• Sonuç bulunamadı

Şiirin tragedyası:Edip Cansever

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Şiirin tragedyası:Edip Cansever"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Şiirin tragedyası

Edip Cansever

wmmmmmmmmMmmmsi

Edip Cansever’i 28 Mayıs 1986’da

yitirdik. On yıl olmuş Edip Cansever’i

yitireli. 28.5.1995 günü Kadıköy Kültür

Merkezi’nde bir anma toplantısı yapıldı

Cansever için. Çağdaş Yaşamı

Destekleme Derneği Kadıköy Şubesi ile

Kadıköy Kültür Merkezi ortaklaşa

düzenledikleri Edip Cansever’i

ölümünün 10. yılında anma gecesinde

Metin Cengiz’in yaptığı konuşma metni­

ni sunuyoruz.

METİN CENGİZ

E

dip Cansever, kendinden sonraki şairleri (kuşak olarak) etkileyen, et­ kinin söz konusu şairlerde kendini hemen ele verdiği özgün bir şair, birçok eleştirmenin de söylediği gibi. Edip Can­ sever’in özgünlüğünün asıl nedeni ise,

alı-cansever söyleyiş biçimiyle gelenekten bir çeşit kopmayı da başarmıştır.

C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 2 7 7

bunları işlemesi ve böylece şiirde yeni an­ lam alanları yaratmış olmasıdır. Bu tema­ ları insanla, insanı da iç ve dış boyutlarıy­ la ele alan Cansever, valnızca bu temalara yönelişi ve bu temaları işleyiş biçimiyle de, yani söyleyişiyle de biricik olmayı ba­ şarmıştır.

Cansever söyleyiş biçimiyle gelenekten bir çeşit kopmayı da başarmıştır. Bu an­ lamda da biricik olduğu söylenebilir. Ge­ leneksel şiirin özü kapalı, yoğunlaştıran ve sözü en aza indirgeyen söyleyiş biçim­ lerinden uzak durarak sözü detaylara da­ lıp uzatarak, ancak en gerekli olan yerde dramatik olanı öne çıkararak kendine öz- ü bir söyleyiş biçimi oluşturmuştur. Ve u söyleyiş biçimiyle de gelenekten bir kopmayı (denilebilirse) tematik olanla birlikte gerçekleştirmiştir.

Yazdıkça ustalaşan bir şair

İlk iki kitabıyla (İkindi Üstü, 1947- Dirlik Düzenlik, 1954) gerek garip, gerek Necatigil ve dönemin diğer akımlarından yararlanan Cansever, asıl şiirine, Yerçe­ kimi! Karanfil (1957), Umutsuzlar Parkı (1958) ve Petrol (1959) adlı şiir kitapla­ rıyla ulaşmıştır. Kendine özgü söyleyiş bi­ çimiyle yeni temalara yönelişi ilk iki kita­ bında sezilse de asıl bu kitaplarında görü­ lür. Bu anlamda da Cansever’in yazarak kendini aştığını, şiirine hayatını koyarak ulaştığını söylemek fazla abartılı olmaz sanırım. Yani Cansever, daha ilk şiirleriy­ le kendine yer eden şairlerden değil, yaz­ dıkça ustalaşan ve kendine özgü yerle önemi elde eden şairlerden.

Çok yazan bir şair Cansever. Ve de uzun soluklu. Sözü habire uzatan, oltasını suyun belli bir yerine değil de her yerine atan, böylece de yepyeni, canlı ve şaşırtıcı bir söz dizimiyle metaforlar dünyası ku­ ran bir şair. Ele aldığı konuyu değişik yönleriyle işleyen, nesnelerle, nesnelerin hayatımızdaki önemini vurgulayarak on­ ların çağımızda aldığı yeni ve belirleyici rolü belirten, ilişki kuran ve bunu nesnel bir şiire olan eğilimini gösterircesine ya­ pan bir şair. Şaşırtıcılığı, metafizik havası, içsel derinliği, belki de bundan kaynakla­ nıyor!

Sıkıntılı bir şairdir Cansever. Sıkıntısını temalara yediren, hatta, özellikle Traged­ yalar (1964), Çağrılmayan Yakup (1966)

ve Ben Ruhi Bey Nasılım (1976) adlı ki­ taplarında, sıkıntının bizatihi kendini te­ matik olarak ele alan bir şair. Burada şa­ irin anlattığı kendi de olsa, kendisi gibi orta tabaka insanlarıdır artık. Onların ge­ rek kimlik sorunu, gerekse kendilerini ifade ederken felsefi ve psikolojik sorun­ ları altını çizdiğimiz bu kitaplarda derin­ lemesine işlenmiş; insanın yaşadığından duyduğu kaygı, tekdüzeliğin, çıkışsızlığın bunalımı gerek tek tek dizelerin sağlamlı­ ğı ve gerekse şiirlerin bir bütün olarak oluşturduğu havayla başarılı ve şaşırtıcı bir şekilde verilmiştir.

Cansever'in cinselliğe yaklaşımı

Yalın bir dize işçisidir (D. Hızlan) Can­ sever. Şiiri şaşırtıcı, metafor ve imgelerle örülü olsa da duru bir söyleyişi vardır. Hemen anlaşılır bir dil kullanır. Ancak, dil gittikçe içe işler, düşündürür. Duyulur duyguları verirken de aynı dille seslenir. Ancak bütün bunlara karşın etkileyici ve içe işleyen bir sesi vardır. Cinselliğe yak­ laşımı da, özellikle kendi özgünlüğünü bulduktan sonra, libidonun bir ben ide­ alini nitelik ve nicelik boyutlarında hem alt bene hem de üst bene gönderdiği yer­ lerde kurgular.

Burada demek istediğim, Cansever’de cinselliğin insani bir boyut taşıdığı, hasta­ lıklı bir insanın marazi aşkından uzak ol­ duğu ve cinselliğin toplumsal bir kendini gerçekleştirme biçimi olarak ele alındığı­ dır. İki kişinin arasında doğal bir eylem biçimidir cinsellik nasıl gerçekleşirse ger­ çekleşsin. Kimbilir belki de Cansever cin­ selliği böylesine işlerken toplumsal baskı­ dan, düzenin baskısından insanı soyutla­

mak ve rahatlatmak da istem iştir? Ve böylece özne gerek tek tek kişilerle olan ilişkileri açısından, gerekse de toplumsal olarak kuşatıcı etkinliğini yeniden bulu- yordur?!

Cansever’in insanlarının modern ol­ duklarını da söylemek gerekir. Modern insanın sıkıntıları, sorunları yaşanır. Ve Cansever bu tanıklıklarını olduğu gibi ye­ niden yaratarak şiirleştirir. Ancak dünya­ ya aktif bir müdahaleden kaçar. Değiştir­ me şiirinde imgesel ve metaforik olandır. Çıkışa doğru yöneltmez. Şaşırtır, sarsar ve öylece bırakır. Cansever’in etkilendiği şa­ irleri saymaya ise gerek yoktur. Ancak söylendiği kadarıyla tekrar edersek, gerek kendi kuşağından gerekse de kendine an­ latım olanakları açısından yakın gördüğü yabancı şairlerden etkilenmiş ve yararlan­ mış olduğunu söyleyebiliriz.

Modernizmin sorunları

Bir de burada kısaca da olsa şairin te­ matik olarak sürekli vurgulanmış olduğu şeye kısaca değinmek istiyorum. Bence, Cansever’in insanları çağımızın, moder­ nizmin sorunlarını da yaşayan insanlardır. Dayatılanı, kendinin olmayanı yaşayan bu insanlar kendi hayatlarıyla da sorun­ ludurlar. Trajik boyutu da burada yat­ maktadır Cansever şiirinin. Ve Cansever şiirinin teatral, destansı ve uzun soluklu olması da anlatmaya çalıştığı şeyin şiirine, vermeye çalıştığı insanın sorunlarına uy­ gundur. Bu açıdan da Cansever yeniden okunmalıdır. İktidar ve iktidara hem yakın hem uzak duran küçük ve orta bur­ juva insanlarının Türkiye’de yaşadıkları trajediyi anlamak için.»

D Ü N V H V I D E Ğ İ Ş T İ R M E K İ S T E Y E N L E R E , H İ T R P .

Oıjunculuh Tarihi

Başlangıcından XIX. Yüzuıl

Ö Z D E M I R

N U T K U

Prof. Ö zdem ir N u tku 'n u n , Türkiye'de oyunculuk tarih ini ilk kez çok boyutlu e le alan ç a lış m a s ı, Yapı Kredi Y ayın ları’ndan sunuluyor. Kitap, konunun tarih se l gelişim ini eks ik s iz bir d öküm lem eyle verm ekle kalmıyor; oyuncunun, o sıradışı kişinin, farklı çağlarda, farklı kültürlerde yansıttığı ö zelliklere, özgün ve geçerli yorum lar getiriyor. Profesyonel oyuncunun Antik Yunan ile başlayıp , XIX. yüzyıla d ek uzanan yaşam öyküsüyle, tiyatronun toplum bilim sel anlam ını da aydınlatıyor. Ö zdem ir N u tku 'n u n zengin bilgi ve çö zü m lem eler sunan bu nitelikli çalışm ası kitap çılarda. Tiyatroseverler, bugün kitapçınıza uğrayın.

OCIO

Y A P I K R E D İ Y A Y I N L A R I

Galatasaray 8 0 0 5 0 İstanbul Tel: ( 0 2 1 2 ) 293 08 24 (4 hat) Fax: ( 0 2 1 2 ) 293 07 23

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Ama öyle farklı imgeler kullan­ mıştı ki, hiçbir şiiri birbirine ben­ zemiyordu.. Cansever’i okurken tekrar duygusuna düştüğünüz hemen hemen

Gene bence ideal kadının tarifini yapabilmek için biraz zevk sahibi, biraz estetikten an­ lar, biraz sanat duygusuna sa­ hip olmak gerekir.. Zevki selim sahibi

i “Şimdi, edebiyatımızın son durumu yürekler acısı. Hatta bu konuda bugünlerde yazılar yazmayı düşünüyorum. Önce şu meseleyi koymak lazım: Edebiyat bir

Bu teknikte sıvı azot içerisine kısmen batırılmış ve aliminyum folyoy- la kaplanmış olan metal cismin üzerine yumurta (oositleri) veya embriyoları içeren

Katılımcıların genel sağlık durumları ile ilgili olarak diş hekimini bilgilendirmelerinin başvuru merkezlerine göre dağılımı (ADSM, ağız ve diş sağlığı merkezive

Boyacı sumağı (Cotinus coggygria)’ ndan elde edilen bir flavon olan fisetin tekstil ve deri endüstrisinde sarı kahverengi renk aralığındaki boyarmaddeler olarak

Keops’tan önceki ve sonraki piramitlerin konumlandırılışla- rındaki sapma, bu tarihten sonra Koçab ve Mizar arasındaki çizginin gerçek ku- zeyle çakıştığı

Adnan Adıvar, Halide Edip Adıvar, Hüse­ yin Cahit Yalçın, Refik Halit Karay, Rıza Tevfik Bölükbaşı gibi isimlere Sedat Si­ mavi gazete ve dergilerinin