• Sonuç bulunamadı

İzler Mecmuası Üzerine Bir İnceleme, Açıklamalı Dizin ve Seçilmiş Metinler

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İzler Mecmuası Üzerine Bir İnceleme, Açıklamalı Dizin ve Seçilmiş Metinler"

Copied!
253
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANABİLİM DALI

YÜKSEK LİSANS TEZİ

İZLER MECMUASI ÜZERİNE BİR İNCELEME, AÇIKLAMALI

DİZİN VE SEÇİLMİŞ METİNLER

HAZIRLAYAN

Yeliz GENÇASLAN

DANIŞMAN

Yrd. Doç. Dr. Hatem TÜRK

(2)

KABUL VE ONAY SAYFASI Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürünün Onayı.

.... / .... / ... Doç. Dr. Sedat MADEN

______________________ Enstitü Müdürü İmza:

Bu tezin Yüksek Lisans tezi olarak Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı standartlarına uygun olduğunu onaylarım

Prof. Dr. Metin AKAR ____________________ Anabilim Dalı Başkanı İmza:

Bu tezi okuduğumuzu ve Yüksek Lisans tezi olarak bütün gereklilikleri yerine getirdiğini onaylarız.

Yrd. Doç. Dr. Hatem TÜRK _____________________ Tez Danışmanı İmza:

Jüri Üyeleri İmza

Yrd. Doç. Dr. Fikret USLUCAN _________________________

Yrd. Doç. Dr. Hatem TÜRK _________________________

(3)

ÖZET

Bu çalışma, Giresun’un önemli mecmualarından biri olan İzler Mecmuası üzerinedir. Mecmua çeşitli açılardan incelenmiştir. İzler, 21 Şubat 1924 ile 15 Mart 1927 tarihleri arasında yayımlanmıştır.

Bu çalışma üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde İzler, şekil özellikleri, yayın politikası, yazar kadrosu ve edebi türler bakımından incelenmiştir.

İkinci bölümde, sayılarına, yazar adına ve konu başlıklarına göre tahlili fihriste yer verilmiştir.

Üçüncü bölümde İzler Mecmuası’ndan bazı metinlerin Latin alfabesine aktarımı yapılmıştır.

(4)

ABSTRACT

This study is about one of the most important journal, “İzler Magazine”. The magazine has been examined from variey of aspects. İzler, was published between 21 February 1924 and 15 May 1927.

This study consists of three chapters. In the first chapter, İzler was examined from the point of form features, plan peculiarity, writers, publication policy, literary genres.

In the second chapter, its analysis was given in the index according to numbers, name of writer and the subject titles.

In the third chapter, some texts from İzler Magazine were transcripted to the Latin alphabet.

(5)

İÇİNDEKİLER

KABUL VE ONAY SAYFASI ... II ÖZET...III ABSTRACT ... IV KISALTMALAR ...VIII ÖN SÖZ... IX GİRİŞ ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM... 3

1. İZLER MECMUASI’NIN SANAT VE KÜLTÜR HAYATIMIZDAKİ YERİ 3 1.1. Mecmuanın Şekil Özellikleri ... 3

1. 2. Mecmuanın Yayın Politikası... 6

1. 3. Mecmuanın Yazar Kadrosu... 15

1. 4. Mecmuanın Edebî Faaliyetleri ... 20

1. 4. 1. Şiirler... 20

1. 4. 2. Hikâyeler ... 22

1. 4. 3. Tercümeler ... 23

1. 4. 4. Edebiyatla İlgili Yazılar ... 23

1. 4. 5. Mektuplar ... 23

1. 4. 6. Hatıralar... 24

1. 4. 7. Gezi Yazıları ... 24

1. 5. İzler Mecmuası’na Ait Kimlik Bilgileri ... 26

İKİNCİ BÖLÜM ... 29

2. TAHLİLİ FİHRİST ... 29

2. 1. Sayılarına Göre... 29

2. 2. Yazar Adına Göre ... 63

2. 3. Konu Başlıklarına Göre... 96

2. 3. 1. Şiirler... 96 2. 3. 2. Tercümeler ... 104 2. 3. 3. Hikâyeler ... 105 2. 3. 4. Mektuplar ... 105 2. 3. 5. Hatıralar... 106 2. 3. 6. Özdeyişler ... 107 2. 3. 7. Nutuklar ... 107

2. 3. 8. Edebiyatla İlgili Yazılar ... 108

2. 3. 9. İlmî ve İçtimâî Yazılar ... 109

2. 3. 10. Fennî, İktisâdî ve Tıbbî Yazılar ... 111

2. 3. 11. Gezi Yazıları ... 113

2. 3. 12. Sporla İlgili Yazılar... 114

2. 3. 13. Mecmua Hakkındaki Yazılar ... 115

2. 3. 14. Giresun İle İlgili Yazılar ... 115

2. 3. 15. Diğer Yazılar ... 115

2. 3. 16. Röportajlar... 118

(6)

2. 3. 17. 1. Güncel Haberler ... 118

2. 3. 17. 2. Mecmuayla İlgili Haberler ... 123

2. 3. 18. Reklamlar ... 123

2. 3. 19. İlanlar ... 125

2. 3. 19. 1. Mecmua İlanları ... 125

2. 3. 19. 2. Kitap İlanları ... 127

2. 3. 19. 3. Bilmecelerle İlgili İlanlar ... 127

2. 3. 20. Teşekkür, Tebrik ve Ricalar ... 128

2. 3. 21. Özür ve Tashihler ... 129

2. 3. 22. Telgraflar... 130

2. 3. 23. Mecmuanın Yazarlara Notları... 130

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM ... 131 3. SEÇİLMİŞ METİNLER ... 131 3. 1. Maksad ... 131 3. 2. Hasret Geceleri... 131 3. 3. Gönül İzleri ... 132 3. 4. Gurbet İzleri… ... 132 3. 5. -İzler, Sana- ... 134

3. 6. Giresun’da On Beş Gün/ Yurdumuz İki Yaşında ... 134

3. 7. İçtimâî Musâhabe: Serpûş Nedir ... 137

3. 8. Son Yalvarış ... 140

3. 9. Cumhuriyet Marşı ... 140

3. 10. Taze Dertler... 141

3. 11. Bir Mektup: İzler’e... 142

3. 12. Dar-ül-Bedayi Giresun’da ... 142

3. 13. İzler’in On Beş Günü/ On Sekiz Aydan Sonra ... 144

3. 14. İzler’in On Beş Günü/ 29 Teşrin-i Evvel- Cumhuriyet Bayramı ... 145

3. 15. Varyete Heyeti ... 146 3. 16. Sılada Akşam ... 147 3. 17. Sevgilim ... 148 3. 18. Ayrılık ... 149 3. 19. Mahkeme Şehrimizde ... 149 3. 20. Tayyâre Cemiyeti ... 150 3. 21. Serenadlar/ Birebir ... 151 3. 22. Hayırkâr Simalar ... 152

3. 23. İktisâdî Bahisler/ Bir Fındık Kooperatifine Şiddetle İhtiyaç Vardır ... 153

3. 24. Giresun Tayyâreye Ne Veriyor? ... 154

3. 25. Halk Dershanesi ... 155

3. 26. Edebiyat Nedir?... 156

3. 27. Ak-Su ... 158

3. 28. Görele’de İçtimâî Hareketler... 160

3. 29. Muâllimler Birliği ... 161

3. 30. Cumhuriyet... 162

3. 31. Köyden Köye: / Masal Gibi ... 163

3. 32. Tayyâre Marşı ... 164

3. 33. “Fatma’ya” ... 164

3. 34. Anafartalar Kumandanı Reis-i Cumhur Gazi Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine ... 166

(7)

3. 35. Buhran ... 167

3. 36. Akengin Bey’in Bir Mektubu... 168

3. 37. On Beş Günün İzleri/ Bir Temsil ... 169

3. 38. Bir Tesîd... 170

3. 39. “Mahallem”den:/ İlk Tesadüf... 171

3. 40. Sembolizm ... 172

3. 41. Cehennemlik ... 176

3. 42. Tirebolu’da Türk Ocağı... 177

3. 43. “Mahallem”den/ İkinci Tesadüf ... 178

3. 44. Giresun’da Eski Bayramlar ... 179

3. 45. Melih’in Çocukluğu Mektebe Giderken/ Yumurta Döğüşü... 180

3. 46. Yuvamın Kuşuna... 182

3. 47. Sanırdım Ki… ... 184

3. 48. Sen Hortlarsın! ... 184

3. 49. Geceler ... 185

3. 50. Trabzon Musikî Heyeti ... 186

3. 51. Giresun!.. Giresun!... 188

3. 52. Milli Sahne Heyeti ... 192

3. 53. Can Bey Geldi ... 193

3. 54. Felek ... 194

3. 55. Ayrılık Geceleri/ 1... 195

3. 56. Giresun’da Eski Tiyatro ... 196

3. 57. Latin Harfleri Kabul Olunursa ... 201

3. 58. Yarın Bayram ... 202

3. 59. Müjde ... 204

3. 60. Eski Hikâye:/ Aykırı Aşk ... 205

3. 61. Doktor Memduh Necdet Bey’in Nutku... 213

3. 62. Son Dakika ... 216

3. 63. İzler Anadolu’da... 217

3. 64. Memleket Edebiyatı ... 218

3. 65. Giresun Terennüm Ediyor... 223

3. 66. Yâr İle Yârenlik... 227

3. 67. Bir Âlem... 228 3. 68. Git.. Git! ... 229 3. 69. Gittiğin Gece ... 230 3. 70. Pey... 231 3. 71. Engel ... 231 3. 72. Çal Delikanlı! ... 232 3. 73. Dağlarda ... 233 3. 74. “Bağlama” ya ... 234 3. 75. Sularda ... 235 3. 76. Nefes ... 237 3. 77. Çakır Keyif... 239 3. 78. Aksu ... 239 SONUÇ... 241 KAYNAKLAR ... 242 ÖZ GEÇMİŞ... 243

(8)

KISALTMALAR

c. : cilt Dr. : Doktor İst. : İstanbul KE. : Kanûn-i Evvel KS. : Kanûn-i Sânî nr. : numara s. : sayfa

TDK. :Türk Dil Kurumu TE. : Teşrin-i Evvel TS. : Teşrin-i Sânî Yay. : yayınları

(9)

ÖN SÖZ

Kültürel hayatımızı etkileyen süreli yayınların Türk edebiyatı tarihinde önemli bir yeri vardır. Süreli yayınlar, yayımladıkları yazılarda halkı bilinçlendirmenin yanı sıra ilmi, felsefi, edebi ve sanatsal yazılarla da kendilerinden sonraki nesillere kalarak bir kültür taşıyıcılığı görevi yapmaktadırlar.

Bir döneme tanıklık eden süreli yayınların incelenmesi, kültürel, sanatsal ve toplumsal hayatın aydınlanmasına, o dönemler hakkında farklı bir bakış açısı kazanılmasına kaynaklık etmektedirler.

Tanzimat dönemi ile birlikte edebi türlerde görülen değişikliklerin yanı sıra basın yayın faaliyetleri de önem kazanmıştır. İlerleyen dönemlerde varlığını ve etkisini giderek arttırmaya başlayan gazete ve dergicilik faaliyetleri sadece İstanbul’la sınırlı kalmayarak, küçük şehirlerde de etkili olmaya başlamıştır. Yeni cumhuriyetin ilk dönemlerinde yayın hayatına başlayan İzler Mecmuası da bu küçük kentlerden biri olan Giresun’da ortaya çıkmıştır.

21 Şubat 1924’ten 15 Mayıs 1927’ye kadar yayın hayatında kalan İzler Mecmuası, yirmi yedi sayı çıkmıştır. Giresun’da gençlerin bir araya gelerek kurdukları Giresun Bilgi Yurdu, kentin kültür ve sanat yaşamının belirleyicilerinden olmuştur. İzler Mecmuası da en başta Giresun Bilgi Yurdu’nun bir yayın organı olarak faaliyet göstermekteyken daha sonraları Bilgi Yurdu’ndan ayrılan İzler, ayda iki defa yayımlanmaya devam eder.

İzler, kültür, sanat ve edebiyat mecmuasıdır. Her bakımdan kendini geliştirmeye çalışan İzler, yayımladığı yazılarla yeni cumhuriyete, Atatürk’e ve inkılâplarına olan bağlılığını göstermiştir. Atatürk’ün açtığı yolda kültür ve sanata ayrı bir hassasiyet gösteren İzler, genç kadrosuyla Giresun’da ilgi görmüştür.

Çalışmamız üç bölümden oluşmaktadır. Giriş bölümünde İzler’in yayımlandığı tarihlerde Giresun’da çıkan diğer gazete ve mecmualar hakkında kısaca bilgi verilmeye çalışılmıştır.

Birinci bölümde İzler’in kültür hayatımızdaki yeri, mecmuanın şekil özellikleri, yayın politikası, yazar kadrosu ve edebi faaliyetleri hakkında bilgi verilmeye çalışılmıştır.

(10)

İkinci bölümde İzler’in tahlili fihristi verilmiştir. Tahlili fihrist sayılarına, yazar adına ve konu başlıklarına göre olmak üzere üç ayrı başlık altında incelenmiştir.

Üçüncü bölüm seçilmiş metinlerden oluşmaktadır. İzler’de bulunan bazı şiir ve yazılar Osmanlı Türkçesi’nden Türkiye Türkçesi’ne aktarılmıştır. Metinler arasında okunamayan kelimeler, bilgisayar ortamında var olan eski yazılı metinlerden kopyalanarak metin içersinde gösterilmiştir. Geçen zamana bağlı olarak okunması imkansız düzeyde bulunan silinmiş kelimelerin olduğu kısımları (???) şeklinde gösterilmiştir.

Çalışmamızda birinci bölümünün sonuna İzler mecmuasına ait kimlik bilgileri verilmiştir.

Çalışmamızın sonuna yararlandığımız kaynakları gösteren “Kaynaklar” bölümü yerleştirilmiştir.

Çalışmamızda bize güvenerek desteğini esirgemeyen, her zaman daha ilerisi için yol gösterip teşvik eden kıymetli hocam Yrd. Doç. Dr. Hatem TÜRK’e bize kazandırdığı her şey için minneti borç bilirim. Her zaman yanımda olup bana güç veren aileme sonsuz teşekkür ederim.

Çalışmamızın eksiklileri ve hataları olabilir. Bu nedenle şimdiden karşılaşılabilecek yanlışlıklar için özür dilerim.

Yeliz GENÇASLAN Giresun - 2013

(11)

GİRİŞ

İzler gibi ulusal boyuta yaklaşan bir yayın organına sahip olan Giresun’da daha başka kaliteli yayın organlarının bulunması kuvvetle muhtemel görünmektedir. Bu bağlamda yapılabilecek ayrıntılı bir çalışma, hem Giresun basını hem de Giresun edebiyat ve kültürü için önemli verileri sunacağı gibi Türk edebiyat ve sanatına da önemli katkılar sağlayacaktır. Zamanın şartlarına göre İstanbul’dan oldukça uzakta bulunan Giresun, hem basın olarak hem de edebiyat ve sanat açısından önemli verileri içinde barındırsa da sonradan üzerinde yeterli çalışmalar olmadığı için olacak edebiyat, sanat ve basın dünyasına katkısının gerektiği düzeyde olduğunu söylemek güçtür. Bu konuda yapılacak çalışmaların bütün bunlara katkısının olacağı kesindir.

Giresun’da yayımlanan süreli yayınlar hakkında tespit ettiğimiz kadarıyla müstakil bir kitap bulunmamaktadır.1

Tespitlerimize göre Giresun’da yayınlanan ilk basın organlarından biri 1910 yıllarında çıkan Giresun gazetesidir. Sahib-i imtiyazı ve müdür-i mesulü Mehmet Hamdi’dir. Giresun Matbaası’nda basılmıştır. Gazetenin kaç sayı çıktığı ve ne zaman kapandığı tam olarak bilinmemektedir.

Giresun’da çıkan bir diğer gazetede de Karadeniz gazetesidir. Pazartesi günleri yayınlanan gazetenin sahibi ve müdür-i mesulü Mehmet Hamdi iken on dördüncü sayıdan sonra Dr. Ali Naci bu göreve gelir. Giresun Matbaası’nda basılmıştır. Gazetenin kaç sayı çıktığı ve ne zaman kapandığı tespit edilememiştir.

Giresun Maarif gazetesi Mart 1911’de çıkmıştır. Perşembe günleri neşrolunan gazetenin sahib-i imtiyazı ve müdür-i mesulü İbrahim Halil’dir. Giresun Matbaası’nda basılan gazetenin kapanış tarihi kesin olarak bilinmemektedir.

Kavlak gazetesi, Giresun’da haftada bir çıkan mizah gazetesidir. İlk sayısı Ocak 1912 yılında çıkmıştır. Sahib-i imtiyazı ve müdür-i mesulü Dava vekili Ali Osman’dır. Giresun Matbaası’nda basılmıştır. Kapanışı hakkında kesin bir bilgi yoktur.

Hadim-i Millet, haftada bir defa pazar günleri çıkmıştır. Mart 1912’de çıkmaya başlayan gazetenin sahib-imtiyazı ve müdür-i mesulü Ahmet Ziyaeddin’dir.

1Bu konuda bizim de yararlandığımız kaynak için bkz; Hüseyin Albayrak, “Milli Mücadele’de

Giresun Basını”, Giresun Tarihi Sempozyumu (24- 25 Mayıs 1996), İst.: Mega Basın Yayın, 1997, s. 286-311.

(12)

Giresun Matbaası’nda basılmıştır. Kaç sayı çıktığı ve ne zaman kapandığı bilinmemektedir.

Işık gazetesi 1 Nisan 1918 yılında çıkmaya başlamıştır. Sahib-i imtiyaz ve müdür-i mesulü Cemşidzâde Ahmet Nuri, başmuharriri Uşşakizâde Hayrünnisa Cemil ve Topaloğlu Osman Fikret’tir. İbrahim Hamdi Kitapçı, Ethem Naci Bayezidoğlu, Dr. Naci Duyduk, Can Akengin, Kaymakam Niyazi Tayyip gibi isimler yazar kadrosundadır. On beş günde bir yayımlanmaktadır. Giresun Matbaası’nda yayımlanmıştır.

Mehmet Hamdi’nin çıkardığı Karadeniz gazetesi kapandıktan sonra 27 Mart 1919’da yeniden çıkmaya başlamıştır. Haftada bir kere çıkan gazetenin müdür-i mesulü Dr. Ali Naci’dir. Giresun Matbaası’nda çıkmaya başlayan gazete daha sonraları Işık kitabevinde çıkmaya başlamıştır. Tam koleksiyonu bulunamamıştır.

Gedikkaya, Şubat 1920 yılında çıkmıştır. Sahibi ve başyazarı Feridunzade Osman (Topal Osman Ağa), müdürü ise Cemşidzade Ahmet Nuri’dir. İdarehanesi Işık kitabevidir, Giresun Matbaası’nda basılmıştır. Haftalık çıkmıştır ve aynı yıl kapanmıştır.

Yeni Giresun Mecmuası 29 Kasım 1920’de çıkmıştır. Sahibi ve müdürü Cemil Ragıp, başyazarı da Bekir Sükûtî (Kulaksızoğlu)’dir. Giresun Matbaası’nda basılmıştır. Işık kitabevinde hazırlanmıştır. Tam koleksiyonu bulunamamıştır.

Yeni Yol gazetesi cumhuriyetin ilk yıllarında çıkmıştır. Sahibi ve başyazarı Bekir Sükuti (Kulaksızoğlu) olan gazete Yeni Yol matbaasında basılıyordu. Tam olarak hangi ayda çıktığı tespit edilememiştir. Yeni Yol gazetesi Giresun’dan sonra 16 Eylül 1924’dan itibaren Trabzon’da çıkmaya başlamıştır.

Halk Sesi adıyla Giresun’da çıkan bir gazete olduğunun bilinmesi dışında gazete hakkında kesin bilgiler bulunmamaktadır.

Giresun’da 1910’lu yıllardan başlayarak İzler Mecmuası’na kadar olan sürede çıkan gazeteler hakkındaki bilgiler, eksiklikleri ve kesin olmayan bilgileriyle bu şekilde özetlenebilir.

(13)

BİRİNCİ BÖLÜM

1. İZLER MECMUASI’NIN SANAT VE KÜLTÜR HAYATIMIZDAKİ YERİ

1.1. Mecmuanın Şekil Özellikleri

İzler Mecmuası’nın ilk sayısı 21 Şubat 1924 tarihinde, son sayısı da 15 Mayıs 1927 tarihinde neşrolunmuştur. Yaklaşık olarak üç buçuk yıl yayın hayatında kalan İzler, yirmi yedi sayı çıkmıştır. Mecmua on beş günde bir yayımlanmıştır. Fakat bazen çeşitli sebeplerden dolayı mecmuanın birkaç ay veya birkaç hafta yayımlanmadığı da olmuştur.

Mecmua 25x35 cm ebadındadır. İzler’in onuncu sayısı hariç tüm sayılarında ön dış kapak vardır. Bu kapaklarda başlık klişesinde büyük puntolarla, eski yazıyla ve harekeli olarak “İzler” yazılıdır. Birinci sayının başlık klişesinin hemen altında tarih yazılıdır. Başlık klişesinin sağ üst köşesinde mecmuanın idarehanesi, sol üst köşesinde ise sayısı yazılıdır. İkinci sayıdan yirmi altıncı sayıya kadar başlık klişesinin sağ üst köşesinde mecmuanın numarası, sol üst köşesinde tarihi yazılıdır. Yirmi altıncı ve yirmi yedinci sayılarda ise numara ve tarihler mecmuanın sağ ve sol alt köşelerinde yazılıdır. Mecmuanın üçüncü sayısından yirmi altıncı sayısına kadar ön dış kapağın sağ alt köşesinde mecmuanın fiyatı, sol alt köşesinde de matbaası yazılıdır. Yirmi altıncı ve yirmi yedinci sayıda mecmuanın fiyatına ver verilmemiş, matbaa da kapağın alt köşesine yazılmıştır.

İzler’in ön dış kapaklarında orta bölümde genelde Giresun’a ait manzara fotoğrafları vardır. Bazı sayılarda orta bölümde mündericata yer verilirken bazı sayılarda da Giresun’un önemli şahsiyetlerinin ve sporcularının fotoğrafları vardır. Bunun yanı sıra İzler’in üçüncü sayısında İsmet İnönü’nün fotoğrafı, dördüncü sayıda bir kadın resmi, on dokuzuncu sayıda Sivas’a ait bir fotoğraf, yirminci sayıda da Can Akengin’in fotoğrafı ve yirmi yedinci sayıda Amasya’ya ait bir fotoğraf vardır.

İzler’in bazı sayılarında iç kapak da kullanılmıştır. Bu kapaklarda da yine Giresun’a ait manzara fotoğrafları, Giresun’un ünlü simalarının fotoğrafları ve

(14)

mündericatlara yer verilmiştir. Beşinci ve on altıncı sayıda Mustafa Kemal Paşa’nın, on üçüncü sayıda da İsmet İnönü’nün fotoğrafları iç kapakta kullanılmıştır.

Mecmua’nın başlık klişesi; iç kapağı olanların iç kapağın üst köşesinde, iç kapağı olmayanların birinci sayfalarının üst köşesinde, ön dış kapaktakinden daha küçük punto kullanarak, eski harflerle ve harekeli olarak çerçeve içinde yazılıdır. Başlık klişesinin hemen altında “on beş günlük mecmua” yazılıdır. Fakat bu sadece birinci sayıda görülmektedir. Daha sonraki sayılarda bu ifadeye yer verilmemiştir. Yedinci sayıya kadar başlık klişesinin altında yazı yazılmamışken yedinci sayıdan son sayıya kadar başlık klişesinin altına “Anadolu’muzun iyilik ve güzellik izleri” yazılıdır. Birinci sayıda başlık klişesinin sağ köşesinde çerçeve içinde mecmuanın idarehanesi, sol köşesinde de sahibi yazılıdır. İkinci sayıdan on sekizinci sayıya kadar başlık klişesinin sağ köşesinde çerçeve içinde mecmuanın sahibi, sol köşesinde de müdürü yazılıdır. On sekizinci sayıdan son sayıya kadar da başlık klişesinin sağ köşesinde çerçeve içinde mecmuanın numarası, sol köşesinde de da tarihi yazılıdır.

İzler’in birinci sayısı Bilgi Yurdu’nda çıkmıştır. Sahibi Cemil Hüseyin’dir. Daha sonraki sayılarında Bilgi Yurdu’ndan ayrılan İzler’in sahibi değişmezken müdürü Nuri Ahmet olmuştur. Yönetici kadrosunda fazla değişiklik gözlenmeyen İzler’de on sekizinci sayıdan itibaren mecmuanın sahipleri Akengin [Can AKENGİN], Cemil Hüseyin ve Nuri Ahmet’tir. Mecmuanın müdürü de yine Nuri Ahmet’tir.

İzler Mecmuası kapaklar hariç genelde on altı sayfa şeklinde çıkmıştır. İç kapaklar bazen sayfa sayılarına ilave edilmiş bazen edilmemiştir. Dokuzuncu sayı on yedi sayfa, on iki, on dört ve on beşinci sayılar on sekiz sayfadır. Mecmuanın onuncu ve on birinci sayıları birlikte yayımlamıştır ve otuz beş sayfadır. Ayrıca bu sayının sonunda sekiz sayfalık ilan sayfası bulunmaktadır. İzler’in sayfaları genelde iki veya üç sütun şeklinde düzenlenmiştir.

Mecmuanın ciltleri konusunda yirmi dördüncü sayıya kadar bilgi verilmemiştir. İzler yirmi dördüncü sayıda, bu sayıyla birlikte ikinci cildi tamamladıklarını ve sayı itibariyle ikinci seneye başladıkları hakkında bilgi vermiştir.

İzler’in idarehanesi birinci sayıda Giresun Bilgi Yurdu olarak gösterilmiştir. İkinci sayıda Bilgi Yurdu’dan ayrılan İzler’in son sayıya kadar idarehanesi Giresun Işık Yurdu’dur.

(15)

İdarehane gibi mecmuanın matbaasında da değişiklik söz konusudur. Birinci sayıda İzler’in matbaası Giresun Yeni Yol matbaasıdır. İkinci sayıdan son sayıya kadar mecmua, Işık Yurdu’na ait olan Giresun Işık matbaasında basılmıştır.

Mecmuanın fiyatı 15 kuruştur. Yirmi yedi sayı boyunca bu fiyat hiç değişmemiştir.

İzler’in abonelik bilgileri her sayıda belirtilmemiştir. Beşinci ve altıncı sayıda şu şekildedir:

“Giresun için abone kaydetmiyoruz. Hariçten isteyenlere abonesi- altı aylık

abonesi (180) kuruştur.” (İzler nr. 5: 15)

Sekizinci sayıda, Muhterem Karilerimize başlıklı yazıyla neden Giresun’dan abonelik kaydetmediklerini ve abonelik bilgilerini şu şekilde açıklamışlardır:

“Birçok müracaatlar ve ısrarlar üzerine bu nüshamızdan itibaren artık abone

kaydetmeğe başlıyoruz. Şimdiye kadar Giresun’umuz için abone kaydetmememizin yegâne sebebi, mahza sevgili hemşerililerimize bir de bizim yük olmak istememizden başka bir şey değildi. Biz de bilahare anladık ki yolumuzda yürüyebilmemiz için abone yazmağa ihtiyaç vardır. Biz elimizden geldiği kadar mecmuayı büyük bir itina ile tanzim ve tertip etmeğe çalışıyoruz. Bizim bu ceht ve gayretimize karşılık karilerimizde kendilerine tertip eden eser teşviki esirgememelerini istirham edeceğiz. Mecmuamızın temin-i hayatı satışının, abonelerinin, çoğalması nispetinde kabul olur. Abonelerimizin miktarı ne kadar çok olursa biz de o derece fedakârlık etmeğe muvafık oluruz. “İzler” kendi matbaasında tab olunan bir mecmuadır. Binaenaleyh neşriyatımızı tatil edeceğimizden katiyen ihtiraz edilmelidir.

Muhterem karilerimizden göreceğimiz bu rağbet nispetinde, daima tekâmüle doğru yürüyeceğimizi vaat eyleriz.

Senelik abonemiz (360) altı aylığı (180) kuruştur.” (İzler nr. 8: 16)

Dokuzuncu, on dördüncü ve on beşinci sayılarda abonelik bilgileri, seneliği 360 kuruş, altı aylığı da 180 kuruştur. Geri kalan sayılarda mecmuanın abonelik şartları hakkında bilgi yoktur.

Mecmuanın tüm sayılarında arka kapak yoktur. Sekizinci, on ikinci, on dördüncü ve on beşinci sayıda arka kapak vardır. Arka kapağı olan sayıların ve diğer bazı sayıların son sayfalarında ilanlar, reklamlar, kitap tanıtımları, gazete ve mecmualar hakkında bilgi, teşekkürler ve yeni istidâtların yazıları vardır.

(16)

İncelemelerimiz sırasında İzler mecmuasının neden kapandığına dair herhangi bir bilgiye rastlamadık. Fakat yirmi yedinci sayıdan sonra İzler, yeni bir sayı çıkarmamıştır.

1. 2. Mecmuanın Yayın Politikası

İzler Mecmuası ilk sayısını Giresun’da 1924 yılında çıkararak yayın hayatına girmiştir. Tarih olarak incelendiğinde mecmua, cumhuriyetin ilanından yaklaşık dört ay sonra çıktığı görülür. Bu açıdan bakıldığında İzler Mecmuası için uzun savaşların yaşandığı, ağır bedellerin ödendiği ve acıyla geçen zor yılların ardından yeni bir cumhuriyetin taze ve güzel nefesi, “iyilik izleri” diyebiliriz. Giresun Kurtuluş Savaşı’nın yoğun yaşandığı yerlerin biraz uzağında kalan bir şehir olsa da savaş bu şehri de etkilemiş, acı kayıplar vermiştir. Yoksulluk ve yokluğa inat Giresun, yeni kurulmuş cumhuriyete sıkı sıkıya bağlanmıştır. İşte İzler böyle bir tablo içinde tüm olumsuzluklara rağmen yeşeren bir filiz gibi umut verici olmuştur.

İzler ilk sayısını Giresun Bilgi Yurdu’nda çıkarmıştır. Kendisini on beş

günlük mecmua olarak okuyucularına tanıtmıştır. Birinci sayfasında “Maksad” adlı

yazı bir ön söz niteliği taşımaktadır ve bu yazıda İzler, yayın amaçlarını şu sözlerle anlatmaktadır:

“Bilmem söylemeye lüzum var mıydı… Bu; yurdumuzun iyi ve güzel maksadıdır. Yazılarımızı görenler, velev en kestirme bir yoldan olsun ne yapmak istediğimizi derhal takdir edeceklerdir. Menendsiz Giresun’umuz- çok defa ve haklı olarak söylenir-harikalar diyarıdır. Ve biz, bu müstesna memleketin naçiz evlatları, ona, dilimizin döndüğü ve gücümüzün yettiği kadar hizmet etmek istiyoruz. Bu mukaddes vazifeyi başarabilirsek ne mutlu bize…” (İzler nr. 1: 1)

Buradan da anlaşıldığı üzere İzler, Giresun’a hizmet amacıyla yola çıkmıştır. Gençlerden oluşan yazar kadrosu, kendilerine ve birbirlerine olan güvenleriyle başarılı olacaklarını ve yazılarıyla da bunu kanıtlayacakları iddiasıyla mecmuayı çıkarmaya başladıklarını duyurmuştur.

İzler’in birinci sayısının çıktığı tarihlerde Bilgi Yurdu da ikinci yaşına girmiştir. Bilgi Yurdu Giresun’da 1923 yılında kurulmuş bir sivil toplum örgütüdür. Giresun Bilgi Yurdu’nun açılmadan önceki ismi Türk Ocağı idi. “Giresun Türkocağı

şubesi ise ilk olarak 1333/1917 yılının Ağustos ayında açılmış ve faaliyetlerine başlamıştır. Ocak faaliyetlerine İstanbul Türkocağı’nın programını hiç

(17)

değiştirmeden aynen kabul ederek başlamıştır. Giresun Türkocağı düşüncelerini 15 günde bir çıkardıkları “Ana Türk Yurdu” adlı dergi sayesinde kamuoyu ile paylaşmaya başlamış idi. 1918 yılında Giresun Türkocağı faaliyetlerine ülkenin içinde bulunduğu sıkıntılı durumdan dolayı bir süre ara vermek zorunda kalmıştır.

1923’te Giresun’da kurulan Bilgi Yurdu Derneği’nin 1925 yılında adını Türkocağı’na dönüştürmesiyle birlikte ocak faaliyetleri yeniden başlamıştır. Atatürk, 19 Eylül 1924 yılında Giresun’u ziyareti sırasında Bilgi Yurdu Derneği’nin “emvâl-i metrûkeden tahsis edilecek sağlam ve büyük bir binaya taşınmasını ve derneğin Türkocağı’na dönüşmesini” tavsiye etmiştir.

(…)

20 Şubat 1925 günü yapılması düşünülen Giresun Türkocağı açılış merasimi Giresun’da çıkan bir yangın üzerine bir hafta ertelenmiştir. Resmî ocak açılış 27 Şubat 1925 tarihinde gerçekleştirilmiştir. 13 Mart 1925 tarihinde Giresun Türkocağı Şubesinin ilk idare heyetinin tespiti için seçim yapılmıştır. Yapılan seçime derneğe kayıtlı 123 üye katılmıştır. Seçimler sonucunda Başkan: Liman Reisi Hilmi Bey, Kâtip: Taçalizâde İzzet Bey, Muhasip: Aykut Alpzâde Muzaffer Bey, Veznedar: Ali Efendizâde Cemin Bey, Murahhas: Celal Bey seçilmişlerdir.

(…)

Giresun Türkocağı kuruluşundan itibaren yöremizdeki sosyal ve kültürel faaliyetlerin canlandırılması ve güçlendirilmesi için çalışmalar başlatmıştır. Diğer vilayetleri ocak temsilcileri şehrimize davet edilerek spor müsabakaları yapılmaya başlanmıştır.

(…)

1926 yılında Şebinkarahisar Mebusu Mehmet Emin Yurdakul Giresun’a gelerek Türkocağı’nda bir gün geçirmiştir. Mehmet Emin Bey ocakta gençlerle sohbet etmiş, onlara bazı şiirlerini okuyarak sohbete renk katmıştır. İlk olarak 1926 yılında Erkek ve Kız Orta Mektepler musiki muâllimesi Nebahat Hanım ocak üyeliğine kabul edilmiş ve ocağın musiki başkanlığına getirilmiştir. Nebahat Hanım yaptığı çalışmalar neticesinde bir musiki konseri de tertip etmiştir.

Türkocakları musikiye büyük önem vererek Türk musikisi ve Batı musikisi Trabzon Türkocağı Musiki Heyeti, Giresun Türkocağı’nda bir konser vermiş, Süreyya Hulusi Hanım konser sonunda “Medeniyetçilik ve İnkılâplar” konulu bir de

(18)

konferans vermiştir. 1926 yılı faaliyetleri içinde Millî Sahne tarafından “Sekizinci” adlı piyes sahnelenmiştir.

1927 yılında yapılan kongrede Reis: Dr. Zeynelabidin Bey, Kâtip: Keldaracızâde Muzaffer Mehmet Bey, Muhasip: Ticaret Odası Başkâtibi Osman Bey, Veznedar: Ekmekçivelizâde Rasim Bey, Murahhas: Operatör Necdet Bey, Aza: Topalzâde Fikret Bey, Aza: Cemşitzâde Nuri Ahmet Bey yönetime seçilmişlerdir.

1927 yılı faaliyetleri içinde ise Giresun Valisi Rami Bey’in Hanımı Bedia Hanım’ın himayesinde Türkocağı büyük salonunda musiki şubesi tarafından bir müsamere tertip edilmiştir. Şehrimizde okuma-yazma bilmeyen isteklilere yönelik olarak ücretsiz okuma-yazma dersleri verilmiştir. Ankara’daki kurultaya ocağımızı temsilen Doktor Necdet Bey katılmıştır.”

(http://www.giresunturkocaği.org/tr/default.aspx)

Bu bilgilerden sonra Giresun Bilgi Yurdu için sanata, sportif faaliyetlere ve eğitime oldukça önem verdiklerini söyleyebiliriz. İzler’de de sık sık haberlerine rastladığımız gibi çeşitli konferanslar, kültürel, sosyal ve sportif etkinlikler düzenlemişlerdir.

Bilgi Yurdu 1924 yılında, yaptıkları faaliyetler dışında bir de mecmua çıkarmaya karar vermiştir. İşte bu mecmua da adını İzler olarak koymaya karar verdikleri İzler Mecmuası’dır. İzler, Bilgi Yurdu’nun faaliyetlerini aktarmada önemli görev üstlenmiştir. İzler’in hemen hemen her sayısında Türk Ocağı’nın yapmış olduğu seçimlerin, konserlerin, oyun temsillerinin, spor müsabakalarının, konferansların haberleri ve bu faaliyetlerin notları vardır.

İzleri’in ilk sayısında Bilgi Yurdu’nun geçirdiği bir yıl, Bilgi Yurdu’nun ikinci yaşını kutladıkları gecede anlatılmıştır. Bu gecede konuşan Cemil Hüseyin, Bilgi Yurdu’nun geçmişini, yaşadığı olumsuzlukları ve tekrardan nasıl bir araya geldiklerini anlattıktan sonra Bilgi Yurdu’nun faaliyetlerini şu sözlerle ifade etmektedir:

“Temsil sahnesinde gençler izamı çalışıyorlar. Halkımız, yurdun asri

temsillerini gördükten sonra tiyatronun büyük büyük manasını artık anlamışlar, zannediyoruz. İstanbul’un en iyi münekkidlerinden olan ve vilayetimiz mebuslarından bulunan Hakkı Tarık Beyefendi Baykuş temsilinde hayrette kaldılar.

[Ve kendi Dar-ül- Bedayi’in en mükellef bir oyununda zannettim.] dediler. Gece dersleri ediyordu. Fakat çıraklar ustaları tarafında derslere gönderilmiyor.

(19)

Hükümetimiz ustaların çıraklarını okutmak mecburiyetinde olduklarını kendilerine bildirmelidir.

Her hafta muntazam konferanslar devam ediyor. Davetimize icabet edip konferans veren muhterem zevata gençlik namına teşekkür ederiz.

Fakat ne yazık ki konferanslar yalnız azalarımıza mahsus kalıyor. Hariçten dinleyenler pek az oluyor.

Halbuki konferanslardan maksadımız halkın istifadesidir. Bu hususta sizlerin propagandalarına muhtacız, bu yurdun musiki kısmı geridir. Memlekette bir bando yapmak istiyoruz fakat bütçemiz yoktur. Sarfiyata mütehammil değildir. Kendi yağımızla kavruluyoruz. İnşallah ilerde müsamerelerden temin edeceğimiz paralarla yapacağız.

Neşriyat şubesi de faaliyete geçmiştir. Yurt namına (İzler) isminde bir mecmua imtiyazı almıştır. Önümüzdeki perşembe ilk nüshası çıkacaktır. Mümkün olduğu kadar nefasetine ve dolgun mündericatlı olmasına gayret edeceğiz.

Kütüphanemizde tarihi, içtimâî, edebi, fennî kitaplarımız vardır. Yurtta her istenildiği zaman okunabileceği gibi imza mukabili her isteyene veriyoruz.

Yurdun istihbarat salonuna İstanbul’da çıkan bilumum gazete ve mecmualar geliyor. Ve işte efendiler en büyük hizmetimiz ancak bu olabiliyor.” (İzler nr.1:

14-15)

Bilgi Yurdu, daha aktif faaliyet göstermek için kendi içinde şubelere ayrılmıştır. Bilgi Yurdu şubeleri, faaliyetleri ve yapmak istedikleri hakkında İzler’in birinci sayısında bilgi verilerek bunlar ilan edilmiştir. Bu şubelerin tasnifi de şu şekilde yapılmıştır:

“Tedrisat Şubesi:

Tedrisat şubesini çıraklara verilen gece dersleri teşkil ediyordu. Kendi manevi iktizası ustaların çırakları derslere göndermemesinden haliyle tedrisat şubesi muattal kalmıştır..

Bu hususta maarif müdürü Ali Nihat Bey’in fikirlerinden istifade edilecektir. İdman Şubesi:

Şimdiye kadar spor, Giresun’umuzda maalesef icra-yı faaliyet edememiştir. Coşkun ve gürbüz gençlerin bütün arzularına rağmen münasip bir sahanın adem-i mevcudiyeti sporu memleketimizde canlandıramamıştır. Kışla meydanının gayr-i

(20)

fenni ve taşlık olması, tayyare hangarının da pek uzak bulunması birer engel teşkil etmektedir.

Hatta spor kulüplerinin verdiği bir raporda saha olmadıkça spor heyetinin hiçbir faaliyet gösteremeyeceği beyan edilmiştir.

Memlekete yakın bir mahalde spor için bir saha aramağa meşgulüz ilkbahara kadar yurdumuza yakışacak güzel bir “stadyum” a malik olacağımızı ümit ediyoruz.

Musiki Şubesi:

Musiki şubesi; sipariş edilmek üzere bulunan yirmi dört parçadan mürekkeb bando ile faaliyete başlıyor.. Bu bando alayı ol surette intihab edilmiştir ki içinden seçilecek kısma bir iki parça ilave etmek şartıyla bir orkestranın dahi temini mümkün olacaktır.

Bando ile memleketin ve orkestra ile de kulübün bu pek mühim eksiği temin edilmiş olacaktır.. İnce saz için muallim arıyor…” (İzler nr.1: 15)

Bilgi Yurdu kurulduktan kısa süre sonra Türk Ocağı’na dönüşmüştür. Bilgi Yurdu yapmaya başladığı faaliyetlerine Türk Ocağı’nda da devam etmiştir. “Türk Ocakları’nın amacı, Türkler arasındaki milli duyguların kuvvetlenmesine, Türklerin refahı ile kültürün geniş bir şekilde kalkınmasına yardımcı olmak, Türk milletinin mertebesini yükseltilip, sosyal ve ekonomik alanda gelişmesini sağlamaktır. Ocak kurulduğundan beri bu yöndeki doğru fikirleri nesilden nesile ulaştırmak için çok önemli çalışmalar yapan okul olmuştur.” (Karaman 2003: 25)

İzler’in yayın hayatında kaldığı süre zarfında Bilgi Yurdu’ndaki ve Türk Ocağı’ndaki gelişmeler bu şekilde özetlenebilir.

Bilgi Yurdu’nun faaliyetlerini yavaşlatmasıyla, İzler de Bilgi Yurdu’ndan ayrılmıştır. İkinci sayısını yaklaşık iki yıl sonra çıkarabilmiştir. Bu kadar uzun bir ayrılığın sebebini İzler, ikinci sayısında şöyle açıklamıştır:

“On sekiz aylık uzun bir iftiraktân sonra “İzler” tekrar çıkıyor.. On sekiz aylık bir tevakkuf devresi..

Söylemesi bile kolay olmayan bu on sekiz ayda, ne için çıkmadık, buralarını uzun boylu anlatmağa bilmeyiz lüzum var mıdır?.

“İzler”in ilk numarası “Bilgi Yurdu”nun hesabına çıkmıştı. Ve o suretle devam edilecekti. Fakat Yurdun faaliyetini tatil etmesinden bu, kabul olmadı.

(21)

Güzide bir heyetin düşünüp not ettiği yüze yakın isimden seçilip beğenilen bu ismin ufûl etmesine razı değildik.. Güzel Giresun’umuzun iyiliği için razı değildik ve en nihayet memlekete faydalı olmak için razı değildik..” (İzler nr. 2: 14)

Bilgi Yurdu’dan ayrılan İzler, Işık Yurdu’nda çıkmaya başlamıştır. İsim hakkı önceden alındığı için ismini değiştirmemiştir. Aynı yönetim ve yazar kadrosuyla çalışmalarına kaldığı yerden devam etmeğe başlamıştır.

İzler Mecmuası’nda dikkat çeken hususlardan ilki, mecmuada bolca fotoğraf, resim, çiçek motifi, kuş ve kedi gibi hayvan resimlerinin kullanılmasıdır. Bazı sayfalarda sayfa kenarlarına süslemeler bile yapışmıştır. Mecmuadaki fotoğrafların büyük çoğunluğu Giresun’a ait fotoğraflardır. Manzara fotoğraflarının yanı sıra Giresun’un önemli şahsiyetlerinden valinin, doktorların, şairlerin, öğretmenlerin, öğrencilerin, sporcuların, sanatçıların fotoğrafları vardır. Hatta sporculardan özellikle fotoğraflarını İzler’e göndermeleri konusunda ricada bulunup bunu mecmuada ilan etmişlerdir. Daha sonra sporculardan gelen fotoğrafları birkaç sayı boyunca yayımlamışlardır. Bunların dışında 9. sayıda İstiklal Harbi’ne ait fotoğrafları da İzler sayfalarında paylaşmıştır. Sadece Giresun ile ilgili değil çevre illerdeki manzara fotoğrafını da mecmuada görmek mümkündür.

İzler, edebiyat, kültür ve sanat mecmuası niteliğindedir. Mecmuada çeşitli edebi türlerde yazılmış yazılar vardır. Şiir ve hikâye bu türlerin başında gelir. İzler, dönemin yoğun siyasi ortamından uzak kalmıştır. Siyasetten uzak kalmasına rağmen İzler, gündemi ve güncel konuları mecmuada sıklıkla işlemiştir. Örneğin şapka kanunu ile ilgili yeni düzenlemede İzler, şapkanın neden giyilmesi gerektiği ve giymenin günah olup olmadığı konularında mecmuda yazılara yer vermiştir. Bir diğer örnek ise Latin harflerinin kabul edileceğinin tartışıldığı tarihlerde İzler, eğer harf devrimi gerçekleşirse yeni harflerin nasıl olacağı konusunda Can Akengin’in

Çakır Keyif şiiri üzerinden yeni harflerin uygulamasını okuyucularına göstermiştir.

Tüm ülkede olduğu gibi Giresun’da da Mustafa Kemal Atatürk’e karşı büyük bir sevgi, saygı ve minnettarlık vardır. Bunu İzler’in sayfalarında birebir görmek mümkündür. Mecmuada Atatürk’ün inkılâplarına, yeni cumhuriyete karşı bağlılık ve inanç gözlenmektedir. Cumhuriyet Bayramı yıl dönümleri şehirde coşkuyla kutlanmaktadır. 16 Haziran 1926 tarihinde Mustafa Kemal’e karşı İzmir’de hükümeti devirmek isteyen bir grup tarafından suikast girişimi olmuştur. İzler suikast haberini alınca 16. sayısında bu suikastı şiddetle kınamıştır. Dr. Memduh Necdet

(22)

[OTAMAN] aynı sayıdaki yazısında bu hain suikastı ve suikastı planlayanları lanetlemiştir. Sonuçsuz kalan suikast girişimi ülkede geniş yankı uyandırmıştır. Giresun da suikast haberini duyunca büyük tepki göstermiştir. İzler de bu olayla ilgili haberleri okuyucularına sıcağı sıcağına vermiştir.

Edebi dönem olarak İzler, yayımlandığı tarih dikkate alındığında milli edebiyat anlayışının önem kazandığı dönem içersindedir. Bu dönemin özelliklerinden biri olan sade dille yazı yazma anlayışını İzler’de de görmek mümkündür. İzler’de özellikle şiirlerde oldukça sade bir dil kullanılmış hatta zaman zaman mahalli ağızla da şiirler yazılmıştır. Mecmuanın tamamına baktığımızda ağır ve süslü bir dile rastlamak oldukça zordur.

“Giresun henüz yeni vilayet olmasına rağmen Karadeniz yol güzergahı üzerinde bulunması nedeniyle ve halkının sanat faaliyetlerini takdir eden tavrı sebebiyle kültürel faaliyetleri yakından takip etmiştir. Anadolu turnesine çıkan tiyatro toplulukları Giresun’a mutlaka uğramakta ümit edilenden daha çok ilgi ile karşılanmaktadır.” (Elmas 1998: 137-138) İzler, sanata, sanatçıya ve tiyatro faaliyetlerine önem vermiştir. Mecmuanın birçok sayısında Milli Sahne heyetinin faaliyetlerinin, düzenledikleri gösterilerin haberleri vardır. Milli Sahne’nin sanatçılarına ve oyunlarına ilgi büyüktür. Dar-ül-Bedayi’nin Giresun’a gelmesi sevinçle karşılanmış, oyunları oldukça rağbet görmüştür. Bu konuda Can Akengin’in özverisi oldukça önemlidir. Akengin için tiyatroyu Giresun’a sevdiren isimlerinin başında yer alır, diyebiliriz. Varyete Heyeti ve yabancı artistlerin Giresun’daki gösterileri de yine ilgiyle karşılanmıştır. Bunlarla ilgili haberlere İzler’de sıklıkla rastlanmaktadır.

İzler genç yeteneklere de sayfalarında yer veren bir mecmuadır. Yeni

İstidâdlar başlığı altında, yeni yeteneklerin şiir ve nesirlerini mecmuada yayımlamıştır. Bu genç isimler daha çok Giresun ve çevre illerdeki şair ve yazar adaylarıdır. İzler bu gençlerin gönderdikleri yazıları değerlendirerek, onlar hakkındaki düşüncelerini de belirterek, bu genç isimleri daha ilerisi için teşvik etmektedir.

Mecmuada dikkat çeken bir diğer husus da spor haberleridir. Giresun spor kulüplerinin maçları hakkında haberlere, Trabzon ve Giresun’daki lig maçları ile sporculara dair bilgilere mecmuada sıkça yer verilmiştir. İzler sadece futbol hakkında da haberler yapmamıştır. Aynı zamanda sporun önemi, sporun gençler üzerindeki

(23)

etkileri, spor yapmanın faydaları hakkında Ak Tugay, Binbaşı M. Zeki ve Alâeddin’in yazıları mecmuada yayımlamıştır.

İzler’in her sayısında İzler’in On Beş Günü başlıklı sütunlar vardır. Bu sütunlarda iktisat ile ilgili haberler, lig maçları ve spor haberleri, Giresun’dan bazı haberler, balo ve çay ziyafetleri ile ilgili haberlere yer verilmiştir. Fındık piyasasının son durumumdan haberlere de İzler’de yer verilmiştir. Yazılardan anladığımız kadarıyla, Giresun’da bugün de olduğu gibi o yıllarda da fındığa yapılan zamlar yetersiz olarak görülüyormuş. Öte yandan fındıktan bahsedilmesine karşın bölgenin bir diğer geçim kaynağı olan balıkçılıkla ilgili bir yazıya mecmuada rastlamadık.

İzler’de Giresun ve çevre illerden haberlere yer verilmiştir. Mecmuada ilanlar, kitap tanıtımları, gazete ve mecmua ilanları, yeni çıkan kitap ve mecmualarla ilgili bilgilere yer verilmişti. Özellikle dönemin önemli mecmualarından İçtihat hakkında hep övgüyle bahsedilmiş ve okuyuculara tavsiye edilmiştir. İstanbul’da çıkan gazete ve dergilerden bazıları da Giresun Işık matbaası aracılığıyla temin edilmekteymiş.

İzler’de Vakkas Ferit’in felsefi yazıları dikkat çekicidir. Dergide on yazısı yayımlanan yazarın incelediği konular, dinde kadınlık anlayışı, İslamiyet’te kaza ve kader anlayışı, İslam âlimleri ve halk âlimleri arasındaki farklılıklar, skolâstik medrese anlayışı ve din üzerinedir.

Mecmuada tıp ve sağlık haberlerine de yer verilmiştir. Dr. Memduh Necdet [OTAMAN], Dr. İsmail Kenan’ın tıptaki son gelişmeler, çeşitli hastalıklar ve tedavileri hakkında yazıları mecmuada yayımlamışlardır. Ayrıca Eczacı Ahmet Ziya’nın da yazıları vardır. Ahmet Ziya, Saçların beyazlamaması için yapılacaklar ve saçlar hakkında faydalı bilgilerle okuyuculara tavsiyeler vermektedir.

Başlarda olmasa da sonraları İzler’in, maddi zorluklar yaşadığı görülmektedir. Abone şartlarında da önceleri abone kabul etmediklerini fakat daha sonra mecmuanın geleceği için abone olunması gerektiğini duyurmuşlardır:

“İzler’in yaşamasını arzu ediyor musunuz? O halde arkadaşlarınıza tavsiye ediniz. O sizindir, o size layık olmak için çalışacaktır.”

O yıllardaki matbaa ve kâğıt sıkıntısının dikkate alındığında böyle bir durumun normal olduğu söylenebilir. İzler de okuyucularıyla bu durumu paylaşmaktan çekinmemiştir.

(24)

İzler, edebiyat, kültür, sanat mecmuası olmasının yanı sıra halkla iç içe bir dergidir. Giresun’daki sosyal yardımlaşma faaliyetlerinin gönüllü destekleyicilerindendir. Giresun’daki Himaye-i Etfal (Çocuk Esirgeme Kurumu)’e yardımda bulunulması gerektiğini birçok sayısında duyurmuştur. Buraya yapılacak yardımların öksüz ve yoksul çocukların bakımı için önemli olduğunu her fırsatta vurgulamışlardır. İzler, nr. 5’te karilerine şu şekilde seslenir:

“Gündüz yanınızda çalışan çırakları gece halk dershanelerine gönderin. Esnaflar, yanınızda çalışan bu çıraklara hem maddi hem de manevi bilgi vermek istiyorsanız halk dershanelerine müracaat ediniz. Okumaktan nasibi olmayan bu yavrulara yapacağınız en büyük hizmet şüphesiz bu olacaktır.” (İzler nr. 5: 13)

Belirtmek gerekir ki hem Giresun hem de İzler mecmuası eğitime, çocukların okullara gönderilmesine önem vermektedir. Maddi imkânsızlıklar yüzünden okuyamayıp çalışan çocuklar ve yetişkinler için Giresun’da akşam okulu olan Halk Dershaneleri’nde öğretmenler gönüllü olarak eğitim vermektedir. İzler’de bu gönüllü eğitimi desteklemekte ve haberlerine mecmuada yer vermektedir. İzler’in 14.

sayısında iç kapakta Merzifonlu bir yardımseverin fotoğrafı vardır. Bu adamın şehirdeki maddi durumu el vermeyen on çocuğa yardım ettiği bilgisini veren mecmua, bunun örnek alınarak Giresun’da da aynı faaliyetlerin yaygınlaşması gerektiğine işaret etmiştir.

Mecmuada görülen bir diğer yardımlaşma vurgusu da Giresun Tayyare Cemiyeti içindir. İzler, cemiyetin tayyare alıp göklerde hâkimiyetini güçlendirmesini isteyen herkesten yardım beklemektedir. Mecmuanın 15. sayısında iç kapağın arkasına Giresun Tayyare Cemiyeti’ne yapılan yardım ve bu yardımların miktarları tablo halinde verilmiştir.

Sonuç olarak söyleyebiliriz ki İzler Mecmuası, Giresun’a bilgi vermek, yardım etmek ve Giresun’u kültürel bakımdan geliştirmek amacıyla hareket eden bir yayın organıdır. Kendi çabalarıyla bir yerlere gelmeye çalışan genç bir topluluğun oluşturduğu İzler, bu bakımdan oldukça önemlidir.

Kendini kapalı kapılar arasına saklamayıp her türlü düşüncelerini mecmua aracılığıyla paylaşan bir yazar kadrosu vardır. Yeni cumhuriyete ve Atatürk’e son derece bağlı olan Giresun ve onun İzler’i aynı zamanda estetiğe ve sanata da meraklıdır. Bir sivil toplum örgütünün yayın organı olarak faaliyete başlayan İzler Mecmuası, yardımsever, bilinçli ve sosyal sorumluluk bakımından son derece

(25)

duyarlıdır. Karadeniz’in kıyısındaki küçük kentlerden biri olan Giresun’da dönemin zor koşullarına rağmen varlık mücadelesi veren İzler, yayın hayatına 15 Mart 1927’de son vermiştir.

1. 3. Mecmuanın Yazar Kadrosu

İzler’in yazar kadrosunda Giresun’un önde gelen önemli isimleri yer almaktadır. Yirmi yedi sayı gibi küçük bir hacimde çıkmasına rağmen İzler, her sayısında kadrosuna yeni isimleri ekleyerek yayın hayatını sürdürmüştür.

Çalışmamızda İzler Mecmuası’nda müstear isim kullanarak şiir ve yazılarını yayımlayan pek çok isme rastladık. A. Saim, A. Hilmi, Akbulut, Alâeddin, Aktugay, Atıf, Gönül Kızı, Edip Ali, H. Rüştü, H.V, Işıklı Böcek, İsmetullah, M. E., Müştak , Polat ve Saffettin bu isimlerden bazılardır. H. Rüştü’nün Hacı Rüştü, H. V’nin H. Vedat, M. E. müstear adını kullanan şairin de Mehmet Emin ismini kullanan şairle aynı kişiler olduğunu tahmin etmekteyiz.

İzler Mecmuası’nda en çok yazan isimlerin başında Can Akengin gelir. Can Akengin için Giresun’un yetiştirdiği önemli sanatçılardan biridir diyebiliriz. Giresunlular ve İzler’deki şair ve yazarlar Can Akengin’e karşı büyük sevgi ile bağlıdır. İzler’in sayfalarında Akengin’e ithafen yazılmış birçok şiir bulunmaktadır. Bugün de bu sevgi ve saygı devam etmekte ki Giresun’da Can Akengin adını taşıyan bir kültür ve sanat merkezi bulunmaktadır. Bu nedenle biz de çalışmamızın konusu, İzler Mecmuası’na olan büyük katkısından dolayı bu bölümde Can Akengin’in hayatı ve İzler’deki şiir ve nesirleri hakkında kısa bir bilgi vermek istedik.

Can Akengin, 1892 yılında Giresun Sultanselim mahallesinde doğmuştur. Can Akengin’e doğduğunda dedesinin de adı olan Hacı Ömer adı verilmiştir. Öğrencilik yıllarında ise nüfustaki adı da olan Ömer Avni ismini kullanmıştır. Ömer Avni, ilkokulu Kapukahve iptidaisinde, ortaokulu Rüştiye Mektebinde okumuştur. İdadi eğitiminin ilk yılında Trabzon’dadır. Daha sonra İstanbul’a giderek idadi eğitimini tamamlamıştır. Ömer Avni, İstanbul Darülfünun Edebiyat Fakültesi’ne girmiştir. Fakat o yıllarda yaşanan savaş nedeniyle eğitimini tamamlayamıştır. İstanbul’dan ayrılan Can Akengin Giresun’a geri dönmeyerek Bursa’da akrabalarının yanında kalmıştır.

“Öğrencilik yıllarında yayın faaliyetine başlamış 1910 yıllarında çıkan Giresun, daha sonraki yıllarda çıkan Karadeniz gazetelerinde okuyucularla

(26)

buluşmuştur. Yazılarında A. Melih, Projektör, Aylak Yaşar müstearlarını kullanmıştır. Nesir yazılarında A. Melih, hiciv ve mizahi yazılarında, eleştirel konularda projektör ve satirik konularda Aylak Yaşar müstearlarını tercih etmiştir.” (Elmas 2008: 578) Can Akengin müstear ismi, kullanmış olduğu diğer isimleri unutturmuştur ve yaşamı boyunca da bu ismi kullanmıştır.

1919 yılında Giresun’a dönen Can Akengin, Işık dergisinde yazılarını yayımlamaya başlamıştır. 1923’te Giresun’da kurulan Bilgi Yurdu’nda başkanlık yapmıştır. Fakat başkanlığı sırasında Ömer Avni ismini kullanmıştır. İzler’de de yer alan bir fotoğrafta Bilgi Yurdu reisi olarak Ömer Avni’nin fotoğrafı vardır. Ayrıca mecmuanın ilk sayısında Ömer Avni imzasını kullanan Akengin, İzler’in yayın amacından bahsetmiştir. İzler mecmuasının en önemli kalemlerinden olan Akengin, mecmuadaki diğer şiir ve nesirlerinde Can Akengin adını kullanmıştır. Aynı zamanda İzler’in yönetim kadrosunda da yer almıştır.

1923 yılında Can Akengin’in hayatını tümüyle etkileyen belki de ondaki şairliğin ortaya çıkmasına vesile olan bir olay yaşanmıştır. Bursa’da yaşadığı yıllarda âşık olduğu kız, tam evlenecekleri sırada veremden hayatını kaybetmiştir. Nişanlısını kaybeden Can, Giresun’a dönmüştür ve durmadan çalışmaya başlamıştır. Fakat aynı yıllarda İzler’de yayımladığı şiirlerinde de gördüğümüz gibi büyük bir ıstırap ve ayrılık acısı yaşamaktadır. Bu acının da tesiriyle kentten uzaklaşıp daha çok Şebinkarahisar ve Alucra’da yaşamıştır. Çalışmalarına buradan devam etmiştir. Daha sonraları da hiç evlenmemiştir.

Yaşamı boyunca sanatla ve edebiyatla iç içe olan Can Akengin, tiyatro ile de yakından ilgilenmiştir. “Giresun, tiyatro yönünden zengin bir geçmişe sahipti. Türkiye’de ilk şehir tiyatrosunun Giresun’da kurulduğunu İstanbul Darülbedayi (Şehir Tiyatrosu) kurucularından büyük aktör Raşit Rıza hatıratında nakleder ki, 1908’lerde bizzat Raşit rıza ve eşi Suzan Hanım burada sahneye çıkmışlardır. Can Akengin bu müsait ortamda, biraz da büyük acısını unutmak için, kendisini kesif bir tiyatro çalışmasına vermiştir. Rejisörlüğünden desinatörlüğüne kadar birçok hizmetini üzerine aldığı bu tiyatroyu en üstün seviyesine çıkarmış ve yapılan turnelerle tüm Karadeniz’e sevdirmiş, takdir ettirmiştir.” (Giresun Halkevi 1972: 7)

Can Akengin’in İzler’de yayımlanmış 32 şiiri, 2 hikâyesi vardır. Bunlar dışında da Giresun’da bayram, Giresun’da eski tiyatrolar ve Giresun ile ilgili yazıları vardır. Ayrıca Can Akengin Cemil Hüseyin ve Nuri Ahmet’le birlikte Anadolu

(27)

gezilerinde bulunmuştur. Bununla gezilerle ilgili yazıları da bulunmaktadır.2 Şair, yazar, tiyatrocu, yönetici ve iyi bir gözlemci olarak yaşamını sürdüren fakat bu yaşamda yalnız başına olmayı tercih eden Can Akengin, 31 Ağustos 1942 yılında vefat etmiştir.

Giresun Halkevi, 1972’de Can Akengin’in şiir ve nesirlerini bir kitap altında toplamıştır. Bu kitapta Akengin’in İzler ve diğer dergilerde yayımlanan eserleri vardır. Fakat incelemelerimiz sırasında bu kitapta yer almayıp İzler’de yayımlanan bir şiir, bir hikâye ve bir yazısı vardır. Ayrıca Yumurta Döğüşü Melih’in hikâyesinin de bir bölümü kitapta yer almamaktadır.

İzler’de yazılarına sıkça rastladığımız bir diğer isim olan Memduh Necdet [OTAMAN], 1895 Trabzon doğumludur. İlk ve orta eğitimini Trabzon’da almıştır. Daha sonra İstanbul Darülfünun Tıp Fakültesi’ne devam etmiş 1920 yılında da mezun olmuştur. Yaşamı boyunca aktif bir kişiliğe sahip olan Memduh Necdet, vatansever bir gençtir. Mili Mücadele yılları öncesi ve sonrasında çeşitli görevlerde gönüllü olarak çalışmıştır.

1924 yılında ilk görev yeri olan Giresun’a tayini çıkmıştır. İzler’de yayımlanan 18 şiiri, 10 yazısı vardır. Memduh Necdet’in büyük kızı Turan Necdet Özcan, babasının şiirlerini topladığı kitabında babası için; “Giresun’da çıkan ‘İzler Mecmuası’na yazılar ve şiirler yazdığı gençlik yıllarında aynı mecmuada şiirleri çıkan Giresunlu şair Can Akengin ile dost oldu ve iki genç birbirlerinden etkilendiler.” (Özcan 2012: 9) diye belirtmektedir. İkisi arasındaki arkadaşlık bağının güçlü olduğunu mecmua sayfalarında görmek mümkündür. Birbirlerine şiirlerini ithaf etmişlerdir. Şiilerinde aşk, kadın, tabiat konuları hâkimdir. Memduh Necdet şiirleriyle olduğu kadar İzler’de yayımladığı nutuklarla da dikkat çekicidir. Atatürk’e ve onun devrimlerine bağlıdır. İzler’de Atatürk ile ilgili bir şiiri ve onunla ilgili nutukları vardır. Şapka kanunu ile ilgili yazıları İzler’de yayımlamıştır. Memduh

2

Can Akengin’in Giresun’un diğer basın organlarında da çokça yazısı bulunmaktadır. Bunlarla birlikte onun hakkında yazılanlar, müstakil bir çalışmayı gerektirecek ölçektedir. Bunlardan bir bölümü de Aksu dergisinde bulunmaktadır.

Bkz. Can Akengin, “?...”, (S. Tuna’ya ithaf ettiği şiir), Aksu, c. 3, nr. 29, (Haziran 941), s. 17. Can Akengin, “Gençlik“, (şiir), Aksu, c. 3, nr. 31 (Şubat 942), s. 6.

Can Akengin, “Karahisar Anılarından“, (şiir), Aksu, c. 4, nr. 38 (Şubat 946), s. 18.

Can Akengin,“ Rahmetli Şair Can’ın Metrukâtından“, (şiir), Aksu, c. 4, nr. 48 (Aralık 947), s. 7. Can Akengin, “Ey Dost!“, (şiir), Aksu, c. 5, nr. 52 (Ağustos 948), s. 21.

Can Akengin, “Ecele“, (şiir), Aksu, c. 5, nr. 52 (Ağustos 948), s. 21.

(28)

Necdet’in şiirlerinden bazıları bestelenmiştir. Fakat İzler’de yayımlanan şiirlerden dört tanesi bütün şiirlerinin toplandığı kitapta bulunmamaktadır.

Ömer Bederettin [UŞAKLI], 1904 Uşak doğumludur. “Mülkiyeyi bitirdikten sonra devlet hizmetine girmiş, çeşitli şehirlerimizde kaymakamlık, müfettişlik görevlerinde bulunmuştur.” (Enginün 1988: 1) “Edebiyata olan merakı, babasının kendisiyle meşgul olduğu, Arapça, Farsça öğrettiği küçük yaşlarında olmuştur. Fakat, onda asıl edebiyat merakını uyandıran, yön veren, Sivas Sultanisi’ndeki edebiyat öğretmeni Kozanoğlu Cenap Muhittin olur.” (Geçer 1986: 12) Nesirleri de bulunan Ömer Bedrettin daha çok şiirleriyle tanınmıştır. İzler Mecmuası’nda yayımlanmış beş şiiri, dört tercüme şiiri vardır. “İlk şiirlerini Milli Mecmua, Türk Yurdu’nda yayımlar. 1926 yılında Deniz Sarhoşları adlı kitabı yayımlar.” (Enginün 1988: 1) İzler’in de ilanını yaptığı Deniz Sarhoşları şiir kitabı dışında Yayla Dumanı ve Sakız Mermerleri adlı şiir kitapları bulunmaktadır. İnci Enginün, Ömer Bedrettin

Uşaklı’nın Bütün Eserleri adlı kitabında, şairin bazı şiirlerinin ilk yayımlandığı

dergiyi bulamadığını söylemiştir. Bu dergilerden birinin İzler olduğunu düşünmekteyiz. Çünkü Denizde Akşam ve Sevgilim şiirleri İzler nr. 20’de yer almaktadır. Bu şiirleri dışında İzler’de yayımlanmış üç şiiri şairin kitapları arasında bulamadık.

Emine Semiye, 1864 İstanbul doğumludur. Babası Ahmet Cevdet Paşa’dır. Ablası Fatma Aliye Hanım’dır. “Daha sonraki yıllarda ilk Türk kadın romancısı olarak tanıyacağımız Fatma Aliye, Emine Semiye’nin önünde iyi bir model olmuştur.” (Kurnaz 2008: 26) Emine Semiye oldukça iyi bir eğitim almıştır. Ailesinin imkânları ölçüsünde özel hocalardan ders alan Emine Semiye, Osmanlı dönemimdeki aydın kadınlardan biridir. Emine Semiye 1892 yılında öğretmenliğe başlamıştır. İstanbul, Selanik ve birkaç farklı şehirde daha görev yapan Emine Semiye, İzler nr. 8’de yer alan fotoğrafından da anladığımız gibi 1926 yıllarında Ordu’da Kız Muallim Mektebi’nde öğretmenlik yapmıştır. Eğitimciliğinin yanı sıra sosyal ve siyasal faaliyetlere de gönüllü olarak katılmıştır.

Roman ve hikâyeleri olan yazarın pek çok gazete ve dergide yayımlanmış makaleleri, yazıları vardır. Basın yayın hayatında sıkça ismine rastladığımız “Emine Semiye, Selanik’te yayımlanan Mütâla (1896), Kadın (1908- 1910) gazetelerinde ve İnci dergisinde (21-27, 1919- 1921) başyazarlık yaptı. İstanbul’daki Hanımlara Mahsus Gazete (1985) başta olmak üzere Bahçe, Asır, Yeni Asır, Yeni Edirne,

(29)

Şûra-yı Ümmet, Resimli Kitap, Yeni Gazete, Saâdet, Yeni Gazete, İzler gibi gazete ve dergilerde yazdı.” (Kurnaz 2008: 56) 1926- 1927 yılları arasında İzler Mecmuası’nda yayımlanan altı yazısı bulunmaktadır. Bu yazılar çocuk terbiyesi, feminizm ve edebiyat üzerinedir.

Rahmi Korkut [ÖĞÜTÇÜ], 1898 Giresun doğumludur. Öğretmen olan Rahmi Korkut’un İzler’de yayımlanan üç şiiri vardır. Hasan Öğütçü’nün Rahmi Korkut’un şiirlerini yayına hazırladığı Düşkünname kitabında İzler’de yayımlanan Sevmeyene ve Gelir misin? şiirlerini bulamadık.

Haşim Nezihi [OKAY], 1904 Amasya doğumludur. İlköğrenimini Amasya’da orta öğrenimini Trabzon öğretmen okulunda tamamlamıştır. Hayatının sonuna kadar Türkçe ve Edebiyat öğretmenliği yapmıştır. Edebiyatla ve şiirle ilgilenen Haşim Nezihi’nin şiir ve nesirleri mecmualarda yayımlanmıştır.3 İzler’de yayımlanmış beş şiiri, dört nesri bulunmaktadır.

İzler’in sayfalarında genç yeteneklere yer verdiğini belirtmiştik. Bunlar arasında dikkat çeken isimlerden biri Hasan İzzettin Dinamo’dur. “Dinamo’dan

bahseden kaynakların hemen tamamında ortak bir kanı olan ilk şiiri konusunda Ömer Asan şöyle demektedir:

“Yıl 1926; Giresun’da Dr. Can ve arkadaşlarının çıkardığı İzler dergisinde, ilk aşk şiirlerinden bir küçük parça yayınlanır.

Sevgilim, seninle bu ıssız yerde Dilekler saçalım yıldızlara biz Aşkımız dolaşsın yine dillerde Bu akşam kaçalım yıldızlara biz”4

Ancak bizzat inceleme imkânı bulduğumuz dergide şu durumla karşılaştık: Adı geçen dergiye Hasan İzzettin bir mektup yazmış olacak ki derginin “Yeni İstidatlar” sayfasında onun mektubunun cevabı bulunmaktadır. Konuyu daha da açıklığa kavuşturmak için ilgili yazıyı aynen aktarmak gereği duyuyoruz: “Amasyada Hasan İzzettin Bey’e: Fikrinizde isabet var; İzler, hepinizin bütün Anadolu’nun mecmuasıdır.. Teşekkür ederiz. (Kırlarda) serlevhalı uzun şiirinizdeki:

Gezin! şu kokulu yollarda süzül Her korku şiirden, ilhamdan eser

3

Daha ayrıntılı bilgi içib bkz. Haşim Nezihi, Ömrümden Yapraklar, Baha Mat. ,İst. 1978.

4

Ömer Asan, Hasan İzzettin Dinamo, Belge Yayınları, İstanbul, 2000, s. 32. Ayrıca bk. Mehmet Seyda, Edebiyat

(30)

Kırlarda sevda çek, kırlarda üzül; Tutuşsun içinde en ulvî bir yer. İle:

Seninle ikimiz bu hücra yerde Niyazlar saçalım yıldızlara biz; Aşkımız dolaşsın yine dallarda Bir akşam kaçalım yıldızlara biz..

Parçası istidadınıza delildir. Çalışınız, kısa ve özlü yazmağa ö(ğ)reniniz.”5 Bu durum, onun süreli yayınlarla ilişkisini göstermesi açısından önemlidir. Bir şair, yavaş yavaş büyümektedir.”(Türk 2013: 2-3)

Dergide yeni istidâdlardan olan A. (Ayın) Saim’in 6 şiiri yayımlanmıştır. Can Akengin’in yakın arkadaşlarından olan Ali Arif’in de üç nesri yeni istidâdlar olarak İzler’de yayımlanmıştır.

İzler Mecmuası, yirmi yedi sayı çıkmış olmasına rağmen şiir ve nesir bakımından iyi bir hacme sahiptir. Mecmuada en çok yazan isimleri ve yazı adetlerini şöyle sıralayabiliriz: Ahmet Zuhuri; üç şiir, iki nesir, Muallim Baha Tevfik; üç nesir, Bekir Sükûtî; üç şiir bir mektup, Cemil Hüseyin; beş yazı, Hamamizade İhsan iki şiir, Hasan Tahsin; alt şiir, dört yazı, Haşim Nezihi; altı şiir, sekiz nesir, İbrahim Hakkı; üç yazı, bir şiir, İhsan Kaya; iki şiir iki yazı, İskender Haki; üç şiir, İsmail Kenan; dört şiir, dokuz yazı, Mustafa Şemun; 7 yazı, Niyazi Tayyip; altı şiir, Nuri Ahmet; on dört yazı, Orhan Şaik iki şiir, Osman Nuri; üç yazı, Rahmi Korkut; üç şiir, Rıfkı Melûl; iki şiir, Ruşen Zeki; iki yazı, Saffettin; iki şiir üç yazı, Salim Süha; on şiir, yedi hikaye, Tahsin Demiralp; sekiz yazı, Vakkas Ferit; on yazı, Zeki Tahir dört şiir.

Bunlar dışında İzler’de birer ikişer yazı ve şiirleri yayımlanan yazarlar bulunmaktadır.

1. 4. Mecmuanın Edebî Faaliyetleri

1. 4. 1. Şiirler

İzler Mecmuası, şiir bakımından oldukça zengin ve doyurucu bir mecmuadır. Şiirsiz yayımlanan sayı yoktur. Bu durum mecmuanın şiire ne kadar büyük önem 5

(31)

verdiğinin göstergesidir. Mecmuada hemen hemen her konuda yazılmış şiire rastlamak mümkündür. İzler’de tercümeler hariç elli iki farklı şairin toplam 195 şiiri yayımlanmıştır. Şairlerin birçoğu müstear isimle şiirlerini yayımlamışlardır. Bu nedenle bu şairlerin kimler olduğu hakkında kesin bilgilere sahip değiliz. Fakat şairlerin Giresun ve çevre illerden olduklarını tahmin etmekteyiz.

İzler’de şiirlerine en çok rastladığımız isim Can Akengin’dir. Giresun’un büyük şairlerinden olan Can’ın mecmuada toplam 32 şiiri vardır. Bunların 29’u Can, 2’si de Akengin imzası taşımaktadır. Şairin şiirlerinde iki farklı duygu hâkimdir. Nişanlısını kaybetmeden önceki şiirlerinde yaşama bağlı ve heyecanlı olan şair, kadın, aşk, vuslat temalı şiirler yazmıştır. O dönemde yazdığı şiirlerde Giresun’dan ve annesinden ayrı oldu için gurbet ve anne özlemini şiirlerine yansıtmıştır. Nişanlısını kaybettikten sonra ise neredeyse hayata küsmüştür. Artık şiirlerinde acı, ıstırap, ölüm ve sevgiliye duyulan özlem vardır. Karamsar ve isyankâr olan şair kimi zaman şiirlerinde Allah’a bile isyan etmektedir:

“Çal delikanlı çal! Aşinasıyım

Bu aşkı yaratan Rabbe asiyim!” (Çal Delikanlı)

İle

“Niçin geldim dünyaya?

Madem gülmek yasaktı!” (Hasretler)

Mısralarında bu isyanı görebiliriz.

Can Akengin, şiirlerini dönemin edebiyat anlayışına göre yazmıştır. Sade dille, hece ve serbest ölçüyle yazdığı şiirlerinde dönemin ünlü isimlerinden etkilendiğini söyleyebiliriz. “Behçet Necatigil, Aksu dergisinde (Cilt 5, sayı 52, Ağustos 1948) Akengin’i “Hecenin Beş Şairi” grubunun takipçiliğinde taze bir ses olarak niteler. Necatigil’e göre şair samimi, realist bir tarz benimsemekle birlikte, ölçü ve kafiyeden kopamayışıyla şiirin tabii deyişinden uzak kalmıştır.” (Özdemir, 2009: 29)

Can Akengin’in şiirlerinde tabiat da sıkça kullanılan temalardan biri olmuştur. Bu konulardan farklı olarak Can Akengin’in İzler’de yayımlanan şiirleri arasında Cumhuriyet adlı şiirinde yeni cumhuriyeti kutlamış, Cehennemlik adlı

şiirinde de yobaz ve çıkarcı hocaları ağır bir dille eleştirmiştir. “Türk Yurdu’na” ithaf ettiği Nefes şiirinde ise şair, milli duyguları özgün bir biçim ve içerikle işlemiştir.

(32)

Can Akengin’den sonra mecmuada en çok şiirine rastladığımız isim Dr. Memduh Necdet [OTAMAN]’dır. İzler Mecmuası yayımlandığı sırada Giresun’da doktorluk vazifesini yapan Dr. Memduh Necdet’in mecmuada 18 şiiri vardır. Bu şiirlerden bir tanesi Necdet Memduh imzasıyla yayımlanmıştır.

Mecmuada sayı bakımdan şiiri çok olan şairlerden bir diğeri de H.(Ha) Rüştü’dür. 13 şiiri yayımlanmıştır. Daha sonra Salim Süha’nın 10, Galip Kenan’ın 7, A(Ayın) Saim, Hasan Tahsin ve Niyazi Tayyip’in 6’şar, Atıf, Baisoğlu Rıza, Haşim Nezihi, Hüseyin İhsan, Mustafa Osman ve Ömer Bedrettin’in 5’er şiirleri yayımlanmıştır.

Mehmet Emin ve M. E(Elif) imzalı şiirlerin aynı imzaya ait oldukları belli olmaktadır. Çalışmalarımızda kesinlikle emin olamamakla birlikte bu imzaların Mehmet Emin [YURDAKUL]’a ait olmadığını söylemek mümkündür. Ancak şiirler içerik ve şekil olarak incelendiğinde Milli şairin etkileri açıkça görülmektedir. Mehmet Emin’in de mecmuada 9 şiiri vardır.

Bunun dışında Rahmi Korkut [ÖĞÜTÇÜ], Hamamîzâde İhsan’ın ikişer, Faruk Nafiz [ÇAMLIBEL]’in 1, Orhan Şaik [GÖKYAY]’ın da 2 şiiri mecmuada yayımlanmıştır. Geriye kalan şiirlerin dağılımı ise şair başına birkaçı geçmemektedir. İzler’de yer alan şiirler arasında geleneksel tarzda yazılmış şiirler olmasına rağmen çoğunlukla hece ölçüsü kullanılmıştır. Şiirler sade dille yazılmıştır. Can Akengin, Giresun Giresun adlı şiirinde mahalli ağız kullanmıştır. Şiirler ağırlıklı olarak aşk, kadın, ayrılık, tabiat konuları üzerine yazılmıştır.

1. 4. 2. Hikâyeler

Şiirden sonra İzler’de dikkat çeken diğer edebi tür hikâyelerdir. Tercümeler hariç mecmuada 15 hikâye vardır. Mecmuada Salim Süha’nın 6, Ahmet Zuhûri ve Can Akengin’in 2, Hayrettin Rıza, İhsan Kaya, İzzet Ulvi, Leyla Nihal, Ruhiye Nedim’in birer hikâyeleri bulunmaktadır.

Can Akengin’in hikâyelerinde Akengin Can imzasını kullanmıştır.

Hikâyelerinin kendi hayatından izler taşıdığını söyleyebiliriz. Özellikle nr. 10-11, s. 17-18’de yayımlanan “Yumurta Döğüşü” adlı hikâyenin kahramanı Melih, Can Akengin’in kendisi olabilir diye düşünüyoruz. Can’ın Karadeniz dergisindeki yazılarında A. Melih müstear ismi kullanıyordu. Bu nedenle kendi öğrencilik hayatına dair hatıralarını hikâye etmiş olabilir.

(33)

Salim Süha hikâyelerini farklı konularda yazmıştır. Ahmet Zuhûri’nin hikâyeleri ise tarihi kaynaklıdır. İzzet Ulvi “Al Sancak” isimli hikâyesinin konusu İstiklal Harbi’ne aittir.

1. 4. 3. Tercümeler

İzler’de tercümelere fazla yer verilmemiştir. Hikâye, şiir ve yazarların yazılarından küçük parçaların tercümeleri olmak üzere mecmuada toplam 7 adet tercüme metni vardır. Orhan Sami, Guy de Maupassant’tan “Yalnızlık” adlı hikâyeyi tercüme etmiştir. Mecmua’da çeviri yapan isimlerin başında Ömer Bedrettin gelmektedir. Ömer Bedrettin, farklı isimlere ait dört şiir tercümesi yapmıştır.

1. 4. 4. Edebiyatla İlgili Yazılar

Edebiyat, kültür ve sanat ağırlıklı bir mecmua özelliği gösteren İzler, edebiyat ile ilgili yazılara mecmuada yer vermiştir. Bu yazılar daha çok milli edebiyat ve halk edebiyatı konuları üzerinde yazılmıştır. Atıf, nr. 17 ve nr. 18’de “Halk Edebiyatı ve

Numuneleri” yazısında halk edebiyatında âşık şiirlerinden örnekler vermiştir. Salim

Süha milli edebiyat üzerine, Refik Ahmet de Can Akengin’in “Giresun Giresun” adlı şiirinden hareketle memleket edebiyatı üzerine yazı yazmışlardır.

Bunların dışında mecmuada dikkat çeken yazılardan biri de Emine Semiye’nin “Edebiyat Nedir?” adlı kuramsal yazısıdır. İzler’e yazılarını gönderdiği yıllarda Ordu’da edebiyat öğretmenliği yapan Emine Semiye, bu yazısında edebiyatı farklı açılardan tanımlamıştır.

Haşim Nezihi, nr. 9, s. 7-8’de “Sembolizm” adlı yazısında sembolizmin ne olduğundan başlayarak dünya ve Türk edebiyatındaki sembolizmi, sembolizmi kullanan şairleri ve onların şiirlerini yazısında incelemiştir.

Cemil Hüseyin macera edebiyatı üzerine, M. Sadık da Tevfik Fikret üzerine yazıları İzler’de yayımlanan edebiyatla ilgili diğer yazılardır.

1. 4. 5. Mektuplar

İzler mecmuasında 9 mektup yer almaktadır. Bu mektupları iki gruba ayırabiliriz. Birinci gruptaki mektuplar, İzler mecmuasına yazılan, ikinci gruptakiler ise müstakil mektupladır.

İsmetullah, İzler’e gönderdiği mektubunda mecmuayı tebrik etmiş ve teşekkürlerini yazmıştır. İsmetullah mektupta, uzun bir süredir edebiyatın ihmal

Referanslar

Benzer Belgeler

Sunulan çalışmada 5 0 C, ekilibrasyon ve eritme sonrası akrozomal bozukluk oranları değerlendiril- diğinde, ASP’nın diğer gruplara göre akrozomal bütünlüğü

a) Metinde hareke li olarak esre ile gösterilen, ancak e ile i arasında kapalı e sesi olduğunu bildiğimiz sözcüklerdeki /e/ ünlüsünü /ė/ ile gösterdik: ėt-,

Kısaca “Cape Town Konvansiyonu” olarak anılan “Taşınır Donanım Üzerindeki Uluslararası Teminatlar Hakkında Sözleşme” ile kısaca “Hava Aracı

European Network on Information Literacy (EnIL) http://www.ceris.cnr.it/Basili/EnIL/Activitiespage.html Google Literacy

aşağıdaki kriterlere göre belirlenir. a) Aynı ilçe sınırları içindeki tarım arazilerinin aralarındaki mesafe kuş uçuşu 10 km’den az ve örtü altı

Kadınları Çalıftırma Yurdu — Aksaray — Mimar: Samih Saim.. KADINLARI

ÂŞIKPAŞAZADE, Tevârih-i Âl-i Osman, (nşr. ATALAY, B., Türk Büyükleri veya Türk Adları, İstanbul 1935. ATEŞ, Toktamış, Siyasal Tarih, İstanbul 2004. AYVERDİ, Sâmiha, Türk

Bu rivayetlerin birincisine göre; İbrahim Bey İstanbul’un fethinden sonra Veziri Ahmed Paşa ile tebrik maksadıyla Fatih Sultan Mehmed’e bir mektup göndermiş, Ahmed Paşa