• Sonuç bulunamadı

Batılı Feminist Geleneğin İçinden Gelen Aykırı Bir Ses: Özne ve Fail Olarak Başörtülü Kadınlar

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Batılı Feminist Geleneğin İçinden Gelen Aykırı Bir Ses: Özne ve Fail Olarak Başörtülü Kadınlar"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

147

Batılı Feminist Geleneğin İçinden Gelen

Aykırı Bir Ses: Özne ve Fail Olarak Başörtülü

Kadınlar

A Dissenting Voice From within The Western Feminist

Tradition: The Veiled Women as Agent and Subject

Zehra Çelik1

Politics of Piety: The Islamic Revival and The Feminist Subject, Saba Mahmood, Princeton and Oxford: Princeton University Press, 2005, 233 s. Saba Mahmood, Dindarlığın Siyaseti: İslami Uyanış ve Feminist Özne isimli kitabın-da kadınların İslami bir hareketin parçası olarak özelde feminist teoriye, genelde ise liberal seküler teoriye olan kavramsal meydan okumalarını ele almaktadır. Bunu Mı-sır’daki İslami Uyanış Hareketinin bir parçası olan kentli kadınların cami hareketinin etnografik hikayesi üzerinden yapmaktadır (s. 2). Mahmood, Dindarlığın Siyaseti ile, seküler-liberal ve feminist geleneğin içinden biri olarak, Mısırlı kadınların dahil ol-duğu cami hareketinin bu geleneğin ataerkil toplumlar ve bu toplumlarda yaşayan kadınların durumu hakkındaki varsayımlarını ve genellemelerini tekrar gözden ge-çirmek gerektiğini göstermektedir. Mahmood, “bu varsayımların dar kafalılığını gös-termenin” kaleme aldığı kitabın amacı olduğunun altını çizmektedir (s. 38).

Mahmood’un eseri Kahire’de 1995-1997 yılları arasında gerçekleştirdiği saha çalışma-sına dayalıdır, dolayısıyla, antropoloji literatürü içine dahil olmaktadır. Fakat alışıla-geldik etnografik eserlerin ötesine geçerek nitelikli bir teorik tartışma yürütmektedir. Yazar, diğer etnografilerde olduğu gibi yoğun etnografik tasvirlerle birlikte saha bul-gularını açıklamak için teorik bir tartışma yürütmek yerine, derinlikli ve kapsamlı teorik tartışmalar ve bu tartışmaların anlaşılması için saha bulgularından yardım alan etnografik bir çalışmayla karşımıza çıkmaktadır.

Kitap, sonuç bölümü dahil olmak üzere 6 bölümden oluşuyor. Yazar, “Özgürlüğün Öznesi” (s. 1-39) ismini verdiği giriş bölümünde, özgürlük kavramı üzerine bir teorik tartışma yürütmekte, bu tartışmayı post-yapısalcı feminist teorinin faillik kavramına ve temel varsayımlarına itirazlarını da ekleyerek genişletmektedir.Yazar burada ka-dınların failliğini kendilerine ait olarak değil de içinde bulundukları toplumsal yapı-nın bir ürünü olarak gören post-yapısalcı ve feminist yaklaşımlara itirazlarını sırala-maktadır.

1 İstanbul Şehir Üniversitesi, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler, Yüksek Lisans Öğrencisi.

(2)

KADEM Kadın Araştırmaları Dergisi

148

Mahmood, saha çalışması sırasında camilerde kadınlar tarafından verilen dersleri düzenli olarak takip etmiş ve röportajlar yapmıştır. Buradan yola çıkarak “Dindarlık Hareketinin Topoğrafyası” başlıklı ikinci bölümde (s. 40-78), Kahire’de cami hareke-tine katılan kadınları ve yaptıkları aktiviteleri betimler. Mahmood, cami derslerine devam ederek kadınların şikayet ettiği “sekülerleşme” olgusuyla neyi kastettiklerini ve bu hareketin bir parçası olarak nasıl bir dindarlık uyandırmaya çalıştıklarını okumaya çalışıyor.

“İkna Pedagojileri” başlıklı üçüncü bölümde (s. 79-117), kadın vaizelerinsosyo-eko-nomik ve kültürel arka planlarına, inançlarına ve öğretme stillerine odaklanılmıştır. Yazar burada esas olarak dinleyici grup tarafından vaize hanıma yöneltilen soruları ve dinleyici grup ve vaize arasındaki ilişkiyi analiz etmiştir. Ayrıca dini bilgi ve dini bilginin ileticileri üzerinden oluşan yeni otorite ve pratikleri sorgulamıştır. Bir başka ifadeyle, çalışmanın bu kısmında cami hareketi ile yani yeni bilgi kaynakları ile oluşan pedagojik alanda nasıl bir otoritenin harekete geçtiği inceleniyor.

“Pozitif Etik ve Ritüel Kaideleri” başlıklı dördüncü bölümde (s. 118-152), dindarlık, namaz ritüeli, ritüelin bir amaç ve araç olarak rolü konularına açıklık getirilmiştir. Mahmood’a göreçağdaş İslam literatüründe İslami hareketler, kimlik politikaları üze-rinden analiz edilir (s. 118); İslamcılık ve milliyetçilik arasında bir bağ olduğu kabul edilir, dolayısıyla, İslami ritüeller bir gelenek ve folklör statüsüne indirgenir. Benzer şekilde, liberal teoride namaz, oruç, örtünme gibi ritüeller bazı siyasi amaçları ve menfaatleri temsilde kullanılan semboller olarak öne çıkar. Fakat Mahmood, eserinde saha çalışmasındaki bulgulara referans vererek ibadet ve ritüelin sürekli yerine geti-rilmesinin takvalı bir ben inşasında gerekli bir araç olduğunu savunmuştur. Diğer bir ifadeyle, namaz Müslümanlar için bir sembol olmanın ötesinde, Allah namazı emret-tiği için hem kendi başına ulaşılması gereken bir amaç hem de takvaya ulaşmak için gerekli bir aracı ifade eder.

“Faillik, Toplumsal Cinsiyet ve Vücut Bulma” başlıklı beşinci bölümde (s. 153-188), yazar vaizelerin, Mısır’daki İslami uyanış hareketine ve kadınların cami hareketine olan etkisini analiz etmektedir.Bu bölümde, cami hareketine dahil olan kadınlarınor-todoks İslami geleneğin üstesinden gelebilmek için kullandığı terimler nelerdir ve bu terimler post-yapısalcı feminist geleneğe nasıl karşı koyuyor sorularının cevabı da ir-delenmektedir (s. 153). Cami müdavimlerine göre takva sahibi olmak için gerekli bazı erdemler vardır; örneğin, en kadınsı erdemlerden biri olan hayâ erdemi bunlardan biridir. Bugün liberal-seküler dünya görüşü tarafından değersizleştirilmiş erdemler, cami müdavimleri için benlik inşasının önemli bir parçasıdır. Örneğin, edepli giyin-me yani örtüngiyin-me erdemi, benlik inşası sürecinde takvayı elde etgiyin-mek için bir araç ol-maktadır.

Mahmood, sonuç bölümünde, ilk bölümde sorduğu soruları yineliyor ve şu sonuca varıyor; İslam ve Müslümanlar hakkında çalışan bir akademisyen, her ne kadar Ba-tı’nın geliştirdiği analitik araçları ve terminolojiyi kullanmak zorunda olsa da, İslam

(3)

149

ve kadınlara dair yanlış okumalardan ve varsayımlardan kurtulmalıdır.

Saba Mahmood’un kitabının yayınlandığı 2005 yılı İslamofobinin Amerika’da yayıl-dığı ve medyanın başörtüsünü sıklıkla Müslüman kadınların ikincil konumunun ve özgürlüklerden yoksun olduğunun başlıca kanıtı olarak sunduğu zamanlara denk gel-miştir. Bu bağlamda,Mahmood saha çalışması için gittiği Kahire’de seküler-liberal ve feminist geleneğin varsayımlarını yani Mısır dindarlık hareketinin, kadınların çıkar-larına zıt olduğu ve özgürlüklerini kısıtlayacağı yönündeki düşünceleri sorgulamış-tır. Mahmood, Mısır’daki deneyimleri sonucunda, liberal bakış açısının Müslüman kadınların seçeneklerden ve tercih etme özgürlüğünden yoksun olduğu varsayımının yanlış ve yanıltıcı olduğu sonucuna ulaşmıştır.

Saba Mahmood, “Dindarlığın Siyaseti” ile İslam dünyasında cinsiyet ayrımcılığının ve erkekler tarafından kadınlar üzerinde kurulan hegemonyanın varlığını reddetmiyor. Bunun yerine, Müslüman kadınların pasif mağdurlar olarak resmedilmesine karşı çı-kıyor. Mahmood’un bu iddiası Müslüman toplumlarla tanışmamış insanlar için man-tık dışı görünebilir fakat onu daha iyi anlayabilmek için şunu görmek gerekir: Batılı feministler, Doğu toplumlarını erkek egemen toplumlar olarak görür ve başörtülü kadınların beyninin yıkandığını veya erkekler tarafından başlarını örtmeye zorlan-dıklarını düşünürler. Fakat Mahmood, Müslüman kadınların da bir faillik (agency) kapasitesi olduğunu ve başörtme eylemini kendi tercihleri doğrultusunda gerçekleş-tirdiklerini iddia ediyor. Daha önce bahsedildiği gibi, Mahmood’a göre, müslüman kadınlar, örtünmeyi takvaya ulaşmak için bir araç olarak görüyor ve yerine getiri-yorlar. Diğer bir ifadeyle, örtünen kadınlar bunu dini vecibelerini yerine getirmek için tercih ediyorlar. Bu sebeple, Mahmood, bu toplumlarda yalnızca başörtüsüne karşı direniş gösteren kadınlara odaklanarak başörtülü kadınların tahakküm altında olduğu kanısına varmanın yanlış olacağını ve böyle yanlı bir bakış açısıyla, örtünen kadınların fikirlerinin dışlandığını, onların öznelliği ve failliğinin inkar edildiğini dile getiriyor.

Bu ince ayrıntıyı göremeyen Batılı feminist düşünürler, Müslüman kadınların kendi inançlarına göre yaşamak istediklerini gözden kaçırırlar ve kadın özgürlüğünün ve tercihlerinin sınırlandığına inanırlar. Mahmood’a göre, Batılı feministler Müslüman kadınları anlamaktan çok uzakta bir yerde, müslüman kadınlara ne istemeleri gerek-tiği hususunda kendi kültürel bakış açılarını ve dünya görüşlerini empoze etmektedir-ler. Bütün bu açılardan, Saba Mahmood’un argümanı İslam antropolojisi, toplumsal cinsiyet çalışmaları ve feminist kuram üzerinde büyük bir etki yaratmıştır.

Referanslar

Benzer Belgeler

Terbıyık Kurt (2018) de rapor edildiği gibi, mevcut çalışmada 2017 yılında da sa- dece Ekim ayında bulunmuş olup, en yüksek değer Z4 kodlu istasyonda 110 birey/m 3

Olgunun ilk grafisinde sağda alt zonda kalbe komşu kalbin kenarını silen sınırları düzensiz heterojen pnömonik gölge koyuluğu mevcut iken son filminde iki taraflı sağda alt

Preeklamptik olgular ile normal gebeler arasındaki maternal serum mağnezyum düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunamadı (p>0.05), (Şekil

[r]

Toplumsal hareketlerin dönüşümü açıklanarak dijital aktivizm hareketleri bağlamında gerçekleştirilen hacktivizm faaliyetleri ayrıntılarıyla açıklanmış ve

Yayın politikası olarak daha çok siyasi eleştirilerin yanı sıra döneminin önemli sosyal konuları üzerinde de hicivli bir dille durmuştur. Gazetede farklı

Dijital şiir, görüntü, ses ve metinden oluşan bir sanata dönüşür; ses, hareket ve video teknikleriyle yeni ve farklı sunum olanaklarına da kavuşan e-şiir, hızlı

“Döngü” isimli sergisinde, ağaç baskı ile yeni bir anlatım dili olan yerleştirme sanatını birleştiren Hasan Kıran, anlatım dilini yaşadığı çağa ve