• Sonuç bulunamadı

Aydın Çukurova'nın 'düşler' başlıklı sergisi Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı sergi salonunda

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Aydın Çukurova'nın 'düşler' başlıklı sergisi Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı sergi salonunda"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Aydın Çukurova’nın ‘Düşler’ başlıklı sergisi Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı Sergi Salonu’nda

Düşlerden gerçeğe uzanan resimler

Aydın Ç ukurova, serginin başlığından da anlaşılacağı gibi yaşam ı bir düş olarak algılıyor.

► Yaşamı, bir düş

olarak algılıyor, Aydın

Çukurova. Bu yüzden

de seyahatlerine çok

önem veriyor, çünkü

seyahatler onun için

düşlerin hayata

geçirilmiş hali.

“ Seyahatler birer düş.

Kendi iç

yolculuğunuzdan çıkıp

farklı kültürler ve

farklı insanlarla

karşılaşmak, insanı

kendi iç yolculuğuyla

kesiştiriyor.”

ESRA ALİÇAVUŞOĞLU ‘Düşlerini’, seyahatlerini,

fotoğraf tekniğiyle birleşti­ ren bir sanatçı: Aydın Çuku­

rova. Y ıllardır sürdürdüğü

seyahatlerinde karşılaştığı insanlann yüzlerini tuvalle­ rinde birleştiriyor, onlara ye­ ni bir işlev kazandınyor Çu­ kurova.

Bir bakıyorsunuz N e­ pal’in tapmaklarından Hint­ li bir güzel gülümseyerek bakıyor bize ya da bir türbe­ nin kapısında beliren küçük bir çocuğun hüzünlü gözle­ ri karşılıyor bizi.

Aydın Çukurova, ‘Düşler’ adını taşıyan sergisini, 8 O- cak tarihine dek Nâzım Hik­ m et Kültür ve Sanat Vakfı Sergi Salonu’nda izleyicile­ rin beğenisine sunuyor. M armara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’ndeki li­ sans eğitimini 1990 yılında tamamlayan sanatçı, 1987- 1990 yıllarında fakültenin karm a sergilerine katılıp ilk kişisel sergisini 1989 yılın­ da Adana Belediye Sergi Sa­ lonu’nda açtı. 1990 yılında Londra, Covent Garden ve Camden Town’da sokak ser­

gileri de açan Çukurova, Camden Town School’da, li­ sans eğitimine karşılık olan

‘Uygulamalı Dokuma Tasa­ rımı’ konusunda dersler ver­

di. 1991-96 yılları arasında, artistik çalışmalarını tekno­ lojiyle bütünleştirerek Tür­ kiye ve Avrupa’nın seçkin kuruluşlarına iplikten-ku- maşa tasarım lar yaptı.

“Sanat yapıtının olmazsa olmaz koşulu, insanın kendi­ ni aşma isteği olan ‘yaratıcı­

lıktır’. Ona kimlik kazandı­

ran da yaratıcının, çevre ve

nesneleri algılayış biçimidir”

diyen Çukurova’nın sergisi yıllardan bu yana süregelen seyahatlerinden izler barın­ dırıyor.

Ağırlıklı olarak tarihi ve yeni mekânlarda ters ışık ko­ nulu çalışm alarını sergile­ yen sanatçının resimlerinde vazgeçem ediği unsurların başında insan geliyor. İnsan­ ları resimlerine konu olarak seçmesini, doğanın bir par­ çası olm asına bağlıyor sa­ natçı. “Biz her ne kadar ken­

di iç yolculuklarımızı

yaşa-sak da kendi içimizde ne ka­ dar yalnız olsak da çevremiz hep insan. İnsan olmadan yaşamın hiçbir anlamı yok. Farklı kültürden insanları belgelemeyi seviyorum. Bu yüzden de soyut anlatımlara kaçmak istemiyorum. İn­ sanları portreliyorum ama bu bire bir model formları çerçevesinde değil. İnsanla­ rı, günlük doğaları çerçeve­ sinde portrelemeye çalışıyo­ rum. Seyahatlerde, egzotik mekânlarda karşılaştığım insanları, kurgulamış oldu­

ğum ters ışık mekânlar üze­ rine oturtuyorum.”

Çukurova’nın sergide yer alan yapıtları genelde 30-40 cm. boyutlarında. Sergile­ rinde konu bütünlüğü önem ­ li bir yer taşıyor sanatçı için.

“Sergiye baktığım zaman tüm resimleri bir bütün ola­ rak görmek istiyorum. Sergi bütün olarak tek bir resim gibi görünmeli. Çok fazla kontrası sevmiyorum.”

Yaşamı bir düş olarak al­ gılıyor sanatçı, serginin baş­ lığından da anlaşılacağı gibi.

Bu yüzden de seyahatlerine çok önem veriyor, çünkü se­ yahatler onun için düşlerin hayata geçirilmiş hali. “Se­

yahatler birer düş. Kendi iç yolculuğunuzdan çıkıp fark­ lı kültürler ve farklı insanlar­ la karşılaşmak, inşam kendi iç yolculuğuyla kesiştiriyor.”

Sanatçının resimlerinde­ ki çıkış noktasını fotoğraf oluşturuyor. “Çıkış noktam

fotoğraf ama bu tek başına sadece belge anlamı taşıyor. Bu belgenin içinde sadece za­ manı durduruyorsunuz ki burada bir kişisel yaratı yok. Oysa sanatta yaratı var. Ben sadece fotoğrafın tekniğini kullanıyorum ve böylece sa­ natsal yaratıya dönüştürüyo­ rum çalışmalarımı. Örne­ ğin; fotoğraflarını çektiğiniz herhangi bir dağ tek başına yetmiyor bazen ve onun ya­ nında başka şeyleri de gör­ mek istiyorsunuz. İşte düşler tam bu sırada ortaya çıkı­ yor.”

Aydın Çukurova son ça­ lışmalarında, fotoğrafın üze­ rine kum ve metal gibi m al­ zemeler katarak farklı anla­ tım lar yaratmaya çalışıyor.

“ Malzeme olarak her şeyi kullanabilirim, bu fotoğrafın kendisi ya da bilgisayar çıkı­ şı da olabilir. Malzeme ne olursa olsun, amaç yaratının görselliğini ön plana çıkar­ mak. Önemli olan her şeyin bir bütün olarak estetik bir düzeye gelmesi.”

Sanatçı seyahatlerinden oluşan resimlerini önüm üz­ deki kış Hindistan Güzel Sa­ natlar A kadem isi’nde sergi­ lemeyi planlıyor. Aydın Çu­ kurova, resimlerinde ulusla­ rarası tem aları kullandığını ve bundan dolayı tüketimin sadece Türkiye’de olm ama­ sı gerektiğini düşünüyor ve dünyaya açılmayı

amaçlı-İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

A number of his works are to be found in the Istanbul Museum of Painting and Sculpture and in a number of private collections.. Most of his works are

Tedavi için önerilen, ilk olarak ezilen yere buz koyarak so¤uk uygulama yapmak, sonra da bölgeyi esnek bantlarla sarmakt›r.. Yaralanman›n derecesi a¤›rsa spor

Sadece doğal ışığa maruz kalan insanların biyolojik saatleri ve günlük ritimle- ri arasında daha az bireysel farklılık görülürken, ya- pay ışığa daha fazla maruz

[r]

DEVLET KLASİK TÜRK MÜZİĞİ KOROSU (Galata Mevlevihanesi) THE STATE CLASSICAL TURKISH MUSIC CHOIR.. Y ö n eten/C onductor:

Özet: Bu çalışmayla, Trabzon, Rize ve Artvin yörelerinde 45'i doğal, 37'si egzotik olmak üzere toplam 82 adet tırmanıcı taksonun bulunduğu

Analiz sonuçlarına göre gerek yerli sermayeli gerekse yabancı sermayeli bankaların Azer- baycan bankacılık sektörünün yaşadığı birtakım sorunlar, hukuki ve

Zeyneb’i “gerek kırsal gerek kentsel or­ tam içine iyi oturtsun”, “tipleri ve ilişki­ leri iyi belirlediği” gibi; “kır/kent çeliş­ kisi, çöken