SAYFA
15
ODAK NOKTASI
AHMET CEMAL
Bir flttilâ İlhan Klasiği...
Ali Kırca, “Siyaset M eydanı” n\n sezonunu buprogramın ciddiyetine yakışır bir biçimde kapattı; son programda Attilâ Ilhan’ı konuk etti. Ve onunla Tür
kiye’nin gerçek anlamda önem taşıyan hemen bü tün gündem maddeleri arasında belki kısa, ama çok yoğun ve aydınlatıcı bir gezinti yaptı.
Her okurunun ve her izleyicisinin elbet kendine gö re bir Attilâ Ilhan’ı vardır. Bendeki Attilâ Ilhan’ın en
önemsediğim yanı ise, onun artık bitm ekte olan yüz yılımızda -yine bana göre- bu ülkenin yetiştirebildiği birkaç düşünce adam ı’ndan birisi olmasıdır. Bu ya
nını öne çıkarmam, Attilâ Ilhan’ın şair ve yazar kim liğini daha geride tuttuğum anlamında yorumlanma malı. Çünkü yine kişisel kanıma göre, eğer düşünür yanı böylesine engin bir Attilâ Ilhan olmasaydı, bildi ğimiz çizgisindeki bir şair ve yazar Attilâ Ilhan da ol mazdı.
Ali Kırca, Attilâ Ilhan’a yönelteceği soruları Türki ye’nin en azından üzerinde durulmayan, oysa ger çekte belki de her şeyden çok önemsenmesi gere ken sorunlarından yola çıkarak ve büyük bir özenle hazırlamıştı. Türkçe’nin günümüzdeki durumu, Türk aydını, Türkiye’de eğitim anlayışı, yurtseverlik, Mus tafa Kemal ve kurduğu cumhuriyetin anlamı, Türk
gençliği bunlardan yalnızca birkaçıydı. Attilâ Ilhan’ın bu konulara ilişkin sorulara verdiği yanıtlar, aynı za manda gerçek anlamda bir aydın tavrının nasıl ol
ması gerektiği ve aydın olmanın ne kadar kapsamlı bir birikimi gereksindiği bağlamında da örnek oluş turacak nitelikteydi. Aşırı iddialı görünmekten kaçı nan, ama temel aldığı birikim nedeniyle kendinden kuşku duymayan bir özgüven; bir sorun üzerinde ka fa yorarken, hiçbir ayrıntıyı olabildiğince gözden ka çırmama ve küçümsememe çabasındaki bir düşün me eylemi; herhangi bir yöresel gerçekten kopma ge reksinimini duymayan bir evrensellik boyutu; ve ni hayet, kimi “m eslekten" aydınlarımızın (!) tam tersi
ne, buralı olmaktan hiç gocunmayan, dünyaya an
cak buralı olduğunu yadsımadığı ölçüde açılabilece ğinin bilincine varmış bir aydın - “Siyaset Meydanı ”nın son programında karşımıza çıkan, işte böyle bir A til lâ Ilhan portresiydi...
Bir bilim adamı olmayan Attilâ Ilhan, Türk dilinin bu günkü durumuna ilişkin saptamalarıyla her dilbilim cinin dile ne kadar geniş açılardan bakmak zorunda olduğunu ortaya koydu. Örneğin yalnız bizim dilimi ze değil, fakat her dile zamanın akışı içersinde ya bancı diye nitelendirilen sözcüklerin girmesinin ka
çınılmazlığını belirttikten sonra, bir dil açısından önem taşıyan noktanın o dildeki-ister “yerli” , ister “yaban cı”- bütün sözcükleri doğru, başka deyişle anlam
lan bilerek kullanmak olduğunu vurguladı. Böylece de dil olgusu açısından temel bir gerçeği, bir dili kul lanarak anlatabilme becerisinin kesinlikle o dilde
ki yerli ve yabancı sözcük sayısıyla ilintili sayılama yacağı gerçeğini gözler önüne serdi.
Atatürk’ün milliyetçilik anlayışı konusunda Attilâ
Ilhan, bu milliyetçiliğin ırk temeline değil, fakat Tür kiye Cumhuriyeti sınırlan içersinde yaşama ve ken dini bu ülkenin insanı sayma temeline dayandığını, dolayısıyla yalnızca yurtseverlikten kaynaklandığı
nı önemle vurguladı. Böyle bir milliyetçilik anlayışının zihinlere tam olarak yerleştirilebilmesi durumunda her türlü ayrımcılığın kendiliğinden son bulacağı ger çeği düşünüldüğü takdirde, Attilâ Ilhan’ın bu konu da söylediklerinin önemi de kendiliğinden anlaşılır.
Attilâ Ilhan, yurtseverlik konusunu bugünkü genç liğin durumuna ilişkin somlara yanıt verirken de irde ledi. Bugünün Türk gençliğinin karamsarlığından, umutsuzluğundan ve ideal eksikliği duymasından söz edilirken, sevgili Ali Kırca’ya şu unutulmaz yanı tı verdi: “Senin sorunu dinlerken, b ir an acaba biz-
ler gençliğimizde niye böyle değildik diye düşündüm. Niye böyle değildik, biliyor musun? Çünkü o zaman lar Cumhuriyet vardı. Mustafa Kemal, cumhuriyeti o günün gençliğine böylesine büyük b ir ideal olarak be nimsetmeyi başarmıştı... ’’ Attilâ Ilhan’a göre bu cum
huriyet ideali, o, günkü gençliğin bütün etkinliklerine yön verebilecek güçte bir idealdi. “ Umudumuz var
dı. H er şey artık cumhuriyetin kum lduğu bu yu rt için di. Derslerimizdeki başarılanmız bile yurdumuzla il giliydi. B ir dersten başarılı olduğumuzda, kendimizi yurdumuza karşı b ir görev yerine getirm iş sayarak seviniyorduk. Başarısız olduğumuzda ise, sanki yu r dumuza olan b ir görevimizi yerine getirm emiş g ib i üzülüyorduk... ”
Attilâ Ilhan’ın anlattığı umutlu kuşak, o günkü cum huriyet tarihinin yetiştirdiği kuşaktır. Günümüzün -
bilimsel bir incelemeye göre- yüzde sekseni ülkesi nin geleceğini karanlık gören, bu karanlık gören yüz- denin sekseninin ise kendi geleceğini aydınlık gör düğü gençlik, yani geleceği karanlık bir ülkede ken di geleceğinin aydınlık olabileceğine inanan genç
lik ise, kendilerine hâlâ “Atatürkçü" demekten hiç inan mayanların biçimlendirdikleri cumhuriyet sonra-
sı’nın ürünüdür!
Attilâ Ilhan’ın andığım programı, bugünün Türkiye- si’nde kasetlerinin bütün orta ve yükseköğretim ku- rumlarında öğrencilere gösterilmesini ve onlarla bir likte üzerinde tartışılmasını gerekli kılacak ölçüde önemli bir programdır...
e-posta: ahmetcemal@superonline.com acem20@hotmail.com
Taha Toros Arşivi