Yüksekkaldırım’m özgünl
T
ünel - Karaköy eğiminde bir asırdan fazla süredir işleyen “TüneF’in bir de yaya gidilen alternatifi söz konusudur. Yüksekkaldırım üzerinden kat edilen bir hattır bu. Ve en önemli uğrağıKuledibi’dir bu hattın, yani
Galata Kulesi’nin dibi, çevresi. Şehrin silüetine
baktığımızda Galata Kulesi yükselen bir yapı olarak görünse de, Tünel ile
Karaköy’ün birbirine bağlılığı,
bağlantısı göz önünde bulundurulduğunda, kule çukurda kalır. Bir tahterevallinin ortasındaki çubuk, tutamak gibidir.
İstanbul’un topografyası Galata Kulesi benzeri bazı yüksek yapılara böyle oyunlar da oynar işte.
Benim sekiz sene okuduğum Avusturya Lisesi, Kuledibi’nde, Kart Çınar Sokak’tadır. Gümüşsüyü ile Fındıklı arasında oturduğumuz için sabahları Karaköy’e gider, oradan Kuledibi’ne çıkar, öğleden sonraları da Kuledibi’nden Tünel’e çıkar,
istiklal Caddesi’nden geçerek
Taksim’e giderdim. Birincisi okula geliş, İkincisi eve gidiş yolumdu. Yani benim için Tünel - Karaköy hattından çok, bir Karaköy - Kuledibi, bir de Kuledibi - Tünel hattı söz konusudur.
Bu yolun ilk göze çarpan özelliği çok sayıda öğrenci ve ecnebi tarafından kullanılıyor olmasıdır. Çünkü bizim okul dışında Alman Lisesi ve Almanca konuşan ülkelerin vatandaşı çocukların gittiği bir ilkokul da bu yol üstündedir.
Ama bir başka özelliğinden daha söz etmeliyim
Yüksekkaldırım’m. Yokuşun başında İstanbul’un müzik
enstrümanı mağazaları
bulunur. Müziğe yeni sardırmış gençler bu dükkanlarda
'irtüozlarla karşılaştıklarında
Yüksekkaldırım tuhaf bir
noktasıdır İstanbul’un.
Buradaki mağazaların benzeri
bile yoktur başka semtlerde.
Bazı şeyleri almak için
mutlaka Yüksekkaldırım’a
gitmek gerekir.
heyecanlanırlar.
Aslında Yüksekkaldırım tuhaf bir noktası ya da çizgisidir kentin.
Buradaki mağazaların benzeri bile başka semtlerde olmaz. Bazı şeyleri almak için Yüksekkaldırım’dan başka gidilecek yer yok gibidir, işte belli müzik enstrümanları, enstrüman donanımı, gitar mızrabı mesela.
Eski plaklardan arayan, toplayanlar da bir geçmelidir Yüksekkaldırım’dan. Sonra hani plaket verilir ya herkese bir gün Türkiye’de, bütün bu plaketlerin yapılıp satıldığı yer de Yüksekkaldırım’dır.
Eskiden beri
marangozhanesi de çoktur buranın. Giderek azaldılar ama semtte son yıllarda başlayan
restorasyon dalgasıyla yeniden
dönebilir ustalar. Avizenin ucuzunun, iyisinin satıldığı mağazaların birazdan Kuledibi’nde
yoğunlaşacağının habercisi, işaret fişeği tek tük, ışıl ışıl avizecilere de rastlanır burada.
Pul koleksiyoncularının dükkanları da sadece Yüksekkaldırım'dadır. Kimler pul biriktiriyor artık acaba? Nasıl bir zerafete alıştırırdı bir zamanlar çocukları pul koleksiyonculuğu bütün o dantelalarım
bükmemeye dikkat ederek pulu cımbızla deftere yerleştirme, saydam kağıtla örtme işlemlerinde?
Yüksekkaldırım ticaretin hâlâ özgün olabildiği, bir zerafetinin olduğu, göründüğü, bir yeridir İstanbul’un.
Yine de yorulduysanız bu hatta, bu zarif hay huyda, girin
Galata Mevlevihanesi’ne,
bahçedeki bir banka oturun ve bu şehirde olmanın nasıl bir şey olduğunu bir kez daha hissedin.
■ AHMET TULGAR
atulgar@milliyet.com.tr 7 - 2 3 Nisan 2 0 0 4
haf t al ıkr ehb er ^ M illiy e t 11
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi