KARAKALPAK AŞIK TARZI ŞİİR GELENEGİ
ÜZERİNDE İNCELEMELER-IV*
Some Evaluations on the Minstrel-Poet Tradition in
Karakalpakistan-IV
Etudes â propos de la poesle orale des Karakalpaks IV
Doç. Dr. Metin ERGUN
ÖZET
Karakalpak aşık tarzı şiir geleneği hakkında bilgiler aktarmaya çalıştığımız yazı dizimizin dördüncü sünde, başta Akımbet Baksı olmak üzere 10 baksı üzerinde durulmakta ve onların gelenek içerisindeki yen
hakkında bilgiler verilmektedir. ;■ "
Anahtar Kelimeler
İ d Karakalpak, Aşık, Aşık Şiiri, Baksı, Akımbet Baksı, Cuman Baksı
ABSTRACT İ !
In fourth pan of our article on Aşık (Minstrel-Poet) poetry tradition of Karakalpak Turks, will be gi informations about Karakalpak baksis (Minstrel-Poet), Akımbet Baksı, ete.
Key Words
Karakalpak, Aşık (Minstrel-Poet), Aşık (Minstrel-Poet) Poetry, Baksi, Akımbet Baksi, Cuman Baksi
AKIMBET BAKSI
Muvsa ile Edenbay, “nama’ları ve çı-Hayvancılıkla geçinen fakir bir ai- raklarıyla ayrı birer mektep olmuşlar-lenin çocuğu olan Akımbet’in doğum ve dır.ölüm tarihleri kesin olarak belli değildir. Akımbet’in baksılığıyla ilgili olarak Çıraklarının verdiği bilgiler ışığında halk arasında sayısız rivayet anlatıl-XIX. yüzyılın ikinci ve dördüncü çey- maktadır. Bunlardan biri, Hive ilanıyla
rekleri arasında yaşadığı, Çimkent ili- Akımbet arasında geçmektedir. Şöyle ki: nin etraflarında baksılık ettiği tahmin Hive ilanı ülkesindeki bütün baksı ve edilmektedir. cıravları sarayına çağırtır. Çağrılanlar
Karakalpak baksılık sanatının do- arasında Akımbet baksı da vardır. Ha-ğuşunda ve şekillenmesinde önemli rolü nm emriyle saz ve söz başlar. Han sara-olan baksılardan birisidir. Muvsa, yınm en büyük baksısı olan Tanbur. Edenbay, Bayniyaz, Hoca Bala ve “Şırvan-naması”nı çalıp söyler. Akımbet Dosnazar gibi daha sonra büyük de aynı “nama”yı çalıp söyler baksılar kervanına katılacak olan nice Akımbet’in icrası han baksısından daha
• • • \ ^ ‘ İS m
çırak yetiştirmiştir. Özellikle çırakları güzeldir, ilan, kendi baksısının
yenilme-Seri yazımızın ilk üç bölümü için bk: “Karakalpak Âşık Tarzı Şiir Geleneği Üzerine Araştırmalar-I”, Türk Kültürü. Mavıs 1996, 275-289; “Karakalpak Âşık Tarzı Siir Geleneği Üzerinde Araştırmalar-IP, MilK
• •
Araştırmalar 38,1998, 29-35.
• •
** Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi.
Millî Folklor, 2003, Yıl 15, Sayı 60
sine kızar. Bunun üzerine Akımbet’i ce zalandırabilmek için üç gün boyunca ça lıp söyletir. Bu arada sesini bozabilmek
için Akımbet’e tütün suyu verdirir. Akımbet, tütün suyunu içmeyip koynu-
na döker ve üç gün boyunca çalıp söyler. Akımbet’le böyle baş edemeyen Han,
sonra onu daha çetin bir sınava tabi tu tar. Türkmen Mahdımkulu’nun divanım kadının önüne açıp koyar ve Akımbet’ten irticalen Mahdımkulu’nun şiirlerini söylemesini ister. Kadının da kitaptan takip etmesini, eğer baksı hata ederse kendisine haber vermesini söyler. Akımbet Baksı, bu sınavdan da başarıy
la çıkar. Bundan sonra Han, Akımbet’e “Benden ne dilersen dile” der. Akımbet
de “Benim bir dileğim var Hanım. Bun dan sonra siz beni görmeyi, ben sizi görmeyeyim” der. Bundan sonra Hive Ham Akımbet’e simli, yaldızlı ala kayış
lar ile bezenmiş at verir. Akımbet’in “Alakayıs” naması işte bunun üzerine
söylenmiştir.
Bir başka rivayette Akımbet’in a- nasının hamileyken bülbül etme aş er diği, bundan dolayı Akımbet’in sesinin güzel olduğu anlatılır.
Karakalpak baksılık geleneğinin şekillenmesinde büyük rol oynamış olan Akımbet baksı, “Köroğlu”, “Sayathan
Hemra”, “Garip Aşık” hikâyelerinin ya
nında Karakalpak halk koşuklarını Kız
lar Üyge Kir, Beyiş, Ilğal ve Yağlı Bahar
gibi “nama”ları da çalıp söylermiş (Ayımbetov 1988: 133-135; Maksetov
1989: 262).
MUVSA BAKSI
Muvsa Baksı, 1836 yılında Karakalpakistan’m Törtkul ilinin
Şorahan ilçesi civarında çiftçilikle meş
http://www.millifolklor.com
gul olan fakir bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiştir.
Gençliğinde Amuderya’daki tekne cilerin yanında çalışmıştır. Bir müddet
sonra işini bırakarak oba içinde koşuk söylemeye başlamıştır. Fakat ne koşuk ları güzel bir şekilde söyleyebiliyor; ne
de dutarı düzgün bir şekilde çalabili yordu. Obasındaki yaşlıların tavsiye
siyle Şımbay etrafının meşhur baksısı Akımbet’e çırak olmak için Şorahan’dan yola çıkmıştır. Baksılar, Camarı Şığanak ile Ceti Asırım namalarınm bu
yolculuk sırasında Muvsa baksı tarafın dan çıkarıldığını söylerler. Muvsa altı yıl boyunca Akımbet’in yanında çırak
olarak durmuştur. Ondan baksılık sana tının usullerini, nama ve koşuklarla hi kayeleri öğrenmiştir.
Muvsa baksı, Akımbet baksının çı- raklarındandır. Gelenekte, Muvsa’nın Akımbet’e çırak olmasıyla ilgili olarak
bir rivayet anlatılmaktadır. Bu rivayete göre Muvsa, bir gün bir düğünde dutar şerterken bir ihtiyar gelip Muvsa’nın e- linden dutan çekip almış: “Baksılığın a- dım rezil eden ne biçim gençsin sen, dutan şerteceksen adam gibi şert” der. Sonra ihtiyar, dutan eline alıp Akımbet baksının namasım koşuksuz çalmaya başlar. Buna Muvsa çok üzülür ve oba
sına döner.
Muvsa altı yıl boyunca çıraklık yap tıktan sonra ustasından “bata”smı almış ve izin isteyip Törtkul ve Şorahan etra fına dönmüştür. Ondan sonra Muvsa,
oba oba, toy toy dolaşarak baksılık ya par ve kısa sürede bütün obalarda tanı
nan meşhur bir baksı olur.
Muvsa baksının da çok sayıda çı rakları vardır. Çıraklarının içinde en
Millî Folklor, 2003, Yıl 15, Sayı 60
meşhuru Karakalpakların Sanmurın ne onun çırakları Şernazar ile Edenbay Uruğundan Cuman baksıdır. Cuman baksılarm da “nama”lannı şertip söyle baksı, ustası Muvsa hakkında 1946 yı- miştir. Ayrıca geleneğe uyarak lında araştırmacı Seytkamal “Göroglı”, “Sayathan”, “Hemra”, “Gar :
Beknazarov’a bir hayli bilgi vermiştir. Aşık”, gibi halk hikayeleri de anlatmış
• •
Muvsa baksıyla ilgili bu bilgiler, Ozbe- tır.
kistan İlimler Akademisi 1949 yılında 78 yaşındayken
Karakalpakistan Şubesi arşivinde 3390 müştür. Çok sayıda koşuk ve namas numaralı dosyadadır. günümüze ulaşmıştır. Ondan yapıla
• •
Karakalpak baksılık geleneğinin en derlemeler, Özbekistan ilimler Akaı— meşhur baksılarından biri olan ve sazını misi, Karakalpakistan şubesi arşivin zir
ve sözünü devam ettiren çırakları saye- dir. (Ayımbetov 1988: 135-138). sinde gelenekte kendi adına mektep olu
şan Muvsa baksı, 1907 yılında 71
yaşın-IBRAYIM PATULLAYEV
1909 yılında dünyaya
dayken Şınabay’ın güney tarafında Karakalpakların Kazayaklı uruğundan-Şoktoranğıl denilen yerde ölmüştür. dır. Babası Petulla Sarbayulı 15.
Onun namaları ve yolu Eşşan baksı ta- 1928) da ibrayım gibi baksıdır. Pan..^ rafından günümüzde devam ettirilmek- Muvsa baksının çırağıdır. Patulla. kıuac tedir (Ayımbetov 1988: 135-138).
CUMAN BAKSI
1871 yılında fakir bir ailenin ço cuğu olarak doğmuştur. Karakalpaklar
yıllarında Şımbay’dan Törtkul taraf-ia göçüp Taza Bağcap adlı yere yeıies^_^ tir.
İbrayım baksı, gelenekle ilgili Jk içindeki Kıpçak uruğunun Sanmurın ti- bilgileri ve dutar şertmeyi ba:-ta resindendir. Babasının adı Töre’dir. Tö- Patulla’dan öğrenmiştir. Bu ilk
re, açlık-kıtlık yıllarında Amuderya’nın den sonra babası onu, ustası M i m yakasına göçen Karakalp aklardandır. baksının çırağı Cuman baksının yanj
Cuman baksı, meşhur Muvsa çıraklığa göndermiştir, ibrayım, u a ı baksının çıraklarındandır. Genç yaştan yıllar Cuman baksının yanında ka
itibaren Muvsa baksıya çırak durmuş, tır. Ustasının her türlü ihtiyacım Lap-uzun yıllar çıraklık yaptıktan sonra us- şılamıştır. Ondan Karakalpak saz m tasından “bata”sım alarak oba oba, toy namalarını ve hikâyelerini öğ
toy dolaşarak baksılık yapmaya başla- Cuman, Ibrayım’ın yetiştiğine kaıral mıştır. getirdikten sonra “bata”sim vererek
Cuman, dutan sol koluyla çaldığı göndermiştir. Ondan sonra ibrayım um. için ona “Cuman Solakay” denilmiştir. oba dolaşarak baksılık yapmaya
Muvsa baksı mektebinin en yi temsilci- mıştır. J lerinden biridir. Çok sayıda çırak yetiş- ibrayım baksı, 1930 '
y u d u k
• • • •
tirmiştir. Çırakları içinde en meşhuru Abdiraman Otepov’un
İbrayım Patullayev’dir. Karakalpak Devlet Tiyatrosu sanzsçm Ustası Muvsa’nm “nama’larının olur ve emekli olana kadar orada :a _ ıe yanında ustasının ustası Akımbet’in yi- Hem Karakalpakistan’da hem de
Millî Folklor, 2003, Yıl 15, Sayı 60
Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’ne bağlı birçok federe devlette çeşitli yarışmalara katılmıştır. Karakalpak halk
namalarmm plağa alınmasında hizmeti çok fazla olmuştur.
1967 yılında, arkasında derlenip plağa ve yazıya geçirilmiş birçok nama, koşuk ve hikaye bırakarak ölmüştür
(Ayımbetov 1988: 138-139).
KARACAN BAKSI
Karacan Baksı, meşhur Karakalpak şâiri Berdak’m kızı Hurliman baksının oğludur. Doğum ta
rihi kesin olarak belli değildir. Bazı kaynaklarda 1884 (Ayımbetov 1988:
141) olarak belirtilirken, bazılarında 1896 (Maksatov 1983: 159) olarak ve rilmektedir. Karacan, baksılık sanatının
özelliklerini; dutar şertmeyi nama, saz çalmayı, hikaye anlatmayı kendisi gibi baksı olan annesi Hurliman’dan öğren
miştir. Yani baksının ustası, annesi Hurliman’dır. Ondan dedesi Berdak’ın koşuklarını, halk koşuklarını, nama ve
sazları “Âşık Necep”, “Göruğlı” gibi hi kaye ve destanları öğrenmiştir.
Bir gün, Karacan ile annesi Hurliman, birlikte Amuderya’nın sol
ta-• ta-•
rafında baksılık yaparken Urgenç şeh rine varmışlar. Bir toyda koşuk söyler lerken askerler gelip kadınların baksılık yapmasının yasak olduğunu belirterek onları tutuklamışlar. Bir hafta sonra serbest bırakıp “Amuderya’yı geçip gi din” demişler.
Karacan, Aral gölünün güney ta raflarında baksılık yapmıştır. Oba oba
dolaşarak destan, hikaye ve koşuklar söyleyip dutar şertmiştir. Karacan’ın namalarını çırağı Aytcan baksı çalmaya devam etmiş ve onları notaya geçirtmiş tir.
Karacan baksı 1968 yılında ölmüş tür (Ayımbetov 1988: 14 1-142; Maksetov 1983: 159-169).
AYTCAN BAKSI
Aytcan Hocanepesov, 1908 yılında Tahtakâpir ilçesi Şâgir Köl denilen yer
de dünyaya gelmiştir. Hayvancılıkla ge çinen oldukça fakir bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Aytcan, Karakalp akların Kıtay tiresi, Kepeşerivşi uruğundandır.
Aytcan, gençliğinde meşhur Berdak şâirin torunu Karacan baksıya çırak ol muştur. Ondan namalar, sazlar ve hikâ yeler öğrenmiştir. Ondan batasım aldık tan sonra oba oba gezerek baksılık yap maya başlamıştır.
Aytcan baksı, 1934 yılından itiba ren ölünceye kadar devlet sanatçısı ola rak Karakalpak Devlet Tiyatrosunda ve Karakalpak Radyosu’nda çalışmıştır. Karakalpak halk koşuklarının
namalarının ve sazlarının notaya geçi rilmesinde onun hizmeti büyük olmuş
tur.
1954 yılında Nökis’te daha 46 ya şındayken ölmüştür (Ayımbetov 1988:
142-143).
ESCAN BAKSI
Escan Kospolatulı, 1901 yılında Şımbay ilçesinin Kök Özek adlı yerinde dünyaya gelmiştir. Escan’ın ninesi, meşhur Eşim baksının ablasıdır. Eşim baksı, o zamanlar Şımbay etrafının en
meşhur baksılarındandır. Escan’m ba bası Kospolat, dayısının tesirinde kalıp
ondan dutar şertip koşuk söylemeyi öğ renmiş ve toylarda, eğlencelerde dutar
şertip, koşuk söylemeye başlamıştır. Kospolat, 1938 yılında 63 yaşındayken
hastalanıp ölmüştür. Escan, kardeşi
Millî Folklor, 2003, Yıl 15, Sayı 60
Esbos ile birlikte yetim kalmıştır. Kospolat oğullarını sağlığındayken dini okula gönderir. 6-7 yıl okuduktan sonra okulu bırakırlar. Escan, okuldayken de eline dutarını alıp koşuk söylemeye de vam eder.
Escan, baksılıkla ilgili ilk bilgile rini, ilk terbiyeyi babasından almıştır.
• •
14-15 yaşlarındayken Kök Özek bo yunda dolaşarak baksılık yapmaya ça lışmıştır; fakat, baksının bu dönemde repertuarı oldukça sınırlıdır. Bu arada Escan, iki gözü kör Kıpçak uruğundan kız baksı Kanıgül ile tanışmıştır. Güzel
sesli olan Kanıgül, Karakalpak halk ko şuklarını, namalarmı ve hikâyeleri iyi bilen bir baksıymış. Onların birliktelik leri, 4-5 yıl boyunca devam etmiş.
Kanıgül koşukları söyler; Escan da dutarla eşlik edermiş. Bu birliktelik Escan’m baksılık birikimini biraz daha
geliştirmiş; ama, aynı zamanda içindeki
c*
baksılık ateşini biraz daha körüklemiş tir. Escan içindeki ateşe uymuş ve Kanıgül’den ayrılarak kendisine iyi bir
usta bulmak için yola çıkmıştır.
Escan baksı, ilk önce Kallıcağıs’ta yaşayan meşhur Muvsa baksının çırağı Şernazar’a çırak olmuştur. Şernazar’m yanında 5 yıl çırak olarak durmuştur. O sıralarda 60-65 yaşlarında olan Şernazar, Escan’ı kendi oğlu gibi görüp sevmiş ve ona Karakalpak halk “na- ma’lannı, özellikle de ustası Muvsa’nın söylediği “nama”ları, halk şâirlerinin koşuklarını, “Ğârip-Aşık”, “Yusup Ah
met” ve “Göruğlı” gibi hikayeleri öğret
miştir.
Şernazar, Kazayaklı obasının baksısıydı. Aynı obada yine Muvsa
baksının çırağı olan Artık baksı da
ya-204
şamaktaydı. Escan, Şernazarla birlikte Artık baksıdan da geleneğin düsturunu
öğrenmiştir. Ustalarından “pata”larım alan Escan, ondan sonra onların yanın dan ayrılarak kendi başına baksılık et meye başlamıştır.
Escan baksı, kısa sürede bütün Karakalp akistan’da tanınan meşhur bir baksı olmuştur. 0, usta malı namalarla, halk koşuklarını ve halk hikayelerini söylemenin yanında irticali baksılardan biridir. Sevdiği kız Sasânem için söyle
diği aşağıdaki koşuk, kendisinden son raki baksıların dilinden düşmemiştir:
Cane bir aşnanız Kudaybergerıdur, Çiğitlerde bir şirvarıı bergerıdur,
Cane başkaların herkim körgendur, Bul islerin elden ayıp Sasânem.
Seni diyp halek etti dupaym,
Cok etipsen otuz batpan buvdaym, İnsap bergey sen naşarğa kudayım, Bul islerin elden ayıp Sasanem.
Yine, aşağıda yer alan “Köknurşı” adlı koşuğu da oldukça fazla sevilmiştir:
Nasıbaydı salıp alıp şiyşege,
Bazar tarkağan son şığıp köşeğe, Kim uşırattı sizdi bunday peşege,
Bazar sorpasman kalğan köknarşı. Köknarı kögerip bolsa eki kulak,
Dünya kerek emes, boladı solak
Vekil kele me dep Cân-cakka karap, Culama dep korkıp cürgen köknarşı. Aldma ot cakkan mudam katını,
Siz dep gaplesedi aytpay atını, Aldma caksanız kurğak otindı,
Yüz prossent payız etken köknarşı. Köknarıy köknarın sezedi,
Künde üş vakka dizedi, Bala-şağasman bezedi,
Maşayık bolğan köknarşı.
Millî Folklor, 2003, Yıl 15, Sayı 60
Escan baksı, kısa ömründe birçok çırak yetiştirmiştir. Kurbaniyaz, Öten Töreşov ve Aynazar Baksı, onun çırakla- rındandır. Escan baksı, 1952 yılında, en verimli çağında vefat etmiştir
(Ayımbetov 1988: 145; Maksetov 1983: 140-158; Muratov 1968; Davkarayev
1959: 26; Adambayeva 1967: 15, 29).
KANİGÜL BAKSI
Kadın baksılardan biri olan Kanigül, 1900 yılında dünyaya gelmiş tir. Karakalp akların Beksıyık uruğun-
dandır. Oldukça fakir biri olan babası, Kanigül daha çocukken ölmüştür. Yetim kalması yetmezmiş gibi genç yaşta iki gözünü de kaybeden Kanigül, baksılığa oba oba dolaşarak hikâye anlatan kıssahanlardan öğrendiği “Sanavber” hikâyesini “nama”ya koşup anlatarak başlamıştır.
Obalarda hikâye anlatıp koşuk söy lerken Escan baksıyla karşılaşmıştır.
Onunla birlikte uzun yıllar baksılık yapmıştır. Escan baksı dutar çalmış,
Kanigül de koşuk söylemiştir. Beksıyık uruğunun reisi Barlıkbay onun baksılık yapmasını yasaklamak istemişse de Kanigül dinlememiş, Escan’la birlikte bozkırda gezip baksılık yapmaya devam
etmiştir. Kısa sürede adı, bütün Karakalpak obaları arasında “kız baksı’ya çıkmıştır.
Kanigül, Escan’la birlikte baksılık ederken ne yazık ki 1928 yılında genç yaşta ölmüştür. Onun “Kız Baksının
Naması” adı verilen “nama”sı bugün de
hala Karakalpaklar arasında sevilmekte ve çalınıp söylenmektedir (Ayımbetov
1988: 145-146; Maksetov 1983: 144-145).
CANABAY BAKSI
Canabay Saparniyazulı, 1887 yılın
da Konırat ilçesinin Boyraşı obasında dünyaya gelmiştir. Babası Saparniyaz, Canabay genç yaştayken ölmüştür. Ye tim kalan Canabay, oba ağalarının ya
nında çobanlık yapmıştır. Çocukluk ve gençlik yılları, yoklukla ve zorlukla geçmiştir.
Canabay, daha çocukluğundan iti baren saza ve söze merak salmıştır. Köbe Dağı’nın batı tarafına yerleşen Boyraşı obasına o sıralarda sık sık meş hur Nurabılla cırav gelir gider ve toyla ra katılıp cıravlık yaparmış. Ayrıca Konırat etrafında yapılan düğünlere ve eğlencelere Türkmen baksılarıyla Harezmli baksılar da sık sık gelir gider lermiş. Dönemin meşhur baksıları olan Avez ve Kutım baksılar da Konırat dü
ğünlerini ziyaret ederlermiş. Canabay bütün bu baksı ve cıravlan can kulağıyla dinler, onları taklit etmeye çalışır, baksılığa heves edermiş.
Canabay, Birinci Dünya Savaşı yıl larında orduya katılmış ve üç yıl asker lik yapmıştır. Askerlikten döndükten
sonra Canabay bir baksı olmak için ka rarını vermiş ve meşhur Avez baksıyla Kutım baksılann yanına giderek çırak
durmuştur. Avez baksıyla Kutım Baksı, ona Konırat baksılarının “nama”lannı, Konırat baksılarının “nama’lannı,
“Yusupbek”, “Hurlıka Hemra “,
“Göruğlı”mın, “Kempir”, “Bazirgen” ve “Kırmandali” bölümleriyle “Garip Aşık”
ve “Davletyarbek” hikayelerini öğretmiş lerdir.
Canabay, ustalarının “patiya”sını alarak onların yanından uzaklaşmış ve elinde dutarıyla oba oba dolaşarak baksılık yapmaya başlamıştır.
Karakalpak halk tiyatrosuna sanatçı o
Millî Folklor, 2003, Yıl 15, Sayı 60
larak k?tılmış ve emekliliğine kadar o- rada çalışmıştır. Konırat ve çevresinde, Hoceli’de, Göne’de, Taşavız’da, Kıpşak’ta ve Moynak’ta dostları Orımbay, Escan ve Çapak baksılarla birlikte sık sık dü
ğünlerde ve şenliklerde baksılık etmiş tir.
Canabay Baksı, geleneğe uyarak usta-çırak ilişkisini devam ettirmiş ve birçok çırak yetiştirmiştir. Çırakları i- çinde özellikle Tenel baksı, Kutlımurat Muvsayev baksıyla Narbay baksı saz ve
sözleriyle dikkat çekmişlerdir.
Canabay baksı 1961 yılında 74 ya şındayken ölmüştür (Ayımbetov 1988:
130; Maksetov 1992: 327-342).
HÜRLİMAN BAKSI
Meşhur Karakalpak halk şâiri Berdak’ın kızı olan Hürliman baksı,
1861 yılında dünyaya gelmiştir Hürliman, Berdak’m altı oğlunun içinde tek kızıdır. Bu yüzden babası tarafından çok sevilirmiş. Baksı kız, babasının ko şuklarını dinleyerek büyümüştür. Baksılıkla ilgili ilk bilgileri babasından öğrenmiştir. Babasının koşuklarını ez berlemiş; dutar çalmayı da yine ondan
küçük yaşta öğrenmiştir. Ayrıca evlerine gelip giden baksı ve cıravlardan Karakalpak “nama”larını, halk hikaye lerini öğrenmiştir. Onun repertuarında koşukların yanında “Aşık Necep
‘ Davletyarbek”, “Gülbülbil”, “Bazirgen”
hikayeleri varmış. Oba oba dolaşarak bu hikâyeleri anlatır, koşukları söylermiş. Babası onu genç yaşta Müyten uruğu Teli tiresinden Kabil adli bir gençle ev- lendirmiştir. Hürliman’ın bu evlilikten
1894 yılında Karacan adlı bir oğlu dün yaya gelmiştir. Hürliman, oğlu Kara-
can’ı baksı olarak yetiştirmek için küçük
yaşlarından itibaren halk koşuklarını ve dutar çalmayı öğretmiştir. Hürliman. yanına aldığı birkaç sazendeyle birlikte
sadece Karakalpaklar arasında değil:
• •
Özbek, Türkmen ve Kazak obaları ara sında da dutar çalıp koşuk söylemeye başlamıştır. Gün geçtikçe ünü yayılmış ve bütün bozkırda tanına “Kız Baksı
olmuştur.
Gelenekte kadınların baksılık yap ması yasaktı. Bundan dolayı bir gün Han, Hürliman’ın kocasını çağırmış ve karısına baksılık yaptırmamasını söy lemiştir. Kabil da Hürliman’m baksılık yapmasını yasaklamış. Bunun üzerine
Hürliman hastalanıp yatmış. Bir müd det sonra kızının hasta olduğunu duyan Berdak şâir, kızının yanma gelmiş ve baksılık yapabileceğini söylemiş. Ondan
sonra Hürliman tekrar baksılık yapma ya başlamış. Hürliman daha 45 yaşın
dayken 1906 yılında ölmüştür (Ayımbetov 1988: 139-140; Maksetov
1992: 259-308).
KAYNAKLAR
ADAMBAYEV, T., (1967), “Muzıkalnaya Kultura
Karakalpakskogo Narodo Dooktyabrskogo
Periodo", Avteoreferat Kand. Dissertatsii
Alma-Ata.
AYIMBETOV, Kaili, (1988), Halik Danalığı. Nökis.
DAVKARAYEV, N., (1959), Oçerki po İstorü
Dorevolyutsionnoy Karakalp akskoy Literaturı, Taşkent.
MAKSETOV, Kabil, (1983), Karakalpak Cırav Baksıları, Nökis.
MAKSETOV, Kabil, (1989), Karakalpak
Folkloristikası, Nökis.
MAKSETOV, Kabil, (1992), Dâstanlar Cıravlar Baksılar, Nökis.
MURATOV, Yakıvda, (1968), Baksı Keldi Avılğa. Nökis