Y
akin
plan
t
j 1 r V j "1
£»*•( P> ^
I ■ M Fig kv4 1
7 / t>
( k 'W 'ï
Çakmak, cumhurbaşkanlığını
s a m OMcrF ■ ■
•m©N€[
ı _________■
5
■ _■ _
1
■ ■
®
u
€
ü n
Ö L M Ü Ş T Ü
üc kez neden reddetti
3
Mustafa Kemal Atatürk, ölmeden önce bir vasiyetname yazıp kendisinden sonra
cumhurbaşkanı olarak Mareşal Fevzi Çakmak'ın seçilmesini istedi mi gerçekten? Fevzi
Çakmak'a, cumhurbaşkanı olması için kimler kaç kez teklifte bulundu? Çakmak,
Atatürk'ü kurşuna dizilmekten, İnönü'yü idam edilmekten nasıl kurtardı? 52 yıl önce
10 Nisan 1950'de ölen Mareşal Çakmak'ı hatırlamanın belki de tam zamanı.
A
RAŞTIRM ACI ortaya attığı, “Atatürk kendisinden İsmet Bozdağ'ın sonra Mareşal Fevzi Çakmak'ın cumhurbaşkanı olmasını istiyordu” iddiası, memleketin zihniyet iklimlerine egemen olan atalet gereği, pek fazla yankı uyandırmadanunutuldu gitti. Dr. Nilüfer Hatemi tarafından hazırlanan ve YKY tarafından basılan iki ciltlik “Mareşal # Fevzi Çakmak ve Günlükleri”
isimli kitap, sözü edilen yıllara ilişkin defterleri kapsamadığı için, bu
tür sorulara doğal olarak açıklık getirmiyor. Popüler
Tarih Dergisi'nin Nisan _d sayısında Orhan Koloğlu
imzasıyla yayımlanan
İ5|V Fevzi Çakmak
portresinde de bu konuda herhangi bir bilgi yok.
İsmet İnönü ise yine YKY tarafından yayımlanan günlüklerinde (Defterler, 1. Cilt, Hazırlayan: Ahmet
Demirel) vasiyet meselesine değiniyor ve “Atatürk'ten (vasiyet) koparamadılar. Şifahen
uydurmaya Haşan Rıza (Soyak)
teşebbüs etti. Celal Bayar kabul etmedi” diyor. Atatürk'ün yakın çalışma arkadaşı Soyak ise “Atatürk'ten Hatıralar” isimli kitabında tam tersini savunuyor. Soyak'a göre, Atatürk,
kendisine halef olarak ilk akla gelen ismin
İnönü olduğunu kabul etmekle birlikte,
“umumun sempatisini” kazanamadığını düşünmekte ve yerine Fevzi Çakmak'ı
önermektedir. Hatta, Çakmak
Genelkurmay Başkanı olduğu için, yasal bir yol bulunup aday gösterilmesini de talep
etmektedir (Soyak, Atatürk'ten Hatıralar.)
 R Ş İV D E YATAN H AZİN E
Yakın devrin iktidar
kavgalarına ışık tutacak asıl ilginç belgeyi ise Hürriyet'in arşivinde bulduk. Fevzi Çakmak'ın
yeğeni Ahmet Çakmak, 1975'te, yani amcasının 25. ölüm yıldönümünde, ondan dinlediklerini gazeteci Murat Sertoğlu'na anlatmış ve bu hatırât tam 40 gün boyunca tefrika edilmişti. Cumhuriyet tarihinin sisler arasında kalan yıllarına ilişkin önemli ayrıntılar ihtiva eden bu hatıraların ne kadarının gerçek, ne kadarının hayal dünyası ürünü olduğunu bilmek mümkün değil elbette.
Hatıralara göre, Fevzi Çakmak ilk
cumhurbaşkanlığı teklifini doğrudan Mustafa Kemal'den almıştır. Mustafa Kemal,
Cumhuriyet'in ilanına karar verdiği günün akşamı Çakmak'ı evinde ziyaret etmiş ve kendisinin cumhurbaşkanı olması hususunda arkadaşlarıyla mutabık kaldığını belirtmiştir.
Çakmak'ın cevabı, son derece ilginçtir:
“Cumhuriyetin ilanına bir diyeceğim yoktur. Allah hayırlı ve uğurlu etsin! Ama benim cumhurbaşkanlığına getirilmek istenmemdeki maksat beni ordudan ayırmak ise yarından tezi yok bütün vazifelerimden istifa ederek memleket dışına giderim. Bu mevki ancak senin olabilir. Ve senin cumhurbaşkanlığını bütün varlığımla desteklemeye hazırım.”
İkinci cumhurbaşkanlığı teklifi için de çok fazla beklemesi gerekmeyecektir Fevzi
Çakmak'ın. Aralarında Kazını Karabekir, Ali Fuat, Cafer Tayyar gibi silah arkadaşlarıyla
Rauf ve Ali Şükrü Bey gibi dönemin etkili şah siyetlerinin de bulunduğu bir grup, Çakmak'ı ziyaret ederek, Mustafa Kemal'in yerine
geç-stafa Kemal ve İsmet
Paşa yı nasıl kurtardım
‘Mustafa Kemal Paşa ordusunu bırakıp kaçmış, hemen
kurşuna dizilmesi için emir vereceğim.” Bu fikrin sahibi Enver Paşa'dır. Trablusgarp'tan beri biraz soğuktur Mustafa Kemal’e zaten. İngilizler karşısında Suriye cephesindeki bozgun, bardağı taşıran son damla olacaktır. Alman general Liman Von Sanders'le Mustafa Kemal
geri çekilmek zorunda kalmışlardır çünkü. Araya
Fevzi Çakmak girer:
“Paşam, gelen haberlere göre Mustafa Kemal Paşa Alman Generali ile birlikte çekilmek zorunda kalmış.
Eğer kendisini kurşuna dizdirmeye kararlı iseniz, aynı suçu işleyen bütün Alman gene rai ve subaylarını da kurşuna dizdirmeniz gerekir. ”
Enver Paşa bu açıklama üzerine kararından vazgeçer.
Fevzi Çakmak, Sakarya Savaşı sırasmda İsmet Paşa'nın
son derece hatalı davrandığını anlattıktan sonra sözü şuraya getiriyor: “Sonradan Büyük Millet Meclisi'nde yapılan bir konuşmada bu hatalı
davranışlarından dolayı İsmet Paşa'yı Yüce Divan'a vermeye, hatta idama mahkûm ettirmeye kalkıştılar. Hemen müdahale ederek, bu kararı benim de tesvip ettiğimi, aynı cezanın bana da verilmesi gerektiğini söyledim. Böylece onu kötü bir akıbetten kurtarmış oldum...”
m m m m
Türkiye'yi
savaşa ben
sokmadım
'w _ KİNCİ Cihan I SavaşmaJ L
girmemizin tehlikesi atlatıldıktan ve bu savaşın kaderi iyice belli olduktan sonra ben yavaş yavaş İsmet Pa- şa'nın bana karşı davra nışlarında bir soğukluk sezinlemeye başlamış bulunuyordum. Artık bana, benim yardımıma ihtiyacı kalmamıştı (...)Ama o, hakikati, bu işte benim oynamış olduğum rolü pek güzel biliyordu. İşte kendisine asıl rahatsızlık veren şeyin de bu olduğunu çok iyi anlıyordum.
Kazanılmış olan başarıda bir ikinci ortağa tahammülü yoktu.
meşini önerirler. Aslında burada önerilen, ordu önderliğinde gerçekleştirilecek bir darbeyle
Mustafa Kemal'i devirmek ve yerine Çakmak'ı
geçirmektir. Çakmak, bu teklifi tereddütsüz reddeder ve teklifi getirenlere de bu tür hareketlerden uzak durmalarını söyler:
“Hele ordunun politikaya karışmasına hiçbir şekilde razı olamam. Ben bugün bu ordunun en sorumlu yerinde bulunuyorum. Teklifinizi kabul edecek olursam yarın benim yerime geçecek olan bir paşa da ordunun kendisine bağlı olduğuna güvenerek beni devirir ve yerime geçer. Onu da çok geçmeden bir üçüncü paşa taklit eder.”
■
İNÖNÜ'YÜ BEN SEÇTİRDİM
Üçüncü teklif ise
Atatürk'ün öldüğü gün gerçekleşir. Atatürk'ün
yakın çalışma arkadaşları, Fevzi Çakmak ismi üzerinde birleşmişlerdir. 10 Kasım akşamı,
Çakmak'ın kapısını çalan Ali Sait Paşa'dır. Ali Sait Paşa, “Gerek Meclis'te, gerekse orduda çoğunluk sizi cumhurbaşkanı görmek istiyor. Beni de size bunun için gönderdiler”
diye başlar sözlerine. Çakmak, hukuki mevzuatın müsait olmadığını, mevzuat değiştirilmek istendiği takdirde, “Ordunun kuvvetine dayanarak anayasayı değiştirtmiş”
durumuna düşeceğini söyleyerek geri çevirir teklifi. Kimi önerebileceği sorusunu ise,
“Bugünkü halde Mustafa Kemal Paşa'nın yerine geçmeye en layık olan şahıs İsmet
Paşa'dır” diye cevaplar.
Cumhurbaşkanlığı seçiminden bir gün önce
Fevzi Çakmak'ın kapısını çalan ise bu kez Başbakan Celâl Bayar'dır. Çakmak, Bayar'a
da bir kez daha en uygun ismin İsmet İnönü
olduğunu ifade eder: “Şuna inanıyorum ki, o sırada kendini ben desteklememiş olsaydım,
İsmet Paşa'nın cumhurbaşkanı seçilmesine imkân yoktu. Milletvekillerinin çoğunluğu ona Atatürk'ün artık güvenmediği, kendisini istemediği ve iş başından bunun için
uzaklaştırmış olduğu bir kimse gözü ile bakıyorlardı. Ben ise o sıralarda samimi olarak kendisinden memleket için büyük hizmetler bekliyordum.”
En zor günlerinde kendisini yalnız bırakmayan Fevzi Çakmak'a, İsmet Paşa'nın
“şükranlarını” gösterme biçimi biraz tuhaf olacaktır nedense. Rivayetlere göre, Alman yanlısı olduğu bahanesiyle ama yaş haddi gerekçesiyle 12 Ocak 1944'te emekliye
sevkedilir Mareşal Çakmak. Bir sonraki aşama daha rencide edicidir üstelik. 1945 yılında, Harbiye'nin 100. kuruluş yıldönümü törenlerine, bütün emekli subaylar çağrıldığı halde en yüksek rütbeli emekli subay olan Fevzi Çakmak davet bile edilmez, önce bir kasıt olmadığım düşünür, ama ertesi gün gazeteleri görünce tuhaflığı farkeder. Çünkü, okuldan yetişenler arasında adı bile zikredilmemiştir Harp Okulu Komutanı tarafından.
Muhtemelen bu tür kırgınlıklar yüzünden, Nişantaşı Sağlık Yurdu'nda
ölüm döşeğindeyken kendisini ziyarete gelen Cumhurbaşkanı
İsmet İnönü'yü kabul etmez
Fevzi Çakmak. Büyük Taarruz'un savaş planlarını hazırlayan bu ünlü komutan, o gönül kırıklığıyla ölür...
Taha Toros Arşivi