h k ö ş e l e r i n d e
Yazan : Midhat
İM !
Kadı Faz
Cemal Kuntay
V
é
I
Divan ve Tanzimat edebiyatlarında Ok erkek ses Kadı Fazılın ağzından duyuldu; son erkek ses de Kemal’in
Kadı Fazıl, Aclaniyye devletinin vûemasmdandır. Aclaniyye devleti, Osmanlı devleti gibi bir insanın anını taşır; Karesi Beyinin oğlu Açlan Be. ^B abası ölünce, Balıkesirî B eyiolaıı ¿ riar» Bey, beyliğinden bir müddet sonra, Sultan Orhan’a itaat etti; ve oğlu Rıdvan Beyi Padişaha gönder di.
Bu suretle Osman oğullarina yak laşan Aclaniyye devletinin âlimlerin den Kadı Fazıl, Divan edebiyatında Dasitânî denen erkek sesü şiiri verdi. Biri üç beyitten, diğeri iki mısradan İbaret iki eseri vardır ki, Namık Ke mal bile, bazı yanlış zanlara rağmen, Dasitâni (hasnâsîl şiirlerinin sesini o
İki parçadan almıştır.
Dediğim şiirler:
Bastık yine kâfirleri, avn etti hü-damız; Hâr oldu adunun yüzüne tir-i ga zamız;
Te>TÎde niizûl etti bütün göklerde
ervah;
İmdada tayam eyledi yerden şu.
hedanuz.
AUâbdan imdâd umara, merd-i gazayız; Allab volana ctsmile, cân İle feda
yız.»
sine mani olmuştu. Ve, nazım iisarh- nın ya tasavvufa, yahut hamasete münhasır kalması, tabiî bir kaderdi. Fakat din, hamasete galebe çalıyor, ve fütuhat şiirlerinde bile, Kadı Fa. 7ihn ve Şeyh Mahmudun beyitlerinde olduğu gibi, Türklerin Rumeliye geç mesi, şecaat hamlesi değil, keramet vakası oluyordu.
İstilâ devirlerinde fetihlerin ede biyatını yapanların bu iki şairden iba ret olmaması lâzımgeîir, ve, kimbL lir daha neler yazılmıştı. Ancak, yine Künhülahbâr» sahibinin dediği gibi Şeyh Mahmudun ve Mevlâna Niyazi’ »in Divanları «Aksak Demir» vaka sında kaybolduğu gibi, bu vadide eser ler veren başka şairlerin de eserleri isimleriyle beraber zayi oldu, kimbilir.
Fakat, Kadı Fazıl’ın yukarıdaki mısraları, kendisine ve devrine kifa yet edecek kadar, örnek eserdir. Yal. nız bu mısralann «teyide nüzul» ve »imdada kıyam» kelimeleriyle başh- yanlan, ecdadımızın Rumeliye geçtik ieri tarihteki dile o derece benzemi yor, ve o derece Namık Kemal devri lin dilini hatırlatıyor kİ, bu mısraları Kemal’in, bulmasından ziyade, otu rup yazdığı, veyahut düzelttiği şüp hesi hasıl oluyor; devirlerin dil fark.
îarmı bizden çok iyi sezen Kemal’in, buna dair bir şey söylememesi de bu 'şüpheyi, çoğaltıyor. Fakat, edebiyat hizmet için bile olsa, Kemal’in, ken di yazdığı şeyi başkasının diye gös termesi, başkasının ^azdığının kendi sinin malı gibi benimsemesi kadar, onun mizacına aykırıdır. O halde Rumeliye Oriıan devrinde Süleyman Paşayla geçen Kadı Fazıl, yukardaki mısraları, Abdülâziz ve Abdülhamit devirlerindeki Namık Kemal’in diliy le nasıl yazdı? Bir muamma.
Herhalde. Kadı Fazıl ile Namık Ke mal’in hamaset şiirleri, edebiyattaki <ırkek sesleri, ve bu seste ürperen ars lan yeleleri o derece birbirinin aynı ki, aradan asırları kaldırarak iki şa iri aynı nesilden zannetmek çok müm küıı.
Fakat tarihin, aldatmak hakkıdır; ve, aldanmak vazifesidir. İşin tarih tarafını, âlimlerine bırakarak, şu be. yiti, yazdığı için Fazıl’a, bulduğu için Kemal’e karşı şükran dolu bir sesle tekrar okuyalım:
Te’yide nüzul etti bütün gökdeki
ervah; İmdada kıyam eyledi yerden şühe dâmız!
Ve:
..Itûmeîi’ye geçmişi* bi* bir İki saal Himmet-Î merdan ile gayhıiei» irsal ile »
Bu iki parçayı meçhul köşelerden çıkararak edebiyatımıza veren Na mık Kemal’dir. Zaten Namık Kemal, yazdığı eserler kadar, Arap, Fars, ve Osmanlı Divan edebiyatlarından se. çip, yeni nesillere tanıttığı eserlerle de hizmet etti. Bu hizmetlerinden bi ri de, Yukardaki iki parçayı bize ta nıtmasıdır. Zaten, bizzat Namık Ke» 'm al, bu iki şaheserin şairi olan Kadı Fazıl’dan, ve bir de Mevlut şairi Sii-
j
leyman Dede’den itibaren, Fatih dev- j rine- kadar, o İki zattan başka bir şa- j İr bulunduğunu kabul etmez. Yalnız Süleyman Dedeyi, meşhur Mevlud’uıı şairi olarak göstermekten Biyede şu. beyitin sahibi olarak anar:
Keramet gösterip halka, suya sec cade salmışsın; Yaka asm Itûmelî’nln pençe-i him metle almışsın. Halbuki Bursalı Tahir Beye göre, «Osmanlı Müellifleri» nde, bu beyitin kendisi biraz başka türlüdür, ve şai ri de başkasıdır. Bu eserin ikinci cil dinin 222 nci sayfasının 1 numaralı notunda bu beyitin sahibi Süleyman Dede değildir, Süleyman Dedenin, yahut, Süleyman Çelebinin ceddi olan Şeyh Mahmuttur; ve beyit de şöyle- drl:
Vilâyet gösterip halka, suya sec- câde salmışsın; Yaka asm Rûmelî’nin dest-1 takva
ile almışsın.
Zaten, Tahir Beyin, «Künhülahbâr»; sahibi Âli’dan alarak yazdığı gibi, Os man. oğullarından İlk üç Padişah za manında, cemiyetin emeli memleket ler fethetmekti; bir taraftan halkın muharebelere, diğer taraftan âlimle rin Arap ve Fars dillerine verdikleri ehemmiyet Osmanlı şiirinin
ilerleme-Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Ta h a To ros Arşivi