ADI KALDI
YADİGAR: YEKTA
Yekta, Frenklerin "dürüst" tabir etlikleri Kirden bir yer
L L ■ işantaşı’na doğru giderken, Ko-
nak sinemasını geçince köşede,
I ^ çocukluğum uzda yaptığım ız
oyuncak evleri anımsatan, kuleli, kemerli, alacalı bulacalı, şirin mi şirin bir ev vardır. Çağdaş Türk mimarisine geçiş döneminin belki de en önemli ismi Mimar Vedat’ m 1910'lardan kalma kendi evidir bu. Zemin katında yıllardan beri küçük (60 kişilik), ama sevimli seviyeli bir lokanta vardır; bi len bilir. Kapısındaki levhada Yekta ya zar. Yekta Işıtan, İstanbul’un en geniş dost çevresine sahip, toplumsal yaşamın en çok sevilen kişilerindendir.”
Cumhuriyet’te birlikte çalıştığımız yıllarda, dostum Atilla Dorsay bir zamanlar yazdığı “Damak Tadı” kö şesin d e 13 Ocak 1983'te Yekta'yı böyle
Tabii Atilla gibi serde mi marlık olunca, önce binadan yaklaşıyorsunuz restorana.
Mimar Vedat Bey’in kızı Selime ki Paris’te resim öğ renim i görm üştür, 1940'lı yıllarda, Robert K oleji’nin pek şık giyinen (hani o ince özenine bakarak neredeyse D andy d iy e ce ğ in iz gelir) gençlerinden, Yekta Işıtan ile dillere restan bir aşk ya şar ve bu aşk da evlilikle noktalanır.
Işıtan çifti evlen d ik ten sonra, önce Vedat Bey’in evi
nin ahırını YAK kulübe çevirmişler, sonra da binanın alt katında restoran olarak YAJ£ 'ı açmışlar.
1950'de açılan YAK kırk yılı aşkın süre devam etmiş.
Artık Yekta Bey yok. 1980 de kırkbir yıl sonra, yaşadığı ABD’den yurda dönüşünde, okul arkadaşı Yekta’yı görmek isteyen Sa- mim’i oraya götürdüğümde, onu bulama mış olmamıza hala hayıflanırım. Şimdi ar kadaşlardan ikisi de hayatta değil. Ama YAK yani öbür adıyla Yekta Restoran sü rüyor. Üstelik ,bir kaç yıldır Mimar Ved at’ın binasının üst katında İstanbul’un en seçkin ve hoş barlarından biri olan Süley man Nazif de faaliyete geçmiş bulunuyor,
Yekta Işıtan ile Selime Hanım’ın kur duktan restoran YAK’ı bu hafta anmamın nedeni, oranın ülkemizde örneği az bulu
François de Chataubriand’ın buluşu olduğunu acaba kaçımız anım sarız, tıpkı, Tournedos Rossini’nin de ünlü opera bestecisi Rossini’nin buluşu ol ması gibi) şokola sufle, krep süzet ve soğanlı İspanyol omleti ile YAK’ta baş ka yerlerde yiyemeyeceğiniz değişik bir mutfağı tadar, bambaşka bir “ambiance” bulurdunuz.
Bugün artık, bu tür mutfağın daha iyi örneklerini bulabileceğiniz yerler de var. Yekta da olmadığına göre, ambiance eşsiz değil.Ama, yine de Yekta hoş ve zarif bir restoran ve yukarıda da belirttiğim gibi
dürüst.
Hani zaman zaman dışar- da yemek yemek istediğiniz de, nereye gideceğinizi bile mez iseniz, kazık yemeden veya y e d iğ in iz m iden ize oturmadan üç beş arkadaş gidebileceğiniz, klasik ye mekleri dışında mevsim ba lıkları veya günün yemeğini tadabileceğin iz, pek fazla ayrıntıya boğulmuş olması na karşın, kıro olmayan bi çimde döşenmiş bir ortamda kentin göbeğinde yemek yi yip hoşça vakit geçirebilece ğiniz bir yer.
Doğrusu ben arada, yuka rıdaki hoş Süleyman Nazif bara gittiğimde, bir iki ka dehten sonra aşağı inip, hoş h a fif bir yem ek yem ekten zevk alıyorum YAK’ta.
YAK’ta Vali Konağı Caddesi’ nin ak şamları görece seyrelen, hele hele yazın iyice tenhalaşan trafiğine bakarak pence re önünde oturuyor, Yekta ile Selim’e Ha- nım’m dillere destan aşklarını, Yekta’yı bir türlü arkadaşı Samim ile buluşturama- dığımı düşünüyorum.
Herşeyin zamana yenik düştüğünü dü şünmeye başladığım sırada, küçük sıcak ordövler ile gelen kırmızı şarap veya masa daki dostun sesi bir an için, zaman karşı sındaki ezeli ve ebedi kaçınılmaz yenilgi mizi unuttuyorum ve kadehlerimizi “bera berliğimize” kaldırıyoruz.
Küçük mutluluklar işte. Yekta Restaurant
Valikonağı Cad. 39/1 Nişantaşı, Tel: 225 22 77 nur yerlerden biri olmasıdır. Şimdi haklı
olarak soracaksınız “YAK’m özelliği de neymiş” diye.
Hemen söyleyeyim. Benim ilk 1970 1er- de tanıdığım YAK hiç bir zaman ken tin en seçkin lokantalarından veya restoran ların dan biri olm adı. Ama orada her zaman, belirli bir kalitenin altına düşmeyen bir damak zevkinin ürünlerini bulmak mümkündü. İşte bi zim ülkemizde en eksik olan şey de buydu. Yani öyle ahım şahım değil, ama yediğinizden şikayetçi olmayaca ğınız, her gittiğinizde ne alacağınızı ve
karşılığında ne vereceğinizi bildiğiniz “dürüst” bir restoran.
Türkiye’de öylesine alçalıp yükselen bir grafik gösteriyor ki, yemekle ilgili yerler, siz bir yazıyı yazıp yayınlıyorsunuz, ama aradan bir ay geçtikten sonra giden okur lar, yazdığınız kaliteyi bulamıyorlar. Ya da, başlangıçta çpk iyi olan bir meyhane veya lokanta yine kalitesini sürdürüyor, ama gelgelelim, zaman içinde gelen şöhret kali teye değil de faturaya yansıyor.
işte Y A K ’ta bunlar yok. Dediğim gibi orada her zaman ne sunulacağını biliyorsu nuz ve ne ödeyeceğinizi de.
Y AK bir zamanlar örneği hiç olmayan yerlerden biriydi. O zamanlar, başka yer lerde pek yapılmayan şatorbriyan (bu bütün kızartdan ve ortası kanlı bırakı lan b onfilenin ünlü Fransız yazarı
SAYFA 4 0 FİESTA - 7 K A SIM 1 9 9 3
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi