• Sonuç bulunamadı

İftira suçu

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İftira suçu"

Copied!
136
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

KAMU HUKUKU ANABİLİM DALI

KAMU HUKUKU BİLİM DALI

İFTİRA SUÇU

Yasin AYDIN

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Danışman

Dr. Öğr. Üy. Mehmet Onursal CİN

(2)
(3)
(4)

ÖNSÖZ/TEŞEKKÜR

İftira Suçu isimli bu çalışma Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Hukuku Anabilim Dalında yüksek lisans tezi olarak hazırlanmıştır.

Tezimizin hazırlanma sürecinde yol gösteren ve zamanını ayıran değerli hocam Sayın Dr. Öğr. Üy. Mehmet Onursal Cin hocama, desteğini bir an olsun esirgemeyen ve her daim yanımda olan eşim Rümeysa’ya teşekkür ederim.

(5)

Öğre

n

cin

in

Adı Soyadı YASİN AYDIN Numarası 164234002002 Ana Bilim /

Bilim Dalı KAMU HUKUKU/KAMU HUKUKU

Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora

Tez Danışmanı DR. ÖĞR. ÜY. MEHMET ONURSAL CİN

Tezin Adı İFTİRA SUÇU

ÖZET

Bu çalışmada 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 267 vd. maddelerindeki iftira suçu incelenmektedir. İftira suçunun tarihsel gelişimi, mülga 765 sayılı ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu dönemindeki uygulamalara ve suç kapsamına değinilecektir. Araştırmamızda genel olarak Yargıtay içtihatlarına, iftira suçuna dair yazılmış kitap ve bilimsel makaleler incelenecektir. İlgili kitap ve makaleler belgesel kaynak olarak kullanılacaktır. Uygulamada ve doktrinde iftira suçu ile suç üstlenme, suç uydurma, yalan tanıklık ve hakaret suçları birbirine karıştırılabilmektedir. Gerçekte iftira suçu olarak değerlendirilmesi gereken isnatlar ile ilgili hatalar yapılarak bu belirtilen suçlarda açılan davalarda mahkemeler kararlar vermektedir. Çalışmamız ile bu suçlara ilişkin çizilen sınırlar belirginleştirilmeye çalışılacaktır. Günlük hayatta iftira fiilinin çokça gerçekleşmesine rağmen bunlardan çok azının ceza soruşturması ve kovuşturması sebebiyet verme nedenleri ortaya koyulmaya çalışılacaktır. Bu husustaki çözüm önerilerine değinilecektir. Adaletin tam anlamıyla tesisine bir nebze de olsa yardımcı olunmaya çalışılacaktır.

Anahtar Kelimeler: İftira Suçu, İftira, Türk Ceza Kanunu, Yargıtay İçtihatları, Suç Üstlenme Suçu, Suç uydurma Suçu, Yalan Tanıklık, Hakaret Suçu.

(6)

Öğre

n

cin

in

Adı Soyadı YASİN AYDIN Numarası 164234002002 Ana Bilim /

Bilim Dalı KAMU HUKUKU/KAMU HUKUKU

Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora

Tez Danışmanı DR. ÖĞR. ÜY. MEHMET ONURSAL CİN

Tezin İngilizce

Adı CRİME OF ASPERSİON

SUMMARY

In this study, the crime of aspersion regulated by the Article 267 (and the rest) of the Turkish Penal Code (TPC) Law no. 5237 is examined. Historical development of the crime of aspersion, implementations during TPC number 5237 and the former TPC number 765, and the scope of the crime are covered briefly. In the study, Supreme Court practices, scientific articles and books about the crime of aspertion are generally analyzed. These books and the articles are used as resources. In doctrine and in practice, the crime of aspersion is often confused with the crimes such as taking the blame, malicious prosecution, perjury or insult. Complaints which -in fact- are supposed to be interpreted as the crime of aspersion are mistakenly interpreted and the courts give judgments in the trials proceeded on the crimes mentioned above. With this study, the boundaries of these crimes are tried to be made explicit. The reasons for the crime of aspersion, despite the fact that it is committed very often in the daily life, to lead to very few number of investigation or prosecution are tried to be revealed. Possible solutions concerning this matter are proposed. Establisment of justice is, to some extend, tried to be contributed to.

Keywords: Crime of Aspersion, Aspersion, Turkish Penal Code, TPC, Supreme Court

(7)

İÇİNDEKİLER

BİLİMSEL ETİK SAYFASI ... Hata! Yer işareti tanımlanmamış. YÜKSEK LİSANS TEZİ KABUL FORMU ... Hata! Yer işareti tanımlanmamış.

ÖNSÖZ/TEŞEKKÜR ... iv ÖZET ... v SUMMARY ... vi İÇİNDEKİLER ... vii KISALTMALAR ... xi GİRİŞ ... 1

BİRİNCİ BÖLÜM - İFTİRA SUÇU ve UNSURLARI ... 2

I. TANIM ve GENEL AÇIKLAMALAR ... 2

II. İFTİRA SUÇUNUN ÖZELLİKLERİ ... 3

III. İFTİRA SUÇUNUN TARİHSEL GELİŞİMİ ... 4

A. İSLAM HUKUKUNDA ... 4

B. BATI HUKUK SİSTEMLERİNDE ... 4

IV. İFTİRA SUÇUNUN HUKUKİ KONUSU ... 5

V. İFTİRA SUÇUNUN UNSURLARI ... 7

A. MADDİ UNSURLARI ... 7

1. Fail ... 7

a. Akıl Hastaları ve Küçükler ... 8

b. Kamu Görevlileri ... 8

2. Mağdur ... 9

a. Tüzel Kişiler ... 11

b. Ölüler ... 11

c. Hâkimler ve Cumhuriyet Savcıları ... 12

3. Fiil ... 13

a. Şekli İftira ... 14

a.a.İhbar ... 14

a.b.Şikâyet ... 15

a.c.Basın ve Yayın Yolu ... 16

(8)

a.e.Hukuka Aykırı Fiil İsnadı ... 20

a.f.İsnadın Objektif Olarak Gerçeğe Aykırı Olması ... 24

a.g. İftira Suçunda Hareketin Niteliği ... 28

b. Maddi İftira ... 28

c. Başkasına Ait Kimlik veya Kimlik Bilgilerinin Kullanılması ... 31

d. Suçun Tamamlanması ... 33

B. MANEVİ UNSURLARI ... 35

VI. HUKUKA AYKIRILIK UNSURU ... 39

A. GENEL OLARAK ... 39

B. HUKUKA UYGUNLUK NEDENLERİ ... 40

1.Kanun Hükmünü ve Yetkili Merci Emrini Yerine Getirme ... 40

2.Meşru Savunma ve Zorunluluk Hali ... 41

3.İlgilinin Rızası ... 42

4.Hakkın Kullanılması ... 43

a.İhbar ve Şikâyet Hakkı ... 44

b.Basının Haber Verme Hakkı ... 47

c.İddia ve Savunma Dokunulmazlığı ... 51

İKİNCİ BÖLÜM - KUSURLULUK, SUÇA ETKİ EDEN NEDENLER ve ÖZEL GÖRÜNÜŞ ŞEKİLLERİ ... 59

I. KUSURLULUK ... 59

A. GENEL OLARAK ... 59

B. KUSURLULUĞU ETKİLEYEN (KALDIRAN VEYA AZALTAN) HALLER ... 61

1.Yaş Küçüklüğü ... 61

2.Sağır ve Dilsizlik ... 63

3.Akıl Hastalığı ... 64

4.Geçici Neden ya da Alkol ve Uyuşturucu Madde Etkisinde Olma ... 65

5.Cebir veya Tehdit Dolayısıyla Kişinin İrade Yeteneğinin Etkilenmesi ... 66

6.Haksız Tahrik ... 68

7.Kusurluluğu Etkileyen Hata Halleri ... 69

II. İFTİRA SUÇUNA ETKİ EDEN NEDENLER ... 70

(9)

1. İftiranın Maddi Eser ve Delil Uydurularak Gerçekleştirilmesi (Maddi

İftira) ... 70

2. Tutuklanma veya Gözaltına Alınma ... 70

3. Tutuklanma veya Gözaltına Alınma Dışında Başka Koruma Tedbirine Başvurulması ... 72

4. Hürriyeti Bağlayıcı Cezaya Hükmedilmesi ... 74

5. Mahkûm Olunan Hapis Cezasının İnfazına Başlanması ... 77

6. Hapis Cezası Dışında Adli veya İdari Yaptırım Uygulanması ... 78

B.ETKİN PİŞMANLIK ... 82

1. Adli ve İdari Soruşturma Başlamadan İftiradan Dönme ... 87

2. Kovuşturma Başlamadan İftiradan Dönme ... 89

3. Hüküm Verilmeden Önce veya Mahkûmiyetten Sonra veya İnfaz Başladıktan Sonra İftiradan Dönme ... 90

4.İdari Yaptırım İsnadı ... 92

5.Basın ve Yayın Yolu ile İşlenen İftirada Etkin Pişmanlık ... 93

III. İFTİRA SUÇUNUN ÖZEL GÖRÜNÜŞ ŞEKİLLERİ ... 96

A.TEŞEBBÜS ... 96

B.İŞTİRAK ... 99

C.İÇTİMA ... 100

1. Birleşik Suç ... 101

2. Zincirleme Suç ... 101

a. Tek Bir İhbar ya da Şikâyet Beyanı ile Masum Bir Şahsa Birden Fazla Suç İsnat Edilmesi Durumu ... 103

b. Masum Şahıs Hakkında ve Aynı Fiilden Ötürü Çeşitli Makamlar Nezdinde Birden Fazla Suç İsnadında Bulunulması Durumu ... 104

c. Masum Şahıs Hakkında ve Çeşitli Suç İsnatlarının Farklı Makamlar Nezdinde Gerçekleştirilmesi Durumu ... 104

d. Masum Şahıs Hakkında Gerçekleştirilen Asılsız İhbarın Aynı Makam Nezdinde Tekrar Edilmesi Durumu ... 105

3. Aynı Neviden Fikri İçtima ... 105

4. Farklı Neviden Fikri İçtima ... 106

(10)

b. Hakaret Suçu ile Birlikte İşlenmesi ... 108

c. Sahtecilik Suçu ile Birlikte İşlenmesi ... 109

d. Suç Uydurma Suçu ile Birlikte İşlenmesi ... 110

e. Kişi Hürriyetinden Yoksun Bırakma Suçu ile Birlikte İşlenmesi ... 110

f. Uydurulan Maddi Eser ve Delilin Esasen Suç Olması ... 110

IV. YAPTIRIM, KOVUŞTURMA, GÖREVLİ MAHKEME ve ZAMANAŞIMI ... 111

V. İFTİRA SUÇUNUN BENZER SUÇLARDAN FARKI ... 113

1.HAKARET SUÇU ... 113

2.SUÇ ÜSTLENME ... 117

3.SUÇ UYDURMA SUÇU ... 118

SONUÇ ... 120

(11)

KISALTMALAR

a.g.e. : adı geçen eser

AÜHF : Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi

AYM : Anayasa Mahkemesi

BİMER : Başbakanlık İletişim Merkezi

bkz. : bakınız

C. : Cilt

CGK : Ceza Genel Kurulu

CD : Ceza Dairesi

CİMER : Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi

CMK : Ceza Muhakemesi Kanunu

E. : Esas K. : Karar m./md. : madde R.G. : Resmi Gazete s. : sayfa S. : Sayı s.K. : sayılı Kanun

SÜHF : Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi

t. : tarih

TBB : Türkiye Barolar Birliği

TCK : Türk Ceza Kanunu

vd. : ve devamı

Y. : Yıl

(12)

GİRİŞ

Toplumda yaşayan herkes onur, şeref ve haysiyet sahibidir. Ceza hukukunun amaçlarından birisi de bireyin kişilik haklarına gerçekleştirilen haksız saldırılara karşı korunmasıdır. Hukuk kişinin sahip olduğu onur, şeref ve haysiyetin haksız saldırılara karşı diğer insanlara karşı korunmak durumundadır. Aksi durumda korunma sağlanmayan hakların varlığından bahsetme imkânı bulunmayacaktır.

Suçsuz olduğunu bildiği bir kişiye karşı suç isnadı olarak tanımlanan iftira, tarihte farklı medeniyetlerin hukuk sistemlerinde suç olarak belirlenmiş ve karşılığında müeyyideye bağlanmıştır. İftira ile kişilik haklarının ve toplum nazarındaki saygınlığın ihlal edilmesinin yanında adliye mekanizması boştan yere meşgul edilmektedir. Masum kişiye karşı devletin sahip olduğu cezalandırma yetkisi haksız şekilde kullanılmaktadır. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun ikinci kitabının dördüncü kısmının ikinci bölümde Adliyeye Karşı Suçlar başlığı altında 267. maddesinde düzenlenmiştir.

Tez konumuzda monolog suçlarda çoğunlukla takip edilen klasik metod uygulanmaya çalışılmıştır. Çalışma iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde suçun özellikleri, tarihsel gelişimi, hukuki konusu ve unsurları açıklanmaya çalışılmıştır. İkinci bölümde ise kusurluluk, suça etki eden nedenler, özel görünüş şekilleri ve uygulamada birbirine karıştırılan suçlar arasındaki farklar ortaya konulmaya çalışılacaktır. Çalışmada yüksek mahkeme içtihatları ve doktrin görüşleri ile birlikte değerlendirmeler yapılmaktadır.

Açıklamaların sonunda “Özet” başlığı altında yapılan değerlendirmelerle çalışma sonuçlandırılmıştır.

(13)

BİRİNCİ BÖLÜM

İFTİRA SUÇU ve UNSURLARI

I. TANIM ve GENEL AÇIKLAMALAR

İftira kelime olarak, “bir kimseye kasıtlı ve asılsız suç yükleme, kara çalma, bühtan” anlamına gelmektedir.1

Ceza hukukunda bir kimsenin suçsuzluğunu bile bile, o kimseye işlemediği suçu yükleyerek ya da o kimsenin işlemediği suçun iz ve emarelerini uydurarak, o kimseyi ilgili yerlere bildirmektir.2

Toplumda yaşayan herkes onur, şeref ve haysiyet sahibidir. Ceza hukukunun amaçlarından birisi bireyin kişilik haklarına gerçekleştirilen haksız saldırılara karşı korunmasıdır. Masum kişiler hakkında haksız isnatlarda bulunulması da kişilik haklarına açık saldırı niteliğindedir. Onur ve şerefine halel getirmeyi amaçlayan iftira fiili ile toplumsal saygınlığa zarar verilmektedir. Kişilerin sosyal hayatında ve psikolojilerinde derin yaralar açmaktadır.

Bütün iftiralar, insanın şeref ve haysiyetini incitir. Ayrıca toplumun etik değerlerine ve suçları cezalandırmakla görevli mercilere zarar verir.3

İftira ile kişilik haklarının zarar verilmesinin yanında adliyeye de zarar verilmektedir. Çünkü haksız isnatlarla başlayan ceza yargılamasında hukuk, suçun işlenmesinde vasıta olarak kullanılmaktadır. Bu sebeplerle iftira tüm hukuk sistemlerinin belli şartlar altında yasakladığı ve fâili için ceza öngördüğü bir fiildir.

İftira Suçu 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun ikinci kitabının, “Millete ve Devlete Karşı Suçlar ve Son Hükümler” başlıklı dördüncü kısmının, “Adliyeye Karşı Suçlar”a ilişkin ikinci bölümünde 267-269. maddeler arasında düzenlenmiştir. İftira suçunun temel şekli ve cezası 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 267. maddesinde, iftiranın özel şekli olarak “başkasına ait kimlik ve kimlik bilgilerinin kullanılması suçu”

1

Akalın, Şükrü Haluk, Toparlı, Recep ve Argunşah, Mustafa: Türkçe Sözlük, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara, 2011, s. 1155

2 Yiğitbaş, Oktay: “İftira Cürmü Üzerine Bir İnceleme”, Adalet Dergisi, 1967, s. 825

3 Doğan, Hasan: “İslam Hukukunda İftira Suçu ve Cezası”. Yayınlanmamış Doktora Tezi, Ankara, 2008, s.1

(14)

268. maddesinde, son olarak da cezayı azaltan etkin pişmanlık halleri 269. maddesinde hüküm altına alınmıştır.

II. İFTİRA SUÇUNUN ÖZELLİKLERİ

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 267. maddesinde iftira, yetkili makamlara ihbar ve şikâyette bulunarak ya da basın ve yayın yoluyla, işlenmediğini bildiği halde hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı fiil isnat etmek veyahut böyle bir fiilin maddi eser ve delillerini uydurmak şeklinde tanımlanmıştır. Ayrıca 268’inci maddede iftira sayılan başka bir fiile yer verilmiş, işlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla başka bir kimseye ait kimlik ve kimlik bilgilerini kullanma da iftira suçu sayılmıştır.

İftira suçu 765 sayılı mülga Türk Ceza Kanunu’nun 285. maddesinde; “Her kim Adliyeye veya keyfiyeti Adliyeye tevdie mecbur olan bir makama veya kanuni takib yapacak veya yaptırabilecek bir mercie ihbar veya şikâyette bulunarak suçsuz olduğunu bildiği bir kimseye bir suç isnad eder yahut o kimse aleyhinde böyle bir suçun maddi eser ve delillerini uydurursa isnad eylediği suçun nevi ve mahiyetine ve uydurduğu delillerin kuvvetine göre üç aydan üç seneye kadar hapsolunur.” düzenlenmişti. Bu haliyle 5237 sayılı kanunda mülga 765 sayılı kanundan farklı olarak “idari yaptırım gerektiren hukuka aykırı fiil isnadı” fiili de iftira suçu kapsamına alınmıştır.

Mülga 765 sayılı kanunda maddi-şekli iftira ayrımı yapılmaktaydı. Şekli iftirada suç isnat edilmekte iken maddi iftirada isnat edilen suçun delil ve emareleri uydurulmaktaydı. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda maddi ve şekli iftira ayrımı kaldırılmıştır. Şekli iftira olarak tanımlanan bu fiil, iftiranın cezayı ağırlaştıran nitelikli hali olarak maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenmiştir.

(15)

III. İFTİRA SUÇUNUN TARİHSEL GELİŞİMİ

A. İSLAM HUKUKUNDA

Suç ve cezalara İslam hukukunda “ukubat” denmektedir.4

İslam hukukunda suçlar; had ve kısası gerektiren suçlar ile tazir suçları olarak ikiye ayrılmaktadır.5

İslam hukukunda iftira, bir kişiye atfedilen hukuken yasak olan suçun ve sıfatın ispat edilememesi yahut ispatından kaçınılmasıdır.6 Ayrıca “kazf” da namuslu kadının zina suçu ile itham edilmesidir. “Namuslu kadınlara iftira atıp da dört şahit getirmeyen kimselere seksen kırbaç vurun. Onların şahitliğini artık hiç kabul etmeyin. Fasık kimseler onlardır.”7

Masum kişiye zina iftirasında bulunan ve nesebini inkâr eden faile had cezası uygulanmaktaydı. Zina iftirası dışında şeyler isnat edilmesi veya hakaret edilmesi durumunda ise tazir cezası uygulanacaktır.8

Osmanlı İslam Ceza Hukukunu uygulamakla birlikte zaman içerisinde padişah kanunnameleri ile iftira suçunun muhtevasında değişiklikler yapılmıştır. Son olarak 1858 tarihli Ceza Kanunname-i Hümayun 213. maddesinde; “Bir kimse, suçlu

olmadığını bildiği bir kişiye intikam saikiyle bir suç isnat eder ve bu fiili adli bir makama veya adli bir makama aksettirecek bir memura bildirir veya masum bir kimse hakkında, onun suç işlediğine ilişkin emareler ve maddi deliller uydurursa isnat edilen fiilin ağırlığına göre ve uydurulan delilin şiddetine göre…” denilmekle o dönemde en

kapsamlı düzenlemeler yapılmıştır.9

B. BATI HUKUK SİSTEMLERİNDE

Bir kimsenin suçsuz olduğunu bildiği kişiye suç isnat etmesi olarak iftira suçu, tarihin eski dönemlerinden bu yana cezalandırılan bir fiil olarak görülmüştür. Mısır, Hint, Babil ve Asur medeniyetlerinde iftira suçuna ilişkin düzenlemeler bulunmaktadır.10

4 Karaman, Hayreddin: Mukayeseli İslam Hukuku, İrfan Yayınevi, İstanbul 1978, s. 121 5 Karaman, s. 123

6 Üdeh, Abdülkadir: İslam Ceza Hukuku ve Beşeri Hukuk. (Çeviren: Akif Nuri), İhya Yayınları, İstanbul, 1976, s. 363

7

en-nur 24/4-5

8 Artuk, Mehmet Emin, Gökçen, Ahmet ve Yenidünya, Ahmet Caner: Ceza Hukuku Özel Hükümler, Adalet Yayınevi, Ankara, s. 956

9 Artuk/Gökçen/Yenidünya, s. 958 10

(16)

Eski Yunanda ileri sürdüğü ithamı ispatlayamayan kişinin bu fiili iftira olarak cezalandırılmaktaydı. Savcılık kurumu bulunmadığı için vatandaşların suç ve suçluyu itham etme hakkı bulunuyordu. Söz konusu ithamın ispat külfeti de yine itham sahibinin üzerindeydi. İspat edilemeyen suç kamu düzenini ilgilendiriyorsa itham sahibine bazı vatandaşlık haklarını kaybetme veya suç takibi yapamama gibi müeyyideler uygulanırken şahsı ilgilendirmesi halinde istenen cezanın altıda biri verilmekteydi.11

Roma hukukunda iftira, gerçeğe uygun olmayan ihbarlar şeklinde oluşurdu. Bu fiilin suç olarak kabulü Quaestiones Rejiminin uygulandığı dönemdedir. Buna göre ceza davası açan kişi davalının suçlu olduğunu ve iyi niyetini yeminle teyit ediyordu. Zaman içinde bu yemin hukuki koruma sağlamadı. M.Ö. 100 yıllarında Lex Remnia ile iftira suç olarak kabul edildi. Kötü niyetle dava açanlar cezalandırılırken, yargılama konusu olmayan ihbarlar cezasız kaldı. Bu dönemde iftira suçunun cezası, sanığın alnının dağlanmasıydı. Daha sonraki dönemlerde farklı cezalandırma yöntemlerine de başvuruldu. M.S. 100 yıllarda ise ithama maruz kalan davalının çarptırılacağı ceza kötü niyetli olarak ithamda bulunan kişiye verilerek kısas kuralları uygulandı.12

Ortaçağda ihbarın gerçeğe uygun olmadığı anlaşılması üzerine ithamda bulunan kişi iftiradan cezalandırılırdı. Roma hukukunun etkisi ile çeşitli hukuk sistemlerinde bu suçun cezası ise kısas olarak belirlenmiştir.13

IV. İFTİRA SUÇUNUN HUKUKİ KONUSU

İftira suçunun hukuki konusunu belirlemek için farklı görüşler ileri sürülmektedir. Bu farklı görüşlerin ileri sürülmesinin nedeni ise bu suçta üç farklı menfaatin ihlal ediliyor olmasıdır. İftirada, suçlama gerçek dışı olduğundan gerçeğe ilişkin menfaat, kendisine isnat edilen suçu işlemediği için bireye ilişkin menfaat ve başlamaması gereken soruşturma, kovuşturma ve idari yaptırım işlemleri başladığından adliyenin idaresine ilişkin menfaat ihlal edilmektedir. Ayrıca her üç ihlal de suçun oluşum sürecinin aynı safhasında gerçekleşmektedir.14

Doktrinde hukuki konunun tek

11

Bayraktar, Köksal: “İftira”, İstanbul Hukuk Fakültesi Mecmuası, Cilt X.L, 1-4, 1974 s. 181 12 Artuk/Gökçen/Yenidünya, s. 952

13 Artuk/Gökçen/Yenidünya, s. 954

14 Toroslu, Nevzat: “İfira Cürmünün Hukuki Konusu”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi Cilt XXXVII, 1-4, 1980, s. 107-108

(17)

olduğunu savunan görüşler ile hukuki konunun birden fazla olduğuna savunan görüşler bulunmaktadır.

İftira suçunda maddi gerçek, birey ve adliye idaresine ilişkin değer ilişki içerisindedir. Bir suç birden fazla hukuksal değeri korumayı amaçlayabilir. Amaçlanan değerlerden en önemlisi ön plana çıkartılarak kanun koyucu tarafından suçlar gruplandırılarak ceza kanunlarında düzenlenmektedir. Suçta korunan hukuki değerin adliye olduğunu ve fakat arka planda birey ve maddi gerçeğin de tali olarak korunduğunu savunulmaktadır.15

Ayrıca suçun amacı; adaleti aldatılmaktan, itibar kaybetmekten, yanlış yola sevk edilmekten korumaktır. Kişi ve adliye birlikte korunurken adli faaliyetin korunması daha önemli ve ağırlıklı sayıldığından adliyeye karşı suçlarda düzenlenmiştir.16

Bir görüşe göre, iftira suçunda yanlış ihbarda bulunan kimsenin amacı adliyenin yanılması değil, isnat olunan suçsuz kimsenin cezalandırılmasıdır. İftira adliyenin işleyişinden çok, kişi ve onun toplumsal yaşayışında önemli sonuçlar yaratır. Mağdura haksız yere ithamda bulunularak maddi-manevi olarak sarsılmasına sebebiyet verilmektedir. Kişinin şeref ve haysiyetine zarar verilir. Bu sebeplerle iftira suçu adliye aleyhine suç olmaktan çok şahıs aleyhine bir suçtur. Ceza kanunlarında da hakaret suçunu düzenleyen bölümde yer almalıdır.17

Bir başka görüşe göre, iftira fiili aynı zamanda şahsi şeref ve itibar aleyhine yapılan bir isnattır. İftira eylemi toplumdaki genel kanaat ve duygu aleyhine olmasıyla hakaret suçunu da içermektedir. Fail bu şekilde hukuka aykırı ve sosyal düzeni ihlal edici amacına suçu alet etmektedir. Bu haliyle birinci derecede Adliye aleyhine işlenen bir suç sayılmalıdır.18

Yine başka bir görüşte, iftira suçu birden fazla hukuksal değeri korumaktadır. Korunan hukuksal değerler de birey ve topluma ait iki temel değerden oluşmaktadır. Ancak belirleyici, etkin ve öncelikle korunan değer bireyin adil yargılanma hakkıdır.

15 Toroslu, s. 128

16 Soyaslan, Doğan: Ceza Hukuku Özel Hükümler, Yetkin Yayınları, Ankara, 2014 s. 783 17 Bayraktar, s. 185

18

(18)

Adli makamların boş yere uğraştırılması, masumiyet karinesi ve maddi gerçeğin ortaya çıkarılması adil yargılanma hakkının alt başlıklarıdır.19

V. İFTİRA SUÇUNUN UNSURLARI

A. MADDİ UNSURLARI

1. Fail

İftira suçu özgü suç olarak düzenlenmediğinden bu suçu herkes işleyebilir.20

TCK’ nın 267. ve 268. maddelerinde21

“kişi” ve ”kimse” terimleri kullanıldığı, bu düzenleniş şeklinden de herkesin bu suçun faili olabileceği sonucu doğmaktadır. Sadece yaşayan gerçek kişiler tarafından iftira suçu işlenebilir.22

Doktrinde tüzel kişiler tarafından da bu suçun işlenebileceği savunulmaktadır.23

Anonim şirketinin temsilcisi tarafından Cumhuriyet başsavcılığına verilen dilekçe ile A. isimli şahıs hakkında ceza soruşturması ve kovuşturması açılması için haksız olarak isnatta bulunulması halinde yasal unsurların da bulunması durumunda şirket hakkında iftira suçundan sorumluluk yoluna gidilecektir. Şirket temsilcinin sorumluluğu yoluna ise gidilemeyecektir. Bu durumun suç ve cezaların şahsiliği ilkesi ile açıkça çeliştiği de belirtilmelidir. Yine bu görüşün yeni Türk Ceza Kanunu’nun sistematiğine uygun olmadığı da söylenebilir. Tüzel kişilerin ceza hukuku anlamında hareket ve irade yeteneğinden bahsedilemeyeceği için yetkili organları tarafından gerçekleştirilen iftira eyleminden sorumlu tutulmaları imkânı bulunmamaktadır.

Madde gerekçesinde, devam eden hukuk veya ceza yargılamasında dava tarafları, beyanları ile iftira suçunu işleyebilir. Bu durum; “Kişiye karşı suç isnadı ihbar veya şikâyet suretiyle yapılmış olabilir. Dolayısıyla, ihbar ve şikâyetin yapılabileceği her makam nezdinde yapılan isnatla iftira suçu işlenebilir. Başlatılmış olan hukuk veya ceza muhakemesi sürecinde davanın tarafı, sanık ya da tanık konumundaki kişiler de

19 Ünver, Yener: Adliyeye Karşı Suçlar(TCK m. 267-298), Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2012, s. 43 20 Yaşar, Osman, Gökcan, Hasan Tahsin ve Artuç, Mustafa: Yorumlu - Uygulamalı Türk Ceza Kanunu, Adalet Yayınevi, Ankara, 2014, s. 8050

21

Yetkili makamlara ihbar veya şikâyette bulunarak ya da basın ve yayın yoluyla, işlemediğini bildiği halde, hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat eden kişi…

22 Ünver, s. 47 23

(19)

bulundukları beyanlarla iftira suçunu işleyebilir.” şeklinde ifade edilmiştir.24

Örneğin, mala zarar verme suçundan dolayı devam eden yargılama esnasında ifadesine başvurulan tanık B.’nin işlemediğini bilmesine rağmen suçun farklı kişi tarafından gerçekleştirildiğine dair beyanı ile iftira suçu meydana gelecektir. Tanık beyanı, haksız olarak başkalarına suç isnadını haklı kılmayacaktır.

Bilinmeyen failler hakkında ceza soruşturması yapılabilir. Failin ihbar ya da şikâyet yazısında ismini tam olarak belirtmemesi yahut müstear ad kullanması halinde de iftira suçu işlenebilir.25

a. Akıl Hastaları ve Küçükler

İhbar ve şikâyette bulunan kişinin bu esnada fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamayacak veya davranışlarını yönlendiremeyecek derecede akıl hastası olması durumunda bu fiili dolayısıyla cezalandırma yoluna gidilemeyecektir.(TCK madde 32/1) Fiili işlediği sırada on iki yaşını doldurmamış olan çocukların ceza sorumluluğu yoktur. Bu kişiler hakkında, ceza kovuşturması yapılamaz; ancak, çocuklara özgü güvenlik tedbirleri uygulanabilir.( TCK madde 31/1) iftira fiilini işlediği esnada on iki yaşını tamamlamamış küçüğün ceza sorumluluğu olmadığı için iftira suçundan cezalandırılmayacaktır.

b. Kamu Görevlileri

İftira suçu kanunda özgü suç olarak düzenlenmemiştir. Bu suçun faili herkes olabilir. Failin memur, kamu görevlisi veya sivil vatandaş olması da suçu işlenmesi ve ceza yaptırımı açısından bir farklılık göstermez.26

Kamu görevlisinin, görev gereği elinde bulundurduğu araç ve gereçleri iftira suçunda kullanması halinde, TCK’nın 266. madde uyarınca cezası arttırılır. İftira suçu, görev dolayısıyla veya görevle bağlantılı olarak işlenebilen suçlardan olmadığından, görevi sırasında suç işleyen kamu görevlisinin soruşturmasında özel soruşturma usulü belirleyen 4483 sayılı kanun uygulanmaz, eylem genel hükümlere göre soruşturulur ve kovuşturulur.27

24 Şahin ve Özgenç, s. 342 25 Artuk/Gökçen/Yenidünya, s. 978 26 Ünver, s. 47 27 Yaşar ve diğerleri, s. 8050

(20)

2. Mağdur

Suçun hukuki konusu o suçu meydana getiren eylemle ihlal edilen hukuki değer ve menfaattir. Suç mağduru bu ihlal edilen hukuki değer ve menfaatin sahibidir. Mağdurun belirlenmesine ilişkin açıklamalar suçun hukuki konusuna dair açıklamalarla doğrudan ilgili olacaktır.28

İftira suçunun mağdurunun adliye olduğunu savunan görüşe göre, iftira edilen kişi suçun mağduru olmayıp zarar görenidir.29

İftira suçunda mağdur kendisine iftira edilen kişi değil, adil yargılanma hakkının muhatabı bireylerin toplamından oluşan bireylerdir. TCK’ya göre ise, mağdur adliyedir. Kanuna göre, kendisine iftira edilen kişi, o suçun mağduru değil, suçtan zarar görenidir. Suçtan zarar görenin Ceza Muhakemesi Kanunu uyarınca iftira suçundan açılan davaya katılması, o kişinin mağdur sıfatıyla değil, suçtan doğrudan zarar göreni sıfatıyladır. Suçun hukuki konusunun bireysel menfaat olduğunu savunan görüşe göre ise, suç mağduru suçsuz olduğu halde hakkında isnatta bulunulan kimsedir.30

Modern Öğretiye göre suçun mağduru ancak gerçek bir kişi olabilir. Bazı suçlarda suçun mağduru belirli bir kişi iken bazı suçlarda toplumu oluşturan herkestir. Mağdurun devlet tüzel kişisi veya soyut değerler olması söz konusu değildir. Mağdurun toplumu oluşturan herkes olması durumunda(geniş anlamda mağdur) da bazı hallerde belirli bir birey(dar anlamda mağdur) suçun mağduru olabilir. İftira suçu da böyledir. Adliye düzenine karşı işlendiği için geniş anlamda suçun mağduru toplumu oluşturan herkestir. Buna karşılık dar anlamda suçun mağduru iftiraya uğrayan kişidir.31

Faillik ve mağdurluk aynı kişide birleşmez.32

Kişi kendisi hakkında isnatta bulunamaz. Kendisinin işlemediğini bir suçu işlemiş gibi ihbarda bulunan TCK’nın 270. maddesindeki suç üstlenme suçunu işlemiş olur.33

Hakkında isnatta bulunulan mağdurun kimliği açıkça belirtilebileceği gibi, kimliğinin belirlenebilir olması da yeterlidir.34

İftira suçunun mağduru belli ya da

28 Yıldırım, Akif: İftira ve Suç Uydurma Suçları, Adalet Yayınevi, Ankara, 2010 s. 25 29 Ünver, s. 48

30 Bayraktar, s. 190 31

Akbulut, Berrin: Ceza Hukuku Genel Hükümler (Gözden Geçirilmiş ve Genişletilmiş 4. baskı), Adalet Yayınevi, Ankara, 2017, s.341

32 Yaşar ve diğerleri, s. 8051 33 Bayraktar, s. 191

34

(21)

belirlenebilir bir kişi değilse suç uydurma suçu meydana gelir.35

Madde gerekçesine göre de “bu kişinin ismi açıkça belirtilmese bile, yapılacak bir araştırma sonucunda kimliğinin belirlenebilir olması yeterlidir.”36

Yargıtay içtihatlarında da isnadın belli kişiye karşı olması halinde iftira, belirli kişi olmaması halinde suç uydurma suçunun oluşmaktadır. Kararda; “Sanıkça gönderilen ihbar yazılarında yakınan adından söz

edilmeyip, Aydın M. ve 52… plakalı araçtan söz edilmesi karşısında, anılan aracın sahibi ya da şoförünün yakınıcı Mehmet H. ile bağlantısının olup olmadığı, ne suretle yakınan hakkında soruşturma yapıldığı araştırılıp, ihbarda yakınanın hedef alındığının kanıtlanması halinde iftira, belirli bir kişinin hedeflenmemesinde ise suç uydurma suçunun oluşacağı gözetilmeden, sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, eksik soruşturma ve yasal olmayan gerekçeyle hüküm kurulması yasaya aykırıdır.” denilerek

bu durumun mahkemece gözetilmemesi bozma nedeni olduğu açıkça vurgulanmıştır.37

İsnat edilen fiilin şüphelinin kimliğinden yahut daha farklı sebeplerden kovuşturulabilir nitelikte olmadığı durumlarda adliye ve idarenin işleyişi bozulmadığı için iftira suçu oluşmaz.38

Yabancı memlekette işlendiği iddia edilen suç Türkiye’de soruşturulup kovuşturulamıyorsa bu suçun isnadı halinde iftira suçu meydana gelmez.39

Artık üniversite öğrencisi ya da devlet memuru olmayan kişi hakkında disiplin işlemlerini gerektirecek fiil isnadından bulunulması halinde iftira suçu oluşmayacaktır.40

İftira fiili ile birden fazla kişi hakkında isnatta bulunulabilir. Bu durumda birinci derecede korunan varlık ve menfaat adliyenin idaresi olduğundan tek suç meydana gelecektir.41

Milletvekillerinin meclis çalışmalarındaki oy ve sözleri mutlak dokunulmazlık kapsamındadır. Anayasanın 83/1. maddesine göre, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerinden, mecliste ileri sürdükleri düşüncelerden, o oturumdaki Başkanlık Divanının teklifi üzerine meclis tarafından başka bir karar alınmadıkça bunları meclis dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan

35 Tezcan, Durmuş, Erdem, Mustafa Ruhan ve Önok, Murat: Teorik ve Pratik Ceza Özel Hükümler Genişletilmiş ve Güncellenmiş 8. Baskı, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2012 s. 891

36 Şahin ve Özgenç, s. 343 37

4 CD 08.01.1999 E.1999/11002 K.1999/11694 38 Yıldırım, s. 29

39 Erem, Faruk: Türk Ceza Kanunu Şerhi Özel Hükümler Cilt:2, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 1993, s.1521 40 Tezcan ve diğerleri, s. 892

41

(22)

sorumlu tutulamazlar. İhbar ve şikâyet konusu olan suç, yasama sorumsuzluğu kapsamına giriyorsa iftira suçu oluşmaz. Çünkü bu sorumsuzluk kapsamında meclis çalışmaları kapsamındaki sözlerden dolayı kovuşturma ve soruşturma yapılamayacaktır. Dolayısıyla yargı organlarının boş yere uğraştırıldığından söz edilemeyecektir. Ancak nisbi dokunulmazlık kapsamına giren bir suç milletvekiline isnat edilmesi durumunda iftira suçu oluşacaktır. Çünkü bu durumda belli suçların42

işlenmesi durumunda milletvekili hakkında soruşturma yapılıp ceza davası açılabilmektedir.43

a. Tüzel Kişiler

Tüzel kişilerin suçun mağduru olup olamayacağı konusunda doktrinde iki farklı görüş savunulmaktadır. Bir görüşe göre, kendisine hukuka aykırı fiil isnat edilen kişi, ancak gerçek kişi olabilir. Tüzel kişilerin ceza sorumluluğu olmadığından bir eylemin faili olamazlar ve bu nedenle iftira suçu tüzel kişilere karşı işlenemez. TCK’nın 60. maddesinin44 uygulanmasının, tüzel kişi yararına gerçek kişinin kasıtlı suç işlemesi koşuluna bağlı olduğundan, gerçek kişiye suç isnat edilmiş olması halinde iftira suçu meydana gelebilir.45 Aksi görüşe göre ise, tüzel kişiye de suç isnat edilebilir. İdari yaptırımı gerektiren bir eylemin isnadı da iftira suçunu oluşturmaktadır. Tüzel kişiler hakkında uygulanan yaptırımlar teknik anlamıyla suç nedeniyle hüküm altına alınmakta ve kanunda ceza yaptırımının bir türü olarak düzenlenmiştir.46

b. Ölüler

Kendisine suç isnat edilen kişinin eylem anında hayatta olması gerekir.47

Ölü kişi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılamayacağından, ölene yapılan suç isnatları iftira suçunu oluşturmaz.48

Ancak belirtmek gerekir ki iftira eylemi

42 Anayasamızın 83/2. maddesi: “Seçimden önce veya sonra bir suç işlediği ileri sürülen bir milletvekili, Meclisin kararı olmadıkça tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz. Ağır cezayı gerektiren suçüstü hali ve seçimden önce soruşturmasına başlanılmış olmak kaydıyla Anayasanın 14 üncü maddesindeki durumlar bu hükmün dışındadır. Ancak, bu halde yetkili makam durumu hemen ve doğrudan doğruya Türkiye Büyük Millet Meclisine bildirmek zorundadır.” şeklindedir.

43

Tezcan ve diğerleri, s. 892

44 TCK’nın tüzel kişiler hakkında güvenlik tedbiri başlıklı maddesi: “Bir kamu kurumunun verdiği izne dayalı olarak faaliyette bulunan özel hukuk tüzel kişisinin organ veya temsilcilerinin iştirakiyle ve bu iznin verdiği yetkinin kötüye kullanılması suretiyle tüzel kişi yararına işlenen kasıtlı suçlardan mahkûmiyet halinde, iznin iptaline karar verilir.” olarak düzenlenmiştir.

45

Tezcan ve diğerleri, s. 890 46 Ünver, s. 49

47 Ünver, s. 51

48 Şahbaz, İbrahim: Açıklamalı ve İçtihatlı Türk Ceza Kanunu 2. Cilt, Yetkin Yayınları, Ankara, 2016, s. 3065

(23)

gerçekleştirildiği sırada hayatta olan mağdurun daha sonraki bir zamanda ölmesi durumunda iftira suçu oluşmaktadır. Bu hal isnatta bulunan fail hakkında soruşturma yapılıp cezalandırılmasına engel değildir.49

Yargıtay da iftira mağdurunun ölmesi halinde iftira suçunu işlenemez suç olarak kabul etmektedir. İlgili kararında: “İncelenen

somut olayda, dört kişiye iftira suçundan dava açıldığı, ancak dosyada bulunan nüfus kaydı ve mernis ölüm tutanağında C.G adlı kişinin, sanığın yetkili merciye şikâyet dilekçesi verdiği günden yaklaşık altı ay önce 20.6.2002 tarihinde öldüğü anlaşılmaktadır. Ölüye karşı suç yüklemesi düşünülemeyeceğinden, sanığın, anılan kişiye, işlenemez nitelikte iftira suçundan, mahkûmiyetine karar verilmesi hukuka aykırıdır.” denilerek işlenemez suç hususu açıkça belirtilmiştir.50

c. Hâkimler ve Cumhuriyet Savcıları

Hâkim ve cumhuriyet savcılarının meslek gereği daha fazla isnada maruz kalmalarından dolayı haklarında yapılan isnatlara bakımından 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu’nun 76/3. maddesinde özel hüküm bulunmaktadır. Bu maddeye göre;

Disiplin cezasını gerektirecek mahiyette olan ihbar ve şikâyetin kötü niyetle yapıldığı veya delillerin uydurulduğu anlaşılan hallerde, mahkemece yukarıdaki fıkra hükmü uygulanmakla birlikte 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 267 nci maddesinin birinci fıkrasında yazılı ceza hükmolunur. Hâkimler ve Savcılar Kurulu tarafından

yürütülmekte olan disiplin soruşturmasının başlamasına sebebiyet veren ihbar ve şikâyetin kötü niyetle yapılmakta yahut soruşturma konusu hâkim ve cumhuriyet savcısına isnat edilen fiile ilişkin olarak delillerin uydurulmaktadır. Böylece ilgili kanunla TCK’daki iftira suçuna atıf yapılmakta ve bu haksız eylemin cezalandırılması yoluna gidilmektedir.

İsnatta sahibi kişi, hâkim ve cumhuriyet savcılarının reddini sağlamak, davayı uzatmak, davayı başka mahkemeye intikal ettirmek gibi farklı amaçlarla hareket edebilir. İsnatta sahibinin, hâkim ve cumhuriyet savcısını mağdur etme kastı olmasa bile iftira suçu meydana gelir. Ancak ihbar ve şikâyetin Hâkimler ve Savcılar Kurulu tarafından işlem yapılmasını gerektiren bir fiil dolayısıyla yapılması zorunludur.51

İsnat edilen fiilin hâkim ve cumhuriyet savcısının göreviyle ilgili olması şart değildir. Özel

49 Yaşar ve diğerleri, s. 8050

50 4 CD 12/0/7/2006 E.2006/4670 K.2006/13841 51

(24)

hayata ilişkin asılsız isnatlar da iftira suçunu oluşturur. Bu halde soruşturma yapılması zorunlu değildir. Bu isnatların asılsız olduğunun anlaşılması halinde iftira suçu tamamlanmış olur.52

3. Fiil

TCK’na göre iftira suçu üç temel şekilde işlenebilir.

a) Yetkili makamlara ihbar ve şikâyette bulunarak ya da basın yayın yolu ile masum kişiye ceza soruşturma veya kovuşturması açılmasını yahut kişi hakkında idari yaptırım uygulanmasını sağlamak için hukuka aykırı fiil isnadı (m.267/1)

b) Kişiye isnat edilen suç veya idari yaptırım gerekli eylem için maddi eser ve delil uydurulması (m.267/2)

c) İşlediği suçtan hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek için başka birisine ait kimlik ve kimlik bilgilerinin kullanılması (m.268)53

İftira seçimlik hareketli bir suçtur. İftira suçu ihbar, şikâyet ya da basın ve yayın yolu ile işlenebilir. Bunun haricinde bir kişiye fiil isnadı iftira suçunu oluşturmayıp eğer kanuni unsurlar varsa TCK’nın 125. maddesindeki hakaret suçunu oluşturacaktır.54

Kanun koyucu maddi delil uydurularak yapılan iftirada cezanın arttırılmasını tercih etmiş, TCK’nın 268. maddesindeki başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanılması suçunda ise iftira suçuna atıf yapılmıştır.

5237 sayılı TCK’da mülga 765 sayılı TCK’daki iftira suçundan farklı olarak masum kişiye idari yaptırım uygulanması için ihbar ve şikâyette bulunmak da yaptırım altına alınmıştır.55

Doktrinde yetkili makamlara ihbar ve şikâyette bulunarak ya da basın yayın yolu ile yapılan iftira şekli iftira, maddi eser ve delil uydurularak yapılan iftira ise maddi iftira olarak tanımlanmaktadır. Yine ihbar ve şikâyet yolu ile yapılan iftira doğrudan iftira, basın yayın yolu ile yapılan iftira da dolaylı iftira olarak tanımlanıp farklı tasnifler

52

Öner, s. 1149

53 Yenidünya, A. Caner: “Yeni Türk Ceza Kanunu'nda İftira Suçu (m.267-269)”, Legal Hukuk Dergisi, 2005, s. 2828

54 Artuk/Gökçen/Yenidünya, s. 962 55

(25)

yapılabilmektedir.56

Suç isnat eden kişi maddi iftirada şekli iftiradan farklı olarak hem suç isnat etmekte hem de yüklediği suçun delillerini uydurarak suçu somutlaştırmaktadır.57

a. Şekli İftira

Mülga 765 sayılı TCK’nın 285. maddesindeki şekli iftira failin, “Adliyeye veya

keyfiyeti adliyeye tevdii mecbur olan bir makama veya kanuni takib yapacak veya yaptırabilecek bir mercie ihbar ve şikâyette bulunarak suçsuz olduğunu bildiği bir kimseye bir suç isnad…” etmesi şeklinde ifade edilmişti.

5237 sayılı TCK’nın 267. maddesinde ise şekli iftira failin, “Yetkili makamlara

ihbar veya şikâyette bulunarak ya da basın ve yayın yoluyla…” hareketi şeklinde ifade

edilmiştir. Kanunda iftira suçunun işlenebileceği hareketler “ihbar”, “şikâyet” ve “basın yayın yolu” olarak gösterildiğinden, bunlar haricinde farklı yollarla bir kimseye belirli fiil isnat edilmesi durumunda iftira suçu oluşmayacaktır.58 Örneğin, failin sözlü tartışma esnasında sözlü olarak mağdura suç isnat etmesi durumunda, soruşturma yahut kovuşturma yapmaya yetkili makamlara yapılmış ihbar ya da şikâyet olmadığından iftiradan bahsedilemez. Bu durumda şartları varsa TCK’nın 125. maddesindeki hakaret suçu işlenmiş olabilir.59

a.a.İhbar

Suç veya idari yaptırım gerektiren eylem res’en soruşturuluyor ise herhangi bir kişi, şikâyete bağlı olarak soruşturuluyor ise şikâyet hakkı olan kişi(ler) dışındakiler tarafından soruşturma ve kovuşturma makamlarına veya yetkili organlara bildirilmesine ihbar adı verilir.60

İhbar, hukuki netice doğurmaya yönelik bir irade beyanı değildir. Kişi yaptığı ihbarla cezalandırılması gerekli fiil hakkında ilgili makamlara elde ettiği bilgileri ulaştırır.61

56 Özbek, Özer; Kanbur, Mehmet Nihat; Doğan, Koray; Bacaksız, Pınar; Tepe, İlker: Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler Genişletilmiş ve Güncellenmiş 6. Baskı, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2014, s. 1033-1035 57 Önder, Ayhan: Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler Genişletilmiş 2. Bası, Beta Basım Yayım Dağıtım, İstanbul, 1987, s. 303 58 Artuk/Gökçen/Yenidünya, s. 962 59 Yenidünya, s. 2829 60 Ünver, s. 54 61 Artuk/Gökçen/Yenidünya, s. 963

(26)

Kanunumuzda ihbarda şekil serbestisini kabul etmiştir. İhbar sözlü ya da yazılı yapılabilir. Sözlü yapılan ihbarda tutanak hazırlanarak sözlü ifadelerin yazılı hale getirilmesi gerekir. Ayrıca telefon, telgraf, elektronik posta, imzalı yahut imzasız mektupla da ihbarda bulunulabilir.62 Ancak 4483 sayılı Memurlar Ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun’un 4/3. maddesinde memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında yapılacak ihbar ve şikâyetler için istisna getirmiştir. İhbar ve şikâyetlerin soyut ve genel nitelikte olmaması, kişi veya olayı belirtmesi, iddiaların ciddî bulgu ve belgelere dayanması, ihbar veya şikâyet dilekçesinde dilekçe sahibinin doğru ad, soyad ve imzası ile iş veya ikametgâh adresinin bulunması zorunluluğu bulunmaktadır. Belirtilen şartların bulunmadığı ihbar ve şikâyetler de cumhuriyet başsavcıları ve izin vermeye yetkili makamlar tarafından işleme konulamayacaktır. Bu şartları taşımayıp işleme konulmayan ihbarlarda diğer şartlar bulunsa bile iftira suçu oluşmayacaktır.63

İhbar bir hak olduğundan kullanılması halinde iftira suçu oluşmaz. Suçu ihbar etmek, özel kanunlarda yaptırım altına alınması halleri dışında yükümlülük değildir.64 Tek taraflı ve yapılınca sonuç doğuran bir hak olduğu için bu hakkın kullanımından sonra feragat edilmesi yahut geri alınması hukuki sonuç doğurmaz.65

a.b.Şikâyet

Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyet koşuluna bağlı bir suçun, şikâyet hakkına sahip kişi tarafından bizzat veya kanuni ve iradi temsilcisi tarafından yasal süresinde66

yaptığı beyandır. Bu beyanı ile kanunda belirtilen kişi ve makamlara67 başvurarak failin cezalandırılmasını talep etmektedir.68

62

Artuk/Gökçen/Yenidünya, s. 963 63 Tezcan ve diğerleri, s. 893

64 TCK’da Suçu bildirmeme (madde.278), Kamu görevlisinin suçu bildirmemesi (madde 279), Sağlık mesleği mensuplarının suçu bildirmemesi (madde 280) suçlarında ilgili kişilerin ihbarda bulunmamaları yaptırımı gerektiren suç olarak düzenlenmiştir.

65

Ünver, s. 55

66TCK’nın 73. maddesi; ”Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olan suç hakkında yetkili kimse altı ay içinde şikâyette bulunmadığı takdirde soruşturma ve kovuşturma yapılamaz.” şeklindedir. 67 CMK’nun 158. maddesinde başvurulabilecek makamlar açıkça belirtilmiştir.

68

(27)

Şikâyet beyanında bulunulurken belli bir formül kullanılmasına gerek yoktur. “şikâyetçiyim”, “davacıyım”, “cezalandırılmasını talep ediyorum”, “cezasını çeksin” gibi şikâyet iradesini ortaya koyacak ifadeler kullanması yeterlidir.69

Şikâyetin varlığı açısından şikâyetçinin yazılı dilekçesinde ya da sözlü bildirim sonrasında hazırlanan tutanakta imzasının olmaması doktrinde tartışılmaktadır. Şikâyetçinin belli olaydan dolayı soruşturma ve kovuşturma yürütülmesini istediği ve zarar görenin şahsının açıkça belli olduğu durumlarda imzaya gerek yoktur.70

Şikâyet hakkı kural olarak mirasçılara intikal etmez. Şikâyet hakkı bulunan kişinin bu beyanı kullanmayarak (soruşturma ve kovuşturma başlamadan önce) ölmesi durumunda o eylemden dolayı herhangi bir işlem yapılamayacaktır.71

TCK 131/2. maddesi istisna niteliğindedir. Mağdurun şikâyet etmeden önce ölmesi durumunda veya suç ölmüş kişinin hatırasına karşı işlenmiş ise; ölenin ikinci dereceye kadar üstsoy ve altsoyu, eş veya kardeşleri tarafından şikâyette bulunulabilir.

a.c.Basın ve Yayın Yolu

İftira suçunun basın yayın yolu ile işlenebileceğine ilişkin düzenleme 765 sayılı TCK’da yer almamaktaydı. Mülga kanunun 285. maddesi; “Her kim Adliyeye veya keyfiyeti Adliyeye tevdie mecbur olan bir makama veya kanuni takib yapacak veya yaptırabilecek bir mercie ihbar veya şikâyette bulunarak suçsuz olduğunu bildiği bir kimseye bir suç isnat eder yahut o kimse aleyhinde böyle bir suçun maddi eser ve delillerini uydurursa isnat eylediği suçun nevi ve mahiyetine ve uydurduğu delillerin kuvvetine göre üç aydan üç seneye kadar hapsolunur.” şeklinde düzenlenmişti. 5237 sayılı TCK’da ise yenilik olarak iftira suçunun basın ve yayın yoluyla da işlenebileceği öngörülmüştür. Basın ve yayın yolu ile gerçekleştirilen eylem, iftira suçunun seçimlik hareketlerinden birisi olarak kanunda düzenlenmiştir. Madde gerekçesinde; “Cumhuriyet savcıları, kamu adına res’en soruşturulabilen suçlarla ilgili olarak yayınlanan haberleri ihbar kabul ederek soruşturma başlatmaktadırlar. Bu bakımdan, basın ve yayın yolu ile bir kişiye gerçeğe aykırı olarak hukuka aykırı fiil isnat edilmesi halinde, iftira suçu oluşur” denmektedir.72

Basın ve yayın kavramı deyiminden ne 69 Artuk/Gökçen/Yenidünya, s. 964 70 Bayraktar, s. 193 71 Yıldırım, s. 34 72 Şahin ve Özgenç, s. 342-343

(28)

anlaşılması gerektiği kanunun 6/1-g maddesinde belirtilmiştir. Her türlü yazılı, görsel, işitsel ve elektronik kitle iletişim aracıyla yapılan yayınlar bu kapsamdadır.

Basın, yazılı iletişim araçları ile yapılan yayınlardır. Gazete, dergi, kitap, broşür gibi araçlarla yapılan yayınlar bu kapsamda değerlendirilir.73

5187 sayılı Basın Kanunu’nun 11/1. maddesine göre basılı eserlerle işlenen suçlarda suç yayım anında işlenmiş olacaktır. Aynı kanunun 11/1-2 maddelerinde de basılı eserlerle işlenen suçlarda bu fiilden kimlerin sorumlu olacakları belirtilmiştir.74

Bu bakımdan yazıyı yazan kişinin iftira suçunu oluşturan yazıdan asli sorumluluğu bulunmakta iken, belli durumlarda sorumlu müdür, yayın yönetmeni, genel yayın yönetmeni, editör, basın danışmanın da sorumluluğu bulunmaktadır. Yayın yoluyla iftira ise görsel, işitsel ve elektronik kitle iletişim araçları ile yapılan yayınları içermektedir. Bu anlamda, televizyon, radyo, internet gibi kitle iletişim araçlarıyla gerçekleştirilen iftira eylemleri kastedilmektedir.75

Basılı eserlerle iftira suçunun işlenmesinde bu eserlerin herhangi bir şekilde kamuya sunulmuş olması gerekir. Elektronik kitle iletişim araçları bakımından ise asılsız suç ve idari yaptırım gerektiren isnadı içeren metnin sunuculardan76

ulaşıma açık hale getirilmesi gerekir. Bu şekilde haksız isnat diğer kişilerin ulaşımına imkân tanımakta yani kamuya açık hale gelmektedir. Henüz sunuculara yüklenmeyip kişisel bilgisayarlarda muhafaza edilen isnatlar ise iftira suçunun oluşturmayacaktır.77

73

Yaşar ve diğerleri, s. 8060

74 5187 sayılı kanunun 11/1 ve 11/2. maddeleri; ” Süreli yayınlarda eser sahibinin belli olmaması veya yayım sırasında ceza ehliyetine sahip bulunmaması ya da yurt dışında bulunması nedeniyle Türkiye'de yargılanamaması veya verilecek cezanın eser sahibinin diğer bir suçtan dolayı kesin hükümle mahkûm olduğu cezaya etki etmemesi hallerinde, sorumlu müdür ve yayın yönetmeni, genel yayın yönetmeni, editör, basın danışmanı gibi sorumlu müdürün bağlı olduğu yetkili sorumlu olur. Ancak bu eserin sorumlu müdürün ve sorumlu müdürün bağlı olduğu yetkilinin karşı çıkmasına rağmen yayımlanması halinde, bundan doğan sorumluluk yayımlatana aittir. Süresiz yayınlarda eser sahibinin belli olmaması veya yayım sırasında ceza ehliyetine sahip bulunmaması ya da yurt dışında olması nedeniyle Türkiye'de yargılanamaması veya verilecek cezanın eser sahibinin diğer bir suçtan dolayı kesin hükümle mahkûm olduğu cezaya etki etmemesi hallerinde yayımcı; yayımcının belli olmaması veya basım sırasında ceza ehliyetine sahip bulunmaması ya da yurt dışında olması nedeniyle Türkiye'de yargılanamaması hallerinde ise basımcı sorumlu olur.” şeklindedir.

75 Yaşar ve diğerleri, s. 8060

76 Sunucu yani server ile ilgili detaylı bilgi için bakınız. https://forum.donanimhaber.com/sunucu-server-nedir--27273588 (erişim tarihi 06.11.2017)

77

(29)

Basın yayın yolu ile yapılan iftiranın konusu suçlar, kabahatler ve disiplin eylemleridir. Bazı somut olaylardan yola çıkılarak, hukuka aykırı bir fiilin işlenmiş olduğuna yönelik haber ve eleştiri yayınları iftira suçunu oluşturmayacaktır.78

765 sayılı TCK’nın yürürlükte olduğu dönemlerde gazetede yayınlanan bir haber dolayısıyla Cumhuriyet savcısı tarafından soruşturma açılması durumunda iftira suçu oluşmayıp şartları varsa kanunun 485. maddesindeki “hakaret ve sövme suçu” oluşurdu. İhbar savcılığa değil de gazeteye yapılığından bu ihbarın yetkili makama yapılmamış olduğu kabul edilmekteydi.79

Basın ve yayın yolu ile gerçekleştirilen eylemlerin iftira suçunun seçimlik hareketlerinden birisi olarak kanunda düzenlenmesi doktrinde tartışılmaktadır. Bazı yazarlar yeni düzenlemenin iftira ile hakaret suçları arasında karışıklığa yol açacağını aynı zamanda basın özgürlüğünü gereksiz yere sınırlayacağını savunmaktadır.80

Aksi görüşteki yazarlar ise 5237 sayılı TCK’daki düzenlemenin yerinde olduğunu savunmaktadır. Bu yazarlara göre basın özgürlüğü kısıtlanmamaktadır. Basının haber dolayısıyla kovuşturmaya uğrayacağı korkusu, haberin gerçekliği konusunda değerlendirmeye gideceği ve bu şekilde gerçekliğinden kuşku duyduğu olayı haber olarak vermekte çekingen davranacağı savunulmaktadır.81

a.d.İhbar ve Şikâyetin Yetkili Makamlara Yapılması

Mülga 765 sayılı TCK’nın iftirayı düzenleyen 285. maddesinde ihbar ve şikâyetin yapılabileceği merciiler üç kategoride belirtilmişti. Bu kanuna göre haksız isnat ya adliyeye ya keyfiyeti adliyeye tevdiiye mecbur makama ya da kanuni takip yapacak veya yaptırabilecek makama yapılmış olmalıydı. 5237 sayılı TCK’nın 267. maddesine göre ise bu ayrımlar kaldırılarak haksız isnadın “yetkili makamlara” yapılması koşuluna yer verilmiştir. Yetkili makamın belirlenmesi, iftira konusu isnatların mağdur hakkında ceza soruşturması ve kovuşturmasına mı yoksa idari yaptırım uygulanmasını sağlamaya yönelik olması bakımından önemlidir.82

Ceza soruşturmasında ihbar ve şikâyetin yapılabileceği makamlar CMK’nun 158. maddesinde sayılmıştır. Bunlar, cumhuriyet başsavcılıkları, kolluk makamları, 78 Yaşar ve diğerleri, s. 8061 79 Bayraktar, s. 196 80 Tezcan ve diğerleri, s. 894 81 Yenidünya, s. 2847 82 Artuk/Gökçen/Yenidünya, s. 966

(30)

ilgili cumhuriyet başsavcılığına gönderilmek üzere valilik veya kaymakamlık ya da mahkemelerdir. Ayrıca, yurtdışında işlenip ülkede takibi gereken suçlar hakkında Türkiye’nin elçilik ve konsolosluklarına da ihbar ve şikâyette bulunulabilir. Bir kamu görevinin yürütülmesiyle bağlantılı olarak işlendiği iddia edilen suç nedeniyle, ilgili kurum ve kuruluş idaresine yapılan ihbar veya şikâyet, gecikmeksizin ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına gönderileceğinden bu makamların da yetkili oldukları kabul edilmektedir. Yetkili merciler arasında Adalet Bakanlığı, diğer bakanlıklar ve Cumhurbaşkanlığını da sayabiliriz. Çünkü uygulamamız ve mevzuatımızda her türlü şikâyeti kabul etmek ve ilgili mercie ulaştırmaları gerekmektedir.83

Bu bakımdan Başbakanlık İletişim Merkezi (BİMER) ile Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi’ne (CİMER) yapılan başvuruların da yetkili makam oldukları söylenebilir. İhbar ve şikâyetin yapılabileceği makamlar yalnızca kanunda sınırlı olarak sayılmamıştır. İhbar ve şikâyetin başka mercilere de yapılabileceği kanun lafzında “yapılabilir” ayrıca “ihbar ve şikâyette bulunulabilir” denilerek belirtilmiştir.84 Ayrıca 4483 sayılı MvDKGYUK ve 2547 sayılı YÖK de ilgili makamın kendisine ulaşan ihbar ve şikâyetleri soruşturma yapacak olan makama aktarma görevi bulunmaktadır. Bu hallerde de haksız isnat yetkili makamlara yapılmış sayılacaktır.85

TCK’nın 279. maddesine göre kamu görevlilerinin kamu adına soruşturmayı ve kovuşturmayı gerektiren bir suçları görevleri ile bağlantılı olarak öğrendikleri takdirde bildirme yükümlülükleri bulunmaktadır. Bu itibarla kamu görevlileri, ilgili suçun göreviyle alakalı olması ve kamu adına soruşturulup kovuşturulabilen bir suç olması durumunda yetkili makam olarak değerlendirilecektir.86 Aksi görüşe göre ise, sadece CMK 158 ve idari yaptırım uygulanmasını gerektiren eylem isnadında soruşturma veya kovuşturmayı başlatacak makama yapılan haksız ihbarla iftira suçu meydana gelebilir. Kamu görevlisini yetkili makam saymak kanunilik ve kıyas yasağı ilkeleriyle genişletici yorum yasağına aykırıdır. Neredeyse herkese yapılan suç isnadını içeren her bildirim iftira suçu için ihbar kabul edilecektir. Bu şekilde iftira suçunun işleniş biçimine ilişkin

83 Malkoç, İsmail: Açıklamalı Türk Ceza Kanunu, Yetkin Yayınları, Ankara, 2013, s. 4611 84 Bayraktar, s. 194

85 Tezcan ve diğerleri, s. 894 86

(31)

kanunda ihbar, şikâyet ve basın/yayın organları ile yapılan sınırlama anlaşılmaz olacaktır.87

Askeri yargı ve adli yargı kendi görev alanına girmeyen konulardaki ihbar ve şikâyetleri de kabul etmek zorunluluğundadır. Adli yargıya ilişkin bir husus askeri yargıya ihbar edildiğinden askeri yargı, askeri yargıya88

ilişkin bir husus adli yargıya ihbar edildiğinde ise adli yargı yetkili makam olarak değerlendirilecektir.89

Mülga 765 sayılı TCK’da içeriği suç olmayan isnatlar iftira olarak değerlendirilmemekteydi. Yürürlükteki ceza kanunumuzda disiplin cezası uygulanmasını gerektiren eylem isnatlarını da iftira suçu kapsamına almıştır. İdari yaptırım uygulanmasını doğuracak isnadın yapılması yeterlidir. Bu isnadın kişisel ve mali haklara ilişkin olmasının bir önemi bulunmamaktadır90. İhbar ve şikâyetin yaptırım uygulamaya yetkili makama yapılmış olması gerekir.91

Yetkili makam ise somut olayın özelliğine göre belirlenmelidir.92

Kabahatlere ilişkin isnatların yaptırım uygulayacak makamlara yapılması gerekir. Ancak isnatta bulunan kişinin ihbar makamında makul görülebilecek yanılması iftira suçunun oluşmasını engellemeyecektir.93

a.e.Hukuka Aykırı Fiil İsnadı

Mülga 765 sayılı TCK zamanında iftira suçu oluşabilmesi için isnat edilen fiilin “suç” olması gerekiyordu. 5237 sayılı kanunla idari yaptırım gereken hukuka aykırı

87 Ünver, s. 60 88

21.01.2017 tarihinde kabul edilen Türkiye Cumhuriyeti Anayasasinda Değişiklik Yapilmasina Dair 6771 Sayılı Kanun’un 17. maddesiyle askeri mahkemeler kaldırıldığı için bu ayrım uygulanmaz hale gelmiştir.

89 Yıldırım, s. 44 90

Yazara göre; “kanun koyucu, idari yaptırımı gerektiren bir eylemin isnadını da iftira suçunun oluşmasına olanak verir biçimde düzenlemesinin nedeni, bu idari yaptırım uygulamalarının da kanunyolları kullanıldığında kişi hakkında mahkeme önünde bir yargılama yapılabilmesi ihtimalini dikkate alması-, iftiranın sadece suç isnadı fiillerini önlemesi ve fakat idari haksız fiil isnadının bu koruma içinde bulunmamasının makul ve gerekçelendirilebilir bir husus olarak bulunmaması ve idari yaptırım da uygulansa, bu tür isnad nedeniyle bir kimsenin bir soruşturmaya maruz kalması veya basın yoluyla işlendiğinde de çoğu kez suç isnadı yapılmış gibi toplumsal açıdan zararlara ve kişi hakkında idari yaptırım gerektiren işlemlerin başlatılmasına yol açtığı ve nihai süreçte adliyenin gerçeğe aykırı fiil isnadı suretiyle meşgul edileceği ve hak arama ve hak kullanmanın suiistimalinin önlenmesi gerekliliğinin dikkate alınmasıdır.” (Yıldırım, s. 44)

91 Yenidünya, s. 2833

92 Artuk/Gökçen/Yenidünya, s. 966 93

(32)

eylemlerin isnadıyla da iftira suçu işlenebilir. Bu şekilde suç isnadı ile idari yaptırım gerektiren eylem isnadı kanun maddesinde seçimlik hareket olarak düzenlenmiştir.

İdari yaptırım, idari makamlar tarafından kamu düzeni, kamu güvenliği ve kamu sağlığını sağlamak için res’en hükmedilen idari işlem ve cezalardır. Bu şekilde muhatap kimselerin kişisel ve mali hakları üzerinde etki doğurmaktadır94

. İdari yaptırımı öngören eylemler iki tür olabilir. Bunlar, kabahatler ve disiplin fiilleridir.95 Bu şekilde masum kimseye idari yaptırım uygulanması sonucunu doğuracak asılsız isnatlarla iftira suçunu oluşacaktır.

Kabahat, 5326 sayılı Kabahatler Kanununun ikinci maddesine göre, karşılığında idari yaptırım uygulaması öngörülen haksızlıklardır. Kabahat karşılığından uygulanacak idari yaptırımlar ise idari para cezaları ve idari tedbirlerdir.96

Masum kişiler hakkında kanunda belirtilen idari yaptırımların uygulanmasını sağlamaya yönelik isnatlarla iftira suçu işlenebilecektir.

İdari yaptırım gerektiren eylem idareye gerçekleşenden daha farklı şekilde bildirilebilir. Fail tarafından eklenen unsurların, fiilin gerektirdiği cezayı değiştirip değiştirmediğine bakmak gerekir. Eğer eylem dolayısıyla verilen ceza değişmeyecekse iftira suçu oluşmaz. Aksi durumda iftira suçu oluştuğu söylenebilir.97

Örneğin, kırk beş dakika geciken memurun iki saat geciktiğini bildirme eyleminde iftira suçu oluşmaz. Çünkü her iki hal de 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu 125/A-b maddesindeki “geç gelmek” kapsamındadır uyarma cezasını gerektiren bir fiildir.

İftira suçu çok farklı şekilde işlenebilir. İsnat edilen eylemin suçlamada bulunulan kişi tarafından işlenmemiş olması gerekir. Suçun hiç kimse tarafından işlenmemiş olması durumunda da iftira suçu meydana gelecektir.98

Yine suçsuz bir kimseyi üçüncü bir şahsın işlediği suça iştirak ettiğine dair haksız isnatta bulunulması

94 İdari yaptırım örnekleri; “sağlık ve ekonomiye zararlı olabilecek maddelerin satışının durdurulması, Türk vatandaşlığının Bakanlar Kurulu kararı ile kaybettirilmesi, devlet ve merkezi idarece uygulanan yaptırımlar, park yasağına uymayan sürücülerin araçlarının çektirilmesi, eğlence yerlerinin denetlenerek buraların tarifelerine müdahale edilmesi, ilgili mevzuata uygun olmayan işyerlerinin kapatılması, meslek ve sanattan men, faaliyetin durdurulması, idari para cezaları, izin ve ruhsatların kaldırılması, geri alınması, inşaat ruhsatının iptali, ruhsatsız inşaatın durdurularak mühürlenmesi...” bkz. (Artuk/Gökçen/Yenidünya, s. 968)

95 Yıldırım, s. 46

96 Sönmez, Ahmet Selçuk: Türk Ceza Kanunu'nda İftira Suçu, Hakim Yayınları, Ankara, 2016, s. 102 97 Tezcan ve diğerleri, s. 898

98

(33)

halinde de iftira suçu oluşur.99

Ayrıca suç isnat edilen kişinin işlemiş olduğu eyleme eklemeler yapılarak suç niteliği değiştirildiğinde iftira suçu işlenmiş olur.100 Son olarak isnat edilen fiilin suç niteliğini ortadan kaldıran bazı hukuka uygunluk sebeplerini bildirmeme halinde de iftira suçu işlenmiş olacaktır.101

Mağdura isnat edilen fiilin belirli(muayyen), açık, nitelendirilebilir bir eylem olması gerekir.102

Kapsamı ve sınırları belli olmayan, soyut ve genel ifadelerle yapılan isnatlar, olumsuz değerlendirmeler, gerçeğe açıkça aykırı beyanlar iftira suçunu oluşturmaz.103

Ayrıca, ihbarla bildirilen olayın, yetkili makamları harekete geçirecek ciddiyette olması gerekir.104 Suç işlendiği izlenimi vermeyen, çok acemice yapılıp yetkili makamlar tarafından ciddiye alınmayacak mizansen niteliğindeki isnatlar iftira suçuna sebebiyet vermezler.105

İftirada, yetkili makamın somut olarak harekete geçmesi anlaşılmamalıdır. İftira suçunun tehlike suçu olmasının bir sonucu olarak isnadın yetkili makamı harekete geçirmeye elverişli olması yeterlidir.106

İsnadın belli bir kişiye yönelik olması gerekir.107

Suçlanan kişinin kimliğinin açıkça belirtilmesi zorunlu değildir. Kime karşı isnatta bulunulduğu belirlenebiliyorsa iftira suçu oluşacaktır. İsnatta isim zikredilmemiş ayrıca açıklamalardan da suçlanan kişi anlaşılamadığı durumda TCK 271. maddesindeki suç uydurma suçu108

oluşacaktır.109

İsnat edilen suçun icrai, ihmali, kasti ve taksirli hareketle işlenebilen bir suç olmasının herhangi bir önemi bulunmamaktadır.110

Yine bu suçun TCK’da yahut özel kanunlarda düzenlenmiş olması arasında fark yoktur.111

99 Erem, Faruk, “İftira”, Adalet Dergisi, 1954, s. 1064 100 Ünver, s. 65 101 Bayraktar, s. 198 102 Ünver, s. 68 103 Artuk/Gökçen/Yenidünya, s. 969 104 Bayraktar, s. 197 105 Ünver, s. 66 106 Ünver, s. 74 107 Erem, s. 1065

108 “İşlenmediğini bildiği bir suçu, yetkili makamlara işlenmiş gibi ihbar eden ya da işlenmeyen bir suçun delil veya emarelerini soruşturma yapılmasını sağlayacak biçimde uyduran kimseye üç yıla kadar hapis cezası verilir.”

109 Ünver, s. 68

110 Tezcan ve diğerleri, s. 897 111

(34)

İftira suçu için muhataba isnat edilen eylemin soruşturulabilir ve kovuşturulabilir ya da idari yaptırım uygulanabilir nitelikte bir eylem olması gerekir.112 Kanuni takip imkânı bulunan bir eylem isnadı durumunda iftira suçu oluşabilir. Fiilde mağdur bakımından şahsi cezasızlık nedeninin bulunması, mağdurun 12 yaşından küçük olması, bu fiilin affa ve zamanaşımına uğramış olması, eylemin yasama sorumsuzluğu kapsamında kalması durumunda iftira suçu oluşmaz.113

İsnat edilen eylem bu nitelikteyse hakaret suçu veya haksız fiil niteliğinde kalacaktır.114 Soruşturma ve kovuşturmasının şikâyete koşuluna bağlı bir suç isnat edilmesi eyleminde bu suçla ilgili diğer koşullar bulunduğu durumda iftira suçunun oluşup oluşmayacağı hususu doktrinde tartışılmaktadır. Bir görüşe göre, tipe uygun eylemin gerçekleşmemesi nedeniyle suç oluşmayacaktır. İftira suçunun oluşabilmesi için şikâyet hakkı olanlardan birinin bu hakkını kullanması gerekir.115

Aksi görüşe göre ise, şikâyet suçun oluşumunu etkilemeyip sadece muhakeme şartıdır. Şikâyete bağlı bir suça ilişkin soruşturmanın başlayıp başlamayacağı önceden bilinemez. Bu sebeple iftira konusu suç şikâyete bağlı da olsa iftira suçu oluşabilir.116

TCK’da özgü suç olarak düzenlenmiş suçlar yalnızca bu niteliğe sahip kişiler tarafından işlenebilir. Ceza kanunumuzun 40. maddesine göre özel faillik niteliğine sahip olamayan kişiler suça iştirak etmeleri halinde müşterek fail olarak değil azmettiren ya da yardım eden sıfatıyla sorumlu tutulurlar. Örneğin, ceza kanununun 250. maddesinde irtikap suçunun117 faili ancak kamu görevlisi olabilir. Bu suçun kamu görevlisi olmayan bir kişi tarafından işlendiğine dair haksız isnat halinde iftira suçu oluşmayacaktır. Ancak masum kimsenin özgü suça azmettiren yahut yardım eden olarak 112 Öner, s. 1146 113 Artuk/Gökçen/Yenidünya, s. 969 114 Ünver, s. 70 115 Bayraktar, s. 198 116 Ünver, s. 71

117 İrtikap suçu, Kamu İdaresinin Güvenilirliğine ve İşleyişine Karşı Suçlar bölümünde yer almaktadır. Kanun metni; “Sağladığı nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle kendisine veya başkasına yarar sağlanmasına veya bu yolda vaatte bulunulmasına bir kimseyi icbar eden kamu görevlisi, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Kamu görevlisinin haksız tutum ve davranışları karşısında, kişinin haklı bir işinin gereği gibi, hiç veya en azından vaktinde görülmeyeceği endişesiyle, kendisini mecbur hissederek, kamu görevlisine veya yönlendireceği kişiye menfaat temin etmiş olması halinde, icbarın varlığı kabul edilir. (2) Görevinin sağladığı güveni kötüye kullanmak suretiyle gerçekleştirdiği hileli davranışlarla, kendisine veya başkasına yarar sağlanmasına veya bu yolda vaatte bulunulmasına bir kimseyi ikna eden kamu görevlisi, üç yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (3) İkinci fıkrada tanımlanan suçun kişinin hatasından yararlanarak işlenmiş olması halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. (4) İrtikap edilen menfaatin değeri ve mağdurun ekonomik durumu göz önünde bulundurularak, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarısına kadar indirilebilir.” şeklindedir.

Referanslar

Benzer Belgeler

For overdetermined linear equations, we propose and analyze a new method, Structured Least Squares with Bounded Data Uncertainties (SLS-BDU), to pro- vide a better trade-off between

Safety of bronchial thermoplasty (BT) in patients with severe, symptomatic asthma: positive safety profile in the AIR2 trial [abstract]. Dunn R,

Bu sonuçtan yola çıkarak sıvı azot ortamında grafit tozu ve katalizör kullanılmadan sentezlenen gümüş nanopartiküllerin, grafit tozu ve katalizör kullanılarak

usulünün uygulanacağı düzenlenmiştir. maddesiyle sözlü yargılama usulü kaldırılmış, aynı Kanunun 316 vd. maddelerinde iş davaları için basit yargılama usulü

The main aim is to see the system response to the passenger when he/she sits on the seat, the change of temperatures in time, the distribution of the

 15% to test the entire network generalization.. Here, a standard ANN is ready for fitting in the form of a double- layer feed forward network with a sigmoid transfer option at

Her insanın toplumda başka beşerî kurumlar yanında hukuku da ilgilendiren bir sos- yal yeri ve sosyal rolü vardır. Toplumsal düzen insanların beka mücadelesinin ana

[r]