• Sonuç bulunamadı

Doğumhane Stajına Çıkan Öğrencilerin Durumluk-Sürekli Kaygı Düzeylerinin Belirlenmesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Doğumhane Stajına Çıkan Öğrencilerin Durumluk-Sürekli Kaygı Düzeylerinin Belirlenmesi"

Copied!
6
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

DOĞUMHANE STAJINA ÇIKAN ÖĞRENCİLERİN DURUMLUK-SÜREKLİ KAYGI

DÜZEYLERİNİN BELİRLENMESİ

*

Ahsen ŞİRİN **, Oya KAVAK ***, Gül ERTEM ***

* I. Uluslararası V. Ulusal Hemşirelik Eğitimi Kongresi’nde poster bildiri olarak sunulmuştur (19-22 Eylül 200, Nevşehir) ** Doç. Dr., Ege Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu, İzmir

*** Arş. Gör., Ege Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu, İzmir

ÖZET

Kaygı, fiziksel ya da toplumsal çevreden gelen tehlikelere karşı bireyi uyarma, gerekli uyumu sağlama ve yaşamı sürdürme işlemine katkıda bulunmaktadır.

Bu çalışma doğum-kadın sağlığı ve hastalıkları hemşireliği dersini almış ve doğumhane stajına çıkan öğrencilerin kaygı düzeylerinin belirlenmesi amacıyla tanımlayıcı olarak yapılmıştır.

Araştırmanın evrenini Ege Üniversitesi Hemşirelik Yüksek Okulu üçüncü sınıf Doğum-Kadın Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği dersini almış olan 24 öğrenci oluşturmuştur. Çalışmada örneklem seçim tekniği kullanılmamış ve tüm öğrencilerden izin alınarak örnekleme alınmıştır. Araştırma 19.10.1999/24.121999 tarihleri arasında doğum salonunda uygulamaya çıkan tüm öğrencilere uygulanmıştır. Araştırmanın verileri öğrencilerin tanıtıcı özelliklerini içeren anket formu ve durumluk-sürekli kaygı düzeylerini ölçen Spielberg ve ark (1970) tarafından geliştirilen Durumluk-Sürekli Kaygı Envanteri kullanılarak toplanmıştır. Envanterin Türkiye’deki geçerlilik ve güvenilirliği Öner N. tarafından yapılmıştır. Kullanılan formlar doğumhane stajı öncesi-ortası ve sonrasında olmak üzere üç kez uygulanmış ve öğrencilerin kendileri tarafından doldurulmuştur.

Öğrencilerin staj öncesi, ortası ve sonrası durumluk kaygı düzeyleri sırasıyla (X=49.1667, X=43.7500, X=40.4167) sürekli kaygı düzeyleri ise sırasıyla (X=44.6240, X= 43,5417, X=44.3333) olarak belirlenmiştir. Öğrencilerin durumluk kaygı düzeyleri stajın ilerlemesi ile birlikte azalırken; sürekli kaygı düzeylerinde bir değişme gözlenmemiştir. Araştırmaya katılan öğrencilerin staj öncesi- ortası ve staj sonrası durumluk kaygı düzeyleri arasında p<0.05 düzeyinde anlamlı fark elde edilmiştir. Staj öncesi, ortası ve sonrası sürekli kaygı düzeyleri arasında ise (p>0.05) anlamlı fark elde edilememiştir.

Doğumhane stajına başlamadan önce öğrencilerin kaygılarının yükseldiği sonucuna varılabilir.

Anahtar Sözcükler: Durumluk- Sürekli Kaygı Düzeyi, Öğrenci Hemşire, Doğum Salonu

SUMMARY

Determination of the State-Trait Anxiety Levels of Students Who Are on Labour Room in Maternity Hospital

Anxiety contrubutes greatly to the process of warning the individual against the dangers from physical and social environments and of fulfilling the required adjusment and surviving.

This descriptive study has been done in order to determine anxiety levels of students who are carrying out their clinical practice in maternity hospital

The scope of the research is composed of 24 students who have already taken the nursing on maternity health and diseases course in the third year of the Nursing School of Ege University. In the study, the sampling method was not used and all the students were sampled. The research was applied to all of the students who were practicing in the labour suite between 19.10.1999 and 24.12.1999. Data were collected via a questionnaire, which included demographical characteristics of the students and the State-Trait Anxiety Inventory, developed by Spielberg and et al (1970), which measures students’ trait anxiety levels. The validity and reliability of the inventory in Turkey was made by Öner N. The forms were applied three times (pre,-mid-, and post- labor) and filled in by the students themselves.

The students’ pre-labour and post-labour levels of state anxiety were found out as (X=49.1667, X=43.7500, X=40.4167) and levels of trait anxiety as (X=44.6240, X=43.5417, X=44.3333) respectively. While their levels of state anxiety lessened in line with the ongoing labour, no change was observed in their trait anxiety levels. In the statistical analysis of the subject students’ state anxiety levels during the pre-labour, mid-labour and post-labour stages, a significant difference of p<0.05 was found. No significant difference p>0.05 was found in their trait anxiety levels during the pre-labour, mid-labour and post-labour stages.

It can be concluded that students suffer from an increasing level of anxiety before starting their clinical practice in maternity hospital.

Key Words: State- Traıt Anxıety Level, Student Nurse, Labour Room

(2)

GİRİŞ Kaygı fiziksel ve toplumsal çevreden gelen tehlikelere karşı bireyi uyarma, gerekli uyumu sağlama ve yaşamı sürdürme işlemine katkıda bulunmaktadır (Bell-MC 1991,Özgür 1986).

Bir kadın doğum hemşiresi kadını; birey olarak, çevresi ile bir bütün olarak, kadının sahip olduğu sosyo-ekonomik ve kültürel özellikleri ile beraber, iyi bir ilişki içinde, güven vererek, bilgilendirerek, destek olarak ve danışmanlık yaparak ele almalıdır (Taşkın 1995). Ayrıca hemşirenin terapötik bir ilişki kurabilmesi için önce kendi duygularını tanıması ve hemşire hasta etkileşiminin dinamiğini bilmesi gerekmektedir. Hastanın duygularını aynı biçimde hissetmeyi değil hastanın duygularını anlamayı öğrenmelidir (Karakuş 1991, Ramsden 1994). Kaygı, akıl yürütme ve soyut düşünme yönündeki zihinsel yetiyi bozması nedeniyle öğrencide başarısızlığa neden olabilmektedir (Çam, Khorshid, Özsoy 1998).

Kaygı, gencin gizil güçlerini kullanarak üretken ve yaratıcı olmasını engelleyip kendini gerçekleştirmesine ve öğrenme sürecine ket vurabilir (Güven, Yalçınkaya 1999). Kaygısı fazla olan bir öğrenci hemşire, hastasının gereksinimlerini iyi bir şekilde gözlemleyemeyeceğinden, hastasının güvenini kaybeder (Özgür 1986). Bu da hasta hemşire arasındaki ilişkiyi bozar ve doğum yapmak üzere olan kadının en ihtiyacı olduğu dönemde gereksinimlerinin karşılanmamasına sebep olur.

AMAÇ

Kaygı düzeyi yüksek olan öğrencilerin öğrenmelerinin güç olacağı ve hastalarının gereksinimlerini karşılamada güçlük çekecekleri düşünülerek, yüksek kaygı düzeyi olan öğrencileri staj öncesi duygusal olarak hazırlama gereği duyulabilir. Bu doğrultuda çalışma Doğum-Kadın Hastalıkları Hemşireliği Dersini almış ve doğumhane stajına çıkan öğrencilerin kaygı düzeylerinin belirlenmesi amacıyla tanımlayıcı olarak yapılmıştır. Çıkan sonuçlar eğitim sürecine yön verirken, özellikle öğrencilerin doğum ile ilgili kaygılarını azaltmada rehberlik edebilir.

GEREÇ VE YÖNTEM

Araştırmanın evrenini Ege Üniversitesi Hemşirelik Yüksek Okulu 1999/2000 Öğretim Yılında üçüncü sınıf Kadın Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği dersini almış olan tüm öğrenciler oluşturmuştur. Çalışmada örneklem seçim tekniği kullanılmamış ve tüm öğrencilerden (24 öğrenci) izin alınarak araştırma kapsamına alınmıştır. Araştırma 19/10/1999 – 24/12/1999 tarihleri arasında doğum salonunda uygulamaya çıkan tüm öğrencilere

ekonomik durumu, yaşadığı mekan, ailesinin yaşadığı yer, stajı kaçıncı kez aldığı, doğum eylemini izleme durumu, doğumhane stajı ile ilgili duygularını içeren anket formu ve öğrencilerin kaygı düzeylerini ölçen Spielberger ve arkadaşları (1970) tarafından geliştirilen Durumluk-Sürekli Kaygı Envanteri kullanılarak toplanmıştır. Bu ölçek Likert tipinde olup “Hiç” ile “Tamamiyle” arasında değişen dört derecelik bir ölçektir. Envanterin Türkiye’deki geçerlilik ve güvenirliliği N. Öner tarafından 1977 yılında yapılmıştır. Durumluk-Sürekli Kaygı Envanterlerinde iki tür ifade vardır. Doğrudan ifadeler olumsuz duyguları, tersine dönmüş ifadeler ise olumlu duyguları dile getirir. Durumluk Kaygı Envanterindeki tersine dönmüş ifadeler 1,2,5,8,10,11,15,16,19 ve 20. maddelerdir. Sürekli Kaygı Envanterindeki tersine dönmüş ifadeler ise 21,26,27,30,33,36 ve 39 uncu maddeleri oluşturur. Doğrudan ve tersine dönmüş ifadelerin ayrı ayrı toplam ağırlıkları bulunduktan sonra doğrudan ifadeler için elde edilen toplam ağırlık puanından ters ifadelerin toplam ağırlık puanı çıkarılır. Bu sayıya önceden saptanmış ve değişmeyen bir değer eklenir. Durumluk Kaygı Envanteri için bu değişmeyen değer 50, Sürekli Kaygı Envanteri için 35’dir. En son elde edilen değer bireyin kaygı puanıdır (Dalaner 2000; Öner, Le Compte 1983,).

Kadın Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği Dersinin stajı toplam 10 hafta olup bunun 5 haftası Kadın Doğum Kliniklerinde 5 haftası ise Doğumhanede yapılmıştır. Kullanılan formlar doğumhane stajı başlamadan bir gün önce, doğumhane stajının üçüncü haftası ve doğumhane stajı bittikten bir gün sonra olmak üzere 3 kez uygulanmış ve öğrencilerin kendileri tarafından ortalama 15-20 dakikada doldurulmuştur. Güvenilir yanıtlar alabilmek için öğrencilerin isimlerinin gerekli olmadığı belirtilmiştir. Kağıtların üç uygulamada karışmaması için her öğrenciye kendisinin unutmaması gereken bir numara verilmiş ve her uygulamada bu numarayı anket formunun üzerine yazması istenmiştir. Araştırmanın analizleri araştırmacılar tarafından SPSS 10.0 paket programı ile yapılmıştır. Araştırma bulgularının analizinde, sayı ve yüzde dağılımları, Mann-Whitney U testi, Wilcoxon eşleştirilmiş iki örnek testi, Kruskal-Wallis varyans analizi kullanılmıştır.

BULGULAR VE TARTIŞMA

Hemşirelik Yüksekokulu üçüncü sınıf öğrencilerinin %45.8’inin 22-23 yaşında; %70.8’inin sağlık meslek lisesi mezunu; %95.8’inin bekar olduğu; %75.0’inin herhangi bir işte çalışmadığı; %83.3’ünün gelirinin gidere denk olduğu; %37.5’inin ailesiyle, %33.3’ünün

(3)

yaşadığı, %58.3’ünün ailesinin ilde yaşadığı belirlenmiştir (Tablo 1). Öğrencilerin yaş grubu, ekonomik durum, halen yaşadığı mekan, ailesinin yaşadığı yer ile durumluk-sürekli kaygı düzeyleri arasındaki farkı incelemek üzere yapılan Kruskal-Wallis varyans analizinde istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki saptanmamıştır (p>0.05). Öğrencilerin mezun olduğu okul, medeni durumları, çalışma durumları ile durumluk-sürekli kaygı düzeyleri arasında yapılan Mann-Whitney U testinde istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmamıştır (p>0.05).

Tablo 1: Öğrencilerin Sosyo-Demografik Özelliklerine Göre Dağılımı SAYI YÜZDE Yaş Grupları 18-19 Yaş 2 8.3 20-21 Yaş 7 29.2 22-23 Yaş 11 45.8 24 Yaş ve ↑ 4 16.7

Mezun Olduğu Okul

Klasik Lise 7 29.2

Sağlık Meslek Lisesi 17 70.8 Medeni Durum Bekar 21 95.8 Boşanmış 1 4.2 Çalışma Durumu Çalışan 6 25.0 Çalışmayan 18 75.0 Ekonomik Durum Gelir giderden az 1 4.2

Gelir Gidere Denk 20 83.3 Gelir Giderden Fazla 3 12.5 Halen Yaşadığı Mekan

Ailesiyle evde 9 37.5

Devlet yurdunda 8 33.3

Arkadaşlarıyla evde 7 29.2 Ailesinin Yaşadığı Yer

İl 14 58.3

İlçe 8 33.3

Köy 2 8.4

TOPLAM 24 100.00

Tablo 2 de öğrencilerin %62.5’inin bu dersin stajına ikinci/üçüncü kez çıktığı, %75.0’inin daha önce en az bir doğum eylemini izlediği saptanmıştır. Öğrencilerin çoğu daha önce doğumhane stajına çıkmasına ve daha önce en az bir doğum eylemini izlediğini belirtmesine rağmen bu değişkenler ile durumluk-sürekli kaygı düzeyleri arasında yapılan Mann-Whitney U testinde istatistiksel olarak anlamlı fark elde edilmemiştir (p>0.05).

Tablo 2: Öğrencilerin Kadın Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği Dersinin Stajı İle İlgili Verilerinin Dağılımı

SAYI YÜZDE Bu Dersin Stajını Kaçıncı Alışı

İlk kez 9 37.5

İkinci veya Üçüncü kez 15 62.5

TOPLAM 24 100.0

Daha Önce Doğum Eylemini İzleme Durumları

Evet 18 75.0

Hayır 6 25.0

TOPLAM 24 100.0

Evet ise Nerede

Stajda 14 77.7

* Diğer 4 22.3

TOPLAM 18 100.0

* Yakını doğum yaparken ve / veya kendisi doğum yapmış.

Araştırma kapsamına alınan öğrencilerin doğumhane stajı süresince ifade ettikleri duygu durumları incelendiğinde; staj öncesinde öğrencilerin %75.0’ı biraz stres, korku ve heyecan duyduklarını ifade ederken, yalnızca %8.3’ünün kendini rahat ve güvenli hissettiği; staj ortasında ise %33.3’i biraz stresli, korku ve heyecanlı olduğunu ifade ederken, %37.5’i kendilerini rahat ve güvenli olarak ifade etmişlerdir. Staj sonundaki ifadeleri incelendiğinde, öğrencilerin yalnızca %12.5’inin stresli, korku ve heyecanlı olduğunu ifade etmesine karşılık, %62.5 gibi büyük çoğunluğu kendilerini rahat ve güvenli olarak ifade etmişlerdir (Tablo 3).

İfadeler incelendiğinde stajın başlangıcında stresli korkulu ve heyecanlı olduğunu ifade eden öğrenci oranının (%75.0) yüksek olduğu, stajın sonunda ise rahatladıkları ve kendilerine güvenlerinin arttığını (%62.5) ifade eden öğrenci sayısının arttığı dikkat çekmektedir. Kocaman ve arkadaşlarının (1986) yaptığı çalışmada da klinik stajın ilk gününün öğrencilerin %60.29’unda stres yaratan olaylardan biri olduğu belirlenmiştir. Ayrıca Audet-MC'in 1995 yılında yaptığı bir çalışmada, hemşirelik eğitiminde klinik deneyimin en önemli kaygı etkenlerinden biri olduğu ortaya çıkmıştır (Audet-Mc 1995).

(4)

Tablo 3: Öğrencilerin Doğum Salonundaki Staj Süresince İfade Ettikleri Duygu Durumlarına Göre Dağılımı

İfade Ettikleri Duygular Staj Öncesi Staj Ortası Staj Sonu

S % S % S %

Biraz stresli, korku ve heyecanlı 18 75.0 8 33.3 3 12.5

Rahat ve güvenli 2 8.3 9 37.5 15 62.5

Yanıtsız 4 16.7 4 16.7 2 8.3

Farkında değil - - 2 8.3 1 4.2

Yorgun - - 1 4.2 3 12.5

TOPLAM 24 100.00 24 100.00 24 100.00

Öğrencilerin doğumhane durumluk kaygı puan ortalamaları stajı öncesi X=49.1667, staj ortası X=43.7500, staj sonu X=40.4167 olarak belirlenmiştir. Öğrencilerin durumluk kaygı düzeylerinin stajın ilerlemesiyle birlikte azaldığı gözlenmektedir. Staj öncesi ve staj ortası durumluk kaygı düzeyi arasında yapılan Wilcoxon eşleştirilmiş iki örnek testinde istatistik olarak anlamlı fark bulunmuştur ( Z1=-2.206 p<0.05). Staj öncesi ve staj sonu durumluk kaygı düzeyleri arasında yapılan istatistiksel analizde de anlamlı fark elde edilirken (Z2=-3.060 p<0.01), staj ortası ve staj sonu durumluk kaygı düzeyleri arasındaki fark ise istatistiksel olarak anlamlı bulunamamıştır (Z3=-1.216 p>0.05) (Tablo 4). Hemşire öğretim elemanı öğrenmeyi kolaylaştırıcı, danışman ve meslektaş bir kişi olarak rol oynar (Yetkin 1999). Bu nedenle öğretim elemanının, staj öncesi öğrencilere daha fazla danışmanlık yapmasının gerekliliği ortaya çıkmıştır.

Tablo 4: Öğrencilerin Doğumhane Stajı Öncesi, Ortası ve Sonundaki Durumluk Kaygı Puan Ortalamalarının Karşılaştırılması

DURUMLUK KAYGI

*Z1= Staj öncesi ve ortası Z2= Staj öncesi ve sonu Z3=Staj ortası ve sonu *p1= Staj öncesi ve ortası p2= Staj öncesi ve sonu p3=Staj ortası ve sonu

Öner’in 1977 yılında stres koşullarında ve normal koşullarda Durumluk ve Sürekli Kaygı Ortalamalarını

karşılaştırdığı çalışmada, sınav bir stres faktörü olarak ele alınmış ve öğrencilerin sınav öncesi Durumluk Kaygı puan ortalamaları X=49,29; sınav sonrası Durumluk Kaygı puan ortalamaları X=37.83 olarak belirlenmiştir (Öner, Le Compte 1983). Öğrencilerin sınav öncesi kaygı puan ortalamaları, doğumhane stajı öncesi kaygı puan ortalamaları ile benzerlik göstermektedir. Buradan doğumhane stajının öğrenciler için bir stres faktörü olarak algılandığı ortaya çıkmaktadır. Özgür'ün (1986) 1983-84 Eğitim Öğretim dönemi E.Ü.H.Y.O birinci sınıf öğrencileri ile aynı envanterle yaptığı çalışmada da öğrencilerin uygulama öncesi, uygulama ortası, uygulama sonu durumluk kaygı puan ortalamaları sırasıyla (X=46.79; X=39,25; X=38.63) olarak belirlenmiştir. Bu değerler bizim çalışmamızın değerlerinden daha düşük olmalarına karşın, stajın ilerlemesi ile birlikte durumluk kaygı düzeylerinin azalması çalışmamızla paralellik göstermektedir. Ayrıca Özgür (1986) aynı çalışmasında, uygulama öncesi ve uygulama ortası durumluk kaygı düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı fark elde ederken (p<0.01) uygulama ortası ve uygulama sonu arasında istatistiksel olarak anlamlı fark elde edememiştir (p>0.05). Bu sonuçlar da çalışmamızla uygunluk içindedir. Öğrencilerin uygulama sürecinin ortasında kaygı düzeylerinin düşmesi kliniğe uyum sağladıklarını düşündürebilir. Bell’in (1991) yaptığı çalışmada da, öğrencilerin klinik eğitiminin başlangıcında kaygı düzeyleri yüksek olarak saptansa da, sonlarına doğru öğrencinin kendine güveni artarak kaygının düştüğü ortaya çıkmıştır.

Tablo 5’ de öğrencilerin sürekli kaygı puan ortalamalarının doğumhane stajına çıkma zamanlarına göre dağılımları görülmektedir. Staj öncesi, ortası ve sonu sürekli kaygı puan ortalamaları sırasıyla X=44.6250, X=43.5417; X=44.3333 olarak belirlenmiştir. Sürekli kaygı puan ortalamaları ile yapılan istatistiksel analizde staj öncesi, staj ortası ve staj sonu arasında istatistiksel düzeyde anlamlı fark elde edilememiştir (P>0.05). Staj Öncesi Staj Ortası Staj Sonu

X 49.1667 43.7500 40.4167

Ss 7.9107 9.6515 9.7887

* Z Z1=-2.206 Z2=-3.060 Z3=-1.216 * p p1=0.027 p2=0.002 p3=0.224

(5)

Özgür’ün(1986) çalışmasında da Sürekli Kaygı Puan ortalamaları klinik uygulama öncesi X=44.73, klinik uygulama ortası X=43.18, klinik uygulama sonu X=41.97 olarak belirlenmiştir(Özgür 1986).

Tablo 5: Öğrencilerin Doğumhane Stajı Öncesi, Ortası ve Sonundaki Sürekli Kaygı Puan Ortalamalarının Karşılaştırılması

SÜREKLİ KAYGI

Staj Öncesi Staj Ortası Staj Sonu X Ss 44.6250 5.8071 43.5417 6.2204 44.333 5.6002 * Z * p Z1=-1.753 p1=0.080 p1>0.05 Z2=-0.473 P2=0.636 P2>0.05 Z3=-1.069 p3=0.285 p3>0.05

*Z1= Staj öncesi ve ortası *p1= Staj öncesi ve ortası Z2= Staj öncesi ve sonu p2= Staj öncesi ve sonu

Z3=Staj ortası ve sonu p3=Staj ortası ve sonu Sürekli Kaygı; bireyin kaygı yaşantısına olan yatkınlığıdır. Spielberger, sürekli kaygı düzeyinde stres ve stres sonrası durumlarda önemli değişmelerin olmayacağı ileri sürülmüştür (Öner, Le Compte 1983; Özgür 1986). Çalışmamızda da sürekli kaygı düzeyleri

arasında staj öncesi, staj ortası ve staj sonrası istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmaması (p>0.05) buna bağlı olabilir.

Durumluk-Kaygı Envanteri kullanılarak farklı üniversite öğrencilerinde normal koşullarda belirlenen sürekli kaygı puan ortalamalarının incelendiği bir çalışmada, ODTÜ öğrencilerinde sürekli kaygı puan ortalaması X=40.38, Hacettepe Üniversitesi öğrencilerinde X=36.76, Kara Harb Okulu Erkek öğrencilerinde X=41.26 olarak belirlenmiştir (Öner, Le Compte 1983). Yaptığımız çalışmada ve Özgür’ün çalışmasında Ege Üniversitesi Hemşirelik Yüksek Okulu öğrencilerinin sürekli kaygı puan ortalamaları, diğer üniversitelerdeki öğrencilerin sürekli kaygı puan ortalamalarından daha yüksek bulunmuştur. Sürekli kaygısı yüksek olan kişiler objektif kriterlere göre nötr olan durumları tehlikeli ve tehdit edici olarak algılarlar. Bu bireyler durumluk kaygıyı da diğerlerinden daha sık ve yoğun bir şekilde yaşarlar (Öner, Le Compte 1983; Özgür 1986). Yapılan çalışmada kaygı düzeylerinin daha yüksek oluşu, hemşire öğrencilerin uğraşı alanının insan sağlığı olmasına ve ileride kendilerinin de doğum olayını yaşacaklarına bağlı olabilir.

Grafik 1: Öğrencilerin Durumluk, Sürekli Kaygı Puan Ortalamalarının 3 Ayrı Zaman Aralığına Göre Dağılımı

0

10

20

30

40

50

60

staj zaman aralığı

puan ortalamalar

ı

durumluluk-kaygı

49,16

43,75

40,41

sürekli kaygı

44,62

43,54

44,33

staj öncesi

staj ortası

staj sonu

(6)

SONUÇ ve ÖNERİLER

Araştırmadan elde edilen verilerin değerlendirilmesi sonucunda, öğrenciler daha önce staja çıksalar, hasta ve hastane ortamını bilseler dahi yeni bir ortama (doğumhane gibi) staja çıkmaları onların kaygılanmalarına sebep olmaktadır. Bu durum yapılan çalışmanın istatistiksel analizleri ile de belirlenmiştir. Öğrencilerin durumluk kaygı düzeyleri doğumhane stajına başlamadan önce en yüksek iken (X=49,16) stajın ilerlemesi ile birlikte bu düzeyin gittikçe azaldığı ve staj sonunda en düşük düzeye (X=40.41) ulaştığı gözlenmiştir. Öğrencilerin sürekli kaygı düzeyleri arasında farklılık olmaması ise Spielberger’in kuramını desteklemektedir.

Hemşire öğretim elemanları, doğumhane stajının başlangıcında öğrencilerin kaygı düzeylerinin yüksek olabileceğinin bilincine vararak, öğrencilerine karşı sabırlı, saygılı, içten, dürüst ve sempatik yaklaşımda bulunmalı ve onların psikolojisine karşı daha anlayışlı olmalıdır.

Bu doğrultuda; Kadın Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği dersinin uygulamasına çıkan öğrencilerdeki kaygı düzeylerini azaltmaya yönelik araştırmalar yapılarak sonuçların uygulama ortamlarında kullanılması önerilir.

KAYNAKLAR

Audet MC (1995) Caring in nursing education: reducing

anxiety in the clinical setting, Journal of Nursing Education, 8 (3):21-28.

Bell ML (1991) Learning a complex nursing skill: student

anxiety and the effect of preclinical skill evaluation. J.Nurs.Educ.30(5):222-6.

Çam O, Khorshid L, Özsoy AS (1998) Öğrencilerin

çalışma davranışı, sınav kaygısı ve benlik saygısının başarı düzeyine etkisinin incelenmesi, Ege Üniversitesi Hemşirelik Yüksek Okulu Dergisi, 14(3): 243-255.

Dalaner (Çobanoğlu) H (2000). İnseminasyon

Uygulanacak Kadınlarda İnseminasyon Öncesi ve Sonrası Durumluk- Sürekli Kaygı Düzeylerinin İncelenmesi, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ege Üniversitesi.

Karakuş S (1991) Psikolojiye Giriş, 8. Baskı, Ankara,

Hacettepe Üniversitesi Psikoloji Bölümü Yayınları.

Kocaman G, Okumuş H, Erdal H ve ark (1986) Öğrenci hemşirelerde stres ve doyum yaratan yaşantılar, 1. Ulusal Hemşirelik Eğitimi Sempozyumu Kitabı, İstanbul, Hilal Matbaacılık, s.89-98.

Öner N, Le Compte A (1983) Durumluk Sürekli Kaygı

Envanteri El Kitabı, İstanbul, Boğaziçi Üniversitesi Yayınları.

Özgür G (1986) Ege Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu

birinci sınıf öğrencilerinin klinik uygulama kaygı düzeylerinin incelenmesi, 1. Ulusal Hemşirelik Eğitim Sempozyumu Kitabı, İstanbul, Hilal Matbaacılık, s.73-81.

Ramsden P (1994) Using research an student learning

on enhance educational quality,

"http//www.lgu.ac.ok/deliberations/ocds-pubs/is/tp.ramsden.html.

Taşkın L (1995) Doğum ve Kadın Sağlığı Hemşireliği,

Birleştirilmiş ve Genişletilmiş Baskı, Ankatra, Sistem Ofset.

Yetkin A (1999) Öğrencilerin hemşire öğretmende

aradığı özelliklerin incelenmesi, Atatürk Üniversitesi Hemşirelik Yüksek Okulu Dergisi, 2 (1):11-20.

Referanslar

Benzer Belgeler

Of the children, who participated in the study, 64.7% stated that they experienced different levels of fear during circumcision, 54.6% stated that they experienced different levels

The main purpose of a defensive operation is to cause an enemy attack to fail. The two main types of defensive operations are area defense and mobile defense. The area defense

Çevre e itiminin bütün yönleriyle kapsamlı ekilde ilk kez ele alındı ı Tiflis Konferansı’nda ise çevre e itimiyle unlar amaçlanmaktadır: “Çevrenin ve çevre

Afyon Bölgesinde Löwenstein-Jensen, Bactec ve TK Medium Yöntemleri İle İzole Edilen Mycobacterium Tuberculosis Suşlarının Dört Major İlaca Karşı Dirençlerinin

11 incelendiğinde; araştırmaya katılan sınıf öğretmenleri 4+4+4 eğitim sisteminin öğrenciler açısından olumlu ve olumsuz yansımaları yönünde görüş

Portal hipertansif biliopati (PHB) portal hipertansiyonu olan vakalarda safra yollarında ve safra kesesi duvarında görülen anormalliklerin tümü olarak tanımlanır.. Prospektif

Sekizinci deneyde mıknatıs sayısı yedinci deneye göre dört fazla olduğu için mıknatısla çekilen tozlar ile yüzey arasında olan sürtünme daha baskın olduğu için

Evvelâ, şahsen jeoloji ilmine değerli eserler vermiş, kontribüsyonlar yapmıştır: İstanbul-Batı Tarafı Jeolojik Yapısı, Kuzey Anadolu'da bir Dep- rem Çizgisi gibi etüdleri;