• Sonuç bulunamadı

Anadolu Selçuklu Dönemi'nde Konya mahalle mescitlerinin restorasyon sorunları

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Anadolu Selçuklu Dönemi'nde Konya mahalle mescitlerinin restorasyon sorunları"

Copied!
198
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

ANADOLU SELÇUKLU DÖNEMİ KONYA MAHALLE MESCİTLERİNİN

RESTORASYON SORUNLARI

Turgut BAŞ Mimarlık Anabilim Dalı

(2)

I

ÖZET

YÜKSEK LİSANS TEZİ

ANADOLU SELÇUKLU DÖNEMİNDE KONYA MAHALLE MESCİTLERİNİN RESTORASYON SORUNLARI

Turgut BAŞ

Selçuk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Mimarlık Anabilim Dalı

Danışman: Yrd. Doç. Dr. M. Emin BAŞAR

2008, 192 Sayfa

Bu çalışmada tarih boyunca değişik medeniyetlere ev sahibi olmuş Konya şehri merkezinde yer alan , Anadolu Selçuklu Devletinden günümüze kadar ayakta kalabilmeyi başarmış mahalle mescidleri incelenmiştir. Bu kapsamda mevcut 21 mescid ele alınmış, bu yapıların mevcut durum değerlendirmesi, varsa mevcut fiziki sorunları ve çözüm önerileri araştırılmıştır. Bu mescitlerden iki tanesi rölöve, restorasyon ve restitüsyon projeleriyle ve restorasyon uygulamalarıyla daha detaylı bir şekilde incelenmiştir. Bu araştırmalar sonunda yapılan değerlendirmede bu eserlerin özgün halleriyle yaşatılarak gelecek kuşaklara aktarılabilmesi için öneriler getirilmiştir.

(3)

II

ABSTRACT

MASTER THESİS

The restoration problems of Konya Districh Masjids in Seljukian period of Anatolia

Turgut BAŞ

The Univesty Of Selçuk

The Institute of Natural and Applied Sciences The Department Of Architecture Danışman: Yrd. Doç. Dr. M. Emin BAŞAR

2008, 192 Page

In this study, small ward mosques, which survive in power from Anadolu Seljuk Empire days up until now, and take place at Konya city center, have been investigated. With this subject 21(twenty-one) small mosques have been observed, with these buildings existing cases, if there is physical problems and solution offers for these problems. 2 (two) of these 21 (twenty-one) small mosques have been analyised more detailed with building survey, restoration, restitution projects and restoration applications. Eventually with this study, offers are composed to carry forward these buildings to years, next parentages.

(4)

III

ÖNSÖZ

Geçmişimizin izlerini yansıtan, yüzyıllar boyunca ayakta kalmayı başarmış kültür değerlerimize sahip çıkmak, korumak ve gelecek nesillere aktarılmasını sağlamak herkesin sorumluluğunu duyacağı toplumsal bir görev olmalıdır. Anadolu Selçuklu Dönemi Konya Mahalle Mescidleri de şüphesiz ki tarihi geçmişimiz içerisinde ki çok önemli değerlerimizdendir. Muhteşem oran ve ölçekleri,eşiz tezyinatları, yüklendikleri sosyal görev, gerek kültürel gerekse teknik olarak o devrin tüm izlerini yansıtan aynı zamanda bizim için kutsal olan mekanlardır. Bu çalışmada bu mescidlerin restorasyon sorunlarını irdeleyerek, hem bu mescitleri daha yakından tanıyıp hem de gelecek kuşaklara daha iyi aktarımını sağlamak için çözüm önerileri arayacağız.

Çalışmam sırasında bana yardımlarını esirgemeyen danışmanım sayın Yrd. Doç. Dr.

Mehmet Emin BAŞAR hocama, restorasyon kararlarındaki yardımlarını esirgemeyen sayın Yrd. Doç. Dr. Osman Nuri DÜLGERLER hocama, benden her türlü belge ve çizimleri

esirgemeyen Konya Vakıflar bölge Müdürlüğü ve Konya Rölöve Ve Anıtlar Müdürlüğü ve Konya Kültür Ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu çalışanlarına , bana her konuda destek olan her türlü belge,bilgi ve çizimleri esirgemeyen sayın Mimar Argun KOCADAĞİSTAN ve Mimar S.Ahmet Biçere ve Sanat Tarihçisi sayın Erkan Aygöre, benim çalışmalarım sırasında hep yanımda olan sayın Mimar Rıdvan Savaşçıoğluna sonsuz teşekkürlerimi sunarım.

Sevgili aileme bana verdikleri maddi, manevi desteklerinden dolayı sevgilerimi sunarım.

(5)

IV İÇİNDEKİLER SAYFA ÖZET ……….………I ABSTRACT ……….…II ÖNSÖZ ………..III İÇİNDEKİLER DİZİNİ ………IV 1.GİRİŞ….………....1 1.1. Amaç Ve Kapsam………...2 1.2. Metaryal-Metod………..2 1.3. Literatür Özeti……….3

2.MESCİDİN TANIMI,BÖLÜMLERİ VE TARİHİ VE TARİHİ GELİŞİMİ …….…...4

2.1. Mescidin tanımı……...……….……….………..……...…..4 2.2. Mescidin Bölümleri.……….…..………..……4 2.2.1. Harim ………..…..4 2.2.2. Medhal Bölümü... ………..……….……….…….4 2.2.3. Minare: ……….……5 2.2.4. Mihrab ……….…….5

2.3. Mescidin tarihi gelişimi ……….……….…….5

3. ANADOLU SELÇUKLU DÖNEMİ KONYA MAHALLE MESCİDLERİ …………..5

3.1. Aksinne Mescidi ………..8

3.1.2. Hacı Ferruh Mescidi (Akçe Gizlenmez, Taş Cami) …..………..8

3.1.3. Abdülaziz Mescidi ……….……….…….9

3.1.4. Abdülmümin Mescidi …….………14

3.1.5.Başarabey Mescidi ……….………..…….18

3.1.6. Beyhekim Mescidi ….……….21

3.1.7. Bulgur Dede Tekkesi…… ..………...29

3.1.8. Cemel Ali Dede(Turut) Mescidi………...35

3.1.9.Kale-i Cerp (Erdemşah) Mescidi………..…………...39

3.1.10

.

Halka Begüş Mescidi ………...43

(6)

V

3.1.12. Hoca Hasan Mescidi ……….49

3.1.13 İç Karaarslan Mescidi..………...59

3.1.14. Karatayi Mescidi .………...63

3.1.15. Sakahane Mescidi ………...……..68

3.1.16. Sırçalı Mescid ………...………..…..72

3.1.17. Şekerfüruş Mescidi….………..………...……..82

3.1.18.Tahir İle Zühre……….. ………86

3.1.19.Terceman Mescidi ……….………91

3.1.20. Zenburi Mescidi………...…….95

3.3.21. Zelve Sultan Mescidi ………….……….…….99

4. AKSİNNE MESCİDİ VE HACI FERRUH MESCİDİ (Akçe Gizlenmez, Taş Cami) RESTORASYON SORUNLARI VE UYGULAMALARI ………..103

4.1. Aksinne Mescidi Restorasyon Sorunları Ve uygulamaları………....103

4.2. Hacı Ferruh Mescidi (Akçe Gizlenmez, Taş Cami)Restorasyon Sorunları Ve Uygulamaları ……….………...142 5.DEĞERLENDİRME VE SONUÇ………...…….179 5.1. Değerlendirme……….….179 5.2. Sonuç………..…..188 6. KAYNAKLAR……….……….190

(7)

1. Giriş

Tarihte birçok medeniyetlerin merkezi olan ve o medeniyetlerin kalıntıları veya izlerini, mimari ürünlerle zamanımıza taşıyan Konya, en ihtişamlı günlerini Selçuklulara başkentlik yaptığı dönemde yaşamıştır.

Şehir, bu dönemde, Selçukluların en mükemmel dini, idari, eğitim ve sosyal yapılarıyla donatılmıştır. Uzun süre fonksiyonlarını devam ettiren bu yapılardan, (Özellikle son yüzyılda büyük hızla, çeşitli sebeplerle tahrip edilmelerine rağmen) bazıları günümüze kadar gelmiştir.

Anadolu Selçuklularından günümüze ulaşabilmiş olan Konya mahalle mescidleri, cami mimarlığı tarihi açısından ayrıcalıklı bir öneme sahiptir. Şöyle ki bu mescidler Mimar Sinan’la zirveye çıkan kubbeli yapı sistemimizin temel taşlarıdır.

Ülkemizde bu mescidlere yoğun olarak Konya’da rastlamaktayız. Bu mescidlerin plan şemaları ve yapım teknikleriyle bizlere özgün mimarilerini sunmaktadırlar.

Ayrıca gerek muhteşem tezyinatları gerekse ölçek ve oranları bakımından eşsiz birer sanat eseri niteliğindedir. Ve bu eserler aynı zamanda milletimiz için kutsal mekanlardır. Bu eserlerin korunması ve yaşatılması için öncelikli milli bir şuurla yaklaşılmalıdır.

Son yıllarda izlenen devlet politikaları kapsamında, tarihi mirasımızı oluşturan pek çok eski eserde hızlı bir restorasyon süreci başlatılmıştır. Bu süreçte çalışmamız kapsamında olan bazı yapılarda da restorasyonlar gündeme gelmiştir. Mescidlerin beşinde (Aksine, Hoca Hasan, Erdemşah, Sırçalı, Taş Cami) restorasyon uygulamaları tamamlanmıştır. Geri kalanlarda ise yakın bir tarihte bu uygulamaların başlatılması söz konusudur. Bu çalışma yapılanları değerlendirme, yapılacak olanlara da çözüm önerisi niteliğindedir.

(8)

1.1.Amaç Ve Kapsam

Çalışmanın amacı, Anadolu Selçuklularından günümüze gelebilmeyi başarmış Konya mahalle mescitlerinin incelenerek restorasyon sorunlarının belirlenmesi ve böylelikle yüzyıllardan bugüne gelebilmiş bu yapıların önümüzdeki kuşaklara aktarabilmesini sağlamaktır.

Bu kapsamda tespit ettiğim 21 adet mescidin fotoğraflarla ve çizimlerle belgelemesi yapılmıştır. Konya merkezdeki mescitlerden iki tanesi tez çalışmasında rölöve, restorasyon ve restitüsyon projeleriyle ve restorasyon uygulamalarıyla daha detaylı bir şekilde incelenmiştir.

1.2.Materyal Ve Metot

Restorasyon problemi kavramı ve kapsamı açıklanırken daha önceki yıllarda yapılan akademik çalışmalardan ve yayınlardan faydalanmıştır. Bu çalışmanın materyalini; yerinde tesbit edilen 22 adet mescid ve bu mescidlere ait belgeler (Konya Vakıflar Bölge Müdürlüğü arşivi ve Konya Rölöve Ve Anıtlar Müdürlüğü arşivinden elde edilen yazı, resim ve çizimler) ile orijinal olarak yapılan rölöve ve restitüsyon ve restorasyon çizimlerinden ve bu eserlerle ilgili literatür listesinde belirtilen kaynaklarda bulunan eski resim, çizim ve yazılı belgelerden oluşmaktadır.

Bu çalışma kapsamında metot olarak önce restorasyon kavramına göre bu mescidlerin tanımlanması, tarihi açıdan önem ve gelişiminin incelenmesi ve daha sonra bu yapıların bugün ki fiziksel durumlarının tespiti ve bunlar üzerinde yapılan ve yapılması gereken müdahalelerin çağdaş restorasyon kuramlarına göre analizinin yapılmasıdır.

(9)

1.2.Literatür Özeti

ARSEVEN, C.E, Türk Sanatı Tarihi, İstanbul, 1970 : Celal Esat ARSEVEN 4 ciltlik bu kitabında başlangıcından günümüze kadar yapılan Türk Mimari Yapıtlarının, plan tipolojilerini çıkarmıştır.

BAKIRER Ömür, “Hacı Ferruh Mescidi “ Vakıflar Dergisi, Sayı 8, (1969) 171-184 : Bakırer bu makalesinde Konya Hacı Ferruh Mescidi ni ( Taş Cami) röleve planları,

tezyinatları, yapı tarihi ve plan şeması olarak anlatımıyla detaylı bir şekilde incelemiştir.

BAKIRER Ömür,” Anadoluda XIII.yy Tuğla Minarelerin Konum, Şekil, Malzeme ve Tezyinat özellikleri, , Vakıflar Dergisi Sayı 9 (1971) 337-365 : Bu yazıda dini

yapıların dış görünüşlerinde önemli etkisi olan minarelerin 13. yy süresince Anadolu da inşa edilen bir türü olan tuğla minareler üzerinde durularak bunların nasıl şekillendiği anlatılmıştır.

Konyalı İ.H… ,Abideleri ve Kitabeleriyle Konya Tarihi,İstanbul ,1987 : Konyalının bu çalışması Konya ve çevresindeki tarihi eserlerle ilgili bir envanter çalışması niteliğindedir. Konyalı mevcut eserler ve yazılı kaynaklardan ulaşabildiği kadarıyla yok olan eserler hakkında da bilgi vermiştir.

Başlangıcından günümüze kadar inşa edilen Türk Mimari Yapıtlarının, türlerine göre plan

Mimar Şehabettin UZLUK, Konya Abideleri, Konya, 1964 : Friedrich Sarre'nin

“Konya Selçuklu Abideleri” adlı kitabı Şehabettin Uzluk ve Ali Osman Öztürk'ün çevirisiyle yayınlanmıştır. Bu kitapta Selçuklu İmparatorluğu'nun XIII. yüzyıldaki altın çağında Konya'da inşa edilen yapıtlarda görülen erken Türk mimarisinin tanınması ve araştırılmasını yapılmıştır.

(10)

2 Mescidin tanımı ve Bölümleri Ve Tarihi Gelişimi 2.1. Mescidin tanımı

Secde edilen namaz kılınan yer anlamına gelen mescit kelimesi Arapçada; dik durmak, eğilmek, baş eğmek, alnını yere koymak gibi manalara gelen sed kökünden bir mekan ismi olup İslamiyet ten ‘ibadet yeri’ mescit, camii manasını almıştır.(Meydan Larousse)

Aslında (bir araya toplayıcı) anlamında olan, Müslüman halkın toplu halde namaz kıldığı cami, Anadolu da Cuma namazının kılındığı yapılar olarak adlandırılmış, Cuma namazı kılınmayan camilere nispetle daha küçük yapılara mescit denmiştir.

Mescidler, minberi olmayan içinde Cuma ve bayram namazlarının kılınmadığı küçük mahallelerde inşa edilmiş yapılardır. Türk mimarisinde ilk örneklerini Karahanlılar zamanında gördüğümüz bu yapılar giderek yaygınlaşmıştır.

2.2. Mescidin bölümleri

Mescidler harim(kapalı kısım), medhal (hazırlık mekanı) ve minare üç kısımdan oluşur. Harim bütün mescidlerde, fakat hazırlık mekanı veya minare bazılarında vardır.

Harim:Mescitlerde ve camilerde namaz kılmaya tahsis edilen mekana

denmektedir.Harim, Allah'la O'nun kulu olan insan arasında bir nevi bağ kurma mahalli olması sebebiyle kutsal sayılır. Namaz dışında eğitim ve öğretim gibi bazı faaliyetlerin uygulanmasında da açık olmakla birlikte saygılı bir tutumla belli kurallar dairesinde hareket edilmesi gereken bir mahaldir.

Medhal: Hazırlık kısmı, son cemaat olarak ta adlandırılan bu kısmın asıl amacı

mescide gelen cemaatin namazdan önce oturup dinlenebilmesi ve sohbet edebilmesi için yapılmıştır. Fakat zamanla bu kısım namaza geç kalanların namazlarını kıldığı yer haline gelmiştir. Medhal genelde giriş aksında yani kuzey yöndedir fakat mescidin konumuna göre doğu ve batıda da olabilir. Üst örtü olarak genelde ahşap kirişlemeli ve düz damlı bir örtüye

(11)

Minare: Camilerde, müezzinin çıkıp ezan okuduğu yüksek ve ince yapılı kuledir. İlk

minare Muaviye zamanında Mısır Valisi olan Müslüme tarafından Amr camisine yaptırılmış ve kısa sürede cami ve mescidlere minare yapılması gelenek haline gelmiştir.(Hasol, 1979) Minareler kaide,pabuç, gövde, şerefe,petek, külah ve alem kısımlarından oluşur. Ortada taşıyıcı bir çekirdek ve bunun etrafında sirkülasyon elamanın oluşturduğu bir iç hacme sahiptir.

Mihrab: Kelime olarak "Harabe" kökünden gelir.Terimde camilerin kıble duvarında,

yarım daire şeklinde ve öne doğru eğik olan yere mihrab denir. Gene mihrab, cami harimlerinde, Müslümanların namaz kılacakları kıble yönünü belirleyen, kıble duvarına açılmış, cemaatle namazlarda imamın en önde durduğu yerdir.

2.3. Mescidin tarihi gelişimi:

Mescit İslam dinini ilk doğuşuyla ortaya çıktı. İslamiyet in ilk yıllarında toplu olarak ibadet edenlerin sayısı oldukça azdı. Hepsinin küçük bir yapı içerisinde toplanma kolaylığı vardı. Zamanla mescit üstü kapalı, etrafı duvarla çevrili bina anlamında kullanılmaya başlandı. İlk zamanlarda yapılan mescitler kubbesiz, düz tavanlı ve eğik çatılı taş veya kerpiç duvarlı yapılardır. Bazılarında minare yoktu. Ezan cumbaya benzeyen çıkıntılardan okunurdu. Buralara salat köşkü denirdi. Zaman içerisinde mescitlerde ahşap işlemeciliği, ağaç oymacılığı, ve ağaç kakma işleri büyük gelişme gösterdi. Emevi, Abbasi, Selçuklu ve Osmanlı mescitleri ahşap işçiliğinin en gelişmiş örneklerini veren yapılardı. Selçuklularda daha sonra Osmanlılar da kubbeli mescit yapılmaya başlandı. (Arseven, 1984)

3. Anadolu Selçuklu Dönemi Konya Mahalle Mescidleri

Bilindiği gibi Konya da Selçuklu devri mescidi, küçük, sıcak, mahalle camiidir. İçinde mimberi olmayıp Cuma ve bayram namazı kılınmamaktadır. (Aslanapa1984)

Evlere yakın olan mahalle mescidleri, vakit namazının kılınmasından başka halkın örgütlenmesi, tanışıp yakınlaşması içinde önemli mekanlardır. Genellikle yaptıranların adını taşımaktadırlar. Çoğu kere mahallede aynı şahsın ismini alırdı.( Baykara,1985)

Konya da Anadolu Selçuklu döneminde yapılan mahalle mescidleri mimarlık tarihimiz açısından ayrı bir öneme sahiptir. Türk cami mimarisinin gelişimini bu mescitlerde yola

(12)

çıkarak görmemiz mümkündür. Bu mescidler kare bir plan ve tromp, pandantif veya Tür Üçgenleriyle çokgene oradan da daireye geçişli ilkel bir sisteme sahiptir. Bu sistem Sinan da zirveye çıkan Türk mimari anlayışının temelini oluşturmuştur.

Tamamı ayakta veya bir kısmı ayakta kalmış olan bu mescitlerden tespit edebildiklerimiz şunlardır.

1- Aksinne Mescidi

2- Taş Cami (Akça Gizlemez) Mescidi 3- - Abdülaziz Mescidi

4- Abdülmümin (Megaliba) Mescidi 5- Beşarabey Mescidi 6- Beyhekim Mescidi 7- Bulgur Tekke Mescidi

8- Cemal Ali Dede (Turgut) Mescidi 9- Erdemşah (Kale-i Cerp) Mescidi 10- Halka Begüş Mescidi

11- Hatuniye Mescidi 12- Hoca Hasan Mescidi

13- Karatayi Mescidi 14- İç Karaaslan Mescidi 15- Sakahane Mescidi

16- Sırçalı Mescid (Debbağlar Mescidi) 17- Şeker Füruş Mescidi

18- Tahir ile Zühre (Sahip Ata Mescidi) 19- Tercüman Mescidi

20- Zenburi Mescidi 21- Zelve Sultan Mescidi

Akıncı, Alevi Sultan, Ahmed Fakıh, Kınacı, Mihmandar ve Tacül Vezir Mescidleri özgün hallerinden çok uzaklaştıkları ya da tamamen yıkıldıkları için değerlendirilmeye alınmamıştır.

(13)

Yapım tekniği kagir olan bu yapılar temel, duvar ve üst örtü olarak üç kısımdan oluşmuştur.

• Temeller henüz bu konuda yeterli sondaj ve kazı çalışmalarının yapılmadığı için tam olarak bilinmemektedir fakat benzer dönem ve yapılardan bilindiği kadarıyla büyük ihtimalle taştır.

• Duvarlar, taşıyıcı özelliği taşıdığından ortalama 1.00m genişliğindedir. Taşıyıcı özelliği nedeniyle az boşlukludur. Buda cephelerde sağır yüzeylerin çok olmasına neden olmuştur. Duvarlar alt kısımlarda genelde kesme veya moloz taş olarak başlatıp kubbe altına kadar tuğla örgü olarak yapılmıştır.

• Üst örtü, genelde kare planlı olan bu mescidler tuğla örgü tromp, pandantif veya Türk Üçgenleriyle geçilen bir çokgenden dairesel bir kubbeyle örtülmüştür. Kubbeler Taş Cami Mescidi hariç tamamında tuğla örgüdür. Kubbeye geçişte genelde kasnak görülmez.

Yapı malzemesi olarak kesme taş, moloz taş ve tuğla kullanılmıştır.

Duvarlar üzerine oturan tuğla kubbeler içte balıksırtı veya düz veya çarkı felek tuğla örgüsüyle dikkat çekicidir. Bazen çini mozaiklerinde kullanıldığı bu kubbeler ince bir tasarımın ve sanat anlayışının ürünüdür. Çini mermer ve alçı işlemeli mihraplar, mermer kapı söveleri ve çini pencere alınlıkları bu küçük ölçekteki yapılara çok ayrı bir anlam katmıştır.

Her ne kadar zamana direnseler de Konya mescitleri günümüze gelene kadar özgün yapılarında bazı değişiklere uğramıştır. Bazıları zaman içerisinde yapılan ekler ve onarımlarla orijinal özelliklerini kaybetmişlerdir. Bazıları yıkılmış, bazılarının çini süslemeleri kaybolmuş veya ihmaller yüzünden yurtdışına kaçırılmıştır (Beyhekim Mescidi Mihrabı). Bazılarının kubbeleri yıkılmış ve bunların yerine ahşap çatı yapılmıştır. Çoğunun genel olarak maruz kaldığı uygulama özgün haliyle yarı açık bir mekan özelliği taşıyan medhal bölümünün gelişi güzel uygunsuz malzemelerle kapatılarak kullanılmasıdır. Bunun sonucu ortaya hiçte hoş olmayan bir görüntü çıkmaktadır.

(14)

3.1. Aksinne Mescidi

Konya İli, Meram İlçesi, Aksine Mahallesi ve tapuda 64 pafta, 26192 ada, 19 parselde yer almaktadır.

Giriş, Batı cephesinden geçen sokaktan sağlanmaktadır. Güneyde mezarlık ve Doğu ile Kuzey tarafta bahçe bulunmaktadır.

Bu mescidde restorasyon çalışmaları tamamlanmıştır. Bu mescid 4. kısımda kapsamlı olarak incelenmiştir.

3.1.2. Taş Cami (Akçe Gizlenmez, Hacı Ferruh Mescidi)

Hacı Ferruh Mescidi, Konya da Aksine Mahallesi, Taş Cami Caddesinde ve Sahip Ata külliyesi yakınında inşa edilmiştir.

Hem dış beden duvarlarının hem de iç mekanın tamamen kesme taşla kaplanmış olması, mescidin daha ziyade “Taş Cami” adıyla anılmasına sebep olmuştur.

Ana hatlarıyla dikdörtgen bir plan şeması gösteren mescit, 6.85 X 6.85 m. Olan kare bir harimle, doğuda buna eklenen 6.85 X 3.57 m. ölçüsünde kapalı bir medhal bölümü ihtiva eder.

(Bakırer, 1969)

(15)

3.1.3. Abdülaziz Mescidi

Mescid kendi adını verdiği Abdülaziz mahallesindedir.

II. Gıyaseddin Keyhüsrev’in oğlu II. Keykavus (1249-1262) ‘un zamanında 651H./1253 yılında yapılmıştır. Yaptıranı belli değildir.(Önder,1971) Günümüzde mescid olarak kullanılmaya devam etmektedir.

Tek bölümden oluşan mescit tiplerindendir. (Çizim 3.1)

Mescid beden duvarları aşağı kısımlarda taş, yukarı kısımlarsa ise tuğla malzemeden yapılmıştır. Kubbe kurşun kaplıdır. Günümüzde yükselen zemin kotu nedeni ile tabi zeminden yaklaşık 70 cm düşük kottadır. (Resim 3.4)

Giriş, batı cephesinde kuzey köşeye yakın önünde muhdes ahşap camekan bulunan sivri teğet kemerli ahşap bir kapıdan sağlanmıştır. Bu cephede ayrıca güney köşeye yakın, altta taş söveli düz bir pencere ve hemen onun üzerinde bu pencerenin devamı niteliğinde sivri teğet kemerli bir pencere , üstte ise cepheyi ortalayan kemerli bir aydınlatma penceresi vardır. Bu pencere diğer ceplerde de tekrarlanmıştır. Güney cephesinde cepheyi ortalayacak şekilde muhdes taş bir payanda yapılmıştır. (Resim 3.4)

Mescid kare plandadır. Kıble yönünde yarım daire planlı bir mihrap bulunur. Eskiden Selçuklu Sülüsü yazılı çini mozaiklerle süslü olan bu mihrap bugün sade bir şekildedir.(Önder, 1971) Beden duvarları kubbe başlangıcına kadar sıvalı, kireç badanalıdır. Kubbe tuğla malzemeden balık sırtı örgüde yapılmıştır. (Resim 36)

Günümüze kadar özgünlüğünü korumayı başarabilmiştir. Mescidin etrafı açılarak drenajı yapılmıştır.

1961 yılında müze müdürlüğünce, 1991’de Konya Vakıflar Bölge Müdürlüğünce restore edilmiştir.

(16)
(17)

Resim 3.2.Abdülaziz Mescidi Batı Cephesi

(18)
(19)
(20)

3.1.4. Abdülmü’min (Megaribe) Mescidi

Mescid Alaaddin tepesinin güney batısında ve Aslanağzı sokakta bulunmaktadır.Güney ve batı yönünde bahçe duvarının, kuzey ve doğu yönünde ise komşu binaların çevirdiği bir bahçe içerisinde bulunur. Günümüzde mescid olarak kullanılmaya devam etmektedir.

Kapısının üzerindeki kitabeye göre, Selçuklu Sultanı III. Gıyaseddin Keyhüsrev devrinde 1275 yılında mağribi adıyla bilinen mescit Emürül Hac oğlu Mahmud tarafından yapılmıştır.(Konyalı,1997)

Dörtgen planlı, tek bölümden oluşan mescit tiplerindendir.(Çizim 3.2)

Mescid beden duvarları aşağı kısımlarda ve köşe taşlarında düzgün kesme taş, üst kısımlarsa ise moloz taşla yapılmıştır. Kubbe üzerinde tuğla çıkıntılar bulunmakla birlikte kurşun kaplıdır. Mescidin eşiği zamanla yükselen zemin seviyesinin yükselmesi nedeni ile yaklaşık 1,20 m düşük kotta kalmıştır. (Resim 3.8)

Giriş doğu cephesinde, üzerinde bir onarım kitabesi bulunan, mermer geçmeli, basık kemerli ahşap bir kapıyla sağlanmaktadır. (Resim 3.8) Bu cephede kapının güneyinde köşeye

yakın bir adet düz atkılı havalandırma penceresi, üst kotta cepheyi ortalayan bir adet kemerli aydınlatma penceresi bulunmaktadır. Güney cephede altta doğu ve batı köşelere yakın düz atkılı birer adet havalandırma penceresi, üstte cepheyi ortalayan bir adet kemerli aydınlatma penceresi yer almaktadır. Batı cephesinde bir adet kemerli aydınlatma penceresi vardır. Kuzey cephesi sağırdır.

Kuzey cephede 1986 yılında mescid beden duvarına bitişik olarak yapılmış betonarme bir depo bulunmaktadır. (Resim 3.10.)

Mescid dörtgen plandadır. Pandantif geçişli tuğla örgü bir kubbesi vardır. (Resim 398.)

Muhdes ahşap bir mihrap ve minber mevcuttur. Beden duvarları içerde pencere altına kadar muhdes ahşap lambri kaplı olup, kubbe altına kadar sıvalı ve kireç badanalıdır.

Giriş kapısı ve kuzey doğu köşesinde devşirme kullanılan sütunçe hariç süsleme bulunmamaktadır.

Günümüze kadar özgünlüğünü korumayı başarabilmiştir. Mescidin etrafı açılarak drenajı yapılmıştır.

(21)
(22)

Resim 3.7. Abdülmü’min Mescidi Doğu-Güney Cephesi

(23)

Resim 3.9. Abdülmü’min Mescidi Tuğla Kubbesi

(24)

3.1.5. Başarabey Mescidi

Alaeddin tepesinin kuzey tarafında, Ferhuniye Mahallesindedir.

Başarabey Mescidi, 1219 yılında Emir-i Ahur Zeyneddin Başara Bey tarafından yapılmıştır . (Konyalı,1997) Günümüzde mescid fonksiyonunu devam ettirmektedir.

Selçuklu devri tek kubbeli ve dikdörtgen planlı, medhal,harim ve minare olarak üç bölümden oluşan mescit tiplerindendir. Zaman içerisinde minaresi yok olmuştur.

Mescidin beden duvarlarının aşağı kısımlarda ve medhal beden duvarlarında moloz taş, yukarı kısımlarsa ise tuğla kullanılmıştır. Kubbesi ve medhalin tek yöne eğimli çatısı kurşun kaplıdır. (Resim 3.11)

Kuzey cephede yer alan, mermer söveli düz atkı bir kapıyla mescide girilir. Kapı üstünde yüzeyleri bozulmuş iki parça çini bulunmaktadır. Üst kotta kapının doğusunda ve batısında birer adet basık kemerli aydınlatma penceresi vardır. Ayrıca doğu köşeye yakın kapatılan bir pencere izi görülür. (Resim 3.10) Doğu cephesinde harim beden duvarını ortalayan düz, taş söveli bir havalandırma penceresi ve hemen üzerinde sivri teğet kemerli bir süs penceresi vardır. (Resim 3.12) Güney cephede her iki yanda köşelere yakın düz, taş söveli birer adet pencere vardır.Batı cephesi sağırdır.

Dikdörtgen planlı mescid iki bölümden oluşmaktadır. Birinci kısım medhal bölümüdür ve bu bölümün üst örtüsü eskiden kubbeli iken zamanla yıkılmış, günümüzde ise ahşap lambri kaplama tek yöne eğimli muhdes ahşap bir çatı yapılmıştır. Harim bölümü kare planda olup beden duvarları pencere altına kadar muhdes ahşap lambri kaplı, kubbe başlangıcına kadar sıvalı ve kireç badanalıdır. Balık sırtı tuğla kubbeye geçişte tromplar kullanılmıştır. Kıble duvarında yarım daire planda bir mihrap nişi mevcuttur.

Mescid ilk yapıldığı dönemde çinilerle tezyin edilmiştir. Dışarıda da da minarenin sokak duvarını süsleyen çok kıymetli çini parçalarının bulunduğu mevcut izlerden anlaşılmaktadır. 1908 de bu çini panosu çalınmıştır. Çok tamir gördüğünden iç çinilerin çoğu bugüne gelmemiştir. (Önder, 1971) Kubbe göbeğinde ve giriş kapısının üzerindeki çiniler hariç süslemeler günümüze gelememiştir.

Minaresi ve medhal bölümü kubbe örtüleri yok olmasına rağmen mescit genel ölçüde özgünlüğünü korumuştur. Çevresi açıktır.

(25)

Mescid 1958 yılında Eski Eserleri Sevenler Derneği tarafından tamir edilmiştir. 1993 yılında Konya Vakıflar Bölge Müdürlüğünce onarılmıştır.

(26)

Resim 3.12. Başarabey Mescidi Doğu Cephesi KKTVKK’dan

(27)

3.1.6. Beyhekim Mescidi

Mescid Alaaddin tepesinin batı tarafında Beyhekim mahallesindedir. Günümüzde mescid olarak kullanılmaya devam etmektedir.

Yapı üzerinde bir kitabe bulunmamakla beraber, mescide adını veren Beyhekim’in Hz. Mevlana’nın sevdiği insanlardan biri ve onun vefatına kadar doktorluğunu yapmış olan XIII. yüzyılın ikinci yarısında yaşayan Nahçivanlı Hekim Ekmelüddin olduğu söylenmektedir.(Önge,1968)

Dikdörtgen planlı, bir harim ve bunun doğusunda ona bitişik üç odadan oluşmaktadır. Mescid beden duvarları doğu cephede altta kesme taş üst kısımlarda tuğladır, diğer cephelerde moloz taş örgüdür. Kurşun kaplı iki kademeden oluşan kubbenin eteğinde dört yönde sonradan açılmış sivri teğet kemerli havalandırma pencereleri bulunur.

Doğu cephesini ortalayan mermer bir profilin çerçevelediği, basık kemerli ahşap bir kapıyla mescide girilir. Bu kapının kuzeyinde ve güneyinde birbirinden farklı ölçülerde mermer profilli birer adet pencere bulunur. Doğudaki pencere, Hekim Ekmelüddin’in türbesine, batıdaki diğer pencere ise batı köşesindeki odaya açılır. Kuzey ve güney cepheler sağırdır. Batı cephesinde ise cepheyi ortalayan küçük bir dörtgen pencere vardır. (Resim 3.14)

Dış kapıdan dikdörtgen planlı taş döşemeli ara bir hacme girilir. Girişin tam karşısında mescidin harim kapısı bulunmaktadır. Yan duvarlarda ise, bitişik yan odaların evvelce çini süslü olduğu anlaşılan, tuğladan sivri kemerli kapıları yer almıştır. Beyhekim mescidinin ilgi çekici kısımlarından biri hiç penceresi bulunmayan muhtemelen tepedeki aydınlık fenerinden ışıklandırılan bu ara hacimdir. Bu kısmın ve yan odaların tuğla tonozları çökmüştür. Sonradan mevcut tuğla tonoz izleri korunarak betonarme bir örtüyle kapatılmıştır. Yan odalara açılan kapıların üst kısmında eski tonoza ait, yıldız planlı, çinili püsküllerin uçları kalmıştır. (Resim 3.16) Bu hacmin güneyinde, düzgün olmayan dikdörtgen planlı ve üzeri “muhtemelen eskiden

çapraz tonozla örtülü” bir oda bulunmaktadır. Batıya açılan bir pencereyle mescidle irtibatlandırılmıştır. Bu odanın tonoz özengi seviyesinde, evvelce duvarları çepeçevre dolaşan renkli malakariden bir yazı kuşağı ile süslü olduğu, halen sadece kapı üstünde kalmış yazı izlerinden anlaşılmaktadır. Uçları fisto motiflerin sınırladığı bu yazı bordürü, yine Selçuklu tezyinatında sık sık rastlanan kıvrık dal motiflerinden ibaret bir alt desenle zenginleştirilmiştir. Kuzey doğu köşede yer alan dikdörtgen odada bulunan sandukanın, mescidin banisi hekim Ekmelüddin’e ait olduğu söylenmektedir. Diğer oda gibi burasıda doğu ve batı yönünde karşılıklı açılmış iki pencereyle hem dışarıyla hem de harimle

(28)

irtibatlandırılmıştır. Plana göre türbe kuzey istikamette bir çıkıntı yapmaktadır. Bu kısmın üstü yine çapraz bir tonozla örtülmüş ve duvarlar ile sandukanın çini tezyinatla süslenmiş olması muhtemeldir.(Önge, 1968)

Mermerden çak sade bir profille çerçevelenmiş dikdörtgen küçük bir kapıyla mescidin harimine girilir. Dikdörtgen bir plan şemasında olan mescidin üstü tuğla bir kubbeyle örtülmüştür. Kubbe doğu ve batı yönünde doğrudan doğruya yan duvarlara oturmasına rağmen kuzey ve güneyde Türk üçgenlerinden oluşan bir sistemle alt yapıya bağlanmıştır. Kuzey cephede iki dikdörtgen pencereyle dolaylı, batı cephesinden açılan dikdörtgen bir pencereyle de doğrudan aydınlatılır. Kuzey doğu köşesinden ahşap döner bir merdivenle çıkınlan muhdes bir mahfil yeralmaktadır.

Kubbenin merkezinde dairevi bir şeklinde çinili bir göbek vardır. Kenarlarını palmet motiflerinden ibaret bir çerçevenin süslediği bu göbeğin ortasında, çiçekli kufi yazı ile “Allah” ve bunu çeviren beş köşeli bir yıldız şemasına göre kompoze edilmiş, Peygamberimizin ve dört halifesinin isimleri işlenmiştir. (Resim 3.16) Mescid teyziyatının ağırlık merkezini, essiz bir sanat eseri olan çinili mihrap teşkil etmektedir. (Çizim 3.4, Resim 3.14) Üstü mukarnaslı, yanlarda zar şeklinde başlık ve kaideleri olan iki sütunçenin yer aldığı poligonal bir niş ile bunları çevreleyen kademeli profilasyondan ibaret kompozisyona sahip bulunan bu mihrap, mozaik çini tekniğinde imal edilmiş levhalarla kaplanmıştır. Bazı kaynaklara göre XIX. yüzyılın sonlarında mescidde harap durumda olan bu güzel eser çalınarak gizlice Türkiye dışına çıkarılmıştır. Bugün Berlinde Stallische Museen’de teşhirdedir. Bugün mihrabın yerinde ahşap bir kopyası bulunmaktadır. (Önge, 1968)

Günümüze kadar özgünlüğünü korumayı başarabilmiştir.

Mescidin 1964 yılında mahalli derneğin yardımı ile Konya Müzesi tarafından başlanan onarımı ortaya çıkan teknik zorluklar nedeni ile mal sahibi Vakıflar Genel Müdürlüğüne bırakılmış, daha sonra 1965 ve 1989 yıllarında bu kurum tarafından onarılmıştır.

(29)
(30)
(31)
(32)

(33)
(34)

3.1.17. Bulgur Dede Tekkesi

Konyada tuzcular bölgesinde, Aziziye Camiini geçince, batıdaki sokaklar arasında ve Demirciler çarşısı da denilen yerde bir köşe başındadır.(Altun.1970-1971) Günümüzde mescid olarak kullanılmaya devam etmektedir.

Kitabesi yoktur, yapım yılı ve kim tarafından yaptırıldığına dair kesin bir belge yoktur. (Konyalı,1997)

Harim, medhal ve harimin batı duvarına bitişiğindeki türbe odasıyla üç bölümden oluşan bir plan tipindedir.

Duvarların alt kısımları düzgün gödene taşından üst kısımları ise düzgün derzli tuğla malzemeden yapılmıştır. Kubbesi kurşun kaplıdır.

Doğudan basık kemerli bir bahçe kapısıyla, medhal bölümünün kuzeyindeki zemini taş kaplı bir avluya girilir. Medhal, avlunun güneyinde hariminse kuzeyindedir. Yanlarda mescidin doğu ve batı duvarları devam ettirilerek, kuzeyde ise ikisi bu duvarların bitimine ikisi de ortaya gelecek şekilde konulan dört adet taş ayağın sınırladığı, üzeri betonarme örtü ile örtülü bir dikdörtgen planda bir hacimdir. Ortadaki iki ayağın karsısında mescid kuzey beden duvarına bitişik iki adet ayak daha bulunmaktadır. Bu ayakların taşıdığı örtü sistemi tamamen yıkılmıştır ve özgün halinin nasıl olduğuna dair herhangi bir belge bulunmamaktadır. Alt kısımları düzgün kesme taş olan bu ayaklardan dıştakilerle mevcut betonarme üst örtü arasındaki açıklık tuğla malzeme ile tamamlanmıştır. Medhalin zemini, harim ve harimin batısında ki bitişik odaya göre 2.0 mt kadar düşük kottadır. Medhalin doğu ve batı duvarına bitişik iki adet taş merdiven vardır. Bu merdivenlerden doğudaki harim kısmına, batıdaki ise harimin bitişiğindeki odaya çıkar. Bu iki mekana da tuğladan yapılmış basık kapı kemerli birer ahşap kapıyla girilir. Bu merdivenler arasında kalan düşük kottaki kısmın zemini taş kaplıdır. Kıble duvarında iki taş ayağın arasında kalan, taş bordürlerin oluşturduğu sivri teğet kemer bir profil içerisinde iki kenarında sütunçeler bulunan dikdörtgen planda mukarnaslı bir mihrabı yer alır. (Resim 3.20) Doğu cephede harimi aydınlatan iki adet

pencere bulunmaktadır. Bu pencereler dörtgen bir çerçeve içerisinde altta dörtgen ahşap bir pencerenin ve bunun hemen üzerinde tuğladan sivri teğet kemerli bir pencerenin konulmasıyla oluşturulmuştur. Pencere üzerlerinde firuze ve patlıcan moru renkte boyalarla sonradan yapılan çini görünümlü alınlıklar vardır. (Resim 3.22) Güney cephede ise doğuda ki pencerelerin

(35)

soldaki ise bitişiğindeki odaya açılır. Harime açılan pencerelerin ortasında daha üst kotta, içerde mihrabın üzerinde açılan sivri teğet kemerli ahşap bir pencere daha mevcuttur.

Harim kare plandadır. (Çizim 3.5) Tuğlayla örülmüş olan kubbeye Türk üçgenleriyle

geçiş sağlanmıştır. Tuğlar kubbede farklı biçimlerde yerleştirilerek farklı bir süsleme oluşturulmuştur. Kubbe zaman içerisinde üst kısmına yakın bir yerden yıkılmış ve daha sonra yapılan tamiratta yine tuğla malzemeyle farklı bir biçimde örülerek tamamlanmıştır. (Resim 3.24) Duvarların alt kısmı koyu yeşil altıgen çinilerle kaplı iken çoğu dökülmüştür. Eksilen kısımlar boya ile tamamlanmıştır. Kıble duvarında dikdörtgen planlı çini bir mihrabının alt kısmındaki süslemelerin az bir kısmı günümüze gelebilmiştir. (Resim 3.23) Harimin batısındaki

duvarda açılan kapıyla bitişiğindeki üzeri beşik tonoz örtülü türbe odasına girilir. (Resim 3.25) Dönem özelliklerini koruyarak günümüze gelebilmiştir.

1997-1998 yıllarında Konya Vakıflar Bölge Müdürlüğünce onarılmıştır.

(36)
(37)

Resim 3.20. Bulgur Dede Mescidi Medhal Mihrabı

(38)
(39)

Resim 3.23. Bulgur Dede Mescidi Çini Mihrap Kalıntısı Ve Türk Üçgen Geçişler

(40)
(41)

3.1.8. Cemel Ali Dede(Turut) Mescidi

Cemel Ali Dede Mescid ve Türbesi, Meramda Turut yöresindedir. Önceleri bir bağ içinde mescid, tekke, türbe, mektep ve hamamdan müteşekkil bir Mevlevi Zaviyesi idi. Günümüzde mescid ve türbe dışındakiler mevcut değildir. (Önder, 1971) Mescid olarak kullanılmaya devam etmektedir.

Mescidin hiçbir yerinde yapanı, yaptıranı, yapım yılını gösteren bir kitabesi yoktur. Cemel Ali Dedenin Hz. Mevlana’nın yakınlarından olduğu ve mescidle türbenin mimari özelliğine bakılırsa, Selçuklu devrinde XIII. yüzyılda inşa edildiği söylenebilir. (Önder,1971)

Tek bölümden oluşan mescit tiplerindendir. Batı beden duvarına bitişik üzeri beşik tonoz örtülü birde türbe kısmı varıdır.(Resim3. 28)

Mescid beden duvarları aşağı kısımlarda taş, yukarı kısımlarsa ise tuğladan yapılmıştır. Harimin üzerini örten kubbe ve türbenin üzerini örten beşik tonoz kurşun kaplıdır.

Mescidin kuzeyine muhdes metal bir camekan yapılmıştır. Camekana girildikten sonra batı köşeden kemerli ahşap bir kapıdan harime girilir. Kapının doğusunda köşeye yakın bir pencere vardır. (Resim 3.26) Kuzey cephede mescitten çok iç içe iki sivri teğet kemerli ve çini

süsleri olan türbenin kuzey cephesi öne çıkar. (Resim 3.28) Mescidin batı cephesi sağırdır. Güney cephesinde harime açılan doğu ve batı köşelere yakın birer adet havalandırma ve yukarda cepheyi ortalayan bir adet aydınlatma penceresi vardır. Bu cephe havalandırma pencereleri üst seviyesine kadar betonarme harçla sıvalıdır. Doğu cephesinde ise yukarda cepheyi ortalayan bir adet aydınlatma penceresi vardır.

Mescid kare plandadır. (Çizim 3.6) Tromp geçişli tuğla malzemeden balık sırtı örgüde

bir kubbesi vardır. Kıble duvarında muhdes ahşap bir mihrabı vardır. Günümüze kadar özgünlüğünü korumayı başarabilmiştir.

Mescid 1961 yılında Eski Eserleri Sevenler Derneği tarafından onarılmıştır.1997 yılında mescid, 2005 yılında çinileri Konya Vakıflar Bölge Müdürlüğünce onarılmıştır.

(42)
(43)

Resim 3.26. Cemel Ali Dede Mescidi Kuzey Cephesi

(44)
(45)

3.1.9. Kale-i Cerp (Erdemşah) Mescidi

Erdemşah Mescidi , Konyada, Kalecerp Mahallesinde Hacı Arap sokağın içindedir. 617 H. 1220 M. de I. Alaeddin Keykubad’ın ikinci hükümdarlık yıllarında Hacı İsmail Zade Şems-ed-din Erdemşah tarafından yaptırılmıştır. (Konyalı, 1997)

Tek bölümden oluşan mescit tiplerindendir.

Mescid beden duvarları altta moloz taş, üstte ise tuğladan yapılmıştır. Kubbe ve girişin üzerindeki ahşap saçak kurşun kaplıdır. Mescid eşik kotu zamanla yükselen yol kotu seviyesinden yaklaşık 2,00 m düşük kotta kalmıştır. (Resim 3.31)

Kuzey cephedeki sokaktan merdivenle inilen bahçeden, mescidin kuzeyinde bulunan üzeri muhdes ahşap saçaklı, zemini taş kaplı bir avluya geçilir. (Resim 3.30) Avlunun

güneyinde, mescidin kuzey beden duvarını ortalayan, tuğladan sivri teğet kemerli ahşap bir kapıyla harime girilir. Kapı kemerinin hemen üzerinde firuze renkli çini kalıntıları vardır. (Resim 3.32) Kapının sağında ve solunda birer pencere vardır. Doğu cephede üstte sivri teğet kemerli bir aydınlatma penceresi vardır. Güney cephede doğu ve batı köşeye yakın aynı ölçüde birer pencere ve üstte cepheyi ortalayan bir aydınlatma penceresi bulunur. Batı cephesinde bitişiğinde bir ev vardır.

Kare palanlı mescidin (Çizim 3.7) tromp geçişli tuğla örgü bir kubbesi vardır. Beden

duvarları kubbe başlangıcına kadar sıvalıdır. Kıble duvarında muhdes ahşap bir mihrabı vardır. “Evvelce mihrabı ve duvarları çinilerle süslü iken bugün bu çiniler tamamen kaybolmuş, ancak küçük kabartma yazılı bir çini pano Konya Çini Eserler Müzesine kaldırılmıştır.” (Önder,1971)

Günümüze kadar genel ölçüde özgünlüğünü korumayı başarabilmiştir.

2007 yılında Konya Vakıflar Bölge Müdürlüğünce geniş çapta bir restorasyon yapılmıştır. Muhdes medhal kısmı ve doğu cephesine bitişik yapılan ev yıkılmıştır. Mescidin etrafı açılarak drenajı yapılmıştır. Kubbedeki yabancı malzemeler kaldırılarak kurşun ile kaplanmıştır. Duvar yüzeyindeki çimento harçlı malzemeler temizlenmiş, derzleri yenilenmiştir.

(46)
(47)

Resim 3.29. Kale-i Cerp (Erdemşah) Mescidi Restorasyon Öncesi Kuzey Cephe 2007

(48)
(49)

3.1.10

.

Halka Begüş Mescidi

Mescit Kalenderhane mahallesinde Ankara caddesindedir. Günümüzde kullanılmamaktadır.

Kitabesi ve vakfiyesi olmayan mescidin 618 H./ 1221 M. yılında yaptırılan Konya Kalesinden önce inşa edilmiş olması öne sürülmektedir. Mescidin banisinin kulağına halka (küpe) taktığı için böyle anıldığı tahmin edilmektedir. (Konyalı,1997)

Tek bölümden oluşan mescit tiplerindendir.Zemin kat ve bodrum kat olarak iki kattan oluşan yapı aslında bir türbe olarak inşa edilmiştir. Zaman içerisinde sandukalar kaldırılarak mescit haline dönüştürülmüştür. (Konyalı,1997) (Çizim 3.8.)

Batı cephesi düzgün kesme taştan, diğer cepheler ise moloz taştan inşa edilmiştir. Mescidi bir kubbe örtmektedir. Kubbeye geçişte dar bir kasnak bulunur. Bu kasnak üzerinde doğu, batı ve kuzey yönlerde kemerli birer aydınlatma penceresi yer almaktadır.

Mescide batı cephesindeki düz atkılı, taş söveli ahşap bir kapıdan girilir. (Resim 3.33)

Mescidin kuzey cephesinde altta merdivenle inilen, yekpare taştan kemerli demir bir kapıyla mumyalık (bodrum) girişi yer almaktadır. Kapının üzerinde zemine açılan dörtgen, taş söveli ahşap bir pencere bulunur. Doğu ve güney cepheleri sağırdır.

Alt bölüm içerde moloz taşlarla üst bölüm ise tuğlayla örülmüştür. Mescid içten içe 4.80m X 4.80m ölçülerinde tek bir mekandan oluşur. Mescidin kıble yönünde dikdörtgen planda muhdes bir mihrap yer almaktadır. Tuğla malzemeden Türk üçgeni geçişli kubbesi vardır. Duvarlar içerde tuğladandır. Geçiş olarak kullanılan Türk üçgenlerinin başlangıcına kadar sıvalı ve kireç badanalıdır.

Mumyalık(alt bölüm) moloz taş tonoz örtülüdür ve içerde hiçbir sanduka bulunmamaktadır.

Yapı kubbesi kurşun kaplaması değiştirilmiştir. Ancak kubbedeki özellikle üst kısmındaki düzleşmeden kaynaklanan ve dönem özellik ve oranlarına uymayan bozukluk dikkat çekicidir. (Resim3. 33)

Yapı günümüze kadar özgünlüğünü korumayı başarabilmiştir. Son yıllarda atıl şekilde durmaktadır.

Mescid 1961 yılında Eski Eserleri Sevenler Derneği tarafından tamir edilmiştir.(Atçeken,1998) Bu tarihten sonra bir süre çocuk kitaplığı olarak kullanılmıştır. Mescid daha sonra 1997 yılında Konya Vakıflar Bölge Müdürlüğünce onarılmıştır. Bu onarımda

(50)

mescit etrafı yükselen zemin kotları nedeniyle açılarak sille taşı örgülü bir istinat duvarıyla çevrilmiştir. Beden duvarlarında eriyen taşlara yönelik herhangi bir müdahale yapılmamıştır.

(51)

Resim 3.33. Halka Begüş Mescidi Güney- Batı Cephesi

(52)
(53)

3.1.11. Hatuniye (Devlet Hatun) Mescidi

Hatuniye mahallesi Mihmandar mahallesindedir. Günümüzde mescid olarak kullanılmaya devam etmektedir.

610 H. / 1213 m. tarihli vakfiyesine göre Devlet Hatun tarafından yapılmıştır. (Önder,1971)

Hatuniye mescidi, tek kubbeli ve iki şerefeli minaresi olan bir mabet idi.. Mescidin kuzeyinde, minareyle mescid arasında birde türbe bulunuyordu. 1564 ve 1714’teki tamirlere rağmen mescid ve türbe yıkılmış, yerine 1957 yılında bugünkü kubbesiz, kagir mescid yapılmıştır. Minaresinin yarısı yıkıktır. ((Küçükdağ-Arabacı,1994)

(54)
(55)

3.1.12. Hoca Hasan Mescidi

Hoca Hasan mescidi, Konya’da Hoca Hasan mahallesindedir.

Kitabesi olmayan mescidin Konyalı Hoca Hasan tarafından, tahminen XIII. yüzyılda yaptırıldığına dair çeşitli görüşler vardır.(Önder,1971) Günümüzde mescid olarak kullanılmaya devam etmektedir. (Resim 3.39)

Selçuklu devri tek kubbeli ve dikdörtgen planlı, harim(kapalı kısım), medhal ve minare olmak üzere üç bölümden oluşan bir şemaya sahiptir. (Çizim 3.9.)

Mescidin duvarlarının alt kısmı taştan, üzerlerinde ki beden duvarları ve minaresi ise tuğla malzemeden yapılmıştır. Kubbesi ve tek yöne eğimli medhal bölümünün çatısı kurşun kaplıdır.

Kuzeyde son medhal bulunur. Minare kuzeydoğu köşesinde doğuda ve kuzeyde harimden çıkıntı yapacak şekilde yer almaktadır. Son yapılan restorasyondan sonra tek yöne eğimli, üzeri kurşun kaplı ahşap bir çatı ile kapatılmıştır. Kuzeydoğu köşesinde minarenin hemen yanında tuğladan sivri teğet kemerli ahşap kapılı harim girişi bulunur. Kapının batısında tuğla malzemenin beden duvarından dışa doğru çıkıntı yapmasıyla oluşturulan dikdörtgen bir çerçeve vardır. Bu çerçevenin batısında içinde çini kalıntılarının bulunduğu basık kemerli bir mihrap nişi bulunur. (Resim 3.40) Mihrabın batısında havalandırma penceresi

vardır. Minarenin girişi medhal bölümünün doğusundan sağlanmıştır. Doğu cephesinde güney köşeye yakın altta dörtgen bir havalandırma penceresi ve hemen onun üzerinde sivri teğet kemerli bir aydınlatma penceresi ve tam ortada üstte bir adet aydınlatma penceresi daha vardır. Güney cephede doğu ve batı köşelerine yakın birer adet aynı ölçülerde pencere ve üstte ortada bir pencere mevcuttur. Diğer cephelerde olduğu gibi batı cephesinde altta bir havalandırma ve aydınlatma daha üst kotta ise bir adet aydınlatma penceresi bulunur. Alt pencerenin güneyinde iki küçük dörtgen pencere vardır.

Kuzeydoğu köşesinde 2. gövdeden itibaren yıkılmış olan minaresi Hoca Hasan Mescidinin en önemli kısımlarındandır. Kaide kısmında devşirme malzemeler kullanılmıştır. Birinci şerefeye kadar olan kısım köşeli dilimli ikinci gövdesi yivlidir. İkinci gövdeye ait bu kalıntılar ise ikinci bir şerefenin olduğuna işaret etmektedir. Birinci şerefenin mukarnasları özgün halleriyle günümüze kadar gelebilmişlerdir. (Başar,1986)

Kare planlı harimin üzeri tromplarla desteklenen bir kubbeyle örtülmüştür. Güneydeki kıble duvarında, kavsarasında mukarnas süslemelerin yer aldığı bir mihrap mevcuttur. Harimin duvarları ve kubbesi sıvalı ve üzeri kireç badanalıdır.

(56)

Günümüze kadar genel ölçüde özgünlüğünü korumayı başarabilmiştir. Medhalin eskiden kubbeli olan üst örtüsü yıkılmış yerine muhdes bir çatı yapılmıştır.(Konyalı,1997) Mescid için gerek taşıyıcı duvarlarda gerekse kubbede ciddi anlamda bir bozulma, çatlak, hareketlenme yoktur. Zamanla çeşitli dış etkenlerden kaynaklanan malzemelerdeki bozulmalar olmuştur.

Mescid Osmanlılar zamanında 1185H./ 1771 yılında onarım görmüştür (Atçeken,1994). 1991 yılında Konya Vakıflar Bölge Müdürlüğünce restore edilmiştir.En son onarımı ise 2007 ‘de görmüştür. Bugüne kadar yapıda yapılan restorasyonlarda yükselen zemin kotu düşürülerek çevre düzenlemesi yapılmış, cephede ve minarede çürüyen tuğlalar değişmiş, derz yenilemeleri yapılmıştır. (Resim 3.44) Mescid içerisinde ise özelliğini kaybetmiş ahşap elemanların yenilenmiş (kapı, pencere),bozulan yerlerde sıva raspası ve bağdadi sıva yapılmış, mihraptaki ve duvarlardaki muhdes çini görünümlü boyaların temizlenmesi gibi uygulamalar yapılmıştır.(Resim 3.42-43)

(57)
(58)
(59)

Çizim 3.12. Hoca Hasan Mescidi Rölöve Kuzey Cephe S.A.Biçer’den

(60)
(61)
(62)
(63)
(64)
(65)

3.1.13. İç Karaarslan Mescidi

Mescit Konyada ki İç Karaarslan mahallesindedir. Günümüzde mescid olarak kullanılmaya devam edilmektedir.

1219 ile 1236 yılları arasında Ziyaeddin Kara Arslan tarafından yaptırılmıştır. (Konyalı,1997)

Tek bölümden oluşan mescit tiplerindendir. (Çizim 3.17)

Mescidin güney ve batı cephesinin beden duvarları aşağı kısımları kesme taş, kuzey ve doğu cephelerde moloz taş, yukarı kısımları ise tuğla malzemeden yapılmıştır. Kubbe kurşun kaplıdır. Yükselen zemin kotu nedeni ile tabi zeminden yaklaşık 1 m. düşük kottadır.(Resim 3.46.)

Batı cephesinin kuzey köşesinden basamakla inildikten sonra, üzerinde muhdes kurşun kaplı ahşap bir saçak bulunan bir kapıyla mescide girilir. Girişin güney köşesinde pencere alınlığında çini kalıntıları bulunan sivri teğet kemerli alçı bir pencere vardır. Aynı pencere daha üst kotta harim beden duvarını ortalayacak şekilde tekrarlanmıştır. Kuzey ve doğu cephelerinde üstte cepheyi ortalayan birer adet penceresi vardır. Güney cephede doğu ve batı köşelerde, birbirinden farklı ölçülerde, dörtgen birer ahşap pencere ve hemen onun üzerinde sivri teğet kemerli alçı pencere vardır. Üst kotta cepheyi ortalayan bir aydınlatma penceresi vardır.

Kubbeye geçiş tromplarla sağlanmıştır. Kıble duvarında dörtgen planlı, alçıdan üzerinde altıgen çiniler bulunan mukarnaslı bir mihrabı vardır. Plana göre batı cephesi beden duvarı güney yönünde harimden sonra bir miktar daha devam eder. Konyalıya göre mescidin bitişiğinde bugün yıkılmış olan bir zaviye vardır

Günümüze kadar özgünlüğünü korumayı başarabilmiştir. Mescid etrafı açılarak drenajı yapılmıştır.

1991’de Konya Vakıflar Bölge Müdürlüğünce restore edilmiştir. 2006 yılında ise çini mihrabın onarımı yapılmıştır.

(66)
(67)

Resim 3.45. İç Karaarslan Mescidi

(68)
(69)

3.1.14. Karatayi Mescidi

Mescit Konya’nın batısında Hoca Fakıh yönündedir. Mescid günümüzde kullanılmamaktadır.

Mescidin kitabesi yoktur o yüzden yapan, yaptıran ve yapım yılı hakkında kesin bir bilgi yoktur. Tahminen Celaleddin Karatayı tarafından 1204-1254 yılları arasında Selçuklu veziri yaptırılmıştır. (Konyalı,1997)

Dörtgen planlı, medhal ve harim olmak üzere iki bölümden oluşan mescit tipindedir. Medhal alt kısımları kesme taştan üst kısımları tuğladan diğer cepheler ise moloz taş tan yapılmıştır. Tuğla malzemeden balıksırtı örgüde (Resim 3.49) kurşun kaplama bir kubbesi vardır. Mescid eşik kotu zamanla yükselen zemin kotu sevyesinden yaklaşık 1.50m düşük kotta kalmıştır.

Kuzey cephesinden, cepheyi ortalayan profilli mermerden dörtgen bir çerçevenin şekillendirdiği kapıdan medhal bölümünegirilir. Kapının sağında ve solunda aynı ölçülerde sivri teğet kemerli pencere boşlukları varıdır. Eskiden iki küçük kubbenin örttüğü medhal dörtgen plandadır. Bu kubbeler 1919 yılında yıkılmıştır. (Konyalı,1997) Sonradan medhal üst örtüsü çapraz tonoz olarak betonarme malzemeden yeniden yapılmıştır. Medhalin güney yönünde harim duvarını ortalayan, profilli taştan dörtgen bir çerçevenin şekillendirdiği ahşap bir kapıyla mescide girilir. Harim kapısının üstünde tuğladan yapılmış dörtgen bir çerçeve içerisinde sivri teğet kemerli kapatılmış bir pencere izi vardır. Doğu ve batı cephelerde üstte cepheyi ortalayan sivri teğet kemerli birer adet alçı pencere vardır. Güney cephede doğu ve batı köşelere yakın aynı ölçülerde birer adet, altta taş söveli geçme demir parmaklıklı dörtgen ahşap bir pencere ve hemen onun üzerinde tuğladan dörtgen bir çerçeve içerisinde sivri teğet kemerli alçı bir pencere bulunur.

Harim kısmı kare plandadır. Tür üçgeni geçişli tuğla bir kubbesi vardır. Kıble duvarında dörtgen planda bir mihrabı varıdır. Duvarlar Türk üçgeni geçişlere kadar sıvalıdır.

Mescidin içi çinilerle kaplı iken bugün tamamen dökülmüş ve ancak yerleri kalmıştır. Kubbenin kandil yerini siyah ve yeşil çiniler süslüyordu. (Konyalı,1997)

Günümüze kadar özgünlüğünü korumayı başarabilmiştir. Mescidin etrafı açılarak drenajı yapılmıştır.

(70)
(71)

Resim 3.49. Karatayi Mescidi Kuzey Cephesi KKTVKK’ DAN 1989

(72)

Resim 3.51.Karatayi Mescidi Kuzey Doğu Cephesi KKTVKK’ DAN 1990

(73)
(74)

3.1.15. Sakahane Mescidi

Mescit Alaaddin tepesinin kuzeyinde ve bugün ki adliyenin yanında yer almaktadır. Kitabesi olmayan mescidin hangi döneme ait olduğuna dair farklı görüşler vardır. Öndere göre mescid XIV. Yüzylın başlarında yapılmıştır. (Önder,1971) Konyalı bunu kabul etmez Karamanoğlu döneminde Davut Ağa diye bilinen bir kişi tarafından yaptırıldığını ileri sürer. (Önder,1971) Küçükdağ ise mescidin I. Alaeddin Keykubad dönemine ait olduğunu ileri sürer. (Küçükdağ, 1989) 1966 yılından önce bir dönem cilt evi olarak kullanılmıştır. Günümüzde mescid olarak kullanılmaya devam etmektedir.

Tek bölümden oluşan mescit tiplerindendir. (Çizim 3.19)

Mescid beden duvarları güney cephede alt kısımlar kırmızı renkte kesme taştan, üstte ise tuğladan, diğer cephelerde moloz taştan yapılmıştır. Kubbesi kurşun kaplıdır.

Mescide batı cephesinin kuzey köşesinden girilir. (Resim 3.54) Güney cephesinde doğu

ve batı köşeye yakın ve aynı ölçülerde demir parmaklıklı dörtgen iki ahşap havalandırma penceresi vardır. Ayrıca bu pencerelerin üstünde harimi aydınlatan birer mazgal penceresi daha vardır. Doğu cephesinde sağlı sollu birer adet mazgal penceresi vardır. Kuzey cephede sağ köşeye yakın demir parmaklıklı dörtgen bir ahşap havalandırma penceresi vardır.

Kare planlı mescidin (Çizim 3.19) beden duvarları pencere seviyesine kadar muhdes ahşap lambri kaplı, kubbe başlangıcına kadar sıvalı ve kireç badanalıdır. Türk üçgeni geçişli tuğla bir kubbesi vardır. Mihrabı alçıdan ve mukarnaslıdır.

Günümüze kadar özgünlüğünü korumayı başarabilmiştir. Mescidin etrafı açılarak drenajı yapılmıştır.

1960 yılında müze müdürlüğünce, 1987’de Konya Vakıflar Bölge Müdürlüğünce restore edilmiştir, bu onarımda mescidin alçı mihrabı onarılmıştır ve etrafı açılarak drenaj yapılmıştır. 1998 yılında kubbesi kurşun kaplanmıştır. Ve en son 2007’de Konya Vakıflar Bölge Müdürlüğünce onarılmıştır.

(75)
(76)
(77)
(78)

3.1.16. Sırçalı Mescid

Mescit bugün sırçalı adıyla tanınan eski adıyla Bordabaşı mahallesindedir. 2007 yılında geniş çapta bir restorasyon geçiren mescid ibadete açıktır.

Kim tarafından ve ne zaman yaptırıldığı tam olarak bilinmemektedir, mimari tarzından eserin XIII. yüz yılın sonlarında yapıldığı anlaşılmaktadır (Önder, 1971).

Selçuklu devri tek kubbeli ve dikdörtgen planlı, harim(kapalı kısım), medhal ve minare olmak üzere üç bölümden oluşan bir şemaya sahiptir. (Çizim 3.20.)

Medhal ve minarenin alt kısımları kesme taştan, yukarı kısımları tuğladan yapılmıştır. Kuzey, güney ve batı cepheleri moloz taştan yapılmıştır. Tüm cephelerin duvarlarının ve minare kaidesinin üst kısmını iki sıra halinde tuğladan yapılmış kirpi saçak dolanır.

Duvarla çevrilmiş bahçesine basamakla inildikten sonra doğu yönünden profilli mermerden dörtgen bir çerçevenin şekillendirdiği ahşap kapıdan mescidin hariminin doğusundaki medhale girilir. Üç tarafı kapalı ve doğu cephesinde üç adet sivri teğet kemer olan revak şeklindeki medhalin üzerini tuğladan üç adet sivri tonoz örter. Kemerlerin ön ve iç yüzlerinde çiniler vardır. “2007 yılında yapılan çini restorasyonu sırasında kemer içlerinde dolaşan geometrik bezemelerin çok az bir kısmı kalmış olmasına rağmen mevcut bezemeler hazırlanan zemin üzerine su bazlı asit içermeyen boyalar ile orijinal görünümüne ve tekniğine bağlı kalınarak devam ettirilmiştir. Kemerlerin ön cephesinde ise kapının sağından besmele ile başlayarak devam eden bir yazı bulunmaktadır. Selçuklu sülüsü ile yazılmış olan yazının zemininde turkuvaz renkli bitkisel bezemeler dolaşmaktadır. Bu yazı kuşağının sonundan anlaşıldığı kadarı ile Bakara Suresinin 256. ayetidir. Aynı dönem eserlerinde Bakara Suresinin 255. ayetinin (Ayet-el Kürsi) sıkça kullanılmış olması ve bir sonraki ayetin devamı niteliğinde olması sebebi ile kuşağın başlangıcındaki besmeleden sonra 255. ayetin olduğu düşünülebilir. Bu yazı kuşağı da Selçuklu sülüsü olarak mevcutta bulunan orijinal yazılar ile uyum içinde ve restorasyon olduğu anlaşılacak şekilde su bazlı asit içermeyen boyalar ile devam ettirilmiştir.”( Küçük C.,Konservatör) (Resim 3.60.) Medhalin kuzey ve güney tarafı sağırdır. Batı cephesinde en sağda taş söveli dörtgen harim kapısı bulunur. Üzerinde, alınlığında çini mozaikler olan sivri teğet kemerli alçıdan geometrik desenli bir aydınlatma penceresi vardır. (Resim 3.60.) Kapının solunda, üzerlerinde bu aydınlatma penceresinin sağdakinde iki adet soldakinde de bir adet tekrarlandığı dörtgen birer pencere vardır. Mescidin kuzey, güney ve

(79)

vardır. Kuzeydoğu köşesinde bulunan tek şerefeli tuğla gövdeli minare, medhali kuzeyden kapatan bir çıkıntı halindedir. (Resim 3.62.)

Kare planlı mescidin zemini ahşap döşemeyle kaplıdır. Duvarları içten altta yaklaşık 60 cm kadar ahşap lambri kaplı, kubbeye geçiş kısmına kadar kireç sıvalı ve badanalıdır. Kıble duvarında dörtgen planda, sağında ve solunda çini mozaik kaplı sekiler bulunan, Selçuklu sülüsü yazıların oluşturduğu dörtgen bir çerçeve içerisinde kavsarası mukarnas geçişli çini mozaik kaplı alçı bir mihrap bulunmaktadır. Harimin kuzey duvarı boyunca devam, eden üç sıra mukarnasın duvardan çıkıntı yaparak oluşturduğu bir raf vardır(Resim 3.66.). Harimin üzerini Türk Üçgenleriyle geçilen tuğla bir kubbe örter. “Kubbe göbeğinde bulunan süsleme ve taşıyıcı harcı tamamen yok olmuştur. Selçuklu Araştırmaları Merkezinden elde ettiğimiz eski bir fotoğrafta bu alanın eskiden çinili olduğunu görülmektedir. Fotoğraftan elde edilen veriler doğrultusunda göbekte bulunan çininin deseni çıkartılmıştır. Bu doğrultuda kubbe göbeğinin polyfılla dolgu yapıldıktan sonra su bazlı asit içermeyen boyalar ile orijinal görünümüne uygun olarak renklendirilmiştir”( Küçük C.,Konservatör). (Resim 3.65.)

Günümüze kadar büyük bir bölümü özgünlüğünü korumayı başarabilmiştir. Mescidin etrafı açılarak drenajı yapılmıştır.

1275 H. 1858 M. yılında Müderris Sarı Hafız Süleyman tarafından onarılmıştır(Önder, 1971). 1960 ve 2007 yılında Vakıflar Bölge Müdürlüğünce restore edilmiştir.

(80)
(81)
(82)
(83)

Çizim 3.22. Sırçalı Mescid Çini pencere Alınlığı Görünüşü C.Küçük’den

(84)
(85)

Resim 3.61 .Sırçalı Mescid Güney Ve Doğu Cephe

(86)
(87)

Resim 3.65. Sırçalı Mescid Kubbe Göbeği

(88)

3.1.17. Şekerfüruş Mescidi

Mescit Konyada kendi adıyla anılan Şekerfuruş mahallesinde, Cumhuriyet İlkokulu ile eski Muhacir Pazarı arasındadır.

Sultan I. Alaaddin Keykubad devrinde 1220 yılında Şekerfüruş şöhretli Şabanoğlu Hasan tarafından yapılmıştır.(Soyman,Tongur,1994)

Tek bölümden oluşan mescidlerindendir. (Çizim 24)

Mescidin duvarlarının alt bölümü kesme taştan, üst bölümü tuğladan yapılmıştır. Kubbesi kurşun kaplıdır.

Mescide batı cephesi beden duvarında, önünde muhdes metal bir camekan bulunan, güneyinde bir pencerenin yer aldığı basık kemerli bir kapıdan girilir..

Mescidin asıl girişi 1990’da Konya Vakıflar Bölge Müdürlüğünce yapılan restorasyon sırasında mescidin kuzey cephesine bitişik evlerin yıkılmasıyla ortaya çıkan sivri teğet kemerli üzerinde yer yer bozulmaların bulunduğu Selçuklu sülüsü çini yazıların yer aldığı kapıdandır. Kapının sağında ve solunda birer pencere üzerinde bir mazgal pencere bulunmaktadır. Güney ve doğu cepheler sağırdır.

Mihrabı, duvarları ve batıdaki basık kemerli kapısının yan söveleri muhtemelen eskiden mozaik çinilerle süslü iken günümüze çinilerden hiçbiri ulaşmamıştır. Bugün mermerden muhdes bir mihrabı bulunmaktadır.

(89)

Mescid 1087 (1676) yılında musahib-i şehriyarı Mustafa paşa tarafından onarılmıştır. (5 Mart 1914 tarihli Babalık gazetesinden) Mescid 1961 yılında Eski Eserleri Sevenler Derneği, 1990 yılında Konya Vakıflar Bölge Müdürlüğünce restore edilmiştir.

Eser günümüzde iyi durumdadır ve yapı etrafı açıktır, çevre düzenlemesi yapılmıştır.

(90)
(91)
(92)

3.1.18.Tahir İle Zühre

Mescid Beyhekim mahallesinde kapı çeşmesinin güney doğusundaki çukur meydanda bulunmaktadır.

Mescidin kitabesi yoktur. Selçuklu vezirlerinden Sahip Ata tarafından yaptırılmıştır. (Konyalı,1997)

Harim, medhal ve türbe odası olarak üç bölümden oluşan plan tipindedir. (Çizim 3.25.)

Kuzey, güney ve batı yönünde ki duvarlarının alt kısımlar moloz taş üst kısımlar tuğladır. Doğu cephesinde alt kısımlar kesme taş üst kısımlar tuğladır. Kubbesi kurşun kaplıdır.

Doğu cephenin kuzey köşesinden, sövelerinde çini süslemeler bulunan kemerli ahşap bir kapıdan medhale girilir.( Resim 3.75) Kapının üzerinde sivri teğet kemerli bir pencere vardır. Cephenin güneyinde türbeye açılan bir kapı ve üzerinde çini alınlıklı sivri teğet kemerli bir pencere bulunur. Kuzey cephede harime açılan bir pencere ve onun üzerinde iki adet sivri teğet kemerli alçı pencere vardır. Batı cephesinde üste harime açılan alçı bir pencere vardır. Güney cephesi sağırdır.

Medhalin üzerini tuğladan beşik bir tonoz örter. Batısından kemerli bir kapıyla harime girilir. Kemerli bir kapıyla güneyinde bulunan türbe odasına geçilen ikinci bir giriş vardır. Bu odanın üzerini Türk Üçgeni geçişli tuğla bir kubbe örter. Bu türbede Tahir ve Zühre adında iki yatır vardır. Harimin kıble duvarında yarısından aşağısı yok olmuş, üzeri çini mozaik süslemeli alçı bir mihrap vardır. (Resim 3.74.) Harimin üzerini Türk Üçgeni geçişli balıksırtı

örgülü tuğla bir kubbe örter.

Günümüze kadar özgünlüğünü korumayı başarabilmiştir. Mescidin etrafı açıktır. Mescid 1958 yılında tamir edilmiştir (Konyalı, 1997). 1991 ve 2006 yılında Konya Vakıflar Bölge Müdürlüğünce onarılmıştır.

(93)
(94)

Resim 3.71. Tahir ile Zühre Mescidi Güney Doğu Cephesi

(95)

Resim 3.73. Tahir ile Zühre Mescidi Kuzey Cephesi

(96)
(97)

3.1.17. Terceman Mescidi

Mescid kendi adını verdiği Tercüman mahallesindedir.

Kitabesi ve vakfiyesi olmadığından kim tarafından ne zaman yaptırıldığı bilinmemektedir.” Selçuklu Sultanı Alaeddin Keykubad’ın emirlerinden Zahirüddin Mansur Terceman tarafından yaptırıldığı sanılmaktadır.” (Önder, 1971) Günümüzde fonksiyonunu devam ettirmektedir.

Tek bölümden oluşan mescid tiplerindendir. (Çizim 3.26.)

Mescidin beden duvarlarında aşağı kısımlarda taş, yukarı kısımlarsa ise tuğla kullanılmıştır. Kubbesi kurşun kaplıdır.

Mescide doğu cephesinin kuzey köşesinden basık kemerli ahşap bir kapıyla girilir. Kapının üzerinde muhdes kurşun kaplı ahşap bir saçak vardır. Güney köşeye yakın dörtgen bir çerçeve içerisinde sivri teğet kemerli ahşap bir havalandırma penceresi ve üstte cepheyi ortalayan sivri teğet kemerli ahşap bir aydınlatma penceresi vardır. Güney cephede sağ ve sol köşeye yakın aynı ölçülerde sivri teğet kemerli bir havalandırma penceresi ve daha üst kotta cepheyi ortalayan bir aydınlatma penceresi vardır. Batı cephesinde üst kotta sivri teğet kemerli bir havalandırma penceresi bulunur. Kuzey cephesi sağırdır.

Kıble duvarında yarım daire planda bir mihrap nişi mevcuttur. Kubbeye geçişte tromplar kullanılmıştır.

Özgünlüğünü korumayı başarabilmiştir. Çevresi açıktır.

(98)
(99)

Resim 3.76. Tercüman Mescidi Güney Doğu Cephesi

(100)
(101)

3.1.20. Zenburi Mescidi

Zenburi mescidi, Şems Camii’nin doğusunda, 19 Mayıs İlkokulunun karşısındaki sokağın içindedir.

Mescidi kimin, ne zaman yaptırdığı bilinmemektedir. İnşa malzemesi mimari özelliklerinden Selçuklu devri eseri olduğu tahmin edilmektedir.(Konyalı,1997) Günümüzde mescid olarak kullanılmaya devam etmektedir.

Kare planlı, harim, minare ve medhal bölümünden oluşan bir mesciddir. (Çizim 3.27.) “Mescidin kuzeyindeki tonozlu medhal bölümü yıkılmıştır” (Önder, 1971) Bu bölümün yerine sonradan ahşap camekandan bir medhal bölümü yapılmıştır.

Mescid ve minaresi tamamen tuğladan yapılmıştır. Kubbesi kurşun kaplıdır. Yükselen zemin kotu nedeni ile tabi zeminden yaklaşık 1,20 m düşük kottadır.

Doğu cephesinden girilen camekanın güneyinden, mescidin kuzey beden duvarının ortasından dörtgen ahşap bir kapıyla harime girilir. Kapının doğusunda ve batısında aynı ölçülerde birer adet ahşap pencere bulunur. Pencereler altta dörtgen bir pencere ve hemen onun üzerinde sivri teğet kemerli bir pencere vardır. Camekanın batı yönünden minareye girilir. Doğu, batı ve güney cephelerde üstte cepheyi ortalayan sivri teğet kemerli birer aydınlatma penceresi vardır.

Mescidin mukarnaslı tromp geçişli, tuğla malzemeden balık sırtı örgüde bir kubbesi vardır. Harimin kuzey batı köşesinde bulunan minarenin alt kısmı sekizgendir ve yüzlerinin sonunu mavi çinili bir kuşaktan sonra gövde yuvarlaklaşır. Çinilerin çoğu dökülmüş olup, minaresi şerefeden itibaren yıkılmıştır. (Resim 3.79,80)

Günümüze kadar özgünlüğünü korumayı başarabilmiştir. Mescidin etrafı açılarak drenajı yapılmıştır.

(102)

Şekil

Şekil 4.1. Yapının Genel Yerleşim Durumu
Şekil 4.3. Aksinne Mescidi Rölöve Mihraptan Geçen Kesit
Şekil 4.6. Aksinne Mescidi Rölöve Güney Cephe
Şekil 4.7. Aksinne Mescidi Rölöve Batı Cephe
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

Ergene Nehri ve onu besleyen kolları büyük bir akarsu özelliğinde olduğu için; bu çalışma karşımıza çıkabilecek Bacillariopyhta üyesi taksonların genel olarak

convert it to a Maximization type ……… providedit is of Minimization type, then by using the result Min Z= -Max(-Z). inequality constraints to equality by addition of

Tez konusu olan Korkmaz evi ise beldedeki diğer yapılara göre daha büyük oluşu ve Karahüyük evlerinin özellklerini yansıtması bakımından tez konusu olarak

Çalışmamız Akşehir’deki Selçuklu dönemi mescitlerinden 4 tanesi üzerinde yoğunlaşmıştır. Bu dört mescidin mevcut durumu tespit edilmiş, resimlerle ve çizimlerle

Çeyrek asır önceye kadar bütün dünya İstanbulu Konstantinopl di­ ye tanıyordu; bu isim kaldırılınca «İstanbul» diye yazılan mektuplaı senelerce postalarda

Belirli bölgelerde yapılan ka- lem işi araştırma raspaları sonucu özgün kalem işine rast- lanmış ve Bilim Kurulu kararı ile mevcut kalem işinden bir kısım bırakılmak

İlk olarak bu devirde motorun 50 Nm yükü için Şekil 3.74 TEM’in çalışma sınır şartlarını, Şekil 3.75 TEM’de oluşan sıcaklık dağılımını ve Şekil 3.76 ise bu

Rölöve , bir yapının, kent dokusunun, arkeolojik kalıntının veya algılanabilen görsel çevrenin yakından incelenmesi, belgelenmesi, mimarlık tarihi açısından