• Sonuç bulunamadı

B. Ruşen Eşref Ünaydın Londra büyükelçiliğine tayin edildi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "B. Ruşen Eşref Ünaydın Londra büyükelçiliğine tayin edildi"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

S & L 1

4

N İ S A N 1 9 4 4

5 K U R U Ş

ULUS BASIM EVİ Çankırı Caddesi Ankara Telgraf U L U S Ankara1 Telefon -Başyazarlık 1371 Yazı işleri Müdürü 1061 Müessese Müdürü 1144 fa zı işleri 1062 tdare 1064

U L U

A D I M I Z

İS

I D I M I

\ S E N E D E B İR E R K İL O

İN C İR ve Ü Z Ü M yemekle

İç ve dış ticaret politikamıza en büyük yardim* yaprnış olacağız. .

T A R İŞ İzm ir İncir ve Üzüm Tarım Satış

Kooperatifleri Birliği Ankara Satış Mağazası Telefon: 1860 Telgraf: Tarım

Bankalar Caddesi Yurt Sokak No. 2

§

mmm mm

mm

BÜYÜK AKİMLAR YAPT

Budapeşte üzerinde de çarpışmalar oldu

İtalya’da bulu­ nan b ir A m eri­ kan üssünde, yeni gelmiş u- çak bombaları -remilerden bo­ şaltılıp vagon­ lara yükle­ nirken

Kızılordu'nun Romen

t ağında ilerlemeğe başlaması

üzerine bir demeçte bulunan M. Molotof diyor ki :

Sovyetler Birliği Romanya’dan toprak

almak veya memlekette mevcut olan

rejimi değiştirmek tasavvurunda değil

Romanya

topraklarında

Falih Rıfkı A T A Y

Bundan birkaç gün önce M Stalin’in günlük emrindeki biı küçük fıkra herkesin dikkatim çarpmıştır: kıtalarımız 85 kilometrelik bir cephe üzerinde devletimizin hududu olan Prut nehrine varmışlardır.,,

O zaman bu fıkrayı. Kızılo’'- dunun Prut ötesine ayak basmı yacağı gibi bir mânaya almak tabii doğru değildi. Yürüyen ve çarpışan bir orduyu ancak stra tejik sebepler durdurabilir. F a ­ kat bilhassa Tito Yugoslavya daki gerilla kuvvetlerine hâkim olduğundanberi, Sovyetler B ir­ liğinin harp gayeleri hakkında şüphe uyandırmak istiyenler bütün Balkanların sovyetleşti- rilme ihtimallerinden ve Cenup Slavları ile ana Rusya arasın­ daki Romanya şeddinin yıkıla cağından bahsetmişlerdir. Bu nun bir sebebi Sovyetler B irli­ ğine karşı bütün dünyayı kay gılandırmak, İkincisi henüz Mihver ortağı durumunda bulu­ nan memleketlerde Almanlarla işbirliği fikrinin zayıflamasını önlemekti.

Finlândiya barış isteğinde bulunduğu vakit, R usya’nın ile­ ri sürdüğü teklifler arasında

ikisi dikkate çarpmıştı: ilk Rus - Fin harbinden sonraki an­ laşm a dışında yeni toprak iddi­ alarında bulunmamak, barış görüşmelerine başlam ağı Fin­ landiya’da her hangi bir rejim değişikliği ile alâkalı tutma mak!

Dün Moskova’dan gelen biı telgraf, Sovyetler Birliği Hari ciye Komiseri M olotof’un yerli ve yabancı gazetelere vermiş olduğu b ir demeçten bahset mektedir. Bu demece göre: 1 — Sovyetler Birliği ile Romanya a- rasmdaki sınır. 1940 tâki anlaş ma ile tesbit edilen hat olacak­ tır. 2 — Kızılordu. Alman or­ dusunu ve onunla iş b irliğ i echn Romen kıtalarını takibederek birkaç noktadan, Romanya top raklanna girmiştir. Kızılord" düşmanı bozguna uğratıncıva ve düşman teslim oluncıya ka dar onu takibedec^ktir. Faks.' Sovyet hükümeti Romen top rakİarının her hangi bir kısmı nı almak niyetinde değildir. 3 Sovyet hükümeti Rnmanva’dp mevcut rejimi değiştirmek ni yetinde değildir.

Bunun mânası eğer m;11î 3 mellere uygun ve imkânlı bu­ lursa, Mareşal Antonesco’nın dahi Moskova ile görüşmelerdi bulunabileceği ve 1940 ta tanı nan Sovyetler BirJ’ğî - Roman ya sınır hattının beri tarafın daki millî topraklar hnjkkınd hiçbir kaygıya kapılmakta haki

olmadığıdır.

Bu demeç. Anglosakson mem leketlerinde neşrolunduğu va­ kit, Sovyetler aleyhinde yapılan ve vazımızın baş tarafında bah şettiğimiz telkinlerdeki maksat 'ardan birincisini düşürecektir İkincisini, yani, Romanya’yı A ' m anlarla beraber sonuna kadaı savaşmaktan vazgeçirmek neti­ cesini temin edip etmıyeceğirı yakın hâdiselerle göreceğiz.

E ğer Romanya, Alman baş komutanlığının K om anyay tam manasiyle m üdafaa etmek ve bu memleket kaynakları uğ runa ağır fedakârlıklara kat lanmak kararında azimli oldu ğunu görürse, barış niyetli? bile olsa, kendini çepeçevre kav rayıp saran kuvvetler icind?' sıyrılıp çıkmağı imkânsız bula çaktır. Eğer bu azimden emi- değilse, Molotof’un ^o>necj Rn men barışçılarını son derer- teşvik edici m a h iy e tte d ir B nunla beraber her ne de ölse bu demecin Romen halk yığın la n ve kıtaları arasında yayıl masının birtakım tepkileri o) mamasına ihtimal yoktur.

Schaffhouse akını için

Am erika hükümeti

İsviçre’ye tazminat verecek

Cezayir, 3 a.a. — Royter’in ileri Akdeniz öölge& Müttefik kuvvetler umurry karargâhında bulunan huşu si muhabiri bildiriyor :

5 inci hava ordusuna bağlı, üsleri İtalya’da bulunan uçaklardan mürekkep ve şimdiye kadar görülmemiş de recede büyük teşkiller, dün geniş bir saha üzerinde gi­ riştikleri harekât sırasında Steya'da fabrikalara ve Yu ­ goslavya'daki hedeflere rekor teşkil edecek kadar faz­ la bomba atmışlardır.

Dün gece İngiliz hava kuvvetlerine bağlı Liberator ve Vellington uçakları ayırma garlarına karşı hücum­ larda bulunmuşlardır

Thunderbolt ve Lightning uçaklarının himayesinde hareket eden uŞarkalelerle Liberatoy/.lar Şimal İtalya - da Steya'ya karşı yaptıkları hücumlara Alman uçak - larının görülmemiş bir mukavemetiyle karşılaşmış ve yüzden fazla düşman uçağını düşür­

müşlerdir ki, bu da İtalya’da hare­ kât sahası üzerinde düşürülen uçak bakımından ayrıca bir rekor teşkil etmiştir.

Akm a 2200 Müttefik uçağı iştirak etti

Keşif uçuşları esnasında alman fo­ toğraflar. Steya’daki fabrika bina - larının başlıcalarından üçü ağır su - rette hasara uğratılmış ve diğer iki binaya da bombalar isabet etmiştir. Bomba uçaklarımız, Steya’daki rul- j man ve bilyalı tekerlek yatağı yapan | meşhur fabrikaya ve Puch'daki tay­ yare gövdesi imal eden fabrikaya yaklaştıkları zaman düşman karşı - koymalarının şiddetli bir ateşiyle karşılaşmışlardır. Bu akında Mütte - ilklerin kaç uçak kaybettikleri tasrih edilmemişse de. dünkü akınlara işti­ rak eden 2.200 Müttefik uçağından 33 ünün dönmediği bildirilmiştir.

Peşte üzerinde hava savaştan

Berlin, 3 a.a. — Budapeşte üzerin­ de bu sabah şiddetli hava muharebe­ leri cereyan etmiştir. Tek ve çift mo- törlü Alman av uçakları mühim bir ★ Sonu S üncü sayfada

X

B. Ruşen

Eşref

Onaydın

Londra Büyük Elçiliğine

* tayin edildi

Times m # abirm e göre

Amerika Türkiye'ye

silâh sevkıyatım

kesmek kararında

Ankara, 3 (Radyo Gazetesi) — Ingiliz radyosunun verdiği bir habe­ re göre Times gazetesinin Vaşington muhabiri Türkiye’ye ödünç verme ve kiralama esaslarma göre Ingil­ tere’nin harp levazımı sevkıyatını durdurmasını Amerika’nın tasvi - ¿ettiğini bildirmiştir. Aynı muhabi­ re göre bundan böyle Amerika hü­ kümeti de aynı esaslar dahilinde Türkiye’ye harp levazımı gönder - mekten vazgeçmek kararını ver - miştir Muhabir Amerika’nın verdi­ ği bu kararın Türkiye ile Almanya arasında yürürlükte bulunan ticaret anlaşmasivle hiçbir alâkası olmadı­ ğını gazetesine gönderdiği habere İlâve ediyor.

[JarcsJâv

' * L v o v *

Yeni Londra Büyük Elçimiz B. Ruşen E şref Ünaydm

Macaristan'da bütün

okullar tâli! edildi

Budapeşte, 3 a.a. — Maarif nazır­ lığının emri gereğince bütün orta ve hususi mekteplerde derslere 31 marttan itibaren son verilmiştir Bilindiği gibi daha evvel verilen bir emirle ilk mektepler de aynı ta -ihte kanatılaonktır.

İki gazete kapatıldı

Budapeşte. 3 a.a — Haftalık Fn» ogtlen Magyaroassag ve gündelik Minap gazeteleri vatanın selâmetini tehlikeye düşürecek haberler neşret­ tiklerinden kapatılmışlardır.

Halen şehrimizde bulunmakta o- lan Roma Büyük Elçimiz B. Ruşen Eşref Ünaydm’m Londra Büyük E l­ çiliğimize tayini icra Vekilleri He­ yetince kabul ve yüksek tasdika ik­ tiran eylemiştir.

B. Ruşen Esre Ünaydm’tn hal tercümesi

Yeni Londra Büyük Elçimiz B. Ruşen Eşref Ünaydm, 1892 yılında İstanbul’da doğmuştur. Kendisi ta­ nınmış askerî hekimlerimizden Prof. Dr. Eşref Ruşen beyin oğludur. B. Ruşen Eşref, İlse tahsilini Galatasa- rayüa yapmış ve burasını 1911 de bi­ tirerek İstanbul Darülfünunu Edebi­ yat Fakültesine girmiştir. Buradan da 1914 te mezun olan Ruşen E şr"f Ünaydm, sırasiyle, 1912 - 1914 te In­ giliz mektebinde (High School), Ga­ latasaray lisesinde, askerî baytar mektebinde, 1918 de Robert College- de ve İstanbul Yüksek Muallim mek­ tebinde dil ve edebiyat öğretmenliği etmiştir. 1918 başlangıcında Yeni Gün muhabiri olarak Kafkasya’ya, 1919 da Tasviri Efkâr muhabiri ola­ rak Sivas’a gitmiştir. 1921 şubat a- yrada Bekir Sami Beyin reislik et­ tiği Büyük Millet Meclisi murahhas heyeti matbuat müşaviri olarak Lon­ dra’ya ve 1922 de gene matbuat mü­ şaviri olarak Lozan konferansına gönderilmiştir, ikinci Büyük Millet Meclisinde Afyon Karahisar mebusu olarak seçilen B. Ruşen Eşref Ünay- dm. 1933 te Cumhuşreisliği Umumi Kâtipliğine tayin edilmesi üzerine mebusluktan ayrılmıştır. 1934 te Ti- '»n . aynı yılın son haftalarında da

Tokyo'ya görc Hint

Birmanya sınırında

Japon ilerleyişi son

hücum safhasına girdi

Sonu 2 nci sayfada

Kars'ta İnönü

günü

kutlanacak

Kars, 3 a.a. — Belediye Meclisi cumartesi günü yaptığı bir toplantı­ da Millî Şef İnönü’nün Reisicumhur olarak seçiminden sonra şehrimize gelişleri günü olan 14 Ilkteşrinin her yıl kutlanmasına karar vermiştir.

B. Selim Sarper

bir ameliyat geçirdi

Moskova, 3 a.a. — Sovyet haberler bürosu tarafın­ dan tebliğ edilmiştir: Sovyetler Birliği Hariciye Komi - seri M. Molotof 2 nisan akşamı Sovyet ve yabancı basın mümessillerini dâvet ederek, Sovyet hükümeti namına aşağıdaki beyanatta bulunmuştur :

Kızılordunun muzafferane ileri hareketi neticesin­ de ordumuz, Sovyetler Birliği devleti ile Romanya ara­ sında hududu teşkil eden Prut’a varmışlardır. Bu suret­ le Sovyet - Romen anlaşmasiyle 1940 ta tayin edilen Sovyetler Birliği hududunun yeniden tesisine baştan - mıştır. Bu muahede, Hitler Almanyasmın müttefiki olan Romen hükümeti tarafından 1941 de haince ihlâl edil - mişti. Şimdi Kızılordu Sovyet topraklarım bütün düş • man kıtalarından kurtarmaktadır ve bütün Sovyet - Ro­ men hududunun tamamiyle yeniden tesisi zamanı artık uzak değildir. Sovyet hükümeti Alman ordusunu ve müt­ tefiki Romen kıtalarını takibeden Kızılordunun birkaç noktada Prut’u geçerek Romen topraklarına girdiğini bildirir. Kızılordu başkomutanlığı Sovyet ordularına düş­ manı hezimete uğratıncaya ve teslim oluncaya kadar takibetmelerini emretmiştir.

Sovyet hükümeti Romen topraklarından herhangi bir kısmını almak ve Romanya’da mevcut rejimi değiş - tirmek maksadını takibetmediğini ve Sovyet kıtaları - nın Romen topraklarına girmesinin münhasıran askeri zaruretler icabından ve düşman kıtalarının mukaveme - tinden ileri geldiğini de beyan eder.

Sorulan suallere M. Molotof’un cevaplan

Moskova, 3 a.a. — Romanya- hakkmda beyanatta bulunmak üzere yabancı gazetecileri harbin

başından-beri ilk defa olarak davet eden Sovyetler Birliği Harici­ ye Halk Komiseri M. Molotof, sorulan bir suale ceva­ ben demiştir ki:

“ — Gayet açık olarak söylemeliyim ki, Ingiliz ve Amerikalı müttefiklerimizle bu meselede de teması mu­ hafaza ettik. Bu beyanatım, iki müttefikimizin malû - matı altında ve onların tasvibi He yapılmıştır.”

Sonu 3 ncü Sayfada.

m m # ,

Sovyet Hariciye Komiseri M. Molotof

B ro d i

l&eza/İP,

Stsni$la\

Nüdvorna.

k a r p a t l a ú x s t t tSA Doğu Cephesindeki son as­

kerî durumu, Sovyet kıta­ larının taarruz istikameti­ ni ve düşmesi beklenen O - desa’yı gösterir harta

Kızılordu

Odesa’ya

20 Km. de!

Londra, 4 a.a. — Moskova’dan ge­ len bir telgrafa göre, Nikolayef’in ötesinde ilerleyen Kızılordu kuvvet­ lerinin öncü kıtaları Odesa’nın 20 kilometre yakınlarına kadar gelmiş­ lerdir.

Romanya’da yeni tedbirler

Bükreş, 3 a.a. — Anadolu ajansı­ nın hususi muhabiri bildiriyor:

1 nisandan İtibaren doğu eyalet­ leri hariç olmak üzere bütün Ro - manya’da beyaz ekmek satışı vesi­ kaya bağlanmıştır. Yalnız Bükreş bu tehditten istisna edilmiştir.

Gene 1 nisandan itibaren Bükneş ve civarındaki sayfiyelerde ışıkları karartma saat 18,30 yerine 19 da başlıyacaktır .

Kırım ne olacak ?

Londra: 3. a.a. Fransız haberler ajansının askerî muharriri yazıyor: Odesa’nın düşmesi bir gün mese­ lesidir. Bu Uman zaptedildikten son- re Ruslar, on binlerce Alman ve Ru­ men askerlerinin bulunduğu kırım’a

taarruz edecekler midir? Filhakika, Rusların, gerilerinde kuvvetli bir düşman ordusunu bırakmaları teh­ likelidir. Bu ordu hareketsiz bekle­ se bile Rusların, şimdi başka yerde daha faydalı olacak bir miktar kı­ talarım tutmaktadır. Bu mes^’ e Sov­ yet umumi karargâhının bir sırrı halinde kalmaktadır. Sovyet umumi karargâhı, Kırım ’daki vatandaşların kurtarılması icabettiren hissi sebep­ ler hilâfına olarak, Alman ordusu i- le peyklerinin büyük kısmı üzerine teksif edilecek olan gayretin şimdi ikinci bir cephe için sarfedilmesine mahal olmadığını belki düşünecektir. Basın ve Yayın Umum Müdürümüz

Selim Sarper e evvelki gece görü len lüzum üzerine Ankara Nümün.1

Hastanesinde apandisit ameliyatı ^ yapılmıştır Memnuniyetle haber al- ,:f n | | a V R f î S t ö ü G K dığımıza göre ameliyat muvaffak*.-i' a v v .n v .jr v' * * w yetle neticelenmiştir, umumi ahval)

Cenup ve Cenup

-

batı Pasifik’te

abluka altına alınan

100.000 Japon askeri

ölüme mahkûm halde

iyidir. Sayın falar dileriz.

arkadaşımıza âcil

şi-Japon uçaklarına karşı koyan Ameıikan uçaksavar bataryası nın askerleri ( Hint - Birmanya sınırında cereyan eden askt i

harekâta ait haberlerimiz 2 inci sayfadadır.}

Almanya dan beş

yolcu uçağı geldi

İstanbul 3 (Telefonla) — Alman ya’dan satın alman 5 yolcu uçağı bugün 11,15 te Yeşilköy hava mey­ danına gelmiştir. Bu yolcu uşakları 13 kişiliktir.

Elçiliğimizde

misafir bulunuyor

Budapeşte’den buraya gelen ha herlerden, Macaristan'ın sabık Baş­ vekili M. Kallay’ın, Türk - Macaı dostluk cemiyeti reisi Kont Andrassv ile birlikte, Macaristan’daki son hâ­ diselerin ilk günündenberi Türk Elçi­ si Şevket Fuat Keçeci’nin misafiri olarak Türkiye Elçiliğinde bulundu­ ğu (a.a.).

iÉ¡¡¡¡¡

M * _ ^

İ - • 1 ■

Cenup - batı Pasifik’te Amerikan çıkarma botlarından karaya inen Amerikan askerleri Japon mevzilerine hücum ediyorlar. (Pa sifik durumu hakkmdaki haberlerimiz 3 üncü sayfadadır)

C. H . P .

Meclis

Grupu

bugün

toplanıyor

O.H.P. Meclis Grupu Umumi ii-cy: j U bugün saat (15) te toplanacaktır.

Romen maliye nazırlığı

Bükreş, 3 a.a. — Bükreş üniversi­ tesi profesörlerinden ve Rador ajan­ sının idare meclisi âzasından M. Gheron Notta Maliye Nazırlığına tayin edilmiştir.

(2)

GÜNÜN MEVZULARI

ULUS

4/4/t f «

Alman

harp istihsali

azalıyor m u ?

I İ S iK KâT U müşahitler, bir- 1 1 / kaç haftadanberi yabancı­ lara nıtEbeden, yahut dahili istih­ lâke ait yayım yapan Alman Pro­ paganda nezaretinin esaslı bir te­ nakuz halinde olduğunu görebilir­ ler

Doktor Goebbels, kontrolü al­ tında bulunan gazetelerde îngiliz- Amerikan bombardımanlarına rag­ en Alman harp ıstihsalâtmın arttığım yazıyor; M. Sauckei, bil­ akis harp malzeme istihsalinin fazlalaştırıltnasını ve Alman vata­ nının seift m eti buna bağlı oldu­ ğunu bildiriyor..

Goebbels ile onun gazeteleri A l­ man harp İstihsalinin durmadan arttığını iddia ederlerken M. Sau- ekel'in sözleri ne mânaya gelir?

Bu birbirini tııtmıyan iki iddia­ da Goebbels mi yoksa M. Sauckei mi haklıdır, bunu tayin etmek bi­ ze düşmez. Goebbels, propaganda­ nın sonsuzluğu içinde hareket edi­ yor, İkincisi ise, “ herçi bâd Abat” hakikati söyliyerek ona zıt fikir­ de bulunuyor.

M. Sauckei, yeter derecede iş­ çi bulmak için bütün çalışmaları­ na rağmen muvaffak olamadı: A l­ man sanayimdeki doldurulan ge­ dikler, işçilerin orduya alınması yüzünden tekrar açılmış bulunu­ yor. Bu, şunu anlatıyor ki, bugün, Almanya fabrikalarında yedi mil­ yon kadın bulunduğu halde, erkek işçi ile kadın işçinin arasındaki ve­ rim farkı olayından ötürü (kadın işçi erkek işçinin yüzde yetmiş beşidir) M. Sauckei 1.750.000 erkek amele daha istiyor. Bugünkü hal­ lerle bu işçi bulunamaz.

ELE kömür sanayiinde bu yokluk kendisini şiddetli surette hissettiriyor. On binlerce maden işçisi cephede ölmüş, on binlercesi de, bugün cephede bu­ lunuyor, Bunlar geri getirilemez­ ler. Bugün Alman sanayiinde bir milyon maden işçisi eksiktir. Bu, günde bir milyon ton kömür çıka- nlamıyor demektir. Bundan başka, terkip yeliyle elde edilen benzin, buna, sabun, bazı yemek yağla­ rı, kimyevî müstahzarlar, bakalit, elektron, ve daha birçok sana - yide kullanılan bir sürü madde vardır ki, bunların esası gene kö­ mürdür.

Almanya, terkip yoliyle benzin yapan fabrikaların sayısmı ve- ö- nemini hayli arttırmıştır. Bugün, elli altmış. kadar bu türlü fabrika vardır. Bir ton benzin yapmak için umumiyetle otuz ton kömür sar- fetmek lâzımdır. Alman hava kuv­ vetleri için yılda otuz milyon ton benzin lâzımdır. Bu, asgaridir. Na­ zari olarak, eğer Alman fabrika­ larına istedikleri yetecek kadar benzin verilse, bütün Alman ha­ va kuvvetlerine benzin yetiştire­ bilirler. Fakat, nal böyle değil­ dir. Bugün Almanya da 370 milyon ton nuy ve yahut linyit maden kömürü çıkarılmaktadır. Alman uçaklarının İhtiyacına cevap ver­ mesi için istihsal edilen bu 370 milyonun 270 milyonunu çıkar­ mak icabeder. Geri kalan yüz mil­ yon ton kömür ise, trenleri işle­ tecek, sivil halkın ihtiyacını gö­ recek, orduya ve sanayie lüzumlu olan kauçuk "yapımında kullanı­ lacak, çelik yüksek fırınlarını kız­ dıracak ve kimya ve ecza fabri­ kalarını işletecek.

îşte Dundan dolayıdır ki, Alman hava kuvvetleri, ihtiyacının yüzde yirmisinden vazgeçmiye mecbur olmuştur. Almanya, devamlı su­ rette sentetik benzin eksikliği için­ dedir, Halbuki, iki milyon ton ben­ zine ihtiyaç vardır.

1939 danberi ortalama istihsa- lâtı yüzde 45 artmış olan çelik de aynı haldedir. Harbin sanayileş­ mesi için, fabrikaların çelik ihti­ yacı yüzde 200 artmıştır. İstihsal ise, Batı Almanya’daki çelik fab­ rikalarına yapılan tngiliz-Amerl- kan bombardımanlarından dolayı yüzde 35 azalmıştır. Bir kelime ile. Rustungskommandos’un gös­ terdiği gibi, çelik ıstihsalfttı, ha­ kikî ihtiyaçların yüzde yirmi beş nispetinde alttadır.

Ok| ETTCE açıktır Yalnız ara- |\| ba yapniıında, bir ayda 25Uu-d0üÛ den ız araba yapılıyor Bunu, işten en iyi anlıyanlar He­ saplamışlardır. Araba denince, Ti­ ger, Panther, Jaguar... gibi.. Pan­ zer ve -'zırhlı araba'1 hatıra gel­ memeli, aynı zamanda Panzerwa­ gen, Panzerautos, Panzer - Spa­ ewagen denen zırhlı keşif otomo­ billeri, zırhlı kundaklar * üzerine konmuş her yerde gidebilir bir halde top arabaları ve Sturmge- sehuetzeyi bu arabalardan say­ malıdır.

Bütün garp aletlerinin yapımı, malzemesızilk, ışçısızlik ve bom­ bardımanlar yüzünden haleldar ol­ muştur Almanya'nın, her cinsten ayda 5000 veya altı bin zırhlı a- raba yapması iâzımgeldiğı söyle­ niyor.

Uçak yapımında da aynı endi­ şe görülmektedir. Uçak veya par­ ça yapan fabrikalar, Ingiliz - A- merikan hava taarruzlarına uğ­ radıkları ve uçak yaparken sık sık seri değiştirmek zorunda kal­ dıkları iç iD istihsal kapasiteleri haylice düşmüştür.

Fabriıtaıar Stukalardan vazge­ çerek yalnız iki çeşit uçak yap maya pğgin bulunuyorlar: her çe­ şidinden av uçakları ve muharebe uçakları yahut Schlachtflieger.

Epeyi zamandanberl Alman ha­ vacılığı bombardıman uçakları hususiyle Focke- Wulf modelin­ den değiştirme yarım seyir kut ru büyük olan Dir bomb'' ı- " e uçağı yapmaya başlamıştır. 20ü

Journal de Genève'den

“ Condor” tipindeki bu uçakta 42 milimetrelik dört top, altı hafif makineli tüfek, dört de ağır maki­ neli tüfek vardır, Almanların İd­ diasına göre, bombardıman uçak­ ları zırhı ve silâhı İle. Amerikan uçarkalelerinden üstündür. On dört ay kadar evvel, Almanya’daki ve Alnian İşgali altındaki memleket­ lerde bulunan fabrikaların ayda 3600 veya 3800 uçak yaptıkları söylenebilir.

Tabiidir ki, bu rakamda yalnız mektep uçaklariyle keşif işi gören uçaklar ve Ju 52, K 2, ve yahut M. 323 tipindeki taşıt uçakları da dahildir Bugünkü uçak yapımı ay­ da ortalama olarak 1800 ile 2000 arasındadır, bu miktarı geçmez

Gündüz ve gece avcıları ise, ay­ da 8000 dir. Yeraltı montaj fab­ rikaları. eski askerî hava meydan­ larının yerine yapılmıştır Bunlar, dört veya altı hafta sonra çalış­ maya başlıyacaklardır.

41 LMAN propagandası, düş- man bombardımanlarının, istihsale az tesiri olduğunu tekrar edip duruyor, îngüizler ve Ame­ rikalılar yaptıkları hava akmları- mn büyük olduğunu arasıra nıü- balâgalandırıyorlarsa, muhakkak ki Almanlar da bu akınlann ne­ ticelerini az gösteriyorlar. Alman­ ya'ya yapılan hava akmları, me­ selâ ana sanayi ile, makine-alet yapan fabrikalara çok tesir yap­ mıştır Değiştirmek için parçalar, ihtiyat makineler azalmıştır. Bom­ bardımandan doğrudan doğruya müteessir olmıyan başka fabrika­ lar istihsalâtlarını her an için dur­ duracak gibidir. Çünkü bunlar, ıs­

marladıkları aletleri beklemek zo­ rundadırlar.

Meselâ: DesBâu'daki, Magde-bourg ve başka yerlerdeki Jun- kers fabrikaları Ki-upp fabrikası­ nın tornavida atelyeieri bombar­ dımana uğradığı için iki aydanberı az mevcutla çalışıyor. Schwein~ furth fabrikalarının bombardıma­ nı da buna benzer neticeler ver­ miştir,

Almanya, fabrikaların bir kıs­ mım, yukarı Silezya’daki bilya fabrikalarının olduğu yere, bilhas­ sa Çekoslovakya'daki Srunn civa­ rına nakletmiştir. Keza t. G. Far- ben, içinde 00.000 işçi çalışan o büyük atölyelerini Çekos'ovukya- ya, daha doğrusu Tropaıt a kur - muştur, Bilenler, bütün propagan­ daların dışında olarak. 1042 de harp istihsalindeki azalmanın â- zamlsi ile kıyaslıyarak şu neticeye varıyorlar: hava bombardımanla­ rı yüzünden yüzde 10, suykastler-, den dolayı yüzde 8, makine ve il­ let gibi şeylerin yokluğundan do­ layı yüzde 5, fazla yorgunluktan dolayı (gece uykusu azlığı) ve az gıda almaktan dolayı yüzde yirmi. Yekûn: yüzde 43.

işçi kıtlığı, iptidai maddelerin yetersizliği, halita madenlerinin eksikliği bilhassa Nikopoi ve Ki- rovoyrok’un kaybından sonra ya­ bancı işçilerin suykastleri, ihtiyat stokların tükenmesi... M. Stau- ckel'in gayretlerini kuvvetlendiren ve Goebbels’in nazariyelerini teyi- detmiyen âmiller bunlardır.

Geçenlerde büyük bir Alman sanayi adamı şöyle diyordu: “ A l­ manya henüz son nefesinde değil­ dir. Fakat muhakkak ki, âzami bir yıl İçinde ölü noktaya varılmış o- laeaktır. işte o zamandır ki, A l­ manya'yı idare edenler, kendilerine düşecek kahramanca kararlarla karşı karşıya geleceklerdir...”

Çeviren: C. B.

B. Rufen îşref Onaydın Londra

Büyük Elciliğine tayin edildi

Başı 1. inci Sayfada

Atina elçiliğine tayin edilmiş, sonra Büyük Elçi olarak sırasiyle 1939 da Budapeşte, 1943 te Roma’da bulun­ muştur, B. Ruşen Eşref Ünaydm. ayrıca, Balkan Birliği Cemiyetinin ve Türk Dil Kuruntunun ilk Umumi Kâtipleri olmuştur. B. Ruşen Eşret Ünaydm.' bütün bunlardan başka

Versailles’ de ve Prag’da iki defa top­ lanan beynelmilel parlâmentolar kongrelerine reislik etmiş ve 1927 de Londra’da toplanan beynelmilel mat­ buat kongresine Türk murahhası o- larak iştirak etmiştir. Anadolu Ajan sının kurucularından olan B. Ruşer. Eşref Ünaydm. daha evvel İstan­ bul’da toplanan Ajanslar kongresine

de iştirak etmiştir.

Bay Ruşen Eşref Ünaydm. Hâki­ miyeti Milliye (Ulus) gündelik olarak ilk intişar ettiği zamanlar Matbuat Umum Müdürlüğünden gazetenin başmuharrirliğine getirilen Hüseyin Ragıp bevle birlikte çalışmış ve Hâ­ kimiyet5 Milüvenin edehî sütunlarına kıymetli yazılar kazandırmıştır.

Ru-sen Eşref Ünyadm’m asıl aile ad: Vâizoğlu’dur. "Ünaydm,, soyadını kendisine bizzat Atatürk vermişler­ dir.

Memleketimizin, aynı zamanda ta­ nınmış ve değerli ediplerinden olan B. Ruşen Eş -ef Ünaydm’m basılmış eserleri şunlardır: Diyorlar ki, tkı Saltanat arasında, Geçmiş günler, Tevfik Fikret, Ayrılıklar, İstiklâl yolunda, Anafartalar kumandan! Mustafa Kem al’le mülâkat, Damla damla, Boğaziçi, Hâtıralar, Türk Dil Kurumu (kuruluşundan ilk Kurulta­ ya kadar), Sur la littérature Tur­ que, Seyahat noktatı, v.s. tercüme­ leri. Andersen’in masalları, Virgilli- us’un çoban şiirleri (Les bucoliquesı. Leon Gahun’dan Fransa’da arî dille­ re takaddüm eden lehçenin Turani menşeleri. Emil Ludwig’den Napole on, aynı müelliften . dem oğlu, Dos- toyevski’den Beyaz geceler ve To­ lstoy, Turgeniyef, M. Gorki gibi tanınmış muharrirlerden daha birçok tercümeler..

Tokyo'vo

Hint - B’nmnya sınırında

Japon

ilerleyişi son

hücum safhasına girdi

Yeni Delhi, 3 a.a* — Amiral Mo- untbatten Umumi Karargâhının teb­ liği:

Batı ^Birmanya’da Arakan cephe * sinde kayda değer bir değişiklik ol­ mamıştır. Tiddim ile împhal arasın­ da yola varmak teşebbüsünde bulu­ nan bir düşman teşkili geri püskür- tütmüŞtür. Jüponlar Tamu - Pebl yolunu yeniden bombalamışlardır- İmphal'in doğusunda M üttefik keşif kıtaları tepelerin eteğinde Japonlara kayıplar verdirmişlerdir. Kohinsa doğusunda dağlık bölgede savaşlar devam ediyor.

Japonlara göre durum

To kyo , 3 â-a- — Son 10 gün zar­ fında, Japonların, Hind - Birmanya hududundaki bütün kesimlerde yap­ tıkları akınlar düşmanı dağıtmıştır- Bu yüzden Müttefiklerin dördüncü kolordusu parçalanmak tehlikesine maruzdur.

Bu kolordu, 17 nci, 20 nci, 23 ün­ cü Îngiliz-Hin tli tümenleri, Hint - Birmanya hududunu müdafaa eden tmphal’deki tümen, bir motörlü tü­ menden mürekkeptir. 17 nci tümen Tungyam ve Tiddinvde imha edil - iniştir- 20 nci tümen Tammu civarın­ da Japon kuvvetleri tarafından çem­ ber içine altnmıştır ve her çareye baş vurarak çemberi yarmağa çalış- yor- Tammu’mın düşmesi bir zaman meselesidir- D iğ er kısımdan 20 nci tümenin imdadına gelen 23 üncü tü­ men şimdiki halde Tammu civarın­ dadır ve Tungyam ’a gönderilen bu kuvvetlerin mühim bir kısmı, Ja po n ­ ların hücumları neticesinde ağır ka­ yıp lar verm iştir. 44 iincü motörlü tümen de kuvvetlerinin büyük kıs- -nım

kaybetmiştir-împhal'deki kuvvetlere geline" daimi W» — „’.arı karşısın da zayıf düşmektedir.

* Japon ilerleyişi son hiicum saf - hasına girmiş bulunmaktadır- D üş­ manın paraşütle asker indirip kuv­ vetlerini takviye etmesine rağmen savaşın umumi vaziyeti kararlaştı­ rılmış görünüyor.

Polonya ve Rusya

arasında yeni

anlaşmazlıklar mı î

Londra, 3 a.a. — Royter ajansı­ nın siyasi muharriri bildiriyor:

Londra’daki resmî Polonya mah­ filleri, gizli Polonya mukavemet ha­ reketi komutanlığının Sovyet ordu- lariyle işbirliği yapılması hakkında gazetelerde çıkan haberleri teyi - detmemektedirler. Bu mahfiller Londra’da bulunan Polonya ordula­ rı başkomutanlığmca gizli Polonya ordusuna bu 'hususta hiçbir talimat verilmediğini Polonya’daki gizli mu­ kavemet hareketi komutanlığının kendiliğinden böyle bir karar ver - miş olduğundan da haberdar bulun^ madıklarmı beyan etmişlerdir.

Diğer taraftan aynı mahfillere gö re Polonya hükümetine gelen rapor­ lar Polonya mukavemet hareketi mümessilleriyle Rusların temas et­ tikleri bazı yerlerde bazı ihtilâflar çıktığını göstermektedir. Bu rapor­ lara göre mukavemet hareketi mü­ messillerinden ikisi. Sovyetler tara­ fından mahkemeye sevekdilmiş ve kurşuna dizilmiştir. Polonya hükü­ meti, bu raporlar muhtevasından In­ giliz ve Amerikan hükümeti- ¡n- malûmat vermiş bulunmaktadır.

Gülü seven

dikenine

katlanır!

insanlarda para zâtı aynı şiddette de­ ğildir. Kimi 1 çıldırasıya sever; bu uğurda sağlığım, gençliğini, şere­ fini, hattâ namusunu bile feda edebilir. Kimisi, bunlardan bir iki­ sini bu uğurda verir; kimi adamftı da tüyü bi.e kıpırdamaz, paraya dudak bükebilir ve bütün bunların para için değil, paranın bunları yaşatmak için lâzım olduğuna ina­ nır.

Hangi tip, hangi karakter olursa ol­ sun paranın yüzü sıcaktır, İnsana gülen şirin bir hali vardır. Hattâ bu halini ne kadar param parça olursa olsun, ne kadar kirli ve bulaşık bulunursa bulunsun kay - -betmez!. Onu, kiri, pası için al - mamazhk edemeyiz. Parmakları­ mızın ucuyia, yüzümüzü buruştu­ rarak da olsa gene alır cebimize kor, sonra da elimizi sabunlarız!.. Bir Çekoslovak âlimi, paralar üze - rindekl mikropları incelemiş, bü­ tün paraların mikroplu olduğu ne­ ticesine varmış! Mikroplar bakır ve bronz paralardan çok hoşlamr- ’ larmış, buralarda kolay ürerler, uzun yaşarlarmış, gümüşten ve altından bucak bucak kaçarlar - mış!.. Fakat bu madeni paralar üzerinde yaşayan mikropların ço­ ğunun zararsız olduğu anlaşılmış, insan için en zararlı mikroplar kâ­ ğıt paralar üzerinde yaşarmış ve madenî paValardakinin iki üç mis­ li bulunurmuş. Mikroplar madenî parklar üzerinde bir günden yedi güne kadar, kâğıt paralarda 75 günden 100 güne kadar yaşarlar - mış...

Bu âlimin verdiği tafsilâtı okurken, öir arkadaş:

Para babaları düşünsün, dedi, be­ nim para mikroplarına karşı mu­ aflığım vardır!.. Param yok ki mikrobundan korkayım!...

Bir başka arkadaş şu mütaleacU bu­ lundu:

ilim ilerliyor, belki bu mikropların da bir aşısı vardır, bunda korka - cak ne var, aşılanırsın!...

dedi. Galiba Çekoslovakyalı âlim de, meteliksizin, biri imiş, tamtakır cebini itim yoluyla İzah etmiş. Bu­ na “ kir ilim keşfi” demektense, "bir ziiğiirt tesellisi!” demek da­ ha doğ'-u olacak!.. Çünkü gülü se­ ven dikenine katlanır!..

Sabaheddin S Ö N M E Z

H ALKEVLERİ

Rize Halkevinde

maarif işleriyle

ilgili bir toplantı

Rize, 3 a.a. — Köy okulları ve ens­ titüleri teşkilât kanununun tatbika­ tına ait işleri görüşmek üzere vilâ­ yetimizde okulu olan bütün köy öğ retmenleri ve eğitmenleri ile gezici öğretmenler, muhtarlar ve nahiye müdürleri, ilgili daire müdürlerinin de iştirakiyle cumartesi günü valinin başkanlığında Halkevinde bir top­ lantı yapılmıştır.

Bu toplantıda Vali, köy maarifi ve kalkınması dâvasını halledecek köy okulları ve enstitüleri kanununun büyük bir dikkat ve gayretle tatbik lüzumuna işaret. etmiş, maarif mü­ dürü de okul yapı işleri, öğretmen­ lerin geçimine yetecek kadar elverişli arazi .temini, talebenin devamı ve ders araçlarının zamanında sağlan­ ması hususlarında öğretmen, • eğit­ men, gezici öğretmen, muhtar ve na­ hiye müdürlerinin vazifelerini ve ha­ zırlanan çalışma programının gnu hatlarını izah etmiş ve bu yıl mezun olacak öğretmenler için ziraate el­ verişli arazinin ve okul yerlerinin is­ timlâk işlerinin bitirilmesi, inşaat için malzeme hazırlanması ve muhtaç ta) lebeye yardım faalivetinin artırıl­ ması kararlaştırılmıştır.

Hârsrrnn cenazesi

• v

dün çok hazin bir

törenle kaldırıldı

İstanbul, 3 fT e’.efonla) — Istan - bul Şehir Tiyatrosu sanatkârlarından Hâzım’m ienazvsi dün sabah Şehir Tiyatrosu dram kısmına getirilmiştir. Hâzım’m hayatının 27 yılım verdiği sahnede tabut için bir katafalk ha - zırlanmıştı. Tabut bu katafalka ko­ nulmuş. baş ve ayak ucunda üçer mumlu iki büyük şamdanCyakflmış ve Şehir Tiyatrosu artistlerinden iki­ şer kişi sıra-ile tabutun baş ve ayak ucunda yarımşar saat nöbet bekle - mislerdir. Bu nöbete kadın sanatkâr - lar da iştirak etmiştir.

Sahne hayatları hemen hemen bir arada geçen ve. biri daima diğerinin tamamlayıcısı vaziyetinde bulunan Hâzım’la Vasfi’nin sahnede bu son karşılaşması pek hazin olmuş, Vasfi- nin İçli hali törene iştirak eden her­ kesi ağlatmıştır,

Tabut Şehir, Tiyatrosunda dün - denberi yüzlerce kişi tarafından ziya­ ret edilmiştir. Tören bugün saat 12.30 da Şehir Tiyatrosundan başlamıştır. Cenaze bu saatte tiyatrodan alınmış, doğruca Teşvikiye camisine götürül­ müştür. Otomobil kafilesine yolda di­ ğer otomobille?» de katılmış, bu kafi­ lenin geçişi müddetlnce bütün nakil vasıtaları dürmüş. Beyoğlundaki dük­ kânlardan cenaze kafilesinin geçtiği­ ni görenler de kepenklerini kapamak suretiyle sanatların hâtırasına karşı son hürmeti göstermişlerdir.

Öğle namazını müteakip cejıaze na­ mazı kılınmış ye daha sonra tabut eller üzerine alınarak önde Şehir ban­ dosu matem havası çaldığı halde Os- manbeıye kadar eller üzerinde götü­ rülerek . orada otomobile konmuş ve Asri mezarlıkta ebedî makberesine bırakılmıştır.

________ .i

Tuğamiral Hüsnü

Gökdenİzer öldü

İstanbul, 3 (Telefonla) — Deniz ıskerî nakliyat genel komutanı Tuğamiral Hüsnü Gökdenİzer, dün Kiiçük Y alı’daki evinde vefat et - iniştir.

Cenazesi bugiin, askerî törenle kaldırılmış ve Bostancıdaki aile kabristanına gömülmüştür.

İifanbu! Şehir

Meclisinde

İstanbul, 3 (Telefonla) — Şehir Meclisi dördüncü yıl intihap devre­ sinin ikinci yıi içtimalarına bugün başlamıştır- Vali ve Beled iye Reisi Dr. Lütfü K ırd a r toplantıyı bir nu­ tukla açmış, 1944 malî yılı bütçesiy­ le mülhak bütçeleri meclisin ta svi­ bine arzetmiştir. V ilây e t ve B ele - diye bütçesinin tahmin edilen geliri geçen seneye göre ,2 672 436 lira faz­ lası ile 21.849-7.30 liradır. Bu artış yol vergisinin bir misli artmasından ve yeni zamlardan elde edilen ve edilecek fazlalıklarla başka vergi ve resimlerden ileri gelmektedir- M as­ raf kısmı bu artışlarla mütenasip olarak aynı miktar üzerinde tesbit edilmiştir. Bütçenin vilâyet kısmı geçen yıldan 978 455 lira fazlasiyle 6 541.082 .liradır- Belediye kısmı ise 1-513.217 lira fazlasiyle 6000-373 liradır. Müşterek kısım da 2-302.275 lira olarak tesbit edilmiştir- Nafıa bütçesine 10 6 3 .3 13 , maarife 3.363.- 363, ziraate 199.967, veteriner işle­ rine 116.194, sıhhat işlerine 194.421, muhtelif 403.866, şehir yollarına 1.500.000, Belediye sıhhat işlerine 2 053,320; itfaiyeye 682.936, temizlik işlerine r.400 951 lira ayrılmıştır.

Z a v a l l ı H a z ı m !

Kaybettiğimiz değerler arasına kaderin acıma nedir bilmiyen eli bir dostun adını daha yazdı.

Evvelki gün telefonda büyük sa­ natkâr Hftzım’ın, dostum ve arka­ daşım Hâzım’ın ölüm haberini duy­ duğum zaman bupu münasebetsiz­ ce uçurulmuş bir nisan balığı sa - narak âdetâ teselli bulmak iste - miştim. Ne yazık ki beni aldatan telefonda gelen haber değil, kendi içimde zavallı Hâzım’a uzun uzun ömürler dileyen duygularımmış...

- Türk sahnesinde, Türk sanatın­ da, kendisiyle tanışan ve tanışını - yan dostlarının yüreklerinde derin bir boşluk bırakarak kırk altı ya - şmda ebediyete göçen bahtsız sa - natkârıü üzerine dünden beri - bir daha açılmayacak bir perde gibi - Asri Mezarlığın toprakları kapan­ mış bulunuyor.

Bütün vatandaşlarına sanat ha­ yatında neşe ve ticaret hayatında talih dağıtmağa uğraşan hayat dolu bir arkadaşın ölümü içimizi - yalın kat bir ya§m çok üstünde bir acılıkla - kat kat dağlasa yeri­ dir.

Geçen ay İstanbul Şehir Tiyatro­ sunda resimlerinin kenarı siyah çizgilerle çevrilmiş sanatkâr dost­ larımın resmine çok az bakabilmiş, hemen öte tarafa geçerek yaşıyan- ların portreleri önünde durmuştum. Bu bölümde karşısında en çok dur­ duğum resim, Hâzım’m neşeli, ze­ ki, güler yüzlü çehresi olmuştu. O günlerde hasta idi; onu hatırlamak istemedim. İçimden taşan arzu şu idi: yakında gene perde açılacak ve hasta sanatkâr dipdiri, çapcanlı sahneye çıkacak, neşemize neşe ka­ tacaktı.

Fakat ne yazık ki bu hastalı ­ ğın sonunda Onu sahne perdesinin değil, tabut örtüsünün arkasında bulduk.

Cenazesinde bulunanlar, ilk de­ fa Hâzım’a bu kadar yakın olduk­ ları halde gülememiş, ağlamaktan

kendilerini alamamışlardır. Naşit gibi Hâzım da gönülleri­ mizden, neşelerimizden, kahkaha­ larımızdan bir kısmım siyah tülle­ re sararak aramızdan ayrıldı.

Aynı acıklı mısra gene dilimin ve kalemimin ucuna geliyor: Ağlarım aklıma, yeldikçe ffûlüş -

tilki erimiz Zavallı Hâzım, benim bunca yıl­

dır vatandaşlarına neşe dağıtan ve vatan ağaçlarında 1944 ilkbaharı neşelenirken aramızdan ebediyete göçen bahtsız kardeşim!

★ ★ ★

Talih zinciri mektupları!

Sayın Galip Ataç, - üstat demi­ yorum, hoşlanmadığından; doktor demiyorum, kendisi de bu unvanı­ nı kullanmadığından - evvelki ak­ şam radyoda okunan sözleri ara­ sında mektup halinde şuna buna gönderilen “ talih zinciri" nden bah­ setti ve: •

•— Bana bu türlü mektuplar gön­ dermeyiniz; ben yazıp başkalarına göndermem; onun için zincir kırı­ lır. Emeğinize de, posta parasına da yazık olur! dedi.

Ben de, tahmin ettiğiniz gibi, arada sırada bu türlü mektuplar alırım ve oturup bunların kopyası­ nı çıldırarak başkalarına gönder - meğe vaktim yoktur.

Fakat ben sayın Galip Ataç gi­ bi “ posta parasına yazık olur” fik­ rinde değilim. Hiç olmazsa bu he­ vesten posta idaresi beş, on kuruş kazanırsa fena mı ?

Yalnız bu “ talih zinciri” mek - tuplarmda iki şeyden şikâyetçiyim:

1 — Bu mektuplarda saadet di­ leyen sözler güzel; fakat bu zinci­ ri kıranı kötü talihle tehdideden taraflar fena,

2 — Bu zarfların üzerine posta pulu yapıştırmak güzel; fakat bun­ ları taksa olarak postaya vermek ve parasını mektup alacak olana bırakmak fena!

★ ★ ★

Olabilirmiş meğer!

İstanbul gazetelerinde resmî bir ilânın başlığım okuyunca sevin - dim:

“ Mebus seçimi İstanbul Teftiş Heyetinden". Ne güzel! Çünkü “ in­ tihabı meb’uşan lieyeti teftişiye - sinden” ibaresi pek yakın vakitle­ re kadar emekliye çıkarılmamıştı ve “ bu, neden böyle oluyor?” diye soranlar,

— Kanuni zaruret! cevabını alı­ yorlardı.

Olabilrmiş meğer ! T,

L

Ha'avere yapan tapu

kâtibi yakalandı

İstanbul, 3 (Telefonla) — Muhle lıl kimselere ait gayri menkulleri sahte muamele ve senetlerle satarak menfaat temin ettikten sonra orta­ dan kaybolan Eminönü tapu ve si­ cil muhafızlığı kâtiplerinden Meh­ met dün gece Pendik'te yakalan - iniştir.

1 . "'*L - •

Naci

Kalmukoğlu

bir sergi daha açıyor

Ankaramızm yakından tanıdığı sanatkâr ressam Naci Kalmukoğlu iki aydanberı şehrimizde bulunmak­ tadır. Nafıa Vekâletinin, Sergıevin- de hazırlamakta olduğu büyük tek­ nik serginin dekorasyon işlerinde çalışmakta olan Naci büyük hir mu­ vaffakiyetle sekiz dokuz parça pa­ no hazırlamıştır. Üç ay evvel İstan­ bul Eminönü Halkevinde tek başına açtığı sergide büyük bir alâka top- lıyan sanatkârı Ankara, Yenişehir- deki Kutlu salonunda açtığı sergi - lerle çok yakından tanır.

Kalmukoğlu Ankara’da açtığı re­ sim sergilerinin üçünciisünü gene Kutlu salonunda bir kaç güne ka - dar açmak kararındadır. Yansın - dan fazlası büyük tualler olmak ü- zere teşhir edeceği kırk parça ka­ dar yepyeni eser bu sergide yer a- lacaktır. Her sene anane haline ge­ tirdiği bu sergilerle keyfiyet ve kem- miyet bakımından güç erişilir bir başarı sağlıyan sanatkâra açtığı, bu sergide geçen senelerin muvafa- kiyetini cadan dileriz.

Mart

ayı

içinde

yakalanan kaçak eşya

Gümrük muhafaza teşkilleri tara­ fından cenup hudutlarımızda ve - hu­ duda civar sahillerinizde kaçakçılara karşı açılmış olan mücadele netice­ sinde mart ayı içinde 78 i silâhlı ka­ çakçılarla çarpışmalı' ve 116 sı da çarpışmasız olmak üzere 194 vaka olmuş ve bu vakalarda: 339 kaçakçı ile 2204 kilo gümrük kaçağı meıjfu- cat ve mamulât, 228 adet mamul muhtelif madde, 6969 kilo gıda mad­ deleri, 1182 -kilo çay, kahve, 995 kilo gaz ve benzin, 149 kiI6 çuval, 1183 kilo, 810 adet muhtelif inhisar mad­ deleri, 697 adet kesim hayvanı, 2683 liralık altın ve ecnebi döviz ve Türk evrajcı naktiyesi, 5.5 kilo atebrin, 2 kilo uyuşturucu madde, 9 âdet si­ lâh. 255 adet mermi, 169 adet canlı nâkil vasıtası yakalanmıştır.

İstarsbul

Ankara

tren yolu açıldı

Bilecik - Karaköy arasında vu£ı, bulan heyelan yüzünden aktarma suretiyle yapılan Haydarpaşa - A n ­ kara yolcu treni seferleri, dünden iti­ baren aktarmasız olarak * işlemeğe başlamıştır.

Heyelan sahası dün sabah saat 9 da temizlenmiştir. Anadolu Eksprdri de mutat saati Olan 18.10 da Anka lâ'dan hareket etmiştir.

Büyük Millet

Meclisinin

dünkü toplantısı

B ü yü k M illet M eclisi dün R e fe t C anıtez’in başkanlığında toplanm ış­ tır.

Celsenin açılışını müteakip Zon - guldak, Sivas ve Denizli mebusluk­ larına seçilen Dr- Rebii Barkın, T u ğ ­ amiral Hulûsi Gökaltay ve Abidin E g e andiçmişler ve ruznameye ge­ çilmiştir.

M ücbir ve zaruri sebepler dolâyı- siyle takip ve tahsiline imkân görü- lemiyen borçların terkinine ait B ü t­ çe Encümeni mazbatası ile subaylar heyetine mahsus terfi kanununun birinci »maddesinin (a) fıkrasının değiştirilimesine dair kanun müza - kere ve kabul edilmiştir. Alman sa­ nayii tarafından T ü r k iy e ’y e ateb - rin verilm esi ve mukabilinde A lman­ y a ’ya aynı kıymette Türk afyonu ih- racedilmesi hakkında teati edilen mektupların kabulüne, H a ta y ’ın il - haki dolayısiyle açıkta kalan me - murlara verilecek tekaüt aylığı ve tazminata, Şehir ve kasabalarda ma­ halle muhtar ve ihtiyar heyetleri teşkiline, T ürkiye ile İsviçre arasın­ da mevcut 28 mart 1942 tarihli tica­ ri anlaşmanın 31 temmuz 1943 tari­ hine kadar temdidine dair kanun lâyihalarının da birinci müzakerele­ rini yapmıştır.

Çarşamba günü toplanılmak üzere inikada nihâket verilm iştir, (a-a.)

Y U R T İÇ İND E

Hindistana gitmiş bulunan Hilâliahmer heyetimiz Mısır’a vasıl olmuştur. Nisan nihayeti­ ne doğru şehrimize avdet ede­ cektir.

Y U R T D IŞ IN D A Roma — İtalya, Anadolu har­ bi esnasında Yunan harp ge­ mileri tarafından taharri edilen Italyan gemilerinin zarar ve ziyanına mukabil Yunanistan- dan 40 milyon drahmi istemek­ tedir.

V .

ÇAĞRI

TV İktisat Encümeni bugün sabah saat 10 da toplanacaktır.

-jV T o prak M ahsulleri T a li K o m is­ yonu bugün gurup içtim aından son­ ra

toplanacaktır-Fırınlarını pis tufanlar

mahkûm oldular

Belediyece yapılan kontrolü ila t a ­ kımları ile işçileri ve fırınları ile işçi yatakları pis olduğu görülen ve iş­ çilerinde sıhhat cüzdanları olmadığı anlaşılan özen, Asri fırın sahipleri (50) şer ve Hamamönü, Kanaat, Göz­ tepe fırınları İle ekmek fabrikası sa­ hipleri (25) şer lira para cezalarına Beledive Encümenince mahkûm e- dllmişierdir.

O

Ekmek pişiren ' m'arila tepsi ile yinecek maddelerin pişirilmesi ha - linde ekmeklerin hamur çıkmasına sebep olduğu Belediyece gözoniine alınarak tepsi pişiren fırınları mın- takalara göre taksim ve ekmek çı­ karan fırınlarda tepsi pişirilmesini menetmiş olmasına rağmen Özen ve Kanaat fırınları bu yasağa riayet etmiyerek fırınlarında tepsi pişir - dikleri cihetle kendilerine Belediye­ ce ellişer lira para cezası tarholun- muştur.

vTürk Basın Birliği

kanununda yapılacak

olan değişiklikler

Bâsm ve Yayın Umum Müdürlüğü Türk Bâsm Birliği kanununa ek ola­ rak bir kanun projesi hazırlamış ve projeyi mütalaaları alınmak üzere ilgili Vekilliklere göndermiştir. Ek projenin hazırlanmasında Türk Basın Birliği Umumi Kongrelerinde izhar olunan temenniler ile bugünkü duru­ ma göre beliren yeni, ihtiyaçlar göz önüne alınmıştır.

Oniki yerde

yeni

Sanat

Okulları ve

Enstitüleri

alılacak

Maarif Vekilliği Meslekî ve Tek­ nik Öğretim Müsteşarlığı yurdun 12 yerinde yeniden sanat enstitüsü vö sanat okulu açm ağa' karar vermiş­ tir. Müsteşarlık bir taraftan ensti­ tü ve okulların' nerelerde açılacağını tesbit ederken diğer taraftan da kadroları ve demirbaş eşyayı hazır­ lamaktadır.

önümüzdeki ders yılında Edirne- de açılması kararlaşan ticaret lisesi için de gerekli hazırlıklar yapılmak­ tadır.

K Ü Ç Ü K

H ft.BEin.ER

şV V ekiller Heyetince ntimunelik olarak yabancı memleketlere 30ü ki­ loyu geçmemek üzere kömür ihracı­ na müsaade olunması hakkmdaki hü­ küm Ortadan kaldırılmış ve yerine İktisat Vekilliğince tesbit olunacak miktarda kömürün nümunelik Olarak ihracına selâhiyet

verilmiştir-TV E lm a lı Beled iye hudutları için­ de istihlâk Olunan elektriğin beher kiövatma 2 kuruş muharrik kuvvet olarak kullanılan elektriğin beher kilovatına da bir kuruş zam yapıl­

Referanslar

Benzer Belgeler

“ Sarayburnu, tarihin nabzının attığı yer.” “İstanbul’un ortası.” “ Büyük İstanbul.” “ İstanbul’un varoşları.” “ Beyoğlu’nun büyüsü.” “ Ölümsüz

N itekim geçen 44 yılda B ankam ız ekonom ik alandaki katkdannm yanısıra ülkem izin ü r ve sanat hayatına çok önem li katkûarda bulundu... This bank is going to play a role

1) BİR YILLIK ÖDENTİ 200 TL (ÖĞRENCİLERE 150 TL) KARI KOCA İÇİN 300 TL. DİR.YILLIK ÖDENTİYİ VERENLER FİLİM GÖSTERİLERİNE VE DİĞER ÇALIŞMALA­ RA ÜCRETSİZ

Yüksel Pazarkaya (Oturma İzni), Fakir Baykurt (Yüksek Fırınlar, Koca Ren, Yarım Ekmek, Duisburg Treni), Bekir Yıldız (Türkler Almanya’da, Alman Ekmeği) gibi

■ AYAKKABI Saraciye Deri ve Yan Sanayileri Fuarı dün İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Bedrettin Dalan tarafından açıldı. ■ AKSARAY’da Beyaz İnci

1 Nisan gecesi İstanbul Beyoğ- lu’ndaki bir kumarhanede oyun oynarken yakalanan Büyük Doğu dergisinin sahibi Necip Fazıl Kısa- kürek ve arkadaşlarının

Özdemir (2015) tarafından Hemşire Karşılıklı Bağımlılık Ölçeği’ni kullanarak yapılan çalışmada, fiziksel sağlık problemi olduğunu belirten

Turizmi, “Yabancıdan gönlü­ nün rızasıyla para almak” olarak değerlendiren Çelik Gülersoy, burada yapılacak son çalışma­ nın, arkadan çıkan apartmanla­