TT- W
ütaUıın Z>aner
«
T i
Sayın Taha Toros
Halaskargazi Caddesi 286 Kent B
Taha Toros
Halaskârgazi Caddesi 286 ^ent B
Şişli-Î stanbul
T7L
İstanbul, 1.7.1974
\ y m Haldun Taner ,
30 Haziran 1974- tarihli (Milliyet)Gazetesinin ilâve nüshasındaki, sohbet ve anılarla dolu, yazınızı zevkle okudum .
(Tanrıöver'in Hitabet Üslubu üzerine) başlığını taşıyan bölümde : "Atatürk, dolayındaki dört beş eli kalem tutan azar, ozan ve gaze teciyi bol keseden büyükelçi atamıştı . Karaosmnno lu, Enis Behiç , Ruşen Eşref , Yahya Kemal gibi Hamdullah Suphi de bu lütuftan pay alanlarda*di." diyorsunuz •
Tiyatro eserlerine birçok tarihi olayı hünerle yerleş tirmekteki ustalığına ve derin kültürüne daima hayranlık duyduğum ti yatro yazarımızın bu cümlesindeki bir küçük hataya de ineceğim .
^ıllarca biyografi ile uğraşan ve binlerce belgeyi özel arşivinde derlemiş bulunan bir kişi olarak , benim, buna bir hatâ demeye dilim pek varmıyor . Ancak, eski tabir ile, bir (zühul) dür • Kanaatimce, bu, bir isim benzerliğinden ileri gelmiştir. Ata türk, Şair Enis Behiç beyi, elçi yapmamıştır . Atatürk'ün elçi yap tığı, beş hececilerden biri olan Enis Behiç Koryürek de i l , y r ı n si lah arkadaşlarından Behiç Erkin bey'dir . Bu Behiç bey, yıllarca Ana- dolu-Bağdat Demiryolları Umum Müdürlüğünde başarılı hizmetleri ile tanınmıştır . Baka sonra milletvekili olmuş , ^akanlık da yapmıştır.
Atatürk'ün elçi yaptı 1 Behiç bey -kitap ve kolleksiyon meraklısı
bulunmasına rağmen- yazar, ozan ve gazeteci değildi • 1876 yılında İstanbul'da doğmuş, 1961 yılında İstanbul'da ölmüştür •
“ay ilarımla,
eJtaldıın
z
anerSayın ^aha Toros
ü al askargazi caddedi 286 Kant B Şişli İstanbul
İstanbul 6 gaziran 1974
Sayın ■iaha Toros
X
I, 7. 1975 tarihli lutufkar mektubumuzu aldım,
İki rahmetli Behiç beyi maalesef karıştırmışım. Zühul diye hafifletmek nezaketini gösterdiğiniz bu yanlışa düştüğüm için üzgünüm. Değerli Te dostça ikazınıza candan teşekkürlerimi Te bu vesile ile saygılarımı sunarım efendim
Haldun Taneır
» /
Taha Toros
Şişli, Halaskargazi Cd.286 Kent B İstanbul
77-İSTANBUL, 7 . 5.1975
Sayın Taner ,
mürk Tiyatro Müzesi kurulması gayesiyle girişimlerde bulunduğunuzu büyük mecnunlukla izliyor, amacınızın gerçekleşmesini yürekten diliyorum .
B u g ü s i z e , adını işit ediğiniz bir aktörün -İbrahim efendinin- 95 yıl evvelki halini gösteren fotoğrafın kopyasını tak-':m ediyorum .
Bu İbrahim efendi, Şair Ziya Paşanın Adana valiliği sırasında kur
duğu ilk tiyatroda temsiller veren grubun şefidir . Vaktiyle yantığım a r t tırmalara göre- İbrahim efendi Ziya'Paçanın îstanbuldan siparişi üzerine , 15 kişilik b i r ’grupla 1880 başlarında Adanaya gitmiştir . Sahneye ilk ko nulan eserin afini/, o zamanki Adan- Hâzineyi evrakına göre,(Aklı Evvel)
olduğunu ha ırlıyorum . ■’olg'er tipi bir eser olduğunu n - t o r u m . Bu eseri
bizzat seyredenleri vaktiyle dinlemiştim . Edindiğim intibaa göre klasik Fransız komedi eserlerinden birini andırıyordu .
Şair Ziya Paşanın danada ahşaptan , -tc gün içerisinde bir tiyatro yaptırdığını ve devle*, memurlarını bu tiyatroya devam etmeye mecbur kıldığı
nı , kendisinin bu tutumu d deyisiyle çevrede b • i r' de olsa M 1- taassup di
renişine maruz kaldığını , ölümünden sanra da bu tiyatronun kapatıldığını
hatta sonraları yıktırıldıv'ını 40 yıl evvel bir yazımda hikaye ■- r: ve
daha sonra yayınlanan (Ziya Pas >nıo Adar a Valiliği) a d ı küçücük b k*' ta
bımda da bu kokuda b t şetmi şt im . Rahmetli Ihsan S1n u ’aun bundan ivt*~
b ‘Sİ a ve k a y a k göstererek , bir yazı yazdığını h ^ırluvor-.m .
- Size bugün fotoğrafını gönderdiğim aktör İbrahim e en’-'nln 192i
yılında , yar,i ti İli Mücadele sıral-rm a . f ay ser i d ^ olduğu t t--sb‘J' et
tim . i orijrETSTiüaen geçen y u Tos
niştim « Bendi© bir kopya istemesi üzerine, gec-g -isine
takdim ettim • Bir nüsha fazla yaptırarak sİze de euruyorum .
Mt*’
Aktcr İbrahim efendi1^ Adanaya gelmeden ee v el, T s t anb - da hangi
rahnede yetiştiğini inceledikse de , ne
k aild i
arşivimde , e¡e
Devletarşivi: de herhangi bir ize rastlamadım .
Anadolunun hemen bütün şehirlerini 55 yıl süre ile dolaşarak incelemeler yapmış ve özellikle biyografi üzerine çalışmalarını teksif etmiş bir kişi olarak , mahalli ve tuluata yakın küçük ve kısa ömürlü t yekküller hakkında bazı notlarım da bulunabilir . Bir apartman dai re, i tutar: ada kitaplarımla dckümanlaramı ve arşiv notlarımı ancak önü müzdeki. yaz aylarında tasnif edebileceğim . Sizin konunuzla ilgili ufak tefek notlar ve i'otoğraflar bulursam takdim edeceğim.
Başarılarınızı ;iler , saygılarımı sunarım .
I’aha îoros
Çamlık,
İnci Apt.D/13
1,tiler - İstanbul
II
«II*1985
Kaldım Beyefendi'ye » . ziz dost,
ugünkü (MÎUjîIET)in eki (BEKK?te, (SİP) sayfasında (Oemanlı usulü i ilikte
başlıklı fıkranızı okudum, '
-Herkese nasip olmayan derin kültürünüzden kaynaklanan olgunluğunuza ve gerek bâzı yazılarınız .'İrasında»gerek gıyabımda,lâyık olmadığım te - veccühlerânizle dile getirdiğiniz nâçiz bilgilerime karşı güveninize
dayanarak,OSI..AKLI USU1Ü HtiKÜB konusuna açıklık getirmek istedim,
Bunu,asla bir eleştiri olarak değil »âciz dostunuzun bu konuya dair
sağlam kaynaklara dayalı »küçük bir sohbeti doğrultusunda kabulünüzü, hasseten,rica ederim. Şöyle ki *
1 - şek siparişiyle ilgili konu-aşağıda arzolunacagı üzere- âlî Paşa ile Fuat Paşa arasında cereyan etmemiştir,Olayın »uzaktan yakında dan bunlarla alakası yoktur,
2 - Sadrazam âlî Paşa »Keçeci Fuat Paşayı K ı b m s a I utasarraf tayin
etmfaniştir,Fuat Paşa,bu sıfatla k ı b n s t a bulunmamıştır, 3 - Konu»Kıbrıs eşeğiyle değil,Mısır eşeğiyle ilgilidir,
Bahsettiğiniz olay,Kanlıcalı şair liihat leyle,Sadrazam ¿usuf Kâmil Paşa arasında geçer,
(1779-1870)yıllan arasında yaşayan Hihat Pey,Mustafa Reşit Paşayla
Keçeci izzet i alla *nın yetiştirmelerindendir. Kardeş i Mısır*da,Kavaİalı-
rın yanında nazırların reisliğini yapmış »kendisi de Mehmet Ali Paşayla
İbrahim Paşanın kâtiplik hizmeâleninde bulunmuştur. Dedesi de bir Paşa
olan Kihat Bey»köklü,kültürlü bir soydan gelmiş tir.K emş iresi liesibe Tev-
fika Hanım da şairdir,
Mısır*da uzun süre görev aldığı için,eski kayıdlarda,onun adına (Mısırlı Şair î.ibat)olarak rastlandığı gibi,ömrünün spn yıllarını geçir diği ve öldüğü yer olması nedeniyle (Kenlıcalı Şair Hahat)şakiinde tanım lanır,
lîihat ey,iab-I Alî’de de çalıştı,katıldığı sohbetlerde,karlan eri ten ateş misali sıcak ve hareketli bir ©dammış,Herkes onun tatlı sohbe
tinde bulunmak için can atarmış». Onu d inleyeni es bütün sıkıntılardan
kurtulurmuş•Hatta,Keçeci Fuat Paşanın babası şair İzzet Molla,sürgün
yeri olan (cenin meşhur )KEŞAK* a giderken, buradaki yaşamını üzüntüden
uzak ölerek geçirebilmek amacıyla,liihat Beyi de beraberinde götürmüş,
II İha t Bey, döneminin üstün bir mizah üstadı olarak tanınması yanında,
o özünü kimseden sakınmaz »devi ek büyüklerinin yüzüne bile zehirli sözle-S.
r'kftsçı söylermiş,Tu açıdan, zamanın ileri gelenleri ondan çok
:ürkerlermiş• Bu yürekli edam »kendisini şöyle tarif eder t
"Benim topum mu varVüüfengim mi var? Kayır. .Paşaların hepsi benden korkarlar,•Bunlardan daha te’eirli dilim vardır.Onların hepsi dilimden korkarlar dilimden.."
Bir ramazan günü Bayazıd*da,Tanzimat dönemi devlet adamları paşaların katıldığı toplantıda-iftara yakın bir saatte-o sıralarda henüz Sadrazam - ustafa Reşit Paşanın kitapçılığını yürüten Cevdet Efendi(Sonradan nfi -
"Tû ( 2 )
liihat ey ayanensniş,yükse* sesle :
- - . o n a baiteane hocoI iftara yıkın bir zamanda»'ou kadar uzun s ö z dinlenmezi
ulatacağın fıkranın gülünecek yeri neresiyse,söyle de bitir i demiş. -ısır Valisi Kavalalı i ohmet Ali Paşanın kızıyla evlendiği için
-aslı Arapkirli olmasına rağmen- ısırlı lusuf FÖmil raşa ile ihat P>eyin
zamanımıza kadar sürüp gelen nükteleri pek çoktur •.at /asayla uat ara
arasında geçtiğini yazdığınız olay,Sadrazam l&ail . aç ayla inat Pey ara-
o m d a cereyan etmiştir.! ısır*a giderken kendisini uğurlayan dostlarına oradan ne istediklerini sorduğu sırada,! ihat Pey-birrz da latifeyle
k a n şık olerck-ı.fimil . açadan bir (I ısır eşeği ) istemiş. husuf Pfnil .ana,
mı sıra an dönünce, ahbapları kk ho şildin* e gitmişler.} unlar arasında ihat
şeyi gören .¿aşa :
- Sen be ıden bir eşek istenilin., indi seni görünca hatırıma çeldiIdemesi
üzerine aldığı cevap şu olmuş : 9
- i<e beis var efendim.Siz sağ sfilirı avdet buyurdunuz ya.
Seynep hanın konağa, leye tanımlanan, daha sonra üniversiteye verilen
ve yanan - iiyezıddaki k o n a n d a ffimil Paşa,nefis yemeklerle ahbaplarını çyururnuş.yoK zengin ve eliaçık bir edammış.¿ir akşamki büyük davette i ihat Jey de bulunmuş•fakat o neşeli adem,sohbetlerin bülbülü ihat dev
o gun sofrada üzgün ve dalgın bir görünümdeymiş .Kfimil . aşa,nedenini y
sorunca filıat Bey s
■■fendin, demiş.] ış geldi .?iz hfilö ihtiyacımız olan odun*u alamadık!
herkese yardımlarıyla ünlü olan husuf Ktmil Paşa :
~4«în n2 2 2S L eS f * i'Îain ÎelıyB lnx ihtiyaccnızı giderir,diyerek onun «. sesiz*
gJtterivelTliş.c,eceyi j aşanın konuğu olarak konakta geçiren . ihat ı ey.
i*®}*1“ *6 kahyaya rastlamış.^ eyha,böyle bireyden haberi 7
olmadığını söylemiş., una üzülen 3 ihat Ley,salona giren .rea**a s
hpb«Sî vSiZ#®k ÎSia ^ ^ ^ ^ - t u ı m z . A ı a a i efcya efendi kulunumun ocun»dan liaoerı yOjx. ^aşa latiie yollu :
~ ÎJ^ ? 5 , b.}r4haî t,??ip Jy1® bi:r VeV söylemiş ölebilirim, deyince 1 ihat ey*
- v/ dediğiniz halt ı,şimdi ediyorsunuz Jkarşılığını yapıştırmış.
„ Ü hiib.,°y*zeYlcli sohbet i »yaratıcı nükteciliğiyle çok sevilen ve
are-nan^ bir kültı.r adamı olduğu kadar,herkesin de korktuğu bir kisiyır;iü.*Kjr
hBE«^ıgı>jBHşt»xyıeiiT»işx - ir gün I rnlıcada komşusu İzzet
îJÎİÎ S n „iyerJvtl5 e iîiJoiş.keBdieini selamlığa almışlar,haremde bulunan
' - eyİn geldiğini haber ver. -.İzzet .olla,tel ;-lr,
çorabını dahi ggiymeden selamlığa koşarken, eşi s
vVvıS yepıyorsunv yağına çorap bile giymeden bu telaşın ne,de
yince izzet 1 olla şu karşılığı vermiş *
-i* anın i .anım* sen,gelenin kin olduğunu bilsen,o*nun tatlı sohbetine bir
an önce kavuşmak için,donsun; koşarsın l e e Dlr
t ir ihat
. ---- - eyin h e m ş i r e s i , b i r m e v l e v i ş eyhi ile.evlennin. a d ı n c a>nz
ımjrtam, « V B B1 çıktı«! ka d e r bagırıjormuş.Ilhat eyle «nlçlesl S r i i d o
..i otîcdf .m i n ç l e r i nyuyorloıroış.. a v l e v i şeyhi, b o y n u n u b ü k ü n dürtünü- y ° P Î İf ğ " * * “ *> < * * * ■ telaşlı telaşlı a o l B ^ y o ^ . ş ^ t e y P .JenifkI
- i 0 t e l a ş l anıyorsun enişte.(»alibe m e rhum p e d e r i n dedi i olacak. ehnotjLi p e a « .hemşireye k ı z d ı ğ ı zonan : » İ n ş allah sen,bir e , . « , v a r ı r s ı n » d ^ L r r t İ l d e
( 3 )
Burada,îfihat Bey'in.lustaf Reşit Başa* dan gördüğü iyiliğe karşı »ölümün
den sonra »küçük bir nankörlüğüne de işaret etmek isterimi
Sadrazam Reşit Paşanın ölümünden sonra»o*nun şanına ve hizmetine layık
bir mezar yaptırılması konusunda konuşmalar yapılıyormuş • Bftzılan mezarta—
şının Lordaki * den yapılmasını »bâzılan Mermer* den yapılmasını önermişler.
Nihat Beye dönüp"Siz ne tavsiye edersiniz'Memişler."Cehennem taşından
yapılsın!'* cevabıyla, oradakileri hem üzmüş »hem güldürmüş..
Değgrll Taner dostum,
Raf lafı açarken* size liihat Bey*den bâzı fıkralar da sundum, unun gibi,
hayli fıkraları vardır ama, hem en hatırıma gelenler bunlardır.
Nihat Bey hakkında -hiç kimsenin bildiğini sanmadığım-iki hususu da ekleyeyim.Kanlıcslı yair Nihat Bey,Potoğrafın Türkiyeye girişi üzerine, ilk fotoğrafını çektiren müslüman o*dur.Bu fotoğraf,ook soluk şekilde bende
vardı • Arş ivicideki belgeler otuzbini aştığı için,hangi zarfa, yanlışlıkla,
konulduğunu bilemiyorum.
İkinci husus da şu : Bu kadar nükte enberi,zeki ve medenî bir adam olan Hihat Beyin , ’'Lezarıma,adımı belirleyen,herhangi bir taş konulmrsın" deme sinin nedenini de bir türlü anlayamadım.hiç bir kaynakta da bunun sebebi hakkında en küçük bir işaret yok.Kanlıca mezarlığında yeri var,fa at mezar- taşı yok.
İyi dileklerle ve özlemlerle.
HALDUN TANER'den
M
OsmanlI
usulü nükte
İZAHIN içine cinas, telmih, yutturmaca, söz oyu nu, tecahüli arifane, anlamazlıktan gelme gibi trüklerde girer. Osmanlı ricali ve edipleri arasın da bunların çok örneklerine rastlarız.
Tanzimatın İki meşhur paşası Ali Paşa ile Keçeci- zade Fuat Paşa birbirlerini pek çekemezlermiş.
Biri sadrazam olunca, öbürünü BabIali’den uzaklaş- tırırmış. Âli Paşa sadrazam olunca Fuat Paşa’yı Kıbrıs’a mutasarrıf tayin etmiş.
Fuat Paşa işinin başına gitmeden önce nezaketen sadarete uğramış veda etmiş, usulen de sormuş:
‘‘Oradan bir emriniz olur mu paşam?” Âli Paşa:
“Malum u âliniz Kıbrıs’ın beyaz eşekleri meşhurdur. Gelirken bendenize bir tane getirirseniz memnun olurum" demiş.
Fuat Paşa gitmiş. Bir yıl sonra izne geldiğinde yine sadarete uğramış ve Âli Paşa’yı görür görmez elini al nına vurup:
“Unutkanlığımı affedin. Şimdi sizi gördüm de hatı rıma geldi. Bana bir eşek ısmarlamıştınız” demiş.
Âli Paşa işi bozuntuya vermemiş:
“Ne beis var paşa. Siz geldiniz ya, getirmiş kadar oldunuz.”