• Sonuç bulunamadı

Türkan Şoray Raporu

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Türkan Şoray Raporu"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ı . ^

i

SU S — O güzelim, genç, pırıl pırıl okullu Asiye, kim derdi randevu evine düşecek, bir bataklığın içinde çırpınacak. Türkân Şoray filmin bir sahnesinde

Ail Şen'le (yukarda).

günler içinde \

miz y e d i

\

Türkân Şoray’

\

ın başına gel- \

medik k a l m a - \

d ı . Son çevirdiği

film nedeniyle ön­

ce randevu evine

düştü, sonra zühre­

vî hastalıklar hasta

nesine sevk edildi

Daha sonra gazete

ler Şoray’ın eski ar

kadaşı Rüçhan Adlı

ile evlenmek üzere

olduğunu yazdılar.

Bütün bunlar yet- ,

miyormuş gibi ün-

I

lü yıldız savcı- /

lığa

giderek

Â

i

ifade vermek /

zorunda

^ s İİK

Röporfaj: Yavuz TURGUL Fotoğraflar: Sedat TUNA

0

__

Randevu Evine Döştü!

NASIL KURTULUR?

BU SORUNUN cevabı belki de hiç verilmeyecek bu filmde, ilerdeki Aslye- ler için neler düşünülür bilinmez, ama bizim Aslye'nin sonu hayli trajik bir biçimde noktalanıyor, üzerine demir parmaklıklar kapanıyor. Piyes ile filmin finalinin ayrı ayrı olduğunu daha ünce söylemiştik.

Randevu evindeki şaşkın bakışlı A si­ ye hastanede başını öne eğmiş düşü­ nüyordu. Neyi acaba? Belki bir daha erişmesi imkânsız olan çocukluk günle­ rini, öğrencilik yıllarını. Etrafında bir sürü kadın kimi gülüyor, kimi bom­ boş bakışlarıyla etrafı süzüyordu. Ağız­ lardaki jikletler -çakur çıktr» sesler çı­ karıyor, sesler büyüyor büyüyordu. Ka­ dınlar birer birer muayeneye girip çıkı­ yordu. Aslye'nin hail de tesir etmişti. Türkân Şoray durgundu. Sebebini sorduk:

— «Filmden olacak. İnsan ister iste­ mez kendini kaptırıyor. Bütün bunlar gerçekten oluyor. Bunların İçinde nice gerçek Asiye var. Hayatları güneşin ba­ tışından sonra başlayan, sigara duman­ ları, İçkiler içinde yuğrulan Asiyeler ka­ ranlık İçinde çırpınıp duruyorlar.»

Bataklıkta çırpınıp duran Asiye'yi çır­ pınışları sadece daha da dibe itecekti o kadar. Final piyesin finalinden çok fark­ lı bir şekilde noktalanıyor, genç kadın kendine baskı yapan, satmaya kalkan adamı öldürüyordu. Anlıyacağınız Şo­ ray «Mahpus» filminden sonra bir kez daha mapushane damının altına giriyor­ du. Ve üzerine kapanan demir parmak­ lıkların üstünde bir «Son» yazısı çıkı­ yordu.

Türkân Şoray'm listesinde «Asiye» den sonra Saner Film şirketine çekeceği «Sultan Gelin» daha sonra da Akün Fil­

min «Nene Hatun» u var. Var da işin İçine bir aksilik girmiş kl sormayın. O da kazadan miras kalan boyun ağrıları. Şoray «Eğer bu ağrılar dayanılmaz bir hale gelirse Avrupa’ya tedaviye gitmek zorunda kalacağım» diyordu, işte o za­ man «Sultan Gelin» in çekilmesi suya düşecek. Bu arada başka bir aksilik «Ne­ ne Hatun» un senaryosunun sansür ta­ rafından reddedilmesi...

YA EVLİLİK?

FİLMİN çekimi sırasında gündelik bir gazete Türkân Şoray’la uzun zamandan beri arkadaşlık yaptığı Rüçhan Adiı'nın evleneceğini yazıyor, ardından bu arka­ daşlık hikâyesi bilmem kaçıncı defa ye­ niden tefrika edilmeye başlanıyordu. Gö­ rünüşe bakılırsa evlilik gün meselesiydi. Gelinlik bile ısmarlanmış, düğün yeri kararlaştırılmıştı. Ünlü yıldızın

hayatın-ONUNDA Türkân Şoray'a W da olanlar oldu. Halbuki bir iki gün önce ne ka- dar güzeldi her şey onun için. Pırıl pırıl bir öğren­ ciydi. 29 yılı öğrenci elbisesi ve örgü saçlarının arkasına gizlemiş, arkadaşla­ rı ile beraber okul sıralarında filizlen­ meye başlayan bir hayatın tadını çıka­ rırcasına gülüyor, söylüyor, seviyor, se­ viliyordu. Öğretmenleri vardı. Evinde İyi kötü kaynayan bir kazan vardı...

Ama bu kazan neler pahasına kaynı­

yordu o da başka. Annesi lekeliydi, an­ nesi çevre tarafından dışarı atılmıştı. Eh, Asiye de onun kızıydı. Ondan da ne beklenirdi. Bu arada hayatına bir genç girdi. Okulda tanımış, babasına söylemişti «bu kızı bana al» diye. Adam­ cağız nereden bilsin kızın anası şey... Şey dediğin de ne, düpedüz kötü kadın işte... Ahmet Arkan adıyla sinemada çağrılan genç her şeyden habersiz genç kızın peşinde dolaşır, sonunda evlen­ meye karar verirler. Ama Aslye'nin mut­ luluğunu kim ister? Kimse. Düğün gü­

nü gelip çatmıştır. Asiye güzeldir, A si­ ye alımlıdır, Asiye'ye dünyalar kurban, ama ya anası? Bozulur düğün. Çünkü dedikoducu ağızlar birtakım kulaklara anlatmıştır meseleyi, «deli misiniz» de­ miştir, -bu kızın anası öyle ayol. Na­ musu mücessem birisini bulamadınız mı?»

Böylece Asiye ortalarda kalıverir. Ö- nündeki yol bellidir bir bakıma ama di­ renir. Öğretmeni evine alır Asiye'yi. Kötü yola düşmesin, ezilmesin, kirlen­ mesin diye... öğretmenin bir erkek oğ­

lu vardır. İlgilenir Asiye İle. Aralarında bir yakınlık başlar. Ama talih kuşu genç kıza yüzünü göstermemeye yemin et­ miştir sanki. Öğretmenin oğlu evH çı­ kar. Ondan sonrası... Bir yığın dert, kö­ tülük, çamurun en yapışkanı, bir genç kızın hazin sonu... Bu sonda neler yok­ tur ki. Randevu evinde anne ile karşı­ laşma. burada polisler tarafından yakala­ nıp hastaneye gidiş. Muayenede ¿emiz çıkmasına rağmen sonra başına bir be­ lânın 'Hikmet Taşdemir' musallat ol­ ması. Aslye’nin boyun eğmesi. Çöküş...

<C<

O

ANA • KIZ — «Bu ne tesadüf» demeyin, Asiye randevu evinde annesi İle (Şükrüye A tav) karşılaşıyor. Aynı gün randevu evi polis tarafından basılınca zührevî hastalıklar hastanesine

sevfcediliyor (sağda).

GERİ DÖNÜLMEZ BİR YOL - Hayat artık başka türlüdür Asiye için. Geceler olduğundan daha karanlık, İnsanlar olduğundan daha kötüdür. Aslında bu sonun başlangıcıdır. Randevu eviyle başlayan, hastanelerde devam eden ve namludan çıkan bir kurşunla biten bir sonun başlangıcı (yukarda ve sağda). Sözün kısası Asiye diye bir kız vardı. Onun için hayat böyle başladı, böyle bitti.

(2)

da yeni bir devre başlıyordu. Ancak bir­ den bire ortaya çıkan bu evlilik mese­ lesi, gören gözlerden, işiten kulaklar­ dan nasıl gizlenebllmiştl.

Haberin doğruluk derecesini öğrenmek için Rüçhan Adlı ile telefonda konuştuk. Allah biliyor ya bu biraz da tebrik te­ lefonu gibi bi’şeydi. Kelimelerimizin içinde derin anlamları gizleyerek, uzun beraberlik yıllarına tanık olmuş bir dost edasıyla tebriklerle işe başladık. Başla­ dık da kelimelerimiz ne yazık ki istedi­ ğimiz biçimde devam edemedi. Çünkü Adlı başka şeyler anlatıyordu ahizeye:

— »Bu birleşme gerek benim gerek Türkân Hanımın yıllardan beri arzu et­ tiği bir son. Ancak şu sıralarda evlen­ memize imkân yok. Nasıl oldu da ya­ zıldı, hâlâ anlayamıyorum. Sormadılar, etmediler birden bire haberle karşılaş­ tık, Gereksiz zamanlarda, olmadık ne­ denler yüzünden afişe olmayı sevmiyo­ rum. Günün birinde bu birleşme gerçek­ leşecek, basındaki bütün arkadaşların haberi olacak.»

Türkân Şoray'ın söyledikleri Rüçhan Adlı'dan pek farklı değildi:

— »Sağolsunlar gönlümüzde yatanı yazmışlar ama şimdilik böyle bir evlilik imkânsız. Bu imkânsızlık biliyorsunuz Rüçhan'ın tarafından geliyor. Yıllardır halledllemeyen bir mesele bu. Haberi okuyunca çok şaşırdım.»

Sözün kısası evlilik durumu yine buz­ dolabında saklanıyordu.

TUZU. BİBERİ

DURUN. Şoray cephesindeki haberler daha bitmedi. Bir de mahkeme bölümü var ki işin en firaklı yanı orası. Türk sinemasının ünlü yıldızı savcılığa İfa­

de verdi. Şimdi «niçin, nasıl» soruları­ nın cevabını vermeye çalışalım.

Türkân Şoray bir zamanlar kaçak eşya satan bir terziden elbise satın almış. Sonra bu terzi polis tarafından yaka­ lanmış. Müşteriler arasında Şoray’ın da adı geçince savcılık şahit olarak ifade­ sini almak için Adliyeye çağırmış. Yal­ nız ünlü yıldızın Adliyeye gitmesinin ne­ deni başka. O mesele de şu. Savcılık Türkân Şoray’ı çağırmak için davetiye çıkarıp semt karakoluna göndermiş. Fa­ kat karakoldaki polisler «Şoray» ı çalış­ tığı için bulamıyoruz,» şeklinde haber göndermişler. Savcılık ise «siz görevi­ nizi yapmıyorsunuz» diye polisleri suç-, layıp bu konuyla ilgili olarak Türkân Şo- ray’ı sorguya çekmek için Adliyeye ça­ ğırdı. Anlıyacağınız kaçak mal satın al­ makla ilgili soruşturma daha sonra.

Bütün bu anlattıklarımız geçtiğimiz hafta içinde oldu. Şoray Adliyeye Rüç­ han Adlı ve avukatı ile beraber geldi. Adlı arabada kalırken Şoray bir süre avukatı ile bekleyip daha sonra gizli ola­ rak ifadesini verdi. Bu arada kır saçlı avukat politikacıları imrendirecek bir biçimde hayli yuvarlak kelimelerle du­ rumu basın mensuplarına açıkladı. Bu açıklamalarla kim ne anladı orası da başka bir soru, ifadesini verdikten son­ ra gazetecilerle konuşmak zorunda ko­ lan Şoray sık sık avukatına baktı, «ne diyeyim» gibilerinden sorular sordu, sık sık da güldü. Anlaşıldığı kadarıyla Şo­ ray gerçekten film çalışmaları yüzünden polislerden tebligatı alamadığını ifade­ sinden belirtmişti. Önümüzdeki haftalar içinde de kaçak mal satın almakla ilgili olarak konuşacaktı. İşte Şoray’ın bir hafta içinde başına gelenler...

İFADE — Türkân Şoray film çalışmaları sırasında bir ara izin alarak savcılığa ifade vermek üzere Adliyeye gitti. Kaçak eşya ile ilgili soruşturmadan önce Şoray, avukatı ile bir sure

beklemek zorunda kaldı (yukarda). KAÇAK — Asiye deli gibi, nereye gittiğini bilmeden, bir yerde onun

kaderi olan adamdan (Hikmet Taşdemir) kaçıyor.

Ama bütün bunlar boşunadır. Asiye’nin sonu belli olmuştur.

■ y r ,, r ı

■ ■ ■ *-• ¡ m -r ? F *

<r<

O

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Ta h a T o ro s Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

tlattlAili, bevlevi hastal~klar~n tedavisindeki üstün ba~ar~lar~n~~ Herodot'tan bildi~imiz M~s~rl~~ tabiplerden ve getirecekleri ilaçlardan büyük bir safdillilikle bir

Lazerin yüksek parlaklığı, bir numunenin çok faz- la ışık soğurmasına, dolayısıyla numunede çok kısa zaman içinde çok fazla enerji depolanmasına neden olabilir..

SANAT YILI JÜBİLESİ 18 - OCAK -1967 HAYATI ESERLERİ HAKKINDA YAZILANLAR SÖYLENENLER... — Röportaj sorularına

Haziran 1998-Ocak 2002 tarihleri arasında 51 hastanın 56 tibia cisim açık kırığı Đlizarov Tekniği ve Đlizarov tipi sirküler eksternal fiksatör uygulanarak tedavi

In this paper, we reported a case of ADD caused acute pancreatitis, presenting in emergency department with abdominal pain.©2008, Ondokuz Mayis University, Medical Faculty.. Key

Özellikle, günüm üzde ülkem izde R eşit E rzin, Ali Avcı- oğlu, gibi tanınm ış ve ayrıca ye­ tişm ekte olan birkaç yetenekli genç çellist dışında; bu

Neyzen iki yana sallanan başını dik tutmaya çalışarak, 'Vallahi de içmedim, billâhi de içmedim Paşam!' diye cevap verince, kulaklarına kadar kızaran Said Halim Paşa

 Öğretmenlik mesleğini seçme nedeni değişkenine göre; duygusal tükenme, duyarsızlaşma ve kişisel başarı alt boyutlarında,..  Gelir durumu değişkenine