• Sonuç bulunamadı

Çalınca anıların saati...

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Çalınca anıların saati..."

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Çalınca

Anıların

Saati...

O K T A Y A K B A L

B

ir anda yıllar yıllor gerisine gittim. Yaşlanma budur işte! Anıları hemen canlandırabilme yetisi... Birden­ bire geçmişte bulabilme kendini... Attiia İlhan ı ek­ randa görünce bir bir canlandı eski günlet Zaten o da, «eski günlerni yaşatmak için çıkmış ekrana... Koskoca bir yazı masasının başında oturuyor. Geniş bir çalışma edası, daha doğrusu salon. Ozan eii şakağında dalıp gitmiş. Kâh gülümsüyor, kâh gözlüğüyle oynuyor, kâh düşlere dalıyor. Bir ses, kendi sesi, boyuna blrşeyler anlatıyor. Gençlik yılları, ilk seviler, ilk dizeler, sevilen ozanlar, yazarlar, aklına gelenler, sormak, anlamak is­ tediği konular...

tfepifrilzin başından geçer böyle şeyler. Bir koltuk­ ta, bir pencere önünde, hatta yazı yazarken makine ba­ şında, dalıp gideriz. İlgili ilgisiz nice şeyler aklımıza ge­ liverir. Kişi kendi kendisiyle öyle çok konuşur ki! Söze gelemeyecek, hele yazıya dökülemeyecek ne kuşkular, ne korkular, ne umutsuzluklar, ne garip duyarlıklar, ne yersiz düşünceleri... İnsanın beyni anlaşılmaz bir maki­ ne. Biz ona egemen değiliz, o bize... Çağrışımlar birbi­ rini izler. Pencereden gökyüzüne, kâğıttan şiire, müzik­ ten futbola, eski arkadaşlardan film dostluklarına... Or- dan oraya atlar anımsadıklarımız.

Attiia İlhan'ın «Çalar Saat» adlı programını ilgiyle izledim. Attila'nın bugüne dek tüm yaptıklarını, yazdık­ larım ilgiyle izlediğim gibi... Şiirlerini, romanlarını, ya­ zılarını, söyleşilerini... 1945’lerde başlar dostluğumuz. «Şair Dostlarımsda da yazmıştım; kitaplarıma aldığım, almadığım yazılarda da... Hele bir tanesine pek öfke­ lenmişti. «Şairane Şiir» başlıklı bir yazıydı bu. Attila'nın içindeki gerçek romantik kişiliği sergilemiştim. O gün­ lerde, kendisinin, gerçekçi, hem de sosyal gerçekçi bir sanatçı olduğu savındaydı. Herkesi de bu gözle eleştiri­ yor, kırıp geçiriyordu ortalığı. Ama aynı gözlükle kendi yazdıklarına bakmak hiç aklına gelmiyordu. Çok çok kızdı, «Oktay Akbal'a birinci ders, ikinci ders» diye u- zun uzun veriştirmişti «Kaynak» adlı bir dergide. Ben de istediği yanıtı vermiştim ya... Neyse, geçmişte kalan herşey gibi yazın tartışmaları da şimdi güzel, tatlı ge­ liyor!

Karşımdaydı Attiia... Sacları aklaşmış, orta yerde de uzun bir boşluk, dökülmüş mü ne! Benden iki üç yaş gençtir. Niye bu denli yaşlanma belirtileri! İç yaşa­ ması, dış yaşamasından daha yoğun olduğu için mi! Program boyunca bir «Aysel» tutturdu. Aysel de Aysel! Adı başka elbet bu eski sevgilinin. Belki de Aysel'e ya­ kın bir şey. Kimbilir. Hem bize ne, ister Ayşe olsun, is­ ter Fatma! Biz ozanın dizelerine bakarız, dizelerinde verdiğine, bize duyurduğuna, bize yaşattığına... Aysel’e, çekil başımdan diyor bir şiirinde, onu okudu, çekil ba­ şımdan, ben çirkinim, ben karanlığım, benimle yapa­ mazsın, diyor. Attiia şiiri bu; şevseniz de sevmeseniz de bir kişiliğin damgası var. Akıncıoğlu’ndan iki şiir o- kudu, tam divan edebiyatı ağzıyla, uzata uzata. Gözü­ mün önüne edebiyat matinelerinde atkısını omuzuna a- tarok şiirler okuyan genç Attiia İlhan geliyordu hep. Hiç değişmemiş, hep o «eski» ozan, «eskinin» ozanı... Evet, Attiia hiç bir zaman gerçek anlamda «yeni» olma­ dı. Olmak istemedi. Yeni olanlarla, yeni duyarlıklar ge­ tirmek isteyenlerle eğlendi bile. Orhan Veli'lerl anlama­ dı, anlamaya bile yanaşmadı. Eski bir şiir sesini, eski bir şiir yapısını, eski bir beğeniyi, «kendince» sürdürdü.

Geçenlerde «Yusufçuk» dergisinde, bir yazısını oku­ dum: «Şiir sözcüklerle değil imgelerle yazılır» demiş. Mallarme'yi yalancı çıkaracak! Ne demek imge? Nasıl oılaya cıkcrılır imge? Şiirde, «imge» nasıl verilir, duyu­ rulur okura? «Sözcüklerle»... Başka yolu var mı? Bu denli yalın bir gerçeği bile karıştırmak istemiş Attiia. Bilmeyen de durup düşünecek, «demek şiir sözcüklerle değil, imgelerle yazılırmış» diye şaşırıp kalacak. Böyle- dir Attiia İlhan. Gençliğinden beri böyledir. Eski de kalır, yeni olmak ister. En büyük duygululuğu gösterir gerçek­ çi olmak ister. Sözcüklerle İmgeler yaratır, sözcükleri yadsımak ister... Kısacası, kimseye benzemez bir ozan kişiliği...

«Çalar Soat» programında hep Attiia İlhan’ı mı sey­ redeceğiz, bilmem. Yoksa başka ozonlarımız da, bu prog­ ramda, geçmişlerine, anılarına uzanacaklar mı, o kosko­ ca yazı odasında, o görkemli yazı masası başında? Böy­ le olmalı, bir tek Attila’nın Aysel'iyle ilgili anları dinle- memeliyiz, öteki ozanlarımız da İç evrenlerinin gizli ya­ şamlarının yollarını bize açmalıdırlar. Ben Attila'yı bir­ kaç proframda daha seyretmek isterim. Eski bir dost­ luğun sevgisiyle, ama TV seyircisi acımasızdır, değişik­ lik, yenilik ister. Bakarsınız Attila’nın Aysel’i anımsama­ larından bıkıverir bir iki program sonra...

«Jean Gabin filmi duyarlığı» demişim «Şair Dost- larım»da onun sanatından söz ederken.. Attiia İlhan hep aynı çizgiyi sürdürüyor. Ne var ki Gabin sonraları çok değişti, eski kişiüğini bıraktı, en sonra da çekti gitti dünyamızdan... O duyarlığı Attila'nın dizelerinde, ba­ kışlarında, anımsamalarında buluyoruz şimdi. Doğrusu ben sevdim, hoşlandım, duygulandım. Ama milyonlarca TV izleyicisi ne düşünür bilmem.

Referanslar

Benzer Belgeler

Türkiye dışındaki Ermeni toplulukları ve örgütleri, Türkler ve Türkiye aleyhinde birkaç yıl önce başlayıp gittikçe yoğunlaşan bir düş­ manlık

Cinema Verite’de bile -ki bunu çözdüğünü iddia eder- mümkün değil, çjinkü kamerayı yine belli bir yere koyuyorsun, mutlaka ve mutlaka bir aracı var ve gerçek

Burada Kâbe’ye olan saygınlık boyutundan, Yüce Allah’a olan saygınlık boyutuna geçilerek, bir eğitim süreci içerisinde insanlar moral karakterlerini ve ahlâkî

As it can be seen from Table 9, frequency values of 1 month are near to normal and frequencies of 3, 6 and 9 months are mild dry, or mild wet and 12-month frequency values are

However, the rapid development, since the 1950s, of research on the physiology and experimental pathology of the skin has been reflected in the contents of the Journal, which

PLLA and PBSA membranes treated in 1N NaOH solution for 20 minutes can improve cell attach and.

Böyle yaşlı, şevketli ağaçlar -Iıcle bir şehir için- en sanat­ lı âbideler kadar süsleyicidir, değerlidir ve İstanbullunuz nemli iklimi dolayısiyle

Zeki DOĞAN – Sosyal Bilgiler Öğretmeni Zeki DOĞAN – Sosyal Bilgiler Öğretmeni..