• Sonuç bulunamadı

Mezar stelleri üzerinde betimlenen motiflere göre antik çağ gemileri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Mezar stelleri üzerinde betimlenen motiflere göre antik çağ gemileri"

Copied!
116
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

I I- ÖNSÖZ

İnsanların deniz araçları yapmaya başladığı yıllardan günümüze kadar geçen zaman içinde çok sayıda gemi batmıştır. Yakın zamana kadar Antik çağlara ait gemiler ve kargoları hakkında çok az bilgiye sahipken; günümüzde, sualtı araştırmaları ile sualtında kalan arkeolojik eserlerin bilinmeyen birçok yönü ortaya çıkarılmaktadır.

Çalışmamın konusu olan mezar stelleri üzerindeki gemi betimlemeleri de çok sınırlı sayıda ele geçen antik çağ gemileri ve bu gemilerin tipolojisi hakkında bize önemli bilgiler verecek nitelikteki malzemelerdir. Antik çağa ait gemilerin tipolojik sınıflandırılması için önemli bir sorun olan üretim tarihi konusudur, Stel üzerindeki yazıt ve plastik betim, stelin hangi dönemde yapıldığının bilinebilmesini ve gemilerin tip ve tarihlemesinin yapılmasına olanak sağlar. Bu düşünce konuyu çalışmak istememdeki başlıca sebeptir.

Ülkemizde ilk olarak Selçuk Üniversitesi’nde büyük çabalarla kurulmuş olan Sualtı Arkeolojisi Ana Bilim Dalı’nın ilk öğrencilerinden biri olamam benim için büyük övünç kaynağıdır. Her yeni oluşum gibi bu genç Ana Bilim Dalı’da kurulma aşamasında ve eğitiminin devamında birçok sıkıntılarla karşılaşmış ancak değerli hocalarımızdan başta Bölüm Başkanımız Prof. Dr. Ahmet A. TIRPAN olmak üzere Ana Bilim Dalı’nın biz öğrencilerine kazandırılmasında özveri gösteren Prof. Dr. Mustafa ŞAHİN, , Yrd. Doç. Dr. Asuman BALDIRAN, Yrd. Doç. Dr. Hakan MERT, İnkılap OBRUK ve Serdar AKERDEM’e bölümün ilk öğrencilerinden biri olarak teşekkürü bir borç bilirim.

Çalışmam sırasında bana her zaman yol gösteren, ufkumu genişleten ve sabır gösteren çok değerli hocam, danışmanım Prof. Dr. Ahmet A. TIRPAN hocama burada yürekten teşekkür ederim. Çalışmam sırasında her zaman kapılarını bana sonuna kadar açık tutan ve her konuda destek olan değerli hocalarım Prof. Dr. Mustafa ŞAHİN ve Yrd. Doç. Dr. Hakan MERT’e teşekkürlerimi borç bilirim. Arkeoloji Bölümünde ki bütün diğer hocalarıma ve asistan arkadaşlarıma bana gösterdikleri ilgi ve yardımlarından ötürü burada çok teşekkür ederim. Kütüphane çalışmalarım sırasında yardımını esirgemeyen Gülden ÖZKALALI ve’ Mustafa DÜZENLİ’ye, çalışmalarımda her zaman bana yardımcı olan bölümümüz öğrencilerinden Oktay DUMANKAYA, Coşkun BİLGİ, Serkan GÜNDÜZ, Deniz SÖNMEZ, Ahmet BİLİR,

(2)

Savaş ALTUN, Haluk Suat UZUN, Tuncay ÖZDEMİR ve Zafer GÜLER’e teşekkürü bir borç bilirim.

Bana hem çalışmalarımda hem de yaşamımda destek olan ve sabır gösteren hayat arkadaşım ve en büyük destekçim Emet Egemen IŞIK ASLAN’a çok ama çok teşekkür ederim.

Erdoğan ASLAN Konya 2006

(3)

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ………..…I KISALTMALAR………....II 1- GİRİŞ………...1 1.1. Konu………..….1 1.2. Araştırma Tarihi………....1

1.2. Amaç, Metod ve Çalışmanın Bölümleri………...2

2. MEZAR STELLERİ………..….4

3. ANTİK DÖNEM GEMİ TİPLERİ………..4

3.1. Savaş Gemileri……….….5

3.2. Ticaret Gemileri………12

4. MEZAR STELLERİ ÜZERİNDE BETİMLENEN ANTİK ÇAĞ GEMİLERİNİN TANIMLAMASI………..………17

4.1. Savaş Gemileri……….……….…….17

4.1.1-Stoloslarına Göre Savaş Gemileri………...19

4.1.1.1- Dış Bükey Formlu Stolos……….………19

4.1.1.2- Baş Parmak Formlu Stolos……….……19

4.1.1.3- İç Bükey Formlu Stolos……….…..20

4.1.1.4- Dik Formlu Stolos……….…21

4.1.1.5- Volüt Formlu Stolos……….…….…………22

4.1.2- Mahmuzlarına Göre Savaş Gemileri……….………23

4.1.2.1- Aşağı Eğik Formlu Mahmuzlar………..…………23

4.1.2.2- Düz Formlu Mahmuzlar………..………24

4.1.2.3- Yukarı Kalkık Formlu Mahmuzlar……….……….…26

4.1.3- Pupalarına Göre Savaş Gemileri………..……….…26

4.1.3.1- İç Bükey Formlu Kıç Bodoslamalar………..…….…26

4.1.3.2- Dallara Ayrılan İç Bükey Formlu Kıç Bodoslamalar…..………...27

4.1.3.3- Dik Formlu Kıç Bodoslamalar………...……….27

4.2.Ticaret Gemileri……….………...….…28

4.2.1. Simetrik Karinalı Ticaret Gemileri………....…29

4.2.1.1.Yelkenlere Göre ……….…30

(4)

4.2.1.1.2-Aşırmalı Yelkenli Simetrik Karinalı Ticaret Gemileri…..….….…32

4.2.1.1.3-Yelkensiz Simetrik Karinalı Ticaret Gemileri……….…33

4.2.1.2.Bodoslamalara Göre………...……35

4.2.1.2.1-Dış Bükey Baş Bodoslamalı Simetrik Karinalı Ticaret Gemileri….35 4.2.1.2.2-Dikey Baş Bodoslamalı Simetrik Karinalı Ticaret Gemileri……..36

4.2.1.2.3-İç Bükey Baş Bodoslamalı Simetrik Karinalı Ticaret Gemileri….36 4.2.2. Asimetrik Karinalı Ticaret Tekneleri………..…36

4.2.2.1-Yelkenlere Göre………...…37

4.2.2.1.1- Dörtgen Yelkenli Asimetrik Karinalı Gemiler ………..37

4.2.2.1.2-Aşırma Yelkenli Asimetrik Karinalı Ticaret Gemileri………..…….37

4.2.2.1.3-Yelkensiz Asimetrik Karinalı Ticaret Gemileri ………...……..38

4.2.2.2-Bodoslamalara Göre……….….38

4.2.2.2.1-Dışa Dönük Baş Bodoslamalı Asimetrik Karinalı Ticaret Gemileri………...……39

4.2.2.2.2-Dikey Formlu Baş Bodoslamalı Asimetrik Karinalı Ticaret Gemileri...39 KATALOG …….…….………..…..41 TABLOLAR ….………..………..…72 SONUÇ………..…..74 KAYNAKLAR….………..…76 LEVHALAR

(5)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

ARKEOLOJİ ANABİLİM DALI SUALTI ARKEOLOJİSİ BİLİM DALI

MEZAR STELLERİ ÜZERİNDE BETİMLENEN MOTİFLERE GÖRE ANTİK ÇAĞ GEMİLERİ

YÜKSEK LİSANSTEZİ

Danışman

Prof. Dr. Ahmet A. TIRPAN

Hazırlayan Erdoğan ASLAN

034203052001

(6)

Özet

Mezar Stelleri Üzerinde Betimlenen Motiflere Göre Antik Çağ Gemileri Erdoğan ASLAN

“Mezar Stelleri Üzerinde Betimlenen Motiflere Göre Antik Çağ Gemileri" adlı bu çalışmanın amacı, mezar stelleri üzerindeki gemi betimlemelerinin, hem mezar sahibinin mesleği ile ilişkilendirilmesini hem de stel üzerine işlenen gemi betimlemesinin tipolojisini ve gelişimini yapmaktır.

Steller üzerindeki Savaş gemilerini sadece pruva ve pupalarına göre sınıflandırmak mümkün olmaktadır. Bu gemileri sınıflandırmada pruvalarda bulunan mahmuz ve stolos bölge ve dönemlere göre çeşitli formlar gösterdiğinden gemilerin ağırlıkla bu bölümlerini ele alma yoluna gidilmiştir. Mezar stelleri betimlemelerine göre, savaş gemilerinin ağırlıklı olarak Delos ve Marmara’da bulunduğu görülmüştür. Bu bölgelerin dışında daha az olarak Pamphilia, İonya ve bazı Ege Adaları’nda İ.Ö.370 den başlayarak İ.S.3.yy.a kadar mezar stelleri üzerinde işlendiği görülmektedir. Stolosunun yönüne göre içe dönük ve dik olanlar. Mahmuzuna göre düz olanlar ve pupasına göre içe dönük olanlar İ.Ö.4.yy.dan İ.Ö.1.yy.a kadar kullanılan en kalabalık grubu oluşturmaktadır. Bu tipteki gemiler daha çok Marmara Bölgesi’nde ve Delos’ta görülmektedirler.

Ticaret gemilerinin büyük çoğunluğunu simetrik karinalı gemilerin oluşturduğu anlaşılmaktadır. Bu tipteki gemilerin Marmara’da, İonya’da, Ege Adaların’da, Batı Yunanistan’da ve Roma’da İ.Ö.2.yy.dan İ.S.2.yy.a kadar kullanıldığı görülmektedir. Asimetrik karina formuna sahip ikinci grup ticaret gemilerini, daha çok Yunanitan ve Roma’da İ.S.2-3.yy.larda görmekteyiz.

Diğer önemli sonucu ise mezar stelleri üzerinde bulunan gemilerinin mezar sahibinin mesleği ile ilişkilendirilmesi yönündedir. Çalışmamızda yer alan yazıtlı stellerden bir tanesinin üzerinde “Mutlu bir şekilde 70 yıl yaşayan Phoibianos oğlu Nikomedialı denizci Koryntos selam eder” yazısı mezar sahibinin denizci olduğunu göstermektedir.

(7)

ABSTRACT

Antique Age Ships Which Are Described As Ornament On The Tomb Stones

Erdoğan Aslan

The aim of this work is associating not only the owner of this grave’s profession but also making the typology and development of describing the ship stele.

Only the foreship and stern could be classified on stele.There were spuns and stolos on the fore ship and thence categorazing this ships.This subject was taken a matter in hand.

According the grave steles; War ships were founded in Delos and Sea of Marmara,again some ships were founded in Pamphilia, İonya and some parts of the Aegean Sea. (B.C 370/ B.C 1)

Stolos were introverty and abrupt. Some spurs were flat and some sterns were introverty and according to this; the crowded group was made by them. (B.C 4 / B.C 1) They were seen in Marmara and Delos.More than a half of the commercial ships were careenage.They were in Marmara, İonya, Aegean islands, West Greek and Rome. (B.C 2 / A.C 2) Other commercial ships were founded in Greek and Rome. (A.C 2-3)

Another important result is owner of this grave’s profession.On a stele, there was an article about the owner of the grave.This was written on the stele: “ Koryntos welcomes who was the son of phoibianos from Nikomedia lives happily 70 years”

(8)

II II-KISALTMALAR

Çalışma içerisinde dipnotlarda kullanılan kısaltmalar: Archäologischer Anzaiger 1982’de belirtilen biçimi ile gösterilenler dışında aşağıdaki gibidir. Alpözen,1975, O., Alpözen, Sualtı Arkeolojisi, Ak Yayınları

Kültür Kitapları Serisi1,(Ankara1975)

Atalay, 1988, E.,Atalay, Hellenistik Çağda Ephesos Mezar Stelleri Atölyeleri(İstanbul 1988)

Basch, 1947, L.,Basch, Roman Triremes and the Outriggerles Phoennician Trireme Marines Miror (1997)

Bass,2003, G. F.,Bass, Sualtında Arkeoloji, Homer Kitabevi (İstanbul 2003)

Bıesantz, 1965, H., Bıesantz, Die Thessalischen Grabreliefs (Mainz,1965)

Boardman,1974, C.,Boardman, Athenıan Black Fıgure Vases (London1974)

Casson, 2002, L., Casson, Antik Çağda Denizcilik ve Gemiler, Çev. Gürkan ERGİN, (İstanbul,2002)

Clairmont, 1994, C- W., Clairmont, Classıcal Attic Tombstones (Munıch, 1994)

Couılloud, 1974, M.-T.,Couılloud, Les Monuments Funeraires De Rhenee,Delos 30 (Paris,1974)

Cremer ,1991, M.,Cremer , Hellenistisch-römische Grabstelen im nordwestlichen Kleinasien II. Mysien. (1991), Fıratlı,1965, N.,Fıratlı, İstanbul’un Yunan Ve Roma Mezar

Stelleri, TTK,Belleten XXIX,s.263-323, Ankara 1965.

(9)

Hesiodos,1977, Hesiodos, Eseri ve Kaynakları, Çev: S. Eyuboğlu, A. Erhat (İstanbul 1977)

Homeros,1942, İlyada, Çev. Azra Erhat- A. Kadir, (İstanbul 1967);

-Odissea, Çev.: A. C. Emre, (Ankara 1942) Kurtz - Boardman, 1971, D.C. Kurtz - J.,Boardman, Greek Burial Customs

(New York, 1971)

Mansel, 1947, A. M.,Mansel, Ege ve Yunan Tarihi, (Ankara, 1947)

Moock, 1998, D. W.,Moock, Die FigürlichenGrabstelen Attikas In Der Kaiserzeit (Mainz ,1998)

Neumann,1979, G.,Neumann, Probleme Des Grıechıschen Weıhrelıefs (Tübingen, 1979)

Özdaş, 2000, H., Özdaş, Anadolu’da Gemi Tipolojisi,

(Yayımlanmamış Doktora Tezi), (Ankara, 2000) Staar,2000, C.G.,Staar, Antik Çağda Deniz Gücü,

Çeviren:Gürkan Ergin, (İstanbul 2000)

Schwertheim, 1980, E., Schwertheim, Die Inschriften von Kyzikos und Umgebung I.I.K 18 (1980)

Schwertheim, 1985, E., Schwertheim, “Neue Inschriften aus Miletupolis”. EpigrAnat 5,1985

Schmidt, 1991, S., Schmidt, Hellenistische Grabreliefs. (1991) Şahin, 2000, M., Şahin, Miletopolis Kökenli Figürlü Mezar

Stelleri ve Adak Levhaları, TTK(2000) Thukydides,1969, Thukydides,Peloponnesos’lularla Atina’lıların

Savaşı I,II,III. Kitap, Çev.: H. Demircioğlu, (Ankara 1969)

Yaylalı, 1978, Yaylalı, A., Hellenistik Devir İzmir Kökenli, Figürlü Mezar stelleri, Yayınlanmamış Doçentlik Tezi- (Erzurum,1978)

(10)

İ.Ö. : İsa’dan Önce İ.S. : İsa’dan Sonra Kat. : Katalog Lev. : Levha Res. : Resim s. : Sayfa vd. : ve devamı

(11)

LEVHALAR

Resim-1

Resim-2

(12)

LEVHA-II

Resim-1

(13)

LEVHA-III

Resim-1

(14)

LEVHA-IV

(15)

LEVHA-V

Resim-1

(16)

LEVHA-VI

(17)

LEVHA-VII

Resim-1

(18)

LEVHA-VIII

(19)

LEVHA-IX

Resim-1

(20)

LEVHA-X

(21)

LEVHA-XI

Resim-1

(22)

LEVHA-XII

(23)

LEVHA-XIII

Resim-1

(24)

LEVHA-XIV

Resim-1

(25)

LEVHA-XV

Resim-1

(26)

LEVHA-XVI

(27)

LEVHA-XVII

Resim-1

(28)

LEVHA-XVIII

(29)

Resim-1

Resim-2

(30)
(31)

Resim-1

Resim-2

(32)

Resim-1

(33)

Resim-1

Resim-2

(34)

Resim-1

(35)
(36)
(37)

Resim-1

Resim-2

(38)

LEVHA-XXVIII

Resim-1

(39)
(40)

1 I- GİRİŞ

1.1. Konu

Konumuz olan mezar stelleri üzerindeki “gemi betimlemeleri” antik dünyada, daha farklı birçok alanda da betimlenmiştir. Örneğin sikkeler, duvar resimleri, mimari yapılar, lahitler, cam eserler, mozaikler, seramikler, takılar ve mühürler üzerinde sıkça karşılaşılan bir motiftir. Ancak burada çalışmanın ana konusu olan mezar stelleri üzerindeki gemi betimlemeleri ele alınmış fakat, mezar stelleri üzerindeki ikonogrofiye ve stel çeşitlerine değinilmemiştir. Ayrıca bölge ve tarih sınırlaması yapılmayarak ulaşılabilen ve üzerinde gemi betimlemesi bulunan bütün steller ele alınmıştır.

1.2. Araştırma Tarihi

“Sualtı Arkeolojisi’nin konulardan bir tanesini de Gemiler oluşturmaktadır. En batıda Etrüskler olmak üzere; Yunanistan, Fenike, Mısır, Kartaca gibi deniz toplumlarının gemileri araştırılmış ve yayınlanmıştır. Mezopotamya'da Fırat ve Dicle nehirleri ile Basra Köfezi'nde kullanılan gemiler, tasvirlere dayanılarak sınıflandırılmış ve ayrıntılı makale ve kitaplar yazılmıştır. Ayrıca M.Ö.3000-2000 yılları arasındaki dönem, Qualls (1981) isimli bir araştırmacı tarafından doktora tezi olarak çalışılmıştır. Söz konusu çalışmada, daha çok Avrupa ve Amerika'daki değişik müzelerde bulunan gemi modelleri ele alınarak incelenmiştir. Bu modellerin kullanım amaçları, yapım şekilleri ve gerçek gemilerle olan benzerliklerine değinilmiştir. Bütün bu incelemelerde, gerek ticari, gerekse savaş gemilerinin formları ortaya çıkmış, bunların dışında farklı türde gemilerin varlığı da görülmüştür. Asya ile Avrupa arasında binlerce yıl boyunca bir kültür köprüsü olduğu kadar, çeşitli alanlarda ve ticarette de önemli konuma sahip Anadolu, bu bağlamda değişik alanlarda bilim dünyasına veriler sunarken, birçok bilgi birikimi de keşfedilmeyi beklemektedir. Henüz tam olarak aydınlanamayan antik Anadolu ticari yaşamının tarihsel süreci ve bu sürecin bir boyutu olan deniz ticareti ile birlikte, deniz ticaretinin temel aracı olan gemiler üzerinde ciddi, yeterli ve bilimsel bir sunumun yapıldığını söylemek ise mümkün değildir1”. Gerek Mezar stelleri konusunda gerekse antik çağ gemileri ve

gemiciliği konusunda birçok çalışma bulunmasına karşılık 2 doğrudan mezar stelleri üzerindeki gemi betimlemelerini ele alan bir çalışma ile karşılaşılmamıştır.

(41)

2

1.2. Amaç, Metod ve Çalışmanın Bölümleri

" Mezar Stelleri Üzerinde Betimlenen Motiflere Göre Antik Çağ Gemileri" adlı bu çalışmanın amacı, imkânlar ölçüsünde ve bu çerçevede, mezar stelleri üzerindeki gemi betimlemelerinin, görsel ve yazılı malzeme yardımıyla, hem mezar sahibinin mesleği ile ilişkilendirilmesini hem de stel üzerine işlenen gemi betimlemesinin tipolojisini ve gelişimini yapmaktır.

Amaca yönelik olarak; görsel ve yazılı kaynaklar taranıp, ulaşılan verilerin katalogu yapılarak değerlendirme, sınıflandırma ve buna göre yorumlama yapılmıştır.

“Mezar Stelleri Üzerinde Betimlenen Motiflere Göre Antik Çağ Gemileri” adlı bu çalışmanın ilk bölümü olan “Giriş”te araştırmanın konusu, araştırma tarihi, amacı, metodu ve çalışmanın bölümlerine yer verilmiştir.

Çalışmanın ikinci bölümünde öncelikli olarak mezar stelleri hakkında kısa bir genel bilgi verilmiştir. Üçüncü bölümde ise Antik Dönem savaş ve ticaret gemileri tanıtılmış, Antik Dönem gemi tipleri hakkında genel ve tanıtıcı bir bilgi verilmiştir. Dördüncü bölümde, mezar stelleri üzerinde betimlenen Antik Dönem savaş gemileri ve ticaret gemileri ele alınmıştır. Bu bölümde ele alınan gemi betimlemelerinin bulunduğu stellerden ulaşabildiğimiz kadarıyla savaş ve ticaret gemileri olduğundan saltanat gemileri, gezinti tekneri, nehir tekneleri, sallar gibi diğer tekne tiplerine değinilmemiştir. Sonuç bölümünde ise çalışmanın amacı ve kapsamı değerlendirilerek eldeki verilere dayanılarak bir sonuca ulaşılmaya çalışılmıştır. Katalog bölümünü; Müze ve kütüphanelerdeki çalışmalar sonucunda ulaşabildiğimiz, üzerinde gemi betimlemesi bulunan mezar stelleri oluşturmaktadır. Bu bölümde, Gemi betimlemeli mezar stelleri kronolojik bir sıralama yapılarak ve katalog bilgileri verilerek bir dizin içine alınmıştır. Tablolarda ise çalışmada yer alan gemilerin katolog numarası, buluntu yeri, tarihi ve tipolojik olarak sınıflandırması yapılarak bir dizin içine alınmıştır. Kaynaklar bölümü, çalışma yapılırken faydalanılan ve dipnot olarak da verilen kaynaklar alfabetik olarak sıralanmıştır. Levhalar bölümünde, çalışmada kullanılan ve atıfta bulunulan resimlere yer verilmiştir.

Möbius II, 1979;Moock, 1998; Özdaş, 2000; Schwertheim, 1980; Schmidt, 1991; Şahin, 2000; Yaylalı, 1978.

(42)

3

2-MEZAR STELLERİ

Mezar stelleri, taş veya mermer bloğun dikdörtgen küp biçiminde kesilip, ince işçilikle perdahlanarak pürüzsüz hale getirilmesi ile elde edilir, üzerlerinde bulunan betimleme ve ait olduğu toplumun dilinde ki yazıtıyla mezar sahibinin ölümsüzleştiğini simgeler. Bu nedenle de ölü gömme geleneğinin önemli bir parçası olan mezar stellerinin bilinen ilk örneklerine Miken Çağı'nın tholos mezarlarında rastlanır3. Ancak mezar stelleri üzerindeki betimlemelerin plastik sanatın bir parçası olması, İ.Ö. 7. yüzyılın sonlarında Paros stelinde işlenen erkek figürü betimiyle mümkün olmuştur4. Bu dönemden itibaren aynı çağa ait heykeltıraşlık stili ile paralel bir gelişime ile heykeltıraşlık kronolojisi için önemli bir yere sahip olmuşlardır5.

Figürlerin işlendiği alanı çerçeveleyen silmeler, İ. Ö. 420 yılında başlayarak, alınlığı taşıyan sütun görünümüne kavuşurlar. Böylece alınlık stelin üst bölümünü sınırlamak görünümünden kurtularak esere bir naiskos görünümü kazandırır6. Bu tipteki mezar stelleri üzerinde birçok farklı konu işlenerek ki konular çoğu zaman mezar sahibi ile doğrudan ilişkilidir, çok uzun yıllar yaşamını sürdürmüştür.

3-ANTİK DÖNEM GEMİ TİPLERİ

Antik Dönem gemi tiplerine; mezar stelleri, sikkeler, duvar resimleri, mimari yapılar, lahitler, cam eserler, mozaikler, seramikler, takılar ve mühürler üzerinde, Hesiodos7, Heredotos8, Homeros9’ gibi antik yazarların eserlerinde, sualtında bulunan batıklardan10 ve diğer yazılı kaynaklardan elde edilen bilgi ve

tasvirlerde rastlamaktayız. Bütün bu kaynaklara göre Antik Dönem gemileri çok

3 Kurtz-Boardman, 1971, s.179 vd. 4 Zafiropulos, 1960, B 245 Lev. 212. 5 Şahin, 2000, s. 3 vd.

(43)

4 çeşitlilik göstermektedir. Bu bölümde sadece çalışmamızda yer alan mezar stelleri üzerinde bulunan, Savaş gemileri ve ticaret gemileri ele alınmıştır.

3.1.Savaş Gemileri

Savaş gemileri, uzun, ince ve iki tarafında kürekçilerin bulunan tipin ilk örnekleri İ.Ö. 3. binyılın başlarında görülür11. Daha sonraki dönemlerde iki ana tip belirmiştir. Bunlardan biri, malları ve yolcuları yelkenli gemiler gibi tamamen rüzgâra bağımlı olmaksızın taşımak için tasarlanmıştır; bu tiptekiler kargoya yer sağlamak ve kargoyu taşımak için geniş ve ağırdı. Bu tip bir geminin acelesi yoktu; çoğunlukla yelkenle ilerliyordu ve sadece rüzgâr ters yönden estiğinde veya hiç olmadığında ya da zayıf olduğunda küreğe başvuruyordu, ikinci tip kadırgalar: acil mesajları ve önemli kişileri olabildiğince çabuk bir şekilde taşımak için inşa edilmişti. Bu yüzden hızlı hareket ediyorlardı, yani hafif ve inceydiler. Rüzgâr uygun olduğu zaman yelken açılıyor; yetersiz kaldığı zaman küreklerle ilerliyordu12(Lev.XXVI).

Günümüze ulaşan kayıtlar, savaş gemilerinin savaşlardaki başlıca görevlerinin nakil olduğunu göstermektedir. En erken örnek İ.Ö. 2300 civarına aittir ve Mısır'ın Filistin'e sürekli yaptığı yağma seferlerinden birinden bahsetmektedir. Abydos'ta bulunmuş yazıtlardan biri, bu sefere komuta eden Uni'nin hayatını anlatır13.

Ağır ve yavaş, hafif ve hızlı her iki kadırga da, bu gibi durumlarda kullanılabiliyordu; çünkü gemiler sadece nakliyeye hizmet etmekteydi. Kadırgayı bir savaş gemisine dönüştürecek belirleyici adım, hafif ve hızlı tip için atılmıştır. Deniz muharebesinde ihtiyaç duyulan hız ve manevra kabiliyetine sahip olan bu gemilere, Gereken tek şey savaş teçhizatıydı ve bu sorun da silahlı kuvvetlerin, yani deniz erlerinin gemi mürettebatına eklenmesiyle çözülmüştür.

Savaşçı-kürekçilerle idare edilen gemiler düşman gemilerine saldırıda değil, akınlarda kullanılmaktaydı. Bu iş için deniz erleri, yani görevleri sadece savaşmak olan mürettebat gerekliydi. Bunlar çoğunlukla mızraklılar ve okçulardan

11 Casson, 2002, s.47 vd. 12 Casson,2002, s.47 vd. 13 Greave, 1981, s. 15 vd.

(44)

5 oluşmaktaydı. Savaş, düşman gemilerinin ok menziline girmesiyle başlıyordu.

Mürettebatın ok ve mızraklarını sağlam toprak yerine durmadan sallanan gemi güvertesinden atması dışında, muharebenin kara savaşından farkı yoktu. Gemiler yaklaşmaya başlayınca, birbirlerini yakalamak için borda kancaları atılıyor, deniz erleri kılıçlarını sallıyor, mızrak ve ok fırlatıyordu. Karşısında dizilen kuvveti bozguna uğratan erlerin komutanı da böylece zafer kazanmış oluyordu14(Lev.XXVI).

Ramses'in kabartmalarında resmedilen istilâcılar, bu dönemde Akdeniz'e akınlarda bulunan saldırgan halkların bir parçasıydı ve beraberlerinde siyasal ve ekonomik karmaşayı da getirmişlerdi. İ.Ö. 900 civarında istikrara tekrar kavuşulmuş ve denizcilik sahnesinde yeni oyuncular belirmiştir. Bu oyuncular özellikle Doğu Akdeniz sahillerindeki Tyros ve Sidon gibi Fenike şehirleri ile Atina, Korinth ve Milet gibi şehir devletleridir. İkisinin de savaş gemilerinde, deniz savaşını iki bin yıl sonra gemi toplarının inşası kadar etkileyecek bir yenilik bulunmaktaydı: Pruvanın önünde, su kesimi ile aynı düzeyde büyük bir çıkıntı uzanmaktadır ve ucu bronz ile kaplanmıştır. Bu, kuşatmalarda kullanılan şahmerdanlara olan benzerliğinden dolayı mahmuz adı verilen donanımdır15. Tıpkı düşman kapısını ya da duvarını yıkmak için askerlerin ittiği şahmerdan gibi, mahmuz da düşman gemisini parçalamak için kullanıyordu. (Lev.XXVI;XXVIII).

Gemi mahmuzunun ortaya çıkışı, deniz savaşlarında değişime yol açmıştır. Bundan önce savaş gemilerinin, başlıca görevi deniz erlerini savaşacakları noktaya kadar hızlı bir şekilde götürmek olan nakil gemilerinden çok az farkı vardı. Bu durum hâlâ devam etmekteydi ve aslında kürekli gemilerin ortadan kalkmasına kadar sürecekti. Şimdi en azından onun kadar önemli bir yöntem daha bulunuyordu. Kadırgalar artık tek başına hareket eden mermiler haline gelmişti. Mahmuzlarını düşman gemisine hedefleyerek onu kullanılmaz hale getiriyor ya da tamamen tahrip ediyordu.

Mahmuz, deniz lojistiğini en az deniz savaşı kadar kökten etkilemiştir. Şimdiye kadar dayanıklı ve hızlı her tür kadırga savaş gemisi haline getirilebiliyordu; şimdi ise sadece mahmuzlu gemiler buna uygundu. Ayrıca bu gemiler mahmuzlamanın şiddetine karşı koyabilecek kadar dayanıklı inşa edilmiş ve mahmuzları bronz ile kaplanmışlardır16.

(45)

6 Mahmuzlu bir savaş gemisini gösteren en erken tasvir, Atina'da bulunan ve İ.Ö. 850'ye tarihlenen bir bronz Fibula parçası üzerindedir17. Mahmuzsuz kadırgalar İ.Ö.

1150'ye kadar resmedildiğinden, mahmuz aradaki yüzyıllarda yapılmış olmalıdır18. Bundan sonra, İ.Ö. 850'den M.Ö 700'e kadar tarihlenen bir dizi vazo resminde, mahmuzlu savaş gemileri tasvir edilmiştir19.

Mahmuzun ortaya çıkışıyla gemide ve mürettebatta meydana gelen değişim ihtiyacını karşılayan aşamaları da açıklığa kavuşturmaktadır. Gemi tasvirlerinde mahmuz, masif bir tabandan çıkarken görülür. Bütün pruva gövdesi bir çarpışmanın etkisine karşı koyabilecek şekilde güçlendirilmiştir. Bazı kadırgalara pruvadan pupaya kadar uzanan bir güverte eklenmiş, yanlarda kürekçilerin oturması için boşluk bırakılmıştır. Kürekçilerin korunması amacıyla geminin kenarı pruva hizasına kadar yükseltilmiştir. Bunlar önceleri bir çeşit parmaklık iken, daha sonra tamamen kapanmış, kürekçiler açılan dikdörtgen pencereler sayesinde kürek çekmeye başlamıştır. Geminin ortasına güverte eklenmesi ve kenarların yükseltilmesi sayesinde pruva kısmı güçlendirilmiştir. Mahmuzlu, alçak ve açık gemiler kullanılmasına rağmen, aslında daha ağır, yüksek kenarlı ve kısmen güverteli gemiler gerçek savaş gemisi olma yolundaydı.

Bir kadırgada ne kadar kürekçi varsa, mahmuzun yarattığı çarpışma o kadar şiddetli oluyordu. Homeros, İliada20 ve Odysseia'da21 çoğunlukla yirmi ve elli kürekli gemilerden bahsetmektedir. Aynı döneme ait vazo betimlemelerinde, bir tarafta sekizden on dokuz kürekçiye kadar değişen rakamlar gözlenir; fakat vazo resimleri bire bir kopya değildir. Bir yanında sekiz kürekçi olan gemilerin yirmi kürekçili olanları, on dokuz kürekçili gemilerin de elli kürekçili olanları temsil etmesi mümkündür. Elli kürekli gemi savaşta en çok tercih edilen olmuştur; çünkü İ.Ö. 550'ye kadar Yunan donanmalarının saflarında varlığını sürdürmüştür. Bu düşünce, Yunanlı tarihçilerin dönem hakkında yazdıklarına dayanmaktadır: Deniz savaşlarında rol oynayan savaş kadırgaları için kullandıkları teknik terim "ellili" anlamına gelen pentekontoros'tur [

pentekonter ]22. Dönemin deniz tarihinde sıkça görülen diğer bir kadırga tipi triakonter

17 Wachsmann, 1995, s.24. 18 Casson, 2002, s. 53. 19 Boardman,1974, s.107 vd.,res. 180. 20 İliada,1966, s.II.430 vd. 21 Odessia,1942, s.21 vd. 22

(46)

7

(triakonteres)23, yani "otuzlu"dur . Bu, bir tarafta on beş kürekçinin bulunduğu

anlamına gelir, yani uzunluğu yaklaşık 23 m'dir. Eldeki veriler her iki tipin de dar ve uzunluğun genişliğe oranının 10:1 olduğu yönündedir24.

İ.Ö. 7. ve 6. yüzyılda mahmuzdaki önemli bir şekil değişikliği görülür. Mahmuz artık sivri bir şekilde son bulmaz; onun yerine bir yüz biçiminde biter. Genellikle bütün mahmuzlar yaban domuzu olarak şekillendirilmiştir; domuzun burnu da ön yüzü oluşturur (Lev.I,Res.2). Mahmuzun bu şekle gelmesi olasılıkla savaş tecrübesinin sonucudur. Sivri uçlu mahmuz, Gemide delik açarak düşman gemisini etkisiz hale getirir; ancak delik içinde sıkışma riskini de beraberinde getirmektedir. Eğer bu olursa ve saldırıyı yapan gemi kendini kurtaramazsa, çevredeki düşman gemileri için savunmasız bir hedef haline gelir. Kör uçlu mahmuz ağır darbe vurur ve eğer bu vuruş uygun biçimde yapılırsa Gemiyi parçalamaz, ama darbe alan noktanın en uzağındaki armuzları bile zayıflatır. Tek ya da çift katlı pentekonter'in denizlerdeki hâkimiyeti uzun sürmemiştir. İ.Ö. 500 civarında, antik savaş gemisinde bir sonraki büyük ilerleme olan ünlü trireme'nin ortaya çıkışıyla demode olmuşlardır25.

Atinalı büyük tarihçi Thukydides:26 Önemsemez bir üslûpla, buharlı gemilerin ortaya çıkışı kadar önemli bir devrimden bahseder. Trireme, İ.Ö. 500'den İ.Ö. 300'ün hemen öncesine kadar iki yüzyıl boyunca denizlerin hâkimi olmuş ve daha sonra da Roma İmparatorluğu'nun görkemli zamanlarında bütün filolardaki en önemli gemi olarak hizmet vermiştir27.

Thukydides'in bahsettiği refah dönemi İ.Ö. 700-500 yılları arasına denk gelmektedir. Şehirlerin denize olan ilgilerinin giderek artması, bütün Akdeniz ve Karadeniz'de düzinelerce koloninin kurulmasına ve bu kolonilerle aktif ticarete yol açmıştır. Ege kıyısındaki Milet, Yunanistan'da Atina ve Korinth, Sicilya'da Syrakusai ve Fransa'nın güney kıyısında Marsilya gibi zengin limanlar ortaya çıkmıştır. Thukydides'in dediği gibi bu refah ortamı, şehirlerin donanma kurmalarını ve içlerinden en zengini olan Korinth'in bütün savaş gemilerinin en pahalısı olan

trireme'yi inşa etmesini sağlamıştır. Bir pentekonter filosu, her gemide ödeme

yapılması gereken elli kürekçisiyle yeteri kadar pahalıydı; trireme filosu bu sayıyı gemi başına 170 kürekçiye çıkarmıştır.

23

Triakonteres: :"otuz" MÖ.4.yy'da gelişen, bir bank üzerinde oturan Üçlü gruplar halindeki tekli çiftli ya da daha çoklu

(47)

8 Korinth İlk trireme'lerini olasılıkla İ.Ö. 7. yüzyılın ortalarında inşa etmiştir. Yeni savaş gemisinin filolarda egemenlik kurmasına kadar 200 yıl geçmiştir. Hiç şüphesiz bu gecikmede yüksek giderlerin katkısı vardır. Gemi komutanları, alıştıkları ve hayli etkili iki katlı pentekonterlerin, onlardan daha pahalı trireme'ler kendilerini kanıtlayana dek devre dışı bırakmaya isteksiz olmalıydılar. İ.Ö. 5. yy.ın başlarında trireme’ler denizlerde büyük başarı göstermiştir. İ.Ö. 480'deki ünlü Salamis Savaşı'nda 400 ya da 500 gemiden oluşan bir trireme filosu kendisinden iki kat güçlü Pers donanmasını bozguna uğratmıştır28.

Trireme denizcilik tarihinde çok önemli bir rol oynadığından, Yunanlı ve Romalı

yazarlar ondan sıkça bahsetmiştir; dolayısıyla hakkında daha önce inşa edilmiş gemilerden daha fazla bilgiye sahibiz. Kaynaklar, geminin çeşitli özellikleri, kürekçiler, deniz erleri, performansı, savaş için yapılan düzenlemeler ve benzeri konular hakkında bilgiler vermektedir. Özellikle Atina donanmasındaki trireme'ler hakkında oldukça fazla bilgi vardır, çünkü hikâyesi Thukydides29 ve Ksenophon30 tarafından anlatılan, Atina ve müttefikleri ile Sparta, Korinth ve diğer Peloponnesos şehirleri arasında İ.Ö. 431'den İ.Ö. 404'e kadar 27 yıl sürmüş Peloponnesos Savaşı'nda başrolü oynamışlardır. Üstelik, 1836'da antik Atina'nın deniz üssünün yer aldığı Piraeus (Pire) limanında temel kazısı yapan işçiler benzersiz bir buluntu keşfetmişlerdir: Ortaya çıkardıkları mermer parçalarının üzerinde, İ.Ö. 4. yüzyılın belli yıllarına ait donanma envanter kayıtları bulunuyordu; bunlar trireme'lerin donanımı hakkında önemli detaylar sunmaktadır31.

Pentekonter ve triakonterin böyle adlandırılmalarının nedeni, kürekçilerinin

sayısıdır; ilkinde elli, ikincisinde otuz kürekçi bulunur. Trieres'in farklı bir temele göre isim aldığı açıktır. Antik yazarlar bu konu hakkında açıklama yapmaya gerek görmemişlerdir; çünkü okuyucuları gemiyi zaten bilmekteydiler. Zaman içinde daha büyük gemiler inşa şekillerine göre -tetreres ("dörtlü")32, penteres ("beşli")33,

hekseres ("altılı")34'ten, bir dev olan tessarakonteres ("kırklı")35'e

kadar-isimlendirilmektedir36. 28 Mansel, 1947, s.261 vd. 29 Thukydides, 1969, III.kitap,s.1 vd. 31 http://www2.rgzm.de/Navis2/Harbours/Athen/Piraeus/PiraeusAbb16.htm(08.02.2006) 32

Tetreres: :"Dört" MÖ.4.yy'da gelişen, dörtlü gruplar halindeki kürekçi sıraları olan savaş gemisi.

33 Penteres: :"Beş".MÖ.4.yy da gelişen, bir bank üzerinde oturan beşli gruplar halindeki tekli, çiftli

yada daha çoklu kürekçi sıraları olan savaş gemisi.

34 Hekseres: :"Altı".MÖ.3.yy da gelişen, bir bank üzerinde oturan altılı gruplar halindeki tekli, çiftli

(48)

9 Atina donanmasındaki trireme'lerin boyutları 1885'te, Piraeus'da İ.Ö. 4. yüzyıla ait gemi hangarlarının ortaya çıkarılmasından beri bilinmektedir. Hepsinin ana kayaya oyulmuş kızağı bulunmaktadır ve her biri diğerinden çatıyı taşıyan sütunlarla ayrılmaktadır. Kızakların suyla buluştukları noktaya kadar olan uzaklıkları 37 m'yi biraz geçmekte ve sütunların arasındaki genişlik nerdeyse 6 m'ye varmaktadır37(Lev.XXVII).

Donanma kayıtları sayesinde her kattaki kürekçilerin sayısı da bilinmektedir: En üstteki katın bir yanında 31, alttaki diğer ikisinde 27; toplam 170 kürekçi bulunmaktadır. Bunun yanında 5 subay, 14 civarında deniz eri, çeşitli rütbelerde görevliler ve yelkenlerle ilgilenen denizcilerin oluşturduğu 11 kişi ile birlikte toplam mürettebat 200 adamı bulmaktadır. En alttaki kürekçiler Thalamioi (Lev.XXVI-12) olarak adlandırılmaktadır; çünkü oturdukları yerin adı Thalamos, yani hücreydi. İki katlı pentekonter’ in alt kattaki kürekçiler gibi, Thalamioi’lerde yan tarafta açılmış delikler sayesinde kürek çekebiliyorlardı. Thalamioi u üzerinde Zygioi (Lev.XXVI-13) olarak isimlendirilen kat bulunmaktadır. Böyle adlandırılmasının sebebi, kürekçilerin iki katlı pentekonter'in üst katındaki gibi, yani ahşap kürekçi sekilerinde oturmalarıydı. Trireme'yi iki katlı pentekonter den ayıran fark, Thranitai (Lev.XXVI) olarak bilinen ve geminin eğimine uyarak baştan pupaa kadar giden bir çıkıntıdaki (cumba benzeri) üçüncü kürek sırasıdır: Gemi fazla yüksek olmadığı halde üç kata izin veriyordu; çünkü üç kat birbiri üstüne tam gelmemektedir: Thmnitai'ın (Lev.XXVI-13) kürekleri bu çıkıntı üzerinde hareket ettiğinden ileridedir, dolayısıyla Zygioi’dan ancak biraz yüksektedir. Bu nedenle su kesiminden Thmnitai'ın kürek ıskarmozuna kadar Geminin yüksekliği 1.2 m ve geminin draftı ise 1 m'nin biraz üstündedir. Mürettebat gemileri kızaklar üzerinden hangarlara sokmakta ya da denizdeyken sahile çekmekte zorlanmamaktadırlar. Üç kattaki küreklerin hepsi aynı uzunlukta, yani bugünkü donanma kotraların daki gibi 4.3 m civarındadır. Sadece içe doğru kavis yapan kenarların alanı darlaştırması yüzünden, pruva ve pupadaki birkaç kürek daha kısa, yaklaşık 4 m uzunluğundadır. Ana kürekçi grubu, Thmnitai, onunla hemen hemen aynı düzlemdeki zygioi ve altındaki thalamioi'den meydana gelmektedir(Lev.XXVI-11,12,13). Gemiye "üçlü" adını veren bu kürekçi üçlüsüdür. Bu şekilde 27 adet üçlü vardır; her iki uçta ayrıca tek başına kürek çeken iki Thranitai bulunuyordu.

(49)

10

Thranitai'nin 1 m kadar üstünde pruvadan pupaya, küpeşteden küpeşteye uzanan

bir güverte, yani katastroma(Lev.XXVI-16) yer almaktadır. Burada deniz erleri ve yelkenler açıkken yelken iplerini tutan tayfalar bulunuyordu. Güverte aynı zamanda

trireme'nin zırhıdır. Kürekçileri üzerlerine açılan ateşten korumaktadır; yanlardaki

pencereleri örten deri perdeler de yandan gelen saldırıları önlüyordu. Bu şekilde düzenlemiş gemiler -Yunanca terimi ile- kataphraktes, yani "tamamen kafeslenmiş" olarak adlandırılır. Açık kadırgalar ise aphraktes (kafessiz) olarak adlandırılıyordu.

Trireme’ler diğer antik gemiler gibi armuz kaplama tekniğiyle, birçok zıvana ile

birleştirilen kalaslarla inşa edilmektedir; fakat uzun ve dar olduklarından, gemi omurgasının kamburlaşmasının, yani uçların sarkmasının önüne geçilmesi gerekiyordu. Bunu önlemek için hypozomata (alt destekler) denilen güçlü halatlar kullanılmaktadır(Lev.XXVI-8). Bunlar pupatan pruvaya bütün gemi Gemisi boyunca uzanmakta ve gerekli gerilimi sağlamak için bir çeşit turnike ile gerilmektedir. Gemi hizmette olmadığı zaman, bunlar gevşetilerek sökülmektedir. Trireme iki adet dört köşe yelken taşımaktadır: bir mayistra yelkeni (Lev.XXVI-27) ve daha küçük bir trinketa yelkeni(Lev.XXVI-22). Mümkün olduğunda gemi bu yelkenlerle hareket etmektedir. Kürekçiler savaş için saklanıyor; kürekle ilerleyen bir savaş gemisi, savaş esnasında rüzgâra güvenemeyeceğinden, herhangi bir yöne doğru anında hareket etmek için hazır bekliyorlardı. Üstelik gemi halatları ve diğer donanım güvertede kalabalık yaratarak deniz erlerinin hareketini kısıtlamaması için savaştan önce bütün yelken donanımı ya ortalıktan kaldırılıyor ya da sahilde bırakılıyordu38. Donanma kayıtları sayesinde bu donanımı kesin olarak bilinmektedir; trireme'nin taşıdığı bütün donanım hakkında (halat, ahşap, kumaş vb.) bilgimiz bulunmaktadır. Halat ve kumaş gibi donanımlar listelerde "asılı donanım" başlığı altında toplanmıştır. Bu donanıma "büyük yelken" (mayistra yelkeni) ve "filika yelkeni" (trinketa yelkeni) de dâhildir. Halatlar ise: kandilisa 23), iki prasya (Lev.XXVI-29), iki İskota halatı(Lev.XXVI-30), iki lift (seren cundasından direk ucuna uzanan ve cundanın eğimini ayarlayan halatlar) ve 18 dirsek halka ipi(Lev.XXVI-25). Bu başlık içinde ayrıca ağır halatlar da yer almaktadır: İki çapa için yedekleriyle birlikte kalın halatlar ve küpeşteden güverteye kadar yanları kapatanlar da dâhil olmak üzere çeşitli perdeler bulunmaktaydı. "Asılı donanım" listesinin en başında hypozatnata39 yer almaktadır. Onun bu konumu, ne kadar

38 Özdaş;2000, s.32 vd ;Casson,2002, s.49 vd.;Staar,2000, s.19 vd.

(50)

11 önemli bir teçhizat olduğunu göstermektedir. "Ahşap donanım" başlığı altında ise, 200 normal kürek (mürettebat için bulundurulan 170 kürekle beraber 30 adet yedek) ve gemiyi yönlendirmek için iki tane büyük kürek, "büyük direk" (Lev.XXVI-21)ve "büyük seren"(Lev.XXVI-28), "kayık direği" ve "kayık sereni", iki iskele ve iki ya da üç boat pole yer alır40.

3.2.Ticaret Gemileri

Deniz ticareti, Antik Dönem’de Yunanistan ve Roma'nın ekonomisinde önemli bir role sahipti. Yunan şehirleri başlangıçta bir şehir merkezi ve onu çevreleyen bölgeden oluşan küçük, bağımsız devletlerdi. Zaman geçtikçe, bazı merkezler giderek büyümüş ve nüfus yerel olarak yetiştirilen tahıl ile beslenemeyecek kadar artmıştır. İlk başta, şehirler fazla nüfusu bütün Akdeniz ve Karadeniz'de koloniler kurmaları için dışarı gönderilmişlerdir. Bu kolonizasyon hareketi İ.Ö. 700'den İ.Ö. 500'e kadar devam etmiştir. Fakat sorun kaçınılmaz olarak tekrar baş göstermiş ve mümkün bütün yerler zaten koloniler ile dolduğundan, şehirler isteksizce de olsa kendine yeterlilik idealini terk ederek, gereken tahılı ithal etme yoluna gitmişlerdir. Tahıl, topraktan şimdiki gibi zengin ve bol miktarda ürün veren Güney Rusya'dan gelmekteydi; bir kısmı da Mısır'dan, Nil kıyılarında, onun yıllık taşmaları sayesinde sulanan arazilerden sağlanmaktaydı41. Hellenistik Çağ boyunca gittikçe büyüyen devletler ve onların başkentleriyle birlikte denizlerdeki tahıl ticareti de arttı. Bunu takiben, yüzyıllarca süren Roma İmparatorluğu Dönemi’nde, getirilen tahılın miktarı düzenli şekilde çoğaldı ve Kuzey Afrika ana kaynak olarak diğerlerine katıldı. İ.Ö. 6. yüzyılda antik çağın sonuna kadar Akdeniz ve Karadeniz küçük veya büyük, bu hayati yükü taşıyan gemilerle doluydu42.

Başka iki mal -şarap ve zeytinyağı- uluslar arası ticarette tahılın yakın takipçisiydi. Şarap bugün olduğundan daha değerliydi: Yunanlılar ve Romalılar için şarap yemeğe eşlik etmesinin yanı sıra kahvenin, çayın, hafif içkilerin, meyve suyunun ve benzerlerinin yerini almaktaydı. Anadolu'nun güneybatı kıyısında yer alan Knidos ve karşısındaki Rhodos, Atina'ya gemiler

(51)

12 dolusu şarap göndermekteydi. İskenderiye ve diğer şehirlerde talep yerel üretimle karşılanamayacak kadar fazlaydı. Kargolar çok büyüktü, bazen binlerce küplük olabiliyordu43.

Zeytinyağı da antik çağda bugün olduğundan daha önemliydi. Margarin, sabun ve elektriğin bizim için yaptıklarını zeytinyağı yerine getiriyordu: Antik dünyanın insanları onunla yemek pişiriyor, temizleniyor ve onu kandillerinde yakıt olarak kullanıyorlardı. Zeytin ağacının yetişmediği Karadeniz kıyılarında oturan Yunanlılar, zeytinyağını Yunanistan'dan ve Anadolu'dan ithal ediyorlardı. Bakmakla yükümlü muazzam bir nüfusa sahip Roma ise, zeytinyağını Kuzey Afrika ve ispanya'dan getirmekteydi.

Uluslar arası ticarette şimdikinden daha iyi kazanç sağlayan diğer iki mal tuzlanmış balık ve Romalıların garum dediği, bugün Uzak Doğuda yaygın olarak kullanılan soslara benzeyen bir çeşit balık sosuydu. Garum elde etmek için, aşırı tuzlanmış balıklar fermente ediliyor ve ortaya çıkan sıvı süzülüyordu. Hem zenginler hem de fakirler yemeklerini garum ile tatlandırıyordu ve müşterilerin değişik damak tatlarını tatmin etmek için farklı çeşitleri mevcuttu. Karadeniz Akdeniz dünyasının doğusu, İspanya da batısı için başlıca kaynaktı44.

İyi kazanç sağlayan tahıl, şarap, zeytinyağı, tuzlanmış balık ve garum'un45

yanında, yakın veya uzaktaki diğer birçok mal, her çeşit tüccarın Akdeniz ve Karadeniz kıyıları boyunca dolaşmalarına, açık denizlere yelken açmalarına olanak sağlıyordu46.

“Ele geçen gemilerin büyük bölümü İ.Ö. 4 yüzyıl ve sonrasına aittir. Bunlar, gemi ustalarının İ.Ö. 1. yüzyıla kadar iskelet kalasları üzerine çok çalıştıklarını göstermektedir: Zıvana ve erkek geçmeleri daha büyük yapmışlar, arada boşluk kalmayacak biçimde yan yana yerleştirmişler ve tahta çivilerle sabitlemişlerdir. Hatta bazen iskelet üzerine hepsi özenle zıvana ve erkek geçmeler ile birleştirilmiş iki kat kalas koymuşlardır. Kimi zaman, özellikle büyük Gemilerde, sualtında kalan kısmın yüzeyi, zift veya reçine ile doyurulmuş bir tabakanın üzerini kaplayan ince kurşun levhalar ile Akdeniz'in sıcak sularında yaşayan gemi kurtlarından korunmuştur. Bu kaplama yöntemi, antik çağın sonlarına doğru terkedilmiş ve 18. yüzyıla kadar kullanılmamıştır. İ.S. 1. yüzyıldan itibaren

43 Bass, 2003, 29 vd. 44 Cosson,2002, s. 82.

45 Garum: Antik çağda yaygın olarak kullanılan bir çeşit tuzlanmış balık. 46 Staar,2000, s.23 vd.

(52)

13 gemi ustaları maliyeti düşürecek uygulamalar geliştirmişlerdir. Zıvana ve erkek geçmeleri daha küçük yapmışlardır, aralarında boşluk bırakmışlar ve dolayısıyla sayılarını azaltmışlardır. Dengeyi korumak için iç mimariyi sağlamlaştırmışlardır. Batı Anadolu'nun güneybatı kıyısı açıklarındaki Yassı Ada civarında keşfedilen İ.S. 7. yüzyıla ait bir batık, gemi ustalarının Gemiyi Orta Çağdan itibaren Avrupa'da standart hale gelen şekilde, yani önce omurga ve kaburgadan oluşan iskelet ve onun üzerine kaplanan kalaslar ile inşa ettiklerini göstermiştir. Batıkta kalaslar en ekonomik biçimde yerleştirilmiştir: Birleşme yerleri çok küçük ve ayrık koyulmuştur; zıvanalar erkek geçmelerden daha büyüktür; ayrıca sabitleştirici tahta çivilerden yoksundurlar. Üstelik gemi iskeletini su kesimine kadar inşa ettikten sonra, mühendis yöntemini değiştirir: Bundan sonra kaburgaları yerleştirir ve kalasların geri kalanını bunlara çiviler. İ.S. 1. binyılın sonlarına doğru, son adım da atılmıştır. Buna dair kanıt biraz güneyde, Batı Anadolu'nun Rodos'a bakan kıyılarındaki Serçe Limanı'nın açığında ortaya çıkarılan bir batıktan elde edilmiştir. Geminin 1025'te sulara gömülen Gemisi tamamen kaburga tekniğiyle inşa edilmiştir”47.

Kyrenia batığında, arkeologlar amphora'ların yayılış biçiminden batığın 13.7 m uzunluğunda, sadece dört tayfalık mürettebatı bulunan küçük bir kargo gemisi olduğu sonucuna varmışlardır48. Su fıçılarının koyulduğu ön ambarda arkeologlar dört adet birbirinin aynı kap bulmuşlardır. Daha sonra arka ambarda dört tahta kaşık ve yemekle ilgili aletler -bakır bir kazan, kil pişirme kapları, tabaklar, kâseler, testiler- gün ışığına çıkarılmıştır. Öte yandan, ocak ya da benzeri başka bir şeye ait iz yoktur. Büyük olasılıkla gemi kıyı boyunca ilerlemekteydi ve yemek zamanı geldiğinde, mürettebat karaya çıkarak yemeklerini sahilde pişiriyordu. Geminin orta bölümünde saklanan amphoraIar, Gemi ile ilgili iki anahtar özelliği daha günümüze kadar korumuşlardır: Direk ıskaçası'' ve sintine suyunu toplamak için kuyu. Direk ıskaçası, direğin topuğunu kavrayan bir yuvaya sahip olan uzun bir kalastır, gemi omurgasının büyük bir kısmını kaplar ve direk kullanıldığı zaman açığa çıkan gerilimi dağıtır49. Büyük gemilerde bu kalas masif olduğu kadar uzundur. Bazen, dalgıçlar uğur için yuvaya koyulmuş sikkeler bulurlar. Bu adet günümüzde de devam etmektedir. Böyle bir keşif sualtı arkeologu için şanstır; çünkü bu, gemini sikke tedavüldeyken inşa

(53)

14 edildiğini gösterir ve çoğunlukla kesin tarihi de belirlemek mümkündür. Sintine suyunu biriktirmek için kullanılan kuyu, gemi Gemisinin en dibinde yer alan kutu şeklinde bir odadır. Çevresinde genellikle rastlanan kurşun borular, toplanan suyun pompalarla dışarı atıldığına işaret eder. Antik ticaret gemilerinin nasıl inşa edildiği, ne çeşit donanım kullandıkları, hangi malların ne şekilde saklandığı, hatta gemi Gemisinin nasıl onarıldığı ve ömürleri (Kyrenia batığı suya gömüldüğü zaman yaklaşık seksen yaşındadır ve birçok tamirat geçirmiştir) hakkında sualtı arkeolojisi tamamen yeni bir bakış açısı sağlamıştır. Fakat gemilerin üst yapısı, güverte donanımları, gemi arması hakkındaki en önemli bilgi kaynaklarımız -birkaç istisna dışında- zamanımıza kalan tasvirlerle sınırlıdır50.

Günümüzde olduğu gibi antik çağda da değişik tipte gemiler ve donanımlar bulunmaktaydı. Elimizdeki tasvirlerin büyük kısmı küçük, kaba ve ölçeksizdir; bu nedenle sadece belli başlı özellikler ayırt edilebilmektedir. Bunlardan en çarpıcısı, pruvanın şeklidir. Genellikle kavislidir; fakat basit gemilerden büyük kargo gemilerine kadar çoğu, değişik bir pruvaya sahiptir: Profilden bakıldığında içbükey görünmektedir ve su kesiminde tıpkı savaş kadırgalarındaki mahmuza benzeyen bir çıkıntıyla son bulur. Ayrıca spiral ya da daha ağır bir gemi ve daha az yuvarlak hatlara sahip diğer bir modelin pruva bodoslaması, küt bir engelle son bulur(Lev.XXIII,Res.1)51.

Antik çağda dört köşe yelken standart donanımdı. Geminin ortasına yerleştirilen yelken, gerekli hızın büyük bir bölümünü sağlıyordu. Birçok ticaret gemisi, mayistra52 yelkeni ile birlikte trinketa yelkeni kullanan iki direklilerdi. İ.S. 1. yüzyılda fazla örnek olmamakla birlikte, gelişim göstermiştir. Gemilerin büyük kısmında sonraki çağların, pruvanın üzerinden eğilen bir direk üzerindeki küçük dikdörtgen bezden oluşan cıvadra yelkeni gibi, sade ve basit bir pruva yelkeni haline gelmiştir.

Açık denizleri geçmek için kullanılan büyük gemilerde, mayistra yelkeninin gücü, basık ikizkenar üçgen biçimindeki gabya yelkeni ile arttırılmıştır. Yelkeninin tabanı serene, ucu ise direğin tepesine bağlıdır. Daha büyük ticaret gemilerinde ise iki, ana direk ile pupa bodoslaması arasına yerleştirilen mizana direği ile daha da

50 Casson, 2002, s.118 vd.

51 Pekary, 1999, s.234, şek. IR 1; Casson, 2002, s.32, Res. 28 52 Mayistra: Ön yelken

(54)

15 kuvvetlendirilmektedir. Mayistra yelkeni gibi, trinketa53 yelkeni ve mizana54 yelkeni de camadan55 ile küçültmek için istinga56 iplerine sahiptir. Antik çağda bu basit, etkili ve rahat yelken indirme yönteminin kullanılması mümkündür; çünkü dönemin denizcileri sonrakiler gibi bir direğe üst üste yelken yerleştirme tekniğini -küçük gabya yelkeni dışında- geliştirmemişlerdir57.

Bugün de olduğu gibi her gemide birkaç çapa vardı. Avrupa'da Orta Çağ'dan itibaren, çapanın ağırlığı demirden yapılmış beden ve kollardadır. Çipo (yatay kol demiri) ise genellikle ahşaptır. Antik çağda tersi uygulanmış, beden ve kollar ahşaptan imal edilmiş, ağırlık başlangıçta taş, İ.Ö. 6. yüzyıldan sonra çoğunlukla kurşundan yapılmış çipoya verilmiştir. İki malzeme de suya dayanıklı olduğundan, dalgıçlar kayıklarda kullanılanlardan, deniz aşırı seferlere çıkan gemilerdeki hantal örneklerine kadar çok çeşitli çapalar ortaya çıkarmışlardır58.

Hellenistik Çağ'da savaş kadırgalarının boyutlarını olağanüstü biçimde büyüten imparatorluklar, ticaret gemilerine de aynı şeyi yapmıştır. Bu gemiler de "kırklı" gibi kayıtlara geçirilmiştir. Gemi İ.Ö. 270-215 arasında Syrakusai kralı olan II. Hieron'un emriyle, antik çağın en büyük satış kalemi olan tahılı taşımak için yapılmıştır.

Yük naklinin yanında yolcu taşımacılığı önemsiz kaldığından, yük gemileri asgari şekilde donatılmıştır. Denizaşırı çalışan gemilerde, normalde üst güvertede bulunan birkaç kamara dışında başka kamara yoktur; bunlar da kaptan ve kargonun sahibi ya da onun vekili için ayrılmıştır59.

Gemi bir tehlikeyle karşılaştığı zaman yolcuların hayatta kalmak için tek yapabilecekleri şey, gemiye tutunmaktır; çünkü bugün el atında bulunan cankurtaran sandalı antik çağda bilinmemekteydi. Gemilerde sadece güvertede durmayan; fakat geride çekilen küçük bir filika vardır.

Antik ticaret gemilerinin tarihi, hem elde edilen başarılar hem de kısıtlamaları yansıtır. Antik çağın gemi ustaları, sonraki çağlardakiler kadar kuvvetli ve onların birçoğundan daha büyük gemiler inşa etmişlerdir, İskenderiye'den Roma'ya tahıl taşıyan büyük yük gemileriyle boy ölçüşebilecek örnekler, 18. yüzyıla kadar

53 Trinketa: Baş yelken

54 Mizana: Üç direkli gemilerdeki baştan üçüncü direk, pupa yelken direğidir. 55 Camadan: Asılı donanıma ait ip.

(55)

16 yapılamamıştır; fakat dayanıklılığını kenarları birbirine tutturulmuş kalaslardan alan inşa tekniği, Gemiye verilebilecek şekli sınırlamıştır. Daha sonraki çağlarda elde edilen esneklik ile daha iyi ve çok çeşitli gemiler yapılabilmiştir. Antik çağın insanları donanımda fazla ilerleyememişlerdir. Baştan beri tek, güvenli; fakat yavaş, büyük bir mayistra yelkeni kullanmışlardır. Orta Çağda da gelişme olmamıştır. Denizcilerin önemli bir adım atarak, yelkenleri üst üste yerleştirmeleri ancak 15. yüzyılda olmuştur ve bununla birlikte birbiri üzerinde yükselen direklere asılan yelkenler 19. yüzyılın hızlı gemilerinde ortaya çıkmıştır60.

4-MEZAR STELLERİ ÜZERİNDEKİ ANTİK ÇAĞ GEMİLERİNİN TANIMLAMASI

4.1. Savaş Gemileri

(Kat.No:1,2,3,4,5,6,7,8,11,14,15,17,18,19,20,21,22,23,24,25,26,27,28,29, 30,41,47 )

Çalışmamızda toplam 27 adet savaş gemisi ve bu gemilere ait bölümlerin tasviri yer almaktadır. Savaş gemilerinde güvertesiz (aphracth61) ve güverteli (cataphracth) olmak üzere karşımıza iki yapı tipi çıkmaktadır. Bu yapı tek kademeli, iki kademeli ve üç kademeli gemilerde kullanılmıştır. Buradaki savaş gemilerinde bu yapıyı sınırlı sayıda görebilmekteyiz (Lev.IV-Res.2;Lev.VI-Res.1).

Savaş gemileri genel olarak kürek sırasına göre sınıflandırılmaktadır. Bunlar tek sıra kürekli (Pentekonter) (Lev.XXVIII-Res.1), İki sıra kürekli (Brireme)( Lev.XXVIII-Res.2),üç sıra kürekli (Trireme)(Lev.XXVI), dört sıra kürekli (Tetreres), beş sıra kürekli (Penteres), altı sıra kürekli (Hekteres) olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak bu çalışmada yer alan gemi betimlemelerinden sadece ikisinde (Lev.II-Res.2 ve Lev.XI-Res.1) geminin kürek sırasına ilişkin detay bulunmaktadır. Lev.II-Res.2 ‘de Çift sıra kürek görülmekte ve bu geminin Brireme olduğu anlaşılmaktadır. Diğer örnekte ise (Lev.XI-Res.1) tek sıra kürek dizisi

60 Casson, 2002, s.110 vd

61

Aphract:: Açık ve güvertesiz gemiler için kullanılan bir terimdir. Bu tip gemilerin pruvası ve pupasında küçük güverteler bulunabilmekledir (Casson, 1971,30 dipnot 65; Özdaş,2000,s.308 vd.).

(56)

17 görülmektedir ve Pentekonter olduğu anlaşılmaktadır. Bunların dışındaki savaş gemisi örneklerinde kürek donanımına dair bir bilgi yoktur. Bunda stel üzerindeki resim alanının bu detayları işleyebilecek kadar geniş olmaması ve daha çok kişiye yönelik imal edilmesinden ve mezar sahibinin vurgulanmasından dolayı geminin detayına yer verilmediğini düşünmekteyiz. Bunlara ek olarak stel üzerine işlenen gemi betimlemesinin, stelin ait olduğu yıllarda revaçta olan gemiler işlenmiş olabileceğinden o dönemde yaşayanların aslında hangi gemi tipinin betimlendiğini kolayca anlayabileceğinden dolayı işlenmemiş olması da ihtimal dâhilindedir.

Mezar stelleri betimlemelerine göre savaş gemileri adlı bu çalışmamızda; Delos Müzesi 3, Verona Maffei Müzesi 1, Zanthe Roma Kolleksiyonu 1, Bursa Arkeoloji Müzesi 1, Kios Müzesi 2, Varşova Milli Müzesi 1, Paros Özel Koleksiyonu 1, Kos Müzesi 1, Münih Müzesi 1, Ethnikon Müzesi 1, Mykonos Müzesi 6, Korfu Müzesi 1, Atina Milli Müzesi 3, Side Müzesi 1, İstanbul Arkeoloji Müzesi 2, olmak üzere toplam 27 adet savaş gemisi tasvirine yer verilmiştir. Bu gemilerin Pruva ve pupalarının gösterildiği tasvirlerden, gemilerin tiplerini her zaman anlamak mümkün olmamaktadır. Bu nedenle çalışmada yer alan savaş gemileri bu bölümde genel karakteri ve bölümleri ile ele alınmıştır.

Savaş gemilerini yukarıda sözü geçen nedenlerden dolayı pruva ve pupalarına göre sınıflandırmak mümkün olmaktadır. Bu gemileri sınıflandırmada Pruvalarda bulunan mahmuz ve stolos bölge ve dönemlere göre çeşitli formlar gösterdiğinden gemilerin ağırlıkla bu bölümlerini ele alma yoluna gidilmektedir. Öte yandan pupada ise pupa bodoslama formu değişik şekillerde karşımıza çıkmaktadır.

Buna göre çalışmamızdaki savaş gemileri stoloslarına, mahmuzlarına ve pupalarına göre ve bu her bölümün kendi içindeki farklılıklar da alt sınıflara ayrılarak ele alınmıştır.

4.1.1-Stoloslarına Göre Savaş Gemileri

(57)

18

4.1.1.1- Dış Bükey Formlu Stolos (Kat.No: 2)

Burada yer alan Mezar stellerinde sadece bir örneğine rastlanan, Attika bölgesinde ele geçirilen ve Etnikon Müzesinde yer alan stel İ.Ö.4.yy a tarihlenmektedir(Lev.I-Res.2). Stel üzerinde alçak kabartma olarak sola doğru gösterilmiş bir savaş gemisi pruvası resmedilmiştir. Geminin küt mahmuzu ve dışa doğru yay biçiminde yükselerek kavis yapan dış bükey ince uzun stolosu görülmektedir. İ.Ö. 6.yy'da Attika vazolarında, stolos düz sivri boynuz şeklinde gösterilmiştir. İ.Ö.480 civarında bu boynuz öne doğru eğilmiştir. Attika'da İ.Ö. 390 yıllarında bu eğim daha da belirginleşmiştir. Burada stolos alttan-uca doğru incelmekle olup, öne doğru bir eğim göstermektedir62. Daha sonraki yıllarda stoloslar çok farklı formlar almışlardır.

4.1.1.2- Baş Parmak Formlu Stolos (Kat.No: 5,6,28)

Çalışmamızda bu tip stolosa üç örnek bulunmaktadır. Bunlardan ilki İstanbulda bulunan ve halen İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde bulunan stel İ.Ö.3.yy. a tarihlenmektedir (Lev.III.Res.2). Stelin üzerine işlenen gemi betimi oval omurgalı, ortada bir adet kuşak tahtası ile desteklenmiş bir mahmuzu bulunmaktadır. Üstte dışa doğru çıkıntı yapan ön mahmuzu, yukarı doğru yükselip, içe doğru kıvrılarak son bulan başparmak formlu stolosa sahip bir savaş gemisi pruvasıdır. Bir diğeri ise yine aynı bölgeden ele geçen ve aynı müzede bulunan stel İ.Ö.2.yy.a tarihlenmektedir (Lev.IV.Res.1). Stel üzerinde oval karinalı, bir kuşak tahtası ile desteklenmiş mahmuzlu, yukarı ve öne doğru çıkıntı yaparak içe doğru kıvrılan başparmak formlu stoloslu bir savaş gemisi pruvası görülmektedir. Bu gruba son örnek ise Delos’tan İ.Ö. 2.yy.a tarihlenen stel üzerindedir(Lev.XIV.Res.2). Savaş gemisinin pruva bodoslaması yukarı ve içe doğru kavisle kıvrılarak dörtgen bir şekilde son bulmaktadır. Geminin küpeşte tahtası belirgin bir biçimde pruva bodoslamaya kadar uzanır. Bu platformun ön tarafında ise dışa doğru çıkıntı yapan ön mahmuz yer almaktadır.

(58)

19 Bu tipteki savaş gemilerinin İ.Ö. 3. ve 2. yy. da Trakya ve Ege bölgesinde kullanıldığı anlaşılmaktadır.

4.1.1.3- İç Bükey Formlu Stolos (Kat.No: 1,3,4,5,18,28,29)

Kalabalık bir grup olan iç bükey formlu stoloslara çalışmamızda yedi örneğe yer verilmektedir. Bu gruba ilk örnek olarak Kyzikos’ta bulunan ve İ.Ö. 370 yıllarına tarihlenen bir stel üzerinde rastlamaktayız (Lev.I-Res.1). : Stel üzerine işlenmiş savaş gemisi pruvası alçak kabartma seklinde verilmiştir. Savaş gemisi pruvası, sağ taraftan tasvir edilmiştir. Öne doğru çıkıntılı sivri olmayan mahmuz, aşağı doğru yönlendirilmiş kuşak tahtası ile desteklenmiştir. Küpeştenin altında iki adet ince kuşak tahtası bulunmaktadır. Pruva bodoslama, yukarı doğru kavisli bir şekilde yükselip, dışbükey bir kıvrım yaparak son bulmaktadır. Bu platformun pruva kalkanı altında, platformun devamında yükseltilmiş küpeşte trabzanı ve destekleri bulunmaktadır pruvada yükseltilmiş bir platform üstünde, sol ayağı önde, sol elinde yuvarlak bir kalkan diğer elinde kılıç tutan savaşçı yer almaktadır, İkinci olarak Kios’tan İ.Ö. 200 lü yıllara tarihlenen (Lev.II.Res.1) stel üzerinde İki savaş gemisi savaşır halde betimlenmiştir. Savaş sahnesinde solda, bir savaş gemisinin pruvası yer almaktadır. Pruvada, oval bir karina üstünde bir kuşak tahtası ve bu tahta tarafından desteklenen bir mahmuz yer almaktadır. Stolosu yukarı ve içe doğru kavis yaparak kıvrılıp son bulmaktadır. Geminin küpeşte üstünde dirsekli futa bulunur. Bir diğer örnek ise Prusadan İ.Ö. 3.yy. a tarihlenen (Lev.II-Res.2) Stel üzerinde alçak kabartma şeklinde verilmiş savaş gemisi bulunmaktadır. Pruvada, öne doğru çıkıntı yapan mahmuz, onun üstünde ön mahmuz ve içbükey stolosa sahiptir. Pupa bodoslaması ile birlikte bordoda, uzun bir kuşak tahtası yer almaktadır. Kuşak tahtasının hemen altında 7 kürek bulunmaktadır. Üstte geniş olan kürekler, alta doğru daralmaktadır. Eryhrai İ.Ö.3.yy. örneğinde (Lev.III.Res.1) savaş gemisi pruvası görülmektedir. Alt bölümü eksik olan bir pruva, öne doğru çıkıntı yapan ön mahmuz ve içe doğru kıvrılan boynuz şeklinde bir stolosa sahiptir. Pruva bodoslama ile ön mahmuz arasına bir göz motifi işlenmiştir. Delos’tan İ.Ö.2.yy. a tarihlenen (Lev.X.Res.1) ve 1878’de bulunan stel Atina’ya götürülmüştür. Üçgen alınlıklı, akroterli ve iki plasterli stelin

(59)

20 içe doğru kavisle kıvrılarak yuvarlak bir şekilde son bulmaktadır. Geminin küpeştesi üstünde dirsekli futa bulunur. Bu platformun ön tarafında ise dışa doğru çıkıntı yapan ön mahmuz yer almaktadır. Savaş gemisinin pupa kısmı ise oval karinalı forma sahip olup, pupa bodoslama ve kuşak tahtaları yukarıya doğru kıvrılarak yükselmekte ve dörtgen biçiminde son bulmaktadır. Yine Delos Tiyatro Caddesinin kuzeybatısında bulunan ve İ.Ö.1.yy.a tarihlenen (Lev.XV.Res.1) stel üzerinde bir savaş gemisi pruvası görülmektedir. Gemi oval karinalı, bir kuşak tahtası ile desteklenmiş mahmuzlu, yukarı ve öne doğru çıkıntı yaparak içe doğru kıvrılan stoloslu bir savaş gemisi pruvası görülmektedir. İ.Ö.1.yy. Paros örneğinde de (Lev.XV.Res.2) yine bir savaş gemisi pruvası yer almaktadır. Gemi oval karinalı, bir kuşak tahtası ile desteklenmiş mahmuzlu, yukarı ve öne doğru çıkıntı yaparak içe doğru kıvrılan stoloslu bir savaş gemisidir.

Mezar stelleri ışığında Mysia Bölgesi, İonya ve Ege Adaları’nda bu formun İ.Ö. 4.yy.dan İ.Ö. 1. yy.a kadar kullanıldığı görülmektedir.

4.1.1.4- Dik Formlu Stolos (Kat.No: 11,19,20,23,24,25,41,47)

Bu forma ilkörnek Kyzikos’ ta bulunan ve İ.Ö.2.yy. a tarihlenen (Lev.VI.Res.1) Stel üzerinde alçak kabartma şeklinde yapılmış; yukarı doğru dik çıkan yine düz bir şekilde biten stoloslu savaş gemisi işlenmiştir. Küpeştenin hemen altıdaki kuşak tahtası ön mahmuzu desteklemektedir. Diğer bir örneklerin altı tanesi Delos’ta karşımıza çıkmaktadır. Bunların ilki İ.Ö.2.yy.a tarihlenen (Lev.X.Res.2) Üçgen alınlıklı akroterli ve iki plasterli stelin resim alanında kayalıklara oturmuş giysili bir erkek figürü ve bu figürün karşısında bir hizmetçi figürü yer almaktadır. Figürlerin önünde bir savaş gemisi betimlemesi görülmektedir. Pruvada, oval bir karina üstünde bir kuşak tahtası ve bu tahta tarafından desteklenen bir mahmuz yer almaktadır. stolos yukarı doğru dik bir şekilde yükselir ve sivri bir biçimde son bulmaktadır. Yine Delos bulunan İ.Ö.2.yy.a tarihli (Lev.XI.Res.1) İki plasterli stelin resim alanında dört küreği görünen bir savaş gemisi pruvası görülmektedir. Stolos yukarı, içe doğru kavis yaparak dörtgen bir biçimde son bulmaktadır. İ.Ö.1.yy. a tarihlenen bir diğer stel yine Delos Syra’da 1831 de bulunmuştur (Lev.XIII.Res.1). Akroterli üçgen alınlığa sahip stelin üzerinde bir savaş gemisi pruvası görülmektedir. Savaş gemisinin stolosu yukarı doğru dik bir şekilde yükselerek dörtgen bir şekilde son bulmaktadır. Delos Tiyatro caddesinin kuzeybatısında

(60)

21 bulunmuş stel İ.Ö.1.yy. a tarihlenir (Lev.XIII.Res.2). Akroterli Üçgen alınlığa sahip stelin üzerinde bir savaş gemisi pruvası görülmektedir. Stel oldukça tahrip olmuş bir durumdadır. Savaş gemisinin stolosu dik olarak yukarı doğru dörtgen bir şekilde son bulmaktadır.

Mykonos örneği İ.Ö.2.yy.a tarihlenir ve yarısı kırık olan stelin üzerinde 3/2 si görünen bir savaş gemisi pruvası görülmektedir (Lev.XIV.Res.1). Savaş gemisinin stolosu yine buradada yukarı doğru dörtgen bir şekilde son bulmaktadır. Geminin küpeşte tahtası belirgin bir biçimde pruva bodoslamaya kadar uzanır.

Yine bu forma örnek olan son iki Delos örneği İ.S.2.yy.(Lev.XXI.Res.1) ve İ.S.2.yy.a (Lev.XXIV.Res.1) tarihlenmektedir. İlkinde Üçgen alınlıklı akroterli ve iki plasterli, yazıtlı stel. Resim alanında exomis giymiş ve kayalıklarda oturan bir figür bulunmaktadır (Lev.XXI.Res.1). Figürün arkasında bir savaş gemisi pruvası görülmektedir. Savaş gemisinin stolosu yukarı doğru yuvarlak bir şekilde son bulmaktadır. İkincisinde ise stel üzerinde baş aşağı verilmiş bir şavaş gemisi betimlenmiştir (Lev.XXIV.Res.1). Savaş gemisinin stolosu yukarı doğru dik bir şekilde yükselerek ucu yuvarlak bir şekilde son bulmaktadır.

Bu formda yine Mysia Bölgesi, İonya ve Ege Adaları’nda ancak İ.Ö. 2.yy.dan İ.S. 1. yy.a kadar kullanıldığı görülmektedir.

4.1.1.5- Volüt Formlu Stolos (Kat.No: 14)

Bu formdaki stolosa tek örnek olarak Kios’ta bulunmuş olan ve İ.Ö.1.yy. a tarihlenen volüt formlu stoloslu mezar stel üzerindeki savaş gemisi çalışmamızda yer almaktadır (Lev.VII.Res.2). Üst kısmı kırık olan stelin üzerinde kayalıklara oturmuş çıplak bir figür bulunmaktadır. Figürün arkasında bir savaş gemisi pruvası görülmektedir. İçeriye doğru volüt şeklinde kıvrılmış bir stolosu ve hemen altında kuşak tahtasının desteklediği mahmuz görülmektedir.

Bu forma çalışmamızda tek örnek bulunduğundan bir genelleme yapılamamaktadır ancak Ege Adalarından Kios’ta İ.Ö.1.yy.da kullanıldığı görülmektedir.

Referanslar

Benzer Belgeler

Belirtilen amaç doğrultusunda çalışmada, İzmir ilinin Kemalpaşa ilçesinde kiraz üreticileri üzerine yapılmış bir anket çalışmasından elde edilen verilerden

Hazine ile uyuşmazlığı olan ipotekli bir arazi üzerinde ya­ pılması düşünülen toplu konut konusunda arsa sahibi ile eski bir ticari ortaklığı bulunan

3) From a financial point of view, this can be seen as a process of raising funds and capital for the development and distribution of a new type of product or service. In

Türkiye’de geleneksel anlamda üretimi yapılan dokumaların başında halı ve tülü gibi havlı dokumalarla kilim, cicim, zili, sumak, palaz gibi düz dokumalar gelmektedir.. Bu

Teyel dikişi kalıcı dikişten önce kumaşı yerinde tutmak için kullanılır. Teyel dikişi sökülürken kalıcı dikişten ayrılabilmesi için genelde zıt renkli

Organik ve inorganik eserler için uygun bağıl nem ve sıcaklık değerleri farklılık gösterdiği için kesinlikle ayrı alanlarda depolanmalıdır.. Organik ve inorganik eserler

Düz alanlar oluşturmak için kazı, dolgu, kazı-dolgu veya istinat duvarları yapmak gerekir.. Eğimli alanlar doğal

Aslında bizler de görüntüleri yakalarız ancak güver- cinlerden farklı olarak bunun için kafamızı değil gözbe- beklerimizi hareket ettiririz.. Diyelim ki otobüste, trende