• Sonuç bulunamadı

Başlık: ALLAH'IN KELAM'I OLMASI AÇISINDAN KURAN'IN MAHİYETİYLE İLGİLİ İHTİLAFLAR VE İBN QUDAME EL-MAQDİSİ'NİN "KİTABU'L-BURHAN Fİ BEYANİ HAQİQATİ'L-QUR'AN"IYazar(lar):KIRBAŞOĞLU, Mehmed HayriCilt: 28 Sayı: 1 DOI: 10.1501/Ilhfak_0000000698 Yayın Tarihi: 19

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Başlık: ALLAH'IN KELAM'I OLMASI AÇISINDAN KURAN'IN MAHİYETİYLE İLGİLİ İHTİLAFLAR VE İBN QUDAME EL-MAQDİSİ'NİN "KİTABU'L-BURHAN Fİ BEYANİ HAQİQATİ'L-QUR'AN"IYazar(lar):KIRBAŞOĞLU, Mehmed HayriCilt: 28 Sayı: 1 DOI: 10.1501/Ilhfak_0000000698 Yayın Tarihi: 19"

Copied!
18
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

.ALLAH'IN KELAM'I OLMASI AÇiSINDAN K URAN'IN MAHİYE-TİYLE İLGİLİ İHTİLAFLAR VE İBN QUDAME EL-MAQDİSİ'NİN

"KİTABU'L-BURHA.N Fİ BEyANİ J:lAQİQATİ'L-QUR'AN"I Dr. Mehmed Hayri KIRBAŞOGLV

Kur'an'ın Allah'ın kelamı 'olduğu hususunda bütün müslümanlar müttefiktirler. Bu konuda müslümanlar arasında herhangi bir görüş ayrılığı yoksa da, bunun dışında, Kur'an'ın mahiyetiyle ilgili birtakım farklı görüşlerin bulunduğu bilinmektedir. Sözü edilen bu görüş ayrılık-ları ise, daha ziyade Allah'ın kelilm'ı olan Kur'an'ın mahluk (yaratıl-mış) olup olmamasıyla ilgilidir.

Bu konuda ortaya çıkan görüşlerin ilki, H.210-261 yılları arasın- . daki kelamı münakaşaların merkezini teşkil edeni, Kur'an'ın malıluk olduğu iddiasıdır ki, tarihte "Ualqu'l-Qur'an" meselesi olarak bilinir.

UALQU'L-QUR'AN

Kur'an'ın mahluk olduğu ya da olmadığı yolundaki görüşlere As-hab devrinde ve onu takibeden yıllarda rastlanmamaktadır2• Bu

sebep-le "Ualqu'l-Qur'an" meselesine dair bir rivayet şilyet Ashab'a izfıfe edilmişse, bu haberin doğruluğundan şüphe etmek jcabeder3• Tabiatiyle

bu konudaki hadıslerin de sahih olamıyaeağıaşikardır4.

Ualqu'l-Qur'an meselesinin genellikle Ca'd b.Oirhem Cv. 124, 25/ 741, 42) tarafından ortaya atıldığı, Cehm b. Şafviln'ın (v. 128/745) da

i W. M. Watt, Islam Düşünce.inin Teşekkül Devri, Ank., 1981, s. 349.

2 el.Beyhaqi, el-Esma ve'ş-Şr!iJı, Mısır, 1358, s. 241; Prof. Dr. Talat Koçyiğit, Hadi.çi.

lerle Keliimcılar Arasındaki Münakaşalar, Ank., 1969, •. 220.221. 3 Prof. Dr. Talat Koçyiğit, a.g.e., s. 221.

4 ljalqu'l-Qur'an konusundaki bu gibi badislere örnek olarak Ebü Ya'la 'mn (v.

458/1065) Kitibu'I.Mu'temed'indeki rivayetleri gösterebiliriz. (Bkz: el.Mu'ıemed fi Uşuli'd-Din, Beyrut, 1974, 8.87). Bu konudaki hadislerin değeri için bkz:

(2)

42B HAYRİ KIRBAŞo(~ı..U

bu görüşü ondan alarak, geliştirip yaygınlaştırdığı kabul edilirs. Bu-nunla birlikte, bu görüşün menşeinin daha. eskilere gittiği de ileri sürül-müştür. Nitekim bunun, Hz. Peygamber'e hüyü yapmış olan ve Tevrat'ın da mahlfik olduıl;uııu ileri sürdüğü helirtileıı, yahudi'Lebid b. el-'A' şam'a dayandırılmak ü;tcııdiğini görüyoruz6• Sonmki asırlarda Kur'an'ın mah-lfik olduğuna diiil' !;örüşün propogandacılarından Birş el.Merlsl (v. 218,

,19,

27/833, 34,

'1.1)

ik babasının, LeMd b" d.'A'şam gibi bir yahudi

01-malarınclan hankel edcn bazı kimseler de, bu görüşün yahudi menşe'li olduğunu ileri ~iirnıü~ilerdir7. Problemin hristiyanlığın tesiri ile ortaya çıkmış olabileceği tle Jeı:İ sürülmüştür. Wensin.ck8 ve CarI Heinrich Bec-kcr9 tarafından destf klenen bu iddiayı,W .M. Watt çeşitli yönlerden incelemiş ve tatıniııkh olmadığı neticesine varmıştırıo, Watt ise,

tl

al-qu'l-Qur'an pr()hlenıinin kader akidesiyle ilgili olabileceğine kuvvetli bir. ihtimal nazmyla bakmaktadırll.

Problemin ınenş,:i ile ilgili olarak ileri sürülen görüşler ne olursa olsun, "IJalqu'I.Qnr'~n" akldesi, rasyonali!!t çevreler ve bilhassa Mu'. tezile tarafında:rı büyük bir hüsn-ü kahili görmüş ve giderek, bu mez. hebin müdaraasını yaptığı esaslar içerisindı~ yer almıştır. Mu'tezile ya-nında Cehmiyye -- ki genellikle Mu~tezile d,~ bu isimle anılmıştır-, Zey-diyye, İmamiyy'~ ve Haricüerin bazıları :ile Murcie ve Riifıza'dan bir-çoklarının da Kur'iln'ın mahlfik olduğunu kabul ettikleri zikredilmekte-dir12. Kerramiy". ine, Allah'ın kelamının O'nun zatında hadis ve muh-des olduğunu ileri siirmüştür13•

Mu'tezilc'ni:a

".tl

alqu'l-Qur'an" akldesine sahip çıkışı ise, bunun, mczhebin en önemli enası olan "TevMd" inancına uygun düşmesi sebebiy. ledir. Zira Mu 'tezile, tek bir kadim olarak sadece Allah'ınkendisini

,S Bkz: O~mıın h. ~ia'id ed-Dfırimi, er-Radd 'ale'l-Cehmiyye, Leiden, 1960, s. 4; lbn Quteybe, el-l1}ıilôjji'I-Lıff, Mısır, 1349, s. 56 (dipnot); Watt ise, ~alqul-Qur'an meselesinin Ca'd b. Dirhem'e da:iandınlınasını pek doğru bulmamakta ve Ca'd ile ilgili en eski rivayetin, Osman b. Sa'id ed -IH,rimi'loİn zikrettiğimiz eserinde (E. 4) geçtiğine işaret ederek, bu riviiyetin sıhhatini şüpheli bulmal:tadır. Bkz: Watt, a.g.e., s. 305.

6 Bkz: Al,ım"d h. Hanbel, er-RaM 'ale'I-CehnıiJ'Yc ve'z-Zancıdıqa, Riyad, 1397, s. 21 (Muqaddime); İbn Q,'te]'be, a.g.e., s. 56 (dipnot).

7 Bkz: Al,ımd b. J:lanbel, a.y.

8 Wen.inck, Th" ]ıfııslim Creed, Cambridge, 1932, s. 150. O, aynı problemi'D Hristiyan. Iıkta da mevcut olduğunu belirtir.

9 Bkz: Watt, a.~;.e.,5. 305-306.

ıo A.y. .

II Watt, a.g.e., "~o2:!4-225.

12 İbn J:lacer, F.rl,ıu'I.Bôri, Bulak, 1301, XIII. 380; Waıı, a.g.e., s. 307. 13 İbn l,Iacel. ll.Y'

i i.

i

i '

(3)

ALLAH'IN KEUMI OLMASI AÇıSıNDAN ... 429

(?iiit'ını) kabul ettiğinden, bu tevhid'i sağlayabilmek için O'nun sıfat-lanmn kadim olmadığını ileri sürmüştür. Kur'an da Allah'm keliim'! olduğu için, buna bağlı olarak onun da mahlUk olduğunu iddia etmiştir14•

Diğer bir görüşe göre ise, Mu'tezile'nin bu akideyi savunmasımn sebebi, onların -bunu açıkça ifade etmemişlerse de- Kur'an'a lüzumundan faz-la değer vermeğe taraftar olmamalanydı1S•

Ehlu's-Sunne'ye gelince; Ashiib devrinde sözkonusu edilmemiş olan bu meseleyle karşılaşan Tabi'un ve müteakiben, müfessiri, muhad-disi ve fakibi ile İslam uleması ittifakla, Kur'an'ın Allah'ın keliiım olup mahltik olmadığını müdaraa etmişler ve aksi görüşü kabul edenlere şid. detle karşı çıkımşlardır. Kur'an'ın mahluk olmadığını bilhassa Aş1:ıa-bu'I.Hadi\! müdaraa etmişl6, onlar içerisinde özellikle AJ;ımedb. !:Ianbel

(v.

241/855)

gibi bazı hadisçiler, "Mil;ıne" olaylarında maruz

kaldık-ları işkence ve baskılar dolayısıyla meşhur olmuşlar ve Kur'an'ın mah. lUk olmadığı görüşünün başlıca müdarü olarak tarihe geçmişlerdir. Da-ha sonraları, İbn Kullab (v. 239/853'den az sonra), el-Qalanisi (v. 327

i

938'den sonra)

*,

el.Qabisi (v.

?)

ve el-Eş'arl (v.

324/935)

de Allah'ın kelam sıfatının kadim olduğunu kabul etmişlerdir. Keza el-Maturidi

(v.

333/944)

de aym görüşüpaylaşmıştır17•

Kur'an'ın mahluk olduğu görüşü siyasi platforma da sıçraımş ve H. III. asrın başlarında halife el-Me'miin'un (v.

218/833)

himayesinde devletin resmi görüşü olma temayülü güstermiştir. el-Me'mun'un, hu görüşü kabul ettirmek için ulemaya ve bilhassa Aşl;ıabu'l-Hadi~'e karşı başlattığı baskı, zulüm ve işkenceler, halife el.Mutevekkil (v.

247/861)

devrinin haşlarına kadar devam etmiş ve tarihe "Mil;ı.neolayları" olarak geçmiştir. Burada "Mil.ıne" olaylannm tahlilini yapmayacağız. Bu olay. lann ve münakaşalarıiı nazari plandaki tedkiki, tarafların delilleri ve olayların tafsilatı kaynaklarda geniş olarak ele alınmıştır. Ancak biz, bu konuda gözden kaçan bir hususa temas etmekte fayda görüyoruz: Bu olayların sadece bir inap.ç mücadelesi şeklinde ortaya çıkmış olmadığı, siyasi müliihazaların da bu olaylarda roloynadığı' ve mevcut idarenin,

14 Watt, a.g.e.,B.308; Dr. Boer, The History of Phü<>sophy in Islam, New York, 1967, s.48.

IS Bkz: Prof. Dr. Talat Koçyiğit, B.g.e.,B. 216-218, v.d.

16 el-Beyhaqi, a.g.e, s. 244-253'de bu görüşteki pekçok hadisçinin ismi zikredilmektedir. 17 İbn J:Iacer, a.g.e., XIII. 380. Anelık el.Maturidi'nin kendi eseri" Kitiihu't-Tevl;ıid" de, onun bu görüşte olduğunu gösteren açık bir ifadeye rastlanmamaktadır.

• H. 327'de ölen EMi 'Ali es.Saqail'nin onun hakkında "Ehlu's.Sunne'n1n imaını" tabirini kullanmış olmasına bakarak Watt, onun el.Eş'ari'den sonra vefat etmiş olabileceğini söylemektedir. (Watt, a.g.e., s. 358.)

(4)

430 HAYRİ KIRBAŞOeLV

sıyasi muhalifleriııi sindirmek için "lJalqu'I ..Qur'an" meselesini bahane ettiği anlaşılmaktad.ır. Bu husus, AJ;ımed b. Naşr c1-lJuza'i'nin (v.

231/

845)*

durumund:] aı;ıkça görülmektedir. Zira halife el-Vasıq (v.

232/846),

Kur'an'ın maWLk olduğunu kabul etmeyen Al;ımed b. Naşr'ı ke.ndi eliyle katletmiş ve b'ınu da, dini korumak ve Allah'a şirk koşanları cezalandırmak ~ür{tiy le Allah'ın rızasını kazanmak için yaptığım söy-lemiştir18. Ancak ,'toTaberi (v.

310/922),

halifenİn AJ;ı.med b. Naşr'ı katletmesinin ger/iık :;ebebinin bu olmadıi;ını, zira onun halkı halifenin aleyhine kışkırU,ğıııl, hatta Bağdad'da baz:Lkimselerin ona biat ederek cI-Vasıq'a karşı isya:ıa hazırlandıklarım ve bu sebeple halifenin de "lJalqu'I-Qur'an -, mı~selesini öne sürerek AJ;ı.medb. Naşr'ı katlettiğİni "et-Tarih" inde açr.kça belirtıniştir19.

"IJalqu'I-Qllr'iin" meselesinde siyasi mülahazaların rol oynadığı-nın diğer bir delili de şudur: Kur'an'ın yaratılmış olmadığını iddia eden-ler bununla, yarattlmış olan Kur'fın'ın dei~işmezliğini ve devlet idare. sinde bu değişm.ı~zKt.r'an'ın esas alınmasının gereğini savunmuş olmak-taydılar. Halbuki yaJ'atılmış bir Kur'an fikri ise idarecilerin daha çok işine geliyordu. Zic'a yaratılmış bir Kur'an hiçbir zaman yaratılmamış bir Kur'an'ın hiiiz olduğu itibara sahip olaınıyacak ve yaratılmış bir Kur'an karşısında idareciler daha serbest hareket edebileceklerdi. Bu düşünce sebcbiylecıir ki halife el-Me'mftn Ye diğerleri Kur'an'ın maWftk olduğu inancını ecmiyete zorla kabul ettirmeye çalışmış ve bunun için öncelikle, önünde ı,n hüyük engel teşkil eden "Ulema sınllı"m bu görüşü -kabUle zodamı,;.lal'dıı. Yaratılmamış bir K ur' an ise, herkesten ziyade, Kur'an'ın en saHilıi)etli müfessiri sayılan ulemaya büyük bir otorite sağlayacak ve (onlar ~ekinmeden idareyi Kur'anı çizgiye davet etme se-lahiyetini kendileJ'inıle bulabileeeklerdi. ~1att'ın deyimiyle, Kur'an'ın yaratılmış olduı:;uinııncı halife ve idarecilerin gücünü arttırırken, onun yaratılmamışlığı iaancı ise, ulcmfının otoritesini arttıracaktı2o• Bu se-beple tılema ile idiire arasında büyük bir çatışma zuhur etiniş ve neticede bu duru:m mi~ı'ıe olaylarına sebebiyet yermiştir.

V.AQIFE - VA.QIFİYYE - MES'ELETU'L-VAQF

"IJalqu 'l-Qur'un" meselesinde, Kur'an'ın yaratılmamış olduğunu müdafaa edenlt:r, cemiyetin ekseriyetini teşkil eden EWu's.Sunne idi

• HakkındD bilgi iı,in bkz: İbn Ebi Ya'la, Tabaqiiı,,'I-Ifaniibile, Mısır, 1371, i. 81.82. 18 A.y.

19 Bkz: e~-Tnberi, Tari{ı,,'r.Rusul ve'I-Muıuk, Mısır, 1387/1967, (Tahkik: Muhammed Ebu'l-Fadl İbrahim), IX. 135.139.

20 Watt, a.g.e.,' s. 225.

(5)

ALLAH'IN KELAMI OLMASI AÇısıNDAN ... 431

ve onların başında Aşl;ı.abu'I-I:Iadi~ bulunuyordu. Özellikle AJ:ımed b. I:Ianbel (v.

241/855)

başta olmak üzere birçok hadis imamı Kur'iin'ın mahlCık olduğu inancına şiddetle karşı çıkıyorlardı. Ancak yine Ehlu's-Sunne içersinde, bu meselede farklı bir yol takip edenl('rin bulunduğunu görüyoıuz. Bunlar Kur'an hakkında ne mahlılk ne de gayr-i mahlılk diyenlerdir ki, bunlara "Vaqıfe"21, veya "Vaqıfiyye"22; bu görüşte olan kimseye de "Vaqıfi" denmiştir23.

Bir kimsenin bu görüşte olduğunu ifade etmek için kaynaklarda genellikle ( ~.J veya ,:,

T;oJI

j "';';.J ) tabiri kullanılmıştır24.

Binaenaleyh kaynaklarda, haklamıda ,:,

T;oJI ;.ıL..

j "';';.J ,y ,:,L)".J 25

....AA;, "i

4r ~

.J ....AA;, ,:,

T;oJI .rj.:..

i~i

,:,l)"

26 ,:,

T;oJI

j ....AA;, ,:,L)".J 27

....AA;, .J JlI

i

')'5' ,:,

T;oJI :

J-,~

,:,L)".J 28 gibi ibareler kuUanılmış olan kim-selerin "Vaqıfe" den olduklarını anlamak lazımdır.

"Vaqıfe" ye mensub olanlara bakıldığında, onların daha ziyade dindar, müttaki kimseler oldukları ve takvaya daha uygun gördükleri için "tlalqu'l-Qur'an" meselesinde, müsb et ya da menfi bir görüş ileri sürmekten kaçındıkları görülmektedir29• Watt, tlalqu'l-Qur'an mese-lesinin münakaşa edilmesini yasaklayıp, mil;ı.neolaylarına son veren el-Mutevekkil'in (v.

247/861)

bu kararını destekleyenlerin sözkonusu "Vaqıfe" olduğunu söylemekte30 ve bu görüşün menşeinin, bunu ilk kabul edenlerden olduğunu söylediği el-tluraybi (v. 213/828)31 gibi, takvaya önem veren ve bu konudaki tartışmaları bid'at telakki eden-lerin tutumlarında aramak gerektiğini söylemektedir32. Fakat, bizce bu görüşün menşeini daha eskilerde aramak gerekir. Zira elimizdeki bir rivayete göre, İmam Ca'fer eş-Şadıq (v.

148/765)

da Kur'an'ın ne

21 Bkz: el-Eş'ari, MaqôUitu'l-lsUimiyyin, Weisbaden, 1382/1963 (2. baskı) (l'ieşr: H. Ritter), s. 602.

22 Bkz: İbn Quteybe, a.g.e., s. 61; Osman b. Sa'id ed-Diirimi, a.g.e., s. 89; Ebu Ya')ô, a.g.e., 88.

23 Bkz. İbnu'l-Cevzi, Menôqıbu'l-lmam Abmed b. Qanbel, Beyrut, 1393, s. 158, 159; e",.Zehebi, Te;kiratu'I.Quffô:ı;, Haydarabad, 1375.77, II. 485: İbn Ebi Ya'lU, a.g.e.,

ı.

172.

24 Bkz: Osman b. Sa'id ed-Dôrimi, a.g.e., 89 ve aşağıda zikredilen kaynaklar. 25 e~.Zehebi, a.g.e., I. 338.

26 İbn l:Iacer, Teh;wu't.Teh;!b, Haydarabad, 1325, X. 163. 27 e",.Zehebi, a.g.e., II. 578.

28 ell.Zebebi, a.g.e., II. 485: İbn l:Iacer, a.g.e.,

ı.

224.

29 Bkz: ell.Zehebi, a.g.e., I. 338; es.Suyu~i, Tabaqôtu'l.Quffôz, Mısır, 1393/1973, s.21O. 30 Watt, a.g.e., 6. 350.

31 Hakkında bilgi için bkz: e~.Zehebi, a.g.e., I. 338. 32 Watt, a.y.; Bkz: eZ.Zehebi, a.y.

(6)

432 HAYRİ KIRBAŞOGLV

mahhık ne de gayr-ı maWUk olduğunu söylemekte ve yalnızca onun Allah'ın keliimı olduğ;unu belirtmekle yetinmektedir33•

"Vaqf" görüşünün taraftarları arasında, yukarıda adı geçen el. Jjuraybi yanında, İsJ:ıaq b. İsrail (v.

245/859)34,

Muş'ab b. <Abdillah ez Zubeyrl (v.

236/{:50)35,

ve Ya'qı1b b. Şeybe (v.

262/875)36,

gibi hadis çi-lerin isimleri zikreflilrnektedir. Bunlar,:ijalqu'l-Qur'an konusunda gö-rüş beyan etmemelerinin, Kur'iin konusunda herhangi bir şüpheleri olduğundan değil, ,;;adece kendilerinden önce yaşamış olup bu konuda sükutu tercih etmiş olanlara uymak istemelerinden kaynaklandığını açıkça.ifiide etmi.şlerdir37• Buna rağmen bu gibiler, Aşl;ı.iibu'I-l;Iadi~'ten

bazıları tarafından sert bir şekilde tenkid edilmişlerdir38• Hatta bu ten-kidler zaman zaman onlan küfürle itham etmeye kadar varmıştır39•

Yine bu gibilerin riviıyet ettikleri hadisler, sırf "Vaqıfe"den oldukları içın makbul sayılınamış, terkedilmiştir40• Bazen de, herhangi bir devlet memuriyetine ta:yin edilmiş olan birinin tiiyini, sırf o kimse "Vaqıfe"den olduğu için dudurulmuştur41•

Vaqıfe'yi tenkid edenlerin başında Al;ı.medb. I:Ianbel (v.

241/855)

gelmektedir. O ve taraftarları Vaqıfe'yi Cehmiyye'ye diihil etmiş42. hatta onların Cehmiyye'den daha kötü olduklannı söylemişlerdir43•

Buna mukabil "Vaqf" görüşünü benimseyenler de, tialqu'l-Qur'iin

33 Bkz: Osmuıı b. Sa'id ed.Darimi, a.g.e., s. 88

34 Bkz: e:ı;.Zel.ehi:,u.g.e., II. 485; İbnI;lacer, Te1ı:;ibu'ı.Teh#,

ı.

224.225; İbn 'Abdi'l-Ben, Cami'u Beyani'ı.'ılm, Kahire (?), s. 363; İbn Ebi Ya'la, a.g.e, 1.172.

35 Bkz: İbn I;l.acer, a.g.e., X. 163; ıbn 'Abdi'I-Ben, a.g.e., s. 363; Watt, a.g.e., s. 350. 36 Bkz: Watt; lI.y.; ":ı;-Zehebl, a.g.e., II. 578.

37 Bkz: eı;-Zelıebi, u.g.e., II. 485; İbn. tIacer, a.g.e.,

ı.

224: ıbn 'Abdi'I.Ben, a.g.e., s. 363.

38 Bkz: eı;-Zclıcbi, a.g.e.,

ı.

454; II. 485; İbn I;Iacer, a.g.e., i. 224.225; İbnu'l -Cevzi, a.g.e., s. 157-158: İbn Ebi Ya'la, a.g.e.,

ı.

172; Krş: Ebu Ya'la, a.g.e., S8. Özellikle Osman b' Said Darimi'nin "Vaqıfe"yi reddi için bkz: ed.Darimi, a.g.e., s. 89.93. el.Eş'rI'nin nakline göre ise, Aşq.abu'l.lIıdi: n;ızannda "Vaqf" görüşünü kabul eden herkes bid'atçidır. Bkz:

Maqa/iiıu'ı.ls/iimiyyrn, s. 292.

39 Bkz: İbnu'(.Cevzi, a.g.e., s. 157, 158; Krş: ıbn Ebi Ya'lu, a.g.e., II. 30; e~,Zehebl, a.g.e., 1.454: el.Eş'uı", u.g.'!., s. 602.

40 Bkz: eı;.Zelıebi, a.g.e., II. 485: ıbn I;Iacer, a.g.e., i. 224, 225. Keza, "Vaqf" görüşünde olanlann arkasında nıımaz kılmanın caiz olmadığı da söylenmiştir. Bkz: ıbnu'I-Cevzl, a.g.e., 8. 158, 159.

41 Yukarıda ismi geçen Yaqftb b. Şeybe, Irak kadılığına tayin edilmişken, "Vaqf" görüşüne "ahip olduğu gerekçesiyle tayini durdurulmuştur. Bkz: e~.Zehebi, a.g.e., II. 578.

42 İbnu'I.Cevzi, a.g.e., s. 157,159; İbn Ebi Ya'la, a.g.e., 11. 30;e~-Zehebi, a.g.e., i. 454. 43 İbn Ebi Ya'la, a.g.e., I. 172.

(7)

ALLAH'IN KELAMı OLMASI AÇısıNDAN ... 433 .

meselesinde tevakkuf etmeyenleri tenkid etmişler44 ve onlan "aklı ermeyen çocuklar" şeklindeki tavsifleriyle kötülemeye çalışmışla~dır4s. Ancak burada, tarihte "Vaqıfe" adıyla anılan başka gurupların da bulunduğunu belirtmeliyiz. Hariciler arasmda da, çeşitli. konularda kesin bir hüküm vermeyip kararsız kaldıklan için "Vaqıfe" diye adlan-dırılanlar olduğu gibi46, Şi'a'nm İmamiye koluna menstib olan "Vaqıfe" veya "Vaqıfiyye" den de bahsedilir47• Bu sebeple, ij:alqu'l-Qur'an mese-lesi dolayısıyla ortaya çıkan "Vaqıfe" ile, Hariciler'e veya İmamiye'ye mensUb "Vaqıfe"yi birbirinden ayırdetmek gerektiğine işaret edelim. Yine kaynaklarda, yanlış olarak "Laf~ayye"ye "Vaqıfe" adının veril. diğini de belirtelim48.

LAFılYYE - MES'ELETU'L-LAF?:

. "ij:alqu'l-Qur'an" meselesiyle ilgili olarak, Mu'tezile ve diğerlerinin Kur'an'm maWı1k olduğunu iddili ettiklerini, buna mukabil EWu's-Sun-ne veya Aşl.ılibu'I-l;Iadi!!'in onun maWı1k olmadığını müdMaa ettikle-rini, öte yandan Vliqıfe'nin ise bu konuda süktitu tercih ettiğini gördük. Allah'm kellimı olan Kur'lin'm mlihiyetiyle ilgili bu ihtilliflar, daha son-ralan "Laf:ı;" meselesinin ve "Lafpyye" nin zuhtiriyle değişik ölçüler kazanmıştır. "Mes'eletu'l-Laf:ı;" yani "Laf:ı; meselesi" kısaca, Kur'an'm Allah'm kellimı olduğunu kabul ile birlikte, bir kimsenin Kur'an'ı telaf-fuz edişinin (yani okuyuşunun) maWtik (yaratılmış) olduğunu kabul etmekten ibarettir. "Lafıpyye" de bu görüşte olanlara verilen addır.

Kaynaklar bu görüşün ilk olarak el-I;Iuseyn b. (Ali b. Yezid el~ Kerahisı (v.

245-48/859-62)

admda, İmam eş-Şafi'l'ye (v.

204/819)

talebelik ve arkadaşlık yapmış olan Bağdad'lı bir fakih tarafmdan or-taya atıldığını zikrederler49• Bazen, bir hanefl fakıhi olan Muhammed b. Şucli'e~-Şelcl (v.

255-65/868-78)

de Laf:ı;ıyye'nin kurucusu olarak gös-terilirSO.

44 Bkz: İbn I;Iacer, a.g.e., X. 163. 45 Bkz: İbn I;Iaeer, a.g.e., i. 224. 46 Bkz: Watt, a.g.e., s. 37, 38, 39,42. 47 Watt, a.g.e., s. 201-202.

48 İbn Ebi Ya'la, böyle bir yanlış kullanışı AlJ.med b. :ı;Ianbel'e iziife etmektedir. Bkz:

Tabaqatu'l-I;lanlibile, i. 32.

49 Bkz: İbn :ı;Iaeer, Fed.ıu'l-Bôri, XIII. 410; Tem:ibu'ı-Te1ı;ib, II. 360; ez-Zehebi, Mu

••-nu'l-l'ıidiil, Beyrut, 1382, I. 544; İbn Ebi Ya'la, a.g.e., I. 62-63; 75; Watt, a.g.e., s. 351. .50 Watt, a.g.e., 352. Onun "Mil.ıııe" olaylannın önde gelenlerinden, başkadı İbn Ebi Duad (v. 239/853) ve H. 205-235 yıllan arasında Bağdad valiliği yapmış olan 1s~aq b. İbrahim el.Muş'abi ile dostane münasebetler içersinde olduğu bilinmektedir. (A.y.)

(8)

434 HAYRİ KIRBAŞO(;LU

Laf:ı: meselesinin niçin ortaya atıldığı açık değildir. Ancak yukarıda adı geçen el-Kerii.bisi'ııin, kelami meselelerle uğraştığı, cedel ve müna-zarayla iştigal ettiği, hatta Watt'ın deyinıiyle "Kur'an ve Hadis'te açıkça zikredilen meseleIerin ötesine gidecek derecede bir mütckellim" 0lduğu51 gözönünde !ıuluodurulaeak olursa, onun kelam'ın konu ve metodlarına olan bu merakının bir neticesi olarak böyle bir sonuca var-mış ve bu suretle l\Iu'tezile ile AşJ:ıabu'I-l;Iadi~ arasillda orta bir yol iz-lemek istenıiş olması düşünülebilir.

Sebebi ne olursa olsun, Laf~ meselesi Ehlu's-Sunne içersinde taraf-tarlar kazanmış ve bilhassa AşJ:ıabu'I.l;Iadiş içersinde farklı görüşlerin ortaya çıkmasına yol açınıştır. AşJ:ıabu'I-I:Iadi~içersinde özellikle AJ:ımed b. l;Ianbel (v.

241(855),

vaqf görüşüne olduğu gibi bu görüşe de şiddetle karşı çıkmış ve el-Keıabisfyi (v.

245-48(859-62)

sert bir şekilde tenkid etmiştir. AJ:ımed b. Ifanbel'in bu sert muhalefetiyle karşılaşan el-Kera-bisi de aynı şekilde e;ert ifadelerle ona mukabelede bulunmaktan geri kalmamıştır52. "La.f:ı:" meselesiyle ilgili bu münakaşalar neticesinde Aşı~abu'I-l;Iadi~ içersinde önemli görüş ayrılıkları ortaya çıkmış ve İbn Quteybe'nin (v.

:276(889)

ifadesiyle, "aHid alanında tam bir bütünlük içersinde bulunan ve ittifakla:, Kur'an'ın yaratılmamış (gayr-ı ~ahluk) Allah kelamı olduğunu kabul eden AşJ:ı.abu'I-l;Iadi~'in inanç bütünlüğü sırf bu "Laf~" meselesinden dolayı zedelennıiştir"53. Hatta durum o dereceye varmıştır ki, AşJ:ıabu'I-l;Iadi~ bu meseleden dolayı birbirini küfürle ith am edcr hfıle gelmiştir54. Bu münakaşalar neticesinde AşJ:ıa-bu'I-l;Iadi~ üç guruba ayrılınıştır: Okunan Kur'an'ı nazar-ı İtibara alan-lar, insanın on~ okuyuşunun da Kur'an hükmünde olduğunu; okuma fiilini dikkate alanlar ise onun okunuşunun yaratılmış olduğunu kabul etmiş; bazıları da bu meselenin bir bid'at olduğunu söyleyerek bu ko-nuda tevakkuf etmeyi tercih etnıişlerdir55.

Laf~ meselesiyle ilgili bu münakaşaların bizzat şahidi olan İbn Quteybe, dinin ne asli ne de fer'i bir meselesi olmadığını söylediği "Laf~" ile ilgili ihtilaflann56 AşI;ıilbu'I-l;Iadh içerisinde meydana getirdiği ayrı-lık ve düşmanlılJard:m son derece müteessir olmuş ve bu durumun sa-dece AşI;ı.abu'I-I:Iad1~'in muhaliflerini sevindirdiğini, muhaliflerinin

on-51 Watt, a.g.e., 6.35ı.

52 Bkz: İbn I;'!ncer, Teh;ibu'ı-Teh;w, II. 360. 53 İbn Quteybe, el-ı~ıiıaffi'I-Lafz, 6.

ıo-ıı.

54 İbn Quteybe, Te'vilu Mu~ıelifi'I-l:ladi~, Beyrut, 1939, s. 16; el-ı~ıilaf fi'I-Lah, s. 50. 55 İbn Quteybe, eı.t~ıiıaf fi'I-Laf;, s. 52-53.

(9)

ALLAH'IN KELAMı OLMASI AÇıSıNDAN ... 435

lara gülüp alayetmelerine yol açmaktan başka bir işe yaramadığım üzü-lerek belirtmiştirS7•

0,

bu üzücü duruma bir son vermek ve

AşQ.abu'l-l:Iadi~ arasındaki görüş birliğini yeniden tesis etmek amacıyla "el-İh-tilaf fi'l-Laf~ ve'r-Raddu <ale'l-Cehmiyyeti ve'l-Muşebbihe"* adlı bir de eser telif etmiştir ki, özellikle olayların şahidi olması açısından İbn Quteybe'nin (v.

276/889)

bu eseri büyük bir önem taşımaktadır.

İbn Quteybe'den yarım asır sonra vefat etmiş olan 'el-Eş'ari (v.

324/935)

de bu konuya temas etmiş ve Aş\:ıabu'I-l:Iadi~'e göre Kur'an'ı

okuyan bir kımscnin okuyuşunun mahlı1k ya da gayr-ı mahlı1k olduğunu söylemenin caiz olmadığını belirtmiştirS8• Ancak, olayların şahidi ola!!

İbn Quteybe'nin yukarıdaki açıklamaları karşısında el-Eş'ari'nin bu ifadesinin tasbih edilmesi gerektiği anlaşılmaktadır. Nitekim İbn Qutey-be 'nin de dediği gibi birçok hadisçi, insanın Kur'an'ı okuyuşunun ya-ratılımş olduğunu söylemişlerdir. Buıılar arasında, Zahiri mezhebinin kurucusu olan ve aynı zamanda bir hadisçi sayılan Davud b. <Ali el-Işfahani'nin (v.

270/883)

ismi dc zikredilirS9• Bu görüşü sebebiyle o, İs\:ıaq b. Rahaveyh'in (v.

238/852)

muhalefetiyle karşılaşmış; AJ:ımed b. l:Ianbel (v.

241/855)

de bu meseleden dolayı onuııla görüşmeyi reddet-miştir60. Bu görüşü kabul edenler arasında el-Bu\).ari (v.

256/869)

de bulunmaktadır. Onun el-Kerabisi (v.

245-48/859-62)

ile arkadaşlık ettiği ve "Laf~" görüşünü ondan aldığı zikredilir61. Hatta o, bu görü-şünü ispat etmek için "tIalqu Ef'f\li'I-'İbild"62 adlı bir escr bile telif etmiştir. Fakat el-BuQ.ari, bu görüşü sebebiyle AJ:ımed b. l:Ianbel ve taraftarları tarafından tenkid edilmiş; keza Neysabı1r'un muhaddisi eli-Zuhli (v.

252, 58/866, 71)

de onun aleyhinde propaganda yaparak onu bu şehirden ayrılmak zorunda bırakmıştır. Yine bu sebepten, mez-kı1r çevrelerce, el-BuQ.ari'nin rivayet ettiği hadislerin makbulolmadığı iddia edilmiştir63 Büyük şafi'i mubaddis ve {akihi Mu\:ıammed b. Naşr

57 A.y.

• Mısır, 1349/1930. Ncşreden: MuJ;ıamıned Ziiliid el-Kev~eri. 58 el-Eş'ari, Maqalıitu'l-Jslamiyyin, s. 292.

59 Bkz: ıbn Hacer, Fet~u'l-Bari, XIII. 410. 60 A.y.

61 ıbn Hacer, Teh;ibu'ı-Teh.w,

n.

361-363; Krş: es-Subld, Tabaqatu'ş-Şafi'iyyeti'l-Kubra, Mısır, 1383, II. ll8.

62 Eser Delhi'de 1306/1888 tarihinde basılmıştır. Son olarak Cidde'de (tarihsiz) yeniden neşredilmiştir.

63 Bkz: Abdulfettah Ebi'ı Gudde, Halk-, Kur'an Meselesi, Raviler, Muhaddisler, Cerh ve ve Ta'di/Kitaplarına Tesiri (Çev. Mücteba Uğur), A.tl.L.F. Dergisi, XX. 307-321'de gerek

yuka-nda anlatılanlar, gerek Laf~ meselesi sebebiyle cerhe uğrayan diğer muhaddisler zikredilmekte, konu geniş bi~ şekilde ele alınmaktadır.

(10)

436 HAYRİ KIRBAşaeLV

el-Mervezı (v.

293/905).

de "Laf~" görüşüne sahip olmakla suçlananlar arasındadır64• Onun el-BuQ.arı (v.

256/869)

ile bir müddet beraber çalış-mış olması da dikkat çekicidir65•

Watt, gerek el-BulJ.arı'nin gerek Mul;ıammed b. Naşr el-Mervezi'nin "Laf~" akIdesini kabul etmelerini, kelam'a duyulan ihtiyacın, AJ:ı.medb. ij:anhel'in (v.

241/855)

sert muhalefetine rağmen, birçok muhaddis ve fakIh tarafından kabul edilmeye başlandığının bir delili olarak değer-lendirir66• Ancak şunu belirtmek gerekir ki, el-BulJ.ari ve el-Mervezi'nin bu meseleyle uğraşmış olmalanın, onların kelam'a duydukları ihtiyaç ile izah etmek pek tatminkar görünmemektedir. Zira el-BulJ.ari, Kur'an okuyan bir kimsenin sesinin yaratılmış 0lmadığını67, hatta daha ileri

giderek, Kur'an'ın yazıldığİ kağıt ve mürekkebin bile yaratılmış olma-dığını ileri sürenlerle karşılaşmış ve onlara cevab vermek zorunda kal-mıştır68• Bu yüzden, insanın Kur'an'ı okuyuşu; bu okuyuş esnasındaki sesi ve Kur'an'ı yazması gibi hususlar da dahil, İnsanlara aid fiillerin Allah tarafından yaratılmış olduğunu ayet ve hadislerle ispata çalışmış ve "{lalqu Ef'ali'ı-'tbad" adlı eserini de bu gayeyle yazmıştır. Binaena-leyh, el-BulJ.arı'nin, karşılaştığı bu problemi halledebilmek için Kur'an'ı ve hadisleri, akli muhakeme usulleriyle inceleyip tahlil etmesi gayet tabildir. Bu bakımdan, el-BulJ.ari'nin meseleyi bu anlayış içersinde ele almasının69 ne ölçüde kelami özellik taşıdığı izaha muhtaç bir konudur.

el-BulJ.arı'nin Laf?, görüşünü savunmasını haklı gösterecek sebepler olduğu gibi, bu görüşe şiddetle karşı çıkan Al;ınıed b. ij:anbel (v.

241/855)

gibi hadisçilerin budavrawşlarını mazur gösterecek bazı sebepler de vardı. Aslında Al.ımed b. !;Ianbel (v.

241/855)

de insanın Kur'an'ı oku-Yoşunun yaratılmaınış olduğu iddiasında değildi70• Şu kadar var ki o, "{lalqu'l-Qur'an" meselesindeki tavizsiz tavrı sebebiyle, bu konuda en küçük bir müsamahaya bile nza göstermek istemiyordu. Yine bu

sebep-• Hayau için bkz: es-Suyatl. 'fabaq8ıu'l-lluffô", s. 284.285. 64 Watt, a.g.e., s. 353.

65 A.y.

66 A.y.

67 Mesela büyük bir hadiaçi olan Muhammed b. Eslem e~-Tıisl'nin (v. 242/856) (Hayau için bkz: es.Suyuti, a.g.e., a. 233.234) bu görüşte olduğu ve Kur'an okuyan kimsenin sesinin A1lah'm kela.m.ı olduğunu söylediği zİkredilmektedir. Bkz: ıbn l;Iacer, Fet1J.u'I-Biiri, XIII. 410.

68 İbn .l;Iacer, a.g.e., XIII. 411.

69 Bu husus, onun mezkftr eseri gözden geçirildiğinde açıkça görülmektedir.

70 İbn Quteybe, A\ınıed b. l;Ianbel'in "Kur'an'm okunuşu ne mahlUktur ne de gayr.ı mahlUktur" dediğine dili bir rivayete temas euniş ve ona &id olamıyacağını iziıh ederek reddet. miştir. (Bkz: eı-t(Jtiliif fi'l-Laf~,s. 53.55).

(11)

i

ALLAH'IN KELAlIU OLMASI AÇISINDAN ... 437

ledir ki o, İnsanın Kur'an'ı okuyuşunun mahlfık olduğunu kabul etme-nin yaratacağı müsamaha zemininin, Kur'an'ın da mahluk olduğu gö-görüşüne sevkedebileceği endişesini taşıyor71 ve buna sebep olabilecek

hiçbir açık kapı bırakmak istemiyordu. Nitekim eş-Şabfıni (v.

449/1057)

de, Kur'an'ın mahlfık olduğunu ileri sürenlerin, Ehlu's-Sunne'nin kuv-vet kazandığı devirlerde bunu açıkça ifade etmekten korktuklarını, bu sebeple Kur'an'm okunuşunun yaratılmış olduğunu söylediklerini, an. cak aslında bununla Kur'an'ın yaratılmış olduğunu kasdettiklerini söylerken72 bu hususu doğrular görünmektedir. Keza AJ:ımed b. l;Ian-bel'in "Laf:ı.;ıyye"yi "Cehmiyye" olarak damgalamış olması da73 bu endişeden kaynaklanan bir müsamahasızlığın neticesi olmalıdır. 0, Kur'an'ın mahlfık olduğu görüşüne basaınak teşkil edeceğinden endişe ettiği için "Vaqıfe" gibi "Laf:?ıyye"yi de "Cehmiyye"ye dahil etmiş ve elimizdeki rivayetlere göre, onların kafir olduklarını onlarla konuşul-mamasını, arkalarında namaz kılınmamasını söylemiştir74• Al:ımed b.

J:lanbel'in bu konudaki görüşlerini kabul edenler arasında büyük müfes-sir, fakih, muhaddis ve tarihçi Mul~ammed h. Cerır e!-Taberi (v.

310/922)

de bulunmaktadır. O, "el-İ'tiqad" adlı eserinde, "Laf~" meselesinde ne Ashab ne de Tabi'Un'dan hiçbir rivayet bulunmadığını, kendisinin bu konuda AI.)med h. J:lanbel'e tabi olduğunu söylemiştir7S•

şA VTlYYE - MES'ELETU'Ş-ŞA VT

"Laf:ı.;" meselesinde, bir kimsenin Kur'an'ı okuyuşunun mahlfık olduğunu kabul edenler karşısında, bu okuyuşun mahluk olmadığını ileri sürenlerin mevcfıdiyetinden sözetmiştik. Bir insanın Kur'an'ı oku-yuşunun ve bu esnada ağzından çıkan harflerin yaratılmış olmayıp, ka-dim olduğuna dair görüşe kısaca "Şavf' kelimesiyle işaret edilerek 76 bu meseleye "Mes'eletu'ş-Şavt", taraftarlarma da "Şavtıyye" denil.

7l Bkz: e~.Zehebi, Kitıibu'I.'VluvlJ (el.Menar, Mısır, 1332), XVII, 784; eş.Şıihuni, Ebu 'Usman, lsma'i1 b. 'Abdirrahman, 'Aqidel,,' •• Selefve AşMbi'I.I;fadiş, (Mecmu'aıu'r.Resiiil,

Mısır, 1343, c. 1), s. 109. 72 eş.ŞaMDi, a.g.e., s. 109. 73 A.y.

74 Bkz: lbnu'I.Cevzİ, a.g.e., s. 157,158,159; tbn Eb Ya'I ••, a.g.e., i. 16, 142, 172; II. 30; Ebiı Ya'la, a.g.e., s. 267. Aı,med b. l:Ianbel'in "Laf~" konusundaki görüşüne ve dayandığı delil. lere dair geniş bilgi için bkz: Watt, a.g.e., s. 353.

75 eş-Şabuni, a.g.e., s. 108-109; Mecmu'u Feliiva ıbn Te-ymiyye, Riyad, 1382/1972, VI. 187 (tbn Teymiyye (v. 728/1327) et-faberi'nin bu sözleri "Sarl/m's-Şunne" adlı eserinde söyle. diğini zikreder); ıbn Ebi Ya'lii, a.g.e., i. 279.280.

76 Bu şekildeki bir kullaınşa örnek olarak bkz: İbn J:Iaeer, FeılJıı'/.Bari, XIII. 4ıı: " . .• Mi

J ~

",LA; Lo ..:...

."....ıı J

.v-I ,f "i.A:.,ı.

r ~ ))

(12)

438 HAYRİ KIRBAŞOGLU

miştir77• el-Eş'ari (v. 324/935) bu görüşü ileri sürenlerin EWu'I-l;Iadis-ten bir gurup olduğunu söylemiş, ancak herhangi bir isim zikretmemiş-tir78• cl-Bul.J.ilri'nin (v. 256/869) de bu görüşte olanlarla mücadele ve münilkaşa etmek zorunda kaldığını biliyorsak da, yine bunların kimler olduğuna dair hir bilgi yoktur79• Ancak İbn l;Iaeer (v. 852/1448) ve el-Laqqani (v. ?)* bunların ~anbeli olduklannı söylemişlerdir80• Bura-da, Sillimiyye mezhebine göre Allah'ın kclilmının kadim olan harf ve seslerden ibaret olduğunu ve mushaflarda yazılı harflerin ve Kur'an okunurken işitilen seslerin aynısı olduğunu hatırlatmak yerinde olur81•

Yine İbn l;Iaeer'in nakline göre, Muhammed b. Eslem et-Tusi'nin (v. 242/856) de bu görüşte olduğuna temas etmiştik82• Aneak bu konudaki yanlış anlamaların da, bazılarının hatalı olarak "Şavt" görüşüyle itham edilmesine yol açtığı anlaşılmaktadır. Zira İbn l;Iaeer, et- Tusi'nin dahaönce naklettiğimiz, Kur'iln okuyan bir kimsenin okuyuşunun da Allah'ın kelilmı olduğuna dair sözüne temas ederek, aslında onun bu sözüyle böyle birşey kasdetmediğini, sadece okunan şeyin yani Kur'an'ın mahIuk olduğunu reddetmek istediğini, fakat bunu çok kötü bir şekilde ifade ettiğinden, ilk anda onun, ses (şavt)in de kadim olduğuna inandığ. sanıldığını söylemiştir83• Görüşünü iyi ifade edememesi sebebiyle aynı şey, büyük hadisçi İbn tluzeyme'nin (v. 311 /923) de başına gelmiş ve onun, Kur'an okuyan bir kimsenin okuyuşunun ve sesinin de kadim olduğuna inandığı sanılmıştır84• Mamilfilı yukarıda adı geçenler dışın-da, gerçekten, Kur'an okuyan kimsenin okuyuşunun, sesinin, hatta mushafların kağıt ve mürekkeplerinin bile yaratılmamış olduğunu ileri sürenlerin bulunduğu bir vilkıadır8s•

'17 Bkz: İbn Quteybe,eı-ltıtilaf fi'l-Laf~, s. 68-69 (dipnot). 78 el-Eş'ari, 'l.g.e., s. 602.

79 Bkz: İbn I:lacer, a.g.e., XIII. 41

ı.

• Bu isimle anılan birçok İslam alimi varsa da (bkz: Mu'eemu'l-Muellifin, LV. HO; VI. 91; IX .203; XI. 167) burada sözkonusu olan muhtemelen, 1041 {1631'de vefat eden İbrahim el-Laqqani veya oğlu 'Abdusselıim el-Laq'luni (v. 1078 (1667) olmalıdır. (Bkz- A. g. e., 1.2; V. 222).

80 Bkz: İbn I:lacer, a.g.e., XIII. 380; Ebu I:lamid b. Merzuq, Beriietu'I.Eş'l-Eş'ariyyin min min 'Aqtiidi'l-Mutılilifin, Dımeşq, 1387{1967, i. 47.

81 İbn I:lacer, a.g.e., XIIl. 41

ı.

82 İbn I:lacer, a.g.e., XIII. 410. 83 A.y.

84 A.y.

85 el-Kevseri, bu konuda, \.ıanbeli fakihi İbn Qudiime el-Maqdisi'nin (v. 620 (1223)

"eş-Şıriitu'I-Mu.taqimfiJ~biiti'I-/:Iarfi'I-Qadim" adlı bir eser telif etmiş olduğunu zikretmektedir. (Bkz: İbn Quteybe, a.g.e., s. 69 (dipnot) ). Bu aynı za~an.ıa, "Şavt" konusunun H. VI.-VII. asirlarda hala sözkonusu edildiğini göstermektedir.

(13)

ALLAH'IN KELAMI OLMASI AÇısıNDAN ... 439

ibn I:Iacer, böyle bir görüşün ne selef'ten ne de AJ:ımed b. I:Ianbel

(v.

241/855)

ve ona tabi olan imamlardan rivayet edilmediğin,

belirt-mektedir86. Böyle bir görüş, yanlış olarak AJ:ımed b. I:Ianbel'e nisbet edilmişse dc, bunun sebebi, onun "Laf~ayye" ye karşı çıkmış olması ve Kur'an'ı okuyuşunun yaratılmış olduğunu ileri sürenleri "cehmi" ol-duğunu söylemiş olmasıdır. Bu durum yanlış anlaşılmış ve onun "Laf~" ile "Şavt"ı bir tuttuğunun zannedilmesine yol açmıştır. Halbuki onun, Kur'an'ı okuyan bir kimsenin sesinin yaratılmış olduğu fikrine karşı çıktığını gösteren herhangi bir rivayet bulunmadığı gibi, aksine, İbn I:Iaeer'in (v.

852/1448)

belirttiğine göre o, Kur'an okunurken işitilen sesin, okuyanın sesi olduğunu açıkça ifade etmiştir8?

Burada, "Şavtıyye"nin kendi görüşünü doğrulamak için pekçok hadisi delil olarak kullandığını, ancak muhaliflerinin Im hadislerin değe-rini münakaşa konusu ettiklerini ve bunları tenkid etmekten geri kal-madıklarını belirtmekte de yarar vardır88.

"Şavt Meselesi" olarak bilinen diğer bir konu da, Allah'ın kela-mının "ses (şavt)" unsurunu ihtiva edip etmediği hususudur. Ancak bu konu Allah'ın kelam'ı olan Kur'an'dan ziyade, O'nun peygamberler89 ve meleklerlekonuşmasıyla ilgilidir ve bu açıdan üzerinde durulmuştur. Görüldüğü gibi b,urada münhasıran Kur'an sözkonusu değildir; binaena-leyh bunun üzerinde durulmayacaktır90• Ancak belirtmek gerekir ki, ilk üç asırda ve daha ziyade AşJ:ıabu'I-I:Iadi~ içersinde, Allah'ın kel:ımı-nın ses olarak işitilebileceğini kabul edenler bulunmaktaydı91•

KELAM-I NEFSİ NAZARİYESi

Allah'ın kelam sıfatının, elimizdeki mushaflarla olan ilgisinin farklı şekillerde izah edilmesinden kaynaklanan bu tartışmalara ilave edil-mesi gereken son bir görüş te şudur: Kısaca, "İbare, I:Iikaye, Mecaz" veya daha sonraları "Kelam-ı Nefsi" tabirleriyle ifade edilen bu görüşe göre, elimizdeki mushafIar asıl Kur'an olmayıp, sadece Kur'an'ın bir ifadesinden (ibare, Hikaye) ibarettir, ve ona delalet eder. Mushaflara

86 İbn I:lacer, a.g.e., XIII. 41

ı.

87 İbn l:Iacer, a,g.e., XIII. 41

ı.

88 Şavtıyye'nin bu konuda dayandığı hadisleri tenkid gayesiyle Ebu'I-l:Iasen b. el-Muf\l~~aı el-Maqdisi (v. ? ) tarafından bir cüz halinde müstakil bir eser telif edildiğini el-Kevseri zikretmektedir. (Bkz: tbn Quteybe, a.g.e., s. 69 (dipnot) ).

89 Bilhassa Hz. Müsn ile. Bkz: 4 en-Nisn, 164.

90 Bu konuda geniş bilgi için "Ashiibu'l-Hadis'e göre Allah'ın Sıfaıları Proplemi" adlı basılmanıış doktara tezimize (s. 358-365) bakılabilir.

(14)

440 HA YRİ KIRBAŞOGLTJ

Kur'iin denmesi ise "mecaı," yoluyladır92• İbn Quteybe (v. 276/889) bu görüşün Keliimcılar (Aşl:ıiibu'I-Kelam) tarafından ortaya atıldığını söylemiş fakat Kelamcılarla kimi kasdettiğini belirtmemiştir93• Ancak bu görüşün, sünnı kdamcı İbn Kulliib (v. 239/853'den kısa bir süre sonra) tarafından ortaya atıldığı, ondan önce Mu'tezile içersinde de buna benzer bir görüşe rasılandığı bilinmektedir94• İbn Kullab'a göre Allah'ın konuşması, O'nda me.cut olan bir mana (ma'nii val:ıid)dır ve sesler ile harfler onun bir "kopyası" veya "nişanı" ve sözü (ibare)dür9S•

Bu görüş ileriki ~!;ırlal'da Eş'arı mezhebine96 hatta bizzat el-Eş'ari'-ye (v. 324/935)97 izafe edilmiştir. Bu görüşün el-Eş'ari'el-Eş'ari'-ye ilid olmadığı muhakkaktır. Çünkü o, kendisinin akaid konulannda Al.ımed b. J;Ian-]Jel'in (v. 241/855) yoluJlU! izlediğini açıkça belirtmiştir98• Nitekim Ebu'l-Qiisım, <AbdulLerim d-Quşeyri (v. 465/1072) de,

"Şikayetu

Eh-li's-Sunne bi-ma niilehum mine'l-Mibne" adlı eserinde, bu görüşün ona mdiyetini kesinlikle Icddetıııiştir99• Bununla birlikte, İbn Quteybe'nin KeIamcılar'a atfettiğ~" sünni keIamcılardan İbn Kullilb'ın benimsediği bu görüş, "ljalqu'l-Qııır'iln" meselesine çözüm getirmek amacıyla bazı Eş'ariler tarafından benimBenıniş görünmektedir. Nitekim gerek İbn J;Iazm'ın (v. 456/106~:), gerek İbn Qudame el-Maqdisi'nin (v. 620/1223), tenkid ettikleri bu g(ırüşü, Eş'ari mezhebinin görüşü olarak takdim et-etmiş olmaları da bnnu gö,termektedirIOO• İbn l;Iazm, bu görüşü kabul

92 İbn Quteybe, T,"vilu Mıı.btelifi'I-I;Iadi~. 6. 202:

.:ıTyAlI.:ıı

j ~L:..J J))

....:...J,\

j <.>.lJI .:ıl ()IS:11 ..,..L-. .••I JJ~. lf j~i

ıY

'i ö,,-WI ~ ~Lall j

« <l! U-J J

.:ıT

YALı

J.>

J.,J.ı

93 A.y.

94 Watt, a.g.e.,6. 354, 355; Bh: İbn l:1aeer, a.g.e., X llL. 41

ı.

95 Watt, a.g.e., s. ;',54.

96 Bkz: İbn I;Iazm, el-Faşl fi'l-Milel ve'I.Ehva ve'n-Niba/, Beynıt, 1395/1975, V. 36; IV. 211, v.d.

97 İbı Qudame el-M ıqdisi (v. 620/1223), kendisi ile zamanın Dımeşq kadısı arasında cereyan eden, Kur'an'ın mahiyetiyle ilgili bir münfizaraya dıiir yazdığı risalede, bu görüşü İbn Kullab'm ortaya attığım, daha sonra tJ-Eş'ari'nin de ona tfibi olduğunu söylemiştir. (İbn Qudı1ıne cl-Maqdisi, Cüz' filıi ma'na'l.-muna~,ıraıi'lleıi ceral beyne Şey!;ıina eı-lmam el-'A/imu'l-Evl;ıarl, Şey!;ıu'ı-Jslam M ••vaffaqu'd-l lin EbU. M ••hammed 'AbduUah b. A/.ımed b. Mubammed b. Qudc1me el-Maqdisi ve beyne Qadi Dım fŞq el-M"hrı;sa (Manisa tıHalk Kütüphanesi, 6584/5 (243 a-250 al, varak, 247 a; Kiıab ••'l-B ••r!ıun fi Beyani IJaqiqaıi'I-Q ••r'un (M.t.Il.K, 6584/4 (227a-243a), varak, 24Ib (ISb).

98 el-Eş'ari, eı-Jhane 'an Uşu/i'd-Diyane, el-Medinctu'I-Muncvvera, 1975, s. 8. 99 Bkz: es-Subki, a.g.e., III. 417-418.

100 Bkz: İbn I;Iazm, a.g.e., V. 36; LV. 2ıı; İbn Qudôınc el.Ma"disi, Kilab ••'l-B ••r/ı/in,

(15)

ALLAH'I:'\ KELA.MI OLMASI AÇısıNDAN ...

eden Eş'arilerin el-Buqılluni (v. 403/1012) ve onun şeyhleri olduğunu söylemişıOı, Watt da, Eş'ariler arasında, İbn Kullub ve benzerleri ta-rafınaan ortaya atılan bu düşünce çizgisini takibedenlere rastlandığına işaret ederek, el-Baqıllani'ye ilaveten el-Cuveyni'nin (v. 478{1085) is-mini zikretmiştirl02•

Bazı Eş'arileri bu görüşü kabul etmeye sevkeden amil, İbn Qudame el-Maqdisi'nin ve Watt'ın da açıkça belirttikleri gibil03, onların buna dayanarak Mu'tezile'nin Kur'un'ın maWilk olduğu iddiusını reddetmek istemeleridirl04• Bu görüşte olanlara göre Kur'un maWılk değildir, fa-kat yaratılmamış olan Kur'un bu eliınizdeki mushaflarda mevcut olan Kur'iln değil de, Allah'ın zutında mevcut olan "Kelam-ı Nefsi" şeklin-deki Kur'an'dır. Elimizdeki mushaflardaki Kur'un ise, kelam-ı nefsi ~eklindeki Kur'an'ın bir kopyası ve benzeridir, dolayısıyla yaratılmış' tırl05•

Kur'an'ın yaratılını~ olduğu fikrini reddetmek için benimsenen bu görüş, İbn l:Iazm'ın belirttiğine göre, yine bazı Eş'ariler tarafından

"Kur'an hiçbir zaman bize indirilmemiştir ve biz hiçbir zaman onu işitmiş değiliz" diyecek kadar ileri götürülmüştürl06• Yine bu görüşün ifrata vardınlması sonucunda, Eş'ari mezhebine mesnub olanlar ara. sından, mushafı ayağıyla çiğneyen ve mushafın bu şekilde ayak altına alınamıyacağı kendisine söylenerek ikaz edildiğinde, "Allah'ın kelilm'ı bu mushafta değil ki! Mushafta olanlar sadece mürekkepten ibarettir" diyenlerin çıktığını, olayı gören birisinden İbn l:Iazm (v. 456{1063) nakletmiştirl07• Yine İbn l;Iazm, Lir eş'ari'nin, "Allah'ın .l..,.:)1.:iı1 .•••.\ .:iı1.J"jö dediğini ileri sürene bin kere lanet olsun". dediğini, vak'anın şuhirtle-' rinden nakletmektedir108•

Ellerde mevcut olan Kur'an'ın Allah'ın kelam'ı olduğuna inanan müslümanların bu inancını sarsan ve Allah'ın kelam'ı olması sıfatıyla

101 İbn J:lazm, a.g.e., iV. 21

ı.

102 Watt, a.g.e., s. 355.

103 Bkz: İbn Qudaıne el-Maqdisi, a.g.e., varak, 6b.7a (232b.233a): Watt, a.g.e., s. 355. 104 İbn Qudame şöyle demektedir: "Bu taife, Mu'tezile'nin Kur'an'ın mahltik olduğu görüşünü reddetmek için bu musbafların Kur'an olmadığım söylemiştir. Mu'tezile bile. yaratılmış olan Kur'an ile bu kitaptan başka birşeyi kasdetmemiş iken, bu tôifc, bu mushaflar mabluktur fakat Kur'an değildir demiştir." (İbn Qudôme, a.g.e., vorak, 6b (232b) ).

105 Watt, O.g.C., s. 354.

106 İbn J:lazm, a.g.C., V. 36: IV. 211. 107 İbn J:laZDl,a.g.e., IV. 212. 108 A.y.

(16)

442 HAYRı KIRBAŞOeLU

Kur'an'ın onlar nazarında sahip olduğu itibar ve kudsiycti zedeleyen bu görüş, Kur'iin'a yöneltilmiş ciddi bir hücüm olarak değerlendir~mekte gecikmemiş ve sert hiı reaksiyonla karşılaşmıştır. Bu tepkilerin en şid-detlisi, önce İbn I:fazm'dan, daha sonraları da, büyük !:ıanbeli fakihi ve usıılcüsü İbn Qudaıne el-Maqdisi'den gelmiştir. İbn I:fazm, "el-Faşl" adlı eserinin birkaç yerinde bu görüşü şiddetle tenkid etmiş ve sahip-lerini dalaletle itham etmiştirl09. İbn Qudame ise, bu görüşü reddetmek gayesiyle müstakil bir eser yazmıştırııo. "Kitabu'l-Burhan fi Beyani J:laqiqati'l-Qur'an" adını taşıyan b~ eser, bildiğimiz kadarıylaneşre-dilmiş değildir.

KİTABU'L-BURHAN

Araştırmamıza göre eserİlı yegane elyazma nüshası Manisa İl Halk Kütüphanesinde, bir mecmua içersinde bulunmaktadırlll. Eser, "ma'-na, ibare, delalet, l:ıikiye veya keliim-ı nefsi" tabirIeriyle anlatılan ve elimizd~ki Kur'iin'ın sadece Allah'ın kelamının bir ifadesinden ve kop-yasından ibaret olup, ona Kur'an denmesinİlı hakikat değil mecaz olduğuna dair iddiayı reddetmek, yahut diğer bir tabirle, elimizdeki Kur'an'ın gerçekten Kur'an olduğunuispat etmek gayesiyle yazılmış, biz ce bilinen yegiine müstakil eserdir. Eserin muhtevası ana hatlarıyla şöyledir:

İbn Qudiime, elimizdeki mushafın mecazİ değil gerçekten Kur'an olduğunu ispat ederken; Kur'iin, Sünnet ve İcma'a dayanmakta ve reddine çalıştığı iddiayı Kur'an'a göre on noktadan incelemektedir. Kavli ve sükııti sünnet olmak üzere iki guruba ayırdığı sünnet'e ait delillerden, sözlü olan pekçok rivayeti zikrett;kten sonra, sükııti sünnet'e ait delilleri de iki bak.\mdan ortaya koyar. Müteakiben, Ashabın ve İs. lam ümmetinin, eııerindeki mushafların gerçekten Kur'iin olduğuna dair icma'ına yer verir. Bundan sonra Eş'arilerin iddiasına geçer ve onların görüşlerini, bununla güttükleri gayeyi iziih eder. Ardından Eş'. arilerin, Kur'i'm'll1 harflerden meydana geldiğini reddettiklerini belirtir ve onların iddialarını dört noktada toplayarak, teker teker cevaplan-dırır. Bütün hunlardan sonra, Eş'arilerİlı, "Kur'an'a Kur'an denmesi, kadim olan maniiyı ihtiva etmesindt'ndir. Esas Kur'an bu kadim ma-nadır. Bu mananın ifiide edildiği mushaflara da onun ismi verilmiş ve Kur'iin denmiştİr." şeklindeki iddialarını ele alır. Burada, bilhassa

Kur'-109 A.g.e., LV. 211,212.

i

11O Onun aynea, bu konuda Dımeşq kadı sı ile yaptığı bir müniharaya dair, daha önce işaret ettiğimiz bir risalesi de bulunmaktadır. Bkz: Dipnot, 97.

(17)

ALLAH'IN KELAMI OLMASı AÇISI~DAN ... 443

an' ın harflerden. müteşekkil lafızlardan ibaret bir kelam olduğunu Kur'an ve Sünnet ile, Sahabe'nin, geçmiş peygamberlerin, şairlerin ve arab dilderinin sözlerini delil getirerek ispata çalışır; kelam'ın harf ve kelimelerden meydana geldiğini özellikle vurgular. Bu delillere karşı Eş'arilerİn, Kur'an ve Sünnet ile, Sahab{"nin, şairlerin ve arab dilci-lerinin sözlerinden değil de; bir hristiyan olan şair el-Ab tal'a aid ve ke-lime ve harf olmaksızın insanın içinden konuşmasına da kelam denilebi-leceğini ifade eden bir beyti delil getirmelerini tenkid eder: Önce bu beytin el-Abtal'a aidiyetinin şüpheli olduğunu belirtir. Hatta el-Abtal'ın bu beytinin tahrif edilmiş olduğunu söyler. Sonra bu beytin ona iiid olduğunu farzederek, buna eevap verir ve sadece el-A1}tal gibi hristiyan bir şairin sözüne dayanarak müstakil bir mezhep tesis ediIemiyeceğini söyler. Müteakiben, "Bu arapça kitap Allah'ın kelam'ı değilse kimin kelamıdır?" diye sorar ve Eş' ariIerin verdiği "Cebrail'in kelamıdır" cevabı üzerine bunu da çeşitli noktalardan reddeder. Eş'arHerin, Kur'-an' ın Hz. Peygamber'in kelamı olduğunu ileri sürebilecekleri ihtimalini de gözönünde bulundurarak, bu iddiaya da cevap verir.

Bunların ardından iki fasıl açar. Birincisinde, Allah'~n kelamının ses (şavt) unsurunu ihtiva ettiğini, yine Kur'an, Sünnet ve İcma'dan aldığı delillerle ve akli izahlarla ispata çalışır. İkinci fasılda, önce, Sün-net'e tabi olanların hak yolda oldukları dair iema bulunduğunu belirtir ve kendilerin,n Kur'an konusundaki görüşlerinin Hz. Peygamber'den, onun ashabından ve ondan sonra gelenlerden intikal ettiğini; halbuki Eş'ariIerin savundUkları bu görüşün, söylenildiğine göre ilk olarak İbn Kullab tarafından ortaya atıldığını, onun ise bid'atçı (muhdis) olduğunu söyler.

lkinci olarak: Kendileri bu konuda Kitab, Sünnet ve İema'a da-yandığı halde, Eş'arHerin el-A\J.!al'ın bir sözüne istinad ettiklerini söy-ler.

Üçüncü olarak: Kendi görüşlerinin bütün müslümanlar arasında yaygın olan görüş olduğunu, halbuki Eş'arilerin bu görüşlerini gizledik-lerini ve müslümanlara ve devlet başkanlarına açıklamaktan korktuk-larını ifade eder.

Dördüncü olarak: Kendi görüşlerinin tutarlı, onlarınkinin ise çe-.lişkili olduğunu belirtir ve bu çelişkilerine dair, bilhassa Eş'ari mezhe-bine mensub olan kadı ve hakimlerin uygulamalarından örnekler verir. Beşinci olarak: Kendi görüşleri, müslümanlarea görüşl~ri kabiıI edilen meşhur imamlara dayandığı halde, Eş'ariler'in, kelam ilmi

(18)

dışın-HAYRİ KIRBAşatLv

da ne Kur'an'ı ne Hadis'i, fıkhı, nahvi ve arapça'yı, ne de hesabı ve di-ğer ilimleri bilen bir kelameıya tabi olduklarını söyler.

Altıncı olarak: Kendilerinin görüşünü kabul etmiş olanların şahsi değer ve meziyetlerinuen dem vurarak, kendi taraftarlarının zahid, abid, keramet sahibi, dini (ilhireti) tercih edip dünyildan uzaklaşmış kimseler olduklarını; Eş'arilerin ise, mal mülk sahibi, medrese ve ribat-larda yaşayan, birçok vakıflara malik, dinden nasibi olmayan dünya-perestler; padişah kapısından ayrılmayan, dünyaya dalınış, dünyev! ko-nularda hırs sahibi kimseler olduklarını; Allah'ın ise, hak yolda olanların zayıf ve fakir olduklannı, batıl yolda olanların ise kibirli ve zengin ol. duklarını söylediğini belirterek kendisinin haklı olduğunu ispata çalışır. Yedinci olarak: Hz. Peygamberİn bir hadisinde "Ahir zamanda dinin garip kalacağını" söylediğine, kendi görüşünde olanların da bu devirde, pekçok diyarda zayıf ve garip bir halde bulunduklarına, tıpkı İslam'ın ilk devirlerİndeki ashab'a benzediklerine dikkati çeker.

Neticede, yukarıda anlattığı bütün bu hususlardan dolayı kendi-lerinin sırat-ı müstakim üzre olduklarının açık olduğunu söyler ve Sün-net'e sarılmayı ve bid'atlardan sakınmayı tavsiye ederek eserine son verır.

Eser, sistemli bir şekilde yazılmış olup, müellif bu konuda, gerek kendisinin, gerek muhaliflerinin delillerini eksiksiz ve tafsilatlı bir şe-kilde vermeye çalışmıştır. Bu özelliği ise eserin kıymetini bir kat daha arttırmaktadır .

İbn Qudame el.Maqdisi'nin (v.

620/1223)

fıklıa dair "el-Muğni" adlı büyük eseri dışında, aHidie ilgili olarak birkaç eseri daha basıl-mıştır •. Bunlara ilaveten, gerek sahasında yazılmış müstakil yegane eser olması, gerek sistemli ve anlaşılır bir tarzda yazılmış olması yanın-da; bu konudaki delilleri de eksiksiz bir şekilde toplaması sebebiyle büyük bir önemi haiz olan "Kitiibu'l-Burhan"ı da ilim dünyasına en kısa zamanda takdim etmeye çalışacağız ••.

• O'nun'" Aqide" siile "Zenımu'ı.Te'l'il"i birmeCmua içersinde neşrediImiştir. (Mecmu.'

l-ı\1"şıcmil'ale'd-D"reri'I-Aıi)'c, Matbaatu Kurdistan, 1329'da 6, ve 9. risale!er) (Bkz:

1\1,,'-eemu'I-Matbu'aıi'I-'Arabiy)'e,

r.

214); Lum'atu'l-l'tiqild adlı eserinin ınatbiı olduğunu da ez-Zirikli kaydetmiştir, (Bkz: el-A'lam, LV. 191). Bu eserin Mısır, 1351'de yapılan baskısı Bekir Topaloğlu tarafından talıkikli olarak yeniden neşredilmiştir. (Bkz :Bekir Topaloğlu, K.lam

Jlmi-Giriş-, İst. 19BI, s, 373'den itibaren "Ek" olarak.)

•• Eserin tııhkik ve tahrici ile ilgili çalışmalarımız henüz devam etmektedir.lnşaallah kısa bir süre sonra tamamlanacağını ve derginin gelecek sayısmda neşretmek arzusunde olduğu-muzu belirtiriz.

Referanslar

Benzer Belgeler

(2014) Uzaktan Eğitimde Bulut Bilişim Teknolojileri İle Proje Tabanlı Öğrenme Uygulaması, Karadeniz Teknik Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Bilgisayar ve

Genel Kurul konuşmasına Yönetim Kurulu, Onur Kurulu üyelerine, De- netleme Kurulu üyelerine, çalışma gruplarında yer alan meslektaşlarına ve TMMOB

Câhiliye dönemi edebiyatını dil ve üslûp açısından çalıĢmıĢ bir anlamda Kur‟an‟ın inmiĢ olduğu edebî vasatı incelemiĢ bir araĢtırmacı ve edip sıfatıyla

“مأ” için üç değil; iki anlamdan söz etmek daha doğru olur. Çünkü “مأ”de ya soru sormak ya da bilgi vermek mevzu bahistir. Kutrub, üçüncü sırada “لا” atıf

Yazılarının yüzde 19.8’ini toplumsal cinsiyet sorunlarına ayıran Yeni Şafak Gazetesi kadın köşe yazarlarının kadın duyarlılığına sahip

dan haber geldi önce iki ile 3 kişilik Rum askeri var dedi harekat durdurmadım ben keşif için öne çıktım sayıları artıyordu bi ü durdurdum acele pusu düzeni aldırdım

,ldy&#34;ryon ordı, ırnığ rd.n ölcüm cihazlan uy.nş ü.rinc. saİıtrd fıatiycılcri

[r]