• Sonuç bulunamadı

Bilge Ercilasun’un “Edebiyat Tarihi ve Tenkit”i Üzerine Bazı Düşünceler

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Bilge Ercilasun’un “Edebiyat Tarihi ve Tenkit”i Üzerine Bazı Düşünceler"

Copied!
7
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

[Bilge Ercilasun, Edebiyat Tarihi ve Tenkit, Dergâh Yayınları, İstanbul, 2013, 497 s.] Sanat hayatımızda, en az tahkiyeli eserler ka-dar önem arz eden bir diğer edebî tür, eleştiri/ tenkittir. Edebî eserlerin, devirlerin, şahsi-yetlerin, kültürel meselelerin her yönüyle ele alınıp derinlemesine tartışıldığı tenkit, kültü-rümüzün ve edebiyatımızın gelişmesine katkı sağlamaktadır. Edebî meseleler konusunda ciddi araştırmalar ve çalışmalar yapmış, bilim-sel eserler kaleme almış değerli akademisyen-lerimiz bulunmaktadır. Bu akademisyenlerden biri de, Prof. Dr. Bilge Ercilasun’dur. Ulusal ve uluslararası sempozyumlarda birçok bil-diri sunmuş, çok sayıda makale yayımlamış, Servet-i Fünûn’da Edebî Tenkit (1982), İkinci Meşrutiyet Devrinde Tenkit (1. Türkçü Tenkit) (1995), Ahmet İhsan Tokgöz, Hayatı ve Eser-lerinden Seçmeler (1996), Yeni Türk Edebiyatı Üzerine İncelemeler (1997/İki Cilt), Orhan Veli Kanık, Hayatı, Sanatı Ve Eserlerinden

Seçmeler (1994), Ziya Paşa Edebi-yatımızın Zirve-sindekiler (2007), Türk Roman ve Hikâyesi Üzerine (2012), Edebiyat Tarihi ve Tenkit (2013), Türk Şiiri Üzerine (2014) adlı kitapları ka-leme almıştır.

Edebiyat üzerine yapılan çalışmalardan bazı-ları, bir takım kültürel/bilimsel etkinliklerde bildiri olarak sunulur, daha sonra sempozyum kitaplarında yayımlanmaktadır. Bazıları ise, hakemli/hakemsiz edebiyat, kültür ve sanat dergilerinde makale olarak karşımıza çık-maktadır. Akademisyenlerin ve araştırmacı-ların, makale ve bildirilerinden bazıları bir araya getirilerek müstakil bir kitap halinde yayımlanırken; bir kısmı, çeşitli sebeplerden

Yeni Türk Edebiyatı Dergisi, Sayı 9, Nisan 2014, s. 276-282

ÜZERİNE BAZI DÜŞÜNCELER

Fatih Alper Taşbaş

*

SOME THOUGHTS ABOUT BİLGE ERCİLASUN’S “HISTORY OF LITERATURE AND CRITISM”

(2)

dolayı, sadece sunuldukları bilimsel toplan-tıların kitaplarında öylece kalmıştır. Haliyle, müellifinin adını taşıyan bir kitap bütünlüğü içerisinde kendine yer bulamayan çalışmalar, zamanla unutulmakta veya gözden kaçmak-tadır. Bilge Ercilasun’un, Edebiyat Tarihi ve Tenkit adlı kitabını bu açıdan ele almanın fay-dalı olacağı kanaatindeyiz. Kitap, Ercilasun’un çeşitli dergilerde yayımladığı bazı makale-lerden; kongre, sempozyum ve toplantılarda sunduğu bildirilerden oluşmaktadır. Yazılardan bazıları da, ilk kez bir kitapta yayımlanması bakımından önemlidir.

Bilge Ercilasun’un Edebiyat Tarihi ve Tenkit adlı çalışması Dergâh Yayınları tarafından, İnci Enginün editörlüğünde, Türk Edebiyatı-İnce-leme dizisinden yayınlanmıştır. Kitap, Önsöz, Birinci Bölüm: Tarih ve Biyografi, İkinci Bö-lüm: Devirler ve Meseleler, Üçüncü BöBö-lüm: Tenkit ve Edebiyat Araştırıcılığı, Dördüncü Bölüm: Türkiye-Türk Dünyası İlişkileri ve Türkoloji Çalışmaları, Beşinci Bölüm: Eserler Üzerine; Dizin olmak üzere yedi bölümden ve bu bölümlerde yer alan otuz iki makaleden oluşmaktadır.

“Tarih ve Biyografi” başlıklı birinci bölüm, yedi makaleden oluşmaktadır: “Ahmet Resmî Efendi’nin Türk Yenileşme Tarihindeki Yeri”, “Mustafa Sami Efendi’nin Türk Yenileşme Tarihindeki Yeri”, “Ziya Paşa’nın Kıbrıs’taki Faaliyetleri”, “Ahmet İhsan Tokgöz (Hayatı Ve Eserleri)”, “Ahmet İhsan Tokgöz’ün Servet-i Fünûn’da Çıkan Yazıları (Bibliyografya)”, “Ser-vet-i Fünûn Dergisi’nin Tarihçesi”, “Türk Dün-yası Tarih Araştırmalarının Düşündürdükleri”. Birinci bölümün ilk makalesi “Ahmet Resmî Efendi’nin Türk Yenileşme Tarihindeki Yeri” başlığını taşır. 18. Asır Avrupası’nda Osman-lı adına elçilik görevlerinde bulunan Ahmet Resmî Efendi’nin modernleşme tarihimizdeki yerini, onun eserleri aracılığıyla (Viyana ve Paris Sefaretnameleri), tespit etmeye çalışır. Ahmet Resmî Efendi’nin Avrupa ile ilgili

inti-balarını da ayrıca değerlendirir. İkinci makale, “Mustafa Sami Efendi’nin Türk Yenileşme Tarihindeki Yeri”dir. 19. Asrın önemli devlet adamlarından Mustafa Sami Efendi’nin Av-rupa Risalesi adlı çalışması üzerinden, risale müellifinin Avrupa’nın modernleşmesi husu-sundaki tespitleri hakkında değerlendirmelerde bulunan Ercilasun, Mustafa Sami Efendi’nin yaşadığı dönemde çok anlaşılmadığını belirtir. Üçüncü makale, “Ziya Paşa’nın Kıbrıs’taki Faaliyetleri”ne ayrılmıştır. Yazıda Ziya Pa-şa’nın kısa biyografisinden ve ardından Kıbrıs yıllarından bahsedilir. Edebiyat adamı Ziya Paşa’dan ziyade, onun beylerbeyi rütbesiyle gerçekleştirdiği faaliyetleri kaleme alınır. Dör-düncü makale, “Ahmet İhsan Tokgöz (Hayatı ve Eserleri)” başlığını taşır. Ayrıca kitapta yer alan en hacimli ikinci makaledir. Edebiyat tari-himizin önemli topluluklarından olan “Servet-i Fünûn”a adını veren mecmuanın sahibi Ahmet İhsan’ın biyografisi, geniş bir biçimde okuyu-cuya sunulur. Bu biyografi üzerinden, Ahmet Mithat’tan Recaizâde Ekrem’e; Hâmid’den Halit Ziya’ya, Doktor Nâzım’a; Mizancı Murat’tan Derviş Vahdetî’ye ve hatta istib-data ve II. Abdülhamit’e kadar, Tanzimat’la beraber yenileşme yoluna giren Türk edebi-yatının ve siyasî haedebi-yatının, onların bir takım mensuplarının hikâyelerini ve çalışmalarını görmek mümkündür. Ahmet İhsan’ın tercüme faaliyetleri üzerinde özenle duran Ercilasun, “Jules Verne” tercümelerinin çektiği ilgiden bahseder. Tokgöz’ün, Halit Ziya’yla beraber tercüme konusunda edebiyatımızın önemli isimlerden biri olduğunu belirtir. Tokgöz’ü, Ahmet Mithat’ın açtığı yoldan devam eden isimlerden biri olarak değerlendirir ve onun tercümelerini Ahmet Mithat’la Servet-i Fünûn arası bir yere koyar. Sanatçının Ülfet ve Haver romanlarını da değerlendirir. Bu bölümün bir diğer yazısı, “Ahmet İhsan Tokgöz’ün Servet-i Fünûn’da Çıkan Yazıları”dır. Bu yazıların bib-liyografyası okuyucuya sunulur. Altıncı maka-le, “Servet-i Fünûn Dergisi’nin Tarihçesi”dir.

(3)

Ercilasun, Servet-i Fünûn mecmuasının adının nasıl koyulduğunu ve derginin yıllar içinde geldiği noktayı kaleme alır. Türk matbuat hayatında basılan ilk resimli mecmualardan birinin Servet-i Fünûn olduğunu belirtir. Derginin ve dergi mensuplarının, başta de-kadanlık olmak üzere, uğradığı hücumlardan ve edebî tartışmalardan bahsedilir. Topluluk içindeki anlaşmazlıklara değinilir. Bölümün son yazısı, “Türk Dünyası Tarih Araştırmaları Kongresi’nin Düşündürdükleri” başlığını taşır. Ercilasun, 5-9 Eylül 1994 tarihli kongre hak-kında değerlendirmelerde bulunarak popüler edebiyat ve popüler tarihi, akademisyenlerin göz ardı etmemeleri gerektiği üzerinde durur. İkinci bölüm, “Devirler ve Makaleler” adını taşır. “Yenileşme Devri Türk Edebiyatında Batı Tesiri ve Servet-i Fünûn’un Rolü”, “Ser-vet-i Fünûn Edebiyatı”, “Türk Edebiyatında Popülerlik Kavramı ve Başlıca Eserler”, “Ede-biyatımızda Marazîlik”, “Edebiyatta Millîlik ve Milliyetçilik”, “Modern Türk Edebiyatında ‘Ahiret’ Kavramı”, “Yeni Türk Edebiyatı Sa-hasında Neler Yapılmalı?”, “Batı Medeniyeti ve Düşündürdükleri” başlıklı sekiz farklı ma-kaleden oluşur. Bölümün ilk yazısı, “Yeni-leşme Devri Türk Edebiyatında Batı Tesiri ve Servet-i Fünûn’un Rolü”dür. Türk Batılı-laşmasının Fransızları her yönüyle tanımaya çalışan Türk aydınlarıyla başladığını söyleyen Ercilasun, Batı etkisinin “Sosyal Hayat, Eği-tim, Tercümeler ve Edebî Türler” olmak üzere dört alanda görüldüğünü söyler. Makalenin so-nuç bölümünde ise, Nâmık Kemal’in İntibah romanını değerlendirir. İkinci makale, “Ser-vet-i Fünûn Edebiyatı” başlığını taşır. Bilge Ercilasun, Servet-i Fünûn/ Edebiyat-ı Cedide topluluğuyla ilgili ciddi çalışmalar yapmış akademisyenlerdendir. Bu makalesinde, söz konusu edebî topluluğun kuruluşundan dağılı-şına kadar olan süreç ve pek çok hadise detaylı bir biçimde kaleme alınır. Özellikle topluluğun tercümeler vasıtasıyla edebiyatımıza yaptığı katkılar anlatılır. Servet-i Fünûn

mensupları-nın Fransızca’ya ve Fransız edebiyatına olan hâkimiyeti ve Dekadanlık tartışmalarına da değinilir. Servet-i Fünûn’un önde gelen isim-lerinin biyografileri ve edebî kişilikleri oku-yucuya sunulur. Servet-i Fünûn’un edebiyat ve sanat anlayışını dört maddede özetleyen Ercilasun, Servet-i Fünûn’un yayın faaliyetleri ile yazısını bitirir. Ercilasun’a göre topluluğun zayıf olduğu tür tiyatrodur. Servet-i Fünûncu-ların ele aldıkları temalar da yazıda karşımıza çıkar. Kadın teması hakkında ayrıntılı bilgiler verilir. Bir diğer makale, “Türk Edebiyatında Popülerlik Kavramı ve Başlıca Eserler”dir. Ercilasun, sanat ve sanatçı hakkındaki dü-şünceleri Eflatun ve Aristo’dan başlatır; Orta Çağ, Yeni ve Yakın Çağ Avrupası’na, oradan da 20. Yüzyılın ilk çeyreğine kadar getirir. Lenin ve Atatürk’ten örnekler verir. Daha son-ra popüler sanatın fonksiyonlarına değinir: eğlendiricilik, eğiticilik, kâr gayesi. Popü-ler sanatın gelişmiş toplumlarda bir ihtiyaç haline gelmesini 19. asra götüren Ercilasun, bizde popüler edebiyatın başlangıcı olarak kabul ettiği Tanzimat Devri öncesinde insan-ların okuma ihtiyaçinsan-larını menakıpnâmeler, destanlar, halk hikâyeleri ile karşıladıklarını belirtir. Bizdeki popüler edebiyat kavramını Tanzimat (1840-1900), II. Devir (1900-1923) ve Cumhuriyet Devri (1923 sonrası) olmak üzere üç devirde ele alır. Tanzimat Devrinde edebiyatın yaygınlaşmasını sağlayan unsur-lar ounsur-larak gazeteler, tiyatrounsur-lar, tercümeler ve romanları gösterir. Popüler edebiyatı Şinasi ile başlatır, Nâmık Kemâl ve Ahmet Mithat üzerinde durur. Ahmet Rasim, Hüseyin Rah-mi ve Ebuzziya Tevfik’e değinir. Ercilasun, İkinci Devir (1900-1923 Arası) adını verdiği devrin eserlerini üç ana başlıkta toplar: Ah-met Mithat ekolünün devamı, Millî Edebiyat Eserleri, Marazî Hassasiyet. Üçüncü ve son devir romanlarını da, Aşk romanları, Millî ve Tarihî romanlar, Çocuklara hitap eden eser-ler olarak üç ana başlıkta toplar. Daha sonra bizde eksik gördüğü roman türlerine değinir:

(4)

Polis ve dedektif romanları, Bilim kurgular, Eski hikâyeleri modernize etme, Stephan King tarzı korku romanları. Makalenin son bölümü ise, Türk Dünyası’ndaki edebiyat ve roman anlayışına ayrılır.

Bir diğer yazı, “Edebiyatımızda Marazîlik”tir. Ercilasun sanat, edebiyat ve sanatçı bağlamın-da marazilik kavramını sorgular. Edebiyatı-mızda duyguların marazileşmesini Recaizâde Ekrem’le başlatan yazar, Servet-i Fünûn’la beraber marazilik kavramının köklü bir biçim-de ebiçim-debiyatımıza yerleştiğini söyler. Ebiçim-debiya- Edebiya-tımızdaki maraziliği, “batıdan gelen tesirler, klâsik kültürden gelen tesirler, sosyal ve siyasî sebepler” olmak üzere üç ana nedene bağlar. Bu nedenleri de detaylı bir biçimde açıklar. İkinci bölümün beşinci makalesi “Edebiyatta Millîlik ve Milliyetçilik” başlığını taşır. Er-cilasun, millîlik, milliyetçilik ve millet kav-ramları üzerinde durur ve açıklar. Milliyetçilik kavramının Batı medeniyet dairesi içerisindeki doğuşunu ve bizim kültür, siyaset hayatımız-daki oluşumunu anlatır. Milliyetçilik ve dil şuuru üzerine yaptığı tespitler dikkat çekicidir. Türkçülük hareketini irdeleyen yazar, dil ve vezin meselesini iki önemli husus olarak sı-nıflandırır. Edebiyatımızda ve kültürümüzde milliyetçilik kavramı üzerinde durur. Bölümün altıncı makalesi, “Modern Türk Edebiyatında Ahiret Kavramı”dır. Ercilasun, ahiret gibi me-tafizik bir kavramın Türk ve Batı edebiyatın-da işgal ettiği yeri sorgular. Batı edebiyatının ahiretten ziyade ölüm temasıyla ilgilendiğini söyler. Dante’nin “İlahi Komedya”sıyla ahiret temasının işlenmeye başladığını belirtir ve Batı edebiyatının aynı konulu eserlerinden bahsettikten sonra, bizim edebiyatımızda yer alan örneklerine değinir. Söz gelimi, Hâmid’in Tayflar Geçidi, Ruhlar ve Arzîler; Halide Edip’in Maske ve Ruh; Nihal Atsız’ın Ruh Adam adlı eserleri hakkındaki düşüncelerini okuyucuya sunar. Bölümün yedinci makalesi, “Yeni Türk Edebiyatı Sahasında Neler Yapıl-malı?” dır. Modern edebiyatımızın meseleleri

üzerine düşünen Ercilasun bu meseleleri, Mo-dern Türk Edebiyatı devrelerinin tasnifi ve adlandırılması, terim meselesi; İlmi çalışma ve araştırmalar; Edebiyatlar arası yakınlıklar; Edebiyatın öğretilmesi, sevdirilmesi ve yay-gınlaştırılması; Yayın, haberleşme ve ortak çalışma, olarak beş maddede ele alır ve inceler. Konuyla ilgili olarak Mehmet Kaplan ve Or-han Okay gibi otoritelerin görüşlerine değinir. İkinci bölümün bir diğer yazısı, “Batı Medeni-yeti ve Düşündürdükleri” başlığını taşır. Hızla gelişen ve dünyaya üstünlüğünü kabul ettiren Batı medeniyeti karşısında, Türk aydınlarının tutumları ve tepkileri ele alınır. Bu makale, Türk münevverinin yaşadığı paradoksları an-layabilmek açısından dikkat çekicidir. Kitabın üçüncü bölümü “Tenkit ve Edebi-yat” başlığı altında toplanmış sekiz makale-den oluşur: “Yeni Türk Edebiyatı’nda Tenkit (1860-1923)”, “Edebî Tenkitlere Göre Nâmık Kemal”, “Ömer Seyfettin’de Edebî Tenkit”, “Fuat Köprülü’nün Yeni Mecmua’daki Yazıla-rında Tenkit”, “Meşrutiyet Tenkidinde Batıdan Giren Terimler”, “Millî Edebiyat Terimi ve Ali Canip”, “Mehmet Kaplan ve Edebî Esere Bakış”, “Mehmet Kaplan Hakkında”. İlk makale, kitaptaki en hacimli makale olma özelliği de taşıyan, “Yeni Türk Edebiyatında Tenkit (1860-1923)”tir. Modern edebiyatımı-zın Tanzimat’tan Cumhuriyet’e kadar olan ilk 63 yıllık devresindeki tenkit macerası kaleme alınmıştır. Ercilasun ilk önce, tenkidin tarih-çesini okuyucuya sunar ve edebî tenkide de-ğinir. Kelimenin bizdeki ve Batı’daki kökeni hakkında bilgiler verdikten sonra, Tahir’ül Mevlevî’den, Nâmık Kemal’e ve Cenap Şaha-bettin’e kadar tenkit meselesi üzerinde durmuş yazarların fikirlerine yer verir. Bu devredeki tenkit anlayışını, 1. Tanzimat Devri, 2. Servet-i Fünûn DevresServet-i (1896-1901) ve Sonrası, 3. İkinci Meşrutiyet Devri (1908-1923) olmak üzere üç ana başlıkta inceler. İkinci makale, “Edebî Tenkitlere Göre Nâmık Kemal”dir. Er-cilasun, Modern edebiyatımızın ilk tenkitçisi

(5)

olarak gördüğü Nâmık Kemal’i değerlendire-rek edebî türlerdeki değişimler üzerinde durur. Söz konusu tenkitleri, Eski Edebiyatı Tenkit, Yeni Bir Edebiyatın Müdafaası ve Yeni Edebî Türlerin Müdafaası olarak üç başlıkta ince-ler. Ayrıca Nâmık Kemal’in roman ve tiyatro üzerine ortaya koyduğu fikirlere de değinen Ercilasun, Nâmık Kemal’in yeni bir edebiyat vücuda getirmeye çalıştığını söyler. Üçüncü makale, “Ömer Seyfettin’de Edebî Tenkit”tir. Ercilasun, Ömer Seyfettin’in tenkitle ilgili yazılarını teorik ve pratik olmak üzere iki başlıkta inceler. Üçüncü bölümün dördüncü yazısı, “Fuat Köprülü’nün Yeni Mecmua’daki Yazılarında Tenkit”tir. Ercilasun, Yeni Mec-mua’da tenkit konulu yazıların Fuat Köprülü, Ali Canip ve Ahmet Ağaoğlu tarafından ka-leme alındığını söyler ve Fuat Köprülü’nün tenkit yazıları üzerinde durur. Bu yazıları iki başlıkta inceler: I. Köprülü’nün Millî Edebiyat kavramı hakkındaki düşünceleri, II. Köprü-lü’nün edebiyatta şahsiyet meselesi hakkındaki düşünceleri.

Bölümün beşinci makalesi, “Meşrutiyet Ten-kidinde Batıdan Giren Terimler” adını taşır. Ercilasun, bu makalesinde Tanzimat’tan gü-nümüze Batı’dan dilimize girmiş olan sos-yal, fen, tıp gibi alanlarda karşımıza çıkan terimlerden bir kısmına işaret eder. İncele-diği kelimeleri, “Edebiyat, Edebî türler, Dil ve Üslûp, Estetik ve Sanat, Felsefe” gibi beş başlık altında değerlendirir. Yazının “edebi-yat” faslında, Ali Canip’in konuyla ilgili ka-leme aldığı fikirler üzerinde durulur. Onun, “ibtidâiyet=originalite” yazısındaki fikirleri okuyucuya sunulur. Ali Canip’in ortaya koy-duğu yeni kavramlar ele alınır. Ziya Gökalp’in “Ortaç” ve “Parnas” kavramlarına yüklediği anlamlara ve onun ortaya koyduğu “Turqui-re”, “Türkizm”, “Türköri” gibi kelimelere ve kelimelerin içeriklerine değinilir. Ayrıca, Reşat Nuri’den ve onun “egzotik” teriminden, Yusuf Ziya’nın tespitlerinden ve Ömer Seyfettin’in “Survivance” kavramından bahsedilir. Üçüncü

bölümün altıncı makalesinin ismi, “Millî Ede-biyat Terimi ve Ali Canip”tir. “Millî EdeEde-biyat” teriminin Tanzimat’tan itibaren ortaya çıkışı ve Ali Canip’in söz konusu terimle ilgili fikirleri makalenin konusunu oluşturur. “Millî Edebi-yat” terimini ilk kez ortaya atan Ali Canip’in; Genç Kalemler, Türk Yurdu gibi dergilerde millî edebiyat kavramı üzerinde nasıl durduğu ele alınır. Ercilasun, Ali Canip’in “Millî Edebi-yat” anlayışını da tespit eder. Ali Canip’in yanı sıra Fuat Köprülü’nün Millî Edebiyat’la ilgili beş yazısı ele alınır: “1. Edebiyat-ı Milliye”, “2. Halk ve Edebiyat”, “3. Edebiyatlar Ara-sında”, “4. Yeni Lisan”, “5. Türklük ve Yeni Lisan”. Makalenin sonunda Ali Canip başta olmak üzere Ömer Seyfettin, Ziya Gökalp, Fuat Köprülü gibi isimlerin “Millî Edebiyat” kavramına yaklaşımı tartışılır.

“Mehmet Kaplan ve Edebî Esere Bakış” adlı yazıda Ercilasun, Mehmet Kaplan’ın me-todolojisi üzerinde durur. İlk önce tenkidin tarihçesinden bahseder. “Tarihî Tenkit” an-layışı ve hemen ardından ortaya çıkan “Yeni Tenkitçilik/New Criticism”i ele alır. Bu me-todu bizim edebiyatımıza uygulayan Mehmet Kaplan’ın Tevfik Fikret (Devir-Şahsiyet-Eser), Şiir Tahlilleri adlı kitapları; “Ziya Gökalp ve Saadet Perisi”, “Ziya Gökalp ve ‘Yeniden Doğma’ Temi”, “Ağrı Şiiri” adlı makaleleri ve “Gün Eksilmesin Penceremden” adlı kon-ferans metni ele alınır. Bu bölümün sekizinci ve son yazısı, “Mehmet Kaplan Hakkında” başlığını taşır. Makale, 27 Mart 2009 tarihinde, Gazi Üniversitesi 75. Yıl Salonu’nda, Mehmet Kaplan’ı anma programı sırasında izleyicilere sunulmuştur. Mehmet Kaplan’ın ölümünün 23. Yıldönümü vesilesiyle kaleme alınan ya-zıda Ercilasun, Kaplan’ın Ali Ölmezoğlu’na yazdığı mektuplar ışığında, onun belli başlı düşüncelerine değinir ve bu düşünceleri üç başlıkta toplar ve inceler: “1. İrade ve Çalış-mak Kavramları, 2. Edebiyat Araştırıcılığı, 3. Hayata Bakış”.

(6)

Dünyası İlişkileri ve Türkoloji Çalışmaları” dır. Bu bölüm, “XX. Yüzyılın Eşiğinde Dört Türk Aydını: Gaspıralı İsmail, Hüseyinzade Ali Bey, Akçuroğlu Yusuf, Ağaoğlu Ahmet”; “Hüseyinzade Ali Bey’in Türkiye’deki Faali-yetleri”; “1908-1920 Yılları Arasında İdil-Ural Aydınlarının Türkiye’deki Faaliyetleri”; “Türk Dünyası Sanatçılarının Önünde Yeni Ufuklar”; “Orhun Abideleri Hakkında Türkiye’deki İlk Bilgiler” adlı beş makaleden oluşur. Bölümün ilk makalesi, “XX. Yüzyılın Eşiğinde Dört Türk Aydını: Gaspıarlı İsmail, Hüseyinzade Ali Bey, Akçuraoğlu Yusuf, Ağaoğlu Ahmet” tir. Yazı, Osmanlı’nın Küçük Kaynarca Antlaş-ması’ndan (1774) itibaren Batı karşısında zor durumda kalması ve çöküşe girme sürecinin anlatılmasıyla başlar. Bütün bu olumsuzluk-lara rağmen İstanbul ve Devlet-i Âliyye’nin başta Rusya Müslümanları olmak üzere, dünya Türklüğü için bir ümit taşıdığının altı çizilir. Ercilasun, sözü Rusya’da yetişmiş Türk aydın-larına getirir. Bu aydınların, Türkiye’nin kur-tarılması ve ilerlemesi yolunda büyük çabalar harcadığını söyler. 19. Yüzyıl sonunda Rusya Türkleri arasında dört isim ortaya çıktığını vurgulayan Ercilasun, sırasıyla bu isimlerden bahseder: İsmail Gaspıralı, Hüseyinzade Ali, Yusuf Akçura ve Ahmet Ağaoğlu. Makalede bu dört ismin biyografileri, edebî çalışmaları ve Türk dünyasına yaptıkları katkılar detay-lı bir biçimde kaleme adetay-lınmıştır. Ayrıca, bu isimlerin Türkiye’yle olan duygusal bağları ve çalışmalarına değinilmiştir. Dördüncü bö-lümün ikinci yazısı, “Hüseyinzade Ali Bey’in Türkiye’deki Faaliyetleri” başlığını taşır. Türk milliyetçisi, şair, yazar ve fikir adamı Hüseyin-zade Ali Bey’in ele alındığı makalede, ilk önce onun biyografisi okuyucuya sunulur. Edebiyat ve fikir hayatımızdaki yeri üzerinde durulur. Gazete ve mecmualarda yayımladığı maka-lelerden bahsedilir. Onun, Türk gazetesine gönderdiği iki makale ve İçtihat Dergisi’nde yer alan birkaç şiiri üzerinden, Ziya Gökalp’e

tesirleri ve Türkiye’deki faaliyetleri kaleme alınır. Dördüncü bölümün üçüncü makalesi, “1908-1920 Yılları Arasında İdil Ural Ay-dınlarının Türkiye’deki Faaliyetleri”dir. Bu makale Çarlık Rusyası yönetimi altında İdil Ural bölgesinde yaşayan aydınların, 1905 Rus Meşrutiyeti ile Ekim Devrimi sonrasındaki üç yıllık dönemde, Türkiye’de gerçekleştirdiği faaliyetleri ele alır. Mercanî’den Kursevî’ye; Akçura’dan, Taymas’a; Reşit Rahmeti’den Akdes Nimet’e kadar Kazan, Kırım, Ufa ve Azerbaycan gibi topraklardan gelen aydın-ların faaliyetleri: “Aktif çalışmalar, Yazı ve yayınları, Yurtdışı faaliyetleri” olmak üzere üç başlıkta incelenir.

“Türk Dünyası Sanatçılarının Önünde Yeni Ufuklar” başlıklı makalede Ercilasun, sanatı tanımlar ve sanatın hayatî bir ihtiyaç oluşuyla ilgili fikirlerini ortaya koyduktan sonra, sanat eserinin hayata olan etkisini tartışır. Sanatın ve sanatçıların hürlüğü üzerinde durur. Sanat ve ilmin bir potada eritilip edebî esere yansı-tılabileceğini söyler. Sanatkârın malzemesini: “Zamandan gelen malzeme, Mekândan, yani coğrafyadan gelen malzeme, Cemiyetten ge-len malzeme” olmak üzere üç grupta ele alır. Sonuç olarak Türk Dünyası sanatçılarının bir araya gelerek fikir ve bilgi alışverişinde bu-lunması ve ortak bir Türk kültürü yaratılması gerektiğini söyler. Dördüncü bölümünün son yazısı, “Orhun Abideleri Hakkında Türki-ye’deki İlk Bilgiler”dir. Makalenin adından da anlaşılacağı üzere Türk kültür, siyasî, ve sosyal tarihinin ilk örneklerini teşkil eden Orhun Abi-deleri ile ilgili olarak Türkiye’de yapılan ilk çalışmalardan önce, Türk aydınının konuyla ilgili hangi bilgilere sahip olduğu irdelenmek-tedir. Başta İkdam olmak üzere Necip Asım’ın konuyla ilgili kitapçığı, Türk Yurdu’ndaki bazı yazılarla okuyucular bilgilendirilir.

Kitabın beşinci yani son bölümü, “Eserler Üze-rine” başlığını taşır. Bu bölüm dört makaleden oluşur: “Yahya Kemal ve Nesirleri”, “Bir Kitap

(7)

ve Düşündürdükleri”, “Akın Piyesi Üzerine Bir Tahlil” ve “Tiyatroda Kurtuluş Savaşı: Hâ-kimiyet-i Milliye Aşevi”. Bölümün ilk yazısı “Yahya Kemal Nesirleri”nde yazarın, “Aziz İstanbul (1964); Eğil Dağlar (1966); Siyasî ve Edebî Portreler (1968); Edebiyata Dair (1972); Tarih Musahabeleri (1975); Çocuklu-ğum, Gençliğim, Siyasî ve Edebî Hatıralarım (1976); Mektuplar, Makaleler (1977) kitapla-rını tanıtmıştır. Bir diğer yazı, “Bir Kitap ve Düşündürdükleri” başlığını taşır. Ercilasun bu yazıda Prof. Dr. Ayhan Songar’ın Dil ve Düşünce adlı eseri hakkında tespitlerde bulu-nur. Söz konusu kitabın dil meselesini sosyal ve kültürel bir açıdan ele aldığı vurgulanır. Beşinci bölümün üçüncü yazısı “Akın Piyesi Üzerinde Bir Tahlil”dir. Yazıda, Faruk Nafiz’in Akın Piyesi okuyucuya tanıtılmıştır. “Tiyat-roda Kurtuluş Savaşı: Hâkimiyet-i Milliye Aşevi”, Güngör Dilmen’e aittir ve konusunu Millî mücadele döneminde yaşanan olaylardan alır. Kitap, “Dizin” bölümüyle son bulur.

Edebiyat Tarihi ve Tenkit, Bilge Ercilasun’un edebiyat bilimine yaptığı katkıyı ve hangi me-seleler üzerine çalıştığını göstermesi bakımın-dan önemlidir. Ercilasun, kültür tarihimize yön veren bazı isimlerin biyografilerini okuyucuya sunmuş ve onların edebî kişilikleri üzerinden, kültür ve edebiyat tarihimizi değerlendirme-ye çalışmıştır. Modern edebiyatımızın oluşup şekillenmeye başladığı ve geliştiği devirleri ele almış, bu devirlerdeki tenkit ve edebiyat araştırmacılığı üzerine değerlendirmelerde bu-lunmuştur. Sadece Türkiye Türkleri’nin değil, Türk Dünyası’nın edebî ve kültürel çalışma-ları üzerinde duran Ercilasun; Türkiye-Türk Dünyası ilişkilerini, bu ilişkilerin Türkoloji bilimine yansımalarını ve Türk aydınının ko-nuyla ilgili çalışmalarını incelemiş ve değer-lendirmiştir. Bununla da yetinmemiş, önemli sanatçılarımız ve edebiyatçılarımızın eserlerini de göz önünde bulundurarak, onların sanat ve edebiyat anlayışını irdelemiş ve okuyucuyu aydınlatmaya çalışmıştır.

Referanslar

Benzer Belgeler

Mehmet Rauf yeni neslin en önemli tarafının, bir Garplı gibi Batı Edebiyatını takip ve tetkik etmesi olduğunu söyler. Bundan

189 Vezin ve anlam bakımından “buldı sen uŝanmaz mısın” yerine Dîvân’daki “bula sen ŝanmaz mısın” ibaresi (İpekten 1974: 203)

Formdaki ilk dört soru kaynak kişilerin sosyodemografik özellikleri belirlemeye yönelik olarak, diğer dört soru ise gebelik, doğum, loğusalık süreçlerinde anne ve

Öğrenci cinsiyetleri ile bir partnerle çalışma alışkanlığı arasında “erkek” öğrenciler lehine; öğrencilerin sınıf düzeyi ile bağımsız, bir partnerle ve bir

Computerized tomography (CT) revealed a soft tissue mass in the left maxillary sinus expanding the lateral nasal wall medially with accompanying bone destruction (Figure 1)..

Elif ol ķāmet-i dil-cūy bigi ehl-i cinān Görmedi ravża-i Firdevsde bir serv-i revān.. Bi benüm bigi saçı çįn-i hevādār olan Nefes urduķca olur bād-ı śabā

Bu çalýþmada, Elazýð Fýrat Üniversitesi Teknik Eðitim Fakültesi zemin katýnda bulunan 16.24 m 2 taban alanlý bir çalýþma odasýna kurulan TKIP sisteminin

心裡開始默默期許著這孩子以後一定會有很漂亮的未來,便開始投射以後可以在某 電視台上看見阿弟成功後的專訪。