• Sonuç bulunamadı

Günümüz Sanatında Fotoğraf-Resim ilişkisi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Günümüz Sanatında Fotoğraf-Resim ilişkisi"

Copied!
125
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)
(2)

GÜNÜMÜZ SANATINDA FOTOĞRAF-RESĠM ĠLĠġKĠSĠ

SEMRA KAYIKCĠ KOTAN

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ

UYGULAMALI SANATLAR ANA BĠLĠM DALI

GAZĠ ÜNĠVERSĠTESĠ

EĞĠTĠM BĠLĠMLERĠ ENSTĠTÜSÜ

(3)

i

TELĠF HAKKI ve TEZ FOTOKOPĠ ĠZĠN FORMU

Bu tezin tüm hakları saklıdır. Kaynak göstermek koĢuluyla tezin teslim tarihinden itibaren 24(yirmidört) ay sonra tezden fotokopi çekilebilir.

YAZARIN

Adı : Semra

Soyadı : KAYIKCĠ KOTAN

Bölümü : Mesleki Resim-ĠĢ Eğitimi

Ġmza :

Teslim tarihi :

TEZĠN

Türkçe Adı : Günümüz Sanatında Fotoğraf-Resim iliĢkisi

Ġngilizce Adı : The Relationship Between Photography and Drawing in Today‟s Art

(4)

ii

ETĠK ĠLKELERE UYGUNLUK BEYANI

Tez yazma sürecinde bilimsel ve etik ilkelere uyduğumu, yararlandığım tüm kaynakları kaynak gösterme ilkelerine uygun olarak kaynakçada belirttiğimi ve bu bölümler dıĢındaki tüm ifadelerin Ģahsıma ait olduğunu beyan ederim.

Yazar Adı Soyadı: Semra KAYIKCĠ KOTAN Ġmza:

(5)

iii Jüri onay sayfası

Semra KAYIKCĠ KOTAN tarafından hazırlanan “GÜNÜMÜZ SANATINDA FOTOĞRAF-RESĠM ĠLĠġKĠSĠ” adlı tez çalıĢması aĢağıdaki jüri tarafından oy birliği / oy çokluğu ile Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Uygulamalı Sanatlar Anabilim Dalı Mesleki Resim-ĠĢ Eğitimi Bilim Dalı‟nda Yüksek Lisans tezi olarak kabul edilmiĢtir.

DanıĢman: Prof. Dr. Atilla ĠLKYAZ

(Sanat ve Tasarım Fakültesi, Görsel Sanatlar Bölümü, Gazi Üniversitesi) ….………

BaĢkan: Prof. Dr. Atilla ĠLKYAZ

(Sanat ve Tasarım Fakültesi, Görsel Sanatlar Bölümü, Gazi Üniversitesi) ….………

Üye: Prof. Dr. Cebrail ÖTGÜN

(Güzel Sanatlar Fakültesi, Resim Bölümü, Hacettepe Üniversitesi) ….………

Üye: Doc. AyĢegül TÜRK

(Sanat ve Tasarım Fakültesi, Görsel Sanatlar Bölümü, Gazi Üniversitesi) ….……… Tez Savunma Tarihi: 08/10/2015

Bu tezin Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Uygulamalı Sanatlar Anabilim Dalı Mesleki Resim-ĠĢ Dalı‟nda Yüksek Lisans tezi olması için Ģartları yerine getirdiğini onaylıyorum.

Unvan Ad Soyad

Eğitim Bilimleri Enstitüsü Müdürü

(6)

iv

(7)

v

TEġEKKÜR

Bu tezin hazırlanmasında desteğini esirgemeyen ve sonsuz sabrı için danıĢmanım Prof. Dr. Atilla ĠLKYAZ‟a, manevi desteği, gerekli yerlerdeki düzeltme ve uyarılarıyla yanımda olan eĢim Serhat KOTAN‟a, her zaman varlığını yanımda hissettiğim annem Saime KAYIKCI‟ya ve yaĢasaydı benimle en çok gurur duyacak kiĢi olan, eğitim öğretim hayatımda ve kiĢisel varlığımda en büyük payı olan sevgili babam Temel KAYIKCI‟ya teĢekkürü bir borç bilirim.

(8)

vi

GÜNÜMÜZ SANATINDA FOTOĞRAF-RESĠM ĠLĠġKĠSĠ

(Yüksek Lisans Tezi)

Semra KAYIKCĠ KOTAN

GAZĠ ÜNĠVERSĠTESĠ

EĞĠTĠM BĠLĠMLERĠ ENSTĠTÜSÜ

HAZĠRAN 2015

ÖZ

“Günümüz sanatında Fotoğraf-Resim ĠliĢkisi” isimli bu tezin amacı, fotoğrafın icadı ve geliĢimi ile birlikte resim sanatıyla etkileĢime girmesi sonucunda ortaya çıkan durumların ve sanatsal sonuçlarının irdelenmesidir. Fotoğrafın icadı ile baĢlayan süreç, dönem ressamlarının bakıĢ açıları, çeĢitli sanat akımları içerisinde fotoğrafın kullanımı, fotoğrafın bir sanat dalı olarak kabul görmesi incelenmiĢtir. Ayrıca modern ve postmodern dönemlerde resim ve fotoğraf iliĢkisi ele alınmıĢtır. Fotoğraf ve resim etkileĢimi sürerken Türkiye‟ de sanat eğitiminde fotoğrafın kullanımı ile ilgili durumun incelenmesi ile birlikte artıları, eksileri ele alınmıĢtır. Yapılan geçmiĢ yıllara ait kaynak taramalar ve çalıĢmalar göstermektedir ki 20. yüzyıl‟ın baĢından beri etkisini artıran sanat akımları içerisinde fotoğraf sanatçılara var olan durumu farklı algılama ve yorumlama özelliği kazandırmıĢtır. Dünya‟da resim sanatı ve sanat eğitimi içerisinde bir sanat dalı olarak kabul gören fotoğraf, Türkiye‟de eğitim sisteminde hala varoluĢsal sorunlar yaĢamaktadır. Fotoğrafın farklı sanat dalları altından çıkıp bireyselleĢmesi geliĢimini ve kalitesini artıracaktır.

Bilim Kodu :

Anahtar Kelimeler : Fotoğraf, Fotoğraf Eğitimi, Resim Eğitimi, Sanat Eğitimi Sayfa Adedi

DanıĢman

:125

(9)

vii

THE RELATIONSHIP BETWEEN PHOTOGRAPHY and DRAWING

IN TODAY’S ART

(M.S Thesis)

Semra KAYIKCĠ KOTAN

GAZI UNIVERSITY

GRADUATE SCHOOL OF EDUCATIONAL SCIENCES

HAZĠRAN 2015

ABSTRACT

The aim of the thesis that is named “the relationship between photograph and drawing in today‟s art” by the reason of interaction photograph and art, is explicating the results of the artistic and the situations that are emerged accompanied by the inventions and development of photograph. The point of views of artists, the usage of photograph in various art trends, and gaining acceptance as an art movement of photography have been analysed since the invention of photograph in that period. And also the relationship between art and photograph in modern and post-modern periods has been taken in hand. While the interaction between photograph and art is continuing, the usage of photograph in art education in Turkey has been arguing out nonetheless its positive and negative ways. In accordance with the past surveys and source screening, since the beginning of the 20th century among the art movements that are enhanced their effects, just photograph has brought in artists to perceive and comment differently the situation that does exist. The photograph that has been enhanced as an art movement in art and art education in the world has still lived some existing difficulties in the education system of Turkey. Gaining an identification for photograph separately from the other art movements is going to heighten its development and quality.

Science Code :

Key Words : Photography, Education of Photography, Education of Drawing, Education of Art

PageNumber Co-supervisor

:125

(10)

viii

ĠÇĠNDEKĠLER

ÖZ ... vi ABSTRACT ... vii ĠÇĠNDEKĠLER ... viii ġEKĠLLER LĠSTESĠ ... x BÖLÜM 1 ... 1 GĠRĠġ ... 1 Problem Durumu... 2 AraĢtırmanın Amacı ... 3 AraĢtırmanın Önemi ... 3 Varsayımlar ... 4 Sınırlılıklar ... 4 Tanımlar ... 4 BÖLÜM 2 ... 9 FOTOĞRAF-RESĠM ĠLĠġKĠSĠNĠN TARĠHÇESĠ ... 9

2.1 Fotoğraf Sanatında Resmin Etkileri ... 14

2.2 Resim Sanatında Fotoğrafın Etkileri ... 17

BÖLÜM 3 ... 21

MODERNĠST DÖNEMDE SANATTA FOTOĞRAFIN KULLANIMI ... 21

BÖLÜM 4 ... 49

GÜNÜMÜZ SANATINDA FOTOĞRAF ve RESĠM ĠLĠġKĠSĠ ... 49

4.1 Fotogerçekçilik ve Fotoğraf ... 59

(11)

ix

4.3 Türkiye’ de Günümüz Sanatı Ġçerisinde Resim ve Fotoğraf ĠliĢkisi ... 71

BÖLÜM 5 ... 99 YÖNTEM... 99 AraĢtırmanın Modeli...99 Evren ve Örneklem ...100

Verilerin Toplanması ...100

Verilerin Çözümlenmesi ve Yorumlanması ...100

BÖLÜM 6 ... 101

SONUÇ... 101

(12)

x

ġEKĠLLER LĠSTESĠ

ġekil 1: Camera Obscura çalıĢma prensibi ... 9

ġekil 2: Basit bir Camera Obscura ... 10

ġekil 3: 18 yy‟ da portatif Camera Obscura ... 10

ġekil 4: Joseph Nicéphore Niepce ... 12

ġekil 5: NicephoreNiepce, Saint Loup de Varennes‟ de pencereden görünüs, 1826. ... 12

ġekil 6: L J.M.Daguerre.Boulevarddu Temple,Paris.dagerotip.1839. ... 13

ġekil 7: Henry PeachRobinson (1830–1901) - George Eastman evi ... 16

ġekil 8: J. L. Gérôme, Bursa‟da Büyük Hamam... 18

ġekil 9: Eadvveard Muybridge dörtnala koĢan atlar, 1872 ... 19

ġekil 10:Theodore Gericault, The Epsom Derby, 1821 ... 19

ġekil 11. Claude Monet, Gündoğumu, 1873... 22

ġekil 12. Edmond Bacot, Saint-Maclou, Rouen, 1852–54 ... 23

ġekil 13: Claude Monet, Rouen kateedral serisi, 1894, ... 23

ġekil 14. Degas, Hayvanın Yürüme Evrimi ... 24

ġekil 15. Edgar Degas (detay 1878 Muybridge), YarıĢ Atları, 1885–88, ... 24

ġekil 16. Gicomo Balla, Tasmalı Köpeğin Dinamizmi, 1912 ... 30

ġekil 17. Balla, Keman Yayının Ritimleri, 1912 ... 30

ġekil 18. Anton Giulio Bragaglia, Pozisyon DeğiĢikliği, 1911, ... 31

(13)

xi

ġekil 20. John Heartfield, Have No Fear -- He's a Vegetarian, 1936 ... 34

ġekil 21. Rene Magritte, Bu bir pipo değildir (Ġmgelerin Ġhaneti 1928-1929) ... 37

ġekil 22. Renè Francois Ghislain Magritte Önemsiz VuruĢlar, 1928 ... 38

ġekil 23. Magritte‟nin çalıĢması için kullandığı fotoğraf ... 38

ġekil 24. Salvador Dali, CoĢkunun Fenomeni, 1933, Fotomontaj... 39

ġekil 25. Salvador Dali, Çarmıhtaki Aziz John‟un Mesih‟i, ... 40

ġekil 26. Man Ray ,Solarizasyon, ... 41

ġekil 27. Jerry Uelsmann, fotoğraf birleĢtirme çalıĢması ... 42

ġekil 28. Richard Hamilton'ın, “Günümüz Evleri...”,1956 ... 44

ġekil 29. David Hockney ,Furstenberg ġehri, 1985, Fotoğraf kolajı ... 45

ġekil 30. Andy Warhol, Marilyn Monroe, 1967. ... 46

ġekil 31. Peter Blake, Balkonda, 1955 ... 47

ġekil 32. Cindy Sherman, Untitled #359, 2000, fotoğraf ... 53

ġekil 33. Cindy Sherman, Untitled #479, 1975, fotoğraf ... 54

ġekil 34. Cindy Sherman, Untitled #95, 1981, fotoğraf ... 54

ġekil 35. Sherri Levine, After Walker Evans,1981, fotoğraf... 55

ġekil 36. Barbara Kruger, "Beni Al, Hayatını DeğiĢtireceğim”, 1984 ... 56

ġekil 37: Barbara Kruger, “AlıĢveriĢ Yapıyorum O Halde Varım”, 1987 ... 56

ġekil 38. Gerard Richter, Masa, 1962, 90 x 113, T.Ü.Y.B. ... 57

ġekil 39. Gerard Richter, Betty, 1988, 102 x 72, T.Ü.Y.B ... 58

ġekil 40. John Salt, Köprü, 1969 ... 61

ġekil 41. John Salt, ofset litografi ... 62

ġekil 42. Richard Estes, 79. Cadde otobüs durağı, 2013 ... 62

ġekil 43. Richard Estes, Columbus Metro Ġstasyonu, 2012 ... 63

(14)

xii

ġekil 45. Chuck Close, Mark ... 64

ġekil 46. Robert Cottingham, Roxy, 1972 ... 64

ġekil 47. Rackstraw Downes, 7.caddedeki kuleler, 1983 ... 65

ġekil 48. Yves Klein. 1958. ... 67

ġekil 49. J. Kosuth, Bir ve Üç sandalye, 1965 ... 68

ġekil 50. Jeff Wall, Transparan ıĢık kutusu, 1999-2000 ... 69

ġekil 51. Sigmar Polke, Kız ArkadaĢlar, 1965-66 ... 70

ġekil 52. Sigmar Polke, Süpermarketler, 1976 ... 71

ġekil 53: ġahin Kaygun, çalıĢmalarından ... 73

ġekil 54. ġahin Kaygun, 1984... 74

ġekil 55. ġahin Kaygun, foto-pentür çalıĢmalarından ... 75

ġekil 56. Adsız, 128x103cm, karıĢık teknik, 1989 ... 76

ġekil 57. Bedri Baykam, Che, 4D, 2008 ... 78

ġekil 58. Bedri Baykam, 4D, 2008 ... 78

ġekil 59. Ahmet Elhan, Fotoportreler, 1996 ... 79

ġekil 60. Ahmet Elhan, Yerler Serisi, Rüstem PaĢa Camii, 2009 ... 80

ġekil 61. Nazif Topçuoğlu, Doğudan batıya köprü,2004. ... 80

ġekil 62. Nazif Topçuoğlu, Sakatatlı Kızlar, 2000 ... 81

ġekil 63. Canan Beykal, 51 gün sonra ... 82

ġekil 64. Atilla Ġlkyaz, ġimdi Haberler 190x130cm, 2000 ... 83

ġekil 65. Atilla Ġlkyaz, ġimdi Haberler 90x130cm, 2000 ... 83

ġekil 66. Nur Koçak, Doğal Harikalar ya da FetiĢ Nesneler III,1978. ... 84

ġekil 67. Nur Koçak, Chamade, 1987, tuval üzerine akrilik, ... 85

ġekil 68. Nur Koçak, Annem, Babam, Ablam ve Ben I, 1980-83 ... 86

(15)

xiii

ġekil 70. Balkan Naci Ġslimyeli, 1990 ... 87

ġekil 71: Ġrfan Önürmen çalıĢmalarından ... 88

ġekil 72. Ġrfan Önürmen, Panik, 2009 ... 89

ġekil 73. Ġrfan Önürmen, Multi-layered cut tulle mounted on canvas, 2009... 90

ġekil 74. Bülent ġangar, Suret, 2003-04 ... 91

ġekil 75. Mehmet Yılmaz, DüĢan ve naĢüD (1), 2011 menteĢeyle tutturulmuĢ iki tuval ... 92

ġekil 76. Joel Peter Witkin, Yüzün Ezilme Olasılığıyla birlikte Testisleri Esnetme, 1982. ... 93

ġekil 77. Mustafa Horasan, Bir Hadımağasının Hazin Sonu, 2002. ... 93

ġekil 78. Ramazan Bayrakoğu, Alexandra Maria Lara'nın Portresi, 2008 ... 94

ġekil 79. Ramazan Bayrakoğlu, Sandra ... 95

ġekil 80. Ramazan Bayrakoğlu, Kardelen, 2014 ... 95

ġekil 81. Ramazan Bayrakoğlu, Chile, 2013 ... 95

ġekil 82. Rıfat ġahiner, Medyatik Sarmal, Tuval Üz. KarıĢık, 2001 ... 96

ġekil 83. Rıfat ġahiner, Icono-Cosmos, Drtay, 2001 ... 97

(16)

1

BÖLÜM 1

GĠRĠġ

Resim sanatının fotoğrafla iliĢkisi, Camera Obscura ile baĢlamıĢtır. Camera Obscura görüntünün daha net bir Ģekilde aktarılma ihtiyacının bir sonucu olarak ressamların hayatına girmiĢtir. En ilkel halinden günümüz teknolojisine kadar resim sanatında önemli bir yer tutmayı baĢarmıĢtır.

Fotoğraf icadından sonra çok uzun yıllar boyunca sanat olarak görülmemiĢtir. 20. yüzyıl‟a kadar süren bu varoluĢsal ve kendini kabul ettirebilme sürecinde resim sanatıyla etkileĢim halinde olmuĢtur. Birçok ressam fotoğrafın sunduğu imkânlardan yararlanmıĢtır. Aynı zamanda fotoğrafta resim sanatının estetiksel bakıĢ açısından etkilenmiĢtir. Günümüzde iki farklı disiplin olarak görsel ve düĢsel sanatlara hizmet etmekle birlikte bir birlerine sağladıkları imkânlarla da muhteĢem bir harmoni oluĢturmaktadırlar.

Hayatın her alanında dijitalleĢme söz konusu iken sanat içinde farklı disiplinlerin bundan yararlanmaması ya da etkilenmemesi düĢünülemezdi. Teknolojinin sanatın ruhunu yok ettiği tartıĢmalarıyla birlikte birçok sanatçı bunun aksini ifade etmektedir.

Fotoğraf ve resim farklı iki disiplin ve uygulama alanlarıyla aslında birbirlerine göre eksileri ve artıları olan görsel sanat dallarıdır. Bir ressamın bir resmi tuvale aktarması yıllarca sürebileceği gibi bir fotoğraf sanatçısının hayalindeki kareyi yakalaması uzun zaman alabilir. Aynı zamanda ressamın fotoğraftan faydalanıp zamanı kısaltması birbirleriyle etkileĢiminin en basit örneğidir.

Uygulama teknikleri farklı fakat modern sanat içinde birbirlerine harmanlanıp yeni teknikleri ortaya çıkarmasıyla resim ve fotoğrafın varoluĢsal süreci devam etmektedir. Sanatsal açıdan birbirini bu kadar tamamlayan iki disiplinin eğitim siteminde birlikte uygulanması da kaçınılmaz olmuĢtur. Fotoğrafın Mesleki ve Teknik Eğitim kapsamın da

(17)

2

Ortaöğretimden baĢlayarak Yükseköğretimin her kademesinde yer alması aynı zamanda resim sanatının eğitimin en alt kademesinden en üst kademesine kadar var olması çeĢitli noktalarda buluĢmalarını sağlamıĢtır. Görsel sanatların ağırlıklı olduğu Güzel Sanatlar Eğitimi veren kurumlarda resim fotoğrafın imkânlarından, teknik açıdan fotoğrafta resmin estetiksel bakıĢ açısından faydalanmıĢtır.

Problem Durumu

Günümüz sanatında fotoğraf -resim iliĢkisinin sanat eğitimi içerisinde yeri ve önemi nedir? Toplumsal yapıdaki her değiĢim, özneyi ve beraberinde sanatsal anlatım biçimlerini etkiler. Bu bağlamda fotoğrafın yeri tartıĢılmaz derecede önemlidir. Fotoğraf artık gündelik yaĢantının tam içinde yer almaktadır. TartıĢılmaz en önemli özelliği ise tüm toplumsal sınıflarda aynı Ģekilde kabul görmesi olmuĢtur. Her sınıftan insanın hayatına bir noktada dokundu ve dokunmaya devam etmektedir. Fotoğraf var olduğu andan itibaren geçmiĢi ve anı bizimle beraber geleceğe taĢıma iĢlevinin yanı sıra birçok sanat dalıyla da iliĢki içerisinde olmuĢtur.

Resim sanatının fotoğrafla iliĢkisi ise Camera Obscura ile baĢlar. Ressamlar, görüntüleri en doğru biçimde tuvallerine ya da malzemelerine aktarabilmek için Camera Obscura ile daha gerçekçi bir döneme giriĢ yapmıĢlardır. Leonardo Da Vinci‟nin Camera Obscurası, ilk fotoğraf çeken Niepce‟nin öncüsüydü; böylece günümüze kadar gelen fotoğrafik görüntünün temeli atılmıĢ oldu.

Fotoğrafın ilk bulunduğunda sanat çevreleri tarafından pek benimsenmese de zaman içerisinde hak ettiği değeri fazlasıyla bulmuĢtur. Özellikle resim sanatının vazgeçilmez parçalarından biri olmuĢtur. Yardımcı öğe olarak resim sanatının tamamlayıcılarından biri olmakla birlikte yarattığı farklı bakıĢ açıları ve gerçekçi yaklaĢımla resim sanatı içerisinde çoktan yerini almıĢ görünmektedir.

Üzerinde duracağımız asıl konu ise tam olarak budur; yani fotoğraf sanatının resim olan iliĢkisinin baĢlangıcı ve günümüze kadar birbirlerini nasıl etkilediğidir. Bildiğimiz bir gerçek vardır ki günümüz çağdaĢ sanat eğitimi içerisinde resim kadar fotoğraf da oldukça önemlidir. Bu iki farklı disiplinin kesiĢim noktaları ve birbirleri üzerinde yaratıkları etki tartıĢılmaz ki muhteĢem sonuçlar ortaya çıkarmaktadır. Bunun farkında olan birçok kiĢi ve

(18)

3

eğitim kurumu da fotoğraf ve resim sanatının iç içe geçmiĢ beraberliğini eserlerine ve müfredatlarına aktarmaktadırlar.

Bu araĢtırmanın temel amacı da fotoğraf sanatı ve resim sanatının birlikteliğinin baĢlangıcından günümüze nasıl geldiği, bu konuda eğitim veren sanat eğitim kurumlarının ve fotoğraf-resim birlikteliğini eserlerine yansıtan kiĢilerin bu iki disipline sağladıkları katkıların neler olduğunu araĢtırmaktır. Fotoğraf ve resim sanatının birbirine etkileri nelerdir, sanat eğitimi içerisinde ikisinin birlikte yer almasının birbirlerine katkıları ve öneminin neler olduğunun araĢtırılmasıdır.

AraĢtırmanın Amacı

Bu araĢtırmanın temel amacı disiplinler arası sanat akımları içerisinde fotoğraf ve resim sanatının iliĢkilerinin belirlenmesi ve sanat eğitiminde yerinin saptanmasıdır.

Bu genel amaca ulaĢılmaya çalıĢılırken aĢağıdaki sorulara da yanıt aranacaktır:

1. Fotoğraf sanatının ortaya çıkmasından günümüze kadar yaĢadığı geliĢimler nelerdir? 2. Fotoğraf sanatının resimle buluĢtuğu anda ki bakıĢ açısıyla çağdaĢ dünyada ki bakıĢ açısı arasında ne gibi farklılıklar yer almaktadır?

3. Sanat eğitimi veren kurumlarda bu iki disiplinin öğretimi nasıl yapılmaktadır?

4. Günümüzde fotoğraf ve resim sanatı eğitimi alan kiĢilerde etkilenmenin ağırlıklı olduğu alan hangisi olmaktadır?

5. Resim sanatında fotoğrafın kabul görmediği durumlar var mıdır?

6. Klasik tarzı benimseyen ressamların fotoğrafik resimlere bakıĢ açısı nedir?

AraĢtırmanın Önemi

GeliĢen ve değiĢen dünya içerisinde görülmektedir ki, mekanik de artık sanatın bir parçasıdır. Teknoloji damarlarımıza kadar iĢlemiĢken sanat içerine sızmaması düĢünülemez ve kaçınılmaz bir sondu. Bir teknoloji sonucu olan fotoğrafın sanat içerisine sızması en estetik haliyle ve mükemmel görsel sonuçlarıyla mümkün olmuĢtur. Anı var olduğu gibi gerçekçiliğiyle dondurması bir çok ressama daha gerçekçi eserler ortaya

(19)

4

çıkarma imkânı sunmuĢtur. Bu bağlamda yeri tartıĢılmaz derecede önemlidir. Alt baĢlıklar halinde sıralamak gerekirse;

1. Fotoğraf ile birlikte gerçekçi görüntülerin aktarımının ressamlar için önemi açısından, 2. Fotoğrafın geliĢiminin bakıĢ açısına kattığı farklılıklar açısından,

3. Sanat eğitimi içerisinde fotoğrafın öneminin ve yerinin belirlenmesi açısından oldukça önemli bir yere sahip olmakla birlikte araĢtırma sonuçlarının bu konuda araĢtırma yapmak isteyenlere kaynak oluĢturabileceği ve yol göstereceği umulmaktadır.

Varsayımlar

1. AraĢtırma konusu olan fotoğraf ve resim iliĢkisi hakkında literatür tarama güncel ve güvenilir kaynaklardan olacaktır.

2. GörüĢlerine baĢvurulan kiĢiler alanlarında uzman ve gerekli yeterliliğe sahip olacaktır. 3. AraĢtırma sonucu elde edilen verilerin tamamı gerçeği yansıtacaktır.

Sınırlılıklar

Bu çalıĢma, geçmiĢten günümüze fotoğraf ve resim sanatı arasındaki iliĢkileri birbirlerinden etkilenme durumlarını araĢtıran literatür çalıĢmalara ve alanında uzman kiĢilerin görüĢleriyle sınırlıdır. Söz konusu alan uzmanları ise sanat eğitimi veren kurumlardaki öğretim elemanları ve konusunda uzmanlaĢmıĢ sanatçılardan oluĢmaktadır.

Tanımlar

Fotoğraf sanatı; “Fotoğraf hem bir faaliyet, hem bir kitle iletiĢim aracı olarak kendine özgü kuralları olan, toplumda ve sanat alanında geçerliliğini koruyabilen bir sanat olarak çağdaĢ sanatların içinde yerini almıĢtır. Sanatların birbirinden bağımsız olmadığı, sanatın artık tek baĢına ele alınmamaya baĢladığı günümüzde fotoğraf sanatı da diğer sanatlarla birlikte kullanılmaktadır. Çünkü fotoğraf; baĢlı baĢına bir materyaldir. Yani malzeme ve teknik olarak çeĢitli biçimlerde kullanılabilme özelliğine sahiptir. Ancak fotoğraf, sadece mekanik ve teknik bir iĢlem değil, onun da ötesinde diğer sanat dallarıyla bütünleĢmeye en

(20)

5

yatkın etkinliklerden birisidir. Bütün sanatlar arasında bir iliĢki vardır ve bu iliĢki, farklı sanat alanlarında kullanılan teknikler yoluyla her bir sanat alanının geliĢimini, yaratılan eserleri ve birbirleri arasındaki bağları etkiler” (Özdemir, 1996: 3).

Fotoğraf; Doğada mevcut gözle görülebilen maddi varlık ve Ģekilleri, ıĢık ve bazı kimyasal maddeler yardımıyla ıĢığa karĢı duyarlı hale getirilmiĢ film, kağıt veya her hangi bir madde üzerine saptayan fiziksel ve kimyasal bir iĢlemdir. Kelime Yunanca ıĢık anlamına gelen “photos” ve yazı anlamına gelen “graphes” kelimelerinden oluĢmaktadır. Yani ıĢıkla yazmak anlamına gelmektedir. Fotoğrafçılık uluslar arası bir dildir ve modern hayatta üçüncü bir göz vazifesi görür. Fotoğrafçılık bakmakla görmenin ayrı ayrı Ģeyler olduğunu kanıtlar. Fotoğraf bugünkü geliĢme devrinde bir bilim ve diğer bilim kollarının da hiç Ģüphesiz ki en büyük yardımcısıdır.

Resim sanatı; Resim sanatı, özlem, duygu ve düĢüncelerin belli estetik kurallar çerçevesinde iki boyutlu bir düzlem üzerine yansıtılmasına dayanan sanat dalı. Resimde hacim, mekân, hareket ve ıĢık etkileri, resimsel öğeler aracılığıyla elde edilir; bunlar biçim, çizim, Drawing, design, graphy renk, ton farklılıkları, doku özellikleri vb' dir. Öğelerin çeĢitli biçimlerde bir araya getirilmesi resmin kompozisyonunu oluĢturur. Renk, ıĢığın değiĢik dalgaboylarının gözün retinasına ulaĢması ile ortaya çıkan bir algılamadır. Bu algılama, ıĢığın maddeler üzerine çarpması ve kısmen soğurulup kısmen yansıması nedeniyle çeĢitlilik gösterir ki bunlar renk tonu veya renk olarak adlandırılır. Kompozisyon gerçek ya da gerçekdıĢı olay ve olguları anlatmaya, bir öyküyü betimlemeye ya da yalnızca soyut görsel imgeler yaratmaya olanak verir.

Sanat eğitimi; kiĢinin duygu, düĢünce ve izlenimlerini anlatabilmek, yetenek ve yaratıcılığını estetik bir seviyeye ulaĢtırmak amacıyla yapılan eğitim faaliyetlerinin tümüdür.

Sanat eğitimi; kiĢiye estetik yargı yapabilme konusunda yardımcı olmayı amaçlarken, yeni biçimleri hissedip, eğlenmeyi ve heyecanlarını doğru biçimlerde yönlendirmeyi öğretir. Sanatçı yetiĢtirmeye değil; yetiĢtirmek durumunda olduğu her kiĢiyi, yaratıcılığa yöneltip, onun bilgisel, biliĢsel, duyusal ve duygusal eğitim ihtiyaçlarını karĢılamaya yöneliktir. Yaratıcı güç ve potansiyelleri eğitmek, estetik düĢünce ve bilinci örgütlemek için çalıĢır. Sanat, bireyin sosyal iliĢkilerini ayarlamasını, iĢbirliği ve yardımlaĢmayı, doğruyu seçme ve ifade edebilmeyi, bir iĢe baĢlayıp bitirme sevincini tatmayı, üretken olmayı sağladığı

(21)

6

için gereklidir. Sanat eğitimi; gözlem yapma, özgün buluĢ ve kiĢisel yaklaĢımları destekler, pratik düĢünceyi geliĢtirir. Olayları, olmadan da beyinde gerçekleĢtirebilme gücünü arttırır. Bireyin el becerisini geliĢtirir ve sentez yapmasına yardımcı olur.

Sanat eğitimi, güzel sanatların tüm alanlarını ve biçimlerini içine alan, okul içi ve okul dıĢı yaratıcı eğitimdir. Sanat eğitiminin amacı, yapılmıĢ olanları yineleyen değil, yeni Ģeyler yapabilme yeterlilikleri olan insanları yetiĢtirmektir. Sanat, eğitim bilimindeki birikimin ürünü olan çağdaĢ görüĢler; kiĢinin bir bütün olarak sanatı anlaması, öğrenmesi iletiĢim ve etkileĢime girmesi ile yaratıcı etkinlikte bulunmasını içermekte ve böylece sanat eğitimi alanı yeni ve çağdaĢ bir nitelik kazanmaktadır.

Genel eğitim kapsamında sanat eğitimi, sanatların yasa ve tekniklerini kullanarak, bireye estetik kiĢilik kazandırmayı hedefleyen bir eğitim alanıdır. Sanat eğitimi sürecinde; algılama, bilgilenme, düĢünme, tasarlama, yorumlama, ifade etme ve eleĢtirme davranıĢları, estetik ilkeler doğrultusunda sanatların dili kullanılarak edinilir. Bu eğitim alanında birey; resim, müzik, tiyatro, dans, Ģiir, öykü,roman, heykel, seramik, fotoğraf, yaratıcı drama, film, video gibi sınırsız sanat evreninden, kendine en uygun dili seçme Ģansına sahip olarak kendini ifade olanağı bulmaktadır.

Disiplinlerarası sanat; Resim, heykel, seramik, grafik, tasarım, mimarlık, fotoğraf, müzik, tiyatro, video, sinema, opera gibi disiplinlerin sanatın içinde gerçekleĢtirdiği bütünlüksel, alıĢveriĢsel, iletiĢimsel ve geçiĢken bağın kendisini ifade etmektedir.

Yüksek lisans ve doktora bazında bakıldığında YÖK tez veri tabanında ” fotoğraf sanatı, fotoğraf, resim sanatı, sanat eğitimi ve disiplinler arası sanat ” anahtar kelimeleriyle yapılan araĢtırmalar incelendiğinde;

Fotoğraf ve resim iliĢkisini sanat eğitimi kapsamında incelediğimizde ve geriye dönük araĢtırma yaptığımızda bu konuyla ilgili tez sayısı oldukça azdır. Genel olarak baktığımızda fotoğraf üzerine ayrı resim üzerine ayrı ve birbirinin iliĢkisini inceleyen çok az tez mevcuttur.

Fotoğraf ve resimle ilgili yapılan araĢtırmaları ele alacak olursak karĢımıza sınırlı sayıda araĢtırma çıkmakla birlikte en önemlileri Ģu Ģekildedir:

(22)

7

Nehir Çetin‟ in 2006 yılında hazırladığı yüksek lisans eser metni araĢtırmasında “20. Yüzyılda Fotoğraf- Resim Sanatı ĠliĢkisini” ele almıĢtır. Ortaya çıkardığı sonucu ise Ģu Ģekilde dile getirmiĢtir: “. Ressam bir nesnenin duygusunu aktarırken özne olarak kendi duygusunu (abartma, değiştirme, vs) da tuvale yansıtmaya çalıştı. Ressam, fotoğraftan farklı olarak dehşet görüntüsünün anını yansıtmak yerine izleyiciye dehşet duygusunu vermek istedi ve anın izleyici üzerinde ki sürekliliğini de sağlamış olur. Bir yandan da izleyici olan ressam gerçek dünya ile birebir ilişkimizin koptuğu bu dönemde sayısız çoğaltılan baskılar ve dolaylı anlatımlardan kurtulmamızı sağladı. Görüntülerin sonsuzçoğaltıldığı „biriciğin‟ kaybolduğu bir çağda, ressam; tüm gerçeklik alanlarına, sinyaller göndermeye devam etmektedir.”

Yusuf Murat ġen‟in 2000 yılında hazırladığı Sanatta yeterlik eser metninde “Fotoğraf-Resim ĠliĢkisi Ġçinde Kimlik ArayıĢı” konusunu ele almıĢtır. AraĢtırması sonucunda vardığı nokta ise Ģu Ģekildedir. Gelinen nokta doğrultusunda, toplumsal yaĢamda ve sanatsal alanda sanal gerçeklik denen yeni bir olgu ile karĢı karĢıyayız. Sanat eseri artık elle tutulur olmaktan çıkıp dijital ortamda izlenir hale gelmiĢtir. Sanatçılar günümüzde dijital ortamda yaptığı hareketli, kavramsal iĢlerini yine dijital ortam aracılığıyla birbirlerine göndermekte ve sergilemektedirler.

(23)
(24)

9

BÖLÜM 2

FOTOĞRAF-RESĠM ĠLĠġKĠSĠNĠN TARĠHÇESĠ

Fotoğrafın en ilkel hali olarak kabul edilen Camera Obscura‟nın yani karanlık oda tekniğinin icadı ile fotoğraf ve resim sanatının ortak tarihide baĢlamıĢ sayılmaktadır. Camera Obscura, 1800‟lerin ortasında fotoğraf makinesinin icadına kadar Aristo‟nun çalıĢmalarında, Arap yazmalarında, Leonardo Da Vinci‟nin levhalarında ve birçok kaynakta yer almıĢtır.

Leonardo Da Vinci 1500 yıllarda Camera Obscura ile tasarladığı karanlık oda ile ilgili Ģunu ifade eder. “Karanlık bir odanın duvarında açılan küçük delikten giren aydınlatılmıĢ objelerin görüntüleri delikten biraz uzak mesafeye konan bir beyaz kâğıtta odanın içerisine gelir. Sizler bütün objeleri doğru form ve renkte kâğıdın üzerinde görebilirsiniz. Onlar ıĢınlarının kesiĢmesi dolayısıyla dıĢarıdakinin tersi görünümünde olacaklardır”(Fırat, 1998).

ġekil 1. Camera Obscura çalıĢma prensibi

Camera Obscura terimi ilk olarak Alman astronom Johannes Kepler tarafından 1604 yılında kullanılmıĢtır. Ġngiliz fizikçe ve yazar Sir Thomas Browne 1658 yılında çıkardığı,

(25)

10

optik ve kamera obscura ile ilgili "Cyrus'un Bahçesi (The Garden of Cyrus)" adlı söylevinde görme olayı ile ilgili birçok bilgiye yer vermektedir. Camera Obscura‟nın ilk modelleri oldukça büyüktü. Çünkü ilk modellerde tamamıyla karanlık bir oda veya çadır kullanılmaktaydı.

ġekil 2. Basit bir Camera Obscura

Günümüze yaklaĢtıkça birçok ressamın resimlerinde daha düzgün perspektif ve doğru orantıyı yakalayabilmek için karanlık oda tekniğini geliĢtirerek kullanmıĢlardır. Camera Obscura‟ nın deliğine mercek yerleĢtirerek ıĢık oranını artırıp görüntünün kalitesini yükseltmiĢlerdir.

Teknolojinin geliĢmesi ile birlikte ilkel yöntem karanlık odadan taĢınabilir ve daha geliĢmiĢ Camera Obscura „ların üretimine geçilmiĢtir. Bu portatif üretim kalite ve teknik olarak daha geliĢmiĢ buda ressamlar için birçok kolaylık anlamına gelmiĢtir.

(26)

11

Giovanni Batista della Porta‟nın Magia Naturalis kitabında Camera Obscura‟nın tanımını ayrıntılı olarak Ģu Ģekilde vermiĢtir;

Her tarafı tamamen kapalı, içine rahatça bir insanın girebileceği büyüklükte karanlık, yalnızca bir yüzeyinin ortasında ıĢığın geçmesini sağlayan bir deliği bulunan oda olarak tanımlanabilir. Çevreden yansıyan ıĢıklar delikten geçmekte ve odanın içindeki yüzeyde bir görüntü oluĢturmakta, odanın içinde bunu kaydedecek olan kiĢi de, yüzeyde oluĢan bu görüntü üstüne bir kağıt koyarak oluĢan görüntüyü doğru bir perspektifle çizmektedir. Ancak bu görüntü, tamamen ters bir görüntüdür.

17. yüzyılla birlikte Jan Vermeer, Antonio Caneletto ve Carel Fabritus da yapıtlarını gerçekleĢtirirken Camera Obscura‟dan yararlanmıĢlardır. 17.yüzyıl sanatçıları arasında Camera Obscura stilini yapıtlarında en yoğun Ģekilde görüldüğü ressam ise Jan Vermeer‟dir. Optik perspektif, ön arka plan arasında optik kaynaklı yaklaĢtırma, netsizlikler, ıĢığın tek bir noktadan dağılıĢı, nesnelerin izdüĢümü olan gölgelerinin bu kadar baĢarılı ve gerçeğe uygun bir biçimde gerçekleĢtirmiĢ olması sanatçının Camera Obscura‟yı kullandığının açık bir kanıtıdır. Özellikle perspektif sorunları üzerinde yoğunlaĢtığı, optiğin getirmiĢ olduğu doğrusal bir perspektif içinde ele aldığı resimlerinde sanatçı Camera Obscura‟nın yardımına baĢvurduğu bilinmektedir (Tüfekçi, 2000 s.50).

Teknik olarak ele alırsak Camera Obscura karanlık odadaki iğne deliğinden faydalanarak görüntünün elde edilmesinden sonra deliğin önüne konana merceklerle kalitede bir üst seviyeye ulaĢması ve en son olarak taĢınabilir boyutlara indirgenmesiyle de ergonomik haline ulaĢmıĢtır. Günümüz teknolojisinin temelleri ise birçok kiĢi tarafından atılmıĢtır. Bunlardan tarihte en çok iz bırakmıĢ olanı ise Fransız Joseph Nicéphore Niepce „dir.

Fransız devriminde subaylık yapmıĢ olan Niepce, evinde motorlar, renk veren maddeler, pancar Ģekeri gibi Ģeyler üzerinde bilimsel deneyler yapıyordu . Joseph bu çalıĢmalarında istidatlı bir desinatör oğlu Isidore‟dan çok istifade ediyordu .Ancak , 1814 yılında Ġsidore‟nin Louis XVII‟nin muhafız birliğine girmesiyle bu yardımcısından mahrum kalınca gravürleri , duyarlı bir maddeye batırılmıĢ satıh üzerine ıĢık vererek kopya etme fikri geldi aklına . Böylece , 1816′dan itibaren gümüĢ klorürlü kağıt üzerinde gerçek fotoğraflar elde edildi .

(27)

12

ġekil 4. Joseph Nicéphore Niepce

Niepce ,kardeĢi Claude‟a yazdığı mektuplarda çalıĢmalarının sonunda negatifler elde ettiğini söyleyerek Ģöyle yakınıyordu “Öngördüğüm Ģey baĢıma geldi , zemin siyah , nesneler de beyaz çıktı , yani anlayacağın ön kısım zeminden çok daha aydınlık “ . Niepce bir süre sonra gümüĢ tuzları bırakarak doğrudan doğruya pozitif maddelere el attı . 1822 yılında Judee ziftini bir cam levha üzerine döktü. Birkaç deneyden sonra karanlık odada gravürler elde etmeyi baĢardı. Bu resimlerden “hazır masa” bilinen ilk fotoğraftır. Bu fotoğraf 1892 yılında kaybolmuĢtur. Bir diğeri de 1824 yılında çekilmiĢ ve gözüken manzara adını almıĢtır. ( http://www.odevsel.com/genel-kultur/1468/m-o-384-322-yilinda-aristo-herhangi-bir-delikten-bakarak-gunesin-ya-da-a.html)

ġekil 5. Nicephore Niepce, Saint Loup de Varennes‟ de pencereden görünüs, 1826.

Joseph Nicephore Niepce‟nin çalıĢmalarına yenilikler katan ressam Daguerre, Niépce‟in tersine görüntüyü sabitleme sorununa odaklanmıĢtır ve çalıĢmaları 1837‟de son seklini almıĢtır. Louis-Jacques-Mandé Daguerre 1839‟da, Dagerotip(Daguerreotype) ismini verdiği ilk fotoğraf makinesini icat etmiĢ ve fotoğrafı ticari bir meta haline getirmiĢtir. Bu aletin icadı, fotoğrafik oluĢum içerisinde en büyük yeri tutmaktadır. 19. yüzyıldaki kimya,

(28)

13

fizik, optik alanındaki geliĢmeler ve ilerlemelerle birlikte Daguerre‟de görüntünün tüm netliğiyle sabitlenmesi sorunu üzerinde düĢünmüĢtür. Önceleri birçok ressam ve dekoratör gibi karanlık odaya bas vurmuĢtur; fakat onu burada elde ettiği çizimler tatmin etmemiĢ, görüntüyü çizim aĢamasında müdahale etmeden sabitlemeyi düĢünmüĢtür. Daguerre, gümüĢ nitrat sürerek ıĢığa duyarlı hale getirdiği bakır levhaları, karanlık kutu içinde 15–20 dakika kadar pozlandırmıĢ, sonra da bu levhaları civa buharına tabi tutarak, görüntünün ortaya çıkmasını sağlamıĢtır. Her bir resim tektir ve o dönemde bir levhanın ederi 25 altın franktır (Boztepe, 2011 s.6).

ġekil 6. L J.M.Daguerre. Boulevarddu Temple, Paris, dagerotip,1839.

Teknolojinin her alanında bulunan yenilik fotoğraf tekniğinde de kendisini göstermeye baĢlamıĢtır. Bu ilerleme ve geliĢim süreci fotoğraf makinesinin boyutunun küçülmesi, çekilen fotoğrafların netlik açısından kalitesinin artmasıyla devam etmiĢtir.

George Eastman, 1889‟da ilk defa rulo haline getirilmiĢ filmleri tanıtmıĢtır. Eastman, Kodak adını verdiği fotoğraf makinelerini “Siz deklanĢöre basın, gerisini biz hallederiz” sloganıyla piyasaya çıkarmıĢtır.

Fotoğrafla ilgili diğer önemli bir geliĢme de renkli fotoğrafın bulunması oldu. 1930‟lara kadar doğal renklerde bir fotoğraf elde etmek mümkün olmamıĢtı. Bu döneme kadar fotoğrafçılar eğer talep gelirse fotoğrafları elle boyuyorlardı. 1935 yılında Kodak ilk baĢarılı renkli filmi üretti (ġahin, 2012 s.6).

(29)

14

Bu alandaki çalıĢmaları kolaylaĢtıran ve renkler arasında kromatik uygunluk elde etmeyi sağlayanlar LeopoldoMannes ve LeoGodowsky adlı iki müzisyendir. Kodak firması Mannes ve Godowsky‟nin evlerinde bir laboratuvar kurmuĢtur. Ġki araĢtırmacı çalıĢmalarının sonunda dünyanın en ünlü duyarkartınıKodakchrome‟u icat etmiĢlerdir (1935). 1936‟da da, bir Alman kuruluĢu olan AGFA, renkli negatif filmi üretmiĢ ve böylece renkli fotoğraflar basılmaya baĢlamıĢtır (Larousse, 1986).

Zamanla fotoğrafa ilgi duyan herkes renkli fotoğraf çekmeyi denemiĢlerdir. Hatta zamanla siyah-beyaz fotoğrafın yok olacağı renkli fotoğrafın bunun yerini alacağı zannedilmiĢtir. Fakat günümüzde bile siyah-beyaz teknik değerini korumaktadır.

2.1 Fotoğraf Sanatında Resmin Etkileri

Fotoğrafın icadı ve geliĢimi zamanla ortaya farklı teknikler çıkarmıĢtır. Sanatın birçok alanında kendini göstermeye baĢladığı yadsınamaz bir gerçek olan fotoğraf, hem etkileyip hem de etkilenmiĢtir.

Fotoğrafın bir sanat dalı olarak ortaya çıkıĢında bütün disiplinler içerisinde en etkili olan resim sanatı ve ressamlardır. Günümüz de fotoğraf dili olarak kullandığımız kavramların çoğu resimden geçmiĢtir.

Kompozisyon oluĢturma, ıĢık-gölge ayarları, yumuĢaklık ve sertlikle birlikte kontrastlık yaratma, perspektif açısı vb. kavramların tamamı resimden fotoğrafçılık diline geçen ifadelerdir. Aslında bakılırsa fotoğrafçılığın temellerini de yine ressamlar atmıĢlardır. Fotoğrafın teknik ve estetik açısından en fazla etkilendiği disiplin hiç kuĢkusuz resim sanatı olmuĢtur. Keza, bunun akside aynı derecede geçerlidir. Fotoğraf sanatında resmin etkilerinin ilk görülmeye baĢlanılıp ifade ediliĢi Ġzlenimciliğin etkileriyle olmuĢtur.

Ġzlenimciliğin temel bakıĢ açısı olan doğayı olduğu gibi değil de kiĢide bıraktığı izlerle tekrar yorumlanması fotoğrafçılık içinde benimsenmiĢtir. Fotoğraf sanatıyla ilgilenen kiĢiler bu bakıĢ açısıyla doğayı hissettikleri, hayal ettikleri gibi yansıtmayı baĢarmıĢlardır. Resimsellik Amerika‟da, Photo-Secession, camerawork ve AlfredSteglitz katkılarıyla geliĢti. Resimsellik niteliklerine bağlı kalmanın yollarını araĢtıran akım, 20.yy. baĢında resimde etkisini gösteren yeni oluĢumlar ve yenilikler fotoğrafta da etkisini gösterdi. Kübizm, Fütürizm, Fovizm ve soyut resmin ortaya çıkması yenilikler 20. yy. baĢlarında

(30)

15

oluĢan akımlardır. Diğer taraftan „sade‟ (manipülasyonsuz) modern görüntüler oluĢturmanın yeni yollarını araĢtırırken, bir taraftansa dokunun resimsel özelliğinden uzaklaĢmasına ve Ģehir temasının çalıĢmasına dönüĢünü de beraberinde getiriyordu. 20. yy. ilk on yılına kadar resimsel fotoğraf, uluslararası Güzel Sanatlar hareketi olarak kendini tanıtmaya çalıĢtı. Resimsel fotoğrafçılar, 1905‟e kadar Amerika‟da baĢarıları ile dünyada diğer fotoğrafçıların dikkatini resimsel fotoğrafa çekmeyi baĢardılar. Onlar için iki yöntem çok önemliydi. Birincisi; ifade edici, anlamlı fotoğraf ortaya çıkarmak için disiplinli olmak, geleneksel sanatlara dair bilgilerini artırmak ve bütün bunlar için istekli olmak. Ġkincisi; El iĢi çalıĢmada yeteneğini, her hangi bir alanda yaratıcı çabayla göstermek. Bu iki fikrin yerleĢmesi, bir tarafta profesyonel fotoğrafçılığı diğer tarafta sanatçı amatör fotoğrafçıları içine almaktaydı. Burada eğitimli bilgili ve pahalı ekipmana sahip olan, en önemlisi, sanatsallığın içinde yer alan entelektüel insan tipi geliĢti. Bir ifade aracı olarak fotoğrafçılık, estetik öneme ve geleneksel kültüre bağlı olarak kiĢisel değerlerle birlikte aynı zamanda etik değerlerinde bir yansıması olarak algılandı. Ġlk çalıĢmalarda fotoğraf genellikle halkın beğenisini kazanırken, fotoğrafta daha farklı beklenti içinde olanlar, sanata dair bir gerçeğinde farkına vardılar. Geleneksel kültürün görsel yansıması olan fotoğraf sanatında resimsellik dönemi yavaĢ, yavaĢ ortaya çıkması, fotoğraf sanatında yaratıcılık anlamında önemli rol oynuyordu. Resimsel fotoğrafçılar, kendilerini „hayatın izlenimciliği‟ olarak adlandırılan deneyim ve gözlemin eĢzamanlığına değil; yaĢamın sonsuz değerler ve gerçeklerine karĢı bir sorumluluk duyma fikrini benimsediler. Onun için, ilk resimsel fotoğraf dalgası resimsel merkezliydi (Frizot, 1998 s.311).

Amerika‟ da ve aynı zamanda Avrupa‟ da etkileri görülen resimsel fotoğrafların uygulanıĢ açısından farklılıkları vardır. Pitoresk denilen etimolojik anlamı „resim gibi‟ demek olan geleneksel bir ifade ediĢ tarzı benimsenmiĢti. Birçok fotoğrafçı çalıĢmalarında günlük yaĢamın olağanlığını, kırları resimsel fotoğraflamıĢtır.

Bununla birlikte Pictorialist fotoğraf geliĢmeye devam etmiĢtir. Pictorialistler, fotoğraf makinelerinin ve sonucunda çıkan sanatsal çalıĢmalarınında daha estetik olacaklarına inanmıĢlardır.

Pictorialist fotoğrafın geçmiĢi, Henry Beach Robinson‟un 1869‟da „Fotoğrafta resimsel etki‟ kitabının yayımlandığı yıllara kadar uzanır. Fotoğrafta resimsel etkiler elde etmenin teknik ve estetik yönlerini irdeleyen ilk önemli araĢtırmalardan biri olan kitap, fotoğrafçılara Rönesans‟tan o günlere kadar olan dönemin kültürel birikiminde

(31)

16

araĢtırılması konusunu önerir. 19.yy. fotoğrafın bulunmasıyla oluĢan problemlerin baĢında birçok kiĢinin fotoğrafın mekanik yolla elde edilmesiydi. Resim ile fotoğraf arasında bu dönemde olan tartıĢma mekanik yolla üretimin olmasıydı. Pictorialistler bu problemi, özgün baskı teknikleri ile ve grafik sanatlarına benzer yöntemler geliĢtirdiler. Bu yöntemler fotoğrafı elle müdahale ederek yapılan yöntemlerdir (Peterson, 1955 s.19).

ġekil 7. Henry Peach Robinson (1830–1901) - George Eastman evi

Fotoğraf sanatında resimsellik akımı içerisinde önemli bir yere sahip olan Ressam ve Minyatürcü Sir William Newton 1853‟te fotographic Society Of Great Britain‟in açılıĢ konuĢmasında Ģunları ifade eder;

Fotoğraflarında kullandığı kameranın çok keskin ve net olduğunu, detayı ayrıntılarıyla verdiğini, bunu sanatsal olarak eksik bir ifade olduğunu vurguladı. Sanatçıların konuları için yapacakları çekimlerin çok keskin olmaması gerektiğini önerir. “Bir fotoğrafın kamerada oluĢtuğu gibi bırakılması, sanatsal hünerlerle geliĢtirilmeye giriĢilmemesi gerektiğini” düĢüncesine karĢı Newton, bunun yanlıĢ bir görüĢ olarak değerlendiriyor, “sanatçının becerisinin gökyüzünü boyamak ya da doldurmak, sadece yapılabilir değil övgüye değerdir de, iĢlemin hatalarını düzeltmenin yoludur” Bu tartıĢmalar devam eder. YumuĢatılmıĢ görüntüler elde etmek için kusurlu objektif öneren Newton, konunun farklı düzlemlerini netleĢtirerek ya da yumuĢatarak farklı netleĢme yapılmasını önerir. “Fotoğraf geniĢ bir alandır, her kes istediğini bulabilir. Hiçbir kurala bağlı olmamalıdır, her kes kendi yolunda yürümelidir. Sadece fotoğraf değil sanat çok geliĢecektir” der (Bayhan, 2000 ). Sonuç olarak, resim sanatı bir sanat disiplini olarak kendinden sonra gelen ve görsellik açısından kendisine oldukça benzeyen fotoğraf sanatını etkilemiĢtir. Temellerini ve

(32)

17

tekniksel terimlerini resimden alan fotoğraf ilk baĢlarda resimsel fotoğraflar sunmuĢtur. Zamanla fotoğrafın özgünlüğü ve kendine ait bir dili oluĢsa da resmin katkıları tartıĢılmaz bir gerçektir.

2.2 Resim Sanatında Fotoğrafın Etkileri

Fotoğraf sanatının varoluĢ sürecinde ressamların önemi oldukça fazladır. Birçok ressam aslında ilk fotoğrafçılardır. Bu bilgi bile aslında resim ve fotoğrafın ne kadar iç içe geçmiĢ birbirini tamamlayan, etkileyen ve geliĢtiren iki disiplin olduğunu ortaya koymaktadır. Resim daha eskiye dayanan geçmiĢiyle fotoğrafa bir dil sunarken, fotoğrafta resim sanatına getirdiği yeniliklerle zaman zaman yardımcı ve kolaylaĢtırıcı bir malzeme, bazen de bütünleĢik özgün bir eser sunma imkânı tanımıĢtır.

Resim sanatında fotoğrafı en etkin kullanan hiç kuĢkusuz en baĢından itibaren Ġzlenimciler olmuĢtur. Jale N. Erzen‟e göre;

Ġzlenimciler, biçimi sonsuz Ģekilde parçalamakla anlık olanı ve tikelliği keskin bir Ģekilde algılatarak, duyular dünyasına kendilerini bırakmıĢ gibi görünseler de nesneleri oldukları gibi, nesnesel bilimsel bir Ģekilde görmeyi ve bilmeyi amaçlıyorlardı. Fotoğraf makinesini daha iyi görmek için kullandılar; böylece „ görme‟ yi gösterebilmeye dönüĢtürdüler ve fotoğraf sürekli bir belge ve referans iĢlevini gördü. Fotoğraf makinesini bir resim değil, daha iyi gören bir göz üretmek için kullanan sanatçılar var. Bunlardan Thomas Eakins, fotoğraf makinesi anı yakalamak için kullanırken, resimlerinde gerçeği olduğu gibi yansıtmaya çalıĢıyordu.

Her ne kadar fotoğraf makinesinin o zamanki geliĢiminde fotoğraf sabit bir dünyayı yansıtmıĢ olsa bile, o anı yakalamak gerçeğe ulaĢabilmenin bir yolu olarak görülüyordu. Yüzyıl sonunda Degas, anlık görüntünün belleğinde, bir eskizden daha doğru Ģekilde yaĢayacağına inanarak, balerinlerini, resim atölyesinin bulunduğu üst kattan aĢağı kata inerek izleyip, sonra bir üst kata dönerek resimlerini yapmıĢtı. Çizim, uzun bir zaman içinde oluĢacağından, anlık yaĢantıyı sabit bir sürekliliğe dönüĢtürecekti. Gerçekliğe daha çok yaklaĢmak amacı ile eĢsiz bir anı yakalama ya da durmadan dönüĢenin ardında sürekli olanı yakalama, fotoğraf makinesinin sağladığı yeni bir gerçeklik farkındalığı idi. Fotoğraf makinesi ile zaman kavramı ölçülebilen ve de görülebilen bir unsur oluyordu. Fotoğraf makinesinin resme yardımcı olan bir baĢka belgesel iĢlevini de oryantalist ressamların iĢlerinde görüyoruz. Gerome ya da Türk ressamı Osman Hamdi Bey fotoğraf makinesini daha iyi görmek ya da gösterebilmek için kullandılar. Gerome ile fotoğraf makinesi baĢka bir kültüre nesnel olarak bakabilmenin aracı oldu. Ama Gerome‟un resimlerini incelediğimizde asıl açıklıkla beliren, gözlemin, fotoğraf makinesi arkasında duran bir Batılı tarafından yapılmıĢ olduğudur. Asıl belgeleyen makine değil Gerome‟un kendisidir.

(33)

18

Gerome fotoğraf belgelerinde ne kendini ne de baĢka herhangi bir Batılıyı ya da modem bir imgeyi dahil etmemiĢtir. Yine de bunun yalnızca niyetle ilgili olmadığı da kesindir. Zira Ģunu biliyoruz ki, sanatçı ne kadar arka plana çekilip gözlemi makinesine bıraksa da, fotoğraf her zaman nesnelliğe ihanet eden bir araçtır. Daha önce de söylemiĢ olduğumuz gibi, fotoğraf makinesinin sihirli tarafı, onu tutana her zaman birinci derecede kendini ifade etme Ģansını tanımasıdır. Elimizde fotoğraf makinesi gibi tarafsız bir makine olsa da gerçeği „olduğu gibi‟ görmek diye bir Ģey yoktur. Ona bakmak için durduğumuz yer ve yönümüz dahi bir „öznellik‟ sergiler ( Erzen, 2004 s 28-29).

ġekil 8. J. L. Gérôme, Bursa‟da Büyük Hamam, 29 x 42

Fotoğraf yeni bir teknik ve teknolojik ürün olarak ressamlara farklı bir kapı aralamıĢtır. Görüntüyü anında yakalama özelliği en belirgin artısı olmuĢtur. Bu özellik hayal gücüne sağladığı katkı ile ortaya çıkan özgün eserlere de yansımıĢtır.

Ayrıca fotoğraf, görüntüleri doğru Ģekilde betimleyebilmek için hareketi dondurarak ressama yardımcı olmuĢtur. Gombrich, Sanatın Öyküsü‟nde koĢan at fotoğrafları ile resimlerini karĢılaĢtırmıĢ ve bunun sonucunda Ģu tespitte bulunmuĢtur; dörtnala koĢan atın ayaklarından birinin kesin olarak yere basıĢı, fotoğrafın gösterdiği bir gerçekliktir. Fotoğraf öncesi resimlerde, ressamlar atları her zaman havada süzülürcesine, dört bacağı da gerili olarak resmetmiĢlerdir. Bu tarihten elli yıl kadar sonra fotoğraf makinesi, hızla hareket eden atları anında tespit edecek yetkinliğe ulaĢınca, çekilen resimler hem ressamların, hem de seyircilerin yanıldıklarını çıkardı ortaya. Çünkü dörtnala koĢan hiçbir at, hiçbir zaman, bize doğalmıĢ gibi göründüğü biçimde hareket etmez. Aslında, bacaklarını yerden birbiri ardından kaldırır (Gombrich, 2004 s.28-29).

(34)

19

ġekil 9. Eadvveard Muybridge dörtnala koĢan atlar, 1872

ġekil 10. Theodore Gericault, The Epsom Derby, 92 x 122, 1821

Gerek gerçekçi yaklaĢımda, gerekse gerçeği hayal gücüyle birleĢtirmede fotoğraf resim sanatına pozitif katkılar bulunmuĢtur. Zamanı kısaltma, anı yakalama, gerçekliği algılama fotoğrafla birlikte gelen kavramlar olmuĢtur. Ressamlar ihtiyaçlarına göre fayda sağlamıĢlardır. Bazıları yardımcı malzeme olarak fotoğraftan faydalanmıĢ, bazıları ise resmiyle bütünleĢtirmiĢtir.

Sonuç olarak fotoğraf kendi kiĢisel tarihinin baĢlangıcından itibaren bir sanat disiplini olarak en fazla resim sanatıyla bütünleĢmiĢtir. KarĢılıklı bir etkileĢim sürecinden ikisi de olumlu anlamda geliĢim ve değiĢim göstermiĢtir. Günümüze gelindiğinde görünen eserlerde bu ilerleme daha net bir Ģekilde görülmektedir.

(35)
(36)

21

BÖLÜM 3

MODERNĠST DÖNEMDE SANATTA FOTOĞRAFIN KULLANIMI

Sanayi devriminden sonra teknolojik geliĢmeler zinciri ile birlikte yaĢam teknoloji için varolmaya baĢlamıĢtır. Bu varoluĢ sürecinde doğadaki nesnelerde çok kolay bir Ģekilde sanatın içinde yer almaya baĢlamıĢtır.

Ġnsan estetik kaygılar içinde doğada var olanları güzel ya da çirkin olarak ifade etmeye baĢlamıĢ, hayatını kolaylaĢtırmak için kullandığı materyallerde amaçtan çok görsellik aramaya baĢlamıĢtır. Estetik kaygıların iĢlevin önüne geçmesinin tek nedeni ise teknolojinin sunduğu kolaylıklar olmuĢtur.

Doğanın sundukları ile yetinen insanoğlu bu süreç içinde doğaya hükmetmeye baĢlamıĢtır. Geleneksel olan her Ģey değiĢmeye baĢlamıĢ, sanatta bu değiĢim furyasından en çok etkilenenlerden biri olmuĢtur.

Modernizm insan aklını ve iradesini ortaya koyar. Bunun doğal sonuçlarından biri de modernist sanat anlayıĢıdır. Teknolojinin geliĢmesi insanların gündelik hayatlarına girmesi estetik kaygılarla birlikte sanatta kolaylık sağlayan geliĢmeleri de beraberinde getirmiĢtir.. Modern sanat kendini Empresyonizm (Ġzlenimcilik) ile ilk defa ortaya çıkarmıĢtır.19. yüzyılın ikinci yarısında ve 20. Yüzyılın ilk çeyreğinde Fransa‟da ortaya çıkmıĢtır.

Doğanın Empresyonistler tarafından keĢfi ve yakalamaya çalıĢılan belli bir an, resimlerinde yansıtılmaya baĢlandığında, sanatın gerçek yaĢamla iliĢkisi de baĢlamıĢ, ayrıca ıĢığın nesneler üzerinde yapmıĢ olduğu değiĢiklikler ve nesnelerin görünüĢlerinin ıĢık ile sürekli değiĢikliğe uğradığı gerçeği fotoğrafın ortaya çıkıĢıyla beraber somut temellere oturmuĢtur. Empresyonist düĢüncenin temelini oluĢturan da bu gerçek olmuĢtur (Kılıç, 2000 s.27).

Resimde izlenimcilik, özellikle ıĢık ve renkten kaynaklanan görsel izlenimleri yansıtmayı hedefler. Resmedilen nesnelere veya olaydan çok günün belirli bir zamanına özgü ıĢığın

(37)

22

sanatçı üzerinde yarattığı izlenimlere önem verilir. Akımın öncüleri Claude Monet ve Camille Pissarro'dur. (http://erolardaman.blogspot.com.tr/p/fotografta-empresyonizm-impressionism.html)

Empresyonist ressamların önceliği renk ve bir yüzeydir. Açık havada güneĢ ıĢığının oluĢturduğu rengin ressamlar üzerinde bıraktığı etkinin sonucu önemlidir. Empresyonist o anı resmeder, ıĢıkla değiĢen nesneleri, ıĢıkla değiĢen renkleri resmeder. Claude Monet bu bağlamda bu tekniğin en önemli temsilcilerinden birisidir.

Empresyonizm akımına adını kazandırmıĢ olan sanatçı ise, "Ġzlenim: Gündoğumu" isimli yağlı boya çalıĢması ile Claude Monet‟dir. Rahat fırça vuruĢlarıyla oluĢturduğu resminde, gün doğumunun bir anını bize yansıtmıĢtır.

ġekil 11. Claude Monet, Gündoğumu, 48 x 63, 1873

Monet‟nin bu yapıtında olduğu gibi, açık havaya çıkan ressamlar, artık gün ıĢığının nesneler üzerindeki titreĢimlerini, o değiĢken, uçucu izlenimleri saptamak amacındadırlar. Böylece paletleri aydınlanmıĢ, tabloları göz alıcı bir ıĢık ve renk cümbüĢüyle dolmuĢtur. Gün ıĢığını oluĢturan yedi rengi, gölge vereceğiz diye siyahla kirletmeden olduğu gibi tuvallerine aktarmıĢlardır. Çünkü doğada siyah rengin olmadığını ve gölgenin de aslında bir renk tonu olduğunu keĢfetmiĢlerdir. Nesnelerin de kendi değiĢmez renkleri yoktur. Aldıkları ıĢığa göre deniz kızıl renge, bir katedral cephesi ya da ot yığını mavi-kavuniçi bir görünüme bürünebilmektedir. Ancak doğanın anlık görüntüsünü saptamak için çok hızlı

(38)

23

çalıĢılması, görüntü değiĢirse de, ertesi gün yine aynı saatte yakalayıp sürdürmesi gerekmektedir. Bunlar Empresyonistlerin ortak düĢünceleridir. Ama her birinin de bu ortak ilkeler çerçevesinde kendi üsluplarını bulmakta gecikmediği görülür (Serullaz, 1991 s.13-15).

Empresyonist ressamların dikkatini çeken en önemli nokta fotoğrafın netlik ayarları ile oynanıp ortaya farklı bir biçim çıkarabilme özelliği olmuĢtur. Örneğin; Claude Monet‟nin farklı zamanlarda ve saatlerde resimlediği ve gün ıĢığını yakalaması nedeniyle Edmond Bacot‟ın çalıĢmasından yararlanıldığı düĢünülen “Katedraller” adlı serisinde bu etki çok iyi görülmektedir.

ġekil 12. Edmond Bacot, Saint-Maclou, Rouen, 1852–54

(39)

24

Empresyonist sanat akımı içinde yer alıp fotoğrafı etkili bir Ģekilde kullanan bir diğer sanatçı ise Edgar Degas‟dır. Degas resimlerinde hareketli anları sık sık kullanmıĢtır. Bu bağlamda fotoğrafın anı ve hareketi yakalayabilme özelliğinden faydalanmıĢ fakat donup kalan kareler yerine resmine titreĢim ile birlikte canlılık katmaya çalıĢmıĢtır. Degas‟ın çalıĢmalarında genellikle yarıĢ atları ve balerinler yer almaktadır. Degas, Muybridge‟in “Hayvanın Yürüme Evrimi” çalıĢmasından yararlanmıĢtır.

ġekil 14. Degas, Hayvanın Yürüme Evrimi

Daha önce bir çok defa denemesinde rağmen atların hareket anını istediği gibi resmedemeyen Edgar Degas 1885-88 yılları arasında yaptığı “YarıĢ Atları” tablosunda istediğine ulaĢmıĢtır. Sonuca baĢarılı bir Ģekilde ulaĢmasında Muybridge‟nin çalıĢması büyük katkı sağlamıĢtır.

(40)

25

Degas resimlerinde kullandığı fotoğrafların bazılarını da bizzat kendi çekmiĢtir. Özellikle “Balerinler” serisinde kendi fotoğraflarından faydalanmıĢtır.

Empresyonizm sanat akımının temsilcilerinden biri olan Paul Gauguin ise kamera, fotoğraf makinesi gibi mekanik unsurların sanatı öldürdüğünü düĢünmüĢ. “Makineler geldi, sanat gitti…Fotoğrafın bizim lehimize olduğunu düĢünmekten çok uzağım…”(Scharf, 1986 s.178) diyerekkarĢı çıkmıĢtır.

Paul Gauguin‟ in fotoğrafa ve kameraya bakıĢ açısından etkilenen bir diğer ressam ise Edward Munch olmuĢtur. Munch‟a görede mekanik unsurlar hayal gücünün önünde bir engeldi ve bu gibi tekniklerden faydalanmadan eserlerinin ortaya çıkarmayı istemiĢtir. Empresyonist sanat akımının öncüleri ve daha sonra bu akımdan etkilenenlerin mekanik unsur olarak gördükleri fotoğraftan yararlanma veya karĢı koyma durumları böyle iken 20. Yüzyılın ilk yarısında Empresyonizm‟e karĢı çıkan Ekpresyonistler (DıĢavurumcular) sanat akımı ortaya çıkmıĢtır.

Ekspresyonizm (DıĢavurumculuk) yirminci yüzyılın baĢlarında ortaya çıkmıĢ bir sanat akımı. Bu akım, empresyonizme ve realizme karĢı bir tepki olarak doğdu. Empresyonistlerin uçuĢkan algısına ve realistlerle naturalistlerin doğayı gerçeğe uygun gözlemlerine karĢıt olarak ekspresyonistler daha çok sanatsal ifadeyi amaçladılar. ġekiller daha yalınlaĢtı ve kullanılan renkler daha saflaĢtı, sanatçının öznel mesajı ön plana çıkarıldı.

Ekspresyonist akım iki merkezde oluĢtu. Dresden'de "Die Brücke" [Köprü] akımı 1905'te ortaya çıktı. Bu akımın temsilcileri arasında bulunan Heckel, Kirchner, Schmidt-Rottluff, Pechstein, Nolde ve Müller gibi sanatçılar zengin kontrastlı renk yüzeylerinin karĢıtlığını vurguluyorlardı.

Ġkinci ekspresyonist grup ise 1911 yılında Münih'te "Der Blaue Reiter" [Mavi Atlı] adı altında bir araya geldiler. Grubun temsilcileri arasında Kandinsky, Marc, Münter, Klee, Kubin, Macke, Jawlensky ve Feininger bulunuyordu. Bu sanatçılar daha çok tinsel ifadeyle ilgileniyorlar ve aynı zamanda da sinestezi ilkesini izliyorlardı.

Ekspresyonist sanatçılarda ortak olarak görülen Ģey Ģekillerin geometrikleĢtirilmesi ve renklere kendi meĢruiyetlerinin verilmesiydi. Bunun yanısıra ekpresyonistler ağaçbaskı

(41)

26

tekniğini kullanarak resimler yaptılar. Narin malzeme kaba ve inceliksiz bir Ģekilde iĢlenmeyi gerektiriyordu ve bu da ekspresyonizme çok iyi uyuyordu.

Ekspresyonizm bir Alman hareketiydi ama aynı zamanda Fransız fovizminin ve Ġtalyan fütürizminin ilkeleriyle de örtüĢüyordu. Bu Ģekilde Ġtalyan Ģair Filippo Tomasso Marinetti'nin "Fütürist Manifesto"su Alman ekspresyonizminin önemli bir unsuru haline geldi.

Genel anlamda Ekspresyonist bakıĢ açısı fotoğrafa karĢıydı. Eserlerinin meydana getirirken biçim bozma ve güzellikten uzaklaĢtıkları düĢünüldüğünde fotoğrafın bire bir yansıtılması ekspresyonistler tarafından benimsenmemiĢtir. Eğer fotoğraftan yani mekanik unsurlardan yararlanılır ise resim resim olmaktan çıkar düĢüncesindeydiler. Teknolojinin geliĢmesinin toplumları çağdaĢlaĢtırmanın yanında bir kaosa sürüklediği, adaletsizliği ortadan kaldırmadığı ve savaĢların süreklik kazanmasına yardımcı olduğunu dile getirmiĢlerdir. Fotoğraf, kamera gibi materyallerin teknolojinin bir sonucu olduğu düĢünülürse Ekspresyonist bir ressamın bunlardan fayda sağlama isteğinden ziyade karĢı oldukları düĢüncesi ortaya çıkmaktadır.

Temelinde güzelliğin yer almadığı biçimleri çarpıtma, bozma olduğunu düĢündüğümüz Ekspresyonistlerin bu bağlamda Kübistlerle ortak payda da yer aldıklarını söylemek gerekmektedir.

Kübizm, 20. yüzyıl baĢındaki temsile dayalı sanat anlayıĢından saparak devrim yapan Fransız sanat akımıdır. Pablo Picasso ve Georges Braque, nesne yüzeylerinin ardına bakarak konuyu aynı anda değiĢik açılardan sunabilecek geometrik Ģekilleri vurgulamıĢlardır.

20. yüzyıl baĢlarında ortaya çıkmıĢtır. Kübizm terimi I. Dünya SavaĢı'ndan önceki yıllarda Paris'te geliĢen bir resim akımını belirtir. O dönemde Avrupa'da biçimlenmekte olan modern sanatın ıĢığın geçici etkilerini resmetmek olan izlenimcilerden hoĢnut olmayan bir genç ressamlar kuĢağı yetiĢiyordu; bunlar, Matisse'in çevresinde toplanmıĢ olan fovların çok renkli resim sanatından da hoĢlanmıyorlardı. Empresyonizm'e egemen olan görme duygusu yerine, Kübist' ler aklın baĢatlığına dayanan aklın gücünü ortaya koymak istiyorlardı.Tablolarını sağlam temellere oturtmak istiyor ve bu konuda ressam Paul Cezanne'ın izinden gidiyorlardı. Nitekim bu ressamlar, Cezanne'dan, onun son Provence

(42)

27

manzaralarından ve natürmortlarından esinlenecekler, bundan da kübizm doğacaktı. Manifestosu yazan Apollinaire, bir taklit sanat değil tasarım sanatı olduğunu söyler.

Bu ressamlar objelerin yapılarını, bozulma ve değiĢim süreçlerini incelediler. Ġlk defa tek nokta perspektifi reddedip karsı çıktılar. Aynı tuval üzerine farklı açılarda konularını kaydederek, konuların çevresinde izleyicinin dolaĢmasını sağladılar. Kübistler; bir seyi aynı noktadan değiĢik açılarla göstermeyi amaçladılar.

“ Bir cismin önünü ve arkasını aynı zamanda göremeyeceğimiz için, resimde bunların birlikte yansıtabilmemiz hafıza konusunu gündeme getiriyordu. Daha önce görülen görüntüyü, onun kayda deger özelliklerini, su an görmekte olduğumuz görüntüyü, kâğıda geçirirken akılda tutmamız gerekiyordu. Resmi izleyen ise, farklı zaman dilimlerinde kaydedilmiĢ, bu görüntüler dizisini hep birden karsısında bulduğu zaman, onlara zaten belli bir sırayla, bakacağı için, sadece anlatılan cismi algılamakla kalmayacak, aynı zamanda onun algılanıĢ süreci hakkında fikir edinip, bu deneyimi de paylaĢabilecekti.‟‟(Topçuoğlu,1992)

“ Marcel Duchamp, Marey‟nin etkisinde kalarak yaptığı hareketi konu alan ilk resmin tarihi 1911 olarak verir. Bu –Trendeki Hüzünlü Genç Adam- adlı tablodur Hem trenin hareketi hem de vagonun koridorunda dolaĢmakta olan adamın hareketi konu alınmıĢtır, dolayısıyla birbirine paralel iki ayrı hareket vardır. Bunları gözleyen ve tuvale aktaran ressamın nerde olduğu Duchamp‟ın 1971‟ de Pierre Cobanne ile yaptığı konuĢmalardan ne yazı ki anlaĢılmamaktadır‟‟(Topçuoğlu, 1992).

Duchamp‟ın diğer resmi „ Merdivenden Ġnen Çıplak‟ adlı eserinde hareket daha basittir ve Marey‟in çektiği fotoğraftan esinlenerek yapıldığı ileri sürülür. Hareket bir soyutlamadır, gerçek insanın gerçekten merdivenden inip inmediğini bilmemize gerek yoktur, hareket resmi seyredenin gözündedir ve bunu o resmin içine koyar.

Kübistler klasik perspektifi parçalayarak, objelere analitik bir bakıĢ açısıyla yaklaĢması, geniĢ açılı objektiflerle bilinçli olarak yaratılan perspektif bozukluklardan etkilendiklerini düĢündürmektedir. Bu durumun en açık ispatı Pablo Picasso, George Braque ve Juan Gris‟in 1915 yılından önce gerçekleĢtirdiği resimleri ile krono-fotoğrafların büyük benzerlik göstermesi olarak düĢünülebilir. Biçimlerin üst üste binmesi krono-fotoğraflardaki üst üste veya seri çekim özellikleri ile yakınlık gösterir (Kınay, 1993 s.23).

Objeler düz veya iki boyutlu bir yüzeyde bütün yüzeyleri görülecek Ģekilde geometrik parçalara ayrıĢtırmıĢlar, bu parçalar bakıĢ açılarına göre değiĢik yönlerini gösterecek Ģekilde kompoze edilmiĢtir. Sanatçı mekândaki üç boyutlu bir heykelin etrafını dolaĢtırıyor hissini oluĢturmaktadır (Ertan, 1994 s.58).

(43)

28

Kübizmin yaptığı bu geometrik parçalamalar, objenin ya da figürün farklı yerlerden görünüĢünü saptama isteği, kuĢkusuz anı değil de anları yakalama isteğinden kaynaklanmaktadır. Fotoğrafta görülen anı yakalama isteği Kübistlerle anları saptama isteğine dönüĢmüĢtür. Fütüristlerle de farklı bir boyut kazanarak devam etmiĢtir. Sanat, bu nedenle adeta bir endüstri üslubunun yaratıcısı da olmuĢtur. Bu yüzden de sanatı sanki sanatçı değil de makine yönlendiriyor gibi bir durum cereyan etmiĢtir (Turanî, 2003, s:113).

Bauhaus okulu öğretileri kapsamında yayınladığı “Yeni BakıĢ Açısı” da Kübizm‟in fotoğrafla olan iliĢkisini samimi bir dille açıklanmıĢ, fotoğraf tekniğinin ve ruhunun doğrudan veya dolaylı olarak Kübizm‟i etkilediğini dile getirilmiĢtir. Ayrıca Picasso da, bazı abartılı perspektife sahip fotoğraflardan yararlandığını bizzat açıklamıĢtır (Scharf, 1986 s.270).

Kübistlerin objeleri tuvale aktarırken kullandıkları geometrik yapılar ve bilinçli bozuk perspektifik aktarımlar onları farklı bir boyuta taĢımıĢtır. Fotoğrafik kolaj ve fotomontajları da dahil ederek boyutu kendi içinde çeĢitlendirmiĢlerdir.

Çağın ve bakıĢ açısının farklılaĢması ile birlikte sanatçılarda kendi tarzlarına yeni stiller katmaya baĢlamıĢlardır. Fotoğraf bu anlamda Kübizm, Fütürizm, Dadaizm gibi sanat akımlarına fotogram, solarizasyon, frotaj, fotomontaj, optik bozmalar gibi ile çeĢitlilik katmıĢtır.

Sırası ile ele alınacak olursa Fütürizm, 20. yüzyılın baĢında yeni yaĢamı ve yeni yaĢamın teknolojisini özne olarak tanımlayan, hareket ve dinamizme önem veren, geleneksel kuralları yıkma amacı güden bir sanat akımı olarak doğmuĢtur.

20. yüzyılın baĢlarında, büyük siyasi ve askeri olaylar meydana gelmiĢtir. Bunların sonucu olarak toplumlar, çok acı sosyal dertlerle karĢılaĢmıĢlardır. Ġnsanlar ya ĢaĢkına dönmüĢ, ya da dünyaya yeni bir yön vermek için, sıkı bir çalıĢmaya koyulmuĢlardır. Makine, ekonomik yaĢama tam güçle girmiĢ, fabrika gürültüleri bütün dünyayı sarsmaya baĢlamıĢtır. Böylece insan emeğinin ağır adımları yanında, baĢ döndürücü bir hız meydana gelmiĢtir. Her Ģey bir hızlılığa bağlanmıĢtır.

20. asrın ilk yıllarında hızlı bir teknolojik değiĢim, toplumsal değiĢim sürecini de baĢlatmıĢtır.Ġnsanlar bu ilerlemeye ve geliĢmeye dayanarak mücadeleci, saldırgan, etken ve devingen bir kiĢiliğe bürünmekteydiler. Bu ihtiyaç, “Fütürizm” akımının böyle bir ortamda, sanatçıların ihtiyaçlarını karĢılamak için bir grup Ġtalyan sanatçının filozofik, politik ve artistik ilkeler ve kavramlara göre oluĢturdukları, niteliği ve amacı belli bir sanat

(44)

29

hareketi olarak ortaya çıkmıĢtır. Bu hızlılık karĢısında sanatçı da kendinde bir hız bulmuĢ, tablosunu ya da Ģiirini bu hıza uydurmak ihtiyacını duymuĢtur.

Sözcük anlamı “gelecekçilik” olan bu akım 1909 yılında Paris‟te Filippo Tommaso Marinetti tarafından Figaro gazetesinin 20 ġubat 1909 tarihli sayısında yayınlanan ilk manifesto ile doğmuĢtur. Fütürizm, Ģiir, roman, oyun, heykel, müzik, fotoğrafçılık, film,

basımcılık ve mimarlık sanatlarını kapsayan bir akım olmuĢtur.

(https://vedatkonyali.wordpress.com/2010/04/02/fotograf-akimlari-futurizm/ )

Zamanla radikal bir karĢı çıkıĢtan „geleceğin tasarlanması‟ çabasına dönüĢen akım, bilim ve sanat dünyasında etkisini sürdürmektedir.

Fütürist resim, empresyonizmin pointilist eğilimleri ile Çözümleyici (analitik) Kübizme dayanır. Giacomo Balla„nın „Tasmalı Köpeğin Dinamizmi resmi Fütürizmin bu hareket anlayıĢını iyi belirler.

Akımın en ünlü ustaları Luigi Russolo, Umberto Boccioni vb. dir. Gino Severini, Marcel Duchamp, Francis Picabia, Ferdinand Leger gibi sanatçılar kübist ve fütürist akımı birleĢtirmiĢlerdir. Fütüristler, kübistlerin araĢtırmalarından faydalanmakla birlikte, resim alanında yeni buluĢlara gitmiĢlerdir. Boccioni‟nin “Elastiklik”, Severini‟nin “Uzayda Küre ġeklinde GeniĢleme” tabloları bunlar arasındadır. Dünden esaslı surette ayrılmıĢ, bugünü geçerek geleceği, onun dinamik varlığına ulaĢmayı amaç edinmiĢ olan Fütürizm, plastik durgunluktan (statik teknik) bir baĢka duruma geçiĢi (dinamik teknik) sembolleĢtirmiĢtir. Çoğunlukla hareketli konular seçilmiĢ, dansözler, karnaval sahneleri, fabrika, motor, son hızla giden otomobil, uçak, mekanik araçlar gibi boĢluk içinde yer değiĢtiren, değiĢen temalar üstün tutulmuĢtur.

Fütürist sanatçılar, gelecekte, fotoğraf kamerasının kaydedebileceği enstantaneyi hareket halindeki nesne ve figürlerde hareketin yinelenmesiyle ya da güç çizgileriyle çözümlemeye çalıĢmıĢlardır. Boccioni bildirisinde; “Biz hayata yeniden karıĢmak istiyoruz. Günümüzün bilimi zamanımızın materyalleriyle iliĢki kurmak için geçmiĢi yadsıyacaktır. Sanat da kendi geçmiĢini yalanlayacak ve zamanımızın entelektüel gereksinimleriyle iliĢki kurmak zorunda kalacaktır…”. Fütürist yapıtlar içinde Boccioni‟nin bildirisinde önerdiği yeni malzemeler arasında kolaj tekniği öncelikle farkına varabildikleri bir olanak olamamıĢtı. Fotoğrafçı Muybridge‟in denemelerinden yararlanmaya baĢlayan Fütüristler söylemlerine uygun resimlerinde hareket halindeki figür ve nesnelerin ritmik tekrarlarıyla ilgili yapıtlar ortaya koydular, örneğin Giacomo Balla„nın “Tasmalı Köpeğin Dinamizmi” “Keman

Şekil

ġekil 5. Nicephore Niepce, Saint Loup de Varennes‟ de pencereden görünüs, 1826.
ġekil 6. L J.M.Daguerre. Boulevarddu Temple, Paris, dagerotip,1839.
ġekil 7. Henry Peach Robinson (1830–1901) - George Eastman evi
ġekil 13. Claude Monet, Rouen kateedral serisi, 1894,
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

Fotoğrafa da aynı yıllarda, resim ve tasarımlarının reprodüksiyonlarını yapmak için başlar, daha sonra fotoğrafı başlı başına bir anlatım aracı olarak kullanır..

Cevaplayıcıların ailedeki birey sayısı ile parti seçimlerini etkileyen faktörlerden, siyasi partinin toplumdaki statüsü, kalitesi (beklentilere uygunluk), siyasi

Tebyînu’l-Hakayık‘ta ve el-Bahru’r-Râik’da şöyle denilmiştir: “(El-Kenz sâhibi Nesefî) -Allah ona rahmet etsin- ‘veya (önünde) mum veya lamba bulunursa (ve

RESİM LİSTESİ ... RESİM SANATINDA KADIN FİGÜR YORUMLARINA GENEL BİR BAKIŞ ... İlk Çağlardan Modern Sanat Akımlarına Kadar Kadın Figürüne Genel Bir Bakış ...

ki emeklilik şartları kademeli yaşa tabi olup, yaş hadleri de 1/6/2002 tarihine kadar olan toplam prim ödeme gün sayısına göre belirlenmiş ve bu dönemdeki emeklilik

ile başlanmış, ondan sonra Selim Sırrı bey tarafından evvelce yazı­ lan “ Dağ başını duman almış,, marşı söylenilmiştir. Bundan sonra erkek muallim

Fotoğraf öncelikle sanat alanında resme yardımcı bir araç olarak var olurken, sonra resim sanatı fotoğrafın icadı sayesinde temsil ve taklit görevlerinden

Günümüzde de yoğun bir biçimde kullanılan bu teknoloji, farklı sanatlarla da ilişki kurarak çağdaş sanatta geniş yer bulmuştur.Fotoğrafın gerçekliğin en