Anılar duvarda
w
w
v v w
w
v v
yeniler vitrinde
Ferit ağabey yıllarca müzik âleti ala sata bu âletlerin gerçek bir eksperi olmuş. Hatta bazı âletlerin tamirini bizzat kendisi yapıyor (yanda). Ferit ağabey peşin alıp peşin satmayı ilke edindiği için, elinden âletini çıkarmak isteyenler ilk onun dükkânına uğruyorlarmış. Bu nedenle de çeşidinin bol olduğunu söylüyor (üstte).
Ferit ağa beyin dükkânı gerçek bir müzik âleti müzesini andı rıyor. Allahtan oğlu baba sının dükkânım devralıp aynı işi sürdüre cekmiş. Yoksa Ferit ağabey ve dükkânı da tarihe mal olup gide cekti. Fotoğraflar: Sinan ÖZBALKAN ^ v a v «ı«»W a 1 f1 ım T n ’ da
b ir dükkân. Sahibi
F erit ağabey. M üzikle
uğraşan herkes girm iş
kapısından. F erit
ağabey, bazen akıl,
bazen de b ir m üzik
âleti satıyor onlara.
_______O s m a n B A L C IG İL
E
ROL Pekcan'ın mesela bir sürü borcu var bana. Yıllar önce bir davul kiraya ver miştim ona. Daha hâlâ ödemiş değil kirasını. Aslında kiraya mal verme âdetim yoktur, ama nasıl olduysa Erol'a vermişim.”■ Anlaşılan müzik dünyasının Fe rit (Canova) ağabeyi de yıllardan nasibini almış. Nefes nefese. Yük- sekkaldırım'daki dükkânına çıka bilmesi de artık eskisi kadar kolay değil. Am a gençliklerini neredeyse onun dükkânında geçiren birçok bildik isim de, artık pek kolay tır manamıyor Yüksekkaldırım'ı...
“Agop Pakyüz, mesela hâlâ geliyor. Sonra Cem de, davulcu suna davul almak için geldi ya kınlarda. Daha Cem Karaca ol madan öncesinden tanıdığım için, ben hâlâ Cem derim ona. Erol Büyükburç'a, Ersen e, Barış
Manço'ya, Mavi Işıklar a, Kont- lar'a, Esin Engin'e, hemen her şeylerini ben sattım buradan. Ha, bir de Esin den çello satın aldım. Ne çok pazarlık etmişti Esin, çel losu için. Erkin Koray a o meşhur altın kaplama Gibson gitarı da ben satmıştım, o zamanın üç bin beşyüz lirasına... Şimdi olsa üç buçuk milyon lira... Erkin’i meş hur eden, o gitardır..”
4; Zamanın
^ freni yok
Her türden müzisyenin Ferit
ağabeyi yetmişine merdiven da yamış bile. Zaman ne çabuk akıp gitmiş. Onun, eski müzik âletlerini alıp satmaya karar verdiği yıllarda, İstanbul'da bir Mösyö Papajojüi
varmış aynı işi yapan, bir de Kut- mani... Zaten piyasada pek öyle müzik âleti de yokmuş...
“Vitrine bir gitar koyduğumuz da, insanlar gelip saatlerce sey rederlerdi... Şimdiki gibi enst rüman bolluğu yoktu o zamanlar. Ne zaman İstanbullu Rumlar Yu nanistan'a göç etmeye başladı lar, o zaman eski müzik âleti alıp satan Papajorjui'nin ve benim dükkânlarımıza da müzik âletleri girmeye başladı...”
Ferit ağabeyin dükkânında o meşhur veresiye satanlar, peşin satanı tasvir eden resim yok. Am a o da hemen bütün eski insanlar gibi “iflah olmaz” bir peşinci...
“Ben her şeyi peşin alırım ve peşin satarım. Bunu herkes bilir piyasada. Kimse bana veresiye teklif etmez. Bu bilinince, elinde bir enstrüman olan, önce bana teklif eder. Ben de bastırır parayı alırım. Bu nedenle çeşidim her- zaman boldur.”
SU Çelişkiler
^ dünyası
Ferit ağabeyde, her türlü enstrümanın en kötüsünü de, en iyisini de bulmak mümkün. Dük
kânın bir kenarında dokunur do kunmaz küçük parçalaraayrılacağı her halinden belli olan kalite yok sunu bir davul, duvarlardan birin de, Manol Usta'nın elinden çıkma, 1909 yapımı nefis bir ut... Dükkân değil, âdeta bir çelişkiler dünyası...
“Bu arada, ne hatalar yaptım tabii. İşe Hk başladığım zaman larda, enstrümanları inanılmaz ucuzlukta satın alır, inanılmaz ucuzlukta satardım . Hangi enstrümanın ne değerde olduğu nu bilmediğimden, tabii...”
Şimdi durum farklı. Artık Ferit ağabey, aynı zamanda bir müzik âletleri eksperi de. Hemen herkes elindeki enstrümandan emin ola bilmek için koltuğunun altına sıkış tırdığı gibi, soluğu onun dükkânın da alıyor.
“İnanmayacaksınız ama bun ca yıldır bu dünyanın içindeyim ve hâlâ görüp şaşırdığım enstrü manlarla karşılaşıyorum.”
^ Müce gibi
Ferit ağabeyin evi de küçük bir müzik âletleri müzesi gibi. Hemen her türlü enstrümanın, en iyi örne ğini bulmak mümkün söz konusu müzemsi evde. Peki bu enstrü manların da birer fiyatları var mı?“İşte zor bir zoru. Ben genel likle bu tür enstrümanları gerçek ten anlayanına gösteririm. Onlar da zaten enstrümanların değerle rini tamı tamına bilirler ve genel likle hiç pazarlık etmezler.”
Ya geleceğe ilişkin projeler? Yani dünya değişiyor da. Yeni mü zik âletleri, yeni atölyeler, fabrika lar, yepyeni genç müzisyenler, müzik türleri?...
“Artık proje yapacak hal filan kalmadı bende. Bu arada oğlum yetişti. Yavaş yavaş dükkânı ona devredip, en büyük geleceğe ha zırlanıyorum desem yeri. Ve ku lağımda elimden geçen milyon larca müzik âletinden kalma or tak bir tını.” B
m m m m m
H ürriyet P A Z A R 1 5
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Ta h a T o ro s Arşivi