O R T A A N A D O L U ' D A K L A S İ K O S M A N U M İ M A R İ S İ Ç A Ğ I N I N S O N L A R I N D A Y A P I L A N İKİ K O L Ü Y E
Abdullah KURAN
Çağının önemli yoUanndan Aksa-ray^Kayseri güzergâhı ü z e n d e biri on-yedinci yüzyılın ikinci yansında Mer-zifonlu Kara Mustafa Paşa, öteki onse-kizind yüzyıl başlarında Nevşehirli Da-mad İbrahim Paşa tarafmdan inşa et tirilen iki külliye vardır. Çeşitli vesi-İderle ziyaret edip inceledi^miz ve son olarak 1968 yılı Nisan aymda öğrenci lerimizin yardımıyla röleve resimlerini çıkartıp fotoğraflarla tespit ettiğimiz L&le Devrinden hemen önce ve Lâle Devrinde Osmanlı mimarisinin istan bul dışmdaki uygulanmasmın bu iki Emeğini bu makalede tamtacağız. Kam-mızca, mimarisi henüz etraflıca incelen,
memiş bir çağa ait olan söz konusu esoderi Osmanlı mimari tarihi içindeki yoine oturtmak için vakit eıicendir. Çalışmamızı klasik mimari çağından barok çağma geçiş döneminde Osmanlı nümarisinin durumuna ışık tutan bir deneme olarak görüyor, bu amaçla su nuyoruz.
KARA MUSTAFA PAŞA KÜLLİYESİ Albert Gabriel'in MonummU Tkncs d'AnatoIle adlı eserinde kısaca d e n d i ğ i ' tncesu'daki' Merzifonlu
Mus-tafa Paşa Külliyesi (Resim 1) muazzam bü: kervansaray, çarşı, cami, medrese, tabhane (?) ve hamamdan meydana ge-Ur. Külliyenin ana yapısı
kervansaray-1. cttt I . *. m.
2. tnewa onjmüııd yOcyıhn İkinci yarumdt Mer-libria K m Mustılt ?m t a n â n d u ı l>lr kSy oUrtk kwoldu. Onddonnııcu yOıyıl biflamıda l u U j n . «ym
ybya
tonluuu dotm kuaba oklu. HUen Kayseri iline HP> bir ilge merkezidir.dır. Kervansarayın cephesi kuzey-doğu-da, yola paralel olarak tertiplenmiş, bir yanı kervansaraym güney-batı duva rına dayalı, diğer yanı cami avlusunım bir kenarım kuşatan aıasta da ayni yö nü korumuştur (Resim 2). Cami kıble yönünde güneye doğru döndürülmüş, külliyenin batı sınırını meydana getiren medrese ile tabhane ( ? ) yapılan cami nin uzunlamasına ekseni esas alınarak yerleştirilmiştir. Bu yüzden cami avlu su dikdörtgen biçimde olmayıp güney duvan kınk, asimetrik bir düzen gös terir^. Hamam geleneğe uygun olarak ana kompozisyonun dışında, ayrı bir yapı olarak düşünülmüştür.
KERVANSARAY^
Kervansarayın üç yanı revakla çev rili avlusunun iç ölçüleri, yola bakan
3. İstanbul Fatih KOlUyeıiyle bafladıtım «BnUStt-mOz dik açdı geoaıeirik ptanlama prennbiae Kara Mus tafa Fata KOUİyesiiKİe uyulmadıiı aSrOiayor. Burada, özellikle oodördüncü yOzydda Buna'da uyculanan «ra-ti ctrilerini izleyen serbest ve orsuıik ı h l a m a «iste mine döaOlmüf, dere giİMr^thı binalann araziye yer-leftirUmesinde rol oyoanufUr.
4. Onyediaci yOxyilda O r U ve Doğu Anadduda devletin ileti teknlcri tarafından hanlar yaptıntaniftır.
Ticart oMuSu kadar askeri amaçlara hizmet için (ribat yada ordugth olarak) infa ettirilen bu hanlar arasında Ulukışla'da OkOz Mehmet P«$a, Eski Matolya'da SiUh-dar Mustafa Pafa, Sivas yakınlarında Kemankeş Kara Mustafa Pata ve bu makalenin konusu olta Incesu'daki kervansarayları sayabiUriz. BunUcdan teelUUe SUâk-dar Mustafa Paşa Kenrantarayt (1637) (bk: Albert Gab riel. Voyages ArchMotiques <la'U la Turguie OrieiHale, Paris, 1940, • . 274-175; Nejat CSyünç, "Eski Malatya'da Silâhdar Mustafa Paşa Hanı", Tarih Enstitüsü Derpsl (tstaıdNa Onhfcrsitesi Edebiyat FakiUtesl), Sayı 1 (Ekim 1970). s. 63-S2: Erol özUlen. "Eski Malatya'da Silahdar Mustafk Paşa Hanı'nm Restitâsyonu Hakkında". »yrü d€rtl, s. 93-102) ile Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Kervansarayı arasındaki beıuerllkter, onyedinci yiizyd Osmanlı kervansaray mimarisi hakkında daha kesin bil-(1 edinmemize yardımcı <dmaktadır.
240 APTULUH KURAN ve onun mukabilinde arastaya bitişik
olan yanlarda 56.00 metre, güney-doğu-da 51.20 metre, kuzey-batıgüney-doğu-da 49.60 met redir. Arkasım dereye vermiş olan gü-ney-doğu duvan dıştan payandalarla ve aynca, külliyenin suyunu sağlayan ve ilçeye adını veren încesu deresinin üstünde üç gözlü olarak inşa olunan su kemeri vasıtasıyle takviye edilmiş tir. Avlımun bu yamnda, üstü boydan boya beşik-tonozla örtülü (Resim 3) sekiz gözlü revak yerinde duruyor (Re sim 4 ) . Diğer i k i cephenin revaklan çökmüş, kemer üzengilerinden yirmiiki adet olduğu anlaşılan ayaklardan yalnız üçü ayakta kalmıştır. Bu ayaklann taşı dığı revak bölmeleri çapraz-tonozla ör tülüdür (Resim 5).
Kervansarayın kışlık kısmı, dış ölçüleri 53.50 x 29.50 metre olan büyük ve yüksek bir yapıdır (Resim 6). Sivri beşik-tonozlu bir ön hacmin gerisindeki kapıdan, ortada altışardan i k i sıra aya ğa binen yirmibir çapraz-tonozun örttü ğü iç mekâna geçilir. Kışlık kısmm
dört yanı bir sekiyle çepeçevre kuşa tılmış, sekinin gerisine otuzaltı ocak ye ri konulmuştur. Bu ocaklann bacaları dört-satıhlı çatının kenarlannda yükse lir (Resim 7).
Kışlık kısım avlunun kuzey-batısın-da kuzeye doğru çekilmiş ve avlu duva-n hizasmdaduva-n hafifçe taşıduva-nlarak yol ta rafında aynca behrtilmiştir. Avlunun güney-batı köşesinde artan yer ise be lâlar ile onlann gerisinde bulunan üç hacimli bir kısımla doldurulmuştur. Dikdörtgen biçiminde üstü açık bir ho le açılan dört hücreli belâ kısmı ker-vansaraym avlusuyla bağlantılıdır. Da ha gieride, helâ dizisini tamamlayan i k i hücre ise beşik-tonozla örtülü bir oda ya açılır. Bugün bu odaya sokak tara fına açılmış kapıdan girilmekte ve i k i hücre tuvalet olarak kullanılmaktadır. Bu kısmın asimda tuvalet olmayıp hem sokakla hem de kışhk kısımla bağlan tılı bir daire şeklinde düşünüldüğünü sanıyoruz.
ÇARŞI
Kervansarayın batısmda, 11 metre enindeki sokağın i k i yanına yerleştiril miş sıra dükkanlardan teşekkül eden arasta 77.80 metre uzunluğundadır. So kağın kuzey tarafındaki başı açıktır. Dere tarafındaki güney ucu ise b i r ka pıyla sona erer. Doğudaki kervansaray avlusuna, batıda cami avlusuna açılan diğer i k i kapı külliye binaları arasında ki iç bağlantıyı sağlar.
Arastanın doğu kanadı orijinal bi çimini koriiyor. Bu kanattaki dük
kânların derinliği 5.00 metre, kemer açıkhklan 2.70 metredir. Kuzeyden iti baren onüç dükkân, sonra kervansara ya geçit veren kapı, yine b e ş d ü k k â n ve en dipte yola doğru çıkıntı yapan ve aşhane olduğunu sandığımız yapı yer alır. Batı kanadında, biri kuzey ü ç ü gü neyde olmak üzere sıra b a ş l a r ı n d a k i dört dükkân yıkılmıştır. B u kanattaki dükkânlann derinliği de 5.00 metredir; fakat genişlikleri daha fazla t u t u l m u ş , 3.20 metre yapılmıştır. Yıkılanlarla bir likte ondokuz dükkân vardır.
Cami önünden geçen caddenin n i -vosunun, kervansaray ö n ü n d e k i devlet yoluyla aynı nivoyu t u t m a s ı a m a c ı y l a yükseltilmesi sonucu arasta sokağı da yükseltilmiş (halbuki bu yol on-oniki basamak merdivenle inilecek b i ç i m d e yapılabilirdi) ve bunun sonucu d ü k k â n ların zeminleri kemer üzengilerinin he men altmdan başlar durumda k a l m ı ş tır. Bu yüzden içleri, merkezden 3.05 metre yükseklik göstermekte; aynca, arka arkaya üçer kemer a t ı l a r a k i n ş a edilmiş olmaları sebebiyle basıklık hissi
daha da artmaktadır.
Arastamn güney ucunda d ü k k â n lara bitişik olup bugün a h ı r olarak k u l lanılan 14.10 X 9.30 metre ölçülerindeki kısım aslında bir aşhane olsa gerektir. İçinde büyük bir ocak bulunan ana me kânın çapraz kemerleri ortadaki tek ayağa binen kaburgah tonozla ö r t ü l ü dür. (Resim 7). Ana m e k â n a bitişik
ORTA ANAOOLUOA KLASİK OSMANLI MİMARİSİ ÇAĞININ SONİARINOA YAPILAN İKİ KÜLLİYE 241 odalar çok harap ve aslî şekilleri bo
zulmuş durumdadır. CAMİ
Cami, üç gözlü son cemaat yerinin gerisinde tek kubbeli ve kâmilen pem beye çalar bej rengi mahalli taşla inşa edilmiş bir yapıdır (Resim 8). 12.80 metre çapındaki taştan ö r ü l m ü ş ve üs tü başka bir malzemeyle k a p l a n m a m ı ş ' kubbe sekizgen ve yüksek b i r kasnakla çevrilmiş, kasnağın köşeleri sivri kub beli sekizgen ağırlık kuleleriyle takviye
edilmiştir (Resim 9 ) . Kubbenin 195 santimetre kalınlığındaki enli duvarla ra geçişi tromplarla sağlanmış, tromp kemerlerinin içi, uçları köşelerde kon sollara oturan kavisli üçgen satıhlarla yapılmıştır (Resim 10)*. Caminin beden
duvarlannda, önde ve arkada, alt sıra da ikişer, üst sırada üçer, yan duvar larda ise altlı üstlü üçerden olmak üze re yirmi i k i f>encere bulunur. Dört pen cere de kasnağın d ö r t yanma konul muştur. Alt pencereler taş söveli, ü s t sıradaki pencerelerle kasnak pencerele ri sivri kemerli, alçı şebekeli ve renkli camlıdır.
Caminin mihrabı dışta çıkıntı yap mayan, tepesi beş d i l i m l i yarım kubbe biçiminde beş köşeli bir niştir. Sade bir bordürle çevrilidir. Minberi ve k ü r s ü s ü
s. KOlUycnin bütün binalarında Osmanlı klasik mimarisinde giSnnediğinıiz bir j'cnilige, çatı örtüsünün kuTfun yada kiremitle kaplanmıyarak ta$ yapmm açık olarak bırakıldığına fahit olu)'oruz. Kayseri bölgesinin Wr özeUi|i olan bu husus onj'edinci yüzyıl sonlarında klasik mimarinin bölge şartlarına uymaya bağladığını gSstermekledir. Astında Sinan devrinde dahi bölgesel özelliklerin klasik mimariyi etkilemesi olağanüstü bir oiaqr değildi. Meselâ, o n a l t ı n a yiizyılda Erzurumda
Inia edilen LUa Mustafa Paşa Camisinin minaresi i k i renkli halkalar halinde mahalli taş ile örülmüştür. Ayni feküde, eski Van'da bulunan Hüsrev Paşa Camisinde ywia Diyarbakır'daki Behram Paşa Camisinde bölgesel mimari karakteri yansıtan özellikler vardır. Oce yan-dan Kayseri ve chranndaki klasik çağ eserlerinde ana ilkelerden ayrıldığı vftki değildir. Bu bakımdan Kara *faslaf« Paşa Külliyesine ait binaların kurşunsuz çatı lan .dikkatimizi çekmiştir.
6. 10, 11, 16, n. U, 2S, 28, 30, î l numaralı resimler Vakıflar Genel Müdürlüğü fotoğraf arşivinden temin edil-«İftir. Genel Müdürlük Eski Eserler Müşaviri Sayın Y. Müh. Mimar Yılnuz Onge'ye yardımları için
teşekkü-borç bilirim.
taştandır. Kürsüye doğudaki orta pen cereden duvar içine gizlenmiş merdi venle çıkılır. Sekizgen gövdeli dört taş kolonun taşıdığı ahşap mahfile de yine arka duvar içine gizli helezonî merdi venle erişilir.
Son cemaat yerinin kolonları da sekizgen gövdeli ve taştan yapılmıştır (Resim 11). Kemerler bej ve kahveren gi olmak üzere i k i renkli inşa edilmiş, kubbeler pandantiflere oturtulmuştur. Ana kubbe gibi taştan ö r ü l m ü ş ve üst leri açık bırakılmış olan son cemaat kubbelerinden yandakiler 4<.45 metre, ortadaki 3.25 metre çapındadır. Son ce maat yerinin mihrabiyeleri ö n pencere lerin dış taraflarında bulunur. Batıdaki üst pencerenin önüne taş konsollara bi nen m ü k e b b i r e k o n u l m u ş t u r (Resim 12).
Cephenin sağ tarafında kapısı son cemaat yerine açılan minarenin gövde ve petek kısmı çok köşeli, şerefe altı ile korkuluğu oymasızdır. Sivri külahı
t a ş t a n inşa edilmiştir. Kubbelerde ol duğu gibi minarenin alemi de yine taş tan yapılmıştır.
MEDRESE
Külliyenin güney - batısını işgal eden medrese kuzeye doğru hafifçe açı lan dikdörtgen biçiminde duvarla çev r i l i sahaya yerleştirilmiştir. Talebe hüc releri arkaları külliyenin batı duvanna dayalı şekilde bir sıra halinde tertiplen miş, önünde i k i gözlü bir revak bulu nan kubbeli dershane yedi hücreli sıra-n m ucusıra-na kosıra-nulmuştur^ Düz toprak ça tılı hücrelerin kapı ve pencereleri avlu ya açılır (Resim 13). Taş kubbesi pan dantiflere oturan kapalı dershanenin d ö r t penceresinden ikisi revak tarafın da, diğer ikisi karşılıklı olmak üzere yanlardadır.
7. Asimetrik avlu tertibi, dershaneye bitişik dUz tavanlı hücre dizisi ile bu medrese istanbul Süleymaniye Külliyesinin bir parçası olan Ebu Suud Dar ül-badisini hatırlauyor.
242 APnUAH KURAN Avlunun boyu 39.70 metre, dere
ta-rafmda genişliği 9.10 metredir. Tek ka pısı kuzeyde, dershane revakının yanın dadır. (Resim 14). Bugün İncesu hapiSu
hanesi olarak kullanılan medrese nis-beten iyi durumda bulunmakta ve as lında hücrelerin önünde dershane du varından külliyenin güney duvanna ka dar uzandığını sandığımız revak dışın da orijinal biçimini korumaktadır. TABHANE (?)
Medresenin alt tarafında, külliye nin batı girişini teşkil eden beşik to nozlu geçitin kuzeyinde bulunan yapı, medresenin aksine orijinal biçimi çok değişmiş ve bazı kısımlan yıkılmış du rumdadır. Medrese gibi asimetrik bir plan tertibine sahip olan bu binanın, geçitin hemen kuzeyinde bulunan ve önündeki i k i gözlü dörtköşe taş ayak lara oturan kemerli ve kubbeleri çök müş revakı hâlâ kısmen duran bölümü 9.80 X 8.10 metre ölçülerindedir. Mek-teb-i sıbyan yahut dar ül-kur'a olduğu nu sandığımız bu bölüm orijinal biçi mini azçok koruyor. Yine cami avlusu tarafında beş gözlü bir revakı olduğu mevcut izlerden anlaşılan 15.65 metre derinliğindeki bölüm ise çok değişikli ğe uğramış, her iki bölümün üstüne on-dokunzuncu yüzyılda bir kat çıkılmış tır (Resim 14). Bu binanın sokak ta-rafmdaki üç dükkânın arka arkaya üç sıra kemerli tonoz sistemi bunların as lında dükkân olarak inşa edildiği ihti malini kuvvetlendiriyor, ö t e yandan, içleri değiştirilip üst kata çıkan bir merdiven konulan diğer hacimlerin hangi maksada hizmet etmek için ya pıldığını kesinlikle söylemek zordur. En yakın ihtimalle bu bina tabhane-dir.
HAMAM
Kubbeli soyunma kısmı, soğukluk, sıcaklık ve külhanıyla, yol nivosunun yükseltilmesiyle birbuçuk metre kadar toprağa gömülmüş olması dışında ori
jinal biçimini aynen koruyan ve kulla nılır halde bulunan hamam tamamen kesme taştan inşa edilmiş b i r y a p ı d ı r (Resim 15). Batı duvarının o r t a s ı n d a bugün merdivenle inilen bir ö n hacim den dış ölçüleri 10.00 x 9.50 metre olan kubbeli soyunma kısmına girilir. Pan dantiflere oturan 7.80 metre ç a p ı n d a k i kubbe dışta çok yüksek sekizgen b i r kasnakla çevrilmiş, iç hacim k a s n a ğ a açılan dört kemerli pencereyle aydın latılmıştır.
Soğukluk kısmı, i k i yanı y a r ı m kubbelerle beslenen altıgen k a s n a k l ı küçük bir kubbeyle ö r t ü l m ü ş t ü r . H e l â doğu tarafına yerleştirilmiştir. Sıcaklık bölümü dört kollu muntazam b i r h a ç
biçiminde olup 4.00 metre ç a p ı n d a k i kubbe yine altıgen kasnaklı, h a ç ı n kol ları ise yanm kubbeli yapılmıştır. Ka re biçimindeki külhan hacmi a ş h a n e d e olduğu gibi karşılıklı köşelerden a t ı l a n kaim kemerlerle takviye edilmiş ç a p -raz-tonozla kapatılmıştır.
TARtHLENDtRAİE
Merzifonlu Kara Mustafa P a ş a 1634 yılında doğmuş, 1689 İkinci Viyana Se ferinin başarıya ulaşmaması ü z e r i n e idam edilmiştir. Gerek caminin gerekse kervansarayın kışlık kısım k a p ı l a n ü s tündeki kitâbelerde b u n l a r ı n 1670 (1081 H.) yılında inşa edildiği yazılıdır. Buna göre. Kara Mustafa P a ş a n ı n külli yeyi 3. Vezir ve Sedaret K a y m a k a m ı ol duğu yıllarda yaptırdığı anlaşılıyor. Külliyedeki üçüncü kitâbe cami avlu kapısı üstünde bulunur. (Resim 16). Bu kitâbe Sultan Abdülmecid devrine ait olup 1860 (1277 H.) t a r i h l i d i r ve caminin o yıl esaslı b i r tamir g ö r m ü ş
olduğunu gösterir. Son olarak 1953-1954 yıllarında cami, 1959 yılında ker vansarayın kışlık bölümü Vakıflar Ge nel Müdürlüğünce, hamam da 1956 yı lında Vakıflar Genel Müdürlüğü neza retinde Belediyece onarılmıştır. Ker vansarayın tamamının esaslı b i r şekil de onarılması, hapishanenin
medrese-O R T A A N A D medrese-O L U DA K L A S İ K medrese-O S M A N L I M İ M A R İ S İ Ç A Ğ I N I N S medrese-O N L A R I N D A Y A P İ L A N İ K İ K Ü L L İ Y E 243
den çıkarılarak bu binanın kurtarıl ması, tabhane olduğunu sandığımız bi nanın da tahliye ettirilip muhdes üst katmın yıkılarak orijinal şekline sokul ması gerek mimarlık tarihimiz bakı mından, gerek Kayseri-Ürgüp yolu üze rinde bulunması dolayısıyle turizm açı sından kaçınılmaz bir görevdir. DAMAT İBRAHİM PAŞA KÜLLİYESİ
Doğduğu Muşkara köyünü sadra zam olduktan sonra imar ve civardaki Türkmen aşiretleriyle iskan ederek ye ni bir şehir - Nevşehir - haline getiren Damat İ b r a h i m Paşanın Nevşehirde yaptırttığı en önemli eser* kendi adını taşıyan külliyedir. Tepesinde Nevşehir kalesinin bulunduğu tepenin eteğinde, ovaya hakim b i r mevkide kurulan kül liye cami, medrese, imaret, mekteb-i sıbyan, hamam ve kervansaraydan mey dana gelir' (Resim 17). Külliyeyle bir-likde inşa edildiği vakfiyesinde kayıtlı olan dükkanların yeri kesinlikle bilin
miyor. Herhalde daha aşağıda, çarşı içinde bulunuyordu.
Boyu 88, eni 44 metre olan dikdört gen cami avlusu, arazi meyilli olduğun dan bir platform şeklinde d ü ş ü n ü l m ü ş , kervansaray platformun altına yerleşti rilmiştir. Hamam, caminin kuzey-batı-smda müstakil bir binadır. Külliyenin öbür yapıları ise batıda, yüksek dayan ma duvarlarının düzledigi üçgen biçi-t. İbrahim Falanın Mufkara köyündeki ilk eseri ı ı ı . Ahıned'in kukardeşi Fatma Sultanla evlendiği 1717 yılında bajlanıp Sadrazam olduğu 1718 (1131 H.) yılında iafaatı lamamlanan Kale Camisidir, inceleyip rölcmleri-ni çıkarttıjınuz bu eseri ilerde yayınlayacağız. İbrahim
Fa^a'nın yine ayni yıllarda Muşkara'da bir muallimhane ve hamam ile sekiz çeşme: ayrıca civardaki Göre köyü ile Orgüp'ön Nar K J ^ n d e birer cami yaptırdığı bilin-mekloUr. M . Münir Aktepe, "Damat ibrahim Paşa Ev-kaftna Dair Vesikalar". Tarih Dergisi. Cild X ı ı ı , sayı I M » (1696), s. 19.
9. Kara Mustafa Paşa Küllij-csindcn elli yıl sonra yıpdmasına rağmen bu külliyede gerek yerleşme pMnının l ^ k s e malzeme kullanılışının klasik çağ mimarisi pren sipleri ve {Hçülcrine daha uygun olduğunu görU)-oruz. • ^ i j e d e dik açılar bozulmamış, caminin doğusunda »•»d meyili yüzUnden üçgen bir alan eWe-edilmesine
'Hmen büyük dayanma duvarlarının eğrisine itibar •ölmeyerek bina derinlikleri kademe kademe
azallüa-»»k dUı hatlar korunmuştur.
minde bir arsanın içindedir. Cami avlu duvarıyla yapı üçgeninin arasında bir yol bırakılmış, üç binanın girişleri bu yoldan verilmiştir. Üçgenin tabanına medrese konulmuştur. Ortada, medre seye bitişik imâret; zirvede mekteb-i sıbyan bulunur (Resim 18). Sonuncu bina fevkani olduğundan buraya yol dan ve imâret avlusvmdan merdivenle çıkılır.
CAMİ
Damat İ b r a h i m Paşa Camisinin ha remi büyük bir kubbenin örttüğü, kıble duvarında mihrab çıkıntısı" bulunan bir m e k â n d ı r (Resim 19). Son cemaat yeri beş gözlü, sağ tarafta ( b a t ı d a ) yük. selen minaresi ince uzundur. Merkezde döşemeden 22 metre yükseklikte bulu nan 16.65 metre çapındaki ana kubbe tromplarla beden duvarlarına bindiril miş, tromp altlarına köşelerde stalak-t i stalak-t l i konsollar k o n u l m u ş stalak-t u r (Resim 20). Tromp kemerleri duvara yapışık oluklu yarım kolonlara oturur. Kubbe y ü k ü n ü alan bu noktalar dışarda pa yandalarla sağlamlaştırılmış, aynca ar ka köşelere de payandalar konulmuş tur. Arka köşe payandalarının tepele rinde üstü kubbeli sekizgen ağırlık ku leleri vardır. Yine kubbeli ve sekizgen sekiz adet kule büyük kubbe kasnağı nın köşelerini pekleştirir". Mihrab çı-10. Mihrabı kıble duvarında yapılan bir çıkıntı içe risinde koymak Osmanlı mimarisinde onbeşind yüzyıl dan beri gördüğümüz bir husustur. 14SS yılında İstan bul'da inşa edilen Davud Paşa Camisi bir örnek olarak verilebilir. Mimar Sinan da yaptığı camilerin bazılarına mihrab çıkıntısı koymuştur (ÜskUdar Atik Valde, Azab-kapı Sokullu Mehmed Paşa, Tophane Kılıç Ali Paşa, Edirne Selimiye ve Manisa ı ı ı . Murad camilerinde ol duğu gibi).^ Fakat onsekizinci yüzyıla k*dar istisna olan mihrab çıkıntısı Osmanlı barok çağında istisna olmak tan çıkmış, cami mimarisinin bir özelliği haline gelmiş tir. Nevşehirli Damat İbrahim Paşa Camisinde barok çağına ait bu özelliğinin ilk görüntüsüne şahit oluyoruz. 11. Lile Devriyle başlayan Avrupalılaşma akınunm sonucu olarak Osmanlı mimarisinde Avrupa barok mi marisinin bazı motiflerini görü>-oruz. BUyOk kubbe
kasnnğımn kubbeli kulelerle çevrilmesi fikriyle Avrupa barok mimarisinde kubbe çevresinin heykel yada geo metrik figürlerie süslenerek statik kitleye hareket ka zandırılması kavramı arasında, sathi de olsa bir paralel
vardır. Damat ibrahim Paşa Camisi kubbesiyle, meseli Francesco Borromini'nin St. Ivo Kilisesi kubbesini bu bakımdan benzetmek hatalı olmaz sanınz.
244 APTUUAH KURAN kıntısının yanm ayna-tonoz örtüsü dış
ta gösterilmiş; ayni şekilde, tromplar da duvar içinde gizlenmiyerek dıştan belirtilmiştir (Resim 21).
Tamamiyle san Nevşehir taşıyla yapıhnış caminin dış kitlesinin dört sıra kornişle beş parçaya aynidığını görüyoruz. En yüksek olan ilk sırada beden duvarlarına altlı üstlü onaltı pencere açılmıştır. Alt pencereler pro fil söveli, sağır kemerli; üst pencereler siyah ve sarı taşla örülmüş, sivri uçlu kemerli, alçı şebekeli yapılmış, içlikle r i renkli camla süslenmiştir. İkinci sı rada, yan cephelerde altışar arka cep hede üç olmak üzere onbeş; kubbe kasnağı seviyesi olan dördüncü sırada ise kasnağın her yüzünde birerden se kiz pencere vardır. Bu pencereler de sivri kemerli ve alçı şebekelidir.
Caminini içinde, cümle kapısının iki yanından duvar içine gizlenmiş mer divenlerle erişilen mahfilleri sekiz yüz lü ve stalaktit başlıklı narin mermer kolonlar taşır. (Resim 2). Minber ile mihrab da beyaz mermerden yapılmış tır (Reshn 23). Mihrabın i k i yanındaki alt pencerelerin üstleri mavi çiniden ye dişer adet mihrabcık ile süslenmiş, mih rab çıkıntısında korniş altına yine çini panolarla çepeçevre Ayet ül-kürsi ya zılmış, bütün pencereler kırmızı ve gri renklerin hakim olduğu kalem işi na kışlarla çerçevelenmiştir. Büyük kub be, tonoz ve trompların içleri de ka lem işi göbekler ve danüa rozetlerle bezenmiştir (Resim 24).
Damat İbrahim Paşa Camisinin beş gözlü son cemaat yeri pandantif lere oturan, sekizgen kasnakh beş kub beyle örtülüdür (Resim 25)". Kubbe çaplan eş olup 3.70 metredir. Revak ke merleri kırmızı ve beyaz olmak üzere iki renkli taşla örülmüştür. Stalaktit başlıklı revak mihrabiyeleri
pencerele-12. Son cemaat yeri saça£ı son onarımda kaldınlmı; olup bugUa mevcut değildir. Foto{raf caminin eski ha lini tSstttiyor.
rin iç taraflarında bulunur. Kapı, i k i yanında mihrabiyeler bulunan sivri-to-noz niş içersindedir. Basık kemeri si-yah ve 'beyaz mermerden zıvanalı ya pılmış, üç kolon üzerine dokuz satır kitabe levhası kemerin ü s t ü n e konul muştur.
Son cemaat yerinin batısında bu lunan minare 44 metre yüksekliğinde-dir. Kürsü saçağı ilk korniş, p a b u ç sil mesi üçüncü korniş seviyesini tutar. Gövde ve petek kısmı onaltı yüzlü, tepesi sivri külâhlıdır. Şerefenin t a b a n ı bir kolon oyma yaprak süslü, b i r kolon altı yapraklı üstü madalyonla konsol lardan meydana gelir'* (Resim 26). Be yaz mermerden şebekeli korkuluk gi rintili çıkıntılı yapılmıştır. Petek üs tünde bir dizi gırland, gövdenin ü s t ü n de iki, altında bir sıra olmak üzere kakma çiniden altı-uçlu yıldızlar var dır.
Damat İbrahim Paşa Camisinin önünde, yapının uzuniama ekseninden hafifçe doğuya kaçmış olan şadırvan sekizgendir. Eteği, saçak meydana ge tirir biçimde açılmış kurşun kaplı kub be sekiz narin mermer kolona oturur. Göbeği sarkıtlı kubbenin içi kalem işi nakışlarla bezenmiş, kolonların başlık ları baklavalı, sivri kemerleri siyah ve beyaz mermerden yapılmıştır (Resim 28).
Cami avlusunun üç kapısı vardır. Esas kapı kuzey-batıda olup dikdörtge ninin köşesini kırar biçimde yerleşti rilmiştir. Diğerleri batıda ve güneyde dir. Sonuncusu, burada yol nivosu art tığından yüksekte kalmış, bu k a p ı d a n avluya merdivenle inilmek zorunlugu doğmuştur.
)}. Nevfehir'de. yine Damat ibrahim Pa^a tarafın dan bu camiden sekJz yıl önce İnşa ettirilen Kale Camisinin minare şerefe altı da ayni şekilde madalyon ve yapraUarla süslü konsollarla yapılmıştır (resim 27). Ampir stilindeki her İki şerefe ile Kale Camisi mima-resinln kavukhı taş kUlahı ondokuzuncu yüzyılda yapıl mış olmalıdır.
ORTA ANADOLUDA KLASİK OSMANLI MİMARİSİ ÇAĞININ SONUkRINOA YAPlUN İKİ KUUİYE
245 KERVANSARAY
Cami avlu platformunun kuzey cep hesinde, avlunun altma yerleştirilmiş olan kervansaray ( d u r u m plan resmi nin sol tarafmda gösterilmiştir) kıs men inşa edilip kısmen kaya oyularak yapılmıştır. B u binaya avludan yada diğer binalarm b u l u n d u ğ u meydan se viyesinden girilmez; b u g ü n şehir p a r k ı olan daha aşağıdaki düzlükten erişilir. Kervansarayın cephesi d ö r t sivri kemer gözlüdür. Geride dikdörtgen biçiminde penceresiz b i r oda, onun doğusunda uzun, karanlık b i r dehliz yer alır. Deh liz, kaya içine oyulmuş, ortasında ayak lar bulunan büyük b i r hacme geçit ve rir. Ayni biçimde oyularak elde edilmiş bir hacim de dikdörtgen odanın batısın da bulunur'*. Bu hacmin kapısı doğru dan doğruya dışarıya açıktır.
MEDRESE
Damat ibrahim Paşa Medresenin kitâbeli kapısı, cami avlusunun batı kapısının tam karşısına k o n u l m u ş , böy lece camiyle medrese arasında bağlan tı kurulmuştur (Resim 29). Kapıdan, ayna-tonozlu geçit yoluyla medresenin avlusuna erişilir. 12 x 10 metre ölçü-lerindeki dikdörtgen avlu çepeçevre re-vaklı olup her yüzünde ü ç göz vardır, Revakm beyaz mermer kolonları bak lava başlıklı yapılmış, kemerler kırmı-zı-beyaz taşla örülmüş, her göz tepesin de sekizgen yuvalar bulunan kubbeler le örtülmüştür (Resim 30). Avlunun ba tısında, ana kapı ekseninde, birincisin den daha dar ayna-tonozlu ikinci b i r geçit bulunur. Buradan, dayanma du varıyla medrese arasında kalan ve için de belâların bulunduğu arka avluya ge çilir.
M. Nevfchir-OrgUp dolaylarında jeolojik imkân-^»ti*n yararlanılarak ka>'a içine oyularak yapılmış pek { A bina vardır. Bu odaların külliye inşa edilmeden ön-«« mevcut olduğunu vc kervansaray j-apılırken kompo-^^TM içine alındığını sanıyoruz. Ker\'ansarayın cami »vlusuna 30 derecelik b i r açı yapar biçimde tertiplen-"»«inde bu odaların mevcudiyeti rol oynamış olsa ge-Wktir,
Medresenin ayni zamanda kütüpha ne olan dershanesi yapının kuzey-doğu köşesindedir. Dershane avlunun köşesi ne kadar uzanır ve bu yüzden her i k i yönden gelen revak kemerlerinin bu kö şede taştan g ö m m e kolonlara biner. Ka pısı güneyde, revaka açılır. Sokak ta rafında üç alt b i r üst, karşısında revak içine bakan b i r alt, meydan tarafında bir ü s t pencere vardır. Pencerelerin hepsi profil söveli ve sağır kemerlidir. Dershane, alçak sekizgen kasnaklı, köşe
lerde pandantiflere oturan 7.60 metre çapında b i r kubbeyle örtülmüş, kubbe n i n içi ve pandantifler çok zevkli b i r şekilde kalem işi nakışlarla süslenmiş tir (Resim 31).
Medresede onyedi talebe hücresi bulunur. İçlerinde ocaklar ve dolap niş leri bulunan hücrelerin hepsi kubbeli dir. Köşelere rastlayan ü ç hücrenin pen cereleri dışarıya açılmıştır. Diğerlerinin
pencereleri kapılarının yanma konul m u ş olup bunlar avludan ışık alırlar. İMÂRET
Külliyenin imâreti medreseye biti şik yapılmışsa da bu b ö l ü m e medrese den doğrudan doğruya girmek imkânı düşünülmemiştir. î m â r e t girişi yan so kaktan yine üstü saçaklı b i r kapıyla sağlanmıştır. Bu kapıdan derinliği 16.50 metre, eni önde 14.50 metre olan imâ-ret avlusuna girilir. î m â r e t b ö l ü m ü n ü n ü ç odası avlunun kuzeyinde yer alır. Birinci oda, sokağa açılan i k i pencerey le ışıklandırılmış ayna-tonoz örtülü ha cimdir. İkincisi sivri beşik-tonozlu olup kapısının yanındaki tek }>encere avlu ya bakar. Üçüncü oda diğerlerinden daha b ü y ü k daha yüksek ve kare biçi mindedir. Pandantiflere binen 8.40 metre çapında b i r kubbeyle örtülmüş, kubbenin merkezine tepesinde dilimli bir kubbecik bulunan sekiz köşeli b i r fener o t u r t u l m u ş t u r (Resim 29). î m â -retin aşhanesi olan b u odanın içinde b ü y ü k ocaklar vardır.
246 APTUIAH KURAN Avlunun batısında aşhaneye bitişik
ve küçük bir üçgen hacim teşkil eden helâ imâret bölümünün kompozisyonu nu tamamlar.
MEKTEB-t SIBYAN
tmâret avlusunun güneyinde bulu nan basık kemerli kapının gerisindeki merdiven mekteb-i sıbyanm dershane-siyle bağlantı sağlar. Fakat mektebin esas girişi bu avludan yapılmamış, so kağın sonunda bulunan üçüncü kapı dan verilmiştir. Mekteb kapısının geri sindeki merdiven yoluyla üçgen biçi minde ve i k i kademeli avluya çıkılır. Avlunun sivri güney ucunda tonozla ör tülü eyvana benzer üstü kapalı bir me kân, kuzeyinde i k i kubbeli bir revak ve revakm gerisinde dershane bulunur (Resim 32). tç bölümleri 7.80 x 6.20 metre olan dikdörtgen biçimindeki dershane ayna-tonozla örtülüdür. İkisi revaka, ikisi sokağa, ikisi de imâret av lusuna bakan altı penceresi vardır. So kak tarafındaki revak penceresi dahil olmak üzere bütün pencereler taş söve-li ve sağır kemersöve-lidir. Revakın, ortada
tek kolona binen kemerleri de sağır yapılmıştır.
i k i taraftan merdivenle çıkılan mekteb, medrese ve imâret avlularına nazaran daha yüksekte inşa edilmiş,
dershanenin altına aynca bir oda ko nulmuştur. Kapısı imâret avlusuna açı lan bu penceresiz hacim, orta yerinde bir ayak bulunan kaya içine oyulmuş bir yerdir ve herhalde imâretin erzak deposu olarak kullanılmak amacıyla düşünülmüştü. Caminin doğusunda bir üçgen meydana getiren medrese, imâ ret ve mekteb binalannm beden duvar-lan da san Nevşehir taşından inşa edil miş, her üç binanın üst örtüsü kurşun la kaplanmıştu*.
HAMAM
Geleneğe uyularak müstakil bir ya pı olarak düşünülen hamam, medrese
nin önündeki meydan düzlüğünden çarşıya inen dik yolun başında, doğu cephesi kısmen toprağa gömülü durum dadır. Kapısı doğuda, dik sokak üzerin dedir. Bugün kubbeli soyunma hacmi önünde yapıya sonradan eklendiği bel li olan düz çatılı bir bölüm v a r d ı r (Re sim 33). Muhdes bölüm ortada giriş holü, onun sağında ve solunda birer soyunma odasından meydana gelir. Or ta yerinde fıskiyeli b i r havuz bulunan ve bir kenarı 8.30 metre olan kare b i çimindeki ana soyunma hacmi (câme-kân) köşelerde tromplara binen b i r kubbeyle örtülmüş, kubbenin tepesi gözlü yapılarak içeriye ışık s a ğ l a n m ı ş , ayrıca beden duvarlanna b i r i g ü n e y d e öteki batıda olmak üzere i k i y ü k s e k pencere açılmıştır.
Soğukluk bölümü ortada kubbeli, doğuda ayna-tonozlu ve b a t ı d a beşik-tonozlu ince uzun bir hacim teşkil eder. Helâler batıda, kubbeli soyunma bö lümüne bitişik yapılmıştır.
Sıcaklık bölümü de kubbelidir. 9.20 metre çapındaki bu kubbe i l k i n den daha büyük olup d i l i m l i tromplar la beden duvarlanna oturur. Su deposu ve külhan sıcaklığın batısına k o n u l m u ş tur.
Damat İbrahim Paşa H a m a m ı da külliyenin öbür yapıları gibi sarı renkli Nevşehir taşından inşa edilmiştir. An cak çatısı kurşunla kaplı olmayıp sıva lıdır.
TARtHLENDİRME
Damat İbrahim Paşa (1662 • 1730) Külliyesinde ilki caminin kapısı öteki medresenin dış kapısı ü s t ü n d e olmak üzere i k i kitabe vardır ve her ikisi de (1139 H.) tarihlidir. Bu kitabelerden, muhtemelen İbrahim Paşanın s a d r â z â m olduğu 1718 yılından b a ş l a n a n külliye nin bütünüyle 1726 yılında t a m a m l a n d ı ğı sonucunu çıkartıyoruz. Sağlam b i r biçimde inşa edilen yapılar b u g ü n i y i
247 ve bakımlı d u r u m d a d ı r . Şadırvan 1965.
ffodcese, imâret ve mekteb 1958-1959, haman» 1967-1969, kervansaray 1968-1969 yıllarında Vakıflar Genel Müdür lüğünce onarılmıştır. Cami 1958 yılın
dan beri çeşitli tamirler görmüş, nakış lar cüz'i b i r restorasyona tabi tutul m u ş t u r . Halen medrese Şehir Kütüpha nesi, i m â r e t ile mektep ise Nevşehir Müzesi olarak kullanılmaktadır.
T W O BUILDING C O M P L E X E S IN CENTRAL A N A T O U A BUILT T O W A R D S ?HETND O F T H E O n O M C L A S S I C A L A R C H I T E C T U R A L E R A
Abdullah KURAN This article deals with two building
complexes on the Aksaray - Kayseri highway. The first, in incesu, dates from the late seventeenth century and was built by Kara Mustafa Paşa of Mer. zifon; the second, in Nevşehir, was built some forty years later by Damat Ibrahim Paşa.
The complex of Kara Mustafa Pa şa is composed of a large caravanserai, a street of shops, a mosque, a medrese
(theological school), a hamam (bath house) and a much altered building which may have been a tabhane (rest house). The caravanserai comprises a large arcaded court and a pillared hall. Adjoining it on the west is the street of barrel-vaulted shops. This street is open ended on the north but entered through a gate on the opposite side. Two more gates, on the east and west, give access to the courtyards of the ca ravanserai an the mosque, respectively. The mosque, situated at the center of an irregularly shaped court is small. I t has a domed prayer room behind a three-bay portico flanked on the west by a minaret. Like most buildings in the Kayseri region its dome and mina ret cap are built of stone and are not covered by a protective material such as roof tiles or sheet lead. The medre se and the tabhane constitute the wes tern limits of the complex. Arranged in a linear pattern as a row of student cells terminating with a domed class room, all over-looking an enclosed yard,
the medrese brings to mind the Dar ül-hadîs of Ebu Suud which froms a part of the Süleymaniye Complex i n Istan bul. Like the medrese, the building to
the north of it has an asymmetrical plan. The narrow wing w i t h the collap sed two-bay portico must have been a primary school. The two story section, whose upper floor dates from the n i neteenth century, could have been a tabhane. I n keeping w i t h tradition, the hamam is located ouside the bounda ries of the complex.
Prime Minister Kara Mustafa P a ş a of Merzifon was born i n 1643 and was beheaded in 1689 for failing to capture Vienna and bringing the Second Aust rian campaign to a successful end.
Two inscription panels, one above the door of the mosque and the other above the hall door of the caravansei-ai, give the date of construction as 1670. Accordingly, the complex was b u i l t during the years when Mustafa P a ş a was third vezier and Acting Prime M i
nister. The third inscription panel is above the portal of the mosque's court yard. I t is dated 1860 and shows that the mosque was restored during the reign of the Sultan Abdiilmecid. Most recent restorations were conducted i n
1953-54, 1956 and 1959 by the General-Directorate of Pious Foundations.
The buildings of the Kara Mustafa Paşa Complex were erected on flat land; those of the Damat I b r a h i m P a ş a Complex in Nevşehir are situted at
dif-A R C H I T E C T U R dif-A L E R dif-A
ferent levels on a slope below the cita del. This complex comprises a mosque, a medrese, an imâret (public kitchens), mekteb-i sibyan (primary school), a hamam and a caravanserai. The locati on of the shops recorded in the founda tion charter is not known.
The mosque stands at the center of a rectagular courtyard, 88 by 44 meters, which forms a flat platform. Further to the west, separated from the mosque's yard by a street, are the medrese, imaret and the mekteb. These buildings occupy a triangular lot cut into the slope and retained by a high wall. The hamam is on the north, situ ated some distance from the rest of
the complex, while the caravanserai is tucked under the platform of the mosque.
The single dome of the mosque measures 16.65 meters in diameter and rises to a height of 22 meters at the center. I t rests on four squinches and its octagonal drum is reinforced against lateral thrusts by eight domed weight towers. The mihrab niche is not placed directly on the kibla wall of the square prayer hall but is located inside an apse-like rectangular recess surm ounted by a flat-topped vault. Both the mihrab and the minber, as well as the balconies at the back of the prayer hall, are built of white marble and the interior surfaces are decorated w i t h geometric and floral designs. The five-bay porch is also ornamented and the minaret is especially worthy of note för its balcony consoles.
The caravanserai below the mos que makes a thirty degree angle w i t h the courtyard. This innovation in a composition otherwise designed w i t h right angles is probably due to the large spaces behind the arcaded portico of the caravanserai. These rooms carved
249 into the rock—a phenomenon common in the Nevşehir^Ürgüp area—may have existed before the complex was built.
Since the direction of the platform was determined by the kibla axis, the open front section of the caravanserai had to be turned to be i n line w i t h the platform while the carved rooms were left intact to serve as its enclosed winter section.
The Medrese of Damat Ibrahim Pa şa has a classical plan organization w i t h domed student cells behind an arcaded rectangular court. The only deviation is the classroom-library lo cated at one comer. Built against the southern wall of the medrese, the imâ ret is composed of three rooms i n a row
facing a yard. The largest of these rooms, surmounted by a dome w i t h a lantern, is the kitchen. Across from the imâret, accessible from the yard as well as from the street by flights of steps, is the mekteb. I t comprises a
rectangular classroom behind a two-bay porch which gives on to a trian gular outdoor area.
The two large domes rising at eit her end of the hamam cover the main hall and the caldarium. The low section fronting the hamam is a later addition. The founder of the complex, Da-mat Ibrahim Paşa, rose to be prime minister i n 1718 and kept this position until his assasination i n 1730. Accor ding to the two inscription panels abo ve the doors of the mosque and the medrese, these buildings were comple
ted i n 1726. Having been restored during the last decade by the General Directorate of Pious Foundations, all the buildings, w i t h the exception of the caravanserai, are i n good condition. The medrese is the City Library. The imâ ret and the mekteb serve as the Nev şehir Museum.
ABDULLAH KURAN
Resim: 1 — K ü l l i y e genel g ö r ü n ü ş .
ir.
Ft• '/:<•.>:
A B D U L L A H KURAN
Resim: 4 — Kervansaray. A v l u g ü n e y r e v a k ı .
» 7 .
I
R e s i m ; 6 — Kervansaray. Kışlık k ı s ı m .
•A
ı
*
A B D U L L A H K U R A N
n
...l'.iıtr.'.:'...) i
}
O. O
<i < î J4
s R e s i m : 8 — C a m i i p l â m . R e s i m : 9 — Camii, g ü n e y - b a t ı d a n g ö r ü n ü ş ü .R e s i m : 14.—Taphane.
A B D U L L A H K U R A N
V
• \
« A
ABDUUAH KURAN
I I
•
e fi 2 Od
ili
t o u s I1
n.
o .<1
a:
CD
< 1 \8e
i
i
(«i
f
I i t il
Resim: 20 - Camii, tç görünüş.
Ifll
•M"tffl«
HIABDULLAH KURAN
Resim: 22 — Camii. Mahfiller
Resim: 24 — Camii. Kubbenin iç görünüşü.
fi
Resim: 2 8 - Ş a d ı r v a n .
.^1
i
mmm a
<1y
0Resim: 32 — Mektep-i Sibyan.