• Sonuç bulunamadı

Ermenilerle ilgili üç kitap yazan ünlü tarih araştırmacısı Yalçın Özalp ile söyleşide bulunduk:Ermeniler Anadolu'da Türklerin hakimiyeti altında refaha kavuşmuştu

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ermenilerle ilgili üç kitap yazan ünlü tarih araştırmacısı Yalçın Özalp ile söyleşide bulunduk:Ermeniler Anadolu'da Türklerin hakimiyeti altında refaha kavuşmuştu"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

k

t

C

12 Ekim 1984 Cuma

Ekspres

~>U'H

*)

Ermenilerle ilg ili üç kitap yazan ünlü tarih araştırmacısı

"Ermeriler Anadolu 'da

Yalçın Özalp: İslam Orduları Anado-

luyu

ele

geçirdiklerinde

orduların

önünden kaçarak torosların askeri ha­

rekata elverişli

olmayan

yerlerine

yerleşen Ermenilerden bir kısmı da

Kahramanmaraş’a gelerek yerlermiş-

ti. Ancak bizler Ermenilere sürekli

saldıranın kılavuzu,

saldıranın akıl

hocası ve saldıranın yanında görmeye

tarihten alışmışız.

Dün

Fransa’nın

yanındaolduöu d ib i.”

Türklerin hakim iyeti altında refaha kavuşmuştu"

"Kendilerine yakın buldukları Fransa'nın emellerine

hizmet eden ermeniler'in Türk Ordusunu arkadan

vurmak, isyan çıkarmak gibi hareketlerin yanında

sayısız zulümleri de vardır."

Fanatik ve cani ermeni- lerindiplomatlarımıza yaptı ğı suikastdan sonra Am eri­ kan yasama organlarının, er menileri himaye edici n i­ teliğindeki kararı, Türk ka­ muoyunu cidden rahatsız etti ve gerekli cevabı da he­ men verildi.

Zaman zaman kamu­ oyunda günün konusu olan Ermeni meselesinin dünü ve bugününe ışık tutmak a- macıyla, bu konuda değer­ li eser veren Tarih Öğret» ■ meni ve aynı zamanda araş­ tırmacı sayın Yalçın Özalp' ın görüşüne başvurduk.

Sayın hocam “ M illet-i Sadıka” partisi ve Maraş (K.Maraş’da Ermeni ler) isimli eseriniz olsun ve son olarak K.Maraş Belediyesi ■ Kültür yayınları arasında ■ yeralan "M ustafa Kemal ve •' M illi Mücadelenin ilk Za- ’ fe ri" isim li eserinizle, er-> meni konusunda karanlık ’’ kalan noktaları aydınlattı-> nız ve geleceğe ışık tuttu- ! nuz.

! Bu nedenle, önce tarih

I boyunca ermeni ler ve daha ,* sonra da m illi mücadelede ' ermeni ler, konusundaki gö-> rüşlerinizi rica edelim.

— Bizans imparatorluğu

'• ile meshep mücadelesine

' giren ermeniler, kendi din- - daşlarımn mesheplerini ka- \ bul etmeyince, teşci re tabi , tutuldular. Bir kısmı Kırıma >bir kısmı İran’a, büyük bir ; kısmı da Kayseri-Pınarbaşı ¿yöresine dağıldılar.

'* İslam ordularının Ana­ dolu'yu elegeçirdiklerinde, 'orduların önünden kaçarak * torosların askeri harekata elverişli olmayan yerlerine /yerleşen ermenilerden bir r.kısmı daha sonra Maraş’a ' gelip yerleştiler.

Müslümanlardan sonra )Anadoluya olan Türklerin 'h a kim iyeti altında refaha .kavuşan ermeniler, vergi­ le r in i ödemiş, hatta Selçuk

lu Sultanlarına bağlılıkları­ mı belirleyen münferit sik- '• keler dahi bastırdılar. Ana- doludaki velinimetlerine »Moğollar, Memlükler ve da­ ha başkaları saldırdığında,

ermenileri saldıranın kıla­ vuzu, saldıranın akıl hoca­ sı ve saldıranın yanında gör meye tarihden alışmısız- dır. Dün Fransız'ın yanında olduğu g ib i. Rehberlik ettik leri istilacılar, Anadolu’ya hakim oldukları sürece er­ menileri yeni sürgünlere ta bi tutmuşlar, Konya ve Bur- sa’ya dağıtmışlardır.

OsmanlI Beyliği kuru­ lunca, cemaat merkezini ö r han Beyin müsaadesi ile Bursa’ya taşıyan ermeniler ticaret yaparak zengin oldu lar.

Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’u aldığında, hiris- tiyan meshebleri arasındaki dengeyi sağlamak için Bur- sa’daki ermeni cemaat reisi Ovakim ve cemaatını İstan­ bul’a nakletti.

Gedik Ahmet Paşa, Kı­ rım ’ı fethettiğinde, meshe- bi kabul etmediği için Bi­ zanslI dindarlar tarafından Kırım ’a sürülen ermeniler, Fatih’in emri ile tekrar is- tanbul’agetirildiler.

ikinci Beyazıt Konya bölgesini elegeçirdiğin- de, Moğollar tarafından Ak­ saray’a sürülen ermenileri İstanbul’a getirerek Aksa­ ray'a yerleştirdi.

Yavuz Sultan Selim İran seferinden dönerken, Bi­ zans Imparatoru’nun o bö1 gedesürdüğü ermenileri İs­ tanbul’a nakletti.

Dördüncü Murat dahil, bütün OsmanlI padişahları, BizanslIlar tarafından dağı­ tılan ermenileri İstanbul’da toplamayı görev bildi.

_ Peki Sayın Hocam, bu karar yerinde midir?

— O günün şartlarına göre yerindedir.

ERMENİLER OSMANLI DEVLETİNDE SÖZ

sahibiydi

Ermeniler devlet dai­ resinde de söz sahibi oldu­ lar mı?

Osmanlı idaresi, özel­ likle mâliyeyi ermenilere teslim etti. Son 300 yıllık Osmanlı tarihinde darpha ne ve mâliyede ermen i den gayrı lider görülemez. Dış­ işlerim izin, tiyatromuzun i­

çinde bu vatandaşlarımız (!) bulundu. Ama ne zamanki dünya m illetlerinin menfa­ atlerine alet olmaya başla­ dılar, o zaman aramızdaki bağlar kopmaya, gevşeme­ ye başladı.

Devlet idaresinde bu kadar yetki verilen ermeni- lerin ihaneti hangi tarihde görülmeye başlandı? U *

\

(e

V>

Unlu Tarih Yalçın Özalp araştırmacısı 1800’lü yıllarda başladı. Bölgemizde bu tarihe ka­ dar, bağımsızlık için hiçbir ermeni isyanı yoktur.

ERMENİ İSYANI Ermeni isyanı ve baskı­

asırlar boyunca İslam, hiris tiyan çatışmasına ned“ " j i- muş ve buna güni .. iarihçi leri, "Şark meselesi” ismi­ ni takmışlardır. Haçlı ordu­ ları ile gerçekleştirileme­ yen bu ideal, kültür yönü i- le yapılması uygun görül­ müş ve bunun için de misyo nerler görevlendirilmiştir.

işte bu misyonerlerden Amerikalı Cruys Hamlin tarafından kurulan Robert Kolejin gayesini, kolejin ilk öğrencilerinden P.M. Mateof şöyle anlatıyor:

"D r.H am lin, müslü- manlık İstanbul’a nereden girmişse, hiristiyanlığında oradan İstanbul’a girmesi i- çin Rumeli Hisarı’nın en yüksek kalesi üzerinde bir kolej açtı..” Bu kolej, Bul­ gar, Yunan, Karadağ isyan­ larını çıkaran elebaşlarını yetiştirip, Rumeliyi elimiz den kopardıktan sonra Ana­ dolu'yu da elimizden kopar mak için bütün faaliyetini Anadolu'daki azınlıklar üze rinde yoğunlaştırdı. Erme­ ni çocukları da, ermeni ce­ maat lideri olabilmek için bu tarihlerde bu okullarda eğitilmeye başlandı. Buna mümasil olarak bölgemizde 1829 yılında Amerikan he­ yeti İkinci Mahmut ile yaptı ğı görüşmeler sonucu im­ zalanan anlaşmaya dayana­ rak 1868 yılında Maraş’da bir konsolosluk ve kolej

aç-“ Osmanlı İdaresi özellikle mâliyeyi Ermeni­

lere teslim etti.

Son 300 yıllık Osmanlı

tarihinde darphane ve mâliyede Ermeniler

gayrı lider görülemez. Dış işlerimizin, ti­

yatromuzun içinde bu vatandaşlarımız (!)

bulundu. Ama ne zamanki dünya m illet­

lerinin menfaatlerine alet olmaya başladı­

lar, o zaman aramızda bağlar kopmaya baş­

ladı”

ları ne şekilde başladı, na­ sıl gelişti ve dışardan kim­ ler yardımcı oldu?

Dışdan birçok etkiler oldu. Bu etkilerin bariz bir misalini vermek isterim. 1300 yıllarında Rodos ada­ sında kurulan Saint Jean’ do Hospatiler (Hazreti Yah­ ya) şövalyelerinin “ Müslü­ manlığı neşet ettiği arap yarımadasına, Türkü asya siteplerine sürmek” ideali

ti. Bu arada Levis Hesk, Ocak 1920’de The New Ti- mesde yazdığı makalede şöyle der:

"1914 yılında Türkiye’ de 627 Amerikan okulu bu­ lunmakta, bu okullarda 34 bin öğrenci okumaktaydı. Bu kültür yakınlaşması Tür­ kiye’deki mevcut fırsatlar­ dan yararlanmak amacın­ daki Amerikalı işadamları için bulunmaz bir ortam

""'•"■...ıştır."

KURTULUŞ SAVAŞI’ NDA ERMENİLERİN

POLİTİKASI Sayın Hocam, yakın çağ da ve Kurtuluş Savaşı’nda ermenilerin politikası na­ sıldı?

Sayın Keçecioğlu, ko­ nuya tarafsız bir gözle bakıl dığında, Türklerle ermeni­ ler arasında cidd ib ir anlaş mazlık yoktur. Fakat dü­ veli muazzama dediğimiz Fransa, İngiltere, Almânya ve Rusya hi ri sti yan dinini yaymak ve emperyalist ga yelerini tahakkuk ettirmek için daima ermenileri maşa

mayacak kadar büyük ola­ caktır.. Hindistan’da da hissedilecektir..

Biz asla ne Mısır hal­ kıyla ve ne de Türk Hükü­ meti ile mücadeleye girm i- yeceğiz. Bizim mücadele­ miz Türk halkının histeriy­ le olacaktır. Bunu çok yakın ve uzakta bir konu olarak veriyorum. Bu hususun ha­ ricinde bütün reform hare­ ketlerini tutuyor görünün ve bana bilgi veriniz.)

Sir G.Lowther de Sir E.Grey’e 4 Ağustos 1908’de yazdığı mektupda da Meş­ rutiyetin ilan edildiği gü­ nü şöyle anlatır ve devam

raşda ölmesi üzerine, eşra- ın tavsiyesi ile Bizans Im- paratorluğu’nun protestan meshebini kabul etmeyen gregoryan meshebine men­ sup bulunan ve meshep ça tışmasından dolayı Ani şeh­ rinde sürülen ermeni Prens Hanedanı Rupen ailesine mensup Arda ile evlenerek, yeni bir sülale meydana ge­ tirm iş tir.

Cihan Harbi öncesi Os­ manlI topraklarında gözü o- lan Fransa siyasileri, bölge mizdeki emellerini tahak­ kuk ettirmek için, bahis kc- nusu bu evliliği istismare- derek. doğan çocukların

mi-Arkadaşımız Doğan Keçeçioğlu, Özalp ile söyleşide bulunurken.

olarak ku'landılar. Adı ge­ çen dev'etlerin kimileri Türklere iostene, kimide hasmane ^ek.lde hareket e- derek emellerine ulaşmaya çalıştı.

SARIK TAKABİLİRİM

örneğin Alman impara­ toru Wilhem, "M enfaa­ tim izin icabı gerekirse müs lüman sarığı takabilirim ” diyebilm işti/

Ingilizlerin tutumunu i- se şöyle özetleyebiliriz ::

İngiliz gizli belgelerin­ den 31 Temmuz 1908 tarih ve 204 No’lu vesikada Sir Grey’den, Sir G.Lowther'e yazdığı mektupda (Şayet Türkler tam olarak anaya­ sayı ayakta tutar ve kendile ride kuvvetlenirse bunun sonuçları bizim şimdi gö- remiyeceğimiz kadar uzak­ lara gidebilir. Bu hareke­ tin Mısır’daki tesiri inanıl­

eder.

(Sultan’ın bugün kala­ balık arasında seven bir ba­ ba gibi hareket ettiğini gö-, rünce, çok g.üldyrp y«.japuu.

v-ras hakkını istemek adı al­ tında tarih sahnesine çıktı.

Fransız desteğindeki ka Jbplik ermeniler, Fransa rtın ıtCBk petrollerini sıcak deni

‘ ‘Konuya tarafsız gözle bakıldığında Türk­

lerle Ermeniler arasında ciddi bir anlaş­

mazlık yoktur. Fakat ‘ ‘düveli muazzama”

dediğimiz Fransa, İngiltere, Almanya ve

Rusya Hıristiyan dinini yaymak ve emper­

yalist gayelerini tahakkuk ettirmek için

daima ermenileri maşa olarak kullandı.”

yaşayan komedyenlerin en büyüğü olduğunu anladım.)

MİRAS HAKKI

Fransa ise, ikinci haçlı seferleri sırasında haçlı or­ dularının başında Maraş’a giren Baudouin’in hanımı nın bugünkü Karama

ze akıtabilmek için sahip ol mak istedikleri yol güzer­ gahı üzerinde bulunan K i­ li kya (Coğrafi bir tabir ol­ duğu iddia edilen Kilikya Alman, Fransız ve İngiliz haritalarında sınırları bel­ li değil) Ermenistanını ku

rarak hem Rupen haneda­ nının miras hakkını, hem de Fransa’nın menfaatleri­ ni korumuş olacaklardı.

_ Amerikan’ın da er­ meni meselesini kültür yo­ lu ile yürütmek istediği gö­ rüşü doğru mu?

Doğrudur. Mesela, 1831 isyanında Zeytin eşkı­ yalarından faydalanmak is­ teyen Amerikan Bord Ajan­ ları, İstanbul’da toplanarak ermeni m illi şuurunu aşıla­ mak için hayır cemiyetleri adı altında 200 milyon dola­ ra yakın para harcarlar.

The Escending Oross Cemiyetinin kurucusu olan C. Young, bu konuda şöyle der:

"Erm eniler Türkiye’ye girmek için açık bir kapı­ dır. Amerikalılar bu kapı­ dan yararlanmak için bir ü- niversite, 43 yüksek okul, 417 okul ve 5 ruhban okulu açmışlardır.”

Amerikalıların faaliyet merkezi özellikle Günevdo- ğu Anadolu oldu.

Peki Sayın Hocam,

Fransa, İngiltere ve Ame­ rika’nın bu faaliyetlerine karşı Rusya nasıl bir poli­ tika izliyordu?

Rusya, Deli Petro’nun kayda geçmemiş 1709 tarih­ li vasiyetnamesinde belirt tiği üzere ve Rus m illi eği­ tim inin temel kaidelerin den olan, " B ir çocuğun an­ neye ne kadar ihtiyacı var ise, bir rusunda Çanakkale Boğazı’na o kadar ihtiya­ cı vardır” düstûrundan ha­ reket ederek Petro'nun va­ siyetnamesinin gerçekleş­ mesine çalıştılar. Fakat bo­ ğazlara sahip olması, batı blokunun menfaatlerine do­ kunduğu İçin, Osmanlı dev leti daima yanında bir batı- lıyı bulmuştur. Bu noktayı gözönünde tutan Rus siya­ sileri, vasiyatnamenin d i­ ğer bir maddesi olan “ Mos­ kova’dan İskenderun’a inen en kestirme yolu ele geçiri­ n iz " prensibini dünya ka­ muoyundan gizleyebildik leri çin 1800’lü tarihlerde ve günümüzde bütün faa­ liyetlerini bu madde üze- , rinde topladılar. Bu bölge­ de kurmayı düşündükleri ve adı Kürdistan veya Ara- rat Ermenisi, yahut K ilik ­ ya, ne olursa olsun bu saye­ de, Rusya sıcak denizlere (Akdenize) inmeye çalış­ maktadır.

Ayrıca, Ruslar, Doğua- nadolu Elviye-i Selase de­

dikleri ve bugünkü mülki teşkilatımızda 14 ili kapsa­ yan ve Ağrı Dağımızı sem­ bol olarak almış ve Ararat dedikleri Ararat Ermen i sta- nının merkezi olarak Van Gölü ortasındaki Ahdamar Adasını ve kilisenin de er­ menilere ait olduğu tezini ileri sürmektedir. Halbu­ ki buralarda daha önceTürk ler’in yaşadığını kanıtlayan birçok tarihi yapıları

mev-‘ mev-‘Amerika Ermeni

meselesini kültür

yolu ile yürütmek

istemektedir.

Mesela 1831

is­

yanında zeytin eş-

kiyalarından

fay­

dalanmak isteyen

Amerika

Bord

Ajansları

İstan­

bul’da toplanarak

Ermeni

milli

şuurunu aşılamak

için hayır

cemi­

yetleri adı altında

200 milyon dolara

yakın para topla­

d ılar.”

cuttur.

KÜLTÜR YOLU İLE Sayın Hocam, Rusya’ nın bu politikasında izle­ diği yol nedir?

Silah zoru ile yapamadı­ ğını kültür yolu ile yapmak­ tadır. Ararat Ermenista- nı’nın propagandası, ba­ his konusu devlet tarafın­ dan kültür yolu ile yürütül­ mekte. Anadolu'nun ilk sahibi H ititlerin, ermenile­ rin atası olduğu tezi dünya kamuoyuna empoze edil­ mekte.

(2)

13 Ekim 1984 Cumartesi

g

f,

0

Bir konu

Bir konuk

lâ.fcl---v

K E Ç E C İO Ğ L U

Yalçın Özalp

yaptıkları tüm

zulme karşın

"Ermenilerle bir

alıp Yereceğimiz

yok" diyor

ve ekliyor:

"Emperyalist güçlere hizmet

edenler, fanatik Ermenilerdir"

“ Hakim iyetinde

iken

Ermenilere

dindaşlarından daha çok hak ve yet­

ki, hürriyet tanıyan bu asil millet

onların kendisine hayat hakkı dahi

tanımıyacağını gördü.’ ’

2

Başka bir deyişle, Kanuni Devri Haşmetine kavuşmuş bir Türkiye’nin Viyana kapılarından Tür­ kistan’a, Rusya siteplerin- den Hindistan’a uzanmıya- cağını garanti edemeyenler dünyadaki askeri, iktisa­ di, siyasi ve jeopolitik rolü çok olan Ortadoğu’nun en şahsiyetli lideri Türkün, boğazlarda, güçlenme ih ti­ maline karşı çıkılması ve boğazlarda zayıf bir müslü man devleti yerine, boğaz­ larda zayıf bir hiristiyan devleti politikasının oluş­ turulması, doğu bloku men

şündükleri yerlere Rus köy­ lülerinin yerleştirilmesi planlarını hazırlattı. Ruslar bu hazırlıkların içinde iken biz, Meşrutiyeti meclis­ leri nde 50’e yakın ermeni a- sıllı m illetvekillerine söz hakkı tanıdık. Abdulhamit II tarafından ta ltif edilen ve sarayda yemeğe alıkonulan bölgemiz m illetvekili Hır- lakyan Agop, Fransızlarla, Ruslarla ve İngilizlerle de­ vamlı temas halinde bulun­ du ve K ilikya Prensi İlan e- dileceği vaadini aldığı Fran sa’nın yanında Cihan Har­ bi'ne katıldı.

TESCİR OLAYI Ermenllerln zulmünden de bahsederini siniz?

Kendilerine yakın

bul-Yalçın Özalp arkadaşımız Doğan Keçeci oğlu İle

nistanının Prensi pozisyo­ nunda ve m illi mücadelede de Maraş'a gelen ingiliz- lerln emellerine alet olma­ ması üzerine Fransa Dış­ işleri Bakanlığı'na müracat ederek, Fransız askerinin Maraş bölgesini işgal et­ mesini istemiştir.

Ermeni intikam alayları ile bölgeye gelen

Franstzla-“ Ermeni vahşetini o hale getirmişti

ki eşinin, kızının memelerini kesip

“ Müslüman al sana portakal’ ’ diye

kocasına, ağabeyine ikram etm eleri,

Türklerin üreme organlarını kesip a-

ğızlarına sokmaları karşısında Maraş-

lı silaha sarılmak zorunda kaldı.’ ’

de hertürlü cinayeti ve sa­ pıklığı işleyen ermenilere tahammül edemeyince, bilhassa namusuna, ırzına, bayrağına el uzatılınca bir volkan gibi patladı. Erme­ ni vahşetini o hale getir­ m işti ki, eşinin, kızının memelerini kesip, “ Müslü­ man alsana portakal” diye kocasına, ağabeysine ikram etmeleri, çete olarak sava­ şan Türklerin üreme organ tarım kesip ağızlarına sok­ maları,I 6 aylık çocukları kuzu gibi kebap edip aile efratlarını yemeleri için zorlamaları, kadınların ü- reme organları ile göbekle­ ri arasında kasatura ile aç tıkları delikler cinsi temas da bulunmaları, hamile

ka-faatlerine daha uygun düşe­ ceği düşünülmektedir.

Rusya kendi toprakla­ rında yaşayan ermenilere her türlü baskıyı yaparak, hatta mesheblerine dahi müdahale ederken, Osman­

lI idaresi dünya m illetleri­ nin hiçbir azınlığa tanımadı ğı hakları tanımıştır. Rus Dışişleri Bakanı sazanor, ermenisiz bir ermenistan istiyoruz, derken, Rus Ge­ nel Kurmayı da, OsmanlI­ ların ellerinden almayı

dü-dukları Fransa'nın emelleri ne hizmet: eden ermeniler, Türk ordusunu arkadan vur­ mak, isyan çıkarmak gibi hareketlerinin yanında sayı lamayacak kadar da zü- lümleri vardır. Erkekleri askerde olan anadolu halkı­ na kan kusturdu. Hükümet erkanı ise, zülüm yapan er- menilerin seçmeli olarak teşci ri ne karar verd i .

Tescir için seçilenlerin içinde Maraş'ın en zengini ve m illetvekili olan Hırlak- yan Agop yoktu. Yani tes- cire tabi tutulmadı. Hal­ buki Agop, K ilikya

Erme-rı karşılamak istiyen bu m illetvekili davulcu Ab­ dal Halil Ağa’yı davul çal­ ması için parayla ikna ede­ meyince her türlü tehdide başvurur. Fakat Halil Ağa “ Bu din meselesidir. Da vulumun kasnağını altında doldursan müslüman karde­ şimin bağrına davulumun çokmağını vuramam’ ce­ vabını verir.

ERMENİ ZULMÜNÜN YOĞUNLAŞMASI Sayın Özalp, ermeni zül mü ençok ne zaman görül­ dü ve yoğunlaştı?

Maraş’da Ingillzler 8 ay kaldı. Müslüman hindli askerlerle geldikleri için, esaslı bir tepki olmadı.. Menfaatler, bölgenin Fran sızlara terkini icap e ttir­ diğinden Ingilizler çekildi ve Fransızlar geldi.

The Lejyon Dö Ermeni- an (Ermeni İntikam alay­ ları) ile gelen Fransız bir liklerini ve yeril ermeni “ Ellik Gavurunu” karşısın­ da gören Maraşlı, Fransızın geldiği 31 Ekim 1919’da ilk tepkisini gösterdi ve Sütçü İmam ilk kıvılcımı si­ lahı ile patlattı.

Dünkü komşumuz, hac­ ca giden müslümanın çotu­ ğunu çocuğunu emanet et­ tiğ i iş ortağı, bağ komşu­ su iken, gavurun önü sıra, özyurdumuzu işgal için yol gösteren, güzel kızını, malı­ nı, mülkünü gavura teslim eden ermeni, hain bir va­ ziyette karşısına çıkınca. Müslüman Türk’ün ayranı kabardı. Hakimiyetinde i- ken onlara, dindaşlarından daha çok hak ve yetki, hür­ riyet tanıyan bu asil m il­ leti ermeninin kendisine hayat hakkı dahi tanımıya- cağını gördü. Cihan Har­ binin galibi, medeniyeti­ nin zirvesine ulaştığını söy leyen Fransız’ın himayesin

dınların karnındaki çocuk­ ları bu “ Erkek mi, dişi m i” diye bahis tutuşarak süngü ile yarıp çıkarmala­ rı Kur'an-ı Kerim 'e vebayra- ğa saldırmaları üzerine top yekûn Maraşlı silaha sarıl­ mak zorunda kaldı.

Sayın Hocam, özellikle İlk eserinizin gerekli ilgiyi,

daha doğrusu beklediğiniz şekilde yankısı oldu mu? Bu arada resmi makamla­ rın da bu konudaki çalışma­ larınızdan haberdarımdır? İllerdeki çalışmalarınıza bir

yardım sözkonusumu?

Sayın Keçecioğlu, res­ mi makamlar nezdinde ge­ rekli ilgiyi gördüğü kanı­ sındayım. Çünkü bu konu da yapacağım çalışmalarda hertürlü yardımın yapılaca­ ğı b ild irild i.

ERMENİLERLE ALIP- VERECEĞİMİZYOK

Sayın Hocam, bu konu­ da söyleyeceğiniz son bir sözünüz var mı?

Bizim ermenilerle hiç­ bir alacağımız ve vereceği­ miz yoktur. Olayları çıka­ ranlar, emparyalist dünya m illetlerine körü körüne hiz met eden fanatik ermeniler dir. Topraklarımız üzerinde yaşıyan ermeni vatandaşla­ rımızdan hiçbir şikayeti­ miz yoktur.

Tarihin derinliklerin­ deki gibi dostça, kardeşçe yaşamak en büyük dileğim- dir.

Verdiğiniz bilgilere 1 çok çok teşekkürler.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

12 Düzenli Ordunun Kurulması; Doğu Cephesi (Ermeni Sorunu-Ermeni Saldırılarının Durdurulması-Gümrü Barışı ve Sonuçları); Güney Cephesi.. (Adana – Antep- Maraş-

Sözen, resmi müzakere süreci ile birlikte Maraş’ın yasal sahiplerine açılmasının yanı sıra, Mağusa Limanı’nın Avrupa Birliği (AB) ile doğrudan ticarete

1935 yılına gelindiğinde ise faaliyet gösteren bu şubelerin bir kısmının isimleri değiştirilmiş ve Dil, Tarih, Edebiyat Şubesi, Ar Şubesi, Gösteri Şubesi, Spor

Cole (1952), Vauğhan (1924, 1926) tarafından L, undosa Cushman m mikrosferik nesli olarak açıkla- nan bu türün, L* favosa Cushman ile birlikte bulun- ması nedeniyle birinin

Confocal microscope has many advantages over traditional microscope including the ability to look deeply into inside cells with less photodamage and photobleach,

  由珖億所代理的美國 A-DEC 從 2002 年起已連續七年被北美 DENTAL TOWNIE CHOICE AWARDS 雜誌票

Akdeniz ülkelerini kültürel planda birbirleri­ ne yaklaştırmak, ortak sorunlar) ve temaları tar tışmaya açmak için yapı­ lan 1. Akdeniz Kültürleri Sinema

1990 yılında aynı fakültede Felsefe ve Din Bilimleri Bölümü İslam Felsefesi Anabilim Dalı (Türk Düşünce Tarihi Bilim Dalı)’na Araştırma Görevlisi olarak