II IH H II m i l l i l i 29 KASIM 1957 lll lllll llll» I M â » H II II I II II II M II II II I » » l» I II I» I I II II II I II II II I II II H I» * » l» » lll» im illll lllll lll» l» M I II » M I II » ll» M I H M M M * » * « * » » » * l» l l» » « , ' » ' H *, »M” **«»*', *,M * '* « » l * I I « » « * » » l > * « * '» » » I I I I I H * » « ^ J
G Ö K A Y ve B A S I N
D
ÜN, Gökay’ın İstanbul gazetecilerine verdiği vedâ ziyafetinde samimîlik ve resmî lik en sıcak ve kibar bir terkip hâlinde idi. Eski basın toplantılarının yerinde bir aile sofrası vardı. Katillerinin Fâtih’ine «Sevgili Babamız» diye hitabeden genç arkadaşların bâzan hıçkı rıklarla biten candan konuşmaları artık İstan bul’da bütün vazifeleri soııa eren Gökay’a karşı basın mensuplarının ne kadar menfaatsiz ve te miz duygularla bağlı olduklarını gösteriyordu. Bu derece sevilmek bütün devlet ve idare adam larımızı imrendirmesi lâzım gelen bir ruh zafe ridir. Hele basın gibi heyecanlı bir mesleğin çok defa hırçın, bâzan da hâdiselerin şevkiyle muzip ve yaramaz çocukları tarafından sevilmek!
★
Gazetecilerle hoş geçinip de işinde büyük
başarılar kazanmayan devlet ve idare adamı
görmedim. Gazete yalnız haber vermekle kal maz, fikir verir, yol gösterir, tenkid ve teşyik eder. Hiçbir âmme hizmeti yoktur ki, onun pro jektörü olmadan, günlük hâdiselerin fıkır fıkır kaynayan anaforu içinde isabetli yolu bulabilsin.
Her yapıcı hamle onun tasvibine ve teşvikine
muhtaçtır. En acı tenkidleri de en tatlı medihler kadar müsbet bir alâka ile karşılayan ve her biri üzerinde nefs murakabesine varan devlet ve ida re adamı, bütün insanlar için mukadder hatâlara daha az düşmenin sırrını elde etmiş olur. Gökay
böyle bir valiydi, en ağır hücuma kızmadan ken- | di hatâlarını araştırır ve tenkidi yapana karşı sev- 1
gisi hiçbir an kaybolmazdı. i
Bir küçük hâtıra: Senelerce evvel Gökay |
hakkında bir kaç şiddetli tenkidim çıkmıştı. He- \
yecan adamı olduğumdan objektif ölçüyü ka- \
çırmadığımdan emin değildim ve onu kırdığımı | sanıyordum. Bir gün yüz yüze gelmek ihtima- I linin korkusu içinde idim. Nihayet, Mesud Ce- §
mil'in jübilesinde, Gökay’la birlikte sahneye i
çıkmam lâzım geldi. Perde açılmadan karşılaş- | tık. O zaman, kollarını açarak, bana doğru yap- | macıksız bir sevgi hamlesiyle yaklaşan bu inşa- | nın kudretini anladım: Fethedemeyeceği gönül |
yoktu. i
Bugün Gökay, valizlerine iki milyon inşa- | ııııı kalbini doldurmuş, yabancı göklere uçuyor. | Bütün İstanbul ona hayırlı yolculuklar ve yeni § başarılar dilemektedir.
Güle güle, aziz dostum Gökay. İsviçre gök- î
lerinde de hilâli temsil eden bir Ay olacaksın |
inşallah! i
^ M II M im illlll lllH U ll llllll lllllİ lf lI lt lI llH lllt lI lllH lt lI llll llllll lllllM I I I M I I I I I I I I I I t lf lI llll lt lI llllll lllllt l I lH II