• Sonuç bulunamadı

Türk Folklor Araştırmalarının Problemleri Prof. Dr. Dursun Yıldırım

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Türk Folklor Araştırmalarının Problemleri Prof. Dr. Dursun Yıldırım"

Copied!
9
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

TÜRK FOLKLOR ARAŞTIRMALARININ

PROBLEMLERİ

Prof. Dr. Dursun YILDIRIM

I. BAŞLANGIÇ:

Bu m akalenin amacı Türk folk lor araştırm alarının bugün karşı karşıya geldiği problem lere çözüm bulmak, de­ ğil, bunların neler olduğunu tespit etm eğe çalışm ak ve bu suretle folk - loristlerim iz arasında bir tartışma or­ tam ının doğm asına yardım cı olmaktır. Öyle sanıyorum ki bu yolla Türk fo lk ­ lorunun mahiyeti, tanımı, çalışm a ala­ nı, teorik yapısı çözüm lem elerde k u l­ lanılacak teori ve m etodoloji seçimi, alan çalışm ası ve uygulam alarla ilgili ciddi problem lerin hallinde daha sağ­ lıklı ve güvenilir yaklaşım lar bu labi­ liriz.

Türk fo lk lo r araştırmalarının b u ­ gün karşı karşıya bulunduğu ana problem lerin durum unu ele alm adan önce, geçm işte yapılan çalışmaların geçirdiği gelişme devrelerine kısa bir g öz atm anın yararlı olacağını düşü­ nüyorum . Bunu yapm aktaki m aksa­ dım, folk lor tarihimizin b ir özetini v er­ mek değil, gelişm e devrelerinin baş­ lıca özelliklerini vurgulam ak suretiy­ le bu g ü n varmış olduğumuz noktayı açıklam ağa çalışmaktır.

T ürk fo lk lo r araştırmalarının g e ­ lişme devrelerini, Tanzimat öncesi du­ rum u şim dilik b ir yana bırakarak şu şekilde belirlem eği tercih ediyorum : 1. Ö rtülü d e v r e : 1839-1908; 2. Türkçü d e v r e : 1908-1920; 3. Sentezci d e v r e : 1920-1938; 4. D ergici d e v r e : 1939-1966; 5. B ilim ci devre : 1966’dan günümüze kadarki zam an.1 Devreleri bu şekilde adlandırm am ızın sebebi, gelişme d ev­

relerinin ana özelliklerini en kısa b i­ çim de ifâde edebilm ektir Bunların yerine belki başkaları d a bulunabilir am a sözü geçenler tercihimizdir. Ş im ­ di sırasıyla adlandırdığım ız devrelere bakalım.

Türk folk lor araştırmalarının g e ­ lişme devrelerinde ilki «örtülü» d e v ­ redir. Çünkü, bu devrede folklor, n e kelim e ne de bir bilim dalı olarak açık ça ifade edilmez. Z iyâ Paşa, «Şiir ve İnşa» adlı m akalesinde b ir an bu örtüyü aralam ak isterse de, daha so n ­ ra kanaatlerini değiştirm ek suretiyle bundan vazgeçtiği görülür.s M acar âlimi Ignace Kunos’un hâtıralarından anladığım ıza göre A hm ed V efik Paşa da A vrup a’daki folk lor çalışm aların­ dan haberdardır ve bu sahadaki y a ­ yın la n da takip etmektedir.3 Fakat, o da, h içbir şekilde fo lk lo r adını v eya ilm ini sözkonusu etmez. A ncak, o, a d ı­ nı zikretm eden çalışm alarında Türk fo lk lo r ürünlerinden b o l b o l yararla­ nır. Bu devrede folklordan söz ed il­ meyişinin, onun örtülü kalmasının se­ bebi a ç ık tır : XIX. yüzyılda fo lk lor m illiyetçilik hareketlerinin besleyici kaynağı rolündedir. Osmanlı İm para­ torluğu içinde yaşayan Balkan m il­ letleri onun bu fonksiyonundan b a ğ ım ­ sızlık m ücadelelerinde yararlanm ak­ taydı.4 Oysa, Osmanlı im paratorluğu, ülkenin bütününü korum ak, parçalan­ m ayı önlemek için bu sıralarda «O s­ m anlıcılık» ve «İslamcılık» ideolojile­ rinden m eded um m aktaydı ve im pa­ ratorluk içinde m illiyetçilik hareket­ lerini teşvik edici yaklaşım lardan k a ­

(2)

çınm aktaydı. Dolayısıyla, o sıralarda m illiyetçilik hareketlerinin besleyici kaynağından açık ça söz etm ek m ü m ­ kün değildi. îşte bunun için bu d ev­ reye «örtülü devre» dem ekteyiz.

Türkçü devre, folk lor ürünlerin­ den ve folk lor ilm inden açık ça söz- edildiği, bu kon uda açık layıcı y a zı­ lar yazıldığı, yararlarından söz edil­ diği devredir. Bu devrede, Ziyâ Gö- kalp v e arkadaşları, J.G. v o n H erder’ in ken di milletinin bütünlüğünü k ur­ m ak için XVIII. yüzyıl sonlarında v e r­ miş old u ğu fik ri m ücadeleyi, XX. y ü z ­ y ıl başlarında Türk m illetinin varlı­ ğını korum ası ve idâm e ettirmesi y o ­ lunda vermekteydi.® Türkçüler, m illî edebiyatın kurulmasında, m illî şuurun u yandınlm asında, m illî birliğin sağ­ lanmasında, m illeti tanım ada, m illiyet kavram ının sınırlarını belirlem ede baş­ vu rulacak yegân e kaynak olarak fo lk ­ loru görm ekteydiler. Türkçüler, 1920’ lere k a d a r folk loru n im kânlarından geniş ölçüde istifade etm eğe çalışa­ rak, m illî devletin yen iden kurulm a­ sını, istiklâlim izin korunm asını sağla­ yan m ücadelede «kuvay-ı m illiye rû- hu»nu yaratmışlardır. Bu devrede folk lor, Türkçülerin m illî rû hu ateşle­ m ede kullandıkları b ir silâh fonksi- yonundadır.

«Sentezci devre» adını verdiğim iz ü çü n cü devrede folklor, çağd aş Türk devletinin kültür yapısını oluşturm a­ da yararlanılacak b ir h a m m adde am ­ barı biçim inde değerlendirilir. Folk­ lo r araştırm aları devlet tarafından des­ teklenir. Bütün amaç, m illî kültürü fo lk lo r kaynaklarım ızdan yararlana­ rak y en i b ir sentez için d e yoğurup şekillendirmektir.6

D ergici devreyi, fo lk lo r araştırm a­ larım ızın yükünü büyük ölçü de iki m ühim folk lor dergisinin yüklendiği zam ana ad olarak verdik. Bu devre­ de, K em al G üngör’ün F olk lor Postası, İhsan H m çer’in Türk F olk lor A raştır­ m aları adlarıyla çıkarm ış oldukları

dergiler, Türk folk lor araştırmaları için birer özel «folk lor mektebi» v a ­ zifesi görm üşlerdir.7 Zam anın folklor araştırıcıları H m çer’in çıkardığı dergi etrafında toplanarak sonraki gelişme­ lere zem in hazırlam ışlardır.

Bilimci devre adını verdiğim iz son devrenin ilk m ühim adımı 1966 yılında İhsan H ınçer ile arkadaşları­ nın gayreti ve devrin Jevlet yetkilile­ rinin olum lu yaklaşm ayla atılmıştır. O yıl, M illi Eğitim Bakanlığı’na bağlı b ir «Millî Folklor Araştırm a Enstitü­ sü» kurulmuştur.8 M üteakip yıllar içinde A tatürk Üniversitesi, Hacette­ pe Üniversitesi, A nkara Üniversitesi lisans program larında folk lor dersle­ rine geniş ölçüde y er verildi. Bu üni­ versitelerde m aster v e doktora p rog­ ram larında b ir çok folk lorcu yetişti­ rildi. Y in e b u d evre içinde Türk folk ­ loru araştırm aları için m illî ve m il­ letlerarası k on greler tertip edildi.

Folklor, I. M illî Kültür Şûrası ça ­ lışmalarında «Halk Kültürü», DPT Kültür Plânlaması’nda «Halkbilgisi» adlarıyla müstakil seksiyonlarda de­ ğerlendirildi.9 Y üksek ö ğ re tim Kuru­ m u10 üniversitelerim izin bünyesinde lisans diplom asına yönelik müstakil p rogram lan bulunan Halkbilimi (folk ­ lor) Anabilim Dalı açılm asına karar verm iş v e im kânı bulunan üniversi­ telerim izden H acettepe Üniversitesi, Türk Halkbilim (Folklor) A nabilim Dalı; A nkara Üniversitesi ise Halkbilimi A - nabilim Dalı adlarıyla eğitim ve ö ğ ­ retim e başlamıştır. A tatürk Kültür, Dil ve Tarih Y üksek K urum u’nun ku­ rulması ile folk lo r araştırm alan A ta­ türk Kültüı M erkezi bünyesinde ge­ rekli yerin i almıştır. Dikkat edilirse bu son devrede dikkati çeken başlıca özellik, fo lk lor araştırm alannuı sü­ rekli biçim de İlmî zem inlerde kendi­ ne y e r açm ası olayıdır. İşte biz, bu ­ nun için bu devreye, «Bilimci Devre» adını verm eyi uygun gördük. Çünkü folklor, bu devrede, b ir disiplin, b ir

(3)

bilim sahası olarak bütün İlm î.k u ru ­ luşlarda kendini kabul ettirm iş bir m anzara arzetmektedir.

Türk folklor araştırm alarının gü­ nüm üzde eriştiği ilm i zem inlerin oluş­ masında, başlangıçtan bu y a n a emeği geçen folklorculara, diğer bilim dal­ larında olup sahaya katkıda bulunan­ lara, resm î ve özel kuruluşlara, d ev­ let organlarının konuyla ilgili sorum ­ lularına şükran borçluyuz. A ncak, bu gü zel im kânın günüm üzde folk lor ile uğraşanlara, bu alanı b ir bilim dalı olarak ortaya koyanlara cid d î sorum ­ luluklar getirdiğini de unutm am alı­ yız..

Günüm üz fo lk lo r araştırıcısının çözm esi gereken problem leri nelerdir? Bunları çözm eğe çalışırken n elere ih­ tiyacı vardır? şim di bu m eselelere bir göz atalım.

II. FOLKLORUN MAHİYETİ, TANI­ MI, KADROLARI PROBLEM İ: a) Folklorun M ah iyeti-T anım ı: Folklorun, «köylülerin gelenekle­ rinde yaşayan, eski devirlerin kültür kalıntıları» olduğu görüşü, günüm üz­ de artık geçerliliğini kaybetm iştir. Çünkü, folk lor sahasında yapılan ça ­ lışm alar gösterm iştir ki, zam anın ih­ tiyaçlarına göre yeni ü rü n ler m eyda­ n a gelm ektedir ve bu ü rü n ler sadece köylülerin değil, toplum un bütün sos­ y a l grupları arasında yaşamaktadır. Bu gözlem ler ve tespitler folk loru n ve onu yaratan, yayan, taşıyan, kulla­ n an ve paylaşanların yen iden tanım ­ lanm aları ihtiyacını doğurm uştur. Fa­ kat, h er folklorcunun çalıştığı folk­ lo r sahası farklı olduğu v e çalışma­ larda farklı yaklaşım lar kullanıldığı için ortaya çıkan folk lor tanım ları da farklı özellikleri kapsam aktadır. Fark­ lı yaklaşım ların kullanılm asından ve üzerinde çalışılan fo lk lo r sahasının etnik özelliklerinden orta y a çık an ta­ nım lardaki bu fark lılık lar Am erikalı folklorculardan Francis Leo Utley ile Jan H arold Brunvand’m dikkatini çek­

miştir. Utley Standard D ictionary o f Folklore adh eserde verilen ve fo lk ­ lor alanında çalışm aları ile tanınmış

çeşitli uzm anlara ait 21 tanım ı b ir tahlile tabi tutar, aralarında bazı ben ­ zerlikler bulur.11 Bu benzerlikleıe Brunvand da The Study o f A m erican Folklore adlı eserinde işaret eder.12 Sanırım, farklı tanım lardan tespit edi­ len ortak özellikler, folklorun, daha doğrusu «lore»un evrensel m ahiyeti ile ilgili özellikler nelerdir, şim di sı­ rasıyla bunları gözden geçirelim : 13

1. Sözlü olm a/oral, v e r b a l/ö z e l- liği. Bu özellik, geniş anlam da folk ­ lorun tüm ürünleri için geçerlidir. Folklorun içine giren bütün unsurlar, kişiden kişiye «sözlü iletişim» orta­ m ında g eçer ve öylece nesilden nesi- le aktarılır. Buna âdetler, m erasim ­ ler ,taklid ve gösteriler, danslar, d ra­ m atik oyunlar, saz çalmak, türkü söy­ lem ek, hikâye anlatmak, ev yapm ak ilaçlar v e tedavi usulleri, yiyecekler, giyecek ler ve elsanatlan dahildir

2. G eleneğe bağlılık / tradition / Özelliği. Folklor ürünlerinin h er türü b ir geleneğe bağlıdır. Gelenekler, fo lk ­ lor ürünlerinin belirli b irer «form » kazanm asını ve b u «form » içinde ken­ dini devam ettirmesini sağlar, ayrıca onlara kendilerini belirleyen diğer ayırıcı özellikleri kazandırır.

Burada gelenek üzerinde durm ak ihtiyacını hissediyorum. Çünkü, g e le ­ neklerin donm uş kalıplar olduğu şek­ linde bazı görüşlere rastlamaktayız. Bu doğru değildir. Eğer, onlar d on ­ muş, dinam izm ini kaybetmiş, cansız b ir yapıya sahip olsa idi, burada fo lk ­ lordan da söz etm emiz m üm kün o l­ m azdı.

Gelenekler, ait oldukları insan top ­ luluğunun ihtiyaçlarını karşılamak üzere, üyelerin gönüllü iştirakeriyle vücûd bulurlar. Nesiller değiştikçe, ih ­ tiyaçlar farklılaştıkça onlar d a d e ğ i­ şirler. Sürekli v a r olm alarının sebebi, ait oldukları toplum un üyeleriyle

(4)

u yum içinde bulunmalarıdır. B ir yer­ de b ir insan topluluğu varsa yan i üye­ ler aynı dili, ortam ı ve tarihi payla­ şıyorlarsa orada gelenekler vardır. Bu durum , üyelerin sosyal, ekonom ik, si­ yasî, kültürel farklılıklarına b a ğ lı de­ ğildir. Bu nokta, çalıştığımız folklor alanı için mühimdir.

Y alnız b ir noktaya daha temas etm ek isterim. O d a ş u d u r : b ir ürü­ nün fo lk lo r ürünü kabul edilmesi için «sözlü olm a» ve «geleneğe bağlılık» özelliklerine sahip olm ası lâzım dır ama, n e h er sözlü şey, n e de h e r ge­ lenek folk lor değildir. Her iki özelli­ ğin de b ir arada bulunması gerek­ m ektedir. Z iya Gökalp, bunu farket- m iş ve folkloru, «şifahi an’ane»ler di­ ye tarif etmiştir.14

3. Çeşitlenm e/variant / Özelliği, Folklor ürünlerinin dağılımı, yayılım ı sözlü geçiş v e y a sözlü iletişim ile olur. Anlatım lar, edinim ler, öğrenim ler ve tecrü beler daim a dil yolu ile anlaşa­ rak olur. O rtam paylaşanların yete­ nekleri, durum ları, tecrübeleri icra edi­ len b ir fo lk lo r ürününün fa rk lı bi­ çim lerde tekrar edilmesine y o l açar. Tekrar sırasında eski ürün, yeni un­ surlar kazanabilir ve bazı özellikleri­ ni de kaybedebilir. B öylece yen i bir ürün m eydana gelm iş olur. Eski form ve m uhtevadan farklılık gösteren y e ­ n i ürüne «variant» denm ektedir. Va- riantlarm sayıları belirsizdir.

4. A non im lik /A n on ym ou s / Ö zel­ liği. F olklor ürünlerinin ilk yaratıcı­ larının unutulmuş olduğunu ifade et­ m ek için kullanılan b u terim, onların insanlar tarafından h ep birlikte ya­ ratıldığı anlam ını taşımaz. Her bir ürünün b ir ilk yaratıcısı vardır ama sözlü anlatım gelen eği bunları gen el­ de m uhafaza edememiştir. Sözlü ge­ çişlerde h e r ürün, rastladığı, y a da bulunduğu «sözlü anlaşm a ortam » la- n n d a n bünyesine, form una, fon k siy o­ nuna, m uhtevasına b ir şeyler katmış veya çıkarm ış olarak yaşar.

5. Kalıplaşma / form ularization / Özelliği. Folklor ürünleri, türlerine, geleneklerine uygun biçim de kalıplar, anlatım v e y a kom pozisyon öğeleri y a ­ ratırlar. Bunlar, herhangi b ir folklor ürününün iskeletini, çatısını m eydana getiren şeylerdir. Ürünlerin kom pozis­ yonlarından sayısız variant m eydana gelse bile, değişmez özellikleri olan kendilerine mahsus kalıpları koruduk­ ları sürece tanınırlar.

Şüphesiz her milletin folkloruna giren ürünlerin tabiatı yukarda sıra­ lanan hududlarla sınırlanamaz, folk ­ lo r ürününde onu m eydana getiren insan grubunun özellikleri de m ev­ cuttur. Biz, Türk folklorunun tanımı­ n ı bu özellikleri de katarak yapabil­ m eliyiz, Bunu yapm ak için de önce onun nasıl b ir tabiata sahip olduğu­ n u öğrenm em iz gerekir.

b) Folklorun S ın ıflandırılm ası: Folklor ürünlerinin sınıflanmasına, yah ut m uayyen kategorilere ayrılm a­ sı problem ine temas etmek istiyorum. S ağlık lı araştırmalar yapabilm em iz v e gereksiz zam an israfından kurtul­ m am ız için, çalışacağımız malzemeyi belli b ir düzene sokmamız onları ya­ k ın özelliklerine göre sınıflandırm a­ m ız bilim in gerektirdiği şartlardan b i­ ridir.

Türk folk lor araştırmaları tarihin­ de b ild iğim ilk yerli tasnif, Z iya Gö- fealp’e aittir. Folkloru, «şifahî an’ane» Ier şeklinde tanımlayan Gökalp, Türk folk loru n u n şu kadrolar içinde in ce­ lenm esini tek lif eder15:

1. Şifahî b e d ıy y a t: Şarkılar, des­ tanlar, darb-ı meseller, bilm eceler, e f­ sâneler, rakslar, şifahî mûsikî.

2. Şifahî d in îy y â t: İtikadlar, â- yinler, dinî teşkilâtlar, İlâhîler, du’a- lar, m enkîbeler, üstûreler, k ozm ogo­ niler.

3. Şifahî ahlâk : A talar sözü, halk sözü, ahlâki kıssalar.

4. Şifahî h u k u k : Ö rfler, âdetler. 5. Şifâhî ik tisa d : Cârî bulunan iktişad kaideleri ve am eliyeleri.

(5)

G. Şifahî ta b a b e t: Sihirle karışık tababet vesâir fenler.

7. Şifahî m a n tık : iptidâi tasnif­ ler ve makuleler.

8. Şifâhî lis â n : Lisanın halkça müstâmel bütün sesleri, kelimeleri, kaideleri.

Ziya Gökalp tarafından yapılmış olan bu tasnifte ele alman ve incelen­ mesi tek lif edilen m addeler için «sö;.?- lü» ve «geleneklere bağlı» olm aları esas alınmıştır.

Türk folk lor araştırmaları açısın­ dan b ir m erhale teşkil eden ilk fo lk ­ lor derneğim iz, 1928 yılında «A nado­ lu Halkbilgisi Derneği» adıyla kurul­ muş10 ve 1929 yılında «halkbilgisi» derleyicileri için bir «Rehbere yayın ­

lamıştır.17 Bu rehberde sözü edilen Türk folk lor kadroları, Paul Sebillot, Miss Charlotte Brune, H offm an Kra- yer, A rn old von Gennep gibi A v ru ­

palI folklorcuların eserlerinden adap­ te edilmiştir Sınıflandırma, orijinal­ lerinde olduğu gibi bir köy «m on og­ rafisi» çalışm a esasına göre tertip

edilmiştir.18 Ne bu kadrolar, ne de aynı kaynaklardan b ir kaç değişiklik­ le alm an sınıflandırm a modelleri, sa­ h a çalışm alarından elde edilen b ilg i­ lerin ışığı altında çalışıp düzeltilmiş­

tir. Belki belli b ir dönem için pratik fa yd a sağlayan bu sınıflandırm a m o ­ delleri ile bugün Türk folk loru ü ze­ rinde araştırm a yapm ak yeterli d e­ ğildir.

Türk folklorunun tabiatına, özel­ liklerine, türlerine uygun b ir sınıf­ landırm a sistemi hazırlam ak günüm üz folklorcu ların ın görevleri arasındadır. Bunu yaparken, öncelikle saha çalış­ m aları ışığı altında elde edilen b ilgi­ lere dikkat gösterilm esi sınıflandırm a­ nın v eya kadroların sağlıklı biçim de tesbitine yardım edecektir. U nutm a­ m ak g erek ir k i «mükemm el» denile­ bilecek b ir sınıflandırm a sistemi y o k ­ tur. D olayısıyla h er tasnif sistemi y e ­ ni bilgiler ışığında düzeltilmeli ve ek­ sikleri giderilmelidir.

III. TÜRK FOLKLORU ÜZERİNDE Y APILACAK ARAŞTIRM ALAR­ DA ÜZERİNDE DURULMASI GE­ REKEN ÖNEMLİ N O T LA R : Türk folk lor araştırmalarında ce­ vapları aranması gereken an a soru­ lar, h er çeşit folk lor ürünü için g e ­ çerli, evrensel boyutta problem lerdir. Ben b u soruları, Am erikalı folklorcu, Brunvand’dan alıp, ilâve sorularla g e ­ nişleterek aşağıda gösteriyorum 19 :

1. Folklor nedir? Yâni, «folklor» derken bundan ne anlıyoruz? Folklo­ ru, geçm işin kültür kalıntıları olarak mı, y o k sa içinde bulundukları «söz­ lü anlaşma» ortam larm a bağlı olarak yaşayan, üreyen, değişen, dönüşen ve canlılığa sahip b ir kültür faaliyeti olarak m ı değerlendiriyoruz? Folklo­ ru, v e y a içinde yaşadığım ız folklor olaylarım nasıl ve ne şekilde tanım­ lam am ız daha doğru olu yor?20

2. Folklorun türleri nelerdir? Y a ­ ni, fo lk lo r ürünlerini hangi türler içinde toplayıp incelem em iz gerekir? Bunu yaparken hangi ölçüleri kullan­ m alıyız? Bir türü belirleyen sabit un­ surlar v a r m ıdır? Tür kavram ı ve bu kavram içinde y er alan ürünlerin özellikleri ait oldukları farklı folklor ortam larında değişir mi? Türü nasıl tanım lam am ız gerekir ve hangi ba ­ ğım lılıklar buna b ir ölçü olabilir? Bu tanım lam alarda universal ile etnik özellikleri nasıl değerlendireceğiz?

3. F olk /h a lk /g ru p /m illet kim dir ? Yani, kaynağım ız, bize folk loru veren kim dir? O, hâlâ, XIX. yüzyılın «köy­ lüsü» mü, yoksa «geri kalmış», «oku­ ma bilm eyen», «cahil», «az gelişmiş» gibi sıfatlarla belirlenm eğe çalışılan insanlar mıdır, yok sa Alan Dundes’in sözünü ettiği ve aralarında sadece bir ortak unsur bulunması yeterli b ir sos­ yal g ru p m udur?21 Halk bilgisini, yani «lore»u yaratanların özellikleri nelerdir?

4. Folkloru kim yaratıyor? Yani, ona k im ler şekil veriyor? Bu nasıl oluşuyor? Hangi faktörler böyle

(6)

olma-sim, oluşmasını gerçekleştiriyor? Fer- diliğin ve anonim liğin yaratıcılıktaki payı nedir? Folkloru yaratanlar ne gibi özelliklere sahiptir?

5. Folklorun taşınması, yayılm a­ sı nasıl oluyor? G eçişler nasıl m ey­ dana geliyor? H angi fak törler onun süratle yayılm asını ve dağılım ını sağ­ lıyor? Kim ler bunu sağlıyor ve niçin? G eçişler hangi türlerde gerçekleşiyor?

6. Folklor değişm eleri nasıl ve hangi sebeplerle m eydana geliyor? Yani, b ir folk lor ürünün değişm esi­ ne, gelişmesine, genişlemesine, başka b ir şekle dönüşmesine, yah ut tam a­ m en ortadan kalkm asına tesir eden âm iller nelerdir? Birbirinden küçüfk farklarla ayrılan form la r nasıl orta­ ya çıkıyor? Bu durum da değişen ve değişm eyen unsurlar nelerdir?

7. Folklor form larını etkileyen unsurlar nedir ve form la r ile muhte­ v a arasında nasıl b ir ilişki vardır? Folklorun yapısı ne gibi özellikler ta­ şıyor? Yapı bakım ından «etnik» özel­ likler mi, yok sa «evrensel» özellikler mi ön plândadır?

8. Folklor, onu taşıyanlar için ne anlam a geliyor v e onların hangi ih­ tiyaçlarına cevap veriyor? Folklorun anlam ve fonksiyonları, üzerinde en çok çalışılan konulardan biridir ama her folklorun ait olduğu insan toplu­ luğu içindeki rolü yeterince araştırıl­ mış değildir.

9. Folklorun kullanım ve uygu­ lam a alanları n eler olabiir? Sosyal ve beşerî bilim ler folk ordan h angi n ok ­ talarda nasıl yararlandırılabilir? Folk­ lor ürünerinden hangi şartlar altın­ da çağdaş ihtiyaçlara cevap verecek biçim de istifade edebiliriz? Bugün, dünya milletleri h angi alanlarda fo lk ­ loru kullanıyor v e uyguluyor? Türk folklorunun çağdaş kültür m odelim i­ zi geliştirm ede b ir rolü olabilir m i?22 Türk folklorunun araştırılması g e ­ rekli k on ulan elbette yalnız bunlar­ dan ibaret olamaz. Bu konulara, fo lk ­ lorumuzun kendine mahsus: özellik­

lerinden kaynaklanan daha çok la n ek lenecektir. H enüz çok yeni sayılabile­ cek b ir bilim dalının, daha doğrusu bu bilim dalı m ensuplannın yapaca­ ğı işleri sıralayacak olursak, her folk - loristin elinde sayısız maddelerden oluşan listelerle karşılaşm z. A m a bu durum, bizi korkutm am ak, aksine teş­ vik unsuru olarak görülmelidir. IV. FOLKLOR ARAŞTIRICISININ

BİLMESİ VE KULLANMASI GE­ REKEN U N SU RLAR:

F olklor bilim i ile uğraşacaJklaıın edinm esi gereken bir sıra bilgi ve be­ ceriyi m addeler halinde şöyle sırala­ yabiliriz. Bunlar aynı zam anda Türk folkloru nu n çalışılm ası için gerekli alt -yapı ile ilgili problem leri de ifade eder B u n la r :

1. Saha ça lışm a sı: Folklor araş- tın cısı saha çalışm a m etod ve teknik­ lerini iy i bilm esi ve kullanması gere­ ken kişidir. A ncak, bunun yanı sıra, konusuyla ilgili teorieri, folklorun edebiyatla münasebetini, kültürle olan bağını, sözlü geleneğin geçerliliğini (kontrol etmesini bilm esi gerekir. Bu­ nun için edebiyat, sosyoloji, antropo­ loji tarih, dilbilim i, coğrafya, psiko­ loji g ib i bilim d allanndan yararlana- bilmelidir.

D erlem e v e kayıdlar sırasında, der­ leyeceği m alzem enin özelliklerine uy­ gun teknik bilgi ve becerilere sahip olm alıdır. A ncak, iyi b ir saha araş- tm cısı sadece b u beceri ve bilgilere sahip olan değil, bunları sahada kul­ lanabilen, uygulayan kişidir.23

2. A r ş iv : T ürk folk lor araştm cı- sınm kullanacağı en mühim bilgi am- b a n arşivdir. Sahadan toplanacak me­ tinler, ses k a yıtla n burada saklana­ caktır. A rşiv m alzem esi gerekli b i­ çim de düzenlenm ezse araştm cım n ya­ rarlanm ası imkânsızlaşır. Follkloı araş- tm c ıla n arşivlerin kullanılmasını bil­ melidir. Türkiye’de ciddî boyutlarda b ir fo lk lo r arşivi kurulması b ir ihti­ yaçtır.

(7)

3. Folklor M ü z e s i: Bu müzelerde maddî folk lor ürünleri toplanmalıdır. Müzeler, arşivlerin tam am layıcılarıdır. Folklor araştırıcısı, arşivlerdeki folk ­ lor malzem esini tedkik ederken, bun­ larla m addî folk lor örnekleri arasın­ daki bağı araştırm ak im kânı bulur. Bunun için, folk lo r araştırıcısı, bu mü­ zelerden nasıl yararlanacağını da öğ­ renmelidir.

4. B ibliyografyalar : Folklor araş­ tırıcısı alanı ile ilgili bu tür eserleri bilm eli ve takip etmelidir. Bu eser­ ler, kendi folk loru ile oldu ğu kadar, dünyanın diğer yerlerindeki folklor çalışm aları ile ilgili olabilir. Folklor araştırıcısı, çalışacağı konuda kendin­ den önce neler yapıldığını buralar­ dan öğrenir. Türk folk loru ile ilgili bibliyografyaların hazırlanm asına ih­ tiyaç vardır.

5. Folklor İn d ek sleri: Folklor araş­ tırıcısının yardım cılarından b iri de bu eserlerdir. İndeksler arasında Stith Thom pson’un altı ciltlik «Halk Edebi­ yatı M otif İndeksi» adlı eseri m ühim ­ dir.24 Türk folk loru nda tip ve m otif indekslerine ihtiyaç vardır. İndeksler, folklorist için çalıştığı ürünün duru­ munu tespitte başvuracağı kıym etli el kitaplarıdır.

6. T e rm in o lo ji: Türk fo lk lor araş­ tırıcısı, araştırm alarında düşünceleri­ ni ifade etm ek için gerekli term inolo­ jiyi bilm ek zorundadır. Uluslararası folk lor term inolojisinin yanı sıra bir Türk folk lor term inolojisi de gerekir. Bu eksiklik çalışm alarım ızda m evcut­ tur ve b ir an ön ce giderilm esi lâzım ­ dır. A ksi halde aynı şeyleri farklı terim lerle ifade etm ek suretiyle an­ laşm a ortam ım kuram ayacak ve b o­ şuna zam an harcayacağız.

7. M illetlerarası te c r ü b e : Türk folk lor araştırıcıları, eğitim ve öğre­ tim tecrübesi daha ilerde olan ülke*- lerde ihtisasa gönderilm elidir. Millet­ lerarası kongre, sem iner v e benzeri faaliyetlere katılm ak suretiyle folk lor­ cularım ız alan ile ilgili bilgi v e tecrü­

besini arttırma im kânına kavuşturul­ malıdır.

8. Folklor araştırmaları tarihi : Türk folk lor araştırıcısı, alanındaki gelişm elerin tarihini bilmek, öğ ren ­ m ek zorundadır. Dünyadaki folk lor araştırm aları tarihini, gelişm e devre­ lerini aksettiren çalışm alar dilimize kazandırılm alıdır. A yrıca, Türk folk - loıu araştnm alannm ve gelişm e dev­ relerinin özelliklerini yansıtan b ir ta­ rihçesi hazırlanmahdır. Tarihçe, bir değerlendirilm esi ile, disiplin olarak folkloru n gelişm e tarihine bağlı m u­ kayeseli b ir tenkidi olmalıdır.

9. Yazılı v e basılı k a y n a k la r: Y azılı ve basılı kaynaklarda yer alan folk lor malzem esinden folklorist g e­ rektiğinde yararlanacaktır. Ancak, folklorist bu tür m alzem eden yarar­ lanırken son d erece dikkatli olm alı­ d ır Folklorist, malzem esinin durum u­ nu b ir tarihçi yaklaşım ıyla kontrol etm eli v e değerlendirm elidir. Aksi halde yanlış yapm a tehlikesi vardır.

Türk folk loru yla ilgili gördüğüm üz ve folkloristlerinin gündem ine getir­ m eğe çalıştığım ız k on u la n üç ana baş­ lık altında yukardan beri sergileme­ ğe çalıştık. Burada, yeni y a da bilin­ m eyenleri ifade ettiğimi sanmıyorum; bu makalenin am acı Türk folk loru ile ilgili b ir tartışm a ortam ının yaratıl­ m asına ve b öylece konuya yararlı ol­ m ağa çalışmaktır. Gündeme, y a da tartışm a ortam ın a daha farklı m ad­ delerin alınması veya getirilmesi, k o­ nuların seçilmesi ilgililerin meseleye yaklaşım lanna bağlıdır. M ühim olan Türk folk lor araştırm alarının gelişme­ sine yardım cı olacağına inandığım cid­ di b ir tartışma ortamına, zeminleri ne olursa olsun (kongre, seminer, panel, soruşturm a vb.) tüm folklorcuların katılması ve görüşlerini ifade etmele­ ridir. B öyle b ir ortam ı görmek, bizi, Türk folkloru hesabına sevindirecek­ tir.

1 Bu meseleye daha önce bir yazım­ da temas etm iş ve orada devreleri

(8)

dalıa gen iş periyodlara ayırmıştım. Her iki m akalede y er alan farklı ayırm alar, farklı am açlara yönelik­ tir. (Bkz., «Türkiye’de Folklor A raş­ tırm alarının Gelişme Devreleri I», Şükrü Elçin Arm ağan, Ankara, 1983, S. 115-128).

2 Fuad Köprülü, Edebiyat Araştırm a­ ları, A nkara, 1966, s. 302-304. 3 Ignace Kunos, Türk Halk Edebiya­

tı, İstanbul, 1925, s. 43-56.

4 Fuad K öprülü, «Y eni bir İ lim : Hal­ kiyat F olk Lore», İkdam, 24 Kânu- nisâni, 1329.

5 Ziyâ G ök a lp ’ın folk lor ile ilgili g ö ­ rüşleri ve çalışmaları hakkında bk. Hikmet Dizdaroğlu, «Folklorcu Zi­ ya G ökalp», I. Uluslararası Türk Folklor Sem ineri Bildirileri, A nka­ ra, 1974, s. 3-18.

6 1920’lerden sonra resmî ve hususî kuruluşların folk lor ile ilgili fa a ­ liyetleri hakkında b ir fikir edinmek için bk. M. Şakir Ülkütaşır, Cum ­ huriyetle Birlikte Türkiye’de Folk­ lor ve E tnografya Çalışmaları, A n­ kara, 1971.

7 İhsan H m çer’in çıkarmış olduğu bu dergi, 31 yıllık yayın hayatını sahibinin vefatı v e imkânsızlıklar sebebiyle 1980 yılında kapatmıştır. 8 Bu kuruluş daha sonra Kültür ve

Turizm Bakanlığı bünyesine alın­ mıştır. Halen, «Millî Folklor A raş­ tırm a Dairesi» adıyla Türk folk lo­ runa h izm et vermektedir.

9 Her iki toplantıya uzmanların sun­ duğu bildiriler ve ortak raporlar yayınlanmıştır.

10 Yüksek Ö ğretim K urum u’na, sözü geçen k a ra r alınm adan önce tara­ fım ızdan «Folklor Hakkında Genel Bilgiler v e Folklor Bölümünün Ü- niversitelerim izde Kurulm asına İliş­ kin Düşünceler» başlığını taşıyan bir ra p or arzedilmiştir.

11 Francis Lee Utley, «Folk Literatü­ re : A n Operational Definition» in A lan D undes : The Study o f Folk­ lore USA, 1965; PP. 7-24.

12 Jan H. Brunvand, The Study o f A- m erican Folklore, New Y ork, 1968; p. 4.

13 Folklorun tanım ında yer alan or­ tak unsurların izahı ile ilgili açık­ lam alar bize aittir, sözü geçen ya­ zarları bazlamaz. (D. Yıldırım ). 14 H. Dizdaroğlu, a.g.m., a.g.y., s. 6. 15 Ziya Gökalp, «Tarih ve Kavm iyyat -

Küçük M ecmua, 25 Eylül 1338, Sa­ yı : 17, s.

16 D. Yıldırım , «Türkiye’de Folklor Hareketlerine Kısa b ir Bakış», Millî Kültür, Eylül, 1981, S a y ı: 4, s. 45. 17 Halkbilgisi Toplayıcılarına. Rehber,

Ankara, 1928.

18 Sözü geçen «Rehber» de y er alan folk lor kadroları saha çalışması yapacaklar için şu şekilde verilm iş­ tir : 1. Muhite dair halkbilgisi; 2. Binaya dair halkbilgisi; 3. Ev eşyasına dair halkbilgisi; 4. Zena’ atlere ve m esleklere dair halkbilgi­ si; 5. Elbiseye dair halkbilgisi; 6. G ıdaya dair halkbilgisi; 7. Â det­ lere dair halkbilgisi; 8. İtikadlara dair halkbilgisi; 9. Bilgiye d air halk- bilgisi; 10. Şi’ire dair halkbilgisi; 11. Tem aşaya dair halkbilgisi; 12. H ikâyeye dair halkbilgisi; 13. M u­ sikîye d air halkbilgisi; 14. Raksa dair halkbilgisi; 15. H ukuka dair halkbilgisi (Bk. a.g.y„ s. 2). Reh­ berin (s. 5-23) arasında bu kadro­ ların ayrıca açıklam aları verilmiş v e alt bölüm lerine işaret edilmiş tir.

19 Jan H. Brundvand, a.g.y,, s. 10-11 (Siyah dizili sorular Brunvand’a aittir).

20 Bir m akalem izde b u soruya bağlı konularla birlikte folk lor kavramı üzerinde kısaca durup görüşlerim i­ zi ifad e etm eğe çalışmıştık (Bk. ‘Sözlü Kültür ve Folklor K avram ­ ları Ü zerine...’, M illî Kültür, Ekim, 1982).

21 A lan Dundes, ‘W h o A re the Folk?’ in Frontiers s f Folklore, edited by W .R. Bascom, Colorado, 1977; pp. 17-35.

(9)

22 F olk lor ürünlerinden çağdaş kül­ tü r m odelim izin geliştirilm esinde yararlanılm a meselesine, I. M illî K ültür Şûrası, Ankara 1982 toplan­ tısına sunduğum uz bildiride temas etmiştik. M aalesef b u bildiri b a ­ sım sırasında dikkatsizce dizilmiş ve k ontrol edilm eden yayınlanm ış­ tır (Bk. ‘Folklor ve Çağdaş M ode­ lim iz Üzerine Görüş ve D üşünce­

ler’. Birinci Millî Kültür Şûrası (23 -27 Ekim, 1982). (Bildiriler). A nk a­ ra, 1982, S. 425-429).

23 Kenneth S. Goldstein, Sahada Folk­ lor Derleme M etodları, (A.E. U y ­ sal çevirisi). Ankara, 1977, s. 7. 24 Stith Thompson, M o tif-In d e x o f

Folk Literatüre, Bloom ington, 1958 revised edition), 6 Cilt.

Referanslar

Benzer Belgeler

Auch dass Sprache ein Verständigungsmittel ist, das nur im Kommunikationsbereich eines Stammes, eines Volkes oder einer Gesellschaft herrscht, wurde den Menschen erst dann

The idea of religion as a universal category of human experience was constructed in relation to the supposedly universal discourse of secularism during

But in respect to the case of Piya, it can be suggested that Ghosh has an inner reaction to the concept of turning back to original values and culture.. The peaceful end of the

Bu araştırma, viyolonsel öğretim programı hazırlama ve geliştirme çalışmalarına katkıda bulunmak için eğitim fakülteleri müzik eğitimi ana bilim dallarında

Bu kavram risk, tehlike ve doğal kaynaklara ulaşım, tüketim kapasitesi ve diğer çevresel oluşumlardaki eşitsizliğe dayanak olmuştur (Buttel, 2003: 31). Risk toplumu

Aydın Valiliği’nden İçişleri Bakanlığı’na 26 Şubat 1904 tarihinde yazılan yazıda İngiltere tebaasından Sör Tisram tarafından İzmir’in Birun-ı abad (Bornova)

Sonuç olarak erken cumhuriyet dö- nemi posta pulları üzerinden okunduğun- da yeni rejimin topyekûn modernleşme hareketinin kodları açıkça görülebilmek- te,