• Sonuç bulunamadı

Tanacetum abrotaifolium (L.) druce (asteraceae)’un farklı kısımlarından elde edilen ekstratların sitophilus oryae ve sitophilus granarius (col., curculionidae)’a olan toksisiteleri ve davranışsal etkileri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Tanacetum abrotaifolium (L.) druce (asteraceae)’un farklı kısımlarından elde edilen ekstratların sitophilus oryae ve sitophilus granarius (col., curculionidae)’a olan toksisiteleri ve davranışsal etkileri"

Copied!
62
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Tanacetum abrotanifolium (L.) DRUCE (Asteraceae)’ un FARKLI KISIMLARINDAN ELDE EDİLEN EKSTRAKTLARIN Sitophilus oryzae ve Sitophilus

granarius (Col., Curculionidae)’a OLAN TOKSİSİTELERİ ve DAVRANIŞSAL ETKİLERİ

Mustafa ALKAN Yüksek Lisans Tezi Bitki Koruma Anabilim Dalı

Doç.Dr. Ayhan GÖKÇE 2008

(2)

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Tanacetum abrotanifolium (L.) DRUCE (Asteraceae)’ un FARKLI KISIMLARINDAN ELDE EDİLEN EKSTRAKTLARIN Sitophilus oryzae ve

Sitophilus granarius (Col., Curculionidae)’a OLAN TOKSİSİTELERİ ve DAVRANIŞSAL ETKİLERİ

MUSTAFA ALKAN

TOKAT 2008 Her hakkı saklıdır

(3)

Başkan : Doç. Dr. Ayhan GÖKÇE İmza :

Üye : Doç. Dr.Kenan KARA İmza :

Üye : Yrd. Doç. Dr. M. Kubilay ER İmza :

Yukarıdaki sonucu onaylarım

(imza)

Prof. Dr. Metin YILDIRIM Enstitü Müdürü

(4)

kurallarına uyulduğunu, başkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel normlara uygun olarak atıfta bulunulduğunu, tezin içerdiği yenilik ve sonuçların başka bir yerden alınmadığını, kullanılan verilerde herhangi bir tahrifat ya pılmad ığını, tezin herhangi bir kısmının bu üniversite veya başka bir üniversitedeki başka bir tez çalışması olarak sunulmadığını beyan ederim.

Mustafa ALKAN 2008

(5)

Tanacetum abrotanifolium (L.) DRUCE (Asteraceae)’ un FARKLI KISIMLARINDAN ELDE EDİLEN EKSTRAKTLARIN Sitophilus oryzae ve

Sitophilus granarius (Col., Curculionidae)’a OLAN TOKSİSİTELERİ ve DAVRANIŞSAL ETKİLERİ

Mustafa ALKAN

Gaziosmanpaşa Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Bitki Koruma Anabilim Dalı Danışman: Doç.Dr. Ayhan GÖKÇE

Bu çalışmada Tanacetum abrotanifolium (L.) DRUCE’un gövde ve çiçek ekstraktlarının iki önemli depo zararlısı Sitophilus granarius (L.) ve Sitophilus oryzae (L.)’ye karşı toksik ve davranışsal etkileri labaratuar şartlarında değerlendirilmiştir. Bitkinin gövde çiçek ekstraktları, farklı çözücüler olan hekzan, etil asetat ve methanol kullanılarak elde edilmiştir.

T. abrotanifolium’un hem gövde hemde çiçek ekstraktları buğday biti üzerinde yüksek

derecede kontak toksisite göstermiştir. Buğday biti üzerinde en yüksek kontak toksisiteyi % 74’lük öldürme oranı ile gövde hekzan ekstraktı göstermiştir. Ancak gövde hekzan ekstraktı pirinç biti için % 22 oranında ölüme neden olmuştur.

Buğday biti için LD50 değeri gövde etil asetat esktraktında 4,63 µl/ böcek olarak hesaplanmıştır. Test edilen ekstraktlar arasında pirinç biti için en düşük LD50 değeri çiçek hekzan ekstraktında 21,74 µl/böcek olarak hesaplanmıştır. Buğday biti için en düşük LD90 değeri gövde hekzan ekstraktında 14,54 µl/ böcek olarak kaydedilmiştir. LD90 değeri pirinç biti için çiçek ekstraktlarında 41,81 µl/ böcek olarak hesaplanmıştır. Bitki ekstraktlarının beslenmeyi engelleyici etkileri hem buğday biti hemde pirinç biti üzerinde, seçenek ve zorunluluk testleri ile denenmiştir. Seçenek testleri sonucunda buğday biti üzerinde test edilen ekstraktlar arasında en yüksek beslenmeyi engelleyici aktivite gövde hekzan esktraktında görülmüştür. Pirinç biti için ise T. abrotanifolium çiçek hekzan esktaraktı en yüksek beslenmeyi engelleyici aktiviteyi göstermiştir. Zorunluluk testlerinde buğday biti için en yüksek beslenmeyi engelelyici aktivite T.

abrotanifolium’un çiçek hekzan ekstraktında saptanmıştır. 2008, 51 sayfa

Anahtar kelimeler: Tanacetum abrotanifolium, Sitophilus granarius, Sitophilus

oryzae, Kontak toksisite, Seçenek testi, Zorunluluk testi

(6)

Master Thesis

TOXIC and BEHAVIOURAL EFFECTS of DIFFERENT PARTS EXTRACTS of Tanacetum abrotanifolium L. DRUCE (Asteraceae) ON Sitophilus

oryzae and Sitophilus granarius (Col., Curculionidae)

Mustafa ALKAN Gaziosmanpasa University

Graduate School of Natural and Applied Sciences Department of Plant Protection

Supervisor: Assoc. Prof. Dr. Ayhan GÖKÇE

Toxic and behavioral effects of stem and flower extracts of Tanacetum abrotanifolium (L.) DRUCE were evaluated on two important stored product insects, Sitophilus

granrius (L.) and Sitophilus oryzae (L.) under laboratory conditions. The stem and

flower extracts of plant was obtained using three different solvents that are hexane, ethyl acetate and methanol.

Both stem and flower extracts of T. abrotanifoliıum produced very high level of contact toxicity to granary weevil. The highest contact toxicity of extract on granary weevil was seen with the stem hexane extract which caused 74% mortality. However, the mortality caused by the same extract was 22%for rice weevil.

LD50 value with stem ethyl acetate extract for granary weevil was 4,63 µl/insect. The lowest LD50 value among the tested extracts was recorded with the flower hexan extract for rice weevil and it was 21,74 µl/insect. The lowest LD90 value, 14,54 µl/insect, was obtained with stem hexane extract for granary weevil. LD90 value with the flower extract for rice weevil was 41,81µl/insect.

Antifeedant effects of the plant extracts on both rice and granary weevil were also tested in choice and non-choice experiments. In choice experiments, the most antifeedant activity among the tested plant extracts for granary weevil was seen with stem hexan extract. T. abrotanifoliıum flower hexane extract produced the highest antifeedant activity to rice weevil. In non choice experiment, flower hexane extract of T.

abrotanifoliıum again produced the highest antifeedant activity to granary weevil.

2008, 51 pages

Key words: Sitophilus granarius, Sitophilus oryzae, Tanacetum abrotanifolium, plant extract, contact toxicity, antifeedant.

(7)

Tez konumun seçiminde ve çalışmalarımın gerçekleşmesinde değerli katkılarını ve yardımlarını esirgemeyen danışman hocam Sayın Doç. Dr. Ayhan GÖKÇE’ye teşekkür ederim.

Planlanan denemelerin yürütülmesinde ve değerlendirmesinde yardımcı olan arkadaşım Araş. Gör. Ömer Cem KARAKOÇ’a teşekkür etmeyi bir borç bilirim.

Denemelerde kullandığım bitkileri toplayan ve bu bitkinin ekstraktları hazırlayan Yıldız teknik Üniversitesi Biyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Nezhun GÖREN’e ve asistanı Araş. Gör. Kaan POLATOĞLU’na toplanan bitkilerin teşhisini yapan Prof. Dr. Kerim ALPINAR’a teşekkürlerimi sunarım.

Gaziosmanpaşa Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü değerli hocalarına ve arkadaşlarım Zir. Yük. Müh. Turgut ATAY, Zir. Yük. Müh. Ünal ASAV, Araş. Gör. Şerife TOPKAYA, Zir. Yük. Müh. Abdurrahman ONARAN, Zir. Yük. Müh. Yasemin KORKMAZ ve Zir. Müh. Fazlı ÖZKAN’a teşekkürlerimi sunarım.

Varlıkları ile bana güç veren, tüm eğitim ve öğretim hayatım boyunca desteklerini bir an olsun esirgemeyen sevgili aileme teşekkür eder saygılar sunarım.

Mustafa ALKAN 08/2008

(8)

ÖZET ……... i ABSTRACT... ii ÖNSÖZ………... iii ŞEKİLLER DİZİNİ ... vi ÇİZELGELER DİZİNİ ... vii 1 GİRİŞ………. 1 2 KAYNAK ÖZETLERİ ………... 4 3 MATERYAL ve METOD……… 10

3.1 Sitophilus granarius (L.) (Col., Curculionidae) (Buğday biti)……….. 10

3.2 Sitophilus oryzae (L.) (Col., Curculionidae) (Pirinç biti)……….. 12

3.3 Tanacetum abrotanifolium (Asteraceae)……… 14

3.4 Böcek Kültürlerinin Yetiştirilmesi………. 16

3.4.1 S. granarius ve S. oryzae Erginlerinin Yetiştirilmesi………. 17

3.5 Tanacetum abrotanifolium ekstraksiyonu………... 18

3.6 T. abrotanifolium ekstraktlarıyla yapılan çalışmalar………. 19

3.6.1 Tek doz kontak etki denemeleri………. 19

3.6.2 Kontak etki doz ölüm denemeleri……….. 20

3.6.3 Davranışsal Etki Denemeleri………. 20

3.6.4 Seçenek Testi ……….... 21

3.6.5 Zorunluluk Testi ……… 21

3.6.6 Mide zehir etkisi testleri………. 22

3.7 İstatistiksel Analizler……….. 22

4 BULGULAR………. 24

4.1 Tek doz kontak etki denemeleri ……… 24

4.1.1 T. abrotanifolum’un gövde ekstraktlarının S. granarius üzerindeki kontak etkileri………. 24

4.1.2 T. abrotanifolum’un çiçek ekstraktlarının S. granarius üzerindeki kontak etkileri………. 25

4.1.3 T. abrotanifolum’un gövde ekstraktlarının S. oryzae üzerindeki kontak etkileri... 26

4.1.4 T. abrotanifolum’un çiçek ekstraktlarının S. oryzae üzerindeki kontak etkileri………. 27

4.2 Doz ölüm denemeleri………. 28

4.2.1 T. abrotanifolium gövde ekstraktlarının S.granarius üzerindeki kontak etki doz -ölüm denemeleri……….... 28

(9)

4.2.4 T. abrotanifolium çiçek ekstraktların S. oryzae üzerindeki kontak etki doz-ölüm

denemeleri……….. 31

4.3 Davranışsal etki denemeleri………... 33 4.3.1 Seçenek testi (choice test)……….. 33 4.3.1.1 Seçenek testi ile T. abrotanifolium’un ekstraktlarının S. granarius’un

beslenmesi üzerindeki etkileri……… 33 4.3.1.2 Seçenek testi ile T. abrotanifolium’un ekstraktlarının S. oryzae’nin beslenmesi

üzerindeki etkileri………..………... 34 4.3.2 Zorunluluk testi (non-choice test)……….. 35 4.3.2.1 Zorunluluk testi ile T. abrotanifolium’un ekstraktlarının S. granarius’un

beslenmesi üzerindeki etkileri………...………. 35 4.3.2.2 Zorunluluk testi ile T. abrotanifolium’un ekstraktlarının S. oryzae’nin

beslenmesi üzerindeki etkileri………...………. 36 4.4 Mide Zehir Etkisi Denemeleri……… 37 4.4.1 T. abrotanifolum’un gövde ekstraktlarının S. granarius üzerindeki mide zehiri

etkileri………. 37

4.4.2 T. abrotanifolum’un çiçek ekstraktlarının S. granarius üzerindeki mide zehiri

etkileri………. 38

4.4.3 T. abrotanifolum’un gövde ekstraktlarının S. oryzae üzerindeki mide zehiri

etkileri………. 38

4.4.4 T. abrotanifolum’un çiçek ekstraktlarının S. oryzae üzerindeki mide zehiri

etkileri………. 39 5 TARTIŞMA……….. 41 6 KAYNAKLAR……….. 46 v

(10)

Şekil 3.2 S. granarius zararı……… 12

Şekil 3.3 S. oryzae (Col; Curculionidae)………. 13

Şekil 3.4 T. abrotanifolium (Asteraceae)………. 15

Şekil 3.5 Denemelerin yürütüldüğü inkübatör……… 17

Şekil 3.6 Böcek yetiştirme kavanozları………... 18

Şekil 3.7 Ekstraktların saklandığı kavanozlar………. 19

Şekil 3.8 Tek doz kontak etki çalışmlarında kullanılan mikroaplikatör……….. 20

Şekil 3.9 Seçenek testinde kullanılan petrilerin ayrımı………... 21

Şekil 3.10 Zorunluluk testinde kullanılan petrilerin ayrımı……….. 22

Şekil 4.1 Seçenek testinde S. granarius’un beslenmesinden kaynaklanan %’de ağırlık kayıpları……… 33

Şekil 4.2 Seçenek testinde S. oryzae’nın beslenmesinden kaynaklanan %’de ağırlık kayıpları……… 34

Şekil 4.3 Zorunluluk testinde S. granarius’un beslenmesinden kaynaklanan %’de ağırlık kayıpları………... 35

Şekil 4.4 Zorunluluk testinde S. oryzae’nın beslenmesinden kaynaklanan %’de ağırlık kayıpları………... 36

(11)

ekstraktlarının S. granarius’a kontak toksisiteleri (% Ölüm ± St Hata)………...……….. Çizelge 4.2 Farklı çözücüler kullanılarak elde edilen T. abrotanifolium’un çiçek ekstraktlarının S.granarius’a olan kontak toksisiteleri (% Ölüm ± St. Hata)………

25

Çizelge 4.3 Farklı çözücüler kullanılarak elde edilen T. abrotanifolium’un gövde ekstraktlarının S.oryzae’ye olan kontak toksisiteleri (% Ölüm ± St. Hata)………

26

Çizelge 4.4 Farklı çözücüler kullanılarak elde edilen T. abrotanifolium’un çiçek ekstraktlarının S.oryzae’ye olan kontak toksisiteleri (% Ölüm ± St. Hata)………

27

Çizelge 4.5 Farklı çözücüler kullanılarak elde edilen T. abrotanifolium’un gövde ekstraktlarının S. granarius üzerinde kontak etki doz ölüm denemesi sonuçları………..

29

Çizelge 4.6 Farklı çözücüler kullanılarak elde edilen T. abrotanifolium’un çiçek ekstraktlarının S. granarius üzerindeki kontak etki doz ölüm denemesi sonuçları………..

30

Çizelge 4.7 Farklı çözücüler kullanılarak elde edilen T. abrotanifolium’un gövde ekstraktlarının S. oryzae üzerindeki kontak etki doz ölüm denemesi sonuçları………...

31

Çizelge 4.8 Farklı çözücüler kullanılarak elde edilen T. abrotanifolium’un çiçek ekstraktlarının S. oryzae üzerindeki kontak etki doz ölüm denemesi sonuçları………..

32

Çizelge 4.9 Farklı çözücüler kullanılarak elde edilen T. abrotanifolium gövde ekstraktlarının S. granarius’a olan mide zehir etkileri (% Ölüm ± St Hata)………..

37

Çizelge 4.10 Farklı çözücüler kullanılarak elde edilen T. abrotanifolium çiçek ekstraktlarının S. granarius’a olan mide zehir etkileri (% Ölüm ± St Hata)………....

38

Çizelge 4.11 Farklı çözücüler kullanılarak elde edilen T. abrotanifolium gövde ekstraktlarının S. oryzae’ye olan mide zehir etkileri (% Ölüm ± St Hata)………..

39

Çizelge 4.12 Farklı çözücüler kullanılarak elde edilen T. abrotanifolium çiçek ekstraktlarının S. oryzae’ye olan mide zehir etkileri (% Ölüm ± St Hata)………...

40

(12)

1. GİRİŞ

Tahıllar, halkımızın temel besin kaynaklarından olup beslenmede önemli bir yere sahiptir. Ülkemizde FAO (Birleşmiş Milletler Tarım ve Gıda Örgütü)’nun 2004 yılı verilerine göre yaklaşık14 milyon hektar alanda tahıl ekimi yapılmış ve 34 milyon ton ürün elde edilmiştir. Ülkemizin vazgeçilmez besin kaynağının eldesinde kullanılan bu ürünler, üreticinin imkanlara bağlı olarak kısa veya uzun vadeli depolanmaktadır. Ürünler depolama süresince zararlı etmenlerin saldırılarına maruz kalmakta ve bunun sonucu olarak üründe kalite ve kantite kayıpları görülmektedir. Depolarda zarar yapan etmelerin başında gelen böcekler, geçmişten günümüze kadar depolama süresi boyunca zarar meydana getirmiş ve halen yüksek oranda zarar meydana getirmektedir. Depolanmış tahıl ve baklagillerdeki böcek zararının miktarı, modern depolama tekniklerinin uygulanmadığı ülkelerde %10-40 civarındadır (Shaaya ve ark., 1997). Genel olarak ülkemizin depolama şartlarının istenen düzeyde olmaması sebebiyle bu oran bazı durumlarda % 100’lere kadar varabilmektedir (Yıldırım ve ark., 2001).

Depolarda meydana gelen bu zararları azaltmak için kültürel, fiziko-mekanik ve kimyasal mücadele yöntemleri kullanılmaktadır. Bu savaş yöntemlerinin içerisinde en çok kullanılanı kimyasal mücadeledir. Depo zararlıları ile mücadelede özellikle yüksek miktarda insektisit kullanılmaktadır. Kimyasal mücadelede kullanılan bu insektisitlerin hemen hepsi yurtdışından ithal edilmekte ve ülkemiz ekonomisine oldukça büyük bir mali yük getirmektedir. Ayrıca kimyasalların kullanımları sonucu su kaynaklarının kirlenmesi, toprak kirliliği, kalıntı vb. problemlerle insanoğlu yüz yüze kalmaktadır. Bitkisel üretimdeki öncelikler arasında “sağlıklı ürün” yani zararlı kimyasallarla bulaşmamış ürün anlayışı önemli bir yer tutmaktadır. Yaşadığımız yüzyılda zararlılar ile mücadelede geliştirilecek olan yeni tekniklerin çevreye zarar vermeyen bir yapıda olmasınıngerekliliğikabul edilmektedir.

Çevre duyarlılığının giderek arttığı günümüz dünyasında tarımsal savaşım girdilerinden kaynaklanan birçok olumsuz faktörün ortadan kaldırılması için çalışmalar yapılmakta ve bu çalışmaların bir ayağını da bitki ekstraktlarının tarımsal zararlı böcekler ile mücadelede kullanım olanakları oluşturmaktadır. Bitki ekstraktlarının tarımsal zararlılar

(13)

ile mücadelede kullanımı yaklaşık 2000 yıllık bir geçmişe sahiptir (Thacker, 2002). Organik klorlu ve organik fosforlu insektisitlerin keşfinden önce bitki ekstraktlarının mücadelede kullanımları önemli bir yer tutmuştur (Isman, 1997). Örneğin Anadolu’da halk arasında Tanacetum türleri böcekleri uzaklaştırmak amacıyla kurutulup toz haline getirildikten sonra oda duvarlarına serpilmekte ve bu şekilde zararlılar ile mücadele yoluna gidildiğibilinmektedir (Gören, 2003).

İnsan ve hayvanlar da olduğu gibi bitkilerde, zararlılardan korumak için çeşitli savunma mekanizmaları geliştirmişlerdir. Bunlar bitkideki morfolojik engeller olabildiği gibi bitkilerin sentezlemiş olduğu bir dizi kimyasalda olabilmektedir. Bitkilerdeki biyokimyasal olaylar sonucu sentezlenen sekonder metabolitler, bitkinin zararlılara karşı göstermiş olduğu tepkide önemli roller almaktadır. Zararlılar üzerinde davranışsal ve fizyolojik etkilere sahip olan bu metabolitler çok değişik kategorilerde sınıflandırılmaktadırlar (Güncan ve Durmuşoğlu, 2004). Bunların en önemlilerinin alkoloidler, glikozitler, fenoller, terpenoidler, taninler ve saponinler olduğu bildirilmiştir ( Shanker ve Solanki, 2000). Tarımda bu maddeler değişik şekillerde kullanılmışlardır. Bitkiler, doğal insektisit kaynağı olarak önemli bir yer tutmaktadır ve gelişen sentetik insektisitlerin insan, hayvan ve çevreye verdikleri zararı engellemenin yolu bitkisel kökenli insektisitlerin araştırılmasından geçtiği düşünülmektedir. Bitkilerin, insektisitler için önemli potansiyel kaynaklar olduğu birçok araştırıcı tarafından ortaya konulmuştur. Parakash ve Rao (1996) 866 bitkinin, Ahmed ve Grainger (1988) ise 1535 bitkinin tarımda zararlı olan böceklere çeşitli şekillerde etkili olduğunu belirtmektedirler. Öncüer (2000) ise bu rakamın 2000’i aşmış olduğunu bildirmektedir.

Yukarıdaki bilgiler ışığında ülkemizin sahip olduğu bitki çeşitliliği göz önüne alındığında sahip olunan zenginlikleri verimli bir şekilde kullanma gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Ülkemiz sahip olduğu yaklaşık 3000’e yakın endemik bitki türü ile bitkisel zenginlik açısından önemli bir kaynağa sahiptir. Bu çalışmalarda öncelikli olarak ülkemizde bulunan türlerin çalışılması daha fazla anlam ifade etmektedir. Bunun için gerekli temel araştırmaların yapılması ve pratiğe aktarılması gerekmektedir.

(14)

Bu çalışmanın amacı; Tanacetum abrotanifolium’un gövde ve çiçek kısımlarından farklı çözücüler kullanılarak elde edilen bitkisel ekstraktların önemli depo zararlısı S.

granarius ve S.oryzae üzerindeki a) kontak toksisitelerini

b) bu zararlıların davranışları üzerindeki etkilerini c) ekstraktların mide zehir etkilerini

(15)

2. KAYNAK ÖZETLERİ

Deshpande ve ark. (1974), Hindistan’ın iki tıbbi bitkisinin, Nigella sativa L. ve

Pogostemon heyneanus Benth., ekstraktlarının depolanmış ürün zararlılarından olan

Sitophilus oryzae’ya karşı koruyucu insektisitler olarak laboratuarda denendiğini ve her iki ekstraktın zararlılara toksik olduğunu bildirmektedirler.

Teotia ve Pandey (1979), Azakyeri (Acorus calamus L.) köklerinin alkol, petrol-eter, eter ekstraktlarını S. oryzae’ye karşı test etmişlerdir. Üç ekstraktın ve standart bir insektisitin (malathion), LC50 değerlerinin belirlendiğini ve azalan sırayla toksisitenin malathion A. calamus petrol-eter ekstraktı, A. calamus eter ekstraktı, A. calamus alkol ekstratı olduğunu, 4 gün sonra toksisitedeki azalmanın malathionda A. calamus ekstraktlarınkinden daha az olduğunu, fakat 8 gündeki azalma yüzdesinin hemen hemen tüm maddelerde aynı olduğunu, ekstraktların tümü ve malathionun uygulamadan 8 gün sonra toksisitesinin tamamen kaybolduğunu bildirmişlerdir.

Hèthelyi ve ark. (1981), yaptıkları çalışmada beş Tanacetum vulgare L. genotipinin uçucu yağlarını ve onların ana bileşenlerini tanımlamışlardır. γ-campholenol, davanone, lyratol, lyratyl acetat ve 4-thujen-2α-yl asetatı T. vulgare’nin bileşenleri olarak rapor edilmiş, γ-campholenol’ün ilk kez bir doğal kaynaktan izole edildiğini ve 4-thujen-2α-yl asetat’ın yeni bir bileşik olduğu ortaya konulmuştur.

Chander ve Ahmad (1983), Hindistan’daki 11 yöresel bitkinin çeşitli bölümlerinden elde edilen tozlarının depolanmış tahıllardaki S. oryzae’ye karşı koruyucu olarak laboratuarda % 1; 2 ve 5’lik konsantrasyonlarda test edildiğinde; A. calamus kökünün çok düşük konsatrasyonlarda dahi devamlı bu zararlıya karışı ürünü oldukça iyi koruduğunu, % 5 oranında Clerodendrum inerme (L.) ve Cestrum nocturnum L. yapraklarının S. oryzae’ ya karşı etkili olduğunu, %5’lik Curcuma zeudoria (Berg) köklerinin S. oryzae’ ye fazla etkili olmadığını, yüksek konsantrasyonlarda diğer bitki tozlarının birçoğunun S. oryzae ye karşı az etkili olduğunu bildirmektedirler.

(16)

Su (1984), depolanmış ürün zararlılarından S. oryzae erginlerine karşı dikenli dişbudak (Zanthoxylum alatum Roxb.) meyve perikarplarının biyolojik etkisi ile ilgili araştırmalarında ağırlık olarak %0.5; 1 ve 2 oranında buğday tanelerine uygulanan kül ve toz haline getirilmiş perikarpın S. oryzae’ ya önemli bir uzaklaştırıcı etki gösterdiğinin 50 mg/böcek dozunda S. oryzae erginlerine biraz toksik etki gösterdiğini toksisitenin muamele konsatrasyonuyla doğru orantılı olarak azaldığının laboratuar çalışmalarında saptandığını bildirmektedir.

Helen (1985), Anethum graveolens L. tohum ve meyvesinin S. oryzae erginlerine biyolojik etkisi üzerinde çalışıldığını, asetonla ekstrakte edilmiş tohumların S. oryzae’ye toksik olduğunu ayrıca hem püskürtülmüş toz hem de aseton ekstraktının %2 ve %0.5 oranında buğday tanelerine uygulandığında S. oryzae ’ye yüksek uzaklaştırıcı etki sağladığını bildirmektedir.

Nawrot ve ark. (1986), Tribolium confusum J. ve Sitophilus granarius (L.) erginlerine ve T. confusum ve Trigoderma granarium Everts. larvalarına 49 adet bileşiğin yeme engelleyici etkisini test etmek amacıyla ince ekmek diskler kullanmışlardır. Bileşiklerin çoğu Compositae (Asteraceae) ve Umbelliferae (Daucaceae) familyası bitkilerinden izole edilmiş olan seskiterpen lakton yapısındadır. Test edilen 28 adet bileşik güçlü derecede yeme engelleyici etki göstermiştir. En aktif olanları ise; bisabolangelone, helenalin, alantolactone, yaetin ve bakkenolidea olduğu görülmüştür. Bu 5 bileşik 5 günlük bir periyotta tamamen yemeyi engellemiştir. Topikal uygulamalarda ise, bisabolangelone ve helenalin larvalara toksik olup pupalara uygulandığında birtakım gelişme bozukluklarına sebep olmuştur. Deforme olmuş pupaların hiçbirinde ergin çıkışı olmayıp bu pupalar birkaç gün içerisinde ölmüşlerdir.

Kısmalı ve Madanlar (1988), bazı böcek türleri üzerinde yaptıkları çalışmalarda

Azadirachta indica A. Juss’ın, böceklerde beslenmeyi, büyüme ve gelişmeyi engellediğini, üreme davranışları ve yumurta olgunlaşmasını olumsuz yönde etkilediğini ve ayrıca toksik etkide bulunduğunu saptamışlardır. Bu etkiler başlıca Homoptera, Heteroptera, Lepidoptera, Coleoptera, Diptera ve Hymenoptera takımlarına bağlı birçok türde gözlenmiştir.

(17)

Ranpal ve ark. (1989), 10 çeşit bitki tohumundan mekanik ve kimyasal yolla çıkarılan bitkisel yağların, depolanmış buğdaya bulaşan S. oryzae’ ya karşı 1 ve 3 ml/kg oranında tohuma uygulandığını, hint yağı bitkisi, susam, hardal, soya fasulyesi, roka ve turp’dan mekaniksel olarak ekstrakt edilmiş yağların böcek populasyonlarının neden olduğu zararın kontrolünde çok etkili olduğunu, 3 ml/kg olarak tohuma uygulandığında R.

sativus yağının böcek populasyonunun azalmasında çok ümit verici olduğunu

bildirmektedirler.

Huang ve ark. (1998), Cinnamonum aromaticum Ness’dan elde ettikleri ekstraktların kontak, fumigant ve beslenmeyi engelleyici etkilerinin T. casteneum ve Sitophilus

zeamais Motsch üzerinde test etmişlerdir. T. castaneum ve S. zeamais erginleri elde edilen ekstraktlara karşı aynı derecede duyarlı olup LC50 değeri 0,7 mg/cm2, LC90 değeri ise 0,9mg/cm2 bulunmuştur. Elde edilen ekstraktların farklı fumigant toksisite gösterdiği, T. castaneum için LC50 değerlerinin 0,28mg/cm2, S. zeamais için 0,54mg/cm2 olduğu bildirilmiştir. Bitkilerden elde edilen ekstraktların T. castaneum’un larvalarının besin tüketimi ve büyümesi üzerinde etkili olduğu fakat erginlerde ise herhangi bir etkisinin bulunmadığı bildirilmiştir. S. zeamais erginlerinin besin tüketimini azalttığı fakat büyümesine herhangi bir etkisinin olmadığı belirtilmiştir.

Ignatowicz (1998), yaptığı çalışmada Asteraceae familyasının bazı bitkilerinin S.

granarius ve S. oryzae üzerinde repellent ve atraktant özelliklerini araştırmıştır. Kullanılan bitkilerden en yüksek uzaklaştırıcı etkiye Artemisia vulgaris L. ve T.

vulgare’nin genç yapraklarından elde edilen ekstraktların neden olduğu bunları Achillea salicifolia Besser. ve Senecio fuchsii Gmel.’nin toprak üstü kısımlarının izlediği

görülmüştür. Aynı zamanda T. vulgare’nin kuru yaprak, Chrysanthemum leucanthemum L.’un kuru çiçek, Achillea millefolium L.’un çiçek-yaprak ve Canadian fleabane L. ’nin toprak üstü kısımlarının ekstraktları da iyi repellent etki göstermişlerdir. S. granarius için en çekici bitkilerin Cichorium intybus L., Leucanthemum vulgare L. çiçekleri ve

Tussilago farfara L.’nın yaprak ekstraktlarının olduğunu belirtmiştir.

Kimani ve Sum (1999), Tanacetum cinerariifolium (Trevir.)’un ucucu yağlarını S.

(18)

denemişlerdir. Ucucu yağların etkinlikleri topikal uygulamalar ile belirlenmiş ve S.

oryzae’nın T. castaneum’dan daha dayanıklı olduğu ve VWR (Reçine) ucucu yağ

ekstraktının GO (yeşil aksam) yağ ekstraktından daha toksik olduğu görülmüştür. Yağların etkinlikleri uygulama gününden sonra düzenli olarak artmıştır. Repellent etki

T. castaneum üzerinde S. oryzae’de olduğundan daha belirgin olduğu ve GO’nun,

VWR’den daha fazla uzaklaştırıcı etki gösterdiğini bildirilmiştir.

Larocque ve ark. (1999), TSV ( T. vulgare ucucu yağı, surfaktant, distile su) ve TSWD ( ucucu yağ, surfaktant, distile su, dillapoid) formülasyonlarını OBLR (Choristoneura

rosaceana (Haris))’ye karşı denemişlerdir. OBLR’nin larvalarının beslenme oranı tansy

ucucu yağının konsantrasyonunun artışıyla artmıştır. Tansy ucucu yağı sürekli şekilde %0.01 ve %1’lik diyette verildiğinde tüm hassas ve dirençli OBLR larvaları ölmüştür. %0.01’lik tansy ucucu yağı diette sunulduğunda dişi pupa ağırlığı etkilenmiş fakat hiçbir larva ağırlığı ve larva gelişme zamanı etkilenmemiştir. TE (tansy ucucu yağı, ethanol %95) formülasyonunun kalıntısının OBLR dişilerinin ovipozisyonunu engellediğini belirtmişlerdir.

Trematerra ve Sciarretta (2002), Capsicum annuum var. acuminatum L.’un ekstraktlarının repellent ve atraktant etkilerini Oryzaephilus surinamensis (L.), S. oryzae ve T. castaneum üzerinde test etmişlerdir. Biber meyvelerinin biyolojik aktivitelerini araştırmışlar ve elde edilen sonuçlara göre tüm meyvelerin üç böcek türü içinde çekici olduğu saptanmıştır.

Khan ve Gumbs (2003), Blighia sapida Koenig’nın meyve kısımlarının bileşenlerini belirlemek için çalışma yapmışlardır. Çalışma sonucunda saptanan bileşiklerin C.

maculatus, Cryptolestes ferrugineus (Stephens.) ve S. zeamais’e karşı güçlü repellent etkiye sahip olduğunu bildirmişlerdir.

Kim ve ark. (2003), 30 aromatik tıbbi bitki türünden elde edilen methanol ekstraktlarının ve beş uçucu yağın S. oryzae ve C. chinensis’e karşı kontak ve fumigant etkilerini araştırmışlardır. Zararlı böceklerin tepkilerinin bitki materyali, böcek türü ve maruz kalma sürelerine bağlı olarak değiştiğini ortaya koymuşlardır. Ekstraktlar filtre kağıtlarına emdirilmiş ve 3.5mg/cm2 de her iki türe karşı potansiyel insekdisidal aktivite saptamışlardır. Acorus calamus var. angustatus L. rizomu, Acorus gramineus Soland.

(19)

rizomu, Illicium verum Hook. meyvesi ve Foenicilum vulgare Miller. meyve ekstraktı kullanılarak 3–4 gün sonunda test edilen böceklerde %90 ölüm oranı tespit edilmiştir.

Cinnamonum sieboldi F.’nin kök ve kabuk ekstraktları denemeden 2 gün sonra %100 ölüm meydana getirmiştir. C. cassia, C. sieboldi ve F.vulgare’nin ekstraktlarının, cinnamon yağı, hoseradish yağı ve musteid yağı kadar yüksek etki gösterdiğini belirlemişlerdir. Çalışma sonucunda bitki ekstraktları ve uçucu yağların S. oryzae ve C.

chinensis’in mücadelesinde kullanılabileceğini ortaya koymuşlardır.

Salama ve ark. (2004), üç süs bitkisi Myoporum pictum (Marott), Pittosporum tobira (Thunb) ve Thevetia peruviana (Pers)’nın yaprak ekstraktlarını depolanmış ürün zararlısı böceklerden S. oryzae ve Callosobruchus maculatus mücadelesindeki etkinliğini test etmişlerdir. M. pictum’un her iki böceğin kontrolünde de en etkili olduğunu, T. peruviana’nın test bitkileri arasında en az etki gösterdiğini saptamışlardır.

M. pictum’un kloroform ekstraktının diğer ekstraktlardan daha fazla etki gösterdiğini, P. tobira’nın eter ekstraktının her iki böcek için kloroform ekstraktından daha yüksek etkinlik gösterdiğini, hexan ve aseton ekstraktının her iki böcek için de daha düşük etkinliğe sahip olduğunu saptamışlardır. M. pictum’un özellikle çözücü olarak cloroform kullanıldığında en uzun rezüdüel etkiye sahip olduğu belirlenmiştir.

Udo ve ark. (2004), Zanthoxylum zanthoxyloides L.’in kuru yaprak (DLE), kuru kabuk (DBE), kuru kök (DRE), taze odun (FBE) ve taze kök (FRE) methanol ekstraktlarını, S.

zeamais, C. maculatus ve T. castaneum’a karşı laboratuvar şartları altında

denemişlerdir. Yüz gram mısır ve fasulyeye 2 ml ekstrakt uygulanmış ve S. zeamais ve

C. maculatus’un zararı, üreme gücü, olgunlaşma ve gelişme evreleri üzerine etkileri

araştırılmıştır. Üç böcek türü üzerinde kontak toksisite çalışmaları yürütmüşlerdir. FBE ve DBE’nin üç böcek türü için de önemli seviyede ölümlere neden oldukları, aynı zamanda FBE’nin önemli derecede zarar oranını azalttığını ve üreme gücünü tamamen engellediğini tespit etmişlerdir. Tüm ekstraktların T. casteneum için güçlü uzaklaştırıcı etki göserdiği fakat S. zeamais ve C. maculatus için orta derecede repellent etki oluşturduğunu saptamışlardır.

(20)

Islam ve Talukder (2005), Neem ağacı (Azadirachta indica Juss.), marigold (Tagetes

erecta L.) ve durba (Cynodon dactylon L.)’nun tohum ve yaprak ekstaraktlarını

doğrudanve rezüdüal etkileri bakımında T. cataneum ve ana depo ürün zararlılarına karşı denemişlerdir. Tüm tohum ve yaprak tozlarının zararlılara karşı belli bir derecede toksisite gösterdiğini saptamışlardır. Tüm test bitkileri arasında, neem tohum ekstraktının (100 µg/böcek) en yüksek doğrdan toksisiteyi %53.13 ölüm oranı ile gösterdiğini, öte yandan T. erecta’nın yaprak tozunun %57.09 öldürme oranı ile en yüksek rezüdüal etki gösterdiğini, neem ağacı %50.06 ve C. dactylon’un %43.28 oranında rezüdüal etki gösterdiğini bildirmişlerdir. Neem tohum ekstraktını insektisitler (malathion ve carbaryl) ile karşılaştırdıklarında T. cataneum’a karşı doğal bir insektisit olduğunu belirlemişlerdir.

(21)

3. MATERYAL ve METOD

Bu araştırmanın ana materyalini iki önemli depo zararlısı olan Sitophilus granarius L.ve

Sitophilus oryzae (L.) ile Tanacetum cinsine ait Tanacetum abrotanifolium (L.) DRUCE’un gövde ve çiçek kısımlarının hekzan, etilasetat ve metanol ekstraktları oluşturmaktadır.

3.1. Sitophilus granarius (L.) (Col., Curculionidae) (Buğday biti) Sistematikteki yeri: Şube: Arthropoda Sınıf: Insecta Takım: Coleoptera Familya: Curculionidae Cins: Sitophilus Tür: Sitophilus granarius L.

Sinonim: Calandra granarius Fabricius

Tanımı: Ergin, parlak koyu kahve veya esmer renkli, baş ucunda bir çift kuvvetli mandibula bulunan hortumla sonlanır, pronotum ve elitra üzerinde oval, derin çukurcuklar, kısa, sık ve sarımsı tüyler bulunmakta, pronotum üzerindeki oval çukurcuklar dağınık, elitra üzerindeki çukurcuklar ardı ardına gelerek çizgiler oluşturmakta, arka kanatlar bulunmadığı için uçma yeteneği bulunmamaktadır ( Şekil 3. 1). Boyu 3-5 mm’dir. Yumurtalar beyaz renkli, larvalar krem renkte, 2,5-3mm boyunda ve bacaksız, pupa sarımsı beyaz renkte ve 4 mm boyundadır (Yıldırım ve ark., 2001).

(22)

Şekil 3.1. S. granarius (Col; Curculionidae) (Anonim.,2008a)

Biyolojisi: Kışı, ergin veya larva olarak tahıl tanelerinin içlerinde veya ergin olarak depo ve ambarlardaki çatlak ve yarıklarda kışlamaktadır. Çiftleştikten sonra dişi böcek, hortumu yardımıyla tahıl tanelerini embriyoya yakın bir yerde delik açarak açtığı bu deliğe bir yumurta koymakta ve üzerini jelâtinimsi bir ağız salgısı ile kapatmaktadır. Bir dişi, 150–300 adet yumurta bırakır. Yumurtalar, normal oda sıcaklığında bir haftada açılır. Larva tane içerisine girerek burada beslenir ve pupa olur. Uygun şartlarda gelişme süresi 30-45 gün sürmektedir, ülkemiz şartlarında yılda 3-4 döl vermekte ve 7-8 ay yaşamaktadır (Yıldırım ve ark., 2001).

Kışın depoda oluşan düşük sıcaklıklara karşı erginler çok dayanıklı olup 5oC’nin altında kışlamaya geçmektedir. Tahıl depolarında -15 oC soğuğa dayanıklı olan böcek 5oC sıcaklıktan sonra aktifleşmekte, 12oC sıcaklıkta çoğalma faaliyetine girmekte ve 39oC sıcaklıkta ölüm başlamaktadır. Üründe %10’dan fazla nem gelişmeleri için uygundur. Yüksek neme çok dayanıklıdır. %100 orantılı nemde dahi canlılığını sürdürmektedir. Gıdasızlığa uzun süre dayanabilen bir tür olup, 5–6 oC’de bir yıl, 18–20 oC’de iki ay aç kalabilmektedir. Boş ambarlarda uzun süre varlıklarını sürdürmektedirler (Yıldırım ve ark., 2001).

Zararı: Ergin ve larvalar, bütün tahıl tanelerinde ve tahıldan yapılmış gıda maddelerinde beslenmektedirler. Larvalar içten erginler dıştan kemirerek zarar yapmakta, yoğun bulaşmalarda geriye sadece tane kabukları kalmaktadır ( Şekil 3. 2 ). Ayrıca parçalanan taneler, sekonder zararlılar için uygun bir ortam oluşturmaktadır.

(23)

Populasyon yoğun olduğunda üründe kızışmaya sebep olmakta ve ürünü gıda maddesi olarak kullanılamaz hale getirmektedir. Erginler tanelerin yanında un, kepek, irmik, makarna, pasta ve ekmekte de beslenmektedir (Yıldırım ve ark., 2001).

Şekil 3.2. S. granarius zararı (Anonim., 2008b)

3.2. Sitophilus oryzae (L.) (Col., Curculionidae) (Pirinç biti)

Sistematikteki yeri: Şube: Arthropoda Sınıf: Insecta Takım: Coleoptera Familya: Curculionidae Cins: Sitophilus Tür: Sitophilus oryzae (L).

Sinonim: Calandra oryzae L:

Tanımı: Ergin, yumurta, larva ve pupa morfolojik olarak buğday bitine çok benzemektedir ( Şekil 3. 3). Erginlerin, her bir elitron’u üzerinde ikişer adet turuncu lekenin bulunması, arka kanatların gelişmiş olması, pronotum’un üzerindeki

(24)

çukurcukların yuvarlak ve muntazam sıra halinde dizilmesi, ayrıca boyunun 2,5-4mm ile biraz daha küçük olmasıyla buğday bitinden kolayca ayrılmaktadır (Yıldırım ve ark., 2001).

Şekil 3. 3. S. oryzae (Col; Curculionidae) (Anonim., 2008 c)

Biyolojisi: Bu türün arka kanatları bulunduğu için iyi uçabilmektedir. Bu sebeple dişiler, yumurtalarını tarlada veya depolarda, tanelerde hortumu ile açtığı deliklere bırakarak üzerini jelâtinimsi bir madde ile kapatmaktadırlar. Bir dişi 120–280 adet yumurta bırakmakta, çıkan larvalar tanelerin içerisinde beslenerek olgun hale gelmekte ve burada pupa olmaktadır. Uygun şartlarda gelişme süresini 26–30 gün içerisinde tamamlamakta, erginler ortalama 4–5 ay kadar yaşamakta ve yılda 5–6 döl vermektedir. Soğuk yerlerde generasyon süresi uzamakta ve yılda verdiği döl süresi azalmaktadır (Yıldırım ve ark., 2001).

Zararı: Dünya’nın hemen her yerinde bulunmasına rağmen soğuğa fazla dayanıklı olmadığı için sıcak bölgelerde daha yaygın olarak bulunmakta ve büyük zararlar yapmaktadır. Pirinç, buğday, arpa, mısır, sorgum ve diğer tahıl türlerinde zararlı olmaktadır. Zararı hem ergin hem de larvalar yapmaktadır. Larva tanenin içinde yaşamakta ve iç kısmını yemekte, erginler ise taneyi dışardan kemirerek zarar yapmaktadır. Bu zararlı, yoğun olduğunda tanenin sadece parçalanmış kabukları kalmakta, üründe kızışma ve küflenmeye sebep olmaktadır. Ayrıca zarar yaptığı taneler diğer sekonder zararlılar için ortam oluşturmaktadır. Bu tür kırma ve un mamullerinde de zarar yapabilmektedir (Yıldırım ve ark., 2001).

(25)

3.3. Tanacetum abrotanifolium (Asteraceae) Sistematikteki yeri: Şube: Magnoliophyta Sınıf: Magnoliopsida Takım: Asterales Familya: Asteraceae Cins: Tanacetum

Tür: Tanacetum abrotanifolium (L.) DRUCE

Sinonim: Achillea abrotanifolium L., A. myriophylla Willd., Tanacetum myriophyllum Willd., T. setaceum Tausch., T. millefoliatum Fisch., Gymnocline szowitsii C. Koch.,

Pyrethrum szovitsii Boiss., P. polyphyllum Boiss., Chrysanthemum pseudotanacetum Bornm., T. szowitsii (C. Koch) (Davis, 1978).

Türkiye’de yetişen Tanacetum türlerinin tayin anahtarı

Türkiye’de yetişen Tanacetum türleri 3 ana grupta sınıflandırılmaktadır: Grup A, B, C.

Tanacetum abrotanifolium, Grup B de yer almaktadır:

Kapitüller heterogam, içte tüpsü (tubulat), kenarda dilsi (ligulat) çiçekli (ligulat çiçekler bazen belirsiz ve tüpsü çiçeklerden kısa). Ligulat çiçekler parlak ya da koyu sarı, bazen belirsiz. Kapitüller 10 veya daha fazla sayıda korimbos; eğer involukrum 1 cm den darsa bu durumda kapitilum tek, ligulat çiçekler 2–4 mm. Kapitüller çok sayıda (15– 100); gövde 60–150 cm ( Şekil 3. 4 ) (Davis, 1978).

Yapraklar 2–3 pinnatisekt, ikinci segmentler çok sayıda, ince (nadiren 1 mm den geniş), dip yapraklar sapla birlikte 8–15 cm, ikinci segmentler 0,5–1 mm genişlikte; brakteler kahve renkli kenarlı, dip yapraklar çiçeklenme zamanı kurur ve dökülür. Gövde genellikle yapraklı, (15-) 30–45 cm; brakteler soluk zarsı kenarlı (Davis, 1978).

(26)

Şekil 3.4. T. abrotanifolium (Asteraceae) Türkiye’de ve Dünya’da yayılışı

Türkiye’de Doğu Anadolu, Gümüşhane: Köse Dağı, Bayburt, Kars: Yanlızçam Dağı, Erzincan: Erzincan Kelkit arası, Sipikör Dağı, Ağrı: Suluçam (Musun), Bitlis: Tatvan, Van: Şuşasin Dağı, Ermenistan, Azerbaycan, Kuzey ve Kuzey batı İran. İran-Turan elementi (Davis, 1978).

Yetişme ortamı ve çiçeklenme zamanı

T. abrotanifolium’un yetişme ortamları bayırlar, volkanik yamaçlar, bazen meşe çalılıklarıdır. 1630–2300 metre rakımlarda bulunabilmektedir. Temmuz ve ağustos aylarında çiçeklenmektedir (Davis, 1978).

(27)

T. abrotanifolium ekstraktları

Yürütülen denemelerde kullanılan Tanacetum abrotanifolium Van, Beşparmak Köyü’nün arkasında, 2465 m yükseklikteki taşlı yamaçlardan Prof. Dr. Nezhun GÖREN ve Arş. Gör. Kaan POLATOĞLU tarafından toplanmıştır. Bitki Van 100. Yıl Üniversitesinde kurutularak İstanbul’a getirilmiş ve Yıldız Teknik Üniversitesi Biyoloji Bölümünde hazırlanan hekzan, etil asetat ve metanol ekstraktları Gaziosmanpaşa Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü’ne gönderilmiştir ( Çizelge 3. 1 ). Bu ekstraktların biyolojik aktiviteleri ile davranışsal etkinlikleri test edilmiştir. Bitkilerin teşhisi, İstanbul üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Botanik Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Kerim ALPINAR tarafından yapılmıştır. ISTE (İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Herbaryumu) No: 83755

Çizelge 3.1. Kullanılan bitki kısımları ve ekstraktlar.

S

ır

a

no

Botanik ismi Familya Bitki kısımlar Elde edilen

ekstraktlar 1 Hekzan 2 Etil Asetat 3 Çiçek Metanol 4 Hekzan 5 Etil asetat 6 T. abrotanifolium Asteraceae Gövde Metanol

3.4. Böcek Kültürlerinin Yetiştirilmesi

Denemede kullanılan S. oryzae ve S. granarius erginleri Gaziosmanpaşa Üniversitesi, Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü’ne ait stok kültürlerinden elde edilmiştir. S.

granarius ve S. oryzae erginlerinin yetiştirilmesinde 5 litrelik cam kavanozlar

(28)

Hazırlanan böcekler kavanozlara alınarak 27±2°C sıcaklıkta karanlık iklim odasında muhafaza edilmiştir ( Şekil 3. 5 ).

Şekil 3. 5. Denemelerin yürütüldüğü inkübatör

3.4.1. S. granarius ve S. oryzae Erginlerinin Yetiştirilmesi

S. granarius ve S. oryzae’dan tek yaşta popülasyonlar elde etmek için 5 litrelik

kavanozlar 1/3 oranında temiz buğday ile doldurulmuştur. Ergin dişi ve erkekler 48 saat süreyle bu kavanozlar içine alınarak yumurtlamaya bırakılmıştır. 48 saat sonunda ergin bireyler kavanozlardan uzaklaştırılmış ve sadece yumurtaların kalması sağlanmıştır ( Şekil 3. 6 ). Bu kültürler Bölüm 3. 4’teki şartlarda inkübe edilerek ergin çıkışları beklenmiştir. 45 gün içerisinde yeni nesil ergin bireyler çıkmıştır.

(29)

Şekil 3.6. Böcek yetiştirme kavanozları 3.5. Tanacetum abrotanifolium ekstraksiyonu

T. abrotanifolium toplandıktan sonra oda şartlarında doğrudan güneş ışığına maruz

kalmadan kurutulmuş, gövde ve çiçekleri birbirinden ayrılarak öğütülmüştür. Bu işlemler yapıldıktan sonra her bir bitki kısmından (çiçek ve gövde) 200 gr tartılarak cam kavanozlara alınmış ve çözücü olarak sırasıyla hekzan, etil asetat, metanol kullanılarak maserasyon tekniğiyle ekstrakte edilmişlerdir. Bu tekniğe göre, cam kavanozlara konulan bitkiler, hekzan ile 48 saat bekletildikten sonra çözücü fitre kağıdı yardımıyla süzülerek bitkisel materyalden ayrılmıştır. Daha sonra bitki materyalinin üzerine etil asetat eklenmiş ve yine 48 saat bu çözücü ile kavanozlarda bekletilmiş ve bu işlemin sonunda filtre kağıdı ile etil asetat ekstraktı kısmı süzülmüştür. Son olarak bitki materyali üzerine metanol eklenmiş ve aynı işlem bu çözücü içinde tekrarlanmıştır. Elde edilen süspansiyondaki çözücüler evoparotör ile uçurularak bitkisel rezüdüler elde edilmiştir ( Şekil 3. 7 ) Böylece T. abrotanifolium’un çiçek ve gövde kısımlarından hekzan, etil asetat, metanol ekstraktları ayrı ayrı elde edilmişlerdir. Çözücü olarak distillenmiş teknik çözücüler kullanılmıştır.

(30)

Şekil 3. 7. Ekstraktların saklandığı kavanozlar

3.6. T. abrotanifolium ekstraktlarıyla yapılan çalışmalar 3.6.1. Tek doz kontak etki denemeleri

Bu çalışma için 65 ml hacmine sahip cam tüpler kullanılmıştır. Bitki ekstraktları belirtildiği gibi aseton ile %10 bitki ekstraktı (ekstrakt/aseton (w/w)) karışımı olacak şekilde seyreltilmiştir ve bitki ekstraktı her bir böcek için 1 µl/böcek olacak şekilde micro-aplicator yardımıyla ( Şekil 3. 8 ) böceğin abdomeninin ventralinden uygulanmıştır. Her tekerrür için 20 adet böcek kullanılmış ve deneme 3 tekerrürlü olarak kurulmuştur. Uygulama yapılan böcekler daha önceden yıkanarak kurutulmuş olan 10 gr buğday ile doldurularak 65 ml’lik tüplere transfer edilmişlerdir. Cam tüplerin ağızları tül ile kapatılarak böcekler; 27± 2 ˚C sıcaklıkta inkube edilmişlerdir. Muamele sonuçları 24 saat aralık ile 3 gün süreyle takip edilmiş ve ölü birey sayıları kayıt altına alınmıştır. Deneme tesadüfi blok deneme deseninde kurulmuş olup her bir blokta muameleler ve kontrol bulunmaktadır. Kontrolde 1 µl/böcek dozunda aseton kullanılmıştır.

(31)

Şekil 3. 8. Tek doz kontak etki çalışmlarında kullanılan mikroaplikatör 3.6.2. Kontak etki doz ölüm denemeleri

Tek doz denemeleri sonucunda elde edilen sonuçlara göre doz ölüm denemeleri yapılmıştır. Denemeler bölüm 3.6.1’de ayrıntılı şekilde yazıldığı gibi yürütülmüştür. Bu çalışmada S.granarius ve S.oryzae’ye karşı kontak etki gösterdiği saptanan T.

abrotanifolium’un çiçek ve gövde kısımlarının hekzan, etil asetat ve metanol

ekstraktları denenmiştir. Çalışmada S. granarius için yapılan doz-ölüm çalışmalarında tüm ekstraktlar için % 0,05; 2,5; 5; 7,5; 10; 15 ve 20 (w/w)’lik konsantrasyonlar kullanılmıştır. S. oryzae için her bir ekstrakt % 1; 2,5; 5; 7,5; 10; 15 ve 25 (w/w)’lik konsantrasyonlarda denenmiştir. Deneme tesadüf blokları deneme deseninde kurulmuş olup her bir blok test edilen tüm dozları ve kontrolü içermektedir. Böcekler kontrolde 1 µl/böcek olacak şekilde aseton ile muamele edilmiştir. Tüm deneme üç tekerrürlü olarak yapılmıştır.

3.6.3. Davranışsal Etki Denemeleri

Bitki ekstraktlarının pirinç biti ve buğday bitinin beslenmesi üzerindeki etkileri davranışsal etki testleri ile tespit edilmiştir. Denemeler tesadüf blokları deneme deseni

(32)

kullanılarak gerçekleştirilmiş, denemeler hem seçenek testi (choice) hem de zorunluluk testi (non-choice) olarak kurulmuştur.

3.6.4. Seçenek Testi

Seçenek testinde 9 cm çapında petri kapları üç kısma ayrılmıştır ( Şekil 3. 9 ). Bu kısımlardan bir tanesinde bitki ekstraktları ile muamele edilmiş yaklaşık 5 gr ağırlığında olan besin bulunurken diğer kısımda kontrol besini konulmuştur. Besinlere ekstraktlar sprey ile uygulanmış ve buğdaya spatula yardımı ile iyice nüfuz etmesi sağlanmıştır. Üçüncü kısımdan da 10’ar adet pirinç biti veya buğday biti serbest bırakılmıştır. Denemler 27±2°C sıcaklıkta yürütülmüş ve ergin böceklerin 7 gün sonundaki beslenmesinden kaynaklanan ağırlık kayıpları kaydedilmiştir. Denemeler üç tekerrürlü olarak gerçekleştirilmiştir.

Şekil 3.9. Seçenek testinde kullanılan petrilerin ayrımı (Kestenholz, 2002).

3.6.5. Zorunluluk Testi

Zorunluluk testlerinde petri kaplarının ayrılan her iki kısmında bitki ekstraktları ile muamele edilmiş olan besin konulmuştur ( Şekil 3. 10 ). Ekstraktların besine uygulanışı bölüm 3. 6. 4.’te anlatıldığı şekilde yapılmıştır. Ayrılan diğer kısma ise 10 adet böcek

Böceklerin serbest bırakıldığı alan Bitki ekstraktları ile

muamele edilmiş besin Kontrol besin

(33)

salınarak ergin böceklerin 7 gün sonundaki buğdayda beslenmesinden kaynaklanan ağırlık kayıpları kaydedilmiştir. Denemeler 27±2°C sıcaklıkta yürütülmüş ve üç tekerrürlü olarak yapılmıştır.

Şekil 3.10. Zorunluluk testinde kullanılan petrilerin ayrımı (Kestenholz, 2002).

3.6.6. Mide zehir etkisi testleri

Mide zehir etkisi testlerinde T. abrotanifolium’dan elde edilmiş 6 farklı ekstrakt, 5 gr olarak tartılmış buğdaylara uygulanmış ve bu buğdaylar 65 ml’lik cam tüplere aktarılmıştır. Ayrılan her 5 gr’lık buğdaya 0,5 ml %10’luk bitki ekstraktı uygulanmıştır. Daha sonra beş gün süre ile aç bırakılan S. granarius ve S. oryzae içerisinde bitki ekstraktları ile muamele edilmiş buğday bulunan tüplere onarlı gruplar şeklinde transfer edilerek beslenmesine izin verilmiş 24 saat ara ile 7 gün boyunca takip edilerek ölü bireyler kayıt altına alınmıştır.

3.7. İstatistiksel Analizler

Tek-doz tarama testlerinde alınan sonuçlar ilk önce % ölüm değerlerine çevrilmiş daha sonra arcsin transformasyonuna tabi tutulmuştur. Oluşan değerler varyans analizi ve bunu takip eden Tukey çoklu karşılaştırma testiyle analiz edilmiştir.

Böceklerin serbest bırakıldığı alan Bitki ekstraktları ile

muamele edilmiş besin

Bitki ekstraktları ile muamele edilmiş besin

(34)

Bitki ekstraktlarının ergin böceklerin beslenmesi üzerindeki etkilerinde ise aşağıda verilen formül kullanılmıştır.

Yukarıdaki formül kullanılarak elde edilen veriler arc sinüs transformasyonuna tabi tutularak tukey Oneway-Anova çoklu karşılaştırma testi kullanılarak analiz edilmiştir.

Mide zehir etkisi denemelerinde elde edilen veriler ilk önce yüzde ölüm oranlarına çevrilmiş ve arc sinüs transformasyonuna tabi tutularak tukey çoklu karşılaştırma testine tabi tutulmuştur. İstatistiki analiz sonucunda veriler tekrar geri transformasyona tabi tutulmuş.

Tüm istatistiksel analizler MINITAB Release 14 (McKenzie ve Goldman, 2005) paket programı yardımıyla yürütülmüştür.

Doz-ölüm deneme sonuçları Polo-PC probit paket programı (LeOra, 2002) yardımıyla analiz edilerek, LD50, LD90 ve fudicial limitler belirlenmiştir.

Muamelede Olan Ağırlık Kaybı

%’de Ağırlık Kaybı= ×100 Kontrolde Olan Ağırlık Kaybı

(35)

4. BULGULAR

Bu çalışmada T. abrotanifolium’dan elde edilen ekstraktların iki önemli depo zararlısı olan S. granarius ve S. oryzae üzerindeki kontak etkileri, mide zehir etkileri ve davranışsal etkileri araştırılmış olup araştırma sonuçları aşağıdaki gibidir.

4.1. Tek doz kontak etki denemeleri

4.1.1. T. abrotanifolum’un gövde ekstraktlarının S. granarius üzerindeki kontak etkileri

S. granarius üzerinde denenen bitki gövde ekstraktları zararlı üzerinde ölümlere neden olmuştur. En yüksek aktiviteyi gövde hekzan ekstraktı göstermiş olup test edilen tüm ekstraktlar 24. saat itibari ile istatistiksel olarak kontrolden farklı ölümlere neden olmuştur (F=188,01; sd=4,40; P<0,05) ( Çizelge 4. 1 ). Test edilen bitki ekstraktlarından gövde hekzan ekstraktı 72. saat sonunda %74 ölüm oranı ile en yüksek aktiviteyi göstermiştir. Yetmiş ikinci saat sonunda gövde etil asetat ekstraktı uygulaması sonucunda test edilen böceklerin %65’inde ölüm gözlemlenmiştir. Gövde hekzan ekstraktının etkinliği 24. saat sonunda ise %64, 48. saat sonunda %68 olmuştur. Denemelerde kimyasal standart olarak malathion kullanılmış olup 24 saat sonunda test edilen böceklerin tümünü öldürmüştür. Malathion istatistiki olarak tüm uygulamalardan farklı etki göstermiştir.

Çizelge 4.1. Farklı çözücüler kullanılarak elde edilen T. abrotanifolium’un gövde ekstraktlarının S.granarius’a kontak toksisiteleri (% Ölüm ± St Hata).

Muamele 24.saat 48. saat 72. saat

Kontrol 0,51 ± 2,00c2 1,15 ± 2,57c 1,15 ± 2,57c

Malathion 100±0,00a 100±0,00a 100±0,00a

Gövde hekzan 64,01 ± 1,97b 68,33 ± 4,80b 73,90 ± 4,80b

Gövde EA 53,45 ± 1,30b 53,45 ± 6,66b 65,33 ± 6,66b

Gövde MeOH 47,76 ± 1,50bB1 53,40 ± 0,86bAB 63,73 ± 0,86bA

1Aynı satırdaki ortalamaları takip eden farklı harfler, ortalamaların istatistiksel olarak önemli derecede farklı

olduğunu gösterir (Anova P<0,05, Tukey test).

2Aynı sütundaki ortalamaları takip eden farklı harfler, ortalamaların istatistiksel olarak önemli derecede farklı

(36)

4.1.2. T. abrotanifolum’un çiçek ekstraktlarının S. granarius üzerindeki kontak etkileri

T. abrotanifolium’un çiçek kısımlarından elde edilen ekstraktların S. granarius’a olan

kontak etkileri test edildiğinde çiçek etil asetat ekstraktının yüksek oranda ölüme neden olduğu ölüm oranlarının zamana bağlı olarak 24. saatte %37; 72. saatte %58 oranları arasında değişiklik gösterdiği saptanmıştır. Uygulanan çiçek ekstraktlarının tümü 24 saat sonunda kontrolden istatistikî olarak farklı ölümlere neden olmuştur (F=92,71; sd=4, 40; P<0,05) ( Çizelge 4. 2 ). Çiçek etil asetat ekstraktını çiçek hekzan ekstraktı takip etmiş ve S. granarius’a kontak etkileri zamana bağlı olarak sırasıyla %26; %31 ve %37 olmuştur. Çiçek metanol ekstraktı zamana bağlı olarak %17; %18 ve %24 oranlarında kontak etki göstermiş fakat kontak toksisitesi diğer iki bitki ekstraktına göre daha az olmuştur. Denemelerde kimyasal standart olarak malathion kullanılmış olup 24 saat sonunda test edilen böceklerin tümünü öldürmüştür. Malathion istatistiki olarak tüm uygulamalardan farklı etki göstermiştir.

Çizelge 4. 2. Farklı çözücüler kullanılarak elde edilen T. abrotanifolium’un çiçek ekstraktlarının S.granarius’a olan kontak toksisiteleri (% Ölüm ± St. Hata).

Muamele 24. saat 48. saat 72. saat

Kontrol 0,51 ± 2,00c2 1,15 ± 2,57c 1,15 ± 2,57d

Malathion 100±0,00a 100±0,00a 100±0,00a

Çiçek Hekzan 25,65 ± 6,25b 30,93 ± 3,75b 36,90 ± 3,80c Çiçek EA 36,91 ± 3,01bB1 45,36 ± 2,45bAB 58,06 ± 1,58bA Çiçek MeOH 16,48 ± 3,69b 17,45 ± 3,96b 23,48 ± 2,12c

1Aynı satırdaki ortalamaları takip eden farklı harfler, ortalamaların istatistiksel olarak önemli derecede

farklı olduğunu gösterir (Anova P<0,05, Tukey test).

2Aynı sütündaki ortalamaları takip eden farklı harfler, ortalamaların istatistiksel olarak önemli derecede

(37)

4.1.3. T. abrotanifolum’un gövde ekstraktlarının S. oryzae üzerindeki kontak etkileri

S. oryzae üzerinde denenen T. abrotanifolium gövde ekstraktları zararlı üzerinde

değişen oranlarda ölümlere neden olmuştur. En yüksek aktiviteyi gövde hekzan ekstraktı göstermiş olup, tüm uygulamalar (Gövde EA 24 saat hariç ) tüm zaman dilimlerinde istatistiksel olarak kontrolden farklı etki göstermişitir (F=142,96; sd=4, 40; P<0,05) ( Çizelge 4. 3 ). Test edilen bitki ekstraktlarından gövde hekzan ekstraktında 72. saat sonunda %22 ölüm oranı ile en yüksek aktivite görülmüştür. Yetmiş ikinci saat sonunda gövde etil asetat ekstraktı uygulaması ile ölüm oranı %14 olarak tespit edilmiştir. Gövde hekzan ekstraktının test edilen böcekleri öldürme oranı 24. saat sonunda %9; 48. saat sonunda ise %12 olmuştur.

Denemelerde kimyasal standart olarak malathion kullanılmış olup 24 saat sonunda test edilen böceklerin tümünü öldürmüştür. Malathion istatistiki olarak tüm uygulamalardan farklı etki göstermiştir.

Çizelge 4. 3. Farklı çözücüler kullanılarak elde edilen T. abrotanifolium’un gövde ekstraktlarının S.oryzae’ye olan kontak toksisiteleri (% Ölüm ± St. Hata).

Muamele 24. saat 48. saat 72. saat

Kontrol 0,00 ± 0,00c2 0,13 ± 1,15c 0,13 ± 1,15c

Malathion 100±0,00a 100±0,00a 100±0,00a

Gövde Hekzan 8,60 ± 3,24b 11,52 ± 2,54b 22,11 ± 2,73b Gövde EA 1,51 ± 3,53bcB1 7,74 ± 2,89bAB 14,22 ± 3,75bA Gövde MeOH 5,47 ± 5,89b 10,12 ± 7,79b 17,01 ± 12,12b

1Aynı satırdaki ortalamaları takip eden farklı harfler, ortalamaların istatistiksel olarak önemli derecede

farklı olduğunu gösterir (Anova P<0,05, Tukey test).

2Aynı sütündaki ortalamaları takip eden farklı harfler, ortalamaların istatistiksel olarak önemli derecede

(38)

4.1.4. T. abrotanifolum’un çiçek ekstraktlarının S. oryzae üzerindeki kontak etkileri

S. oryzae üzerinde denenen çiçek ekstraktları zararlı üzerinde değişen oranlarda

ölümlere neden olmuştur. Muameleler ile kontrol arasında istatistiki olarak sadece 72. saat sonunda önemli fark olduğu saptanmıştır (F=96; sd=4,40; P<0,05) ( Çizelge 4. 4 ).

T. abrotanifolium’un çiçek kısımlarından elde edilen ekstraktların S. oryzae’ye olan

kontak etkileri test edildiğinde çiçek hekzan ekstraktı 72. saat sonunda %16’lık ölüm oranı ile en yüksek aktiviteyi göstermiş bunu %7 ölüm oranı ile çiçek etil asetat ekstraktı ve %6 ile çiçek metanol ekstraktının takip ettiği görülmüştür. Bitkinin çiçek kısımlarından elde dilen ekstraktların etkinlikleri 24. ve 48. saatlerde kontrolden farklı bir etki göstermediği sadece çiçek hekzan ekstraktı 72. saat sonunda kontrolden farklı etki gösterdiği saptanmıştır.

Denemelerde kimyasal standart olarak malathion kullanılmış olup 24 saat sonunda test edilen böceklerin tümünü öldürmüştür. Malathion istatistiki olarak tüm uygulamalardan farklı etki göstermiştir.

Çizelge 4.4. Farklı çözücüler kullanılarak elde edilen T. abrotanifolium’un çiçek ekstraktlarının S. oryzae’ye olan kontak toksisiteleri (% Ölüm ± St. Hata).

Muamele 24. saat 48. saat 72. saat

Kontrol 0,00 ± 0,00b2 0,13 ± 1,15b 0,13 ± 1,15c

Malathion 100±0,00a 100±0,00a 100±0,00a

Çiçek Hekzan 1,51 ± 3,53bB1 4,24 ± 4,47bAB 16,23 ± 8,11bA

Çiçek EA 2,03 ± 2,85b 3,16 ± 2,85b 6,70 ± 4,17b

Çiçek MeOH 0,51 ± 2,00b 1,51 ± 3,53b 5,93 ± 3,69b

1Aynı satırdaki ortalamaları takip eden farklı harfler, ortalamaların istatistiksel olarak önemli derecede

farklı olduğunu gösterir (Anova P<0,05, Tukey test).

2Aynı sütundaki ortalamaları takip eden farklı harfler, ortalamaların istatistiksel olarak önemli derecede

(39)

4.2. Doz ölüm denemeleri

4.2.1. T. abrotanifolium gövde ekstraktlarının S.granarius üzerindeki kontak etki doz -ölüm denemeleri

Buğday biti üzerinde yapılan doz ölüm denemeleri sonucunda en düşük LD50 değerini 24. saat sonunda gövde etil asetat ekstraktı 6,02 µl/böcek ile göstermiştir (Çizelge 4. 5 ). Bu ekstraktı hekzan ekstraktının aktivitesi takip etmiş ve LD50 değeri 6,92 µl/böcek olarak bulunmuştur. Bu ekstraktın etkinliğini metanol ekstraktının 6,26 µl/böcek değeri ile takip etmiştir. Kırk sekizinci saat sonunda yine en düşük LD50 değeri gövde etil asetat ekstraktında kaydedilmiş ve LD50 değeri 4,63 µl/böcek olarak hesaplanmıştır. Bu ekstraktın etkinliğini metanol ekstraktının aktivitesi takip etmiş ve LD50 değeri 5,08 µl/böcek olarak saptanmıştır. Gövde hekzan ekstraktının 48. saat LD50 değeri 6,60 µl/böcek olarak saptanmıştır. Bitki ekstraktlarının fudicidal limitlerine bakılarak bir karşılaştırma yapıldığında tüm ekstraktların benzer alt ve üst limitlere sahip oldukları ve aralarında istatistiki yönden bir farklılığın olmadığı görülmüştür.

Uygulanan bitki ekstraktlarının LD90 değerlerine bakıldığında en düşük LD90 değerini 24. saat sonunda 15,49 µl/böcek ile gövde hekzan ekstraktı göstermiştir. Bu ekstraktı sırasıyla etil asetat 18,42 µl/böcek ve metanol 21,59 µl/böcek ekstraktarının LD90 değerleri izlemiştir. 48. saat sonunda gövde hekzan ekstraktı en düşük toksisiteyi göstermiş ve LD90 değeri 14,54 µl/böcek olarak hesaplanmıştır. Hekzan ekstraktının aktivitesi sırasıyla etil asetat 18,41 µl/böcek ve metanol 23,45 µl/böcek LD90 değerleri ile takip etmiştir. Uygulanan ekstraktların fudicidal limitleri karşılaştırıldığında ekstraktların benzer aralık değerlerine sahip oldukları ve aralarında istatistiki açıdan önemli bir farklılığın olmadığı görülmüştür.

(40)

Çizelge 4.5. Farklı çözücüler kullanılarak elde edilen T. abrotanifolium’un gövde ekstraktlarının S. granarius üzerinde kontak etki doz ölüm denemesi sonuçları

Muamele Saat Slope±Standart Hata (Fudicidal Limit) LD50 (µl/böcek) (Fudicidal Limit) LD90 (µl/böcek)

24 3,66±0,40 6,92 (5,33 – 8,34) 15,49 (12,31- 23,69) Gövde Hekzan 48 3,73±0,39 6,60 (4,54 – 8,45) 14,54 (10,93 – 27,69) 24 2,64±0,27 6.02 (5,10 – 6,93) 18,42 (15,35 – 23,63) Gövde EA 48 2,13±0,18 4,63 (3,71 -5,62) 18,41 (14,40 – 25,58) 24 2,38±0,24 6,26 (5,29- 7,24) 21,59 (17,54 – 28,75) Gövde MeOH 48 1,93±0,17 5,08 (4,22 – 6,05) 23,45 (18,25 – 32,67)

4.2.2. T. abrotanifolium çiçek ekstraktlarının S. granarius üzerindeki kontak etki doz-ölüm denemeleri

T. abrotanifolium’un çiçek kısımlarının ekstraktları ile S. granarius üzerinde yapılan

doz ölüm denemeleri sonucunda en düşük LD50 değeri 24. saat sonunda çiçek etil asetat ekstraktı için hesaplanmıştır (8,27 µl/böcek). Bu değeri hekzan ekstraktı takip etmiş ve LD50 değeri 10,49 µl/böcek olarak hesaplanmıştır. Bu ekstraktın etkinliğini metanol ekstraktı (LD50: 29,23 µl/böcek) takip etmiştir. Kırk sekizinci saat sonunda yine en düşük LD50 değeri çiçek etil asetat ekstraktında kaydedilmiş ve LD50 değeri 6,97 µl/böcek olarak hesaplanmıştır. Bu ekstraktı metanol ekstraktını takip etmiş ve LD50 değeri 28,75 µl/böcek olarak saptanmıştır. Çiçek hekzan ekstraktının 48. saat LD50 değeri hesaplanamamıştır. Uygulanan bitki ekstraktlarının fudicidal limitlerine bakıldığında 24. ve 48. saatlerde çiçek metanol ekstraktının diğer uygulanan ekstraktlardan farklı bir etki aralığına sahip olduğu görülmüştür ( Çizelge 4. 6 ).

Uygulanan bitki ekstraktlarının LD90 değerlerine en düşük LD90 değeri 24. saat sonunda LD90: 17,78 µl/böcek değeri ile çiçek hekzan ekstraktında hesaplanmıştır. Bu ekstraktı sırasıyla çiçek etil asetat LD90: 19,36 µl/böcek ve çiçek metanol LD90: 218,34 µl/böcek ekstraktları izlemiştir. Kırk sekizinci saat sonunda çiçek hekzan ekstraktının aktivitesi

(41)

hesaplanamamış ve en düşük LD90 değerini çiçek etil asetat ekstraktı LD90: 25,23 µl/böcek değeri ile göstermiştir. Çiçek metanol ekstraktının LD90 değeri 293,77 µl/böcek olarak hesaplanmıştır. Uygulanan bitki çiçek ekstraktlarının LD90 değerlerinin fudicidal limitleri arasında LD50 değerlerinde olduğu gibi çiçek metanol ekstraktı diğer ekstraktlardan farklı aralıklarda fudicidal limitlere sahip olduğu saptanmıştır.

Çizelge 4. 6. Farklı çözücüler kullanılarak elde edilen T. abrotanifolium’un çiçek ekstraktlarının S. granarius üzerindeki kontak etki doz ölüm denemesi sonuçları

Muamele Saat Slope±Standart Hata (Fudicidal Limit) LD50 (µl/böcek) (Fuducidal Limit) LD90 (µl/böcek)

24 5,59±0,54 (9,64 -11,42) 10,49 (15,76 – 21,12) 17,78 Çiçek Hekzan 48 2.59±0.27 * * 24 3,47±0,40 (7,35 -9,20) 8,27 (16,40 -24,77) 19,37 Çiçek EA 48 2,30±0,22 6,97 (5,31 -8,94) 25,23 (17,72 -46,22) 24 1,47±0,25 29,23 (18,99 -73,62) 218,34 (82,73 -2273,38) Çiçek MeOH 48 1,27±0,20 (17,83 – 77,11) 28,754 (99,30 – 3796,36) 293,78 *Hesaplanamamıştır

4.2.3. T. abrotanifolium gövde ekstraktlarının S. oryzae üzerindeki kontak etki doz-ölüm denemeleri

T. abrotanifolium’un gövde kısımları kullanılarak hazırlanan ekstraktları ile S. oryzae

üzerinde doz ölüm denemeleri yürütülmüştür. Yapılan denemeler sonucunda en düşük LD50 değeri 24. saatte LD50: 28,63 µl/böcek değeri ile gövde hekzan ekstraktı göstermiş olup bunu LD50: 57,49 µl/böcek ile gövde etil asetat ve LD50: 139,99 µl/böcek ile gövde metanol ekstraktı takip etmiştir ( Çizelge 4. 7 ). 48. saat sonunda yine en düşük LD50 değerini hekzan ekstraktı LD50: 28,08 µl/böcek değeri ile göstermiş bunu sırasıyla etil asetat ve metanol ekstraktları (LD50: 57,31 µl/böcek; LD50: 63,01 µl/böcek) izlemiştir. Analizler sonucunda gövde etil asetat ve gövde metanol ekstraktlarının diğer ekstraktan

Referanslar

Benzer Belgeler

Çalı şmamızda enerji çeşitleri ve özellikleri ele alınarak Türkiye enerji politikaları, dı şa bağımlılık oranı, enerji kaynakları potansiyeli ve

Several experiments were performed to analyze the success of the SeaSpider in performing different tasks: result filtering, table recognition, missing field search and

“Öğretmenlere zengin yöntem, teknik ve materyal çeşitliliği oluşturma konusunda uygulamalı eğitim verilmelidir” ve “Öğretmenlere etkinlik hazırlama becerisi

Ders öğretmeni ile yapılan ön görüşmede Kavram Haritaları hakkında bilgi verilmiştir. Öğretmenden ders işlenişinin kavram haritaları eşliğinde yapılması

In the fourth and fifth chapters, soft groups, soft subgroups, normal soft subgroups, homomorphisms of soft groups, soft rings, soft subrings, soft ideals, idealistic

Yapmış olduğumuz bu çalışmada Osmanlı Devleti’ndeki sporun, geleneksel halden modern hale geçişini, geleneksel sporların durumunu, yeni girmiş olan modern spor faaliyetleri

Risk ve koruyucu etkenlerin belirlenebilmesi için mutlaka kişilerin düzenli aralıklarla ve ileriye dönük olarak takip edildiği ve bu nedenle de ölçülen

Ku kla değişkenimiz olan genel müdürün aynı zamanda yönetim kurulu üyesi olmasının (yönetici ikiliği), birinci modelimizin sonuçlarına göre, hisse senedi