• Sonuç bulunamadı

Adına gönül konan Rıfat Ilgaz:Bizde şair, kendini de okurlarını da yetiştirmek zorunda

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Adına gönül konan Rıfat Ilgaz:Bizde şair, kendini de okurlarını da yetiştirmek zorunda"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

7 7v

K Ü L T Ü R

-' 1 $ .

4

^ **

Adına ödül konan Rıfat İlgaz:

Bizde şair, kendini de

okurlarım da

yetiştirmek zorunda

Kültür Servisi— Rıfat Ugaz Cide Edebiyat Ödülü, son yıllar­ da sayısı giderek artan ödüllerin bir yenisi. Ama doğduğu kasa­ bada yaşamayı seçen ünlü bir ya­ zar ve ozanımıza karşı o kasaba­ nın gösterdiği bir kadirbilirlik örneği olması önemini arttırıyor.

“ 1940 Kuşagı” nın, bir başka deyişle “ Acılı kuşağın” şairlerin­ den yalnızca birkaçı yaşıyor bu­ gün. Bunlardan biri de Rıfat İl­ gaz. On şiir kitabı, beş mizah ro­ manı, beş rom an, oıı-onbeş ki­ taplık öyküleri, anıları, eleştiri­ leri, söyleşileri ile kimilerinin iyi bir yazar, kimilerinin iyi bir şa­ ir, kimilerinin de “ eh işte şiir ya­ zıyor, roman yazıyor, mizah yapıyor” deyip geçiştirdiği bir sanatçı Ugaz...

1929’da N azım ’ın, “ 835 Satır” adlı şiir kitabıyla tüm şa­ irlerin şiir anlayışları altüst olur. Artık şiir yeni bir biçim, yeni bir içerik kazanmıştır. İşte “ 1940 kuşağı, Nazım’la başlayan bu geleneği sürdürür. “ Hayatın bir araya getirdiği” bu şairler; Ömer Faruk Toprak, A.Kadir, Niyazi Akıncıoğlu, Sabri Soran, Suat Taşer ve diğerleri, kendi

deyiş-RIFAT İLGAZ

leri ile Türk şiirine yeni boyut­ lar ve konu bolluğu getirirler. U- gaz, “ Bugün 40 kuşağının ilkle­ rinden bir Kadir’le ben kaldık” derken yılların açışım, “ İyi söy­ ledik, kötü söyledik, taklit ettik, etmedik, bunlar tartışdır. Ama bir sürü konu Türk şiirine bizim kuşakla girdi” diye açıklıyor.

Ortaokulda başlayan

e ğ ilim _____________ __

Ugaz’ın yazın hayatı ortaokul son sınıfta yazdığı kompozisyon

ödevine öğretmeninin, “ Bu ka­

dar güzel vazifeler yapıyordun da hep i n iy e ü m itsizliğ e düşürdün” diye not düşmesiyle başlar. Artık eğilimi belirlenmiş, ardından da şiirler yazmaya baş­ lamıştır. Babasının ölümünden sonra lise eğitimini bırakarak “ Muallim Mektebi” ne .giden U- gaz, öğretmen çıkınca bugünkü adıyla Gazi Eğitim Fakültesi’ne girer ve eğitimini sürdürür.

1943’de ilk şiir kitabı “ Yaren- lik” i, 1944’te “ Sınıf” izler. 1946’da İlgaz’ın deyişiyle hayat kendisini mizaha yöneltir. İlk

mizah dergisi “ Marko Paşa”

daha sonraları “ Malûm Paşa” ,

“ Merhum Paşa” , “ Hür Marko Paşa” adlarıyla yayınlanacak ve 1950 yılında da dergi toplumsal işlevini yerine getirdiği gerekçe­ siyle Ugaz tarafından devredile­ cektir.

Ugaz o dönemi şöyle anlatı­ yor:

“ Olaylar bizi mizahçı yaptı, hoşça vakit geçirmek ve geçirt­ mek için yapmadık, toplumsal bir yergiydi mizah, bir muhale­ fetti. Çelişkileri bulup ortaya çı­ kartıyorduk.”

İlgaz, 1952’de “ Geçmişi eleş­ tirmekle değil geleceği eleştir­ mekle mizah yapılır” diyerek “ Adem Baba” yı çıkarır...

Şiir de sürer bu mada. 1953’te “ Soluk Soluğa” yayınlanır. Şi­ irin dönemi geçmez. îyi ürün ve­ rildikçe önemini ve fonksiyonu­ nu yitirmez şiir, İlgaz’a göre. “ İster toplumcu şiir yazalım, is­ ter bireyci, şiir benden hareket­ le yazılır. Bireysel yanı, olayları kendimize göre yorumlamamız ek sik o lm a z. B izlerd e, ‘toplumcu-gerçekçi’ şairlerde, sı­ nıfsal duyarlılığımızın dışa vuru­ mudur bireysel duyarlılık” der.

Şiirin, şairin Türk toplumun- daki yerini ve önemini anlatırken de şunu vurgulamadan edemez:

Kimi kara k alem le,

kimi kırmızı kalem le

“ Bizde okullar gerçek şiir okuru yetiştirmiyor. Hâlâ ders üniteleri Divan Şiiri ağırlıklı. Ge- - çerliliği ne bu şiirin? Şairin ar­ kasında destek yok. Şair hem kendini hem okurunu yetiştir­ mek zorunda Türkiye’de. Bizler topluma tanıtılmazsak toplum bizi nasıl sever.”

Ve ekler:

“ Çevremdekiler, yayıncılar, eleştirmenler yazılarımın üstünü kara kalemle çizerken; savcılar hâkimler altını kırmızı kalemle çizdiler”

İlhan Selçuk tarafından yayın­ lanan “ D olm uş” dergisinde 70

hafta süreyle “ Hababam Sınıfı”

yayınlanır ve “ Hababam Sınıfı”

yine ilk kez İlhan Selçuk tarafın­

dan kitap olarak çıkarılır.

1962’de “ Üsküdar’da Sabah

Oldu” ile şiir serüveni devam eder. Çeşitli dergilerde yayınla­

nan mizah öyküleri “ Rüşvetin

Alamancası” , “ Çalış Osman Çiftlik Senin” , “ Sosyal Kadın­ lar Partisi” gibi 10-15 kitaplık mizah dizisi haline gelir. Ardın­ dan da senatoryumlardaki in­ sanların gürültüsüz, kendi halin­ deki yaşamını konu alan ikinci

mizah romanı “ Pijamalılar” ya­

yınlanır.

İlgaz, “ Derya İçinde olup da deryayı bilmeyen balık misali” diye konuşmasını sürdürür: “ Biz 40 kuşağı ne denli etkili olduk bilmiyorum. Ama bu konuda bazıları gibi karamsar da deği­ lim. İşimizi yarım bırakmadık. Bizden sonra şairler yetişti, hâ­ lâ da yetişiyor ve yetişecek. Top­ lumcu gerçekçi genç şairlerle övünüyorum. Iyimser-kötümser misali. Kötümser bir şişe rakının yarısını içince ‘Yarısı gitti be ra­ kının’, dermiş. İyimser ise, ‘Da­ ha yarım şişe rakı var” ...

“Y azı yazm adığım

zam an yazı d izdim ”

Rıfat Ugaz şiirle bitmiyor. Şi­ irle başlıyor; çocuk romanı, mi­ zah romanı, mizah öyküleri, pi­ yesler, anılar, eleştiriler ve ro­ manlarla sürüyor.

“ Şair olarak yola çıktım” di­ yen sanatçı, “ Olaylar beni BabI­ ali’ye iteledi. Yazı yazmadığım zaman yazı dizdim. Edebiyatla ilgim yazınsal türleri incelememi sağladı. Kendimi bir süre sonra romanın içinde buldum. Mizah romanları ile başlayan romancı­ lığım klasik romanlarla sürdü.”

Karadeniz çocuğu İlgaz, ro­

manlarında Karadenizlinin yaşa­ mını, toprakla, denizle ilişkisini dile getirir. İlk kitap “ Karade­ n iz ’in K ıy ıcığ ın d a ” ; “ Sarı Yazma” ve “ Yıldız Karayel” in başlangıcı olur.

Şimdi doğduğu kasaba Cide’­ de, “ Bizim dilimiz Divan Edebi­ yatı artıklarından ve Türk Dil Kurumu sözlüğünden değil, hal­ kımızın dilinden doğdu gelişti,” diyerek incelemelerini sürdürü­

yor ve son romanı “ Varda Kos-

ta ” yı hazırlıyor.

Yaşamının 5,5 yılını hapisane- de, 8 yılını hastanede, bir bölü­ münü dershanede geçiren sanat­ çıyı en mutlu eden şey de, son zamanlarda şiirlerinin tümünün b ir k ita p ta to p lan m ası ve “ Pijamaldar” adlı kitabının bir kez daha basılması...

Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Sonuç: NOS inhibisyonunun kademeli olarak artırılmasıyla kan basıncı artmasına rağmen kalp hızının değişmemesi, bu modelin sabit doz NOS inhibisyonuna

M ehm et Altan, Ga­ latasaray Kulübü Başkanı Faruk Süren, eski TKP’liler Rasih Nuri İleri, Nail Ça- kırhan, Halet Ç am bel Nihat Sargın, Me­ lih Sezen, Naim

VEFAT T7:sııv^ Kahramanmaraş'lı Hıfzı ve Hacer Kısakürek'in oğlu, Fahriye Gemci ve Sıddık Kısakürek'in kardeşi, Nilüfer ve Gültekin Başak'ın enişteleri, Volkan

takasın örnekleri görülmektedir 34. 29 İslam hukuk terminolojisinde deyn, tartışmalı bir kavramdır. Ancak genel olarak, meydanda olmayan, zimmette yer tutabilen şeyleri ve

D Yazar Bilginer, Üsküdar Musahipzade Celal Tiyatrosünda sergilenen oyunun baş kahramanı Şefik Bey’i, hayatı kıskançlık mücadelesi üzerine kurulmuş biri

Böylece tarikatlar, halkın manevi gücü ile birlikte siyasi iktidarlar karşısındaki maddi tepkisini de temsil eder oldular.. Bazı tarikatlar bu­ nu,

hat ve daha sıcak olması..." Sanatçının günlük yaşamı saat 8.30’da başlıyor; genellikle yıllık program çıkaran Baykam’ın gün­ lük fizyolojik

Üzerinde taş veya o yerin mezar olduğunu gösteren bir işaret bile yok ama, gömülü ol­ duğu yerin birkaç metre ilerisindeki açık hava kahve­ sinin m üşterileri ve