• Sonuç bulunamadı

'Peçeye İsyan...'

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "'Peçeye İsyan...'"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SAYFA

5

pomiKA

günlügu

HİKMET ÇETİNKAYA

'Peçeye İsyan../

Selma Ekrem’i tanır mısınız?

O Namık Kem al’in torunudur... Selma Hanım, 1921 ’de Amerika’ya git­ mek zorunda kalmış, yaşamını orada ge­ çirmiştir...

Selma Ekrem, 1986 yılında ölmüştür...

‘Anahtar Kitaplar Yayınevi’ arasından

çıkan ‘Peçeye lsyan’\ Selma Hanım yaz­ mıştır. 1930 yılında ABD’de dört baskı ya­ pan kitaptaki anılar, 1902-1923 tarihleri­ ni kapsamaktadır.

Bir kız çocuğunun siyasal-sosyal bas­ kılara bakışı, gözlemleri, Abdülhamit korkusu, Mustafa Kemal Atatürk adının zor günlerde bir evde ilk kez duyuluşu, Midilli’nin düşüşü, Yunanlılara tutsaklık ve Birinci Dünya Savaşı yılları...

Bir genç kızın tüm baskılara karşın tak­ madığı peçe, yobazlarla savaşım...

Mezhep çekişmeleri, Cumhuriyet Tür- kiyesi’ne duyulan ilginin önemi...

Bakın Selma Ekrem o yılları nasıl anla­ tıyor:

"... Çarşaf yaşamıma zalimce dalmış­

tı; o günden itibaren bütün çocukluğu­ mun üstünü kara b ir bulut gibi örttü. Bu fikri kafamdan b ir türlü atamadım; onun korkusu o ana kadar tanıdığım bütün kor­ kulardan daha kötüydü. Benden önce milyonlarca kadın çarşaf giymişti. Gözle­ rimin önüne karanlığa bürünmüş, yüzle­ ri kapalı bu kadınlar geliyordu küme kü­ me. Bu milyonlarca kara teslimiyet boh­ çaları üzerime kapanıyordu. Bu düşünce kafamda çöreklenmişti adeta. Ama kafa­ mı dikleştirerek onun üstüne çıktım. Sa­ vaşacaktım, bu gölgeleri üzerimden yır­ tıp atacaktım; milyonlarca bohça beni hor görebilir ve bana hakaret edebilirdi, ama ne olursa olsun ben bir bohça olma­ yacaktım. Ben rüzgârı sonsuza değin yü­ zümde hissetmek istiyordum, yaşamın özgürlüğüne tıpkı bir martı gibi dalmak is­ tiyordum. Bu çirkin giysinin bunaltıcı kat­ ları benim üzerime yakışmayacaktı. Ya­ sanın ya da büyüklerimin dedikleri vız ge­ lirdi. Çocukluğun pervasızlığıyla onlara karşı gelmeye karar vermiştim. ”

★★★

‘Peçeye İsyan’ kitabını okurken 1998

Türkiyesi’nin içinde bulunduğu durumu düşündüm...

Bir televizyon programında bir ayağı Hizbullah’ta öteki ayağı PKK’de olan bir din bezirgânı konuşuyordu:

“ Fazilet Partisi, demokrasinin vazge­ çilmez koşulu olan insan haklarının savu­ nucusudur...”

Türkiye’yi ortaçağın karanlığına götür­ mek isteyenler şimdi yeni bir oyun sergi­ liyorlardı:

“ Demokrasi!..”

Daha düne dek kendilerine “demokrat

• • »• w » r

mısınız” denildiğinde şu yanıtı veriyorlar­

dı:

“Biz demokrat değil, şeriatçıyız...”

Şimdi ise maskelerini takmışlardı:

“Demokratız, Müslümanız...”

Yeniden Selma Ekrem’in anılarına dön­ düm...

Şöyle diyordu:

“Odamdan kahkahalar ve tanıdık ses­ ler duydum ve Kuran ’ı yatağımın duvarı­ na asıp, evi baştan sona kaplayan büyük sofaya fırladım. Tam ortasında duran ab­ lamı ve çevresinde toplanmış, el kol ha­ reketleriyle hararetli bir konuşmaya dal­ mış ev halkını gördüm. Ablam başının ar­ kasına atılmış siyah peçesiyle, ilk çarşa­ fına bürünmüştü. Etekleri ayak bitekleri­ ne dek uzanan siyah, ağır ipekliden çar­ şafın, ablamın başını ve kollarını örten bir pelerini ve nasıl göründüğüne bakmak için geriye attığı ağır b ir peçesi vardı. Di­ ğerleri gözümden silinip gitmişti, salon­ da tümüyle değişmiş bir abla duruyordu önümde. Artık bana yabancı, kara kıvam­ ları üzerime bir gölge yayan ince bir siyah çıkın, bir canavara dönüşüverecek ve pençelerini yaşamıma batırıverecekmiş gibi görünen kara bir gölgeydi. Korku ve öfkeyle donakalmıştım. Ablamı bu çarşa­ fın kara zindanında görmek istemiyor­ dum. Ama o mutlu görünüyordu, peçesi geriye atıldığında dudakları gülümseme ile kıvnlmıştı. Havayı ve gün ışığını kesen, altın sarısı güzelim saçlarının ışıltısını biz­ den gizleyen bu kara zindanın içinde na­ sıl gülümseyebiliyordu?”

-k irir

Selma Ekrem, koşarak annesine gidip haykırıyor:

“Anne, ablam niye çarşaf giydi?”

Yanıt:

“Ablan büyüdü kızım, artık yüzünü kim­ seye gösteremez!..”

Selma:

“Ama ben kara çarşaf giymek istemi­ yorum...”

Kitabı masamın üzerine koydum... Televizyonda bir başka kanala geçtim... Dinciler ‘demokrasi dersi’ veriyorlardı o kanalda da...

Pencereden dışarıya baktım... Yıldızsız karanlık bir geceydi... Karanlığın içinden çığlıklar yükseliyor­ du; tarikatların kuşattığı ülkemde din be- zirgânları tüm insanlara ‘demokrasi der­

s i’ vermeyi sürdürüyorlardı...

Peçeye İsyan, Anahtar Kitaplar Yayı­

nevi, Klod Farer Cad. İletişim Han No: 7 Kat: 2 34400 Cağaloğiu- İstanbul Tel: (0212)518 54 42 Fax:(0212)63811 12

Faks num aram ız: 0212/ 513 90 98

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Tez çalışmasında dünyada ve Türkiye‟de film gösterimi yapılan mekânların tarihi gelişimi, kent kültürü içinde sinema olgusu, seyircinin filmi sinemada

Neyi söylesen ıslak sözcüklerin dudağı Neyi sussan çiçeklenir içimizde bahçeler Söylendi söylenecek olanlar, yeni yok Susuldu suskunluktan yurtlar tutacak kadar Topuğa

Horizontal göz hareketlerinin düzenlendiği inferior pons tegmentumundaki paramedyan pontin retiküler formasyon, mediyal longitidunal fasikül ve altıncı kraniyal sinir nükleusu

vahşi hayvan, dokuzu balık ve deniz canlısı, on beşi evcil hayvan olmak üzere toplam 72 adet kara renk adını içeren hayvan adı

Bir memleketin nakliyatındaki arıza ve ademi in- tizam, iktisadî ve dolayısile içtimaî hayatta çok mühim buh- ranlar husule getirebileceği gibi o memleketin millî müdafaa-

Bugün artık tarihe karışmış olan ve eski sanat şubesine ait güzel nümuneleri toplıyarak yıllarca bu şubede göz nuru dök- müş olan bir Türk sanatkârına karşı

Halen çok sayıda polimer OLED’lerde ışık yayan katman olarak denenmektedir ve yakın gelecekte piyasada daha çok yer edinecek gibi görünüyorlar.. Polimer- ler,

Bu çalışmanın amacı, uçucu kül ve silis dumanının farklı oranlarda mineral katkı olarak kullanıldığı kendiliğinden yerleşen harçların mekanik ve