiç kimseden ders almadan -ken di kendine - öğrenmişti!.
Şuhalde bugün için, Avrupa- da az veya çok çalışmış, veya bütiin ilmini yalnız memleket dahilinde yapmış, ve her hangi mühim bir bestekârlık hocası ya nında mevzuun tahsilini görmüş veya görmemiş olan bütün bes- tekârlık müntesiplerimizin yazı larını aynı alâka ve dikkatle ele alıp tetkik etmek bile, işe doğru ilk adımları atmakta bulunduğu muz şu seneler zarfında bizlere düşen bir vazife sayılacaktır. Meselâ İstanbullu meslektaşlar arasında Muhiddin bey isminde
[1] Bestekârlıkla alâkadar ve şahsî, düşüncelerimi tespite çalışan yazılarımın birincisi (7 )in c i, diğeri isö ( 11) inci nüshalarımızda çıkmıştır. Kanaatlerimiz hakkında tam bir fikir edinebilmek için gerek bu ve gerek gelecek makaleleri bir kül telâkki edip cümlesinin toplu bir halde dikkate alınmaları lâzımgelecektir.
kıymetli bir musikişinaş tanırız ki her itibarla gayet mütefennin bir genç olan bu arkadaşımız, mem leketten dışarı çıkmadığı halde yazı tekniğinin en ince bahisle rini, bütün bestekârlık meselele rini tetebbua, güzel sonatlar ve saire bestelemeğe, ayrıca da ( pi yano esas olmak üzere ) birkaç musiki aletini gayesine yaraya cak kadar kullanmağa muvaffak olmuştur. Eserleri tetkike değer sahiîeleri ihtiva etmektedirler. Çünkü yeni Türk musikisi için çalışanlardan biridir, duygulu bir meslektaştır.
Keder ve yalnızlık
Sükûta kalbolmamak için bağır, Seni de bitirmeden düşünceler...
Bir tabutun kapağı kadar ağır Tavanla, başa inen geceler..
Keder ve alaturka saat a ltı; Dakikalar çözülüyor bir yumaktan..
ölüm de olsa yoktur daha tatlı Şimdi bir çıngırak sesi duymaktan!.
S a ıâ h a t t in E d ip
Yeni Türk musikisi parçala rının bestekârlarını üç zümre da hilinde tanımağa mecburuz:
1 — Asıl Türk bestekârları. 2 — Neslen Turk olmadığı halde memleket musikisi için sa mimiyetle çalışmış bulunan bes tekârlar.
3 — Sovyet Türklerinin em salsiz ve ruhlarımız için daima Türk kalacak millî temleri üze rinde tevsi veya armonizasyon tecrübeleri yaparak ora ırktaş larımız arasında da yeni bir Türk bestekârları neslinin türemesine - bilerek veya bilmiyerek- öncü lük eden Rus bestekârları.
Memleketimiz konserlerinde ve konsercilerinde şimdiye kadar hiç el sürülmemiş bâkir bir men- ba halinde duran bu üç zümre eserlerinden mürekkep olarak ele alınacak repertuar, kuvvetli bir ( mahallî renk ) hâzinesidir. Top raklar altında uyuyan bir define ye benzeyen bu millî servetin pe çesini aşağıda bir parçacık kal dırdım: Kemmî kıymetine bir ba kınız ! ... Kadının peçesini atan
M a h m u t R a g ıp
K ö s e m ih a l z a d e
bir irfan asrında, sanatkârlarımız da bu kıymetin peçesini yırtma- lıdırlar. Bu sütunlardaki ilk ma kalemde de yazdığım gibi, işlere önayak olmak üzere daha geçen sene vaziyet alan üstat Zeki bey, bu meslek işini de başarabilecek yegâne kuvvettir. Aşağıki liste onun himmetlerini kolaylaştırabi lecek naçiz bir yardım olabilirse ne mutlu.
Mesleğe temin ettiği alelû- mum faydalar hususî makaleler dolduracak kadar çok olan Zeki bey, bestekâr sıfatile de Cümhuri- yet devrinin heyecanlarını iyi du yup duyurabilmiş bir sanatkâr dır. Fransa büyük ihtilâlinin mu sikî öncülerinden olan Rouget de l’Isle, Bernard Sarret gibi asker musikişinas müntesiplerinden bir kaçının hüviyet ve muvaffakiye tini nefsinde birleştirmiştir. O, fıtratan hem bir teşkilâtçı, hem bir artist, hem de inkılâpçı devri mizin milliyet ve vatanperverlik heyecanlarını bütün ileri gidiş tempoları içinde duyurmağa ça lışan bir yaratıcıdır. Dünyanın dört bir tarafındaki Türklük ile alâkadar merasim ve tezahürün başında çalına gelen “ İstiklal marşı
„
nın zarif melodisi başlı başına bir şahsî eser olduğu gibi, son Cümhuriyet marşı da bu yolda kalem yürütmüş olan bütün bestekârlarımızın tecrübe leri yanında - müsabakalara hi mayelere rağmen - bir inci gibi parlayıp kalmıştır. Zeki Bey bü yük formlar dahilinde hiç eser yazmadiyse de küçük şarkılaıı ve tertipleri ile istikbalin ümidi olan gençlerin musiki terbiyesine çok yardım etti; yani işi tâ esasından kavradı, ihtiyacı başlangıç nok tasından gördü. Bu itibarladır ki adını bütün bestekârların üstünde görüp saygı ile anmak bir vazife olacaktır.Genç bestekârlarımız nesli nin kısacık san’at hüviyetleri ile eserleri listesini isimlerinin Al fabe sıraları mucibince yazmağa artık sıra gelmiştir. Gelecek yazımız Ahmet Adnan ve eser lerine tahsis edilecektir,
Taha Toros Arşivi
* 0 0 1 5 1 5 7 9 0 0 0 6 *