• Sonuç bulunamadı

Coğrafi bilgi sistemi yardımıyla GSM baz istasyonlarında elektromanyetik alan kirliliğinin tespiti ve Konya örneği

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Coğrafi bilgi sistemi yardımıyla GSM baz istasyonlarında elektromanyetik alan kirliliğinin tespiti ve Konya örneği"

Copied!
66
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

COĞRAFĠ BĠLGĠ SĠSTEMĠ YARDIMIYLA

GSM BAZ ĠSTASYONLARINDA ELEKTROMANYETĠK ALAN KĠRLĠLĠĞĠNĠN TESBĠTĠ VE KONYA ÖRNEĞĠ

Osman UYGUNOL YÜKSEK LĠSANS TEZĠ

HARĠTA MÜHENDĠSLĠĞĠ ABD

Konya, 2009

Bu tez 06.07.2009 tarihinde aĢağıdaki jüri tarafından oybirliği /oyçokluğu ile kabul edilmiĢtir.

Yrd. Doç. Dr. S. SavaĢ DURDURAN Prof. Dr. Cevat ĠNAL Yrd. Doç. Dr. Musa AYDIN (DanıĢman) (Üye) (Üye)

(2)

i

ÖZET

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ

COĞRAFĠ BĠLGĠ SĠSTEMĠ YARDIMIYLA

GSM BAZ ĠSTASYONLARINDA ELEKTROMANYETĠK ALAN KĠRLĠLĠĞĠNĠN TESBĠTĠ VE KONYA ÖRNEĞĠ

Osman UYGUNOL

Selçuk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Harita Mühendisliği Anabilim Dalı DanıĢman: Yrd. Doç. Dr. S.SavaĢ DURDURAN

2009, 65 Sayfa

Jüri: Prof. Dr. Cevat ĠNAL

Yrd. Doç. Dr. S. SavaĢ DURDURAN Yrd. Doç. Dr. Musa AYDIN

Son yıllarda cep telefonlarının kullanımındaki hızlı artıĢ, her yıl çok sayıda yeni baz istasyonunun planlanmasını ve kurulmasını gündeme getirmektedir. Bunun sonucu olarak çeĢitli tartıĢmalar ve Ģikâyetler ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle elektromanyetik kirliliği belirlemek ve ciddi bir problemin olduğu bölgelerde bu kirliliği uygun bir yöntemle kontrol altına almak amacıyla elektromanyetik kirlilik haritaları oluĢturulmaya baĢlanmaktadır.

Bu çalıĢma, CBS yardımı ile problem kaynaklarının ortaya konulması, çözüm yollarının üretilmesi ve elektromanyetik kirliliğin haritalar üzerinde gösterilmesini amaçlamaktadır. ÇalıĢma sayesinde, Konya ili Selçuklu, Karatay ve Meram merkez ilçelerinde bulunan GSM baz istasyonlarının oluĢturduğu elektromanyetik alan değerlerinin ölçümü gerçekleĢtirilmiĢtir. Elde edilen veriler CBS ortamına aktarılıp, sorgulama ve istatistiksel analiz gibi klasik veritabanı iĢlemlerini, görselleĢtirme ve haritalar tarafından sağlanan mekânsal analizlerle birleĢtirerek, bölgenin elektromanyetik kirlilik haritası oluĢturulmuĢtur. Böylelikle elektromanyetik kirliliğin yoğun olduğu bölgeler belirlenip, baz istasyonlarının okul bahçeleri, kreĢler, hastaneler, parklar gibi toplu yaĢama ve kullanım alanlarına kurulmasının insan sağlığı açısından araĢtırılması ve gerekli önlemlerin alınması amacı doğrultusunda, ilgili kurum ve kuruluĢlar için bir karar destek aracı olarak, bölgede yapılabilecek çalıĢmalarda kullanabilme imkânı sağlanmıĢtır.

Anahtar Sözcükler: Coğrafi Bilgi Sistemi, Risk tahmini ve analizi, Çevre, Elektromanyetik Kirlilik, Konumsal Analiz

(3)

ii

ABSTRACT MS Thesis

DETERMINATION OF GSM BASE STATION ELECTROMAGNETIC FIELD POLLUTION WITH GEOGRAPHICAL INFORMATION SYSTEMS AND

KONYA SAMPLE

Osman UYGUNOL

Selçuk University

Graduate School of Natural and Applied Sciences Department of Geomatics Engineering Advisor: Assist. Prof.Dr. S.SavaĢ DURDURAN

2009, 65 Pages

Jury: Prof.Dr. Cevat ĠNAL

Assist. Prof.Dr. S.SavaĢ DURDURAN Assist. Prof.Dr. Musa AYDIN

In recent years fast increase of mobile phones usage, revives new base station planing and building in each year. As a result of this, some discussions and complaints have emerged.For this reason, creation of electromagnetic pollution maps have started to determinate and control electromagnetic pollution with suitable method.

This study aims to observing resources of problem, generating the solution methods and showing the electromagnetic pollution on the maps by using GIS. Owing to study, measurement of electromagnetic field that base stations constitue situated in Selçuklu, Karatay and Meram districts in Konya has accomplished. Datas obtained from GSM base stations was transferred to GIS software. Then electromagnetic pollution map accomplished by uniting transactions like database query, statistical analysis with visualisation and spatial analysis providing by maps. Thus, related organizations can determine the dense of electromagnetic pollution in region and use this maps to take necessary precautions for human health in the direction of research for establishing base stations in living and usage areas like playgrounds, creches, hospitals, parks.

Keywords: Geographical Information System, Risk estimation and analysis, Electromagnetic pollution, Spatial Analysis

(4)

iii

ÖNSÖZ

“Coğrafi Bilgi Sistemi Yardımıyla GSM Baz Ġstasyonlarında Elektromanyetik Alan Kirliliğinin Tespiti ve Konya Örneği” konulu yüksek lisans tezimin yürütücülüğünü üstlenen ve tezimin her aĢamasında bana yol gösteren, yardım ve desteğini esirgemeyen hocam sayın Yrd.Doç.Dr. S.SavaĢ DURDURAN‟a teĢekkürlerimi sunarım. Ayrıca çalıĢmam süresince bana her türlü desteği veren, anlayıĢla sıkıntılarıma katlanan aileme de çok teĢekkür ederim.

(5)

iv ĠÇĠNDEKĠLER Sayfa ÖZET... i ABSTRACT ... ii ÖNSÖZ ... iii ĠÇĠNDEKĠLER ... iv ġEKĠLLER LĠSTESĠ ... vi

ÇĠZELGE LĠSTESĠ ... vii

KISALTMALAR ... viii

1. GĠRĠġ... 1

2. COĞRAFĠ BĠLGĠ SĠSTEMLERĠ... 3

2.1 Coğrafi Bilgi Sisteminin Tanımı ... 3

2.2 Veri ... 3

2.2.1 Veri modelleri ... 4

2.2.2 Veri toplama yöntemleri... 4

2.3 Coğrafi Bilgi Sistemi Uygulama Alanları ... 6

3. ELEKTROMANYETĠK KĠRLĠLĠK ... 8

3.1 Elektromanyetik Alan ... 8

3.2 Elektromanyetik Dalga Yayılımı ... 9

3.3 Elektromanyetik Alan BileĢenleri ... 10

3.4 Elektromanyetik Kirliliği OluĢturan Kaynaklar ... 11

3.4.1 GSM (Global System Mobile) ... 13

3.4.2 Cep telefonu antenleri (Baz istasyonları) ... 14

3.5 Manyetik Alanın Ġnsan Sağlığı Üzerindeki Etkileri ... 20

4. ELEKTROMANYETĠK ALAN ÖLÇÜMLERĠ ... 23

4.1 Türkiye‟de Yasal Düzenlemeler... 23

4.2 Elektromanyetik Alan Sınır Değerleri... 24

(6)

v

5. UYGULAMA ... 27

5.1 Bölge Seçimi ve Özellikleri ... 27

5.1.1 Selçuklu ilçesi ... 28

5.1.2 Meram ilçesi ... 29

5.1.3 Karatay ilçesi ... 29

5.2 Kullanılan Coğrafi Bilgi Sistemi Hakkında Bilgi ... 30

5.3 ArcGIS Yazılımında Harita Yapımı ... 33

5.4 Elektromanyetik Alan ġiddetinin Ölçümü ve CBS Yazılımına Aktarımı ... 34

5.5 ArcGIS Yazılımında Bulunan Enterpolasyon Araçları ... 41

5.5.1 Ters mesafe ağırlıklı enterpolasyon tekniği ... 41

5.5.2 Doğrusal komĢuluk enterpolasyon tekniği ... 42

5.5.3 Spline enterpolasyon tekniği. ... 43

5.5.4 Kriging enterpolasyon tekniği ... 43

5.6 Elektromanyetik Kirliliğin Haritalar Üzerinde Gösterimi ... 44

6. SONUÇLAR VE ÖNERĠLER ... 51

7. KAYNAKLAR... 54

ÖZGEÇMĠġ ... 56

(7)

vi

ġEKĠL LĠSTESĠ

ġekil 2.1: Coğrafik veri elementleri... 4

ġekil 3.1: Elektromanyetik spektrum diyagramı ... 8

ġekil 3.2: Hücresel GSM sistemi ... 13

ġekil 3.3: GSM hücresinde sektörel kapsama ve gölge oluĢması ... 14

ġekil 3.4: Baz istasyonu kulesi ... 15

ġekil 3.5: Tipik baz istasyonu tesisleri ve EM enerji yayılımı ... 16

ġekil 3.6: GSM baz istasyonlarında kullanılan tipik antenlerin ıĢıma örüntüsü örneği ... 17

ġekil 4.1: Baz istasyonlarında elektromanyetik alan ölçen taĢınabilir düzen ... 26

ġekil 5.1: ArcMap arayüzü ... 30

ġekil 5.2: Spatial Analyst arayüzü ... 32

ġekil 5.3: ArcObjects‟in kullanımı ... 32

ġekil 5.4: SPECTRAN® HF-6080 marka ölçüm aleti ... 35

ġekil 5.5: Koordinatlarla feature class oluĢturma ... 35

ġekil 5.6: OluĢturulan Konya baz istasyonları haritası ... 36

ġekil 5.7: Noktaların öznitelik tablosu ... 36

ġekil 5.8: 900 MHz Frekansında ölçülen değerlerin derecelerine göre renklendirilmesi .... 37

ġekil 5.9: 900 MHz Frekansında ölçülen değerlerin derecelerine göre sembolize edilmesi 38 ġekil 5.10: 1800 MHz Frekansında ölçülen değerlerin derecelerine göre renklendirilmesi 39 ġekil 5.11: 1800 MHz Frekansında ölçülen değerlerin derecelerine göre sembolize edilmesi 40 ġekil 5.12: Enterpolasyonla üretilmiĢ raster yüzey ... 41

ġekil 5.13: IDW enterpolasyonla üretilmiĢ raster yüzey ... 41

ġekil 5.14: Doğal komĢuluk enterpolasyonla üretilmiĢ raster yüzey ... 42

ġekil 5.15: Spline enterpolasyon yöntemi ... 43

ġekil 5.16: IDW enterpolasyon aracı ... 45

ġekil 5.17: 900 MHz frekansında ölçülen değerlerle oluĢturulan EM kirlilik haritası ... 46

ġekil 5.18: 1800 MHz frekansında ölçülen değerlerle oluĢturulan EM kirlilik haritası ... 47

ġekil 5.19: 900 MHz frekansında ölçülen değerlerin 3 boyutlu gösterimi... 48

ġekil 5.20: 1800 MHz frekansında ölçülen değerlerin 3 boyutlu gösterimi... 48

ġekil 5.21: Herhangi bir noktadaki tahmini elektromanyetik alan değerini elde etme ... 49

ġekil 5.22: Eğitim kurumlarındaki tahmini elektromanyetik alan değerleri ... 49

ġekil 5.23: Sağlık kurumlarındaki tahmini elektromanyetik alan değerleri ... 50

ġekil 5.24: Baz istasyonlarına 200 m mesafedeki sağlık kurumlarının sorgulanması ... 50

(8)

vii

ÇĠZELGE LĠSTESĠ

Çizelge 2.1: Coğrafi Bilgi Sistemi Uygulama Alanları ... 6 Çizelge 4.1: Ortam ve Tek Bir Cihaz Ġçin Belirlenen Limit Değerler (Yönetmelik) 25 Çizelge 4.2: GSM ġebekeleri Ġçin Kabul Edilen Sınır Değerler (ICNIRP) ... 25 Çizelge 5.1: Konya-Merkez Nüfus Bilgileri (31 Aralık 2007) ... 28 Çizelge 5.2: Kullanılan Koordinat Sistemi ve Özellikleri ... 34

(9)

viii KISALTMALAR

CBS (Coğrafi Bilgi Sistemi) EC ( European Commission) EM (Elektromanyetik)

EMO (Elektrik Mühendisleri Odası) GPS (Global Positioning System) GSM (Global System Mobile)

IARC ( International Agency for Research on Cancer)

ICNIRP(International Commission on Non-Ionizing Radiation Protection) IDW (Inverse Distance Weighted)

IEC ( International Electrotechnical Commission) ILO ( International Labour Office)

ITU ( International Telecommunication Union) MD (Mikrodalga)

MS ( Multiple Sclerosis)

NATO ( North Atlantic Treaty Organization) NGO (Non Governmental Organisation) SAR (Specific Absorbtion Rate)

UNEP ( United Nations Environment Programme) VBA (Visual Basic For Applications)

WHO (World Health Organization) WTR (Wireless Technology Research)

(10)

1. GĠRĠġ

21. yüzyılda dünyada bir çığ gibi çoğalan ve hemen her yerde yaygın bir Ģekilde kullanılan bilgisayarlar, geliĢen bilgi teknolojileri sayesinde günümüzde her çeĢit örgütte baĢarılı bir görev üslenmiĢtir. Bilgi teknolojileri, “bilginin toplanması, iĢlenmesi, saklanması ve gerektiğinde herhangi bir yere iletilmesini ya da herhangi bir yerden bu bilgiye eriĢilmesini sağlayan teknolojiler” olarak tanımlanır (Ada 2007).

Bilgi teknolojisi kullanımının temel nedenleri, bilgi hacminde meydana gelen önemli artıĢlar, iĢlemlerin karmaĢıklaĢması ve tepki çabukluğunun gerekliliği olarak sıralanabilir. Bilgi hacminin artması, onun anlaĢılmasını ve kullanımını gittikçe güçleĢtirmektedir. GeliĢen bilgi teknolojisi insanlara sürekli bilgi akıĢı sağlarken, artan bilgi hacminden verimli bir Ģekilde yararlanabilmek ve sağlıklı kararlar alabilmek için de bilgi teknolojisi kullanım gereksinimi doğmaktadır. Doğru ve gerekli bilgiye en kısa zamanda ulaĢma ihtiyacı da Coğrafi Bilgi Sistemlerini (CBS) doğurmuĢtur. Coğrafi Bilgi Sistemlerinin çevre problemlerinin çözümünde kullanımı, en güçlü ve en baĢarılı uygulama alanlarından biridir. Dünya‟daki teknolojik geliĢmelerin bir sonucu olarak, ülkemizde de Coğrafi Bilgi Teknolojileri‟ne olan eğilim sürekli olarak artmaktadır. Özellikle, aynı coğrafyada bulunan farklı içerikli konumsal bilgilerin hızlı analiz gereksinimi, kamu kurum ve kuruluĢlar yanında artık bireyler için de etkin bir karar-destek aracı olarak önemsenmektedir.

Bilgi ve teknolojinin bu kadar hızlı geliĢmesinin olumlu yönü insan hayatına büyük kolaylıklar sağlaması ve yaĢamı kolaylaĢtırması olsa da, olumsuz yönü ile de yaĢam kalitesini bozan unsurları içermesi göz ardı edilememektedir. Dolayısıyla yaĢamakta olduğumuz yerlerde hava ve gürültü kirliliği gibi çevre sorunlarının yanına bir de “elektromanyetik kirlilik” problemi eklenmiĢtir. Bu kirliliğe neden olan kaynaklardan biride gündemden hiç düĢmeyen GSM baz istasyonlarıdır. Son yıllarda cep telefonlarının kullanımındaki hızlı artıĢ, her yıl çok sayıda yeni baz istasyonunun planlanmasını ve kurulmasını gündeme getirmektedir. Apartman çatılarına, bina yan yüzlerine, okul ve hastane bahçelerine baz istasyonu anteni kurulması, insanların

(11)

kiĢisel istekleri dıĢında kalmakta bunun sonucu olarak da çeĢitli tartıĢmalar ve Ģikayetler ortaya çıkmaktadır. Bu sebeple, baz istasyonlarının kurulduğu yerlerde oluĢturduğu elektromanyetik alan Ģiddetinin belirlenmesi ve alanların olası etkileri ile korunma yolları konusunda kamuoyunun bilinçlendirilmesi gerekmektedir. Ayrıca ilgili kurumlarca, baz istasyonları konusundaki Ģikayetlerin kolaylıkla iletilebileceği ve çözümlenebileceği merkezler oluĢturulması oldukça önem kazanmaktadır.

Son zamanlarda elektromanyetik kirliliği belirlemek amacıyla çeĢitli çalıĢmalar yapılmaya baĢlanmaktadır. Bu çalıĢmaların ilk aĢaması da bölgenin kirlilik yükünü gösteren haritaların oluĢturulması olmalıdır. Dolayısıyla kirlilik düzeyi görselleĢtirilebilmekte ve kamuoyunun daha sağlıklı ve anlaĢılır bir Ģekilde bilgilendirilmesine yardımcı olmaktadır. Böylece, az, orta, çok kirlilikteki alanlar, net bir Ģekilde belirlenebilmekte ve gelecekte bu alanlarda uygulanacak önlem çalıĢmalarının alt yapısı oluĢturulabilmektedir. Ayrıca, gelecekte elektromanyetik kirlilik sorunu yaratacak kullanımlar için yerleĢim kararı verilmesinde ve planlamasının kentin yerleĢimini bozmayacak biçimde yapılmasında da bu haritalardan yararlanılabilmektedir.

Bu çalıĢma, olası problem kaynaklarının ortaya konulması, çözüm yollarının üretilmesi ve Coğrafi Bilgi Sistemi teknolojisinden yararlanarak bir veritabanı oluĢturup, yapılan analizler neticesinde elektromanyetik kirliliğin haritalar üzerinde gösterilmesini amaçlamaktadır.

(12)

2. COĞRAFĠ BĠLGĠ SĠSTEMLERĠ

2.1. Coğrafi Bilgi Sisteminin Tanımı

Coğrafi Bilgi Sistemi, yeryüzü referanslı ve konuma dayalı gözlemlerle elde edilen, grafik ve grafik-olmayan bilgileri toplayan, depolayan, kontrol eden, iĢleyen, analiz eden ve görüntüleyen, karmaĢık planlama ve yönetim sorunlarının çözülebilmesi için tasarlanan; donanım, yazılım ve yöntemler bütünüdür. Daha basit bir ifade ile “dünya üzerindeki bölgeleri tarif eden, verileri saklayan ve kullanan bilgisayar sistemi” olarak da tanımlanabilir (Yomralıoğlu 2000).

2.2. Veri

CBS‟ nin konusu olan coğrafi veri, bir detayın konumu (belirli bir koordinat sistemindeki koordinatları), öznitelikleri (konuma bağlı olmayan özellikler) ve topolojisi (etrafındaki diğer detaylarla olan konumsal iliĢkileri) hakkında bilgiler içerir. CBS‟ yi diğer bilgi sistemlerinden ayıran en önemli özellik; “konumsal ve topolojik” bilgileri içermesidir (Karadağ 2003).

Coğrafik veriler haritalar üzerinde grafik olarak gösterilirken, bunların yoğunluğu dikkate alındığında, birçok karmaĢık Ģekil ortaya çıkmaktadır. Bu karmaĢık yapı bilhassa grafik verilerin sınıflandırılması gereğini ortaya koymaktadır. Bunun nedeni, grafik verilerin geometrik olarak tanımlanmasına imkân vererek, bilgisayar ortamında bu verilerin saklanmasını sağlamaktır. Coğrafik veriler incelendiğinde, bu verilerin üç temel unsurdan meydana geldiği görülmektedir. Bunlar;

 Nokta (point)  Çizgi (line)  Poligon (polygon)

Ģeklindeki geometrik yapılarda olup (ġekil 2.1), coğrafik veri elementleri olarak adlandırılırlar (Yomralıoğlu 2000).

(13)

Bir tek koordinat değeri (x,y) ile gösterilen, sıfır boyutlu,

uzunluk ve alan bilgisi olmayan, ölçeğe bağlı büyüklüğe sahip coğrafik

detaylardır.

BaĢlangıç ve bitiĢ noktaları bulunan, koordinatlar dizisinden oluĢan, uzunluk

bilgisi olup, alan bilgisi olmayan coğrafik detaylardır.

BaĢlangıç ve bitiĢ noktası aynı olan koordinat dizisinden

oluĢan, uzunluk ve alan bilgilerinin beraberce var olduğu kapalı ve dolu alanlı

coğrafik detaylardır.

ġekil 2.1 Coğrafik veri elementleri (Yomralıoğlu 2000)

Coğrafi Bilgi Sistemi projelerinde maliyet ve zaman açısından uygulamanın en büyük kısmını, veri derleme çalıĢmaları oluĢturmaktadır. Bu nedenle verilerin kaynağından derlenmesi, bilgisayar ortamına aktarılması, analizi, iĢlenmesi, bilgi haline dönüĢtürülmesi ve sistem içinde yer alması çok iyi planlanmalıdır. Sistemin kurulması kadar, sistemin yaĢatılabilir ve sürekli güncellenebilir olması da önemlidir.

2.2.1. Veri modelleri

CBS, temelde iki farklı yapıya sahip konumsal model Ģekilleriyle çalıĢır. Bunlar “vektör (vector) model” ve “hücresel (raster) model” dir. Vektör modeller nokta, çizgi ve poligonlar (x, y) koordinat değerleriyle kodlanarak depolanır. Hücresel (raster) modeller daha çok sürekli yüzey özelliğine sahip coğrafik varlıkların ifadesinde kullanılmaktadır. Raster görüntü, birbirine komsu grid yapıdaki aynı boyuttaki hücrelerin bir araya gelmesiyle oluĢur. Hücrelerin her biri piksel olarak da bilinir. Fotoğraf görüntüsü özelliğine sahip hücresel modeller, genellikle fotoğraf ya da haritaların taranması ile elde edilirler. Vektör ve hücresel modelin kendine özgü olumlu ve olumsuz yönleri vardır. Günümüz teknolojisi her iki modeli de bir arada tutabilmektedir.

2.2.2 Veri toplama yöntemleri

Veri toplama iĢlemi coğrafi bilgi sistemlerinin gerçekleĢtirilmesinde en fazla zaman alan ve en çok maliyet gerektiren önemli aĢamalarından biridir. Bu aĢamada

(14)

oluĢturulacak sistemin uygun Ģekilde çalıĢabilmesi için mutlak suretle sisteme düzenli veri akısının sağlanması gerekir. Veri toplama iĢlemleri değiĢik veri kaynaklarından, günümüzdeki teknolojik geliĢmelere bağlı olarak, farklı disiplinler tarafından gerçekleĢtirilmektedir. Ayrıca bu Ģekilde elde edilen verilerin birbirine entegre edilmesi de büyük önem taĢımaktadır. CBS‟ de verilerin toplanmasında izlenen yöntemler genelde aĢağıdaki sekilerde olmaktadır. Bunlar;

 Yersel ölçme yöntemleri  Fotogrametrik yöntem  Uzaktan algılama tekniği

 Küresel yer belirleme sistemi (GPS) tekniği  Mevcut haritaların elle sayısallaĢtırılması  Tarama sistemleri ile otomatik sayısallaĢtırma  Hazır veri tabanlarının transferi

biçimlerinde coğrafi bilgi sistemlerinde en fazla kullanılan konumsal veri toplama teknikleri olarak bilinmektedir.

Veriler genelde gerçek dünyada var olan coğrafik nesnelerdir. Ancak bunların bir Ģekilde elde edilip bilgisayar ortamına transfer edilmesi gerekir. Bu amaçla geliĢtirilmiĢ veri toplama teknik ve cihazları var olmakla birlikte, günümüz teknolojisi ile birlikte bunlar da hızlıca geliĢmektedir. Veri toplama tekniğinin baĢında en klasik yöntem olarak bilinen haritalama iĢlemi gelmektedir. Bir haritanın oluĢturulması için gerek duyulan iĢlemlerin tamamına yakınının aynen uygulanması halinde bir coğrafi bilgi sitemi için gerekli verilerin toplanması da mümkün olacaktır. Ancak, klasik haritalama süreci zaman alıcı bir iĢlem olduğundan zorunluluk olmadıkça haritalamadan farklı daha geliĢmiĢ veri toplama yöntemleri kullanılması gerekmektedir. Bazı konum verileri henüz elde edilemediğinden yeniden ölçü ve harita alımı gerekirken, bunun yanında daha önceden ölçüsü yapılmıĢ veya bir Ģekilde toplanmıĢ verilerde mevcut olabilmektedir. Dolayısıyla konumsal içerikli verileri; mevcut-olmayan veriler ve mevcut veriler olarak iki gruba ayırmak mümkündür. Her iki grup, veri elde ediliĢ biçimine göre ayrıca kendi içerisinde de sınıflandırılabilmektedir. (Yomralıoğlu 2000).

(15)

2.3. Coğrafi Bilgi Sistemi Uygulama Alanları

Coğrafi Bilgi Sistemleri bugün veri yönetiminin tüm alanlarında ve karar verme aĢamasında çok önemli hizmetlerde bulunmaktadır. CBS birçok meslek grubu tarafından etkin bir konumsal analiz aracı olarak, günümüzde geniĢ bir uygulama alanına sahiptir. CBS, gerek özel sektör kesiminde gerekse akademik araĢtırmalarda ve kamu kurumlarında oldukça yoğun olarak kullanılmaktadır.

CBS, sahip olduğu özellikler itibarıyla konum bilgisi ile alakalı her türlü uygulamanın içerisinde yer almaktadır. Özellikle, kentsel ve bölgesel planlama, tarım, orman, peyzaj planlama, jeoloji, savunma, güvenlik, turizm, arkeoloji, yerel yönetimler, nüfus, eğitim, çevre, tıp ve benzeri birçok uygulamalı meslek dallarında CBS önemli bir ortak kavram olarak kullanılmaktadır. (Yomralıoğlu, 2000).

CBS çevre problemlerinin çözümünde kullanımı, en güçlü ve en baĢarılı uygulama alanlarından biridir. Dünya‟daki teknolojik geliĢmelerin bir sonucu olarak, ülkemizde de Coğrafi Bilgi Teknolojileri‟ne olan eğilim sürekli olarak artmaktadır. Çevre ile ilgili kararların alınabilmesi, çevreyi etkileyen unsurların belirlenebilmesi için öncelikle söz konusu çevrenin doğal yapısı gerçeğe uygun olarak modellenmeli konumsal analizler ile çevresel değiĢimlere ait iyileĢtirici ve önlem alıcı kararlar alınması gerekmektedir. Dolayısıyla hava kirliliği, gürültü kirliliği ve elektromanyetik kirlilik gibi çevre problemlerinin belirlenmesinde ve kirliliğin izlenmesinde CBS kullanımı gün geçtikçe artmaktadır.

Çizelge 2.1 Coğrafi Bilgi Sistemi Uygulama Alanları (Yomralıoğlu 2000).

Çevre yönetimi

Çevre düzeni planları, Çevre Koruma alanları, ÇED raporu hazırlama, Göller, göletler, sulak alanların tespiti, Çevresel izleme, Hava ve gürültü kirliliği, Kıyı Yönetimi, Meteoroloji, Hidroloji

Doğal Kaynak yönetimi

Arazi yapısı, su kaynakları, akarsular, havza analizleri, yabani hayat, yer altı ve yerüstü doğal kaynak yönetimi, madenler, petrol kaynakları

(16)

Mülkiyet-Ġdari Yönetim

Tapu-Kadastro, Vergilendirme, Seçmen tespiti, Nüfus, Kentler, Beldeler, Kıyı Sınırları, Ġdari sınırlar, Tapu bilgileri, Mücavir alan dıĢında kalan alanlar, Uygulama imar planları

Bayındırlık hizmetleri

Ġmar faaliyetleri, Otoyollar, Devlet yolları, Demir yolları ön etütleri, Deprem zonları, Afet yönetimi, Bina hasar tespitleri, binaların cinslerine göre dağılımları, bölgesel kalkınma dağılımı

Eğitim

AraĢtırma-inceleme, eğitim kurumlarının kapasiteleri ve bölgesel dağılımları, okuma-yazma oranları, öğrenci ve eğitmen sayıları, planlama

Sağlık yönetimi

Sağılık-coğrafya iliĢkisi, sağlık birimlerinin dağılımı, personel yönetimi, Hastane vb birimlerin kapasiteleri, bölgesel hastalık analizleri, sağlık tarama faaliyetleri, ambulans hizmetleri

Belediye faaliyetleri

Kentsel faaliyetler, imar, emlak vergisi toplama, imar düzenlemeleri, çevre, park bahçeler, fen iĢleri, su-kanalizasyon-doğalgaz tesis iĢleri, TV kablolama, Uygulama imar planları, Nazım imar planları, Hâlihazır haritalar, Altyapı, UlaĢtırma planı toplu taĢımacılık, Belediye yolları ve tesisleri

UlaĢım planlaması Kara, hava, deniz ulaĢım ağları, Doğal gaz boru hatları, iletiĢim istasyonları, yer seçimi, enerji nakil hatları, ulaĢım haritaları

Turizm

Turizm bölgeleri alanları ve merkezleri, Turizm amaçlı uygulama imar planları, Turizm tesisleri, Kapasiteleri, Arkeoloji çalıĢmaları

Orman ve Tarım

Eğim-Bakı hesapları, Orman amenajman haritaları, Orman sınırlar, Peyzaj planlaması, Milli parklar, Orman kadastrosu, Arazi örtüsü, Toprak haritaları

Ticaret ve Sanayi

Sanayi alanları, Organize sanayi bölgeleri, Serbest bölgeler, Bankacılık, Pazarlama, Sigorta, Risk Yönetimi, Abone, Adres yönetimi

Savunma, Güvenlik

Askeri tesisler, Tatbikat ve atıĢ alanları, Yasak Bölgeler, sivil savunma, emniyet, suç analizleri, suç haritaları, araç takibi, trafik sistemleri, acil durum

(17)

3. ELEKTROMANYETĠK KĠRLĠLĠK

Elektromanyetik kirlilik, yaĢadığımız alanlarda bulunan elektrik akımı taĢıyan kablolar, radyo frekans dalgaları yayan radyo ve televizyon vericileri, cep telefonu baz istasyonları, yüksek gerilim hatları, trafolar, mikrodalga yayan ev aletleri vb.nin yarattığı, insanın ve diğer canlıların üzerinde bozucu etkiler yaratan “elektromanyetik alanlar” dır (URL 1).

3.1. Elektromanyetik Alan

Elektromanyetik alan; belli bir frekansta salınan ve bir birleri arasında belli bir mesafe olan bir dizi dalga Ģeklinde tanımlanabilir. Diğer bir deyiĢle elektrik alan ile manyetik alanın birleĢimidir. Bir elektrik alanından elektrik akımı geçerse bir manyetik alan oluĢur ve ikisi bir araya gelince de bir elektromanyetik alan oluĢtururlar (URL 2).

Manyetik alan hareketli ve elektrik yüklü zerrelerin, güç etkisinde kaldığı boĢluk olup atomların içindeki elektronların çekirdek etrafında ve kendi etraflarında dönmeleri sonucu oluĢur. Manyetik alan doğrudan gözle görülemeyen veya kolayca hissedilemeyen fakat sonuçları görülebilen veya hissedilebilen bir olgudur. Günümüzde teknolojinin geliĢmesi ile birlikte cihazlar kanalıyla ölçümü de mümkün hale gelmiĢtir. Her madde gibi insanında bir manyetik alanı bulunmaktadır. Ġnsanlar kendi manyetik alanları yanında doğal olarak yaĢadıkları çevrenin de manyetik alanları etkisi altındadırlar. Bu manyetik alanın faydaları yanında dengenin bozulması ile birlikte zararları da olabilmektedir (Sevgi 2000).

(18)

Bir devreden akım geçtiğinde hem elektriksel hem de manyetik alanlar ortaya çıkmaktadır. Elektrik alanlarının gücü veya Ģiddeti akım gücüyle (voltaj) orantılıdır. Manyetik alan Ģiddeti ise akım hızıyla (amperaj) orantılıdır. Elektrik alanları volt/metre; manyetik alanlar ise amper/ metre ya da daha bilimsel olarak manyetik akı yoğunluğu (magnetic flux density, gauss veya tesla) ile gösterilir. Gerek elektriksel gerekse manyetik alan Ģiddeti elektrik akım devrelerinden veya güç kaynaklarından uzaklaĢtıkça düĢer (Güler ve Çobanoğlu 1994).

Elektrik akımının kablolardan iletilmesi veya kablolardan akması elektrik ve manyetik alanların doğmasına yol açmaktadır. Yüksek voltaj hatlarının sağlık etkileri ile ilgili çeliĢkili görüĢler bulunmaktadır. Bu tip etkilenimin kansere neden olabileceğiyle ilgili değiĢik hipotezler kurulmuĢ olmakla birlikte bunlardan hiçbirisi kesinleĢmiĢ değildir.

Günümüze kadar iyonizan ıĢınların ve ultraviyole ıĢınımının altındaki frekans düzeylerinde herhangi bir elektromanyetik enerji biçiminin kansere neden olduğu gösterilebilmiĢ değildir. Yüksek frekanslı noniyonizan radyasyon yayan radyo, televizyon ve mikrodalga fırınları gibi araçların giderek yayılması nedeniyle konuya olan ilgi giderek arttığı için sık sık basının gündemine gelmektedir. Kanser ve elektromanyetik alan etkilenimi arasında bağ kurmaya yönelik ilk çalıĢmalar elektrik iĢlerinde çalıĢanlarda ve evlerde potansiyel etkilenim riski olanlarda lösemi ile bağlantı kurulabileceğini ileri sürmüĢtür. Ancak yapılan çalıĢmaların büyük çoğunluğu, gerçek bir etkileĢimi gösterebilecek yeterlikte olamamıĢtır. Elektriksel ve manyetik alanlar bağıĢıklık sistemini, iç salgı sistemini, büyüme düzenleyici mekanizmaları etkilemektedir (Güler ve Çobanoğlu 1997).

3.2. Elektromanyetik Dalga Yayılımı

Elektromanyetik dalgalar ilerledikleri ortamda çeĢitli engellerle karĢılaĢırlar. Bu engellere rağmen elektromanyetik dalgalar hareketlerine devam etme eğilimindedirler. Ancak elektromanyetik dalgalar bu engellerle etkileĢmelerine göre durum değiĢtirirler. Bu etkileĢmeler;

(19)

Yansıma (Reflection): IĢığın ayna yüzeyinden yansıdığı gibi elektromanyetik dalgalar da çeĢitli maddelerden yansırlar. Yansımanın tam olduğu durumda elektrik alan Ģiddet değeri alıcı noktasında sönümleme veya daha güçlü yayın elde edilmesine sebep olur.

Kırınım (Diffraction): Elektromanyetik dalgalar ilerlerken herhangi bir engel ile karĢılaĢtıklarında kırınıma uğrarlar. Dalga çeperi önünde bulunan engelden elektromanyetik dalga belli oranlarda güç kaybederek ilerler.

Kırılma (Refraction): Elektromanyetik dalgalar, havanın yoğunluğuna bağlı olarak ilerleme yönünde yüzeye paralel olma eğilimindedir. Çok yoğun ortamdan az yoğun ortama giren dalga normalden uzaklaĢır. Eğilme yüzeye tam paralel olduğunda dalga artık yatay polarize olmuĢtur. DüĢük frekanslarda bu eğilme daha az olduğundan elektromanyetik dalga daha uzun yol alabilir.

Saçılma (Scattering): ĠletiĢim ortamında bir alıcıya vericiden doğrudan gelen bileĢen ile birlikte yansıma ve kırılma yoluyla oluĢan bileĢenler de gelir. Saçılma ise belli bir vericiden gelen sinyalin çeĢitli cisim ve yüzeylerden rastgele yönlere dağıtılmasıdır.

Ortamda çok sayıda ve rastgele konumlarda bulunan cisim ve yüzeylerden saçılan sinyal ortama yayınlandığında ortamda kompleks bir yapıya neden olur. Bu durumda vericiden çıkan sinyal ile alıcıya ulaĢan sinyal Ģiddeti arasında bu etkiden dolayı farklılıklar meydana gelir. Alınan sinyal, yansıma, kırınım ve saçılma etkileri ile tahmin edilenden daha güçlü yada zayıf olabilir.

3.3. Elektromanyetik Alan BileĢenleri

Elektromanyetik alanların; elektrik alan ve manyetik alan olmak üzere iki bileĢeni vardır. Manyetik alan hareketli ve elektrik yüklü zerrelerin, güç etkisinde kaldığı boĢluk olup atomların içindeki elektronların çekirdek etrafında ve kendi ekseninde dönmeleri sonucu oluĢur. Manyetik alan doğrudan gözle görülemeyen veya kolayca hissedilemeyen fakat sonuçları görülebilen veya hissedilebilen bir olgudur.

(20)

Elektrik alanların Ģiddeti metre baĢına düĢen gerilim (Volt/metre) ile ölçülürken, manyetik alanın ölçü birimi Tesla'dır. Yaygın olarak kullanılan bir baĢka birim ise Gauss'tur. Elektrik ve manyetik alanların özellikleri farklıdır. Dolayısıyla bu alanların canlıların biyolojik yapıları üzerindeki etkileri değiĢik olur. Bu alanların insanları nasıl etkilediği henüz tam olarak anlaĢılmıĢ değildir. Fakat yapılan çalıĢmalar; manyetik alanların, elektrik alanlara göre daha etkili olduğunu düĢündürmektedir. Öte yandan manyetik alanlar, özel olarak üretilmiĢ kimi maddeler dıĢında, hiçbir engel tanımaz. Elektrik alanlar insan bedeninin yüzeyinde zayıf akımlar oluĢturur. Manyetik alanlarsa bedenin içine girerek bu tür zayıf akımların iç organlarda bile oluĢmasına yol açarlar (Sabuncu 2005).

3.4. Elektromanyetik Kirliliği OluĢturan Kaynaklar

Elektromanyetik kirlilik kaynaklarını iki grupta toplamak mümkündür.

Doğal EM kaynakları;  GüneĢ

 Bazı uzak yıldızlar

 Atmosferik deĢarj yani yıldırımlar. Doğal olmayan EM kaynakları;

 Elektrik akımı taĢıyan yeraltı ve yerüstü elektrik hatları,  TV ve bilgisayarlar,

 Elektrikli ev aletleri (Elektrikli süpürge, saç kurutma, traĢ makinesi, vb.)  Mikro dalga fırınlar

 Radyo ve TV vericileri  Telsiz haberleĢme sistemleri,  Kordonsuz telefonlar

 Hücresel telefon sistemleri ( GSM Baz istasyonları ve GSM telefon cihazları.)

Elektromanyetik kirlilik oluĢturan kaynaklar arasında radyo, televizyon, telefon, telsiz, radar ve uydu istasyonları, vericileri, aktarıcıları, tesisleri, antenleri, baz istasyonları, terminalleri, link istasyonları, anten çiftlikleri ve benzerleri ile yüksek ve orta gerilim hatları, trafo istasyonları, çeĢitli alet, cihaz, ekipman ve sistemler, evlerde kullanılan alet ve cihazlar, tıbbi tanı ve tedavide kullanılan alet, cihaz, ekipman ve sistemler yer almaktadır. Bunlardan yayılan radyo dalgaları,

(21)

mikrodalgalar, elektromanyetik dalgalar, akustik dalgalar, optik radyasyon (infrared, ultraviyole, lazer) ve benzerleri ile oluĢturdukları elektromanyetik alanların, bulundukları yer, topoğrafik ve meteorolojik koĢullar, iĢletme koĢulları, alınan tedbirler, frekansları, boy ve Ģiddetleri, maruziyet miktar ve sürelerine bağlı olarak, önemli olumsuz etkilere neden olmaktadırlar. Ġnsan ve çevre sağlığı üzerindeki etkiler ve riskler açısından, bunların uygun yer seçimlerinin yapılması, kurulmaları, iĢletilmeleri ve kullanımlarında gerekli tedbirlerin alınması ve tedbirlerin kontrolü önem arz etmektedir.

Ġnsanlar için çevre doğal alanları teknolojik geliĢme ile bozulmuĢtur. Teknolojinin insana sunduğu ve yaĢamını kolaylaĢtırdığı tüm aletler (cep telefonu, bilgisayar, televizyon, elektrikli ev aletleri, uydu antenler, kablolu iletiĢim sistemleri vs.) bu uyumu bozmaktadır. Çünkü bu aletlerin EM alanları, insan vücudundaki EM alanlardan ve doğal çevre alanlarından çok daha fazladır. Örneğin, günlük hayatta ev ve iĢyerlerinde kullanılan buzdolabı, bulaĢık makinesi, kurutma makinesi, TV, bilgisayar, elektrikli ısıtıcı, ütü, mikser, mutfak robotu, florsan lamba, elektrikli tıraĢ makinesi, saç kurutma makinesi, elektrikli battaniye gibi aletlerin manyetik alanları 1mG (miligaus) – 25 G arasında değiĢmektedir. En fazla manyetik alana 25 G ile saç kurutma makinesi, 5 -10 G ile elektrikli tıraĢ makinesi ile florsan lamba sahiptir. Renkli TV ve bilgisayar monitörünün manyetik alanı 1-5 G arasındadır. Bugün dünyada milyonlarca cep telefonu kullanılmaktadır. Bu nedenle çok küçük bir sağlığa zararlı etkinin varlığının bile önemsenmesi gerekliliği ortadadır. Özellikle cep telefonlarının kullandığı frekanstaki EM alanın, 1993 yılında Belçikalı bilim adamları tarafından P53 geninde hasara yol açtığı gösterilmiĢtir. Aynı frekansın farelerde beyin lezyonu oluĢturduğu Washington Üniversitesinde tespit edilmiĢtir. WHO EMF projesi baĢkanı cep telefonu frekansının farelerde lenfomaya neden olduğu bulgusunun yayınlanmasının WTR (Wireless Technology Research) tarafından reddedilmesi, Motorola adına araĢtırma yapan ünlü Biyofizikçi Rose Adey‟in araĢtırma sonuçlarını kabul etmeyen Motorola‟nın kendisiyle bilimsel çalıĢmaları durdurmuĢtur. Yalnızca Fransa‟da son bir yılda her iki cinste de beyin tümörü sayısında %31 artıĢ görülmesi topluma sunulan kaynakların sınırsız ve sorumsuz kullanılamayacağına iliĢkin önemli göstergelerden yalnızca birkaçıdır (URL 2).

(22)

3.4.1. GSM (Global System Mobile)

GSM, 900-1800 MHz frekansı civarında 25-35 MHz arası banda yayılmıĢ hücresel telefon sistemidir. Bu sistemde her bir telefon abonesi yaklaĢık 200 kHz konuĢma bandı kullanır. Türkiye'deki GSM Ģebekesinin toplam abone sayısı yaklaĢık 18 milyon civarındadır. Bu kadar aboneye aynı sınırlı frekans bandında hizmet vermenin tek yolu ise kapsama alanını küçük küçük hücrelere bölmek ve aynı frekansları değiĢik bölgelerde tekrar kullanmaktır. Makro hücreler denilen hücrelerde 25–35 km çapında bir alana hizmet verilebilir fakat yoğun yerleĢim bölgelerinde daha küçük hücrelerle kapsama sağlanmak zorundadır. Mini hücrelerde hücre yarıçapları bir-iki bin metreye, mikro hücrelerde ise birkaç yüz metreye inmek zorunda kalabilmektedir. Bir bölgede hücrelerin belirlenmesi abone sayısına ve yerleĢim özelliklerine (arazi yapısına, bina sıklığına, yüksekliğine, vb.) bağlıdır ve genelde ġekil 3.2‟ deki gibi ideal geometrik özellik göstermez (URL 3).

ġekil 3.2 Hücresel GSM sistemi (Sevgi 2000).

ġekil 3.2‟ den görüleceği üzere, GSM frekanslarında elektromanyetik dalgaların yayılımı ufuk ile sınırlı olduğundan kapsama alanında yüksek binaların, dar sokakların olması kapsamayı engelleyecek ve daha küçük ilave kapsamalarla (ilave baz istasyonlarıyla) bu delikler kapatılmaya çalıĢılacaktır.

(23)

Üstelik bir de bu bölgelerde nüfus yoğunluğunun çok yüksek, abone sayısının da çok fazla olması hemen her sokakta, bina çatılarında, cephelerinde çok sayıda baz istasyonunun görülmesine neden olacaktır.

ġekil 3.3 GSM hücresinde sektörel kapsama ve gölge oluĢması (Sevgi 2000).

3.4.2. Cep telefonu antenleri (Baz istasyonları)

Baz istasyonu, bir GSM hücresinde abonelerle iletiĢimi sağlayan verici/alıcı sistemidir. Baz istasyonları genellikle 4 m boyunda dolap biçimi iki çubuk antenle bir çanak antenden ibarettir. Çubuk antenler MD‟ ları toplayıp çanak antene verir, o da bu dalgaları çevreye gönderir. Çanak anten 16 farklı kanaldan (frekanstan) yayın yapabilir. Her hücrede bir baz istasyonu bulunur. Bunlar hem abonelerle hem de komĢu hücre baz istasyonları ile sürekli iletiĢim halindedirler (Sevgi 2000).

Baz istasyonları, kapsamayı geniĢletmek, kapsama alanındaki gölge bölgeleri yok etmek, ya da kapsanan bölgedeki abone sayısının artması nedeniyle artan ihtiyacı karĢılamak için kurulurlar. Bir bölgedeki hücre sayısı ve hücrenin tek hücre, çok hücre kapasitesinin kararı, o bölge için beklenen gezgin abone, trafik yoğunluğu ve coğrafi yapı düĢünülerek verilir. GeniĢ kapsama alanlı hücreler, gezgin abonelerin yoğunluğunun düĢük olduğu ve radyo dalgalarının yayılmasını engelleyecek yapıların olmadığı bölgeler için tercih edilir. Küçük kapsama alanlı hücreler ise,

(24)

abone ve istenen servisin yoğunluğunun çok fazla olduğu ve herhangi bir nedenle (bina, dağ gibi) radyo dalgalarının engellendiği ortamlar için tercih edilirler (URL 4).

Baz istasyonları tipik olarak 10–30 m yüksekliğindeki kulelere yerleĢtirilir. Genelde her kulede 120°' lik yatay açıyı kapsayan üç anten bulunur. Her anten birkaç konuĢma kanalına (genelde 2–4, en fazla 16) sahiptir. Bir kule ile 30–40 km 'lik yarıçaplı bir alanın kapsanabilmesi için her kanal ortalama 40–60 W gücüne ve antenler 15–18 dB kazanca sahip olmalıdır. 60W güç ile 10 m yüksekliğindeki bir kuleden 50 m uzakta ölçülecek alan Ģiddeti birkaç V/m civarında olacaktır. Yapılan ölçümler, normal bir baz istasyonu yerleĢimi seçildiğinde elektrik alan değerinin 5– 10 V/m üstüne çıkmayacağını göstermektedir. Ancak, yanlıĢ yer seçimi ve hatalı yerleĢim ile verilen sınır değerlerinin aĢılması söz konusu olabilir (Bold ve ark. 2003).

(25)

Baz istasyonlarında telefon konuĢmaları arttıkça güç yükselir. Elektrik alan antenden 30–250 m. uzaklıkta maksimumdur. ġirketler MD Ģiddetinin mesafenin karesiyle ters orantılı olarak azaldığını söylerler. Azalan, elektromanyetik alan Ģiddetidir kanser yapıcı etki mesafeyle azalmaz. Buna en güzel örnek GüneĢ‟in ultraviyole ıĢınlarıdır. Bu ıĢınlar milyonlarca km öteden geldikleri halde deri ve ben kanseri yapabilmektedir (URL 4).

ġekil 3.5 Tipik baz istasyonu tesisleri ve EM enerji yayılımı (URL 11)

Ülkemizde cep telefonları baz istasyonlarının yerleĢim birimleri içersinde kurulmasına, yüksek gerilimli enerji nakil hatlarının (ENH) konutların çok yakınından geçmesine itirazları içeren davaların sayısı artmaktadır. Çevre ve Sağlık Bakanlığı'na yapılan müracaatları ilgili Bakanlık Tübitak'a göndermektedir. Tüm ülkelerin ĠyonlaĢtırmayan Radyasyon Merkezleri yada Laboratuarları 0-300 GHz radyasyondan korunma kılavuzları yayınlamıĢlardır ve bu raporlar her yıl yeniden gözden geçirilmektedir. Hükümetler bu konularda araĢtırma yaptırmakta, bir araya gelerek sonuçlarını tartıĢıp buna göre yeni yasal yaptırımlar koymaktadırlar. ĠyonlaĢtırmayan radyasyona iliĢkin yaptırımlar Ġsviçre, Macaristan, Yeni Zelanda, Ġtalya ve 22 Mayıs 1996'da Almanya'da yasalaĢmıĢtır (URL 4).

ICNIRP ve WHO tarafından resmen NGO (Non Governmental Organisation) olarak tanınmaktadır. ICNIRP' nin ĠyonlaĢtırmayan Radyasyondan korunmaya iliĢkin yönetmelikleri Avrupa Birliği tarafından birliğe üye ülkelerce uyulması gerekli

(26)

standartlar olarak kabul edilmiĢtir. Ülkemizde ise çalıĢma alanı ĠyonlaĢtırmayan radyasyon olan Ulusal bir merkez ya da ölçüm laboratuarı ne yazık ki bulunmamaktadır (Sevgi 2000).

Baz istasyonu Antenlerinin Etkileri

Baz istasyonlarında yönlü antenler kullanılmaktadır. Bunlar genellikle enerjiyi karĢılarında bulunan dar bir alana gönderecek biçimde tasarlanmıĢlardır. Bu nedenle, antenden eĢit uzaklıkta farklı noktalarda enerji dağılımı farklılık gösterir (URL 3).

ġekil 3.6 GSM baz istasyonlarında kullanılan tipik antenlerin ıĢıma örüntüsü örneği

Her ne kadar baz istasyonlarından çıkan radyo dalgaları DNA zincirini bozmasa da, insan üzerinde bazı etkileri vardır. Radyo dalgalarının insanın biyolojik yapısı üzerindeki tüm etkileri genellikle ısınmadan kaynaklanır. Radyo dalgalarının etkilerini iki baĢlık altında incelenebilir:

Termal Etkiler: RF dalgaları belirli bir miktar enerji taĢıdıkları için, bu dalgalar beden tarafından emilince taĢınan enerji de dokulara geçer ve dokuların ısınmasına yol açar. Bilim çevresindeki genel yaklaĢım, dokular tarafından emilen enerji miktarını ifade etmek için birim olarak SAR‟ı (özgül enerji emilimi) kullanma yönündedir. SAR, 1 kg doku tarafından emilen elektromanyetik (EM) gücün Watt cinsinden ifadesidir. Bu birim, EM dalgaların sağlığa zararlarını belirlemek ve minimuma indirmek için gerekli limitler belirlemede son derece önemlidir. Termal

(27)

etkiler, limit emilim değerleri belirlemede kriter olarak kullanılmaya çok uygundur. Çünkü termal etkiler son derece açık ve ölçüme uygundur.

Termal Olmayan Etkiler: Bu tür etkiler açık ve ölçüme uygun değildir. Bu yüzden EM dalga radyasyonu konusunda standartlar belirlemek için baz alınamazlar. Termal olmayan etkiler genellikle, düĢük seviyeli, uzun süreli EM radyasyonu emilimi sonucu ortaya çıkarlar. Bu etkilerin hayvanlar ve hücre kültürleri üzerinde birtakım biyolojik etkiler olduğu deneylerle belirlenmiĢtir (AB Komisyonu). Baz istasyonlardan yayılan RF dalgalarının uzun vadede ortaya çıkartabileceği biyolojik problemlerle ilgili bildirimsel çalıĢma sayısı yeterli değildir ve süregelen araĢtırmaların çoğu sona ermemiĢtir. Fakat Ģu ana kadar yapılan araĢtırmaların hiç biri RF dalgalarının zararlı herhangi bir termal olmayan etkisi olduğu yolunda bir sonuca ulaĢmamıĢtır. Baz istasyonu antenleri için bazı standartlar vardır. Bu standartlar konu üzerinde çalıĢan organizasyonlar ve kuruluĢlar tarafından getirilmiĢ olup, baz istasyonu antenlerinin montajlarına bazı spesifikasyonlar getirir. Temel olarak, bu konu ile ilgili iki tip standart vardır. Bunlar güç seviyesi standartları ve emilim miktarı standartlarıdır.

Güç Seviyesi Standartları: Bu standartların temel birimi, “mW/cm2” cinsinden ifade edilen düzlem dalga gücü yoğunluğudur. Bu yoğunluğun belli bir manyetik alanda izin verilen maksimum değeri, o alan içinde bulunan bir insanın herhangi bir zarar görmeyeceği kadar küçüktür. Uluslararası Elektrik-Elektronik Mühendisleri Enstitüsü (IEEE) ve Amerikan Federal HaberleĢme Komisyonu (FCC) farklı standart sistemleri arasından en önemli ve en güvenilir iki tanesidir.

Emilim Miktarı Standartları: Bu standartlar, dokuların emdiği EM enerji miktarına dayanır. Bu emilen enerji dokularda bir sıcaklık artıĢına sebep olur. Doku sıcaklığının fazla artması bir takım zararlı sonuçlara sahip olduğundan, bu ısınmaya bir sınır getirmek gereklidir. Ġngiltere Ulusal Radyasyon Koruması Masası (National Radiological Protection Board-NRPB) bu standartları belirleyen en önemli kurumlardandır (Atalay 2000).

(28)

Ġnsan sağlığı söz konusu olduğunda, elektromanyetik etkilerle ilgili olarak limitleri iki uluslar arası kuruluĢ belirler. Bunlar, International Non-Ionizing Radiation Committe (ITNIRC) ve International Radiation Protection Agency (IRPA)‟ dır. Bu kuruluĢların belirlediği iki tip limit vardır; temel limitler ve türetilmiĢ limitler. Temel limit olarak “ortalama insanda vücut sıcaklığını 1°C arttıracak kadar elektromanyetik enerji yutulmasının zararlı olduğu” düĢüncesinden yola çıkılmıĢtır (Sevgi 2000).

Bilimsel çalıĢmalar sonucunda insan vücut sıcaklığını 1°C arttırabilecek alt değerler belirlenmiĢtir. Mesleği gereği bu tür radyasyonun etkisinde kalanlar için bu değerlerin güç yoğunlu cinsinden 1/10 ‟unun, genel insan yaĢam alanları için ise 5 kat daha ek koruma faktörü eklenerek 1/ 50 ‟sinin sınır değerler olarak alınması kabul edilmiĢtir. Kontrollü ve kontrolsüz etkilenme için sınır değerler belirlenirken, mesleği gereği elektromanyetik enerjinin etkisinde kalanların konu ile ilgili olarak bilgilendirilmiĢ ve gerekli önlemleri almıĢ olabilecekleri varsayımı yapılmıĢtır. Ayrıca genel yaĢam alanlarında insanların kendi bilgi ve kontrolleri dıĢındaki etkilenmeleri düĢünülerek, kontrolsüz alanlar için sınır değerlere ek olarak 5 kat koruma faktörü eklenmiĢtir.

Yapılan çalıĢmalar bir binanın çatısında baz istasyonu olmasının binada bulunanları, binanın çevresinde bulunanlara göre daha fazla etkilediğini göstermektedir. Bugün baz istasyonlarının kansere yol açtığına iliĢkin “kanıtlanmıĢ” epidemiyolojik veriler henüz ortada yoktur. Ancak izin verilen eĢik değerin yarısından itibaren Radyo Frekans radyasyona maruz kalanlarda kanserlerin daha fazla görüldüğü bilinmektedir.

Baz istasyonları ile aynı frekansları kullanan cep telefonlarının kullanım süresi arttıkça; istatistiksel olarak anlamlı bir biçimde baĢ dönmesine, keyifsizlik haline, konsantrasyon bozukluklarına, bellek kaybına, baĢ ağrısına, kulakta ve kulak arkasında ağrı ve kızarıklığa, yüzde yanmaya ve kafa sıcaklığında artıĢa yol açtığı bilinmektedir. Bu bağlamda, insanların yaĢam alanlarında baz istasyonlarının 365 gün ve 24 saat çalıĢtığı gözden uzak tutulmamalıdır (Kayıhan 2002).

(29)

3.5. Elektromanyetik Alanın Ġnsan Sağlığı Üzerindeki Etkileri

Modern toplumlarda yaĢayan hemen herkes sürekli olarak doğal olaylardan kaynaklananların çok üstünde elektromanyetik alan ve dalgaların içinde bulunmaktadır. Bunların, yüksek Ģiddet veya güç düzeylerinde insan sağlığına zararlı olduklarına kuĢku yoktur. Ancak, insanların günlük hayatta karĢılaĢtıkları daha düĢük düzeydeki alan ve dalgaların uzun vadede insan sağlığı üzerinde olumsuz etkileri olup olmadığı tartıĢma konusu olmaya devam etmektedir. Dünya genelinde, elektrik üretim ve dağıtım Ģirketleri ve elektrikli aygıtların üreticileri, çoğunlukla insan sağlığı açısından bir tehdit olmadığını veya çok az olduğunu söylemektedirler. Öte yandan, bu konuda araĢtırma kaynakları talep eden bilim insanları ve korunma amaçlı ürün veya hizmet satanlar, çoğunlukla olası veya gerçekleĢen zararların inkâr edilemeyeceğini ve ciddi boyutlarda olduğunu iddia etmektedirler. Bugüne kadar yapılan bilimsel araĢtırmalar elektromanyetik alan ve dalgaların çok küçük Ģiddet ve güçlerde bile çeĢitli biyolojik etkileri olduğunu göstermiĢtir.

Elektromanyetik radyasyonlar (EMR) dalga özellikli radyasyonlar olarak tanımlanır. EMR boĢlukta yayılma özelliğine sahiptir. Bu tür dalgalar dalga boyları ve frekansları ile belirlenir. Tüm elektromanyetik dalgalar, boĢlukta aynı hızla yayılırlar. Bu hız, ıĢık hızına eĢit olup, saniyede 300.000 km‟dir. Elektromanyetik radyasyonlar iyonlaĢtırıcı olanlar ve iyonlaĢtırıcı olmayanlar olarak ikiye ayrılır. ĠyonlaĢtırıcı olanlar X ve gamma ıĢınlarıdır ve sağlığa olumsuz etkileri olduğu kanıtlanmıĢ durumdadır. ĠyonlaĢtırıcı olmayan elektromanyetik radyasyonlar uzun dalga boyludan kısa dalga boyluya doğru radyo dalgaları, mikro dalgalar, infrared ıĢınları, görünür ve lazer ıĢınları ve ultraviyole ıĢınlarıdır. Bunlardan infrared radyasyon, görünür ve lazer ıĢınları ve ultraviyole ıĢınlarının da insan vücuduna verdiği zararlar, yapılan çok sayıda araĢtırma ile kanıtlanmıĢtır.

Ġnsan vücudunun manyetik alanla olan dengesini bozan etkenlerden birisi de kimyasal kirleticiler, haberleĢme frekansları, elektrik güç taĢımalarından gelen sinyallerle çevrenin kirlenmesiyle ortaya çıkar. Toksin madde, radyasyon gibi kirleticilerden gelen sinyaller canlının elektromanyetik dengesini bozmaktadır (URL 4).

(30)

AraĢtırmacıların tespitlerine göre elektromanyetik kirlilik veya smog olarak bilinen elektromanyetik alanların insanlar üzerinde genel keyifsizlik, boyunda sertlik, göğüs acısı, hafıza kaybı, baĢ ağrısı, kalp atıĢında ve kan kimyasında değiĢime uğratma, sindirim ve dolaĢım sorunları gibi sağlık sorunları oluĢturabilmektedir. Elektrosmog adı verilen teknolojinin beraberinde getirdiği elektromanyetik kirlenme, insan sağlığını tehdit eden ciddi unsurlardan birisidir. Yüksek gerilim hatlarından cep telefonu dalgalarına, radyo ve TV dalgalarından ev ve iĢ yerlerindeki bilgisayar ve elektrikli diğer eĢyaların yaydığı elektromanyetik dalgalara kadar maruz kalınan elektromanyetik kirlilik sosyal yaĢam ortamında hemen hemen her yerde sağlıksız bir atmosfer oluĢturmaktadır. Elektromanyetik smog beyinden hücrelere gönderilen sinyalleri engelleyerek vücudun bağıĢıklık sistemine zarar verir (Dinçer 2000).

Son yıllarda büyük çapta araĢtırmalar yapılmasına neden olan bir etki ise insan yapımlı kuvvetli manyetik alan kaynağından doğan hastalıklardır. Yapılan araĢtırmalara göre yüksek gerilim hatlarının çocuklarda lösemi ya da beyin kanseri yaptığı bilinen bir gerçektir. 1988'de ve 1991'de yine ABD'de, 1992'de Ġsveç ve Meksika'da ve 1993'de Danimarka'da yapılan araĢtırmalarda çocuklarda görülen kanserlerle ve özellikle de lösemiyle iletiĢim hatlarına yakın yaĢama arasında bir iliĢki olduğunu ortaya koymuĢtur. Cep telefonu zararları üzerinde de birçok araĢtırma yapılmaktadır. Kandaki zararlı proteinlerin ve toksinlerin beyne girmesini engelleyen savunma mekanizmasını devre dıĢı bırakmaya, yorgunluk, baĢ ağrısı, deride yanma hissi ortaya çıkarmaya, yüksek tansiyon oluĢmasına, baĢ ağrıları, baĢ dönmesi ve dikkatin dağılmasına sebep olduğuna dair bulguları elde edilmiĢtir (URL 5).

Cep telefonu Alzheimer, Parkinson ve multiple sclerosis (MS) gibi sinir hastalıklarının oluĢma riskini arttırmaktadır. Kulaklık-mikrofon seti kullananların %80'inde bu tip sorunların olmadığı gözlenmiĢtir. Bu tip elektromanyetik alanların genelde iki etkisinden bahsedilir. Birisi ısı etkisidir. Çünkü yaydığı enerji, insan vücudundan geçerken bir miktar emilir, tutulur ve içerde bir ısı birikimi oluĢur. Bu ısı istenmeyen sonuçlara sebep olabilir. Ġkincinin etkisi ise canlı organizma içindeki birbirine bağlanmıĢ olan molekülleri, atomları etkiler ve bozar. Organizma kendini tamir eder, düzeltir. Ama bir an kontrolden çıkabilir. Kontrolden çıktığında ise basit

(31)

bir iki hücrenin ölümüne veya kanser gibi ölümcül bir hastalığa neden olabileceğinden Ģüphelenilmektedir

Ortalamadan yüksek manyetik alanı olan bölgede yaĢayan çocukların kanser olma olasılığının daha yüksek olduğu sonucuna varılmıĢtır. Birkaç araĢtırmada ortalama değerden yüksek manyetik alanın bulunduğu bölgede uzun süre kalan hamile kadınlarda zor doğum yaptıkları gözlenmiĢtir. Yüksek manyetik alanın, anne adaylarının düĢük yapma olasılıklarını 3 kat artırdığı vurgulanmıĢtır.

 Günlük yaĢamda maruz kalınan alanların beyin tümörlerini, özellikle erkeklerde lösemi ve akut myeloid lösemiyi artırdığı gözlenmiĢtir. 2mG (iki miliGaus) gibi çok küçük manyetik alanlar lösemi, lenfoma ve yumuĢak doku sarkomlarını daha fazla olmak üzere tüm kanser türlerini 4 katı artırmaktadır.

 Ġngiltere, Ġsveç ve ABD de; EM alanlarının akut myeloid lösemi riskini artırdığını rapor edilmiĢtir.

 1979‟da ABD‟de çocukluk kanserleri ve yüksek gerilim hatları iliĢkisi 18 yaĢında 344 çocukta araĢtırılmıĢ ve hatta yakınlık arttıkça çocuklarda löseminin önemli ölçüde artıĢ gösterdiği bildirilmiĢtir. Evleri hat yakınında bulunan yetiĢkinler için de löseminin 2 kat arttığı gözlenmiĢtir

.

 1982 yılında Ġsveç‟te 200 kV‟luk Yüksek Gerilim Hattı (YGH)‟nın 150 m yakınındaki evlerde çocukluk kanserlerini 2 katı arttığı rapor edilmiĢtir.

 1986‟da ise yüksek Ģiddetlerde manyetik alana maruz kalanlarda kanser riski 2.7 iken, aynı adreste doğan ve hala yaĢayan kiĢiler için riskin 5.6‟ya yükseldiği bildirilmiĢtir.

 Elektrik hatlarında çalıĢanların beyin kanserine yakalanma oranı 7 kat fazla bulunmuĢtur.

(32)

4. ELEKTROMANYETĠK ALAN ÖLÇÜMLERĠ

Ölçümler için tespit edilen sınır değerler insanların 24 saat bulunduğu yerlerde aĢılmaması gereken değerlerdir. GSM Ģebekeleri için kurulan baz istasyonu tesisi, genelde birkaç metre küp hacme sahip enerji kaynağı ve cephe ya da çatıya kurulan antenden oluĢur. Standartların belirlediği sınır değerler 900 MHz'de antenden yayılan güçle ilgilidir. Bu güç, geniĢ bantlı ve her yönden alıĢ yapabilen elektrik alan-metrelerle ölçülür. Piyasada, birkaç yüz kHz'den 2-3 GHz'e kadar geniĢ bantlı (böylece baz istasyonu anteni olsun, TV verici anteni olsun tüm vericilerden gelen toplam etki ölçülecektir) alan Ģiddeti ölçen cihazlar mevcuttur. Ölçülerin öncelikle bu cihazlarla yapılması ve eğer sınır değerlere yaklaĢılıyorsa ya da aĢılıyorsa frekans seçici ve yöne duyarlı antenlerle tekrarlanması gerekmektedir. Ölçü yapılan bir bölgede, öncelikle nereden gelirse gelsin, sınır değerlerin aĢılıp aĢılmadığı kontrol edilmelidir (Sevgi 2000).

Türkiye'de EMO, TÜBITAK ve değiĢik üniversiteler, hatta çevre müdürlükleri gibi kamu kuruluĢlarınca ölçüler yapılmaktadır. EMO tarafından, Ġstanbul‟un değiĢik bölgelerinde okul, hastane, park, kalabalık alıĢ veriĢ merkezleri ve sokakları, bina cepheleri ve çatıları ile bina içlerinde son zamanlarda ölçmeler yapılmaktadır. Bu ölçmeler seçilen tipik bölgelerde, günün değiĢik saatlerinde tekrarlanmaktadır. Baz istasyonu yerleĢimi olarak kötü sayılabilecek tipik yerler saptanmıĢ ve buralarda tekrarlı ölçüler gerçekleĢtirilmektedir. Ölçüler, baz istasyonları civarında, sokak aralarında, bina çatılarında ve evlerde yapılmaktadır. Ölçülerin tamamında ICNIRP' nin belirlediği sınır değerler baz alınmaktadır. Tekrarlı yapılan ölçüler telefon konuĢmalarının en yoğun ve en az olduğu düĢünülen saatlerde tekrarlanmaktadır.

4.1. Türkiye’de Yasal Düzenlemeler

Telekomünikasyon Kurumu tarafından 12.7.2001 tarihli resmi gazetede yayınlanan “10 kHz-60 GHz Frekans Bandında ÇalıĢan Sabit Telekomünikasyon Cihazlarından Kaynaklanan Elektromanyetik Alan ġiddeti Limit Değerlerinin Belirlenmesi, Ölçüm Yöntemleri ve Denetlenmesi Hakkında Yönetmelik” ile Türkiye‟de geçerli olan sınır değerleri belirlenmiĢtir. Elektromanyetik alan ölçümleri

(33)

halen yürürlükte olan bu yönetmelik çerçevesinde Telekomünikasyon Kurumu denetiminde gerçekleĢtirilmektedir.

Ayrıca Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğünün ĠyonlaĢtırıcı Olmayan Radyasyon-Elektromanyetik Kirlilik adı altında 29.05.2000 tarihli ve 2000/56 sayılı bir genelge yayımlamıĢtır. Bu genelgede insan ve çevre sağlığı üzerindeki etkiler ve riskler açısından, bunların uygun yer seçimlerinin yapılması, kurulmaları, iĢletilmeleri ve kullanımlarında gerekli tedbirlerin alınması ve tedbirlerin kontrolünün yapılması gerektiği vurgulanmıĢtır.

Ülkemizde ihtiyari standart niteliğinde olan, 10 kHz ile 300 GHz frekans bölgesindeki elektrik ile manyetik alanlara maruz kalan insandaki kısa dönemli olumsuz etkilerin önlenmesiyle ilgili tedbirleri kapsayan "TS ENV 50166-1, "TS ENV 50166-2” standardı bulunmaktadır. Bu standartlarda, iĢçiler ve genel halk için, doğrudan ve dolaylı zararlara karĢı koruma, temel sınırlamalar, referans seviyeleri, ölçüm metotları, cihazlar, ölçme iĢlemleri, maruz kalma sınırlarının tespiti esasları, elektromanyetik alan kaynakları, alan değerlerinin ölçümünde pratik öneriler ve alan değerlerinin ölçüm sistemleri yer almaktadır.

Türkiye‟de yüksek gerilim hatları ve trafolardan kaynaklanan EMR konusunda herhangi bir yasal düzenleme yoktur. Yüksek gerilim hatları ve diğer elektrik tesisleri Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından 30.11.2000 Tarih ve 24246 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan “Elektrik Kuvvetli Akım Tesisleri Yönetmeliği”ne göre kurulmaktadır.

4.2. Elektromanyetik Alan Sınır Değerleri

Elektromanyetik radyasyon konusunda her ülke kendi standartlarına göre limit değerler belirlemiĢtir. Avrupa Birliği‟ne üye ülkeler ve ABD dâhil olmak üzere birçok Dünya ülkesinde ortak olarak kabul gören ve uygulanan sınır değerler bulunmaktadır. Bu sınır değerler Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından da tanınan ve uluslararası bir komisyon olan ICNIRP (International Commission on Non-Ionizing Radiation Protection-Ġyonize olmayan radyasyondan koruma komisyonu) tarafından genel halk için günde 24 saat maruz kalındığı kabulüyle belirlenmiĢtir.

(34)

Ülkemizde de Telekomünikasyon Kurumu tarafından 12.7.2001 tarihli resmi gazetede yayınlanan “10 kHz – 60 GHz Frekans Bandında ÇalıĢan Sabit Telekomünikasyon Cihazlarından Kaynaklanan Elektromanyetik Alan ġiddeti Limit Değerlerinin Belirlenmesi, Ölçüm Yöntemleri ve Denetlenmesi Hakkında Yönetmelik” ile geçerli olan sınır değerler belirlenmiĢtir. Bu yönetmelikte yer alan limit değerler Çizelge 4.1 de gösterilmiĢtir.

Çizelge 4.1 Ortam ve Tek Bir Cihaz Ġçin Belirlenen Limit Değerler (Yönetmelik) (URL 6)

Frekans Aralığı E-alan Ģiddeti H-alan Ģiddeti EĢdeğer düzlem dalga

güç yoğunluğu (MHz) (V/m) (A/m) (W/m2) Tek bir cihaz için limit değeri Ortamın toplam limit değeri

Tek bir cihaz için limit değeri Ortamın toplam limit değeri Tek bir cihaz için limit değeri Ortamın toplam limit değeri 0.010 - 0.15 22 87 1.3 5 - - 0.15 - 1 22 87 0.18/f 0.73/f - - 1-10 22/f1/2 87/f1/2 0.18/f 0.73/f - - 10 - 400 7 28 0.02 0.073 0.125 2 400 - 2000 0,341.f1/2 1.375f1/2 0.0009f1/2 0.0037f1/2 f/3200 f/200 2000- 60000 15 61 0.04 0.16 0.625 10 * f =frekans (MHz)

Çizelge 4.2 GSM ġebekeleri için kabul edilen sınır değerler (URL 6)

Sınır Değerler E (V/m) S (µW/cm2) 900 MHz 1800 MHz 900 MHz 1800 MHz Türkiye 42 59 450 900 ABD 41 58 450 900 Rusya 6 6 10 10 Ġtalya 6 6 10 10 Ġsveç 4 6 ---- ----

(35)

4.3. Baz Ġstasyonu Ölçmeleri

Telekomünikasyon Kurumu tarafından 12.7.2001 tarihli resmi gazetede yayınlanan “10 kHz-60 GHz Frekans Bandında ÇalıĢan Sabit Telekomünikasyon Cihazlarından Kaynaklanan Elektromanyetik Alan ġiddeti Limit Değerlerinin Belirlenmesi, Ölçüm Yöntemleri ve Denetlenmesi Hakkında Yönetmelik” ile Türkiye‟de geçerli olan ölçüm yöntemleri belirtilmiĢtir. Bu yönetmelik çerçevesinde baz istasyonları ölçümleri ilgili maddeler göz önünde bulundurularak gerçekleĢtirilmektedir.

ġekil 4.1 Baz istasyonlarında elektromanyetik alan ölçen taĢınabilir düzen

ġekil 4.1‟de ICNRP değerlerinin sağlanıp sağlanmadığını denetlemek üzere kullanılabilecek geniĢ bantlı (istenirse bilgisayar kontrollü ve tam otomatik çalıĢabilecek) bir elektrik alan ölçü aleti gösterilmiĢtir. Bu alet bulunduğu ortamda 100 MHz – 3 GHz arasında çalıĢan bütün (radyo/TV vericileri, GSM Ģebekeleri, mikrodalga fırın, vb.) elektromanyetik kaynaklardan gelebilecek toplam elektrik alanı ölçmektedir. Zaten ICNIRP sınır değerleri de kaynağı ne olursa olsun bulunduğunuz yerdeki toplam değeri belirlemektedir.

Limit değerlerin aĢılması durumunda hangi kaynağın buna neden olduğunu bulmak önem kazanır. Bu durumda frekans seçiciliği olan ve yöne karĢı duyarlı düzen (örneğin spektrum analizörü ve geniĢ bantlı yönlü bir anten) ile sınır değerin aĢılmasına neden olan kaynak bulunabilmektedir.

(36)

5. UYGULAMA

Bu çalıĢma kapsamında, Konya Ģehrinde elektromanyetik kirlilik yoğunluğunun yüksek olabileceği ve GSM baz istasyonlarının yoğun olarak bulunduğu birçok farklı bölgede, elektromanyetik alan ölçüm cihazı ile ölçümler yapılmıĢtır.

Konya kent merkezine ait elektromanyetik kirlilik haritasının hazırlanması amacıyla, çalıĢma alanı olarak Selçuklu, Karatay ve Meram merkez ilçeleri seçilmiĢtir. Bu bölgelerdeki GSM Ģirketlerine ait baz istasyonlarının bulunduğu, 184 ayrı noktada ölçümler gerçekleĢtirilmiĢtir. Ölçümler baz istasyonlarının bulunduğu bölgede 20, 40 ve 60 metre mesafelerde yapılmıĢtır. Ölçümler esnasında SPECTRAN® HF-6080 marka portatif bir elektromanyetik alan ölçüm cihazı kullanılarak, baz istasyonlarının oluĢturduğu elektromanyetik alanlar hem 900 Mhz frekansı hemde 1800 Mhz frekansı için ayrı ayrı ölçülmüĢ ve baz istasyonlarının bulunduğu bölgenin koordinatları el GPS‟i ile tespit edilmiĢtir. Elde edilen veriler ArcGIS 9.2 yazılımında noktasal veri olarak tablolar halinde girilmiĢ ve elektromanyetik kirliliğin yoğun olduğu bölgeleri gösteren raster veriler elde edilmiĢtir. OluĢturulan bu veriler Konya kent merkezine ait sayısal harita ile birleĢtirilerek elektromanyetik alanların yoğun olarak tespit edildiği alanlar belirlenmiĢtir. Elde edilen veriler sayesinde radyasyondan kaynaklanan kirlilik seviyelerini de farklı renklerde gösteren haritalar oluĢturulmuĢtur. Bu haritalar vasıtasıyla, hem mahalle hem de ilçe bazında sağlık açısından riskli bölgeler kolaylıkla tespit edilmiĢtir.

5.1. Bölge Seçimi ve Özellikleri

Konya kent merkezine ait elektromanyetik kirlilik haritasının hazırlanması amacıyla, çalıĢma alanı olarak hem nüfusun hemde kentleĢmenin yoğun olduğu Selçuklu, Karatay ve Meram merkez ilçeleri seçilmiĢtir.

(37)

Çizelge 5.1 Konya-Merkez Nüfus Bilgileri - 31 Aralık 2007 (URL 7)

Toplam ġehir Köy

Ġlçe Toplam Erkek Kadın Toplam Erkek Kadın Toplam Erkek Kadın

Karatay 248.826 124.496 124.33 229.995 115.18 114.815 18.831 9.316 9.515 Meram 304.696 152.436 152.26 282.523 141.419 141.104 22.173 11.017 11.156 Selçuklu 466.233 231.224 235.009 454.537 225.538 228.999 11.696 5.686 6.01 5.1.1. Selçuklu ilçesi Yüzölçümü : 2056 km2 Nüfusu : 466.233 Ġlçe Merkezi: 454.537 Köyler : 11.696 Rakım : 1016 m

Selçuklu, Konya iline bağlı merkez ilçedir. Nüfus ve geliĢmiĢlik bakımından Konya‟nın en büyük ilçesi olan Selçuklu, Konya‟yı baĢkent yaparak tarihteki sarsılmaz yerine oturtan Selçuklulardan ismini almıĢtır. Konya‟nın kuzeyinde yer alan Selçuklu; Sarayönü, Kadınhanı, Derbent, BeyĢehir, Güneydere, Meram ve Karatay ilçeleriyle sınırdır. Selçuklu bir göl tabanı olan ovada kurulmuĢtur. Selçuklu, genel konumu itibari ile ovalık, batı tarafı kısmen dağlıktır. Bitki örtüsü, bozkır iklimi özelliklerindedir. Büyüme hızı bakımından Türkiye „de ilk sıralarda yer alan Selçuklu; Ġstanbul, Ankara, Ġzmir ve birkaç Akdeniz bölgesi ilinin dıĢında Anadolu da en hızlı nüfusu artan ilçelerin baĢındadır. GeliĢmiĢlik açısından Türkiye ortalamasını yakalayan Selçuklu, ilçeler arasında Türkiye‟de 9. sıradadır.

Selçuklu ilçesinde toplam 107 adet eğitim kurumunun yanı sıra, Türkiye‟nin 1. büyük üniversitesi olan Selçuk Üniversitesi kampusu ile bağlı fakülte, yüksek okul ve araĢtırma enstitüleri bulunmaktadır. Ayrıca 107 adet eğitim kurumu, 207 adet cami, 8 adet tam teĢekküllü hastane bulunmaktadır.1., 2. ve 3. Organize Sanayi Bölgeleri ile Tümosan Traktör Fabrikası ve Konya Çimento Fabrikası gibi önemli sanayi tesisleri ve 15 adet küçük sanayi sitesi Selçuklu‟da yer almaktadır (URL 8).

(38)

5.1.2. Meram Ġlçesi Yüzölçümü: 1949 km2 Nüfusu : 304.696 Ġlçe Merkezi: 282.523 Köyler : 22.173 Rakım : 1016 m.

Konya ilinin merkez ilçelerinden olup, Ģehrin güneybatı kısmında yer alır. Ankara-Konya, Isparta-Konya, Antalya-Konya, Mersin-Konya ve Adana-Konya olmak üzere beĢ önemli yolun geçtiği merkezdedir. Tarımsal alanların çok olduğu ilçenin büyük bir bölümü sit alanı kapsamında olduğundan, birçok bölgede yapılaĢmaya izin verilmemektedir. Selçuk Üniversitesi Eğitim Fakültesi baĢta olmak üzere, Ġlahiyat Fakültesi ve Tıp Fakültesi bu ilçenin sınırları içindedir. Yazın en sıcak günlerindeki serin, esintili ve çam kokulu havası, akarsuyu, gül bahçeleri ve ormanlık alanlarıyla yerli ve yabancı misafirlerin dinlenme yeri olmuĢtur. Ġlçenin kuzeyi ve batısı dağ ve tepeleri çevrilidir, güneyi açık geniĢ bir ovalıktır (URL 9).

5.1.3. Karatay Ġlçesi Yüzölçümü: 1978 km2 Nüfusu: 248.826 Ġlçe Merkezi: 229.995 Köyler: 18.831 Rakım: 1016 m.

Ġç Anadolu Bölgesi‟nde Konya iline bağlı bir ilçe olan Karatay, Konya‟nın büyükĢehir olması ile ilçe konumuna getirilmiĢtir. Bu yüzden de Konya Merkezi ile aynı coğrafi yapı ve tarihe sahiptir. Karatay, Konya ilinin üç merkez ilçesinden birisidir. 2007 senesi itibariyle, ilçenin toplam nüfusu 248.826'dır. Bu nüfusun 229.995'i ilçe merkezinde, 18831'i köylerde yaĢamaktır. Karatay ilçesinin yüzölçümü 1978 km², denizden yüksekliği ise 1016 metredir. Karatay‟da Mevlana müzesi bulunduğundan çok yoğun bir Ģekilde yerli ve yabancı turist Karatay'a gelmektedir. Ġlçe arazi yapısı genel olarak düz ve ova Ģeklindedir. En yüksek yeri Aksaray yolu üzerinde "Bozdağ" dır. Obruk yöresi, yayla karakteri taĢır ve Obruk köyü yakınlarında küçük bir Obruk Gölü vardır (URL 10).

Şekil

ġekil 2.1 Coğrafik veri elementleri  (Yomralıoğlu 2000)
ġekil 3.1 Elektromanyetik spektrum diyagramı
ġekil 3.2 Hücresel GSM sistemi (Sevgi 2000).
ġekil 3.3 GSM hücresinde sektörel kapsama ve gölge oluĢması (Sevgi 2000).
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

0 yillarda one suriilen bazi savlara gore, bilgisayar ve iletigim teknoloji- lerinin yaygin kullanim alani bulacagi ve bilginin en onemli meta olacagi bilgi toplu-

Sunulan bu çalışmada, elektromanyetik alanın ökaryotik transkripsiyon üzerine etkisi, elektromanyetik alana maruz bırakılan ve bırakılmayan S.cerevisiae hücrelerinde

0 vektörünü içeren alan herhangi bir vektör cümlesi o uzay¬n

Our main objective is to create a biometric e-voting system which is necessary to overcome the problems and difficulties of the normal voting methods such as

It is difficult to always provide a labeled dataset for review spam detecting utilizing supervised learning method so the above-mentioned method may not be suitable always.

Sonuç: Çalışmamızda 900 MHz elektromanyetik alanın başta Purkinje ve granüler hücrelerinde Kaspaz-3 ekpresyonu ile eşlik eden apoptozise neden olarak serebellum üzerinde

Bu yüksek lisans tezinde, Niğde ilinde bulunan baz istasyonlarının çevresinde oluĢturduğu elektrik alan, manyetik alan ve elektromanyetik güç gibi elektromanyetik

Bu çalışmada öncelikle Türkiye geneli için deprem lokasyonları (1900-2008 yıllarına ait), deprem kayıt cihazları, hasar yapan depremler, tarihsel depremler,