BAŞBAKAN ÖZAL'IN
AÇIKLAMASI
--- IAZETENİZİN 27 Temmuz 1989 tarihli nüsha sının 6’ncı sayfasında “ Metin Toker’in not . defterinden” sütununda “ Cumhurbaşkanlı ğı Hiç Bu Kadar Ucuzlattlmamıştı” başlıklı bir yazı yayımlanmıştır.
Yazıda yer alan iddialar asılsız, çirkin, karalayı- cı ve gazeteniz adına üzücüdür.
Yazar, yaklaşan Cumhurbaşkanlığı seçimi dola yısıyla bazı çevrelerde görülen anlamsız panik için de gerçeğe aykırı iddialarda bulunmakta ve kişilik haklarıma saldırmaktadır.
Yazıdaki “ Turgut Özal’ın cumhurbaşkanı olma ması gerektiğini söylemek öyle büyük bir sağduyu istemez. Turgut Özal’tn cumhurbaşkanlığı için dü şünülebilecek en uygunsuz kimse olduğu da insan sarrafı olmayı gerektirmez” şeklindeki cümleler, ya zarın, yazısına önyargılı olarak başladığını ve ama cının şahsımızı karalamaktan başka bir şey olmadı ğını açıkça göstermektedir.
Yazar kendini, Cumhurbaşkanlığı için düşünü lebilecek en uygunsuz kimseyi belirlemeye yetkili görmekte; ama bunun sebeplerini göstermeyerek, kanıtlarını belirtmeyerek, sadece önyargılarını ve saplantılarını ortaya koyarak kamuoyunu etkileme ye çalışmaktadır.
Yazıda eleştiri sınırı aşılmakta; açıkça şahsıma, aileme ve hatta ANAP milletvekillerine hakaret edil mektedir.
Saygıdeğer bir ANAP milletvekilinin sözleri eksik şekilde aktarılarak, cumhurbaşkanlığıma karşı gibi gösterilmekte; sonra da aynı milletvekilinin “ cumhurbaşkanı adayı olursam, oy vereceği” yoiun- daki sözleri üzerine, değerli milletvekillerine “ Özal’ın j tayfası” yakıştırması yapılmaktadır.
Yazıda, cumhurbaşkanı seçilsem bite Çankaya’ ya çıkıp oturamayacağım iddia edilmektedir. Yaza rın bu iddiayı ileri sürerken kullandığı “ hanedan” ke limesinin çirkinliği ve benim gibi halkın arasından çıkıp sadece halkın desteği ile işbaşına gelen insan lar için değil, sihri akrabalık yoluyla katıldığı aile için kullanılmasının uygun olduğu gerçeği bir yana; cum hurbaşkanı seçilen bir kimsenin Çankaya’ya çıkıp oturamayacağım iddia etmek de demokrasiye inan mamanın bir işaretidir.
Yazar bu sözleri ile demokratik düzenin dışında bir düzeni arzular ve Anayasa hükümlerini tanımaz ı görünmektedir.
Yazıdaki, “ ağzını her gün biraz daha bozarak” , “ hanedan her gün biraz daha cıvıyarak ve zenginieşerek”şeklindeki hakaretler, gerçeği yansıt madığı gibi, gazetenizin ciddiyetiyle de bağdaşma maktadır.
Yazıda, 26 Mart’tan sonra “ bir Japonya Başba kanı kadar olamadığımız” belirtilerek, bunun halkı mızca kabul edilemeyeceği ve mesela 27 Mayıs’ta ispatlandığı tier! sürülmektedir.
Mahalli seçimlerde aldığımız sonuç üzerine is tifa etmemiz gerektiğini ileri sürmek, Anayasa ku rallarını tanımamanın bir başka işaretidir. Mahalli se çimler, mahalli yöneticilerin belirlenmesi amacıyla yapılır. Yüce milletimiz ise 1987 yılında yapılan ge nel seçimlerde iktidarı 1992 yılma kadar bize ema net etmiştir.
Japonya Başbakanı ile yapılan karşılaştırma, ko nuyu saptırma Ve okuyucuları yanıltma gayretinin bir tezahürüdür. Japonya’da yapılan seçimler mahal li seçimler değildir, senato seçimleridir.
Yazarın,'mahalli seçimlerde uğradığı yenilgi üze rine kabinede değişiklik yaparak görevine devam eden İngiltere Başbakanını bilmemesi mümkün ol madığına göre, yanlış örnek göstermesi sadece oku yucuyu yanıltma amacına yönelik olabilir.
Yazıda “ Cumhurbaşkanlığı makamının şimdiye kadar hiç : u kadar ucuzlatılmadığı” iddia edilmek-S tedir.
Cumhurbaşkanlığı makamında oturan kişi bilin diğine ve su ana kadar adaylığım konusunda bir ta vır belirtmediğime göre, yukarıdaki iddianın hedefi ve amacı da meçhuldür.
Cumhurbaşkanlığı makamının ucuzlatıldığı gün ler 12 Eylül 1980 öncesinde kalmıştır. Sonu gelme yen oylamalarda cumhurbaşkanı seçilememiş, ba zı assolistlere bile oy çıktığı görülmüş ve o günler de gerçekten cumhurbaşkanlığı makamı ucuzlatıl- mıştır.
Bu olaylar hafızalardan daha silinmeden, yaza rın böyle bir iddiada bulunması insafsızlıktır.
iddia edildiği gibi Başbakanlık makamının ucuz latılması da söz konusu değildir. Bu görevi layıkıy- la yerine getirdiğimiz, 1987 yılında bizi ikinci defa iktidara getiren büyük milletimizin oylarıyla ortaya çıkmıştır.
Yazarın Anayasa ile ilgili değerlendirmeleri ve yo rumları daters ve yanlıştır. Yazının başında varılan hükmü desteklemek için, Anayasa maddelerinin aşı- ■ rı zorlamalarla yorumlanması da isabetsizdir.
Yazar sık sık yaptığı gibi, yazısının sonunda da şerefli Türk SilahlıKuvvetleri’niolayın içine sokma ya çalışmakta ve “ TBMM’nin ordunun eğilimini dik kate alması... demokrasilerde şarttır” diyerek bunu bir daha kanıtlamaktadır. Yazarın bu cümlesinde saklı asıl anlam, yazarı tanıyanlara göre açıktır.
Anayasal bir organ olan Cumhurbaşkanlığı ma kamı için yapılacak seçim ayrıntılı olarak yine Ana yasamızda gösterildiği halde, bazı çevrelerin buna tahammül edememesi üzücüdür.
Bu açıdan söz konusu yazıyı da büyük bir talih sizlik olarak değerlendiriyorum. Saygılarımla.
Turgut Özal Başbakan
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi