• Sonuç bulunamadı

Sahhaflar Çarşısı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Sahhaflar Çarşısı"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

r

bir

konu

SAHHAFLAR

Ç A R Ş I S I

Beyazıt KUlliyesî ile İstanbul Üniversitesi’nin oluşturduğu bu yer­ de, tarihsel ve kültürel açıdan oynadığı rol dolayısıyle, Sahhaflar Çarşısı'nın büyük değeri ve önemi vardır. Türkiye’nin dış ülkeler­ de tanıtılmasında katlandığımız külfetler, özveriler gözönünde bu­ lundurulursa, sahhafların meslek aşkıyla bu yükümlülüğü yerine ge­ tirdiği, çok önemli bir hizmet ve uğraş verdiği unutulmamalıdır.

Mustafa Nihat Özön’ün (Osmanlıca-Türkçe Sözlük) adlı eserin­ de, “ Sahhaf,Arapça isim (Sat ve ha ile) Suhf’tan (Eski) kitap alıp satan kimse” olarak ifade edilmiştir. Sahhaflık mesleği her dönemde değişik bir biçim ve anlam taşır. Türkiye’de matbaanın kuruluşun­ dan önce, sahhaflar yazma tezhibli, minyatürlü kitapların alım sa­ tımı ile uğraşırlardı. Bugün sahhaf denilince, yazma ve basma, eski yazı, yeni yazı her dilden kitap ve süreli yayınların alım ve satımı ile uğraşanlar anlaşılır. Böylece, sahhaflık alelade kitapçılıktan çok farklıdır. Ayrıca, sahhaf dediğimiz kimseler geniş bir bilgi birikimi ve deneyimine sahiptirler.

Yabancı ülkelerin üniversitelerinde Türkoloji bölümleri olduğu, kitap ve süreli yayınları SahhaflarÇarşısın’dansağladıklarıbilinme- lidir. Bu kürsülerde özellikle, Türk dili ve edebiyatı, Türk ve Os­ manlI tarihi, Türk ekonomisi, Türk folkloru, Türk sanatı, Türk mu­ sikisi öğretim konusu olmaktadır.

İstanbul’da ilk sahhaflar, büyük fetihten sonra, zamanın üniver­ siteleri düzeyinde olan Fatih Medreseleri’nin bulunduğu çevrede ve Fatih Camii avlusunda mesleklerini sürdürmüşlerdir. İstanbul Tıp Tarihi Enstitüsü Kurucusu Merhum Ord. Prof. Dr. A. Süheyl Ün- ver’in bendenize dediğini aynen aktarıyorum: “ İlk sahhaflar Fatih Camii’nde taşlar üzerinde mesleklerini icra ederlerdi. Reislerine şeyh- ül sahafin denilirdi.” Kapalı Çarşı’nın yapımı ile şimdi halıcılar ola­ rak adlandırılan, Kuyumcular caddesi ile Yağlıkçılar caddesi ara­ sında, Kavaflar sokağına paralel yerde toplanmışlardır. Evliya Çe­ lebi, Seyahatnamesinde, “ Esnaf-ı sahhafan dükkân 50. Neferat 300. Bunlar ulema ziyyinde (kıyafet) ulema huddanıları olmakla kazas­ ker alayında tahtrevanlar üzere mürur ederler. Dükkânlarında nice bin kitapları bulunur. (I)” olduğunu yazmaktadır.

Bugünkü Çarşımıza gelince, asıl adı “ Flakkâklar Çarşısı” idi. Be- yazıt'Camii ve külliyesinin yapımından sonra, kesin tarih bilinme­ mekle beraber, caminin görünümünü bozmayarak, iki kapı (Kaşık­ çılar Kapısı ve Flakkâklar Kapısı) arasındaki alanda, küçük bir ada ve tek katlı ahşap dükkânların, irade-i seniyye ile yapımına ve hak- kâkların mesleklerini bu yerde yapmalarına izin verilmiştir. Bu ah­ şap yapılar taşradaki gelişmemiş yörelerde rastlanan biçimde, yu­ karıdan iki kanat, aşağıdan iki kanat (menteşeli) yanyana getirile­ rek dükkânlar akşamları kapatılır. Sabahleyin kalfa ve çıraklarıyla dükkânım açan hakkâk yukarıdaki iki kanatı üst üste katlar ve sa­ ğına, soluna birer dikme koyarak, güneşe ve yağmura karşı kendi­ ni korurdu. Diğer iki kanalı da üst üste katlar ve cemakânını öne sürer, kendisi de peykesine oturarak ticaretini sürdürürdü.

Sultan II. Mahmut döneminde, yeniçeriliğin kaldırıldığı sıralar­ da, ilk kez Flüsrev Paşa tarafından fes Tunus’tan getirilerek kal­ yoncu askerine giydirilmişti. Selâmlık töreninde, yürüyen gelincik tarlası Sultan Mahmut'un hoşuna gitmiş, ordunun, memurların ve halkın fes giymesi için fermanlar çıkarılmıştır.

Fes ticareti büyük ilgi görmüş, seyyar satıcılar türemiş, hatla Har- biye Nezareti’nin önünde açıkta yapılan bu ticaret sakıncalı görül­ düğünden Olacak, irade-i seniyye ile Flakkâklar Çarşısı’nın Beyazıt Cami duvarı boyunca baraka dükkânlar yapılarak Tunuslu fesçile­ rin faaliyette bulunmalarına olanak yaratılmıştır. Fes ticaretinden büyük kazanç elde edenler yavaş yavaş işyerlerini Kapalı Çarşı’nın Fesçiler ve Kalpakçılar caddelerine kaydırmışlardır. Boşalan

yerle-AIi ERTEM

İstanbul İl Genel Meclisi Üyesi

re de sahhaflar yerleşmiştir. 1894 yılında meydana gelen zelzeleden sonra sahhafların göçü daha da hızlanmıştır. _

6.1.1950 tarihinde çıkan yangınla Hakkâklar Çarşısı’nın bir bö­ lümü büyük zarar gördü, bazı sahhaf dükkânları da bu arada yan­ dı. Yangından sonra İstanbul Belediyesi tarafından.Vali ve Bele­ diye Başkanı Ord. Prof. Dr. Fahrettin Kerim Gökay zamanında,Be­ yazıt Camii çevresinin düzenlenmesi vegenişletilmesi amacıyla ka- ınulaştırıldı. İstanbul Sahhaflar Derneği Fahri Başkanı eski millet­ vekili ve gazeteci Merhum Hakkı Tarık Us’un ve tüm basının, üni­ versite üyelerinin uyarı ve etkisiyle, sahhaflığın ülke kültüründeki yeri ve önemi gözönünde tutularak, Sahhaflar Çarşısı’nın canlan­ dırılması maksadıyla, şehir imar plânına uygun olarak Çarşı’nın ya­ pımına karar verildi.

Çarşının yapımı iki yıl sürdü. 3 Ekim 1952 tarihinde, İstanbul Sahhaflar Derneği adına yaptığım konuşma ile Çarşı hizmete açıl­ dı. Gerek temel atma töreninde, gerek açılış töreninde yaptığım ko­ nuşmalarda, eğitim ve kültürümüzle ilişkisi olan sahhaflığın anlam ve kapsamı, sorunları, geleceği üzerinde durarak yöneticilere yar­ dımcı olmaya çalıştım. Temel atma töreninde yaptığım konuşma­ da, ' ‘BuÇarşı’nınsonsuzluğa değin kalması isteniyorsa, değerli eser­ lerin değersiz ellerde yok edilmesi istenmiyorsa kültür mirasımızın korunmasında sahhaflara yardımcı olunmalı, özellikle kira bedel­ lerinin yüksek olmamasına özen gösterilmelidir. Karşı görüş söz ko­ nusu olursa, Sahhaflar Çarşısı her türlü emtianın satıldığı bir çarşı olacak ve amacından uzaklaşmış bulunacaktır.”

1952 yılında günlük bir gazetede, “ Sahhaflar Çarşısı inşaatı Bitiyor" başlıklı bir yazım yayınlandı. Bu yazıda sahhaflığın ne ol­ duğu, loplumumuzla yakın ilgisini.uvgulamadaki bir yanlışın nele­ re mal olacağını açıkladıktan sonra, yazımı şöyle bitirdim: “ ülkeye turist celbi için türlü olanaklar ararken, gelen turistler arasında Türk­ ologların da bulunduğunu gözönünde tutalım, en ilgi çekici bu kültür kuruluşunu hiç değilse Bat ıhlara karşı gülünç duruma düşürmeye­ lim. Mısır Çarşısı gözümüzün önünde ne düşünüldü, ne oldu!...(2) 12 Eylül’den sonra, sahhaf esnafının maddi yardımlarıyla, ilk mat­ baacımız İbrahim Müteferrika’nın büstünün yapılmasında, Çarşı zeminindeki parkelerin sökülerek beton üzerine tarihi altı köşeli çi­ nilerin döşenmesinde ve Çarşı'nın kapılarının yenilenmesinde hiz­ met ve çalışmalarım olmuştur. Kırk altı yıldır mesleğimin gereği ola­ rak sayısız çalışmalarım yanında. Çarşının yapılmasında ve sahhaf­ lara tahsis edilmesinde, en önemli yanı işyerleri kamulaştırılan sah­ haf esnafının mağduriyetlerinin önlenerek yerleştirilmesinde büyük katkım olmuştur. Başta basın olarak çeşitli kuruluşlar tarafından destek gördüm ve de amacıma ulaştım. Yazımı Savın Rakım Ziya- oğlu'nun “ Yorumlu İstanbul Kütüğü” adlı eserinden aldığım p a ­ saj ile bitirmek istiyorum:

“ Sahhaflar Çarşısı düzenli ve betone olarak 3.10.1952 tarihinde yeniden hizmete açılmıştır. Çarşının inşa ve açılmasında Prof. Gö­ kay, Sahhafların temsilcisi Editör Ali Ertem büyük çaba göstermiş­ lerdir (3)” .

(1) Evliya Çelebi Seyahatnamesi, İstanbul 1314, cilt I, S. 525 (2) Ali Ertem, Son Posta Gazetesi. 27 Nisan 1952, Sahhaflar Çarşısı'nın İnşaatı Bitiyor.

(3) Rakım Ziyaoğlu, Yorumlu İstanbul Kütüğü, İstanbul 1985, S. 265

5

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Ta h a Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Her ne kadar daha ge- niş bir alana yayılmış olsa da elde edi- lecek çözünürlüğün VLT’nin elde etti- ği çözünürlükten daha küçük olmasının nedeni,

► IFLA’nın düşünceyi ifade etme ve bilgilenme özgürlüğü konusunda son derece duyarlı olduğunu belirten Robert Wedgeworth, “Geleceğin bilgi toplumunda fikirlerin

Tremblay çocukların okulun açılmasını takip eden ilk birkaç haftada rahatlayamaması durumunda ailelerin okuldan, rehberlik birimlerinden hatta kendi anne ve babalarından

"Çocuklarım ızı yalnız şah sî hazzımız için sevmekle iktifa etmem eli, neslim izin ve m il­ letim izin istikbâli namına tetkik etmeyi de bir vazife bilm

Evet, büyük sanatçımız Ruhi Su’dan bir pasaport bile esir­ geniyor kimi zaman, ama o küsmüyor, umudunu yitirmiyor, yi­ ne sıcacık sesleniyor dünyamıza.. Bu yaz

The results indicated that non-significant losses in thiamine and riboflavin concentrations for the analyzed samples at three different irradiation dose In contrast,

Prophylaxis versus pre-emptive treatment for infective and inflammatory complications of surgical third molar removal: A randomized, double-blind, placebo-controlled, clinical

Nota yayımı konusunda, ikinci büyük ad olan Udcu Şamlı Selim, önce Hacı Emin Efendi’nin kapak bi­ çimini de kullanarak 70 ka­ dar tek sesli