D
01 stanbulda bir su meselesi vardır. F a kat bu defaki su meselesi başka tür lüdür. Asırlardanberi îstanbulun ih tiyacını temin eden sulardan kurtulmağa çalışıyoruz, onları nereye akıtacağımızı, nasıl yok edeceğimizi bilemiyoruz. Bah setmek istediğim sular, Evkaftan Beledi yeye devredilen sulardır ki bir müddet ev vel, gayrisıhhî oldukları için kesildi. Yer lerine Terkos suyu ikame edilmek istenil di amma tabiî muvaffakiyet hasıl olama dı.
Terkos kumpanyasının, yeni teşekkül ettiği zaman, su yolcularını elde ederek su yollarını bozdurduklarını, çeşmeleri tahrib ettirdiklerini rivayet ederler. Ter kos kumpanyasının nasıl hırsız ve hayırsız bir şirket olduğunu ve İstanbul yangın larının bir kısmından mes’ul olduğunu bi lenler için, bu dedikoduya inanmamak elden gelmez.
Terkos kumpanyasının yerine geçen İstanbul Belediyesi, şirketin mirasına ko narken, elbette, onun bu kötü huylarına da tevarüs edemezdi. Çünkü birisi para kazanmak hırsından başka bir düşüncesi olmıyan bir ecnebi kumpanya idi; öteki ise, İstanbul hemşerilerine hizmetle mü kellef bir halk müessesesidir. Kırkçeşme sularının ve emsalinin kesilmesi, Terko- sun yeni sahibi olan Belediyeye para ka zandırmak emelinden ziyade, bu suların içilemiyecek bir halde ve mikroblu oldu ğunun tahakkuk etmesindendir. Fakat, Belediyeye düşen vazife, bend sularını kesmekten ve yok etmekten ziyade bun lardan istifade etmek olmalıdır.
Bend suları, İstanbul kadar eskidir. «Şehremaneti umuru mîyahiye müdürü Nazım» isminde bir zatın topladığı ma lûmata göre, İstanbul sularının on sekiz asırlık bir mazisi vardır. Istanbulda bu gün hâlâ mevcud olan ve bend sularının şehre getirilmesinde kullanılan kemerler. Milâdın 387, 550 ve 1150 yıllarında Bizans imparatorları tarafından yaptırıl mıştır. îstanbulun fethinden sonra da, Kanunî Sultan Süleyman zamanında M i mar Sinan bu kemerleri tamir ettiği gibi, başka yeni kemerler de yapmıştır. 1029 Hicrî tarihinden itibaren de, Belgrad or manında yedi bend yapılmıştır. Bu bend- lerin sularına Kırkçeşme ve bu bendler haricindeki memba sularına da H alkalı denilir.
Son zamanlarda, bu suların aktığı 1600 küsur çeşme varmış; bunların y a l nız 600 kadarı harabmış. Senelerdenberi çeşmeler, sebiller, camiler, imarethane - ler, şadırvanlar, mektebler, medreseler türbeler dergâhlar, hamamlar, havuzlar, yangın havuzları değirmenler hastaneler, kiliseler, saraylar, beylik ahırlar karakol lar, kışlalar, ambarlar, imalâthaneler, fab rikalar, matbaalar, hapisaneler, resmî da ireler, parklar, fırınlar, evler, kütübhane- ler, hatta Gedikpaşa tiyatrosu bile bu su lardan istifade edermiş.
Bütün bir şehrin ihtiyacını temin eden bu sular, asla yok edilmemek lâzım gelir. Bizim vazifemiz, ataların çok kıymetli hayratını yıkmak değil; modern bir şekle sokarak onlardan istifade etmektir.
Dahiliye Vekili ve C. H. P . Genel Sekreteri Şükrü Kayanın, eski İstanbul sularının ifna edilmiyerek içilir ve kulla nılır bir hale sokulmasını emrettiğini ha ber alınca ona «su gibi aziz ol» demek için bu yazıyı yazdım.
l~T~So\3^
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi