- r r - S O / §7/
İ S T A N B U L ’UN CAMİLERİ
Milâttan 715 yıl sonra Velid bin
Abdülmelik'in Serdarı Müsellime
bin Abdullah'ın kumandasındaki
Emevî orduları Bizans' kuşatırken, Cenevizlilerin elinde bulunan Gala- ta'yı da ele geçirmişler ve bura sını yedi yıla yakın bir süre işgâl- leri altında tutmuşlardı.
Emeviler bu yedi yıllık işgâlleri sırasında Ceneviz'de bir de cami inşa etmişlerdi. Bugün Karaköy ile Azapkapı arasındaki sahada bulu nan ve «Arap Camii» adıyla anı lan cami, işte bu binadır .Emevi- lerin bu yedi yıllık işgâlleri sıra sında Galata'da bundan başka bir cami inşa edip etmedikleri bugün kesinlikle bilinememektedir. Bugün halkın dilinde Arap Camii diye anılan ve camiler şehri İstan bul'un en değişik mimarî stilinde ki bu camiin hikâyesi de hayli en teresandır.
Lâtinler Galata'yı Emevilerden geri aldıktan sonra bu binayı Domini- kinen'lere vermişler ve cami ya pılan bir tadilât ile kilise haline getirilmişti. Bu arada minaresi yık tırılan caminin önüne sivri bir çan kulesi ilâve olunmuştu.
BizanslIlar şehri Lâtinlerden geri aldıkları vakit bu kiliseyi yine Do- minikinen'lerin elinde bırakmışlar dı. Aradan uzun devirler geçtikten sonra Fatih Sultan Mehmet İstan bul'u fethettiği zaman da Domi- nikinen'leri Galata'daki bu kilisele rinden çıkartmamış, onlara bu vic dan hürriyetini tanımıştı.
Ancak Gırnata'dan kovulan Arap- 'ar İstanbul'a gelip yerleştikleri va kit bu kiliseye el koymuşlar ve burasını tekrar camiye çevirmişler di. İşte burası o zamandan beri halk arasında Arap Camii adıyla anılmaktadır.
O devirde Galata bölgesinin en bü yük camii olduğundan halk arasın da Camii Kebir (Büyük Cami) adıyla da anılan bu cami I. Mah mut'un validesi Saliha Sultan Azap- kapı'daki sebil, çeşme ve mektebi inşa ettirirken esaslı bir tamirden geçirtmişti. Bu arada çok güzel şa dırvanının üzerine de şu beyit nak şedilmişti:
«Dediler her biri tahsin edib tari hi itmamın bu ahsen camii tevsi kıldı Valide Sultan -1147.»
Dominikinen'lerin kilisesi olduğu
devirlerde muteber kimselerin ce nazeleri kilisenin zeminine gömül müş ve üzerlerine de armalar ve kitabeler kazılı zemin taşları kap lanmıştı. Araplar kiliseyi tekrar ca miye çevirirlerken bu yazılı taşla rın üzerlerini döşeme tahtalarıyla örtmüşlerdi. 1913 yılında Arap Ca miinde yapılan tamirat sırasında bu kitabeler meydana çıkarılmış ve buradan alınarak İstanbul Arkeolo ji müzesine nakledilmişti.
Arap Camii'ndeki en önemli resto rasyonlardan birini de II. Mahmut' un kızı Âdile Sultan yaptırmıştı. Âdile Sultan'ın yaptırdığı şadırvan ve sarnıçtan başka camiin civa rında bir de mektep binası vardır. Bu da şu kitabe ile dile gelir:
«Her mısraı tarihî tamamın ide ilân Buldu suyunu şadırvan oldu bak inşâ Sarnıcı metin kıldı bina Adile Sul tan 1285»
Arap Camimin sağ tarafından du vara yapışık uzun bir taş kitâbede de camiin tarihçesi yazılı bulun maktadır. Hicrî 1222 yılında yazı lan bu kitâbenin sonlarında Elhac Emin Ketebeli, Fatih Sultan Meh met'ten şöyle bahsetmektedir:
...Ki yâni Hazreti Sultan Mehmedî Sâni Cihânı eyledi âbâd şevket-ü şâni Müyesser oldu bu Konstantiniyye
fethi âna Ebülfeth dinmek oldu ol Padişaha sezâ Sekizyüz eiliyedide bu şehri fet hetti Cihanda sikkeyi mermere hâk edip gitti Nice Cevami mescidfer eyledi bün-yâd
Düalar eyleyekin ola haşredek âbâd Hüdâ kıla o şehin ruhu pâkine rah
met Dergihinde dahi bula izzetü rifa t.
Dominikinen’ler tarafından yıktırı
lan minarenin yerine yaptırılan
dört köşeli çan kulesi camiin mi naresi olarak kullanıldığından, Arap Camii İstanbul'un en değişik mi marî tipindeki bir cami olarak ayrı bir özellik ve güzellik taşımakta dır.
13
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi