• Sonuç bulunamadı

Yahya Kemalin son Osmanlı veliahdı ile bir mülakatı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Yahya Kemalin son Osmanlı veliahdı ile bir mülakatı"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

I T A R İ H İ

A H I S L E R

1

Yahya Kemâlin son OsmanlI

veliahdı ile bir mülâkatı

Yahya Kemal, geçmiş asırları en iyi bilen ve en iyi söyliyen bir mü- tefekkirimizdi. Osmanlı İmparator­ luğu hakkında sağlam muhakeme­ ler yapar, bu imparatorluğun doğu­ şundan batışına kadar askerî, si - yasî, İçtimaî bütün hâdiseleri en ince teferruatına kadar tahlil e - derdi.

İstanbulun fethine hayrandı. Fe­ tih hâdisesini âdeta dinî bir hûşu'la yâdeder, muhasara günlerini beş yüz yıl sonra da o ânların heyeca- nile anar ve yaşardı.

Fatihten sonra Yavuz Sultan Se­ lime hayrandı. Onun şahsiyetini pek beğenirdi. Hayalinde İran ” e Mısır seferlerinin mucizeli pıin.eri­ ni yaşar, Kanun! ordularile bera­ ber Macaristan içerlerine yürür ve bu heyecanla Mohaç türküsünü soy lerdi.

Engin hafızasında meşhur kılman danlarımız, kudretli ve âciz devlet adamlarımız, bütün hususiyetlerde vasariardı. Zaman zaman onlardan birini geçmiş asırların içinden çekip ortaya koyar ve şahsiyeti etrafın­ da bir çok malûmat verirdi. Yahya Kemal konuşunca, oda, vezirlerle, başbuğlarla dolardı. Her ân onların nefes seslerini duyar ve onlarla göz göze gelir gibi olurdunuz.

Yahya Kemal,

n,

Abdülhamid devrini hiç sevmez, İttihndcıları acı bir şekilde tenkid ederdi. Güniük hayatın tasaları içinde bunaldıkça (maziye hicret) eder ve jehamet günlerinde vasamamn zevkine erer­ di. Bu satırları yazana ithaf et - mek lûtfunda bulunduğu bir rüba- isinde mazide geçen bu hayatı ş ty - le tasvir ediyordu.

î

YAZAN

|

HaSáh

Y.

Sehsuvaroğiu

1

i

Çık tay’ı zaman et açılır her perde Bir ömr geçer, istediğin her yerde Ben hicret edip zamanımızdan ya­

şadım tsfanbulu fethettiğimiz günlerde.

mizde zikretmiş, meşhur ihtilâl gün lerinde bulunmuş, yüzlerce yaşın­ da bir insan gibiydi.

Bütün bu uzun ömrün kendi gör­ düğü ve yaşadığı yıllar, İmparator­ luğun son devirlerine rastlamıştı. Pariste uzun seneler geçirmiş, Lon draya gitmiş. Jöntürklerin toplan­ tılarına katılmış ve arzularına âşi­ nâ olmuştu. Sanatkâr adam, o y ıl­ larda Fransız ediblerüe tanışmış, Fransız edebi cereyanlarını takıb etmişti, Paris yılları onu. Türk ede­ biyatına büyük bir sanatkâr olarak hazırlamıştı.

İstanbulda Mütareke devrinin ka ranlık günlerini görmüş, o da di­ ğer genç edib arkadaşiarile bera­ ber Anadoluda doğmağa başlıvan aydınlığa doğru koşup gitmişti.

Millî Mücadeleyi yakından gör­ mek, kahramanlar içinde vmrmak. ona yeni tahassüsler vermiş ve güzel nesirler vücude getirmişti. Yaşadığı devirlerin hikâyeleri ara­

sında Milli Mücadeleye ve Ata- tıirke aid olanlar mühim bir yer tutardı.

Bir gün bunlardan birini şöyle anlatmıştı: -Bursa, düşmandan is- tirdad edilmişti. Gazeteler Ata- türkiin Bursava geleceğini yazıyor­ du. Darülfünunda hoca idim. Tale­ belerle beraber Bursaya gitmek ve Gaziyi görmek istemiştik. Gazete­ ler bizim, böyle bir seyahat yapa­ cağımızı da vazdılar. VeiiaHd Ab- diilmecid Efendi hu haberi oku - muş, beni bir gün B-ıSIarbasında- ki kasrına davet etti. İskeleye bir araba göndermişti. Kasra gittim, kendisi binanın üst katındaki çi­ nili salonda beni kabul etti. Çok nezaket gösterdi. Karşılıklı otur - duk. Çaylarımızı içerken gazete - lerde benim Darülfünun talebeleri- !e beraber Bursaya, Gaziyi görme- ve gideceğimi gazetelerde ' .ş udu - ğunu söyledi ve bana. Gnzive bil­ dirilmek üzere şunları söy'»di: Ben

Tarihimizin her devrini adım a - dım dolaşmış, Yeniçeriye gazel soy lemiş, Mohaç seferinde bulunmuş ve meşhur türküyü yazmış, Lâle devrinde bir muganniye İle tanış­ mış ve Abdülhamidin saltanat sür­ düğü yıllarda da bir güzele âşık olmuştu.

Yahya Kemal, bütün Türk asır­ larını yaşamış, bütün seferlere ka­ tılmış, Bursatfftf, J&frirtdrtin,’ fttan-bulun şad günlerini görmüş. s<ıray sohbetlerinde bulunmuş, divan e - diblerile diz dize gelmiş, eski fasıl heyetlerimizi dinlemiş, tekkeleri

-Mustafa Kem- •• n,ek-tub almıştım. Fakat malûm sebeb- ler yüzünden bu mektuba cevab veremedim. Biliyorsunuz dairem, muhaberatım, her şeyim kontrol altındadır. Böyle ----Pıe

geçerse fena netice'eri olabilirdi. Bunları kendisine söyleyiniz ve mektubunun cevabsız kalmasından müteessir olup olmadığını öğleni­ niz. Ben de bu vazifeyi ifa edece­ ğimi ve emirlerini yerine getirece­ ğimi veliahde arzettim.

Abdüimecid Efendi bundan sonra bana siyasi, askerî hâdiselerin son inkişaf şekilleri kn-sısında haneda-, nımızın vajjivptfnf *-ı*»^t1 <*öriivorsu- nuz, diye sordu. Ben de vaziyeti hanedan lehine görmediğimi söy ledim ve altı yüz senedenbert Türk ordularının ilk defa olarak «Padi­ şahım çok yaşa» diye bağırmadan harbettikierini ve son zaferin biı padişahın ismi veya şahsı mevruu- bahis olmadan kazanılmış bulundu­ ğunu arzettim.

Bu sözler veliahdi memnun et - memişti. Ayrıca Sultan Vahideddin hakkmdaki düşüncelerimi de açık - ca bildirdim. Padişah hakkında bu şekilde fikir bevan etmemi de hoş karşı1 amadı, yüzünün •fadeslnd-n ademi memnuniyetini hissettim. Mülakatımız böyle bir hava içinde nihayete erdi. Ayrılırken de neza­ ket gösterdi.

Biz, muayyen günde talebelerle Mudanyaya gittik. Grup, çok neşe­ li ve heyecanlıydı. Mudanyaya gel­ diğimizde bizi sahile çıkarmak iste­ mediler. Nöbetçiler, kumandanı gör memur ve müsaade almamız lâzım geldiğini söylediler, öyle yaptık. Kumandan, bizim kim olduğumuzu ve ziyaret sebebimizi öğrenince çok iyi muamele etti. Mudanvada ka­ çan zengin Rum'ardan birinin evi ikametimize tahsis olundu. Bu ev­ de her şey yerli yerinde idi. Oda­ lara yerleştik ve ertesi gün emri­ mize tahsis edilen arabalarla Bur- shya hareket ettik. Yol'a^da, dıis - man cesedlerine rastlanıyordu. B ifsay ı heyecan içinde bulduk, şehir, Gazinin gelmesine hazırla - nıyordu. Ote’ e indik. Frtesi gün Gaziyi karşılamağa gittik. Halk, yollan doyurmuştu. Fakat çok şid detil bir yağmur v-ı-d, r s 7ı o to ­ mobille şehre girdi. Benim Bursa- da olduğumu öğrenince çağırttı. Beni görmekten pek memnun ol­ duğunu söyledi, araTpsına aldı ve oteli terkederek kendisine hazırla- nan köşke n - " " ' m» p i Öy —

!e yaptık. Her akşam sofrasında bu­ lunuyordum. Bundan istifade ede­ rek veliahdın sörierlnf ve »nd'-se- sini kendisine bildirmek herdim. Fakat hu b a h s e her temasımda ya dedik'erimi duymamazlığa geldi, yahud da bahsi değinirdi. Fakat ben de bunu tekrar etmekten usan­ madım. Nihayet bir defasında (pe­ ki peki Yahya Kemal Bey, endişesi olmasın, hiçbir küskünlüğüm yok­ tur) dedi.

»

Gazi, Bursadan kara yolile An- ksraya dönerken beni de beraber aldı ve böytere ke-dipHe beraber Ankaraya gitmiş oldum.»

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Dönme dolabın ilk yolcuları, Doğan Avcıoğ- lu’nun çok sevdiği Namık Kemal ve “ Yeni OsmanlIlar” denilen arkadaşlandır. Avcıoğlu’na göre bunlar,

basıp çoğaltmak, öncü sanat yapı­ tlarına sergilenme olanağı sağla­ mak, sanatı günlük yaşamın içine sokacak üretimde bulunmak, kon­ ferans, seminer gibi

Bu bulgularla glomus karotikum ön tanısı ile operasyonu planlanan hastaya preoperatif 24 saat önce polyvinyl alcohol ile embolizasyon uygulana- rak, kitle

Daha zor bir şey düşünemiyorum, titriyorum her rolü elime aldığımda, onun için kolay kolay da oynamak istemiyorum artık.. Bundan sonra Edremit’in Çamlıbel köyüne

el-Hayat kelimesine sıfat olan dünyâya, dünyâ adının verilmesi, âhirete göre dünyanın bize yakın olması (içindeyiz), dünyanın âhiretten önce olması ya da

Dinî ve siyasî açıdan İslâm dünyasının bunalımlı, mezhep çekişmelerinin yaygın olduğu bir dönemde yaşayan İhvan, dönemlerindeki felsefe ve bilim düzeyini,

Daha sonra konuşmamızda da yer al­ dığı gibi sinema ve televizyon ko­ nularına yönelen Altıntaş, ken­ di deyişiyle resmi her zaman asıl merkez olarak kabul etti..

İstanbul Belediyesi tarafından devralındığı 1937yılından beri boş kalan ve harabeye dönen İlidir Kasrı, 1982yılında Kurum tarafından onarılmaya başlanmış