• Sonuç bulunamadı

Türk Van Gogh'u Fikret Mualla:Suçunun çok ağır olmasına rağmen büyük sanatçı olduğu için sınır dışı edilmedi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Türk Van Gogh'u Fikret Mualla:Suçunun çok ağır olmasına rağmen büyük sanatçı olduğu için sınır dışı edilmedi"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

S a y f a

R Ö P O R T A J

A R A Ş T I R M A

Türk Yan Gogh'u

Y a z a n : O rhan KOLOGLU

Y

IL L A R geçtikçe sanat âle­ minde daha çok tutunma­ sına karşılık, davranışla­ rındaki dengesizlik de artıyor­ du. Sokakta boyunlarına sarı­ lıp bırakm adığı için tanıdıkla­ rı imkân derecesinde ona rast- lamatnaya çalışıyorlardı.

Fransız polisiyle de arası hergün biraz daha kötüleşiyor­ du. B ir gün Montpamasse’da, Ruslara has bir içki oyununa girişti. İk i kişi en sert 7 içki­ den b irer kadeh alacak ve ara­ lıksız bunları içeçeklerdi. İlk tu ru bitirince oyun Fikret’in pek hoşuna gitti. B ir de benden, de­ di. N efes almadan kadehleri yuvarladılar, ancak kendisine geldiği zaman karakolda ve fe­ na halde hırpalanmış durum­ daydı. Çok hızlı içtikleri sert içkilerle öyle sarhoş olmuştu ki, meyhaneden çıkınca lüks bir otom obilin içine kusmuş, oradan karakola götürülünce polislerin küfredilm edik yanı­ nı bırakmamış, tabiî gereği kadar okşanmıştı.

SUÇUNUN ÇOK AĞIR

OLMASINA RAĞMEN

Dome kahvesinde müşteri bekleyen fahişeler. Fikret Muallâ bu resme su notu ilâve etmişti : «A r ­

tistik atraksiyon. Bel soğukluğu veya frengililer.»

• •

• •

BÜYÜK SANATÇI OLDUĞU

İÇİN SINIR DIŞI EDİLMEDİ

1. SINIF GALERİLERDE

Resim lerini zorla satmak için uğradığı Büyükelçilik ve Konsoloslukta yaptığı skandal- ların çapı büyümüş, hattâ es­ kiden büyük saygıyla konuştu­ ğu, içkiliyken önlerinde bir Orta Çağ şövalyesi edasiyla re­ veranslar savurduğu kadınlara da hakarete başlamıştı. Ağzın­ da, Almanya’da hastahaneye kaldırılmasına sebep olan bir kadının aşk hikâyesi dolaşıyor­ du- Bu, bazan Marlene Dietrich oluyor, ona yüz verm ediği hal­ de, bir kontun gelip garsonluk yaptığı lokantadan alıp götür­ mesini bir türlü hazmedemiyor- du.

Bazan da komşusu olan bir

kadından ve kocasının onu kıskanmasından bahsediyordu. Kadm cinsi uzvunu pek yakın­ dan temsil eden bir seri ero­ tik resim yapmıştı, apartm a­ nın tuvaletini çiftleşen kadm ve at resim leriyle dolduruyor­ du.

İşin garibi bu buhranların, resim kalitesi üzerine hiçbir etkisi olmuyordu. Resimde ay­ nı dengeli ve hergün daha ba­ şarılı b ir sanatçıydı. Resim ya­ parken huzurunu dengesini bu­ luyor, oraya dünyayı gördüğü gibi aksettiriyordu. Sanat çev­ relerindeki şöhreti, krizinin artışı oranında artıyordu. 1952 denberi birinci sınıf galerilerin adamı olmuştu. Dina Vierny, Katia Granoff, Bruno Bassano eserlerini almağa başlamışlar­ dı. Parça başına belli bir fiyat veriyor, bu suretle onu çerçe- vecilerden kendilerine doğru çekmiş, bağlamış oluyorlardı.

lik getirmemişti- Aynı sefil odada yaşıyor, aynı sefil kılık la dolaşıyordu. Miras manisi, polis fobisi, takip edildiği en­ dişesi daha da şiddetlenmişti. Ürkek bir at gibiydi: Sinek uç­ sa şaha kalkıyordu. Yolda yü­ rürken devamlı olarak kendi kendine söyleniyor, başı yana eğik, diliyle dudaklarmı ıslata­ rak, elini başına vuruyor, ya da yanındaki hayâlî arkadaşı­ na derdini anlatıyordu. Durup dururken insanlara çatıyor, küfrediyor, kavga çıkarıyordu. Konuşamaması, fikirlerin i man­ tık sırasıyla birbirine bağlı cümleler halinde ifade edeme­ mesi yüzünden, ne haklarını savunabiliyor, ne de istismar edildiğini ifade edebiliyordu.

rım üzerinden çalışan Yokog karargâhındaki doktor ( ! ) lara dair. Bunu yazan tosun... Fran­ sa hâkimleri ( ! ) oral üzerin­ den onu bunu vuran atom ka­ çakçısı llranynm çalmak için tazyik yapmış kimselere dair­ d ir »

«Sulh bozan veya hesabına karışan mundarlar ve ayılar. Şimdi denizde de aynı şeyi yapmak içindir.»

YİNE TIMARHANE...

BÜYÜK KRİZE DOĞRU

1953 yılı Nisan ve Mayıs ay­ larına ait hatıra defteri diyebi­ leceğimiz bir deftere çizdiği krokiler ve eklediği notlar, için de bulunduğu ruh durumunu ve konuştuğu zaman nasıl ko­ nuştuğunu tam manasıyla an­ latabilir:

Ancak bu anlaşmalar günlük hayatına görünür bir değişik­

«Y avu z Sultan Selim takımı. Kanunu yok edenlere dair. K ı­

Takip edildiği fikri, katında­ ki odalardan birini gerçek bir polisin kiraladığını öğrenince, büsbütün kontrolsuz hâle geldi. İşte artık, mahvetmek için ha­ zırlanıyorlardı. Polis nihai sal­ dırıya geçtiği zaman savunma­ ya hazır olabilmek için ilâçlar alıyor, sabahlara kadar uyu­ muyordu. Bu, zaten zayıf olan sinirlerini büsbütün yıpratmış­ tı. B ir süre bekleyip saldırının gelmediğini görünce işi teme­ linden halletmek üzere kendi­ si harekete geçmeye karar ver­

di. Apartm anın bütün duvarla­ rına «Sale F lic» (P is Aynasız) diye yazdı ve bekledi. Adam­ dan yine ses çıkmayınca, ni­ haî darbeyi vurmayı kararlaş­ tırdı. B ir gece kafayı iyice bul­ duktan sonra bir duvardan di­ ğerine çarpıla çarpıla 108 basa­ mağı çıktı, adamın kapısmı kı­ rarak açtı ve masanın üzerine, içinde kendi kakası bulunan paketi

bıraktı-Asıl çıngar karakolda, polis­ lerin gelmiş gelecek bütün sü­ lâlelerine küfredince koptu. İşin sadece dayakla halledilemeye­ ceğini anlamışlardı, bir yandan alkolden temizlemek için Sa- inte Anna Hastahanesine sevk- ederken, öbür yandan da Fran­ sa’dan hudut dışı edilmesi için teşebbüse geçtiler.

Polis müdürünü «Fikret Mu- allâ’nın çok büyük sanatçı ol­ duğuna ve bu tiplerde böyle ölçüsüzlüklere rastlanabileceği­ ne» ikna ederek kararı geri al-, dıran Dina Vierny oldu.

Bu, bir sanatçıya gösterilebi­ lecek en büyük saygı ve Fik­ ret'in kişiliğinin resmen tasdi­ ki idi. Tabii Dina Vierny’nin bu işi sadece hissi yönlerden yaptığını sanmak hatâ olur

Hastahanede kaldığı iki ay sü­ resince Fikret’e bol malzeme verip, bol bol çalıştırdı. Böy- lece Paris’te açılacak ilk ser­ gisine yetecek kadar eser hazır­ latmış oldu.

YARIN :

PARİS’TEN

KAÇIRILIYOR..

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği T a h a T o ros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Kültür endüstrisinin ideolojisi, panzehirini yine kendi içinde taşır (Dellaloğlu, 2001: 96). Endüstri’nin kendisiyle çelişir hale gelebilmesi için, belirli bir

Verilen bilgilere göre ayrıca darülkurra, Cumhuriyet döneminde önce sağlık müzesi, ardından müftülük binası, 1968’den sonra Kültür Bakanlığı’na bağlı

Bu araştırmada merhamet ölçeği ve merhamet yorgunluğu puan ortalamaları arasında negatif yönlü, zayıf düzey ve istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki

Burada size birkaç modelini sunduğumuzSincapkürkevinin sahibi SelahattinDener, ülkemizde tilki, tavşan, kedi, sansar gibi hayvanlardan kürk yapıldığını, ancak bu

Uçucu yağ (5 µl) ile muamele edilmiş kıvırcık örneklerinin 5 günlük depolama periyodu sonrası görüntüsü (a: Kontrol örneği; b: O. vogelii uçucu yağı

Gece gündüz demeden bütün zamanını Nâzım Hikmet'le arasında kurulan samimi arkadaşlığı sürdürerek geçiren Orhan Karaveli'nin yeni kitabı, büyük şairin

Hale Arpacıoğlu bu em osyonel ya­ şantının bereketi içinde onu ge­ lecekteki yaşantımızın biçimleri­ ne, duygularına çevirecek döl­ lenmeyi yaşıyor ve

Sami Güner aramızdan ayrılalı beş yıl oldu.. Fotoğraflarında