• Sonuç bulunamadı

İlham perisi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İlham perisi"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

akan zaman, duran zaman

.

4

mel i h c e v d e t a n d a y

İlham Perisi

?

A hm et K utsi Tecer, lisede psikoloji öğretm enim izdi, am a beni o rd an hiç h a ­ tırlam ad ı sanırım . Bir gün. d erste n sonra, yanına gitm iş, -Hocam , benim şiirle­ rim v a r o k u r m u su n u z ?, diye sorm uştum ; -Yo., şiir yok- dem işti. B aşka n e diye­ b ilird i' B ütün çocuklar ozandır; h e r genç, yaşam ının b ir dönem inde şiir yazar. O kum aya razı olsanız başed ilir mi? Benim de başım a geldi öğretm enliğim de, kendim e göre y ö ntem ler b u lm u şu m d u r sa v u ştu rm a k için. Y alnız ö ğretm enliğim ­ de mi? Hayır; ozanlık yaşam ım b aşlad ığ ın d an beri k u rtu la m am ışım d ır b u t ü r b a ş­ v u ru lard an . B unların hiç biri de, b ü y ü k b ir ozan «keşfetm e»nin m u tlu lu ğ u n u ba-ğ ışiam am ıştır bana;

R ahm etli Tecer'le, so n rala rı dostluk, ark a d a şlık k u ru ld u aram ızda. İkimiz de, b ir ara, İstanbul Belediye K onservatuva- n Tiyatro Bölüm ünde öğretm enlik yap­ tık. Tiyatro ta rih i o k u tu rd u Tecer, ben de fonetik diksiyon d ersi verirdim . Ki­ m i gun, akşam ü s tü birlik te çıkardık okuldan, K alam ış'a, T odori’ye giderdik. A ğırbaşlı, sakin, h a tta yavaş b ir ad a m ­ dı Tecer, u z u n ve a ğ ır konuşurdu. Bir g ü n bana, h e r yıl yaptığı folklor a ra ş tır­ m a gezilerinden birin d e b aşın d an geçen b ir olayı anlatm ıştı;

Bir gün, ak şam a do ğ ru b ir köye ko­ n u k olmuş. K öyün âşığını bulm uş. J a n ­ d a rm a k a ra k o lu n u n önünde, b ir ağacın a ltın a y er sofrası kurulm uş, ra k ıla r açıl­ m ış... A ncak b ir tehlike varm ış o böl­ gede; istediği kızı alam a y an b ir delikan­ lı d ağ a çıkm ışm ış, a r a d a b ir basıcın ve­ riyorm uş köye. M uhtar, ja n d a rm a kom u­ tanı, d ik k a tli bulu n u lm asın ı söylemişler- N eyse... A şık başlam ış sazm ı ç a lm a y a söylemeye. Tecer, ta m kadehini kaldır m ış ağzına g ö tü rü rk e n cuvvuu... diye b ir k u rşu n sesi duyulm az m ı? F ak at A hm et Kutsi hiç istifini bozm am ış, k a­ dehini, a ğ ır a ğ ır ağ z m a g ö tü rü p rak ısın ­ d a n tatm ış, so n ra gen e a ğ ır ağır in d irip so fra y a koymuş. Bir de ne görsün! M uh­ tarın, ja n d a rm a kom utanının, aşığın ye­ rinde yeller esiyor. K orkup kaçm ışlar. M eğer b ask ın filan sözkonusu değilm iş hiç, k ara k o lu n m erd iv en lerin d e ouıran b ir ja n d a rm a eri, tü rk ü d e n a ş k a gelip y anlışlıkla tü feğ in in tetiğ in e b a s ıv e r m iş... D urum a n la şılın c a m u h ta r, ja n ­ d arm a kom utanı, âşık gelip gene yerle­ rin e o tu rm u şla r ve gösterdiği soğukkan­ lılıktan, yü rek lilik ten ö tü rü kutlam ışlar Tecer'i. O ysa b ir soğukkanlılık, yürekli­ lik örneği değildi bu, a ğ ır h a re k e tli A h­ m et K utsi T ecer'in doğal dav ran ışı idi.

Y ukarda an lattık la rım d an , onun sı­ kıcı b ir in san olduğu sanılm asın- Ben çok h o şla n ırd ım sohbetinden. A ğır a n ­ la tıy o rsa acelem iz ne! Üç d ö rt şürine g erçek ten h a y ra n olduğum bu d eğ e n i sa n a t ve d ü şü n adam ım ızın çok zengin b ir y aşantısı vardı. A nadolu’yu ve h alk şiirin i iyi ta n ırd ı, A nadolu h alk ın ın ge­ leneksel töreleri ve tö ren leri konusunda, kendi a ra ştırm a la rın a d a y a n a n yem gö­ rü ş le r atm ıştır o rtay a. B u n lard an biri, K aracao ğ lan ’ın, bizim bildiğim izden d a ­ h a önce y aşad ığ ın a ilişkindi. Bir g ü n bana, -Belki de b ir prens» dediğini u- nutm uyorum . H epsinden önem lisi ise, A hm et K utsi T ecer’in, A nadolu gelenek­ leri içinde, ilkçağ A nadolu u y g a rlık ve k ü ltü rü n ü n b ir yari bulunm adığına, tek k ay n a ğ ın Ş am anlık o ld u ğ u n a ilişkin gö­ rü şü idi A m a b u g ö rü ş ile, k ü ltü rü m ü ­ zün k aynağı o la ra k ilkçağ A nadolu uy­ g a rlık ların ı benim seyen görüş at asın d a b ir ta rtışm a çıkm adı ortaya- Bu b ir ta ­ lihsizliktir. Ben de ilkçağ A nadolu k ü l­ tü r ve u y g a rlık la rın a d ü şk ü n biriyim ; üstelik, o ça ğ ile bizim yaşadığım ız çağ a ra sın d a bir sü rek lilik çizgisi bulam a- sam da, belli b ir k ü ltü r gereksem esi ile

seçilecek geçm iş k o n u su n d a ö zg ü r b u lu ­ n u ld u ğ u görüşündeyim dir. A m a bizim A nadolu uygarlığ ım ızd a Ş am anlık etk i­ si böylesine önem li b ir y e r tu tu y o rsa n ed e n öğrenm ek istem eyeyim ? D ahası var; ilkçağ A nadolu u y g arlık ları aşıklısı C evat Ş ak ir (H alik am as B alıkçısı), bu tu tk u s u n d a n ö türü, I.S. beşin ci yüzyıl A tin a u y g arlığ ın ın tem silcisi olan S o k ra ­ te s - P laton - A risto ü çlü sü n ü y erin di­ bin e b a tırd ı diye ben de o n a k atılm a k zoru n d a m ıyım ? Bu ko n u d a açıkça ve gereğince ta rtışılm am ıştır bizde. Y alnız b u k o n u d a m ı? Hiç b ir k o n u d a K olay­ lığa, ra h a tlığ a , ü stü n k ö rü lü ğ e hiç de elverişli olm ayan d ü şü n dü n y ası için b ü ­ y ü k b ir sa k a tlık tır bu- M istikliğim izden mi, yoksa felsefesizliğim izden m i d ersi­ niz? Bu dizideki y az ıla rım d a g ü ttü ğ ü m başlıca am aç la rd a n b iri de b u n u a r a ş tır ­ m a k tır diyebilirim . D ü şü n ü y o r m uyuz, d ü şü n m ü y o r m uyuz?

A hm et K utsi Tecer, k o n u şu rk e n ne denli sa b ırlı ise, d in le rk en de öylesine sab ırlı idi. Bir g ü n a rk a d a şı N ecip F a­ zıl K ısakürek, ona öylesine u z u n b ir söylev çekm iş ki, so n u n d a b u sa b ırd a n utanıp, «Insupportable’ım değil mi?» d i­ ye sorm ak z o ru n d a kailmiş. A hm et K ut­ si T ecer ise, o eşi b u lu n m a z dinginliği ile, «Hayır, su p p o rtab le’sm» diye y a n ıt­ lam ış onu.

Ö lüm ünden çok yıl önce şiiri b ıra k ­ m ıştı. O zan ların b ir g ü n gelip ş iir yaz­ m a k ta n vazgeçm elerinin nedenini hep m e ra k etm işim dir. B ir bu lu şm am ızd a b u ko n u y u T ecer’e açtım , «Yoksa ilham p erisini m i d a rılttın ız ? dedim . Rahm etli, «Ah...» dedi, «Onu b ir elim e geçirsem b ır a k ır m ıyım hiç.»

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği T a h a T o ro s Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Esas itibarile iddiasız ve alelade bir ikametgâh olmak- la beraber bu bina kullanış, taksimat, rahatlık ve mimarî şekillendiriş

A n c a k Liman idaresi o gün için maçunayı veremediği ve bizim de beklemeğe vaktimiz müsait olmadığı için kesonun mesnet kazıklarını birbirlerine kablo bağlayarak ve

Bu sayede cephe mih- verinin sağında olan kat merdiveni üst katta mihver üzerine gelmekte ve apartımanları iki müsavi parçaya

Mektebin plânı L şeklinde olup esas kısımda bir antre, kat merdiveni ve arkada toplantı ve spor salonu vardır.. Diğer kola,

Haricî sıva renkli mermer kırığı ile mo- zayık sıvanmış

Çünkü aksi tesir- lerin bu tarzda hesabında döşemenin kenarlarının istinadlandırma tarzları (Dört kenarın serbest veya mütedahil, iki kenarın serbest, diğer ikisinin

oda ile yeniden ilâve edilen büyük oturma salonundan iba- Mimar manzaraya hâkim olan cihetlere yaptığı geniş balkonlar ve çatıya verdiği az ve tatlı meyille binaya cam

Burada dört tane yatak odası, bir banyo, ayrıca hizmetçiler için servis merdiveni vardır.. Binanın etrafı kâmilen