• Sonuç bulunamadı

Dil kirlenmesine direnen Ömer Asım Aksoy:Ölümünün birinci yıldönümünde Dil Derneği tarafından anılıyor

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Dil kirlenmesine direnen Ömer Asım Aksoy:Ölümünün birinci yıldönümünde Dil Derneği tarafından anılıyor"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SAYFA

fite * * #

CUMHURİYET 30 EKİM 1994 HAZAR

14

KULTUR

Ölümünün birinci yıldönümünde Dil Derneği tarafından anılıyor

Dil kirlenm esine direnen Ömer Asrnı Aksoy

KONUR ERTOP

Eski Türk Dil Kurumu Genel Yaz­ manı Ömer Asım Aksoy, ölümünün 1. yıldönümü dolayısıyla bugün An­ kara’da Milli Kütüphane’de saat 14. 00’te bir törenle anılacak. Dil Der- neği’nin düzenlediği bu toplantıya Prof. Şerafettin Turan, Mustafa Ek­

mekçi, Emin özdemir ile birlikte ben

de katılacağım; Aksoy’un “Dil

Yanlışları” kitabından, Türkçenin

kirlenmesine karşı verdiği savaşın­ dan söz edeceğim.

Türkçenin kirlenmesi yaşamımızı her alanda saran kirliliğin bir par­ çası, gerçekte ise bu kirliliğin kaçını­ lmaz bir sonucu!.. Doğayı, havayı, denizlerimizi, içme sularımızı, kent­ lerimizi alabildiğine kirlettik, daha korkuncu insan yüreklerinin, insan ilişkilerinin, yurt yönetiminin kirlen- mesiydi; bunlar da kirlendi. Kültü­ rümüz, onun temeli olan dilimiz kir­ lendi.

Son günlerde “temiz eller” işle­ minden söz ediliyor. Bu işlemi ger­ çekleştirecek temiz eller nerede?

“Milyonla barındırdığın ecsad arasından

Kaç nasiye vardır çıkacak pak ü dı- rahşan?”

diyen “Sis” şiiri ozanının sorusu, bugün de yanıtsız kalmaya mahkum görünüyor.

Kültüre, sanata yabancı kalan, köşe dönmeye, bir koyup yirmi al­ maya özendirilen insanlann dili, şu alabildiğine çoğalan radyo istas­ yonlarında, TV kanallarında, boyalı basında ürpererek izlediğimiz dilden başkası olamazdı. Parayı bastırıp se­ çim kazanan, yatırdıklarını kısa yol­ dan kurtarmaya çabalayan çirkin politikacıların, onlardan destek alanlann, onlarla dayanışma içinde olanlann bu bozuk, bu yozlaşmış dille konuşup yazmalarında şaşacak ne var?

Yaşadığımız çarpık gelişmeler sı­ rasında spikerlik, sunuculuk

gençle-Kültüre, sanata

yabancı kalan,

köşe dönmeye,

bir koyup yirmi

almaya

özendirilen

insanların dili,

şu alabildiğine

çoğalan radyo

istasyonlarında,

TV kanallarında,

boyalı basında

ürpererek

izlediğimiz

dilden başkası

olamazdı.

, c

f ^

%

} '• %'

" - : •**>

' V

a

-'

'■■

aî ' H î- C ■«, m

& %

- f -i : J

fi

T isfi

rin gözde mesleklerinden biri oldu. Bu mesleğe hazırlayan sözde kurslar da var.

Mikrofonun başına geçenlerin iç­ ler acısı durumu ise ortada. Kulak­ larımızı tırmalayan dil yanlışlarının azaltılması, hatta büsbütün yok edilmesi, yazı dilindeki bozukluk­ ların giderilmesi olanaksız değildir. Sözgelimi Ömer Asım Aksoy’un

“Dil Yanlışları” kitabı tek başına

birçok şey öğretebilir.

Ama gençlerimize öğretmemiz ge­ reken şey daha önemlidir. O kitabın sahibi gibi bir adam nasıl olunur?

Onun yetişmesi ülkemizin çok çe­ tin koşullardan geçtiği bir dönemde oldu. Gaziantep’te doğmuş, ortaöğ­ renimini burada tamamlamıştı. 20 yaşlarındayken Posta ve Telgraf me­

murluğunun yanı sıra Türkçe öğret­ menliği yapıyordu. 1919 yılında yüksek öğrenimini İstanbul’da Tıb- biye’de sürdürmeye koyuldu. Kur­ tuluş Savaşı başlayınca doğduğu toprağa dönerek Gaziantep savun­ masına katıldı.

Kurtuluştan sonra birkaç yıl daha öğretmenlik yaptı, ders kitapları yazdı. Daha sonra hukuk öğrenimi görerek savcılık, avukatlık, Gazian­ tep’te baro başkanlığı yaptı. Çok sevdiği öğretmenlik mesleğini de sürdürdü. Onu seçkin insan yapan yanlarına dikkat etmeliyiz.

Cumhuriyete, devrimlere ve laikli­ ğe bağlı kalmak koşuluyla kurulmuş

Serbest Cumhuriyet Fırkası, bu ka­ nalı kullanan gerici hareket yüzün­ den, 1930 Kasımı’nda kurucusu ta­

rafından kapatılmıştı. Cumhuriyet Halk Fırkası’nın başarısız yönlerini gidermek üzere girişilen düzenleme­ ler sırasında Gaziantep’teki yöneti­ cilerin “görevlerini sömürmekte ol­

duğu” belirlenmişti.

Partiye halkın güvenini kazanmış, çalışkan, sağlam kişilikli bir il baş­ kanı aranıyordu. Hemşerileri Ömer Asım Bey’i göreve çağırdılar. Böyle- ce politikaya girmiş oldu.

1932’de Halkevleri kurulunca Halkevi başkanlığına da seçildi. 15 yıl milletvekilliği Türk Dil Kuru- mu’nda da 35 yıl kol başkanlığı, 14 yıl genelyazmanlık yaptı.

T D K ’nin kapatılmasından sonra eski çalışma arkadaşlarının başında

“Ana Yazım Kdavuzu”nu yayı­ mladığında 89 yaşındaydı. Bu

yaşa-möyküsünde örnek bir insan ken­ disini gösteriyor.

Onun gibi insanları yetiştirme ola­ nağına hâlâ sahipsek onun taşıdığı niteliklere dikkat etmeliyiz, yeni ku­ şaklara bu nitelikleri kazandırmaya çalışmalıyız.

Yaşamöyküsünde yurtseverlik, özveri, doğruluk, düzen, çalışkanlık kendini gösteriyor. Bunlar yurt­ taşlığın yan çizilmeyecek nitelikleri. Onun yapıtları ise önemli iki özellik daha taşıyor ki bunlann günümüzde de göz önünde tutulması zorunlu- dur. ,•

Ömer Asım’ın dille ilgili çalışma­ larının çıkış noktası 3 ciltlik büyük yapıtı “Gaziantep Ağzı”dır. Yetiştiği yörenin dilini konu edinir. Söz zen­ ginliğini sergiler. Dilbilgisi özellikle­

rini araştırır. 2 ciltlik bir çalışması da

“Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü”-

dür. Gene halk dilinin zengin söz- varlığını gün ışığına çıkaran bir çalı­ şma 11 ciltlik “Derleme Sözlüğü” onun bilgisine, sabırlı ve düzenli çalışmasına çok şey borçludur. Bü­ tün bu yapıtlar dilimizin dayanağı, besleyici kaynağı halk dilinin zen­ ginliklerini yansıtır. Öyleyse Ak- soy'un verdiği önemli bir ders bu kaynaktan kopmamak, onu değer­ lendirmek, işlemek ve zenginleştir­ mektir.

Yetiştiği çevreden kopmayan

aydın

Başka bir ders ise, içinden yetişti­ ğimiz çevreyle bağlarımızı kopar­ mamamız, o çevreyi yakından kav­ ramamız, tanımamız, tanıtmamız gerektiğidir.

“Gaziantep Ağzı” yazan, böyle

bir çevrenin yörenin kültürüyle, bu­ radan yetişenlerin yapıtlanyla yakı­ ndan ilgilenmiştir. Bu yolda verdiği ürünler arasında hepsi Gaziantepli olan kültür adamlarını, onlann yapıtlaıını konu edinen incelemeler dikkatimizi çeker. Şeyh Ahmet’in Arapça-Türkçe manzum sözlüğü

Nazm-ül-Leal’i, Haşan Ayni’nin

Arapça-Farsça-Türkçe manzum sözlüğü Nazm-ül-Cevahir’i, Müter­

cim Asım’ın yaşamını ve yapıtlannı

ele alan çalışmalar bunlar arası­ ndadır.

Hemşerileri Hasırcıoğlu Hafız

Mehmet Ağa'nın Divan'ı ile Hasip

Dürri’nin şiirlerini de günışığına çıkarıp yayımlamıştır. Bunlar kö­ künden kopmamış, ona sevgiyle eğilmiş örnek bir aydının bize bı­ raktıklarıdır. Ömer Asım Aksoy’un ardında kalan yapıtlar dilimize, kül­ türümüze büyük katkı sağlamıştır. Ancak asıl katkı bu yapıtlardan bes­ lenen, onun yolunu izleyen, onun taşıdığı niteliklere sahip kuşaklar olacaktır.

Türk Kültür ve Sanat

şöleni

IALMATİ (AA)-Türkiye

Tanıtma Vakfı (TÜTAV) ile TİKA tarafından düzenlenen T ürk Kültür ve Sanat Şöleni, 2-3 kasım tarihlerinde Kazakistan’ın başkenti Almati’da yapılacak. Türkiye’nin kültürel tanıtımı ve bu yolla iki ülke halkının

yakınlaşmasını sağlamak amacıyla Kazakistan Kültür Bakanlığı veTürk

Büyükelçiliği’nin girişimi ile düzenlenen şölene, Türk halk müziği sanatçıları Gülşcn Kutlu ve Sümer Ezgi ile pop müzik

sanatçıları Gül Erda, Erdal ve Çelik katılacak. Sanatçılar, Almati merkez konser salonunda 2-3 kasım günleri, Türk Kültür ve Sanat Şöleni’nde iki konser verdikten sonra 4-6 kasımda Kırgızistan’ın başkenti Bişkek’e geçerek burada düzenlenen bir programa katılacaklar.

ŞakirGökçebağ'ın

Almanya sergisi

■ Kültür Servisi - Genç kuşak

sanatçılarımızdan Şakir Gökçebağ’ın gravür sergisi, 2 kasımda Tübingen Üniversitesi Kültür Enstitüsü Salonu’nda açıldı. Üniversitenin kültür programı çerçevesinde

gerçekleştirilen sergide sanatçının son dönem çalışmalarından 27 gravürü sergileniyor. Ocak ayma kadar sürecek olan sergi, sanatçılarımızın giderek gelişen yurtdışı ilişkilerine yeni bir halka ekliyor.

Samsun'a

anfi-tiyatro

■ SAMSUN (AA) - Samsun Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı Atakum Belde Belediyesi, sanatsal ve kültürel alanda belde

insanlarına üretim verebilmek ve altyapı eksikliğini gidermek amacıyla yeni projeler geliştirmeye başladı. Atakum beldesinde, sahilde belediye plajının olduğu bölgede yapılması planlanan “Anfı-Tiyatro” diğer örneklerinden farklı özellikler

Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Kepler takımının lideri William Borucki bu kadar kısa sürede bu kadar çok gezegen adayının keşfedilmesinin çok şaşırtıcı olduğuna dikkat çekerek ekliyor: “Bu gezegen

PV’un aynı zamanda sistemik lupus eritematozus ve romatoid artrit gibi kronik inflamatuar ve otoimmün hastalıkların patogenezinde rol oynadığından şüphe edilmektedir.. Bu

Hemşirelerin travmatik olaylar yaşandığında ilk yardım ve fiziksel bakım dışında zarar gören kişilerin sıkıntı ve acılarını tanıma, ruhsal bozukluklar

► 90 yaşında ölen tiyatro, sinema oyuncusu, yönetmen Vasfl Rıza Zobu; Türk tiyatro tarihinde çeşitli görevler üstlenerek en uzun çalışmış sanatçılardan

SİRMEN — Peki efendim acaba siz edebiyatla ilgilenen bir kişi olarak dünyada devlet desteğine sahip almadan bu kadar uzun süre, kesintisiz yayınını

1- Çoklu Zekâ Kuramına uygun hazırlanan ders planları ile matematik derslerinin ișlendiği deney grubunun ve geleneksel ders ișleme yönteminin kullanıldığı kontrol

Ealbuki yukarıda arz ettiğim sebeplerden dolayı bu kadın Kev-York iç in böyle b i r vesika a sla verm iyecektir.. Sonbaharda konservatuarın piano kısmına

Sanatıma tutkunluğum yanında, iş sahasında-kıskançlıktan uzak-namusluluğu, dürüst çalışmayı amaçlayarak,toplumun yararın doğrultusunda,onun sevgisine layık