‘Bizden evvel giden ahbaba selam olsun erenler’
Salâh ölmüş. ‘Ben ölmem, işimi bilirim ben ’ diyen Salâh Birsel’. Ölüm, hepimizin başında, ya nı başında. Bir gün gelecek en sevdiğiniz kişi nin artık bu dünyadan koptuğunu öğreneceksi niz. Bu iş böyle. Kaçmak yok. Kurtulmak hiç yok! Bunca kitap, bunca şiir, deneme, anı, günce de ölür mü? O zaman, Salâh da ölmez, ölmüş sayılmaz... Yazar, şair dediğiniz insan, kollar, bacaklar, gözler, dudaklar v b ’den ibaret değil d ir ki! Onun yaşamı başka yerdedir. Her yerde dir. Bugünden yarına, öbür güne, yıla, yüzyıla... “Sıfır denize yuvarlasanız / Lime lime doğ- rasanız kafamı / Bu odalardan bu kitaplar dan / Ayrılmam da ayrılmam.
Dört elle yapışırım sokaklara / Mavilere beyazlara abanırım / Güzellikler beni yor maz / İnan olsun yaşlanmam.
Hiçbir şeyden ürkmem / Kim ne derse de sin / Ey insan seni sevdim / Ben ölmem ben ölmem.”
Bütün kitaplarını serdim masaya: Şiirler, de nemeler, anılar, hele ‘Salâh Bey Tarihi’... Salâh
EYET/HAYIR
■faaı
£>S
OKTAY A K BA L
Salâh Artık Yok mu?..
Birsel bunlarda yaşıyor. Herkes gibi o da bilirdi bize sunulan sürecin belli yıllarla ölçüldüğünü. İster kırk, ister altmış, ister seksen! Son günle rine dek yazan, düşünen, yaratan birinin bu sü reci başarıyla kullanmasıdır önemli olan. Yoksa, günü gelince bizlere allahaısmarladık demesi değil...
Benim, tam altmış yıllık dostum , arkadaşım, sanat yoldaşım... Kişide bir eksilme olur böyle olaylarda... Bir şeyler çekergider içimizden... Ne demiş Montaigne, dostu La Boetie için, “O ben di, ben de oydum!" dememiş miydi? Biraz öy le! Altmış yıl bu! Birlikte çalışmalar, düş kurm a lar, dertleşmeler, dergi çıkartmalar, çeviriler yap malar, içki sofraları, tartışmalar... Bir masal mıy dı bütün bunlar diyemiyorum. Gerçekti,
yaşam-l
‘5 T -9?
dı, yaşamamızdı...
Yıllardır hep hastalıklarla uğraştı. Tansiyondu, şuydu, buydu. Günlüklerinde sık sık anlatır bun ları. Gittiği cenaze dönüşlerinde neler düşündü ğünü yazar:
“Dönüşte, benim cenazeme kimse gel mez diye düşündüm. Ümit Yaşar yüreğini her keslere açık tuttuğu için yığınların sevgisini kazanmıştı. Bense tam tersi. Eski dostla rımdan da kaçıp eve kapandığım için sanı rım beni sevenlerin sayısı iyisinden azalmış tır. Gerçi dostların yerini okurlar alıyor, ama onlar da bir yazarı ne kadar severlerse sev sinler, kalkıp da mevtasına son bir selam sarkıtmaya gelmezler.”
Ümit Yaşar’ın cenaze günü Teşvikiye
Cami-si’nde bir yaşlı adam görmüş, çevresine topla nan gençlere bağıra çağıra şunları söylüyor muş: “Ölülere bağlanmak da ne? Ölen ölmüş, giden gitmiştir. Geride kalanlara bakmalı. Onlar mı acınacak halde, ölüp gidenler mi?” Böyle düşünm ek güzel de, avutm aya yetm i yor kişiyi... O, sevdiğiniz, bir yaşam boyu dost luk ettiğiniz, bir anda yok olmuş, ‘Ben geride kal dım ’ diye sevinecek misiniz, kendinizi boşu bo şuna aldatacak mısınız? Daha önce giden ah baplar bizden bir parça, bizden kopm uş bir de ğer. Hangi birini, o kırklı yılların şair yazar dost larını, Fahir Onger’i, Sabahattin Kudret’i, Beh çet Necatigil’i, Orhan Kemal’i, Haldun Ta ner’i, nice sevgili dostu yok saymak olası mı?
Salâh B irsel’in şiiri, denem esi konularında genç kuşaklar çok duracaklar, inceleyecekler, de ğerlendirecekler. Ne yaptığını bilen, sanatını açıklayabilen bir şair, bir denem eciydi o. Şöyle diyordu sorulduğunda:
“Ben şiir üzerine çok düşündüm ve de çok yazdım. Şiirin ilkelerini bile saptamaya çalış tım. Doğrusu ya her ozan kendi şiiri üzerin de ya da genel olarak şiir üzerinde düşünür... Ozanların çoğu böyle bir yolda kendilerini yi tirmek istemezler, ama benim durumum biraz değişik.”
Yaşlanmak, yalnız kal maktır. Her dostun arka sından bu yalnızlığı daha da derinden duyuyorum. Ne yapalım ki oyunun ku ralı bu. Anısına saygıyla, sevgiyle... "IT O
İSTANBUL 1. SULH
HUKUK
HÂKİMLİĞİNDEN
1999/1 Vasi T. Hastalığı sebebiyle mahkememizce vesayet altına alınan mahcure Solmaz Sever’in, Abba- saga Mahallesi, Salname- ci Sokak, No: 21, Kat: 2, Beşiktaş-lstanbul adresin de ikamet eden oğlu Tay fun Sever’in vesayeti altı na alınmasına karar veril di. İlan olunur. 25.2.1999.Basın: 10260
Taha Toros Arşivi