• Sonuç bulunamadı

Fiber ilişkili hastalıklar: asbest ve diğer fiberler, kömür işçilerinin akciğer hastalıkları, silikozis, gaz ve partiküllere pulmoner cevap

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Fiber ilişkili hastalıklar: asbest ve diğer fiberler, kömür işçilerinin akciğer hastalıkları, silikozis, gaz ve partiküllere pulmoner cevap"

Copied!
5
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

zunluğu çapının 3 mislinden fazla olan minerallerdir. Başlıca lifsel mine-raller: asbest, erionit-zeolit, yapay liflerdir. Lifsel minerallere maruziyet mesleki ve çevresel olabilir. Asbest tabiatta doğal olarak bulunan lifsi kris-tal bir yapıya sahip olan mineral gruba verilmiş ortak bir isimdir. Havadaki asbes-tin ölçülmesinde, uzunluğu beş mikrondan daha büyük, eni üç mikrondan daha küçük ve boyu eninin üç katından büyük olan lifler hesaba katılmaktadır. Magnez-yum silikat, kalsiMagnez-yum-magnezMagnez-yum silikat, sodMagnez-yum-demir silikat ve demir-magnez-yum silikat yapısında olan bu asbest mineralleri; aside, basınca ve ateşe dayanıklıdırlar.1

Asbest; çeşitli silikat minerallerinin yüksek basınç, sıcaklık ve kimyasal etki-lere maruz kalarak oluşmuş olan kristalize bir grup mineralidir. Silisyum, oksijen, hidrojen ve çeşitli metallerden oluşmaktadır. Asbest; kullanıldığı ürünlere çeşitli

Fiber İlişkili Hastalıklar:

Asbest ve Diğer Fiberler, Kömür İşçilerinin

Akciğer Hastalıkları, Silikozis,

Gaz ve Partiküllere Pulmoner Cevap

Ö

ÖZZEETT Asbest işçi ve toplum sağlığını tehdit eden bir maddedir. Plevrada fibrosis, kalsifikasyon, ef-füzyon, akciğer parankimasında fibrosis görülür. Malign plevral mezotelyomanın en önemli nede-nidir. Bu reaksiyonlara yol açmasında etki süresi, maruziyet miktarı, solunum hızı, yaş, kalıtımsal özellikler, hava koşulları, beslenme durumu etkili faktörler olarak sıralanabilir. Asbestten kaynak-lanan asbestosis hastalığı, akciğere girmiş olan asbest liflerinin burayı tahriş etmesi ve iltihaplan-dırması sonucu oluşur. Mesleki Akciğer hastalıkları içerisinde Kömür işçisi pnömokonyozu hastalığı için en riskli meslek kömür madenciliğidir. Kömür İşçisi Pnömokonyozu kömür tozunun akciğer-lerde depolanması ile oluşan bir patolojik tablodur. Kömür tozuna mesleki maruziyet sırasında po-tansiyel olarak karsinojen olan çeşitli maddelere de maruziyet oluşur. Bunlardan bazıları silika ve benzopirenlerdir. Silikozis, silika olarak bilinen kristal yapıdaki silikon dioksitin inhalasyonuna bağlı olarak gelişen mesleksel bir akciğer hastalığıdır. Korunmada öncelikle halk sağlığı uygulama-ları gözetilmelidir.

AAnnaahhttaarr KKeelliimmeelleerr:: Fiber; asbestozis; silikozis; akciğer hastalığı

AABBSSTTRRAACCTT Asbestos is a substance that threatens the health of workers and the public causing pleural fibrosis, calcification, effusion and fibrosis in the lung parenchyma. It is the most important cause of malignant pleural mesothelioma. In these reactions, the duration of action, amount of ex-posure, respiratory rate, age, hereditary characteristics, weather conditions, nutritional status can be listed as effective factors. Asbestosis is the result of irritation and inflammation caused by asbestos fibers affecting the lungs. Coal Worker’s Pneumoconiosis is an occupational lung disease observed mostly among workers of coal mining and is the result of accumulation of coal dust in the lungs which may accompany other various potentially carcinogenic substances like silica and benzopy-rens. Silicosis is an occupational lung disease due to inhalation of crystalline silicon dioxide known as silica. Public health practices are essential for prevention.

KKeeyywwoorrddss:: Fiber; asbestos; silicosis; lung diseaes

Ersin NAZLICANa

aHalk Sağlığı ABD,

Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi, Adana, TÜRKİYE

Yazışma Adresi/Correspondence: Ersin NAZLICAN

Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi, Halk Sağlığı ABD,

Adana, TÜRKİYE e.nazlican@gmail.com

KAYNAK GÖSTERMEK İÇİN: Nazlıcan E. Fiber ilişkili hastalıklar: Asbest ve diğer fiberler, kömür işçilerinin akciğer has-talıkları, silikozis, gaz ve partiküllere pulmo-ner cevap. Akbaba M, editör. Halk Sağlığı Bakış Açısı ile Çevre Sağlığı. 1. Baskı. An-kara: Türkiye Klinikleri; 2019. p.32-6.

(2)

özellikler kazandırmaktadır. Örneğin; çimentolardan mamul boruların yapımında krizotil ve krokidolit asbest türü kullanılmaktadır ve ürüne yüksek direnç, gerilme ve sıkışma direnci sağlar, alkali etkilere ve ısıya karşı da-yanıklılık katar.2

ASBEST TÜRLERİ:

Yerkabuğundan çıkarılan asbest mineralojik özellikleri bakımından serpantin ve amfibol olmak üzere iki gruba ayrılmaktadır.

Serpantin grubu asbest:

Krizotil (Beyaz asbest): Krizotil (beyaz asbest), as-best mineralleri arasında lifleri en esnek yapıda olanıdır. Yüksek sıcaklığa karşı direnci yüksektir ve pamuk ipliği gibi kolayca örülebilme özelliğine, sahiptir. Dünyada çı-karılan asbesttin %95’i krizotil türü asbesttir.3

Lizardit asbest: Bu asbest türü sarı yeşil ve yeşil mavi renklerinde olmaktadır.4

Antigorit: Antigorit asbest balmumu parlaklığına sahip diğer bir serpantin grubu asbest mineralidir. Yeşi-lin değişik tonlarında doğada bulunmaktadır.4

Tremolit (Beyaz amfibol) asbest: Lifsi yapıları yu-muşak ve tozlu, uzun ve kısa, zayıf ve sağlam bir yapıya sahiptir.4

ASBESTİN SAĞLIK ÜZERİNE ETKİLERİ

Asbestin işçi ve toplum sağlığını tehdit eden bir unsur olduğunun anlaşılmasından sonra bir zamanlar sihirli mineral olarak tanımlanan asbest öldürücü toz olarak anılmaya başlanmıştır. Farklı bilimsel çalışmalarla zararlı etkilerinin belirlenmesinin ardından asbest üretimi ve kullanımı ilk olarak İsveç’te yasaklanmaya başlanmıştır. Günümüzde 50’den fazla ülkede yasaklı olan asbestin tüm formları yaklaşık 30 yıl önce yasaklanmaya başlan-mıştır. Yasaklamaların ardından asbest maruziyetinin önemli sonuçlarından biri olan mezotelyama vakalarının da azaldığı gözlenmiştir. Bugün pek çok ülkede yasaklı olmasına rağmen Rusya, Kazakistan, Çin ve Brezilya başta olmak üzere pek çok ülke hem bol bulunması hem de ekonomik olması nedeniyle endüstrilerinde asbesti kul-lanmaktadır.5

Asbest 20 yy. ilk çeyreğinden sonra Dünya Sağlık Örgütü(DSÖ) ve Uluslararası Kanser Araştırma Merkezi tarafından “Kanserojen Maddeler” listesinde Grup 1A kanserojen madde olarak belirlenmiştir.6Asbest, insan vücuduna solunum ve sindirim yoluyla nüfus etmesiyle kansere ve çeşitli hastalıklara yol açmaktadır. Ayrıca

cilde temasıyla da aynı etkiyi göstermektedir.2Asbest lif-lerinin havayla alınması durumunda bu liflerin büyük bölümünün hava yolları hücrelerinde birikmesi söz ko-nusudur. Bu birikintinin üst solunum yollarının yukarı bölümlerinde kalan bölümü boğazdaki mukus tabaka-sıyla birlikte atılmakta veya yutulmaktadır. Tehlikeli olan ise atılamayan bölümün akciğerin derinliklerine in-mesi ve vücutta kalıcı olmasıdır.7

Plevrada fibrosis, kalsifikasyon, effüzyon, akciğer parankimasında fibrosis görülür. Asbestten kaynaklanan hastalıklarda birinci grubu; plevra ve peritonun malign mezotelyomaları oluşturur ayrıca akciğer kanserleri ve sindirim organları kanserleri görülmektedir.7 Mezotel-yoma veya akciğer kanseri can kaybına yol açarak en tehlikeli hastalık olarak bilinmekte, diğerleri genelde vü-cutta semptomlar ya da yetmezlikler oluşturur.8

Asbest-ten kaynaklanan asbestosis hastalığı, tam olarak anlaşılamamakla birlikte, akciğere girmiş olan asbest lif-lerinin burayı tahriş etmesi ve iltihaplandırması sonucu oluşur.4Asbestin neden olduğu hastalıklar 20-40 yıl arası bir sürede ortaya çıkmaktadır.

Asbest etkisinin bağlı olduğu faktörler; etki süresi, maruziyet miktarı, solunum hızı, yaş, kalıtımsal özellik-ler, hava koşulları, beslenme durumu olarak sıralanabi-lir. Sigara kullanan çalışanlar kullanmayanlara göre maruz kalma tehlikesinden daha fazla etkilenirler. As-bestin güvenli bir maruziyet düzeyi olup olmadığı ko-nusunda kesinleşmiş bir bilgi yoktur. Bunun yanında birçok ülke bu düzeye limit getirmiştir. Örneğin Türki-ye’de bu sınır değer 0.1lif/cm3(8 sa.)’lik zaman ağırlıklı ortalama olarak belirlenmiştir. Mesleki asbest maruziyet riski taşıyan işler; gemi söküm işçileri, çatı ustaları, bina yıkımı yapanlar, boya ve dekorasyon işi yapanlar, elek-trikçiler, tesisatçılar, iklimlendirme çalışanları ve tele-komünikasyon mühendisleri olarak sıralanabilir.9 Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından yapılan ça-lışmada asbestin her yıl sadece mesleki maruziyet nede-niyle global olarak 100.000 can kaybına neden olduğunu tahmin edilmektedir. DSÖ yetkilileri tahminlerine göre Avrupa’da her yıl 15.000 kişi asbest maruziyeti sonu-cunda hayatını kaybetmektedir. İsveç’te 30 yıl önce kul-lanımı yasaklanmış olan asbestin, normal iş kazalarındaki ölümlerin üç misli can kaybına neden olduğu söylen-mektedir.9

ASBEST VE

MALİGN PLEVRAL MEZOTELYOMA (MPM)

Diffüz malign mezotelyoma vücut kavitelerini örten me-zotel hücrelerinden kaynaklanan, hızlı ilerleme ve kötü

(3)

prognoz ile karakterize agresif bir tümördür. Vücut ka-vitelerinin herhangi birinde oluşabilir. En sık plevra ve peritonda meydana gelir. Asbest lifleri inhale edilip al-veoler makrofajlar tarafından fagositozla alınıp ferröz proteinöz bir materyalle kaplandıkları küçük bronşiol ve alveolerde depolanır. Asbest liflerinin malign hücre dö-nüşümünü hem artırdığını hem de başlattığına inanılır. Bir kez inhale edilen asbest lifleri yok edilemez ve atıla-maz. Dolayısıyla bu bireylerde ömür boyu mezotelyoma riski zamanla artmaktadır. Mezotelyomalar histopatolo-jik olarak üç ayrı hücresel tip olarak tanımlanır: 1. Epi-telyal tip 2. Sarkomatoid tip 3. Mikst tip.10

MPM’da tümör, patolojik olarak paryetal plevradan köken alarak genellikle bir hemitoraksın alt yarısından başlayarak plevral boşluğa doğru büyür. Bu büyüme sı-rasında yer çekimi etkisiyle yoğun bir şekilde malign hücreler soyularak diafragmatik plevral yüzey olmak üzere alt plevral yüzeylere dökülür. Böylece implantas-yon yoluyla yeni tümöral alanlar oluşur Tümör genel olarak lokal yayılarak paryetal plevral yüzeyden göğüs duvarına, diafragma, visseral plevraya, mediastene yayı-lır. Böylece, olguların çoğunda akciğerleri ve komşu ya-pıları zırh gibi saran bir tümöral kitle ortaya çıkar.10

MPM’da semptomlar; Dispne, göğüs ağrısı, kilo kaybı, ateş, gece terlemesi, karın ağrısı, omuz ağrısı ve öksürüktür. MPM’nin prognozu, genel olarak kötüdür. Yaşam süresi serilerde değişmekle birlikte 6-17 ay ara-sında, ortalama 12 ay altında verilmektedir.11

Asbest dışında İnsan yapımı sentetik lifler cam el-yafı (Man-Made Vitreous Fibers-MMVF) veya insan ya-pımı mineral lifler (Man Made Mineral Fibers-MMMF) olarak isimlendirilmektedir. Özellikle endüstride kulla-nılan asbest’in insan sağlığı üzerine ciddi etkilerinin ol-duğunun net olarak gösterilmesi üzerine asbest’in yerini tutabilecek ancak zararlı olmayacak yeni alternatiflere yönelim oluşmuştur. Bu amaçla kaya, cüruf, camdan köken alan amorf silikatlar sentetik olarak işlenip mine-ral lifler elde edilmiştir. Bugün için sanayide 35 bin de-ğişik alandaki izolasyon işlemlerinde kullanılmaktadır. Giderek önemi artan bu lifsel maddelerin kısa ve uzun süreli etkileri henüz tam olarak da belirlenmiş değildir.12 İnsan yapımı elyaf maruziyetinin solunum sistemi üzerindeki etkilerini inceleyen çok sayıda epidemiyolo-jik çalışma vardır. Asbest benzeri özellikleri nedeniyle bu çalışmaların bir çoğunda kanser gelişimi üzerindeki etkiler öncelikle araştırılmıştır. Beraberinde asbest ma-ruziyeti olmadıkça mesotelyomaya yol açtığını gösteren bir bulguya rastlanmamıştır. Ancak asbest maruziye-tinde de bulguların çok geç ortaya çıkmış olması

nede-niyle bu konudaki çalışmaların devam etmesi, uzun sü-reli maruziyetlerin geç etkilerinin beklenmesi gerektiği ifade edildiğinden bu konudaki kuşkular hala devam et-mektedir. Aynı şekilde insan yapımı lifsel maruziyet ile akciğer kanseri arasındaki ilişki de kuşkulu kalmıştır. Bazı kohort çalışmalarında maruziyet gruplarında akci-ğer kanserinin daha fazla görüldüğü bildirilmiştir.12

Eski teknoloji kullanan, maruziyetin fazla olduğu olgularda akciğer kanseri gelişme riskinin bulunabileceği ifade edilmektedir. Deneysel çalışmalarda da şüpheli karsinojenik bulguların olması nedeniyle Uluslar Arası Kanser Araştırma Merkezi (IARC) 1988’de insan yapımı elyafların bir kısmını olası karsinojen (grup-2B) katego-risine almıştır. İnsan yapımı liflerin malign olmayan so-lunum hastalıklarının oluşumu üzerindeki etkilerini gösteren çalışmalar oldukça sınırlıdır. Yapılan ilk çalış-malarda bu liflere uzun süreli maruziyetin sağlık üzerine en büyük etkisinin fonksiyonel olduğu görülmektedir. Bu liflere maruziyeti olan kişilerde kontrol grubuna göre SFT’de obstruktif değişiklik prevalansının daha yüksek olduğu bildirilmiştir. Bazı çalışmalarda 20 yıl ve üzerinde maruziyeti olan olguların %11-21’inde plevral değişik-likler saptanmıştır. Bazı deneysel hayvan çalışmalarında insan yapımı liflerin pulmoner fibroz’a yol açtığı göste-rilmiştir. Ancak çalışanlarda bu patoloji daha çok olgu sunumu şeklinde bildirilmiştir. Deneysel hayvan çalış-malarında ise maruziyet yoğunluğuna bağlı olmak üzere plevral değişiklikler, parankimal fibrosis ve malign de-ğişikliklerin oluştuğu gösterilmiştir. Son deneysel alış-malarda ise bu liflerin belirgin mutajenik değişikliklere yol açtığı bildirilmektedir.13

KÖMÜR İŞÇİLERİNİN AKCİĞER HASTALIKLARI,

SİLİKOZİS, GAZ VE PARTİKÜLLERE

PULMONER CEVAP

Dünyada ve ülkemizde mesleki ve çevresel akciğer has-talıkları halen önemli bir halk sağlığı sorunu olmaya devam etmektedir. Madencilik ve mesleki akciğer has-talığı arasındaki ilişki çok eski yıllardan beri bilinmek-tedir. Mesleki Akciğer hastalıkları içerisinde Kömür İşçisi Pnömokonyozu (KİP) hastalığı için en riskli mes-lek kömür madenciliğidir.

Kömür madenciliği sektöründe çalışanlar yerüs-tünde ve/veya yeraltında çalışır. En çok maruziyet ise yer-altı madenciliğinde söz konusudur. Kömür madenciliği dışında kömür parçalama ve yüklemesinde, karbon işle-yen grafit değirmenlerinde ve grafit madenciliğinde, kar-bon elektrodlarının yapımınında, karkar-bon karası üretiminde çalışanlar da riskli meslek gruplarıdır.14

(4)

Kömür madeni esasen dar tünellerden ve galerilerden oluşan bir sistemdir ve madenciler çoğu kez eğimli tü-nellerde eğilmiş pozisyonda kömür çıkartmaya çalışır-lar. Solunabilir kömür tozuna maruziyet KİP gelişiminde en önemli risk faktörüdür, fakat kömürün karbon içeriği ve tozun akciğerlerde kalış süresi de riski arttırmaktadır. KİP kömür tozunun akciğerlerde depolanması ile oluşan bir patolojik tablodur. Akciğerlerin normal toz klirens mekanizmaları aşırı çalıştığında akciğerde toz de-polanması artar. Antrakoz ise kömür pigmentinin her-hangi bir hücresel reaksiyona yol açmadan dokuda birikmesidir. Antrakoz birikimine hava kirliliği olan şe-hirlerde yaşayanlarda, ve sigara içenlerde de rastlan-maktadır. Bölgede yaşayanlarda endobronşiyal antrakoz bazen maden işçileri dışında, hatta ev kadınlarında bile ileri düzeyde görülebilmektedir.15

Eğer vücudun doğal savunması ve toz klirens me-kanizmaları yetersiz kalırsa inhale edilen kömür tozu aşırı reaktif bir hal alabilir. Kömür tozunun inhalasyonu sonucunda KİP, bronşit, amfizem, romatoid pnömokon-yoz (Kaplan sendromu) ve silikozis gibi birçok hastalık tablosu ortaya çıkabilir.16

Uzun yıllardır, basit KİP semptomları ve bulguları olmayan bir hastalık olarak algılanmıştır, fakat eldeki ve-riler kömür madenciliğinin KİP’e yol açmasa bile kro-nik bronşit, krokro-nik havayolu kısıtlılığı ve amfizeme yol açtığını göstermiştir. Dolayısıyla kömür madenciliği KOAH için bir risk faktörü oluşturmaktadır. Bilateral üst zonlarda tipik lezyonları olan klinik olarak stabil olup daha önce basit KİP tanısı alan olgulara tanı koymak güç olabilir.17

Kömür tozuna mesleki maruziyet sırasında potan-siyel olarak karsinojen olan çeşitli maddelere de maruzi-yet oluşur. Bunlardan bazıları silika ve benzopirenlerdir. Ayrıca sindirim yolu ile mideye ulaşan kömür tozunun asidik ortamda nitrozasyonu sonucunda karsinojen ürün-lerin arttığı ve bunun da kömür madenciürün-lerinde mide kanseri riskini arttırmış olabileceği düşünülmektedir. Kömür tozunun ekstraktının nitrozasyonu ile birlikte daha mutajenik bir hal aldığı ve memelilerde neoplastik transformasyonu tetikleyebileceği gösterilmiştir.18

SİLİKOZİS

Silikozis, silika olarak bilinen kristal yapıdaki silikon di-oksitin (SiO2) inhalasyonuna bağlı olarak gelişen mes-leksel bir akciğer hastalığıdır. ‘Kuvars’, ‘trimidit’ ve ‘kristobalit’ silikanın en yaygın kristal formlarıdır. Silika, farklı kayalar (kum taşı, granit gibi) içerisinde %20’den

%100’e kadar değişen oranlarda bulunmaktadır. Siliko-zis, kristal yapıdaki silika tozlarının solunması, akciğerde birikmesi ve akciğerlerde bu tozlara karşı oluşan reaksi-yon sonucu akciğerde fibrozis gelişimi ile sonuçlanan bir hastalıktır. Silika yerkabuğunun temel bileşeni olup yer-kabuğunun yaklaşık olarak %90’ını oluşturmaktadır. Madenler, taş ocakları, sondaj çalışmaları, tünel açma ça-lışmaları ve kumlamacılık yapılan iş yerlerinde soluna-bilir boyuttaki silika partiküllerine maruziyet sonucu hastalık oluşmaktadır. Silikozis ayrıca inşaat işçilerinde, çimento ve beton üretiminde, cam imalatında, yol yapı-mında, çanak çömlek yapıyapı-mında, döküm işlerinde, diş laboratuvarlarında ve hatta tarımla uğraşanlarda görüle-bilmektedir. Silikozis açısından en riskli iş kolları kum-lamacılık yapılan alanlardır. Silikozis gelişiminde silikanın kristal yapısı, ortamdaki silika yoğunluğu, ma-ruziyet süresi gibi faktörler rol oynamaktadır.19

Silikozis, hastalığın oluşum sürecine göre üç klinik tabloya ayrılmaktadır: Akut, akselere ve kronik. Bu kli-nik tablolar maruziyet yoğunluğunu, latent dönemi ve hastalığın doğal seyrini yansıtmaktadır. Maruziyet ne kadar yoğunsa hastalık tablosu o kadar erken dönemde ortaya çıkar. Örneğin maruziyetin çok yoğun olduğu du-rumlarda (kumlamacılık gibi) hastalık aylarla ifade edilen sürede çıkarken (akut veya akselere silikozis), koruma ön-lemlerinin iyi olduğu ve maruziyetin büyük ölçüde azal-tıldığı işyeri koşullarında hastalık birkaç dekat sonra ortaya çıkmaktadır (kronik silikozis).

AKUT SİLİKOZİS

Birkaç aydan 5 yıla kadar olan sürede yoğun silika ma-ruziyet sonrası gelişir. Dispne daha dramatiktir. Güçsüz-lük ve kilo kaybı gibi semptomlar görülebilir. Radyolojik bulgular kronik forma göre farklılık gösterir. Genelde difüz alveoler dolum paterni şeklinde olup orta-alt zon-larda görülme eğilimindedir.

KRONİK (KLASİK) SİLİKOZİS

Hastalık uzun bir süre semptomsuz seyredebilir. Çoğun-lukla sinsi bir seyir göstererek ilerler. Hastalık tablosu oluş-maya başladığında egzersize bağlı dispne veya öksürük görülebilir. Maruziyet başlangıcından 10 yıl sonra ortaya çıkan tabloya ‘kronik (klasik) silikozis’ denilmektedir. PROGRESİF MASİF FİBROZİS(PMF)

PMF geliştiğinde akciğer yapısında ve fonksiyonlarında klinik olarak önemli bozulmalar görülür. Akciğer grafi-sinde 1 cm ve üzeri opasitelerle karakterize bir durumdur.

(5)

AKSELERE SİLİKOZİS

Kronik forma göre daha yoğun ve kısa süreli (5-10 yıl) ma-ruziyet sonrası ortaya çıkar. Semptomlar, radyolojik bul-gular, fizyolojik bulgular hatta patolojisi benzerlik taşır. Akciğer fonksiyonlarında bozulma daha hızlıdır.20

ÖNLEME

Kömür maden tozu içerisinde madenin çıkartıldığı ka-yanın özelliklerine, kömür damarının özelliklerine, kömür üretiminde kullanılan teknolojiye, ve tozu azal-tıcı önlemlerin kullanımına göre değişken miktarlarda kuvarts (kristal silika) bulunur. Tozun boyutu, toza maruz kalma süresi, maruz kalınan toz miktarı, solunum

sisteminin savunma mekanizmaları, kişisel duyarlılık, yaş ve cinsiyet de solunun tozun akciğerlerdeki etkisini belirler. Kömürün karbon içeriği de kömürün akciğer-lerdeki etkisini belirler. Antrasit kömür en yüksek kar-bon oranına sahip olup en yüksek kömür sınıfındadır. Epidemiyolojik çalışmalarda, yüksek sınıflı kömür ma-ruziyetinde KİP’in daha sıklıkla görüldüğü bildirilmiş-tir. Bu da bu tip kömürün göreceli olarak daha geniş yüzey alanına sahip olması, yüzeyinde daha fazla serbest radikaller barındırması, ve daha yüksek silika miktarına sahip olması ile açıklanmaktadır.21Bu nedenle halk sağ-lığı uygulamalarının içerisinde yer alan genel koruma prensiplerinin uygulanması gerekmektedir.

1. Atabey E. Türkiye’de sağlık riski oluşturan kri-zotil ve amfibol asbest ile eriyonit minerali içeren kayaların dağılımı. 2008. s.1-3. 2. Tezcan E. Asbest Nedir. Mühendis ve makine.

2007;567( 48):9-12.

3. Arseven F, Yavuzarslan GZ, Kocabeyoğlu M, Üzel Z, Çetinceli S, İnam HM. Asbest ve As-bestli Malzeme İle Üretim Yapılan İşyerlerinde İş Sağlığı ve Güvenliği Proje Denetimi. İş Teftiş Kurulu. 2005;1:12-39.

4. Tümer S. Asbest. SDUGEO. 2012;3:6-11. 5. Frank AL, Joshi TK. The Global Spread of

As-bestos. Icahn School of Medicine at Mount Sinai. Annals of Global Health. 2014;80:257-62.

6. Metintaş M. “Kırsal Alanlarda Mineral Analizi İçin Asbest Karışımlı Toprakları Tanıma ve Örnek Alma Rehberi”. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Akciğer ve Plevra Kanserleri Uygulama ve Araştırma Merkezi, Eskişehir, Türkiye, 2003;2-36.

7. Gibson B. Long awaited vindication. Architect and Specificator, July /August, 12-13, 2004. 8. Suzuki Y, Yuen SR.“Asbestos fibers

con-tributing to the induction of human malignant

mesothelioma. Annals of the New York Acad-emy of Science. 2002;982:160-76. 9. Kale ÖA, Gürcanlı GE, Baradan S. Kentsel

dönüşüm sürecinde asbest maruziyeti ve ko-runma yöntemleri, Pamukkale Univ Muh Bilim Derg. 2017;23(6):694-706.

10. Harber P, Gee JBL. Clinicians’ approach to mesothelioma. In: Pass Hl, Vogelzang N, Car-bone M, eds. Malignant Mesotehlioma. New York: Springer; 2005. p.266-364.

11. Ruffie PA. Pleural mesothelioma. Curr Opin Oncol. 1991;3:328-34.

12. Becklake MR. Asbestos and other fiber related diseases of the lungs and pleura. Distribution and determinants in exposed populations. Chest. 1991;100:248-54.

13. Ellouk SA, Jaurand MC. Review of animal/in-vitro data on biological effects of man-made fibers. Environ Health Perspect. 1994; 102 Suppl 2:47-61.

14. Ross MH, Murray J. Occupational respiratory disease in mining. Occup Med. 2004;54(5): 304-10.

15. Tor M, Uygur F, Kandemir N, Erboy F, Oz-damar S. Endobronchial anthracosis and

stenosis in females: A new entity but not an occupational disease. Presented at the Euro-pean Respiratory Society Annual Congress 19.Sep.2010, Barcelona.

16. Castranova V, Vallyathan V. Silicosis and coal workers’pneumoconiosis. Envion Health Per-spect. 2000;108 Suppl 4:675-84.

17. Marine WM, Gurr D, Jacobsen M. Clinical im-portant respiratory effects of dust exposure and smoking in British coal miners. Am Rev Respir Dis. 1988;137:106-12.

18. Whong WZ, Long R, Ames RG, Ong TM. Role of nitrosation in the mutagenic activity of coal dust: a postulation for gastric carcinogenesis in coal miners. Environ Res. 1983;32:298-304. 19. Swanepoel AJ, Rees D, Renton K, et al. Quartz exposure in agriculture: literature re-view and South African survey. Ann Occup Hyg. 2010;54:281-92.

20. Akkurt İ. Silikozis. Mesleki Sağlık ve Güvenlik Dergisi. 2009;2:15-20.

21. Kleinerman J, Gren F, Lacquer W, et al. Pathologic standards for coal workers’ pneu-moconiosis. Arch Path Lab Med. 1979;28:167-84.

Referanslar

Benzer Belgeler

Bulgaristan' ın Simitli şehrine yakın Oranovo kömür ocağında 16 Temmuz'da meydana gelen göçük altında kalan iki işçiyi arama çalışmaları sürerken, arama

Tafll› yüzük hücreli mide kanserleri di¤er histolojik tiplere göre daha kötü prognoza sahip olarak bildirilmektedir (3, 4).. Bununla birlikte son y›llarda

profesyonel gelişimle ilgili programlar hazırlanmalı (hem işe yeni başlarken hem de çalışma yaşamının

Asbest İle İlişkili Akciğer

Kolon flotasyonundaki sakin akış koşulları, kalın köpük tabakası (1 – 1,5 m), yıkama suyunun varlığı ve küçük çaplı kabarcıkların elde edilebilmesi çok ince

Halbuki çok daha önemlisi, günde 16.000 ton ve 22.000 ton linyit kömürü yakan bu santrallerin her birinde depolanan (en azından 40.000 ton?) kömür yandığında hava ve

Yalnız özel kesimin yaptığı üretim çeşitli nedenlerle (vergi kaçırmak, belirli bir üretim gösterebilmek v.b.) tam belirlenememiş- tir. TKİ'nin ürettiği 9,5 milyon

Zile bej ve Afyon gök mermer birimlerinin de içinde bulunduğu yedi farklı mermer biriminde klasik ve elmaslı aşındırıcılar kullanılarak değişik koşullarda