• Sonuç bulunamadı

'Humeyni fetva veremez':İslam araştırmacısı İsmet Zeki Eyuboğlu, "Şeytan'ın Ayak İzlerini" inceliyor

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "'Humeyni fetva veremez':İslam araştırmacısı İsmet Zeki Eyuboğlu, "Şeytan'ın Ayak İzlerini" inceliyor"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

VİM; 30 MART 1989 _ imsak; 5.18__ ___ Güneş: 6.45 öğle; 13.13__ İkindi: 16.45 Akşam: 19.33 Yatsı: 19,54

İslam araştırmacısı İsm et ZekiE yuboğlu, “Şeytan’ın ayak izlerini” inceliyor

4H ıı m eyil i fetva verem ez’

EYUBOĞLU’INDAN DEĞERLENDİRMELER

Salman Rüşdü olayına İslam hukuku

açısından bakılınca durum şudur: Yapıtı

incelenmemiş, okunmamış. Yazar şeriat

ilkelerince bile yargılanmamış. Bu durumda

fetvanın hukuki temeli yoktur.

Humeyni inancı Şiiliğin kökünde Zerdüşt

inancının izleri vardır. İran’da doğan Zerdüşt

dini Ahriman adı altında şeytanı kişileştirmiş,

Ahuramazda denilen Tanrı karşısında dirençli

bir güç olarak nesnelleştirmiştir.

Bugün İran’da günde üç kez namaz kılınması

Zerdüşt inancında olanların güneşe göre

günde üç kez tapınmasının izlerini taşır.

Zerdüşt rahiplerinin üçgen biçimindeki

başörtüsü ile İran’dan gelen üçgen türban

arasındaki benzerlik rastlantı mıdır?

Y avu z’dan IV. Murad’a değin Osmanlı

yönetimi İran’la savaşırken Sünni şeriatı

Şiiliği “amel-i şeytan’’ (şeytan işi) diye niteler.

İsmet Zeki Eyuboğlu

NECATİ G Ü N G Ö R ___

Hint kökenli İngiliz yurttaşı

Salman Rüşdü’nün romanı dola­

yısıyla Batı ile İran arasındaki ger­ ginlik sürerken, araştırmacı İsmet

Zeki Eyuboğlu, “ Şeytan Ayetle­ ri” tartışmasına yeni bir yapıtla

katılıyor. İslam dini, İslam mez­ hepleri, İslam tarikatları ve İslam felsefesi konularında yayımlanmış çeşitli kitaplarıyla ve bu alanda­ ki uzmanlığıyla taranan Eyubog-

lu, “ Şeytan Ayetleri” Söylencesi

adını verdiği kitabında, tartışma­ lara tarihsel olguların ışığında, önyargısız katılmak istediğini be­ lirtiyor... İslam dünyasında bazı tepkilere neden olan Salman Rüş- dii’nün romanıyla kendi yapıtı arasında doğrudan bir ilişki bu­ lunmadığım da özellikle vurgulu­ yor Eyuboğlu.

Aşağıda, “ Şeytan Ayetleri”

Söylencesi adlı kitabı dolayısıyla

yazar İsmet Zeki Eyuboğlu ile yaptığımız söyleşiyi sunuyoruz:

— “ Şeytan Ayetleri” adlı ro­ manın bunca tepkiler yarattığı ya­ zan hakkında ölüm fermanının çıkarıldığı; bu fermanı çıkaran İran’la Batı ülkeleri arasında ciddi gerginliklerin yaşandığı; ülkemiz­ de de söz konusu kitap ile yazarı hakkında olumsuz tavırların ser­ gilendiği bir ortamda, böyle bir kitap yazmayı neden gereksindi­ niz?

EYUBOĞLU — Kitabımın, Salman Rüşdü’nün kitabı ve yak­

laşımıyla hiçbir ilgisi yok. Söz ko­ nusu kitabı okumadım bile. Ko­ nusu ne? Onu da bilmiyorum... Benim açıklığa kavuşturmak iste­ diğim şu: LIygarlık tarihi boyun­ ca, iyinin savaştığı bir “ kötü” kavramı var. Bu kavrama, dinler, kendi inanç ölçülerine göre, - T ürkçede ‘şeytan ’ diye

karşılanan- bir ad veriyorlar. Ve bu adın çevresinde, toplumlar, kendi anlayışlarına göre bir söy­ lence oluşturuyorlar. Bu söylen­ ce nedir? Nereden kaynaklanıyor? Tek tanrıcı dinlerle bağlantısı ne?

Zerdüşt dini__________

Çok tanrıcı dinlerde “ şeytan” kavramı “ iyi” ile savaş içinde gösterilir. Şeytan, iyileri kötülü­ ğe sürükleyen, uçuruma götüren, tutarsızlıklara boğan bir güç ola­ rak görülür. Ancak bu şeytanı da yine Tanrı’nın yarattığı bilinir. Bütün varlık türleri yaratılmış sa­ yıldığına göre şeytanın da bunla­ rın arasında yer alması, ister is­ temez şu soruyu gündeme getiri­ yor: “ Şeytanın varlığı gerekli miy­

di? Şeytan, hangi gereksinmenin ürünüdür?

Konuya böyle bir anlayışla yak­ laşılırsa, iyi’nin değerlendirmesin­ de şeytan’m karşıt bir ölçüt oldu­ ğu kanısına varılır. Toplundan in­ celediğimizde, onların sayısınca

“ şeytan” tanımı olduğunu görü­

rüz. Bir toplumun tanımı ötekine uymuyor. Nitekim günümüzde şeytana “Abtavus” adı altında ta­ pan Yezidilik diye bir inanç var­ dır. Bu inanç, 8. yüzyıldan beri Kuzey Suriye ve Güneydoğu Ana­ dolu yörelerinde yaşatılıyor... Ben bu çalışmamda, “ şeytan” konu­ sunun, 1Ö 7. yüzyıldan beri var­ lığını sürdürdüğünü göstermeyi amaçladım, özellikle, İran’da do­ ğan Zerdüşt dini, Ahriman adı al­ tında şeytanı kişileştirmiş; Ahura­

mazda denilen tann karşısında di­

rençli bir güç olarak nesnelleştir­ miştir. Ahriman, (şeytan), karan­ lığın egemenidir. Aydınlığın kay­ nağı olan güneşi sevmez. Bu ne­ denle, güneşe karşı sürekli savaş içindedir.

— Bunun, bugünkü Humeyni’nin inançsa) tutumuyla bir ilgisi var mı?

Şeytan işi____________

EYUBOĞLU — Humeyni, 7.

yüzyılda Ali ile Muaviye arasın­ daki gerginlikten kaynaklanan, sonradan ‘yan tutucu’ ya da ‘yandaş’ anlamına gelen Şia (Şii­ lik) akımının öncüsüdür; daha doğrusu günümüzdeki başkam­ dir. Şiilik, inanç yapısı gereği,

Sünniliğe aykırı düştüğünden ge­ çersiz sayılmıştır.

Malikilik, Hambelilik, Hanefi­ lik, Şafılik gibi dört mezhebin dı­ şında “ sapkın” bir kuruluş sayıl­ mış... Nitekim, Yavuz’dan IV.

Murad’a değin Osmanlı yönetimi,

yüz yıl boyunca aralıklarla, Şii İran’la savaşmıştır. Sünni şeriatı, Şiiliği, “ amel-i şeytani” (şeytan işi) diye niteler. Kaynak isterseniz:

“ Fetvayi Ebussuud Efendi” yi

gösterebilirim. Üniversite Kütüp­ hanesi. Yazma eser. Şiilik iyi in­ celenirse, Zerdüşt inançlarından da etkiler taşıdığı görülür.

— Nasıl bir etkilenme? Örnek verebilir misiniz?

EYUBOĞLU — Sözgelişi, Zer­

düşt inançlarına göre gün doğar­ ken güneşin dorukta olduğu öğ­ leyin, bir de güneş batarken ol­ mak üzere Ahuramazda’ya gün­ de üç kez tapılır. Bugün İran’da günde üç kez namaz kılınması il­ ginç bir benzerliktir. Zerdüşt ra­ hibeleri, günde üç kez tapınmanın simgesi olarak başlarına üçgen bi­ çiminde bir örtü örterler. İran’­ dan gelen türbanın da üçgen bi­ çimli olması bir rastlantı mıdır?

— Bizde bazı din görevlileri, Humeyni’nin, Salman RUşdü’yle ilgili fetvasını savundular. Bura­ da bir çelişki doğuyor. Şii liderin fetvasını, Sünni din adamları sa­ vunuyor çünkü. Buna ne diyorsu­ nuz?

EYUBOĞLU — Önce şunu be­

lirteyim: İslam hukukuna, yani fı- kıha göre fetva yargıya dayanır. Yargılanmayan bir kişi hakkında fetva verilemez. Verilse bile böy­ le bir fetva yürürlüğe konulamaz. Buna, “ hükm-î batıl” denilir. Salman Rüşdü olayına, İslam hu­ kuku açısından bakıldığında şöyle bir durum ortaya çıkar: Yapıtı in­ celenmemiş, okunmamış, içerdi­ ği konunun İslamla ilgisi saptan­ mamış.

Batıl ve küfür _______

Yazar, şeriat ilkelerince bile yargılanmamış. Bu durumda fet­ va olmaz; çünkü fetvanın huku­ ki temeli yok. Yine İslam huku­ kuna göre fetva, o yönetim altın­ daki uyruklar için geçerli olabilir. Bir yönetim, başka bir .yönetim altında yaşayan kimse hakkında fetva veremez. Bunun dışında, evet ilginç olan; Sünni mezhebi­ nin sapkınlık olarak nitelediği Şii mezhebinden bir imamın fetvası­ nı, Sünni yetkili savunuyor. O yetkili, söz konusu fetvayı, İslam hukukunun hangi ilkelerine daya­ narak geçerli sayabiliyor acaba? Sözgelişi İslam dinine göre Muse­ vilik neyse Şiilik de odur. ikisi de yapı olarak İslama aykırı görül­ müştür. Kudüs’te hahambaşının verdiği bir fetvayı, Müslüman bir m üftünün uygulama yetkisi ney­ se; Şii liderin fetvasının durumu da odur. Fıkı ha göre batıl, delil sayılmaz. Batılın uygulanması, onun benimsenmesi demektir ki, o da “ küfür” dür.

— Konuya bir de laik toplum açısından bakarsak?

EYUBOĞLU — Bugün imam

hatip okullarında fıkıh okutulu­ yor. Fıkıhın, Suudi Arabistan dı­ şında uygulama alanı yoktur yer­ yüzünde. Laik toplumda, dine da­ yalı hukuk olan fıkıhın yeri hiç yok... Oysa, fıkıh bugün yürür­ lükteymiş gibi okutuluyor o okul­ larda. Bir anlamda, laik hukuk düzeninin karşısına din hukuku çıkarılıyor. Çatışma da burdan kaynaklanıyor.

Laikliğe aykırı________

Ülkemizde dinle ilgili bütün uy­ gulamalar şeriata dayandırılmak isteniyor. Bu da öğretim düzeni­ nin bölünmesine yol açıyor. Biz- deki Humeyni yanlıları, bilme­ den, Şii hukukunu Sünni hukuku yerine koyarak açıkçası “ hakika­ ti” , “ batıl” ile pekiştirerek laik­ liğe karşı çıkıyor.

Burada neyin tutulduğu, neyin savunulduğu birbirine karışıyor işte! Bugün laikliğe karşı çıkarı­ lan olaylar derinlemesine incelen­ diğinde ortaya çıkan üzücü du­ rum şudur: Gerek türbanlı öğren­ ciler, gerekse onların yanında yer alan yurttaşlarımız ne Kuran’ı okumuşlar ne T an n ’mn Kuran'- da buyurduklarını anlamışlar ne de Kuran’la gelen inancın ne ol­ duğunu biliyorlar...

Tanrı, Kuran’da der ki; “ Biz

bu kitabı size okuyasınız, anlaya- sınız, buyruklarımıza, yasakları­ mıza göre davranasınız diye gön­ derdik.” Bu anlamı taşıyan bir­

çok bölüm vardır. İmdi bu yolla­ ra dökülenler, İran kökenli türba­ na sarılanlar, Şii fetvalarına da­ yananlar arasında Kuran’ı oku­ yup anlayan kaç kişi vardır?...

Yine Kuran’a göre T anrı; “ Sen, Arap olduğun için biz bu kitabı Arapça indirdik. Yeryüzün­ de kendi diliyle seslenmediğimiz bir topluluk yoktur. Biz her top­ luluğa kendi diliyle seslenen bir görevli gönderdik.” demektedir. Bundan anlaşıldığına göre, Kuran başka dillere çevrilerek Tann buy­ ruklarını öğrenmek amacıyla oku­ nabilir. “ Şeytan Ayetleri” Söy­

lencesi adlı çalışmamda üzerinde

durduğum konulardan biri de bu. Ben bu çalışmayı, şeytanı, din ör­ tüsü altında bilmeden savunanlar için değil, ne olup ne olmadığını anlamak isteyenler için yazdım. Şeytanın ne olduğunu daha kısa yoldan öğrenmek isteyenler; Ye- zidilik’in "Mushaf-ı Res” ile

“ Kitab-ı Cilve” adlı kitaplarını

okusunlar derim.

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu törende doyasıya eğlenen halk, Sadrazam’a ve eserlerine uzun ömür vermesi için dualar eder (Bkz. O güne kadar Drina Nehri’nin bir kıyısından öbür kıyısına ancak

 Bir amacın gerçekleştirilmesi için, nelerin, nasıl, Bir amacın gerçekleştirilmesi için, nelerin, nasıl, neden, ne zaman, ne ile ve kim tarafından neden,

• Yönetim ortak amaçları gerçekleştirmek için işbirliği eden kişi kümelerinin eylemleri olarak tanımlanmaktadır.. • Yönetim kavramlarında başlıca üç noktada

ﷲا لﻮﺳر ﺎﻧﺪﻴﺳ ﻰﻠﻋ مﻼﺴﻟاو ةﻼﺼﻟاو ،ﷲ ﺪﻤﳊا ﻟا ﱃإ ﺎﻬﺘﺟﺎﺣ ﻲﻔﻜﻳ ﺎﲟ ﻪﺘﺟوز ﻰﻠﻋ ﻖﻔﻨﻳ نأ جوﺰﻟا ﻰﻠﻋ ﺐﳚ (ِﻪِﺘَﻌَﺳ ْﻦِﻣ ٍﺔَﻌَﺳ وُذ ْﻖِﻔْﻨُـﻴِﻟ) :ﻞﺟو ﺰﻋ ﷲا لﻮﻘﻟ ﻚﻟذو

Mesele: Zeyd Hind’i meclis-i şer‘e ihzâr ve yüzüne dava edip ve Hind-i mezbûre[nin] tasarruf eylediği ev Hind’in zevci[nin] olup “Benim ammım olan Amr’ın

Biz İslam Ceza Hukukunda önemli suçlardan biri olan içki içme suçu ve cezasını ele alacağız ve içki içmeye verilen cezaların uygulamada nasıl varlık

“Zeyd, Hind’i şu kadar akçe mehr-i muaccel tesmiyesiyle tezevvüc etdik- ten sonra Zeyd Hind’e mehr-i muaccelini vermemekle Hind nefsini Zeyd’e teslim etmeyüb kendi

Mesele: 23 Zilkade Tortum Haci Ahmet Ağa Asker Mustafa Yediyle Hind arâzî-i emîriyyeden tapu ile tasarrufunda olup muâdün li’l-inbat olan çayır yerini zevci müteveffanın