SANAT
-ik a Gündüz
18 8 0 yıllarında doğmuş, dört savaş yaşa mmış, İmparatorluktan Cumhuriyete ge çiş devrinin bütün badirelerini atlatmış, çok çetin şartlar altında kişiliğini bulmuş ve eserler vermiş büyük bir neslin son mümessilleri artık birer birer aramızdan ayrılıyorlar. Çok hareketli, çok cepheli bir yazar olan Aka Gündüz, son yıllarda manevî bir inzivaya çekilmiş, bir zaman lar çok sevilen eserleri onları severek oku yanlarla birlikte yaşlanmış, yerlerini yeni gelenlere bırakmışlardı. 1953 yılı martın da onu Keçiören’deki köşkünde ziyaret et d iş, bir zamanların bu pek canlı, verim li zekâsını, anılarının uyuşturucu havası içinde, ihmalden, unutulmaktan şikâyet eder bulmuştum. Saatlerce karşılıklı otur muş kavga ve ülkü arkadaşı Ömer Sey fettin’den 1880 neslinin bu en erken ölen değerli simasından söz açmıştık.Aka Gündüz, 1885 yılında, babası Ri zeli Fincioğullan’ndan binbaşı İbrahim Kadri Bey’in eşkiya takibinde bulunduğu sıralarda, Alasonya civarında bir dağ kö yünde doğdu. Çocukluğu Balkanlarda geç ti. Bu hayatın ve çocukluk muhayyelesin- de yer eden canlı ve hareketli manzarala rın, onun heyecanlı mizacında da, eser lerinde de derin akisler bıraktığı söylene bilir. Önce Serez, Selanik Askeri Rüştiye lerinde okumuş, sonra İstanbul’a getirile rek Eyüp’teki Askerî Baytar Rüştiyesine verilmişti. Bu okulun subay çocuklarına mahsus bölümünde ünlü hikâycci Ömer Seyfettin ve Paşa Kâzım (Kâzım Çanak kale) la birlikte okumuştu. Buradan Ömer Seyfettin’le birlikte mezun olarak Edirne Askeri İdâdisine gitmiş, Harbiye’yi de has talığı yüzünden ikinci sınıfında bırakarak Parise tahsile gönderilmişti. Orada Güzel Sanatlar okuluna ve Hukuk fakültesine iki yıl devam ederek bitirmeden döndü. Meşrutiyetle birlikte devamlı olarak yazı yazmağa başlıyan Aka Gündüz’ün asıi a- dı Hüseyin Avni idi, bunu yazılarında E- nis Avni kılığına soktu ise de o devrin ünlü askerî şahsiyetlerinden Hüseyin Av ni Paşa ile bir iltibas olmasın diye takma ad kullanmak lüzumunu hissetti, arkadaşı Ömer Seyfettin’in tavsiyesi ile «Aka Gün düz» takma adını aldı. Sanat hayatında kullandığı takma adların sayıları pek faz la olduğu halde bu ad hepsini, hattâ ken di asıl adını hile unutturdu. 31 mart ha disesi üzerine Hareket Ordusu’na katılarak İstanbul’a gelen Aka Gündüz, ateşli yazı ları ve hitâbelerile o devrin siyasî haya tında önemli roller oynadı, memleketimiz de ilk önce «gösteri yürüyüşlerim o dü zenledi. Meşrûtiyet devrinde kısa bir müd det devlet memurluğu yapıp ayrılmış,
ga-OlTZİKİ
EDEBİYAT
zeteciliği ve yazarlığı meslek edinerek ö- lıimüne kadar bu alanda çalışmıştır. İs tanbul’un işgali sıralarında Millî Mücâ- dele’yi tutan yazıları, mitinglerdeki heye canlı konuşmaları üzerine işgal kuvvetleri tarafından tevkif edilerek Malta adasına sürülmüş, Millî Hükümetin tavassutu ile kurtarılarak Ankara’ya geldiğinde yeniden basın hayatına dönmüş, bir aralık 1932— 1946 yılları arasında Ankara milletvekil liği yapmıştı.Bir kaç yıldanbcri sağ tarafından felçli olarak evine kapanmıştı. Meğer amansız bir gırtlak kanserinden de muzdaripmiş. Ses telleri bozulduğundan son bir kaç haf tadır konuşamıyormuş. 4 kasımda ağır laşması üzerine Ankara Hastahâncsine kaldırılmış, yapılan müdâhalelere rağmen kurtulamayarak 7 kasım cumartesi gecesi sabaha karşı göçmüştür.
1900 dan sonra tıpkı arkadaşı Ömer Scy fettin gibi Edebiyât-ı cedide tarzında şi irler yazarak yazıya başlıyan Aka Gün düz, dikkati çeken ilk yazılarını Selanik' te çıkan «Çocuk Bahçesin ve «Genç Ka lemler» dergilerinde yaymludt. Trablus ve Balkan savaşlarının felâketlerin! açık, ter- k İpsiz bir türkçe ile dile getiren bu şiir ler ve «Taniıı» gazetesine yazdığı heye canlı hitabelerle adını çabuk duyurdu. Bu hazin, gözler yaşartan şiirlerin bazı par çaları halâ kulaklarda çınlar:
Ağla bülbül, çok zehir var dilinde Türk kalmamış koca Urumelinde. Mağlûbiyetlerle, hicretlerle en derin yer lerinden yaralanmış yürekleri coşturan bu şiirlerindeki temiz dil, içten gelen sami miyet, o günlerin duygularına tercüman oluyordu. Gelecekte de Aka Gündüz’den kalan en değerli hâtıralar arasında bu şiirlerin yer alacağım sanıyorum, eYeni lisan» ve «Millî edebiyat» tartışmaları sırasında yazdığı «Yarım Tiirkler» ve «Muhterem Katil» piyesleri, türklüklerini bir ayıp gibi saklıyan, mayaları bozuk o- lanlardaki aşağılık duygularını hicvediyor, millî duyguları coşturuyordu. O günlerde bir ihtiyacı karşılayan bu aşırı duygu ve heyecan vasıfları onun yazılarından bir daha kopmadı, bütün eserlerinde, hattâ 1928 den sonra yazdığı romanlarda bile devam etti.
Meşrutiyet yıllarında bir aralık «Kara göz» adındaki mizah gazetesini de yayın larken manzum ve mensur mizah yazıları da yazdı, bu alanda çok güçlü bir isti dadı olduğunu gösterdi. Ama onun edebî alanda en süreli, en geniş faaliyeti 1928 den sonra roman alanında oldu. Bu yerli, kısa cümleli, çok hareketli, asabı tempo lu popüler romanları, 1928—1940 yılları
arasının en çok okunan eserler arasında idi. Gazete ve dergilerde kalan ardarda çala kalem yazılmış bu romanlarının sa yısı 6 01 bulur, 40 tanesi de kitap biçi minde yayınlanmıştır.
Romanlarında haksızlıklara, toplum ya şayışının bozukluklarına saldırır, kandı rılmış kadınlara ateşli bir kalemle acır, isyan ederdi. Üslûbunda ve sanat anlayı şında kısa ve keskin, müsamaha tanımı- yan ifâdesinde yetişme şartlarının, heye canlı mizâcmın akislerini bulmak kabil di. Romanlarının bir kısmında Millî Mü cadele günlerinin havasını vermek iste miş, bazılarında da devrimlerin savunma sını yapmak istemiştir. Bu tutumu ile e* serierinl cumhuriyet devrinin meselelerin den çıkarmak, o yıllarda çok istenen bir soy dâva edebiyatına yönelmek istiyordu. Bu eserlerdeki tefrika romanlarına has dağınıklık ve yapı kusurlarını çok sayıda eser vermekle telâfi ediyor, halk tarafın dan beğenilerek okunuyordu. «İki süngü tı raşında», «Bu toprağın kızları», eDikmen yıldızı» en çok sevilen eserleri arasında idi.
Şiirleri ile, bozgundan bozguna düşen milleti bir zamanlar ağlatan, çocukları i- çin temiz öğütler veren, çok güzel şarkı lar yazan, okul ve gençlik sahneleri içia millî piyesler, bir devri içine alan roman lar, çok başarılı mizah yazıları yazan Aka Gündüz, yakın devir edebiyatımızda bir zamanlar parlıyan parlak isimlerden biri idi.
aMiııımımııııımmıııımıımiımııımııııiı:
î R E F A H B ASIM EVİ I
5;
22 5 0 6 t
şN tu n tra Matbaa işlerini* = tçin Em irlerinizi Bekliyor
I
REFAH BASIMEVİ
|
E Bütün Matbaa İşlerini* için
E Süre »ete (finiz yegane m üessesedir E
2 2 5 0 6 8 «
Bir telefon kâridir. E
amıımııımmıımımıııımıııımıııtıııımır;
1957 İSTANBUL SEÇİMİNDEN V E S İ K A L A R
(İstanbul seçimine ait bütün itiraz lar, il ve yüksek seçim kurulu karar lan , seçimlerin rakamlarla neticeleri, yazışmalar)
VAZİFE DERGİSİ NEŞRİYATI 1« lira. Ödemeli gönderilir
P. K.: 1113 — İstanbul
KÎM, 31 Kasım IMS
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi