• Sonuç bulunamadı

[Sultan Veled]

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "[Sultan Veled]"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

'TT-

y o

ŞUBAT 1940 ba kaçı, Selçuklular devri şiir ve edebiyatını

tez olarak ele almıştır. Zannedersem birkaç ta­ ne bile değil. Evet, Selçuklular devrinin şiirini, nesrini, arapça, farsça uslübu, çok temiz türk- çesi hâlâ meçhuller arasındadır. Halbuki Türk dili için bu yedi asırlık yadigârların incelen­ mesi muhakkak surette lâzımdır. Hâlâ Sultan ■ Veled’in mesnevilerindeki türkçe beyitler, Ve­ let Çelebi’nin 1925 te neşreylediği ve bugün mevcudu kalmıyan «Divani Türkiî Sultan V e- led» nüshalarında kalmıştır.

Veled divanı 1911 deki gazetelere ise he­ nüz el değmemiştir. Gülşehrinin Felekname isimli ve 701 de söylediği mebde ve miad hak- kındaki dörtbin beyitli farsça eseriyle, yine o- nun «Mantıkuttayır»'. tercümesi ise yazma ha­ linde ancak dört nüshası vardır. Âşık Paşanın 15.000 beyitli mesnevisi ise ne eskiden, ne de yeniden basılmamıştır. Acaba bunlar ve daha benzerlerini kim veya kimler tabedecektir? E- vet, bunları muhakkak bu yeni Akademi bas­ malıdır. Ya tarih kitapları, bu husustaki kayıt­ sızlığımızı neyle ifade edebiliriz? Eğer Hollan­ dalI Houtsma, muhtasar Selçukname’yi 1902 de basmamış olsaydı, biz bugün ondan da mahrum kalacaktık. Yazıcı zade Ali Efendinin, İkinci Murat Bey, adı İbni Bibi mufassal tarihî tercü­ mesinden bir kısmım 1891 de yine Hollanda’da Houtsma tabetmiş, fakat memleketimizde beş tam nüshası olduğu halde 56 senedenberi biz henüz yayın alanına çıkarmamışızdır. Selçuk­ lular zamanının son devirlerini, bilhassa Bibi oğlunun 680, AksaraylI Kerimettin Mahmud’un 723 ten sonraki vakaları anlatan iki eser, Niğ- deli Kadı Ahmet tarihi ile anonim Selçukname acaba kaç asır daha bekliyecek; hâlâ mı ecnebi­ ler gelip bunu neşreyliyecek? Memleketimizde iki tane Edebiyat Fakültesi mevcutken buna ne lüzum var, diye soranlara şu cevabı vereceğim: İstanbul’da Alman Eski Eserler Enstitüsü neden vardır? Almanın 23, Avusturya’nın 3, Fransa’nın 8 üniversitesinde edebiyat şubesi muhterem hocaları; her şubesinin doğu dilleri seminerlerinin muazzam kütüphaneleri, vasıta­ ları, âlimleri, asistanları, doçentleri, profe­ sörleri, ordinaryüsleri varken, başka bir mem­ lekette yeniden Enstitü açmayı neden düşün­ müşlerdir? Madem ki her şeyde onları misal tutuyorsunuz, bari bize itiraz edecekler bu ibret levhasını görerek sussunlar. Bu Akademi be­ hemehal lâzımdır. Açılmalıdır ve yeri de Kon­

ya olmalıdır. Prof. Dr. F. Nafiz UZLUK

15

MALKOÇ TÜRBESİ

“ Kad nakal’el-merhümül mağ­ fur min darül-fena İlelbaka Mehmet bin Malkoç sene seb’a ve semanine ve seb'a mie” (Fani dünyadan, darül- bakaya intikal eden merhum ve mağfur Malkoç oğlu Mehmet sene 787).

Gebze’de Malkoç Oğulları Türbesinin 15 sene evvelki hali R uines du M ausolée de M alkotch Bey (X IV S.)

Gebze İlçesinin kuzey - batısında bulu­

nan metrûk mezarlıkta, bugün tamamile harab olmuş bir türbe bakiyesi mevcuttur. Türbenin İlce İlkokuluna nakledilmiş kitâbesinde yu­ karıdaki beyit yazılıdır.

Bu türbe «Malkoç kabri» veya «Kırğızlar mezarı» namile anılmaktadır.

Malkoç bey Anadolu’dan Rumeli’ye ge­

çen ilk Türk kumandanlarından biridir. Avru­ pa’daki Türk yayılışına mâni olmak ve Türk- leri Rumeli’den çıkarmak gayesile harekete geçen ve harb ilân eden Balkanlılarla Macar- lar Muradı Hüdavendigâr idaresindeki Os­ manlI ordusu tarafından Hicrî 971, Milâdî 1389 da Kosova’da kat’î bir mağlûbiyete uğradılar.

Bu büyük meydan muharebesinde Sultan Murad’ın buyruğu ile sağ cenaha konulan bin okçunun reyisleri Malkoç idi.

Şu kısa malûmat bize Malkoç beyin tari­ himizdeki tanınmış kumandanlardan biri oldu­ ğunu gösteriyor. Kitabede adı geçen Malkoç oğlu Mehmed hakkında tarihlerde bir malû­ mata rastlanmamakla beraber, onun dahî baba­ sı ile birlikte Rumeli’ye geçenler arasında bu­ lunduğu rivayet olunmaktadır. Esasen böyle bir türbede medfun bulunduğuna nazaran, as­ rın ricali ve millete hizmet eden bir mücahid

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

and Characterizing and Modeling Observed Lane- Changing Behavior: Lane-Vehicle-Based Microscopic Simulation on Urban Street Network Transportation Research Record: Journal

Halk müziği üzerine konferanslar vermek ve incelemelerde bulunmak amacıyla 1936 senesinde davetli olarak Türkiye’ye gelen tanınmış Macar etnomüzikolog ve

Fin- Ugor kökenli olan Macarlar da Fin-Ugor halk müziğinden çok işte bu Asya kökenli Türk müziğinden etkilenmiştir.. yüzyıl Hunlarının türküleri ve kahramanlık

Bayındırlık Bakanlığı, Ankara ve Erzurum İnşaat Usta Okulu ile Ankara Yapı Enstitüsü, İstanbul Bölge Sanat Okulu, Konya Mıntıka Sanat Mektebi (Rişko,

Bu amacı gerçekleştirebilmek için, nitel araştırma yaklaşımıyla barış kavramı, barış kavramının öğretilmesi/barış eğitimi ve eğitim programlarında

Bu tarihten 5 yıl sonra 23 Nisan 1929’da Atatürk bu bayramı çocuklara armağan etmiştir ve 23 Nisan ilk defa 1929 yılında Çocuk Bayramı olarak da kutlanmaya

Sen bunu çevir.” Hayatta ilk çevirim buydu edebiyattan fakat güzel yapmışım herhâlde çünkü o antoloji için sonra birkaç öykü daha çevirdim ve sonradan öğrendiğime

Dünya Savaşı ve Soğuk Savaş konularında Türk- Macar ilişkileri şeklinde değil de, Macaristan ve Macarların durumu hakkında kısa bazı bilgilerin verildiğini