• Sonuç bulunamadı

Bir kitap hakkında düşünceler:Tarih boyunca ilim ve din

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Bir kitap hakkında düşünceler:Tarih boyunca ilim ve din"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

CUMHURİYET

fr

- - - ■

— - -

ı r r r r - : —

Bir kitab hakkında düşünceler

il

L = = = = = =

=

=

=

=

II

T a r i h

i l i m

boyunca

v e d i n

r

L

Y azan :

D r. A k it M u h ta r Ö zd en

3

Doktor Adnan A- dıvar’m yeni, mü. him bir eseri da­ ha çıktı, ciddi ki- tablar koleksiyonu­ muzu zenginleştirdi.

Tarih Boyunca İlim ve Din adlı feu ki­ tabın ilk cildinde, Yunandan evvelki de­ virden on dokuzuncu asrın başına ka­ dar geçen müddet zarfında dinin, fel­ sefe ve ilmin gelişmelerini, aralarındaki münasebet vo nizalan buluyoruz. Müel­ lifin dediği gibi eğer din, ruhu itibarile insanların his ve kalblerine hâkim ol­ makla kalmış olsaydı, İlim sahasına as­ la tecavüz etmiyecekti. Lâkin kuvvet el­ de etmek istiyen her müessese gibi, ila­ hiyat da İnsanların gündelik hayatına ve cemiyetin kanunlarına hâkim o.imağa başlayınca, karşısında evvelâ felsefeyi ve sonra ilmi buldu. Dr. Adnanın kita­ bı bu nizam neden ve nasıl çıktağıru an­ latıyor. En eski zamanlardan başlıya- rak her devrin llâlıiyat kanaatlerini yazıyor. Felsefe ve ilmin kaynaklan o- lan büyük adamların İnsaniyete kazan­ dırdıkları mühim fikir ve bilgileri, mev- zuunun kadrosu içinde kalmak şartlle, pek iyi bir surette anlatıyor. Bunları bildirirken, zamanımızın bu meselelerle uğraşan âlimlerinin de, sırası geldikçe, bazı noktalar üzerine olan fikirlerini hulâsa ediyor. Neticede, pek geniş mü- talea ve tetkiklerin mahsulü olan bu gü­ zel eser bir çok şeyler öğretiyor ve dü­ şündürüyor.

Kitabın muhteviyatına dair mücmel bir fikir vermek kabü değildir. Yalnız bir kaç misal almak suretile eserin pek zengin olan fasıllarını okuyanlarıma takdim etmek istiyorum.

Milâddan 18-17 asır evvel Elçezirede, Irarım cenubunda, Hindde, Çlnde, Mı­ sırda ilmin başlangıcı olan eserler bu­ lunuyor. Daha o zamanlarda hesab, hendese, tıb ve astronomi ile meşgul olmuş âlimler var. Lâkin bu il Un baş- langıçlarile din arasında bir temas ara­ mak mümkün olmadığından bunlar ü- zerine fazla tafsilât verilmiyor.

Yunan devrinde İlim ekseriya felsefe ile beraber gidiyor. Bu sebebden din da­ ha ziyade felsefe ile, zaman zaman kar­ şılaşıyor. Meselâ Sokrat mevcud dini kanaatler aleyhinde olmak ithamlie mahkemeye veriliyor. Mahkûm oluyor. Talebe ve dostlan kendini kaçırmak is­ tedikleri halde, hükümetinin kanunlan- na itaati bir vicdan- vazifesi bildiğinden zehri içmeği tercih ettiğini biUypruz. Aristo bahsinde Dr. Adnan, Whitehbad’in bir fikrini yazıyor. Bu zat büyük Yunan âliminin daha ziyade tabiatçı olmasın­ dan dolayı tasnif usulünü öne koymuş olduğunu ve bunun orta zamanlarda fizik İlimlerinin terakkisini geciktirmiş bulunduğunu söylüyormuş. Benim âciz düşünceme göre bu mülâhaza pek doğ­ ru değildir. Aristo, hayvanları tasnif e- defoilmek için çok ilmi araştırmalar yapmış, bir çok hayvanlan teşrih etmiş­ tir. Bu bakımdan şimdiki ilim Bihnlye- tile çalışmıştır. Fizik ilimlerinin de te­ rakkisi İçin bu sistemin, ölçmek kadar

ehemmiyetli olduğu muhakkaktır. Aris­ to felsefesini kendi düşüncelerine uy­ duran skolâstikçilerin, İlmi durduran fa . aliyetlerinden bu Yunan âlimini mes’ul tutm ak doğru olmaz.

Büyük İskender'den sonrş Mısırda, İskenderiye mektebinin inkişafını görü­ yoruz. Burada Mısır, Musevi ve yunan felsefelerde İlimlerinin karışmalan in­ san bilgüerine yeni bir yol açmışta. Dip için de böyle olmuştu. Burada yetişen Eratosthenes ilk olarak arzın muhit dairesini doğruya yakın bir surette he­ sab ediyor. Euklidis hendesesini gıeyda- na getiriyor. Bu zat zamanının hüküm­ darı olan Batlamyus'a, hendese tahsilini kolaylaştırmak İçin bir usul bulmasını emretmesi üzerine (İlim için kral yolu yoktur) cevabım vererek dalkavuk ola- mıyacağını anlatmıştır. Ayni tarihlerde yaşamış olan Archlmedes’ln (M. ö. 287-212) tecrübl ilme ettiği çok esaslı hizmetler malûmdur. O da bu mekteble münasebetini daima muhafaza etmişti. Komada batıl ltikadlara ve sihir usulle­ rine hücum eden ilk mütefekkir Oice. ron’dur. Milâdın İlk asrında Plinşıs’un tabii ilimlere. 200 senesine kadar

Roma-da çalışan Calinos’un tıbbi ilme hizmet­ leri bahis mevzuu edildikten sonra El- kimya üzerinde duruluyor.

Dr. Adnan, Yahudi dinile ilmi tetkik­ ler arasında zıdlaşma ruhu görülmedi­ ğini Einsteln’e atfen kaydediyor. Sonra hiristiyanlık ve karanlık devreye geçi­ yor. Garbde bu devre üçüncü asrın ni­ hayetlerinde başlar, X II nci asra kadar devam eder. Bu zamanda hlristlyan dü­ şünüşü İlme düşman olmuştu.

İslâm medeniyeti devrinde ilim te ­ rakki eder. Abbasi halifesi Memıın za­ manında din ile felsefe arasında ilk temas başlamış, aklın tarafını tu tan ­ larla doğrudan doğruya Kur’anın ve hadisin zâhlrî mânasına ltikad edenlerin bu temasında, halife bizzat mutezileden olduğu için, akıl taraftarlarını tutar. Bu fasılda bir çok telâm âlimlerimin e- serlerl tahlil edilmiştir. Netice olarak müellif: İslâm dini ile ilim, mühim ni- zaa girmiş değildir, kanaatine varıyor.

Garbde orta çağlar faslında o zaman­ ların üniversiteleri hakkında çok de­ ğerli malûmat verilmiştir. Üniyprsltas isminin İptidada bir nevi talebe lonca­ larına verildiğini öğreniyoruz.

1440 senesi müteharrik harflerle bas­ ma san’atının çıktığım görüyor. Bunun İnsan kültürüne olan büyük hizmeti a- şlkârdır. Dr. Adnan İlk basılan eserler arasında Osmanlı Türkleri aleyhine ri­ saleler olduğunu söylüyor. Rönesapsta 1- llm ve din münasebeti kltabda çok e t­

raflı olarak yazılmıştır.

Kitabın yarısından ziyadesi, büyük asrın, Descartes, Pascal, Splnoza gibi büyük mütefekkirlerinden başlıyarak XVIII İnci asrın sonuna kadar gelen filozof ve âlimlere hasredilmiştir, 6pi- noza’run (tebaası başka türlü düşünüp başka türlü söyliyen devletlerin hali ya­ mandır) sözü çok dikkate değer.

(XVHI inci asra girerken) faslında u- zaklara seyahatlerin Avrupaya sgtlrmiş olduğu (İyi vahşi) fikrinin oypadığı mühim rolden bahseden çok ehemmi­ yetli satarlar buluyoruz.

Şarkta XV inci aslıda Semerkandll Gıyaşeddln Cemşld İsmindeki Türk ri­ yaziyecisi tarafından kullanılan Aşari u- suliln Avrupada XVII nci asırda kulla­ nılmağa başladığım öğreniyoruz.

Diğer bir fasılda Dr. Adnan Jflchel Baudier’nin (Histolre de la Keliglon des Turcs) adli kitabının sahlfelerinden topladığı şu satırları bize veriyor. (Ha­ kikaten denilebilir ki Türkler merha­

met, şefkat ve hem­ cinsine muavenet hususunda dünyanın bütün İn şa la rın ın ve h a ttâ hiristlyan- la n n bile üstüne geçmişlerdir..)

Büyük bir çiçek bahçesinden topladı­ ğım şu küçük demet Dr. Adnanın çok değerli eseri üzerine okuyanlarımın dik­ kat nazarlarım çekebilir ise pek bahtL yar olurum.

Bu eser gibi Ulm tarihi sahasında pek esaslı bilgiler ihtiva eden kitablarm çok

o k u n m a s ın ı h e n rihem m ivertll b u lu y o ru m .

Zavallı insaniye* evoltisyonunun en kri­ tik bir devresine varmış bulunuyor. Şa­ hidi olduğumuz faciaların en büyük se­ bebi, tekâmül bakımından insanların birbirlerinden çok farklı seviyelerde bu­ lunmasıdır. Henüz daha münevverlerin bile umumiyetle bilmedikleri bir takım tatoil kanunlar vardır. Bunların İstika­ metleri aksine yapılan hareketlerdir ki şahıslar gibi milletleri de büyük felâ­ ketlere sürüklüyor ve sürüklemeğe de­ vam edecektir. Bizim ülkümüz Ttlrkle- rln dalma İnsanlık tabakalarının eh üstlerinde bulunmasıdır. Buraya götü­ ren yol, ilmi bir zihniyet ve bundaö ayrılmaz olan yüksek bir ahlâktır. Milli gayemize ancak bunların sayesinde va­ rabiliriz. Yoksa sathi bir bilgi, ne kadar geniş olsa, ne kadar gösterişe yarasa ge­ ne miskin bir kurnazlık mertebesinde kalır. Bununla yükselmek kabil olmaz, yerlerde sürünülür.

İlmi zihniyet ilim metodlarile çalışa­ rak, hakikat arkasından koşarak, dü­ şünerek, tecrübeler yaparak ve bu çı­ ğırda başkalarının tecrübelerinden isti­ fade ederek meydana getirilebilir. Bu­ nun için Dr. Adnan’ın kitabı gibi geç­ miş büyük adamların, düşünce ve bilgi sahasında yarattıkları ölmez eserleri gösteren ve bu hususta ciddî malûmat verdiği gibi merak uyandırdığından in. sanı araştırmağa sevkeden eserlerin kıymeti büyüktür. Bu harbden sonra İlerlemek ancak tayyare sür’atile koş­ mak sayesinde kabil olabilecektir. Yal­ nız duran değil doğru tarafa koşmıyan, lüzumsuz yollara saparak didişen ve zaman kaybedenler de düşecektir. Bu hususta gözlerimizin açılmasına en iyi yardım eden bir şube, ilim tarihidir. Büyük keşiflerin hangi esaslara daya­ narak geliştiklerini görmek, onları ya. ratan insanlarla, düşüncelerle temasta bulunmak pek önemlidir.

İşte Dr. Adnan’ın kitabım dikkatle okuyup bitirdikten sonra zihnimden ge­ çen düşünceler bunlar oldu. Sözümü senelerce süren araştırmalar mahsulü

o ı a n du guzeı kitabı yazdığından dolayı

dostumu tebrik ederek bitireceğim.

Her kocanm karışma, her gencin nişanlısına hediye edebileceği en güzel eserdir. Dört tenkil nefis bir kapak içinde baştan başa rçnkii

olarak y an ve resimle makiyajm, giyim ve rengin bütün İnceliklerini anlatan bn eeer çfıktı. Bütün bayilerde ve kitabcıiarda bulunur. ■*■■■■■■ ■ «■■ ■ ■ ■■ « 150 KURUŞ.

B U A K S A M : B Ü Y Ü K M Ü S A M E R E

İki güzide san’atkâr

NEVZAT AKAY - KADRİYE

TANBERG

r

YURDDAN SESLER, 7 E* I_T D A EŞSİZ SAN’ATKÂR A ,

L t i K A

HALİDE PİŞKİN

— İSMAİL

HİMMET AĞA AKIL HASTANESİNDE BALALAYKA ve HAVAYEN GİTAR

Tramvay temin edilmiştir.

B İ L İ R

DÜMBÜLLO

Komedi 3 perde ORKESTRALARI

GÜLÜNÇLÜ BİR KOMEDİ İLE NİHAYET BULAN BİR ZABITA

_ t^ w t t in?M mto-h ve KAHKAHA

1

Referanslar

Benzer Belgeler

* Kocaeli University Medical Faculty, Department of Otolaryngology and Head and Neck Surgery, ** İzmit State Hospital, Clinic of Otolaryngology and Head and Neck Surgery,

Bizim çal›flmam›zda oldu¤u gibi yap›lan di¤er çal›flmalarda da komplike olan veya olmayan idrar yolu infeksiyonu tan›s› alan hastalardan al›nan idrar ör- neklerinden

Orta çağ bu medeniyetin göçebe kavimlerle kaynaşmasından doğan yeni bir devir, kendi gelenekleri içine kapanmış olan eski sitelere yeni örf ve âdetlerin,

caerulea bireylerinde kabuk boyu – et ağırlığı, vücut ağırlığı – et ağırlığı arasındaki ilişkiler belirlenmiş ve kabuk boyu – et ağırlığı arasında üssel

These are truly fine suits that embody all the Grier high standards—suits that represent the most important styles, the most demand­ ed fabrics and the'most beloved colors of the

Her ne kadar beyin dalga- ları dendiğinde aklımıza ilk olarak alfa (rahat, sakin, uyanık ancak gözler kapa- lı), beta (rahat ve sakin ancak gözler açık ve dikkat

Bunun sonucunda, etrafında daha fazla sayıda negatif yüklü parçacık bulunduran oksijen kıs- mi negatif yüklü iken hidrojenlerin bulunduğu bölümler ise kısmi pozitif

Gebze’nin yoğun olarak göç almasında; İstanbul’a yakın olması, sanayi bölgesi oluşu, deniz, kara, demir ve hava ulaşım imkanları açısından kavşak bir noktada