• Sonuç bulunamadı

Antimikrobik İlaçlara Direnç Kazanma Mekanizmaları

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Antimikrobik İlaçlara Direnç Kazanma Mekanizmaları"

Copied!
6
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Girifl

Direnç, bir bakterinin antimikrobiyal bir ajan›n öldürü-cü veya üremeyi durdurucu etkisine karfl› koyabilme yete-ne¤idir. Direnç geliflimi ve yay›l›m› genellikle gereksiz ve uygunsuz antibiyotik kullan›m›na ba¤lanmakla birlikte, 1940’l› y›llarda antibiyotiklerin kullan›lmad›¤› baz› adalar-da toprak ve d›flk› örneklerinde tetrasiklin ve streptomisine dirençli bakteriler bulundu¤u; antibiyotik direncinin yaln›z-ca yayg›n antibiyotik kullan›m› sonucu de¤il, bakterilerin olumsuz çevre koflullar›nda yaflam›n› sürdürmek için kul-land›¤› savunma sürecinin bir parças› oldu¤u da belirtilmek-tedir. Ancak antibiyotiklerin yo¤un flekilde kullan›ma gir-mesi ile birlikte y›llar içinde ço¤ul dirençli mikroorganiz-malar ortaya ç›km›fl ve bunlarla oluflan infeksiyonlar›n sa-¤alt›m›nda büyük sorunlar yaflanmaya bafllam›flt›r. Günü-müzde tüm dünyada bir yandan h›zla yeni ilaçlar gelifltiril-mekte iken, öte yandan bunlara süratle direnç kazanan mik-roorganizmalarla oluflan infeksiyonlar bildirilmekte ve so-runun boyutlar› giderek büyümektedir (1-3).

Do¤al (‹ntrensek) Direnç

Bakteriler, antibiyotiklere do¤al olarak dirençli olabilir. Bu tür direnç bakterinin temel özelli¤idir ve ilaç kullan›m› ile iliflkisi yoktur, kal›tsal de¤ildir. Do¤al direnç, bu mikro-organizmalar›n tür özelli¤i olarak ilac›n hedefi olan yap›y› tafl›mamalar›n›n veya ilac›n yap›sal bir özellikten dolay› he-define ulaflamamas›n›n bir sonucudur. Örne¤in ilac›n d›fl membrandan geçememesi nedeni ile Gram-olumsuz bakte-riler vankomisine do¤al olarak dirençlidir veya baktebakte-rilerin L formlar› ve Mycoplasma’lar gibi çepersiz mikroorganiz-malar penisilin gibi hücre duvar sentezi inhibitörlerine do-¤al dirençlidir. Ayn› flekilde metabolik olarak inaktif olan bakteri sporlar› do¤al dirençlidir. Çünkü birçok ilac›n etkili olabilmesi için bakterinin aktif üreme döneminde olmas› gereklidir (4-7).

Kazan›lm›fl Direnç

Bir bakteri genetik özelliklerindeki de¤iflimlere ba¤l› olarak eskiden duyarl› oldu¤u bir antibakteriyel ajandan et-kilenmeyebilir. Bu durumda o bakteri direnç kazanm›fl olur. Genetik kaynakl› direnç kromozomal veya kromozom d›fl› elemanlara ba¤l› olabilir.

Kromozomal direnç, bakteri kromozomunda kendili¤in-den (spontan) oluflan mutasyonlar sonucu ortaya ç›kar. Spontan mutasyonlar baz› fiziksel ve kimyasal faktörlerle oluflabilir ve sonuçta bakteri hücresinde yap›sal de¤iflimler oluflur. Böylece hücrenin ilaca permealibitesi azalabilir ve-ya hücre içinde ilac›n hedefinde de¤ifliklikler olabilir.

Strep-tomisin, aminoglikozid, eritromisin, linkomisine karfl› bu tür direnç görülebilir. Spontan kromozomal mutasyon oran› 10-7-10-12dir. O nedenle klinikte bu tip direnç azd›r ve na-diren sorun yarat›r. Ancak rifampisin ile tedavide spontan mutasyon olas›l›¤› 10-5civar›nda olup tek bafl›na kullan›ld›-¤›nda rifampisine dirençli mutantlar›n ortaya ç›kmas› nede-ni ile tedavi baflar›s›zl›¤› yüksektir (4).

Ekstrakromozomal direnç, çeflitli yollarla aktar›lan plaz-mid, transpozon ve integron ad› verilen genetik elemanlara ba¤l›d›r.

Plazmidler, bakterilerde antibiyotik uygulamas›ndan ön-ce de var olan ve kromozomdan ba¤›ms›z olarak replike olabilen ekstrakromozomal DNA parçac›klar›d›r. R (rezis-tans) faktörleri bir ya da birkaç antimikrobiyal ilaca ve a¤›r metallere karfl› direnç genlerini tafl›yan plazmidlerdir. Plaz-mid genleri, genellikle ilaçlar› parçalayan enzimlerin üretil-mesinden sorumludurlar.

Transpozonlar ise bakteri kromozomunun de¤iflik yerle-rine yerleflebilen veya kromozomdan plazmide, plazmidden plazmide, plazmidden DNA veya bakteriyofaja aktar›labi-len; kendi kendilerine replike olamayan, o nedenle kromo-zom, plazmid veya bakteriyofaj gibi bir replikon üzerinde bulunan DNA dizileridir. Direnç genlerini tafl›yan genetik materyal ve plazmidler bir bakteriden di¤erine transdüksi-yon, transformastransdüksi-yon, konjugasyon ve transpozisyon gibi mekanizmalarla aktar›l›rlar.

Kromozom veya plazmid üzerindeki direnç genleri, bakterinin bölünmesi ile yavru hücrelere aktar›l›r (vertikal geçifl). Bu yeni hücrelerin ço¤almas› ile de dirençli suflun ve direnç genlerinin yay›l›m› gerçekleflir (klonal yay›l›m) Plaz-midler konjugasyon ile de yatay olarak aktar›labilir.

Konjugasyon, iki bakteri hücresinin temas› sonucunda genetik eleman aktar›m›d›r ve türler aras› plazmid aktar›m›-n›n in vivo koflullarda da oluflabilmesi önem tafl›maktad›r. Ayr›ca direnç plazmidleri Gram-olumlu ve olumsuz bakteri türleri aras›nda da aktar›labilirler. Direnç genlerinin yeni konaklara aktar›m›nda tek mekanizma plazmid transferi de-¤ildir. Transpozisyon ile transpozon veya transpozabl ele-mentler diye bilinen k›sa DNA sekanslar› aktar›labilir. Özel-likle Gram-olumlu bakterilerde bulunan konjugatif transpo-zonlar, plazmid olmaks›z›n gen aktar›m›n› sa¤layabilir. Son y›llarda direnç genlerinin özellikle transpozonlarca tafl›n-d›klar› anlafl›lm›flt›r. Bir di¤er önemli nokta ise bu tip akta-r›m olaylar›n›n düflük yo¤unluklu antibiyotik varl›¤›nda h›zlanmas›d›r.

Transformasyon, ortamda serbest bulunan DNA’n›n bakteri hücresi içine al›nmas› olup bu flekilde de direnç gen-leri aktar›labilir. Neisseria türgen-leri ve streptokoklarda patojen ve nonpatojen türler aras›nda gen aktar›m› sonucu penisilin ba¤layan protein (PBP) de¤iflimlerinin transformasyon ile gerçekleflti¤i düflünülmektedir. Transdüksiyon ise direnç

Antimikrobik ‹laçlara Direnç Kazanma

Mekanizmalar›

Ayfle Yüce

Dokuz Eylül Üniversitesi, T›p Fakültesi, Klinik Bakteriyoloji ve ‹nfeksiyon Hastal›klar› Anabilim Dal›, ‹nciralt›-‹zmir

(2)

genlerinin bakteriyofaj arac›l›¤› ile transferi olup, s›kl›kla laboratuvar koflullar›nda direnç aktar›m› için uygulan›r. Bu aktar›m›n klinik direnç aç›s›ndan önemi bilinmemektedir (4-7).

Kromozom veya plazmid üzerindeki antibiyotik direnç genlerinin birbirleri ile ba¤lant›l› oldu¤u ve bafllang›ç böl-gesinin yak›n›nda özel integrasyon birimleri bulundu¤u gözlenmifltir. Bunlara integron ad› verilir. ‹ntegronlar re-kombinasyonun çok s›k görüldü¤ü s›cak noktalar› olufltu-rurlar.

Çapraz Direnç

Belli bir ilaca karfl› dirençli olan baz› mikroorganizma-lar›n, ayn› veya benzer mekanizma ile etki eden di¤er ilaç-lara karfl› da dirençli olmas› halidir. Bu durum genellikle ya-p›lar› benzer ilaçlar aras›nda gözlenmektedir: eritromisin-oleandomisin, neomisin-kanamisin gibi. Ancak bazen tü-müyle ilgisiz ilaçlar aras›nda görülebilir. Eritromisin-linko-misin aras›ndaki çapraz direnç buna örnek olarak verilebilir. Kromozomal veya ekstrakromozomal orijinli olabilir (4-7).

Direnç Mekanizmalar›

‹lac›n Ba¤land›¤› Reseptör veya Ba¤lanma Bölgesinde Oluflan De¤ifliklikler

‹laçlar›n ba¤land›¤› hedef bölgeler farkl›d›r. Bunlar ri-bozomlar ve çeflitli enzimler olabilir. Bu hedeflerde bazen tek bir mutasyon sonucu ilaca ba¤lanma özelli¤i düflük ye-ni bir hedef oluflumu söz konusudur. Örne¤in, 30S ribozo-mal altbirimin S12 proteinindeki mutasyonlar streptomisin direncine yol açar. Ribozomal hedefte de¤ifliklik ile ilgili di-renç en çok makrolid grubu antibiyotiklerde gözlenir. Mak-rolidlere dirençli klinik izolatlarda 50S ribozomal altbirim-de 23S ribozomal RNA’y› metile ealtbirim-den bir enzim sentezlen-mekte ve ilac›n ba¤lanmas› azalarak direnç gözlensentezlen-mektedir. Tek basamakl› bir de¤iflim söz konusu oldu¤undan bu tip di-renç kolay kazan›labilir ve h›zla yay›l›r (6).

Bazen de bir dizi mutasyon veya yabanc› bir DNA’n›n kromozoma eklenmesi sonucu hedef de¤iflimi olabilmekte-dir. Örne¤in PBP’lerdeki mutasyonlar ile Staphylococcus aureus, Streptococcus pneumoniae, Neisseria meningitidis ve Enterococcus faecium sufllar›nda penisilin direnci görü-lebilir (8-12).

Hedef yap›s›ndaki de¤ifliklikler, ß-laktam, kinolon, gli-kopeptid, makrolid, tetrasiklin ve rifampisine direnç gelifl-mesinde önemlidir.

‹lac›n Enzimatik ‹naktivasyonu

Gerek Gram-olumlu, gerekse Gram-olumsuz bakterilerin ço¤u birçok antibiyoti¤i parçalayan enzimler sentezler. Bu yol antibiyotik direncinde en önemli mekanizmalardan biri-dir. Bu grupta ß-laktam antibiyotikleri parçalayan ve say›lar› her gün artan ß-laktamazlar, aminoglikozidlerin yap›s›n› mo-difiye eden asetilaz, adenilaz ve fosforilaz enzimleri, kloram-fenikolü parçalayan kloromfenikol asetil transferaz ve eritro-misini inaktive eden eritromisin esteraz say›labilir (6,13).

Bakteriyel Membran De¤ifliklikleri

‹ç ve D›fl Membran Permeabilitesinde Azalma: ‹ç ve d›fl membran permeabilitesindeki de¤iflikliklere ba¤l› olarak ya ilac›n hücre içine al›m›ndaki azalmadan veya h›zla

d›fla-r› at›lmas›n› sa¤layan aktif pompa sistemlerinden kaynakla-nan dirençtir.

Antibiyotiklerin etkili olabilmesi için bakteri hücresine penetre olmas› zorunludur. Örne¤in ß-laktam ajanlar›n si-toplazmik zar›n d›fl yüzüne, aminoglikozidlerin ise hücre içine ulaflmas› gereklidir. Peptidoglikan tabaka genifl aral›k-lar› ile antibiyotiklerin bakteri hücresine giriflini engelle-mez. Gram-olumsuz bakterilerde bulunan d›fl membran, li-pidden zengin bir tabaka olup antibiyotiklerin hücreye gir-mesini engelleyen bariyer görevi yapar ki, bu tabaka Gram-olumlu bakterilerde yoktur. Gram-olumsuz bakterilerde ilaçlar›n hücre içine girmesi, d›fl membrandaki porinler ara-c›l›¤› ile olur. Ancak bakteriler baz› koflullarda bulundu¤u ortam›n ozmolaritesine göre farkl› porinler yapma yetene-¤indedir. Mutasyonlar ile membran porin proteinlerindeki de¤iflim sonucu geçirgenlik azalarak dirençli sufllar ortaya ç›kabilir. Örne¤in Pseudomonas aeruginosa sufllar›nda OprD diye bilinen özel bir porindeki de¤iflim karbapenem direncine yol açabilir. D›fl zar geçirgenli¤i kinolon ve ami-noglikozid direncinde de önemli rol oynar (6,14).

‹ç membran (sitoplazmik zar) permeabilitesindeki de¤i-flikliklerle kazan›lan dirence örnek olarak aminoglikozidle-ri verebiliaminoglikozidle-riz. Gerek Gram-olumlu gerekse olumsuz bakteaminoglikozidle-ri- bakteri-lerde aminoglikozidlerin ribozomlara ulaflabilmesi için toplazmik zar› geçmesi gereklidir. Aminoglikozidlerin si-toplazmik zar› geçmesi ise enerji ve oksijene ba¤›ml› aktif transport mekanizmas› ile olur. Hiperozmolarite, düflük pH ve anaerop koflullar bu evreyi engeller. O nedenle anaerop mikroorganizmalar aminoglikozidlere do¤al olarak direnç-lidir. Kromozomal mutasyonlar sonucu membran yap›s›nda oluflan de¤ifliklikler ile de direnç geliflebilir. Escherichia co-li, S. aureus, Salmonella spp.’de elektron transport sistem-leri defektif dirençli mutantlar olabilir (6).

‹lac›n D›flar› At›lmas› (Aktif Pompa Sistemi): ‹lac›n hüc-re d›fl›na at›lmas›n› sa¤layan aktif pompa sistemlerinin varl›¤› yaklafl›k 20 y›l önce tetrasiklinler için belirlenmifltir. Tetrasik-lin, enerjiye ba¤›ml› bir aktif pompalama sistemi ile d›flar› at›l›r ve hücre içinde birikemez. Bu tip direnç plazmid veya kromo-zom kontrolündedir; ancak, direnç determinantlar› s›kl›kla transpozabl elemanlar üzerinde bulunur ve tetrasiklinin subin-hibitör konsantrasyonlar› ile indüklenebilir. Bu direnç genlerin-ce özgül membran proteinleri (Tet proteini) sentezlenmekte ve katyonlarla birlikte tetrasiklin hücre d›fl›na ç›kar›lmaktad›r. Ak-tif pompa sistemleri kinolonlar, 14 üyeli makrolidler, azalid ve streptograminler, kloramfenikol ve ß-laktamlara dirençte de et-kilidir ve pek çok bakteride bulunur. Örne¤in S. aureus’un no-rA geni bu mekanizma ile kinolon direncine neden olurken, E. coli de ayn› mekanizma ile norfloksasine direnç kazan›r (6,14).

Alternatif Bir Metabolik Yolun Kullan›lmas›

Baz› bakteriler hedef de¤iflimlerinden farkl› olarak ilaca duyarl› hedefe gereksinimi ortadan kald›racak yeni bir me-tabolik yol gelifltirirler. Sülfonamid ve trimetroprim diren-cinde böyle bir olay söz konusudur. Bakteriler folat sentez etme yerine ortamdan haz›r folat alma özelli¤i kazanabilir. Antibiyotik Gruplar›na Göre Direnç Mekanizmalar› ß-Laktam Ajanlara Direnç

ß-Laktamazlar: ß-laktam ajanlara dirençten öncelikle bu enzimler sorumludur. Enzim, ß-laktam halkas›ndaki

(3)

kar-bonil grubu ile bir ester köprüsü kurup siklik amid ba¤›n› bozarak etki gösterir (6,15). Moleküler çal›flmalar sonucun-da 4 farkl› s›n›f (A,B,C,D) ß-laktamaz tan›mlanm›flt›r. A, C ve D s›n›f› ß-laktamazlar serin-ester arac›l›kl› ifllev gören enzimlerdir. B s›n›f› ise çinko iyonuna gereksinen metallo-enzimlerdir.

S›n›f A ß-laktamazlar, 29 000 molekül a¤›rl›¤›nda olup penisilinleri, birinci kuflak sefalosporinleri ve karbapenem-leri parçalar; ancak sefotaksim, seftazidim, aztreonam gibi genifl spektrumlu ß-laktamlara k›s›tl› etkilidir. Gram-olum-lu ve oGram-olum-lumsuz bakterilerde s›kl›kla plazmid veya transpo-zonlarda bulunur. S. aureus ve Proteus vulgaris’tekiler ha-riç nadiren indüklenebilir. Bu s›n›fta S. aureus (Grup 2a), Gram-olumsuz bakterilerin TEM, SHV (Grup 2b, 2br, 2c, 2e, 2f) enzimleri bulunur. ß-laktam ajanlar›n yayg›n kullan›-m› sonucunda bu ana enzimleri kodlayan genlerdeki nokta mutasyonlar›na ba¤l› olarak bu antibiyotikleri de parçala-yan yeni enzimler ortaya ç›km›flt›r (extended spectrum be-ta-lactamases, ESBL-2be) ve say›lar› 50 kadar olup en s›k Klebsiella pneumoniae ile E. coli’de bulunur (16-18).

S›n›f B ß-laktamazlar (Grup 3) Stenotrophomonas mal-tophilia, Bacteroides fragilis, Aeromonas ve Legionella tür-lerinde saptanabilen penisilin ve sefalosporinlerin yan› s›ra karbapenemleri de hidrolize eden enzimlerdir (19).

S›n›f C ß-laktamazlar 39 000 kDa molekül a¤›rl›¤›nda olup esas olarak sefalosporinleri parçalar (sefalosporinaz-lar). Yaln›zca Gram-negatif bakterilerde bulunur ve genel-likle kromozomda lokalizedir (Grup I, AmpC, MIR-I) s›k-l›kla indüklenebilir niteliktedir. Bir ß-laktam ajan varl›¤›nda yüksek düzeyde üretilir ve klavulanik asid ile inhibe olmaz-lar (P. aeruginosa, Enterobacter cloacae, Citrobacter freun-dii, Serratia marcescens) (6,15).

S›n›f D ß-laktamazlar (Grup 2d) okzasilinleri parçala-yan enzimlerdir (okzasilinaz). S›n›f C ve B ß-laktamazlar klavulanik asid ile inhibe olmaz iken di¤erleri inhibe olur.

Gram-olumlu bakteriler aras›nda en önemli patojen olan S. aureus ß-laktamazlar›n›n ço¤u indüklenebilir türde ve ekstraselülerdir. Genellikle plazmid ve transpozonlarca tafl›-n›r ve konjugasyon ile çeflitli stafilokok türleri aras›nda ak-tar›l›r. Bir baflka önemli Gram-olumlu bakteri enterokok olup yine plazmid kökenli ß-laktamazlara sahiptir. Bu di-renç genleri, plazmid ve transpozonlarda bulunan ve yüksek düzey gentamisin direnci veren genlerle birliktedir (20-22). Bu transpozonlar›n stafilokoksik ß-laktamaz transpozonla-r›na benzer olmas› belki de ayn› kökenden oldu¤unu düflün-dürür. Di¤er streptokok türlerinde ß-laktamaz sentezi göste-rilememifltir.

Anaerop bakterilerde de ß-laktamaz üretimi vard›r. Fu-sobacterium ve Clostridium türleri daha çok penisilinaz, B. fragilis ise daha çok sefalosporinaz üretir. Her iki enzim de klavulanik aside duyarl›d›r.

PBP De¤ifliklikleri: ß-laktam antibiyotiklerin hedefi, hücre zar›nda yer alan ve peptidoglikan sentezinden sorum-lu olan PBP’lerdir. Düflük molekül a¤›rl›kl› PBP’ler karbok-sipeptidaz, yüksek molekül a¤›rl›kl› olanlar ise transpepti-daz olarak bilinir. PBP de¤iflimine ba¤l› direnç Gram-olum-lu bakteriler aras›nda daha s›k gözlenmektedir. Örne¤in me-tisiline dirençli S. aureus (MRSA) sufllar›nda meme-tisiline di-renç mecA geninin ürünü olan PBP 2a sentezlenmesine ba¤-l›d›r. Bu hedef bölge ß-laktam ajanlara ba¤lanamayan veya

düflük oranda ba¤lanan yeni bir proteindir (8,12). Yine pe-nisiline duyarl› S. pneumoniae’de bulunan PBP la 2b, 2x’deki de¤ifliklikler penisilin ve sefalosporine dirençten sorumludur (10,12).

D›fl Membran Proteinlerindeki De¤ifliklikler: Gram-olumsuz bakterilerin porin de¤iflikliklerine ba¤l› olarak ge-çirgenli¤in azalmas› sonucu geliflen dirençtir. Örne¤in E. coli’de OmpF ve OmpC de¤iflimleri ile ß-laktamlara, P. ae-ruginosa’da özel bir kanal proteini olan OprD kayb› ile kar-bapenemlere direnç geliflir (6,14). Yine aktif pompa sistem-leri ile antibiyoti¤in hücre içinde birikimi engellenebilir. Örne¤in E. coli sufllar›nda marRAB operonunun mutasyonu sonucu ß-laktamlar, tetrasiklin, kloramfenikol ve kinolon direnci geliflebilir (14).

Aminoglikozid Antibiyotiklere Direnç

Aminoglikozid Yap›s›n› De¤ifltiren Enzimler: Aerop bakteriler aras›nda aminoglikozidlere karfl› direnç oluflu-munda en önemli mekanizma enzimatik inaktivasyondur. Aminoglikozidleri modifiye eden enzimler s›kl›kla plaz-mid veya transpozon kökenli olup ço¤u transpozonlarca tafl›n›r. Say›lar› iki düzineden çok olan bu enzimler üç önemli reaksiyondan sorumludur: N-asetilasyon, O-nükle-otidilasyon, O-fosforilasyon. Bu genel reaksiyonlar›n her biri için çeflitli enzim gruplar› var olup bunlar asetil trans-ferazlar (AAC), adenil transtrans-ferazlar (ANT) ve fosfotrans-ferazlar (APH)’d›r. Bu enzimlerden ANT ve APH hidrok-sil gruplar›n›, AAC ise amino gruplar›n› etkiler ve antibi-yotik moleküllerine asetil, adenil ve fosforil gruplar›n› ek-leyerek ilac›n etkinli¤ini yitirmesine neden olur. Antibiyo-ti¤in yap›s›n›n de¤ifltirilmesi, onun hücre içine al›nmas›n› ve protein sentezini önlemesini bozar. Amikasin bu enzim-lerden en az etkilenen antibiyotiktir ve özellikle AAC’ye duyarl›d›r. Enzimlere ba¤l› olarak geliflen direnç oranlar› co¤rafi farkl›l›klar gösterir (6,13,23).

Enterokok gibi sa¤alt›m› zor olan infeksiyonlara sebep olan bakteriler ß-laktam ve sülfonamidlerin yan› s›ra ami-noglikozidlere de do¤al olarak dirençlidir. Özellikle genta-misine yüksek düzeyde dirençten modifiye bir enzim so-rumludur (6,22).

‹lac›n Sitoplazmaya Geçiflinin Engellenmesi: Pozitif yüklü bileflikler olan aminoglikozidler, hücre içine aktif ve oksijene ba¤l›ml› transport sistemi ile girer. Kromozomal mutasyon sonucu iç ve d›fl zarda meydana gelen de¤ifliklik-ler, ilac›n içeri al›nmas›n› bozar. Bu olay tüm aminogliko-zidler için söz konusudur; ancak do¤ada yayg›n de¤ildir. Oksijene ba¤›ml› aktif transport sistemi anaeroplarda bu-lunmad›¤› için bu mikroorganizmalar aminoglikozidlere do-¤al olarak dirençlidir.

Ribozomal Hedef De¤ifliklikleri: Özellikle streptomi-sin direncinde önemlidir. 30S ribozomal altbirimde S12 proteinindeki mutasyon sonucu streptomisin hedefe ba¤la-namaz. Bu tür streptomisin direnci, enterokok izolatlar› ara-s›nda önemlidir. Gentamisin, tobramisin, amikasin gibi di-¤er aminoglikozidlere ribozomal direnç daha nadirdir (6).

Tetrasiklin Direnci

‹lac›n Hücre ‹çine Al›m›n›n Engellenmesi ve Aktif Pompa Sistemleri: Bakterilerde spontan kromozomal mu-tasyonlar sonucunda membran geçirgenli¤inde azalmalar

(4)

oldu¤u saptanm›flt›r. Bu flekilde ilac›n içeri al›m› azalarak direnç geliflebilir. Do¤ada bu ilaca karfl› çok s›k direnç ge-liflir. Aktif pompa sistemleri ise hücreye giren ilac›n h›zla d›flar› at›l›m›n› sa¤layan mekanizma olup dirençte çok önemlidir. Aktif pompa sisteminde yer alan proteinler ya-p›sal olarak transport proteinlerine benzer ve ATP’ye ba-¤›ml› olarak etkinlik gösterirler. Tetrasiklin transport pro-teinlerini kodlayan genler (tetA-G, tetK, L) Gram-olumlu ve olumsuz bakterilerde vard›r. E. coli, Salmonella ve Shi-gella türlerinde bulunan marRAB operonunun tetrasiklinin aktif olarak d›fl›na at›lmas› ile iliflkili oldu¤u gösterilmifltir (13,14).

Ribozomal Korunma: Tetrasiklin direncine yol açan ikinci önemli mekanizmad›r. tetM, tetO, tetQ, tetS genle-rince sentezlenen bir sitoplazmik proteinin aktivitesi sonu-cu ilac›n ribozoma ba¤lanamamas› söz konusudur. Bu gen-ler Campylobacter, Mycoplasma, Ureaplasma, Bactero-ides ve Neisseria gibi birçok bakteride bulunur. Her üç me-kanizma plazmid ve kromozomal kökenlidir. Tetrasiklinler aras›nda çapraz direnç vard›r. Herhangi bir tetrasikline di-rençli bakteri di¤erlerine de didi-rençlidir. Doksisiklin ve mi-nosiklin bu genellemenin d›fl›ndad›r. Di¤er tetasiklinlere dirençli kökenler bu iki tetrasikline duyarl› olabilir (6,9,14).

Makrolid, Linkozamid, Streptogramin (MLS) Grubu Antibiyotiklere Direnç

Gram-olumsuz bakterilerin d›fl zar› hidrofobik bileflikle-ri geçirmedi¤i için bu baktebileflikle-riler, MLS grubu antibiyotiklere do¤al olarak dirençlidir.

Ribozomal Hedefin De¤iflmesi: Aerop ve anaerop Gram-olumlu bakteriler aras›nda en s›k görülen direnç meka-nizmas›d›r. ‹lac›n ba¤land›¤› 50S ribozomal altbirimdeki 23S rRNA’da spesifik bir adenin molekülünün metilasyonu ile ri-bozomda yap›sal bir de¤ifliklik olur ve ilac›n ribozomal RNA’ya ba¤lanmas› azal›r. Metilasyondan sorumlu enzimler erm (eritromisin ribozom metilasyon) gen bölgesince kodla-n›r ve çeflitli Gram-pozitif bakterilerde 8 farkl› erm gen s›n›f› saptanm›flt›r. Bu genler kromozom, plazmid veya transpozon-lar üzerinde bulunur. Yap›sal veya indüklenebilir karakterde-dir. Eritromisin veya yeni azalidler indükleyebilir. Metilas-yon, ribozomal ba¤lanma bölgesinin özelliklerini de¤ifltire-rek tüm MLS grubu antibiyotiklere direnç geliflmesine neden olur (çapraz direnç). Çapraz direnç Staphylococcus, Strepto-coccus, EnteroStrepto-coccus, Corynebacterium, Clostridium, Bacte-roides gibi bakterilerde saptanm›flt›r (6,13).

Enzimatik ‹naktivasyon: Eritromisin ve di¤er makrolid-leri inaktive ederek dirençte rol oynayan çeflitli enzimler var-d›r. Özellikle enterik bakteri türlerinde gösterilen eritromisin esteraz (1,2) ve 2’ fosfotransferaz enzimleri antibiyoti¤in lak-ton halkas›n› hidrolize ederek 14 üyeli makrolidleri inaktive eder. S. aureus ve Staphylococcus haemolyticus’ta MLS gru-bu ilaçlar› inaktive eden plazmid kaynakl› enzimler saptan-m›flt›r. Bu direnç determinantlar›, gastrointestinal cerrahi ön-cesi kolonun aerop Gram-negatif floras›n› azaltmakta kulla-n›lan oral eritromisinin etkinli¤ini s›n›rlar (6).

Aktif Pompa Sistemleri: Staphylococcus epidermidis sufllar›nda bulunan msrA ve erpA genlerinin 14 ve 15 üyeli makrolidlere dirençten sorumlu yap›sal ve indüklenebilen bir protein sentezledi¤i gösterilmifltir (14).

Kloramfenikol Direnci

Temel mekanizma plazmid kontrolünde sentezlenen ve intraselüler bir enzim olan kloramfenikol asetil transferaz enzim aktivitesidir. Enzim, kloramfenikol molekülünün 3 pozisyonundaki hidroksil grubunu asetile ederek ilac› modi-fiye eder ve ilaç ribozomlara ba¤lanamay›nca protein sente-zi normal flekilde devam eder. Gram-olumlu ve olumsuz bakterilerde yayg›n olarak bulunan bir enzim olup plazmid veya transpozonlar ile aktar›labilir (6,13). 1989’lardan beri Salmonella, Shigella, enterotoksijen E. coli (ETEC) ve Vib-rio türlerinde gözlenen kloramfenikol, ampisilin ve trime-toprim direnci özellikle geliflmekte olan ülkelerde sa¤alt›m baflar›s›zl›klar›na neden olmaktad›r (24,25). Yine enterik bakterilerde ilac›n hücre membran›ndan geçerek ribozomla-ra ulaflmas›n› önleyen bir gen ürünü (MAR fenotipi) ile de düflük düzeyde direnç olufltu¤u düflünülmektedir (14).

Kinolon Grubu Antibiyotiklere Direnç

Fluorokinolonlara karfl› oluflan direnç kromozomal kay-nakl› olup, önceden bildirilen plazmid kaykay-nakl› dirençler do¤rulanmam›flt›r (6,26). Tüm bakteri türlerinde fluoroki-nolonlara karfl› esas direnç mekanizmas› giraz enzimindeki mutasyonlard›r (GyrA, GyrB). DNA giraz enzimi dört altbi-rimden oluflmufl olup, kinolonlar›n as›l hedefi A alt birimi-dir. Bu altbirimi kodlayan gyrA geni mutasyonlar› tüm bak-terilerde tüm kinolonlara karfl› yüksek direnç oluflumundan sorumludur. gyrB geni mutasyonlar› ile de özellikle P. aeru-ginosa ve E. coli‘de kinolon direnci gösterilmifltir, ancak bu direnç tüm kinolonlara karfl› olmayabilir. Son y›llarda S. au-reus’ta yeni bir topoizomeraz (GrlA) mutasyonel de¤iflikli-¤i gösterilmifl olup, bu mutantlarda fluorokinolon M‹K de-¤erlerinde hafif yükselmeler gözlendi¤i bildirilmektedir (26).

Permeabilite mutantlar› yaln›zca Gram-olumsuz bakte-rilerde gözlenmifl olup, d›fl membran porinlerinde oluflan de¤ifliklikler sonucu fluorokinolonlara karfl› artm›fl M‹K de-¤erleri saptan›r. Bu tip direnç fluorokinolonlar›n yan› s›ra ß-laktamlar, tetrasiklinler ve kloramfenikol gibi di¤er ilaçlar için de geçerlidir. Aktif eflüks sistemi, S. aureus (Nor A) ve Enterobacteriaceae (MarA), Pseudomonas ve Campylo-bacter türleri gibi birçok Gram-olumsuz bakteride gösteril-mifltir. ‹lac›n hücre d›fl›na at›l›m› ile ilgili olan bu sistemin kinolon direnci yan› s›ra tetrasiklin, kloramfenikol, ß-lak-tam ajanlar ve setrimid, benzalkonyum klorür gibi deterjan-lara dirence de yol açt›¤› bildirilmektedir.

Son y›llarda yo¤un bak›m birimlerinde MRSA suflla-r›n›n yan› s›ra gerek hastane, gerekse toplum kökenli infek-siyonlara neden olan Gram-negatif bakteri türlerinde de yüksek kinolon direnci nedeni ile önemli sorunlar yaflan-maktad›r (12, 26).

Rifampisin Direnci

Rifampisin, Gram-olumlu bakteriler ile mikobakteriler-de DNA’ya ba¤›ml› RNA polimeraz enziminin ß-altbirimi-ne ba¤lanarak etki eden bir ilaçt›r. RNA polimeraz enzimi-ni kodlayan rpoB gen bölgesinde oluflan kromozomal mu-tasyonlar rifampisin direncine yol açar. Ayr›ca rifampisin hidrofobik bir bileflik olup d›fl zardan geçemedi¤i için Gram-olumsuz bakterilerin ço¤u bu ilaca do¤al olarak di-rençlidir (12).

(5)

Sülfonamid ve Trimetoprim Direnci

Sülfonamidler, paraminobenzoik asid (PABA) analogla-r› olup, bu metabolik yolda dihidropteroat sentaz (DHPS) enzimini, trimetoprim ise dihidrofolat redüktaz (DHFR) en-zimini inhibe ederek bakterilerde tetrahidrofolik asid sente-zini engeller. Sülfonamidlere direnç, kromozom ve plaz-midlerce kodlanabilir. Kromozomal dirençte, mutasyonlar sonucu PABA’n›n afl›r› sentezi ile folat metabolizmas›nda sülfonamidlerin inhibisyonu önlenebilirse de bu mekanizma klinik olarak pek önemli de¤ildir. S. pneumoniae ve N. me-ningitidis’te gözlenir. En s›k gözlenen sülfonamid direnci, bakterinin sülfonamidlere düflük afinite gösteren DHPS sentezlenmesi olup bu olay plazmid kontrolündedir.

Trimetoprime dirençte kromozomal veya plazmid kay-nakl›d›r. DHFR’nin afl›r› sentezine veya azalm›fl permeabi-liteye yol açan kromozomal mutasyonlar dirence neden olur, ancak bunlar›n klinik önemi azd›r. Haemophilus influ-enzae, E. coli ve S. pneumoniae’de gözlenmifltir. En s›k gözlenen direnç mekanizmas› plazmid veya transpozonlar-da bulunan genler taraf›ntranspozonlar-dan yeni ve ilaca dirençli DHFR enziminin sentezlenmesidir. Plazmidlerce kodlanan trime-toprime dirençli DHFR genlerinin say›s› 17 kadar olup bun-lar›n 16’s› Gram-olumsuz bakterilerde, biri ise S. aureus’ta bulunur ve ço¤u integron mekanizmalar› ile aktar›l›r (27).

Glikopeptid Antibiyotiklere Direnç

Bu grup antibiyotikler (vankomisin, teikoplanin, ristose-tin, avoparsin) peptidoglikan öncüllerindeki peptidil D-ala-nin-D-alanin uç k›sm›na ba¤lan›p hücre duvar› sentezini da-ha erken evrelerde önleyerek etki gösterirler. Glikopeptid an-tibiyotiklerin d›fl membrandan geçememesi nedeni ile Gram-olumsuz bakteriler bu antibiyotiklere do¤al olarak dirençlidir. Gram-olumlu bakterilerden özellikle enterokoklarda son y›l-larda glikopeptid antibiyotiklere direnç gözlenmeye bafllam›fl ve h›zla yay›larak önemli bir sorun haline gelmifltir. Entero-koklarda vankomisin direnci ile ilgili üç fenotip tan›mlan-m›flt›r: VanA, VanB, VanC. Bu fenotiplerden sorumlu genler, düzenleyici di¤er genlerin de kat›l›m› ile yeni bir D-ala-D-ala ligaz enzimi arac›l›¤›nda D-ala-D-laktat ile sonlanan peptid zincirlerinin yap›m›n› sa¤lar. Glikopeptid antibiyotikler, D-ala-D-laktat dipeptidine düflük oranda ba¤land›klar› için bu durum direnç geliflimine neden olur. Bu yeni enzimin sentezi bir grup bakteride plazmid (vanA), bir grup bakteride ise kro-mozom (vanB, vanC) üzerindeki bir genin kontrolündedir (6,9). VanA tipi direnç plazmid kökenli olup di¤er bakterile-re kolayca aktar›l›r, bakteri hem vankomisin hem teikoplani-ne dirençlidir. Vankomisin direnci yüksek düzeyde olup in-düklenebilir. Vankomisin iyi, teikoplan›n ise zay›f indükleyi-cidir. VanB tipi direnç de indüklenebilen, ancak kromozomal olarak kodlanan bir dirençtir. Dirençli bakteriler vankomisine düflük düzeyde dirençli iken teikoplanine duyarl›d›r. VanA ve VanB tipi direnç E. faecium ve Enterococcus faecalis’te gös-terilmifltir. VanC tipi direnç ise Enterococcus gallinarum’a spesifik; yap›sal, indüklenemez ve transfer edilemez bir di-rençtir. Tüm E. gallinarum sufllar› vankomisine düflük düzey-de dirençli, teikoplanine duyarl›d›r (2).

Koagülaz-negatif stafilokoklardan S. epidermidis ve S. haemolyticus’ta glikopeptid direnci bildirilmifltir. Sufllar›n ço¤u vankomisine duyarl› iken teikoplanine yüksek düzey-de dirençlidir. Bu türlerdüzey-de kesin direnç mekanizmas›

bilin-memektedir. Bunlar›n yan› s›ra Japonya’da yap›lan bir ça-l›flmada vankomisin M‹K de¤erleri 8 mg/lt olan MRSA sufl-lar› saptand›¤› ve %5-22 aras›nda de¤iflti¤i bildirilmektedir (28). Bu direncin mekanizmas› henüz bilinmemektedir. An-cak bulgular dirençli sufllar›n tek bir klondan köken ald›¤›-n› düflündürmektedir.

Antibiyotiklere Direncin Kontrolü ve Önlenmesi Antibiyotiklerin uygunsuz ve gelifligüzel kullan›m› ile gerek toplum kökenli gerekse hastane kökenli dirençli mik-roorganizmalarla oluflan infeksiyonlarda ciddi sa¤alt›m so-runlar› yaflanmaktad›r. Bir antibiyoti¤e dirençli olan etken k›sa sürede birden çok ilaca karfl› da direnç kazanmakta ve bu ço¤ul dirençli mikroorganizmalar h›zla ortama yay›l-maktad›r. Bugün tüm dünya, ço¤ul dirençli Mycobacterium tuberculosis, Salmonella ve di¤er bakterilerle olan infeksi-yonlarla savaflmaktad›r (25,29,30).

Yeni ilaçlar›n keflfi ve kullan›ma girmesi ise çok zaman ve para gerektirmektedir. O nedenle, her kurumun süratle birtak›m önlemler almas› zorunludur. Örne¤in, hastal›klar›n tan›s›n›n yeterince h›zl› yap›lmas›; antibiyotik gerekli ise uygun ilac›n, yeterli doz ve sürede uygun yoldan verilmesi; tek bafl›na verildi¤inde yüksek direnç riski tafl›yan ilaçlar›n kullan›lmamas›, gerekli kombinasyonlar›n ye¤lenmesi; has-tane ortam› ve hayvan yemlerinde gereksiz antibiyotiklerin kullan›lmamas› ve özellikle de¤erli ilaçlar›n kullan›m›n›n k›s›tlanmas›; koruyucu hekimlik hizmetlerinin gelifltirilme-si ve uygulanmas›; hastanelerde aktif infekgelifltirilme-siyon kontrolu yap›lmas› ve toplumda hijyen ve sanitasyon önlemleri al›n-mas›, tüm insanl›¤› tehdit eden bu çok önemli soruna bir öl-çüde çözüm getirecek önlemlerdendir (1-3,6,31)

Kaynaklar

1. Tenover FC, Hugles JM. The challenges of emerging infecti-ous diseases development and spread of multiply resistant bac-terial pathogens. JAMA 1996; 275:300-4

2. Gold HS, Moellering RC Jr. Antimicrobial drug resistance. N Engl J Med 1996; 335:1445-53

3. Cohen ML. Epidemiology of drug resistance: implications for a post-antimicrobial era. Science 1992; 257:1050-5

4. Jawetz E, Melnick JL, Adelberg EA. Medical Microbiology. East Norwalk, CT: Appleton & Lange, 1995:137-67

5. Willett HP. Antimicrobial agents. In: Joklik WK, Willett HP, Amos DB, Wilfert CM, eds. Zinsser Microbiology. 20th ed. East Norwalk, CT: Appleton & Lange, 1992: 153-87 6. Mayer KH, Opal SM, Medeiros AA. Mechanisms of antibiotic

resistance. In: Mandell GL, Bennett JE, Dolin R, eds. Mandell, Douglas, and Bennett’s Principles and Practice of Infectious Diseases. Fourth ed. New York: Churchill Livingstone, 1995: 212-25

7. Eliopoulos GM. Mechanisms of bacterial resistance to anti-microbial drugs. In: Gorbach SL, Bartlett JG, Blacklow N, eds. Infectious Diseases. Philadelphia: WB Saunders Co, 1992: 280-6

8. Ayliffe GA. The progressive intercontinental spread of methi-cillin-resistant Staphylococcus aureus. Clin Infect Dis 1997; 24(Suppl 1):S74-9

9. Leclercq R. Enterococci acquire new kinds of resistance. Clin Infect Dis 1997; 24(Suppl 1):S80-4

10. Tomasz A. Antibiotic resistance in Streptococcus pneumoniae Clin Infect Dis 1997; 24(Suppl 1): S85-8

11. Oppenheim BA. Antibiotic resistance in Neisseria meningiti-dis. Clin Infect Dis 1997; 24(Suppl 1): S98-101

(6)

12. Spratt BG. Resistance to antibiotics mediated by target altera-tions. Science 1994; 264:388-93

13. Davies J. Inactivation of antibiotics and the dissemination of resistance genes. Science 1994; 264:375-82

14. Nikaido H. Prevention of drug access to bacterial targets: permeability barriers and active efflux. Science 1994; 264:382-8

15. Medeiros AA. Evolution and dissemination of ß-lactamases accelerated by generations of ß-lactam antibiotics. Clin Infect Dis 1997; 24(Suppl 1):S19-45

16. Jones RN, Baquero F, Privitera G, et al. Inducible ß-lactama-se-mediated resistance to third generation cephalosporins. Clin Microbiol Infect 1997; 3(Suppl 1): S7-20

17. Knox JR. Extended spectrum and inhibitor-resistant TEM type beta-lactamases. Antimicrob Agents Chemother 1995; 39: 2593

18. Philippon A, Arlet E, Lagrange PH. Origin and impact of plas-mid-mediated extended-spectrum beta-lactamases Eur J Clin Microbiol Infect Dis 1994; 13(Suppl 1):17-9

19. Hauskey PM. Resistance to carbapenems. J Med Microbiol 1997; 46:451-4

20. Moellering RC Jr. Vancomycin-resistant enterococci. Clin In-fect Dis 1998; 26:1196-9

21. French GL. Enterococci and vancomycin resistance. Clin In-fect Dis 1998; 27(Suppl 1):S75-83

22. Sahm DF, Gilmore MS. Transferability and genetic relatedness of high-level gentamicin resistance among enterococci. Anti-microb Agents Chemother 1994; 38:1194-6

23. Miller GH, Sabatelli FJ, Hare RS, et al. The most frequent aminoglycoside resistance mechanisms-changes with time and geographic area. A reflection of aminoglycoside usage pat-terns? Clin Infect Dis 1997; 24(Suppl 1): S46-62

24. Sack RB, Rahmon M, Yunus M, et al. Antimicrobial resistan-ce in organisms causing diarrheal disease. Clin Infect Dis 1997; 24(Suppl 1):S102-5

25. Rowe B, Ward LR, Threlfall EJ. Multidrug-resistant Salmonel-la typhi: a worldwide epidemic. Clin Infect Dis 1994; 24(Suppl 1):S106-9

26. Acar JF, Goldstein FW. Trends in bacterial resistance to fluoro-quinolones. Clin Infect Dis 1997; 24(Suppl 1):S567-73 27. Huovinen P. Increases in rates of resistance to trimethoprim.

Clin Infect Dis 1997; 24(Suppl 1): S63-6

28. Hiramatsu K, Hanaki H, Ino T, Yabuta K, Oguri T, Tenover FC. Methicillin-resistant Staphylococcus aureus clinical strain with reduced vancomycin susceptibility. J Antimicrob Chemother 1997; 40:135-6

29. Cohn DL, Bustreo F, Raviglione MC. Drug-resistant tubercu-losis: review of the worldwide situation and the WHO/IU-ATLD global surveillance project. Clin Infect Dis 1997; 24 (Suppl 1): S121-30

30. Levin BR, Lipsitch M, Perrot V, et al. The population genetics of antibiotic resistance. Clin Infect Dis 1997; 24(Suppl 1): S9-16

31. Bates J, Jordans JZ, Qrifirm DT. Farm animals as a putative re-servoir for vancomycin-resistant enterococcal infection in man. J Antimicrob Chemother 1994; 34: 507-14

Referanslar

Benzer Belgeler

 Paralel bağlantıda seri bağlantıdan farklı olarak eşdeğer direnç, direnç değerlerinin çarpmaya göre terslerinin toplamının yine çarpmaya göre tersi alınarak

izolatlarında kinolon direnç oranlarının belirlenmesi, aktarılabilir kinolon direnç mekanizmalarından PMQR genleri olan qnrA, qnrB, qnrC, qnrS, qnrD, aac(6’)-Ib-cr, qepA ve

Daha sonra Öktem ve arkadaşları 15 tarafından yapılan çalışmada, kan kültürlerinden izole edi- len 356 Enterobacteriaceae üyesinde qnrA, qnrB ve qnrS genlerinin

Çok İlaca Dirençli Tüberküloz (Multi-Drug Resistant Tuberculosis; MDR-TB) ÇİD-TB, M.tuberculosis’in diğer anti-TB ilaçlara dirençli olsun veya olmasın en azından

Bu çalışmada, klinik olarak izole edilen ve ampisilin, kloramfenikol, streptomisin, sülfonamid ve tet- rasikline (ACSSuT) dirençlilik fenotipi gösteren bir Salmonella enterica

Çoklu dirençli mikroorganizmaların yayıl- ması, bilinen tüm antimikrobiyal ajanlara direnç- li bakterilerin ortaya çıkışı ve bunlara karşı yeni ve etkili antimikrobiyallerin

Bu bakterilerde aktif pompa sistemlerinin çeşitli antibiyotik sınıflarına karşı direnç gelişimindeki rolü, Carbonyl Cyanide M-Chlorophenylhydrazone (CCCP) gibi bir

Reseptör duyarlılığının kaybı gibi AEİ hedeflerinin adaptasyonuna bağlı farmakodinamik veya fonksiyonel to- lerans gelişimi, ilaç tedavi yetmezliği için başka bir neden