Bir başka alanda, felsefe alanında ise, bir Kant yetişmiş (Salt Usun Eleştirisi) adlı kitabında güzelin do ğada değil, sanatçının görüşünde ol duğunu savunmuş, geçmişin estetik yargılarım sarsarak genç sanatçıları yüreklendirmiştir.
Kant'm arkasından bir Cezanne çıkmış, kimi yandaşları ile birlikte Kant’m savı doğrultusunda savaş maya başlamış ve sonunda empresyo nizm doğmuştur.
Empresyonizm estetik tez açısın dan önceki biçemlere benzemekle beraber özel bir yanı da vardır. O da atölye dışına çıkılıp çalışıldığı için üretilen yapıtlarda beliren ışık bolluğudur. Ne var ki bu bol ışık yüzünden volümlerin nesnel var lıklarını yitirmeleri tepki ile karşı lanmıştır. Geleneklerine bağlı olan lar sergilerine almamışlar, yenilik ten yana olanlarsa, bu yitiği önle mek için sert ışık gölge ayrımları ve keskin köşelerle volümleri öylesi ne abartmışlar ki, kübizm adı ile yeni bir akımın başlamasına neden olmuşlardır. Ancak, bu akım uzun sürmemiştir.
Gelgelelim, sanatta yeni bir dö nemin başladığına inanılmış oldu ğu için kübizmin tavsaması ile düş lerin yıkılması sanatçıları düşünmeye iteleıniştir. Sonuç olarak da düşün ce kökenli türlü eğilimleri içeren bir çığır başlamış ve modernizm adı ile tanımlanmıştır.
Modernizm ile resim sanatı geç mişin estetik yargılarından, teknik baskılarından hatta, araç-gereç zo runluluklarından kurtulmuştur. Sa natçı ise, tam anlamıyla bağımsızlı ğa, özgürlüğe kavuşarak sanat tari hinin denetimi altında ileriye dö nük araştırılar, deneyler yapmaya koyulmuştur.
Bu arada, modernizmin sağladı ğı özgürlüğü başıboşluk sanarak so rumsuzca davrananlar da türemiş, (sa nat doğa kopyacılığı değildir) gibi sloganlar üretmişlerdir. Fakat, kolaj hiperrealizm, foto gerçekçilik gibi akımlar saygınlık kazanınca (çağ daş) deyimine sarılmışlardır. Oysa, çağdaş sanatta herkesin, hemen ya
FADtME RALTACIO GLU SALMAN— "Çankaya'dan" 1982. Tuval üzerine
y ağ lıboya. 40x54 cm.
FADİM E BA LTA CIO Ğ LU SA LM A N — "Natürmort" 1985. Suluboya.
pabileceği kadar çocukça, acemice hatta delice görünüler Colomb'un yu murtayı dike koymasına benzer. Bir kez için, bir kişiye özel olarak değer lidirler. Yinelenemezler ki çağdaşlık taşlanabilsin.
İşte, Fadime Baltacıoğlu Salman bütün bu gerçekleri görebilen ressam-
1 a r m u z d a n d ı r . Erkekleri bile kıskan
dıracak kadar enerjik, içten ve coş kundur. Dışavurumculuğa yaklaşık
biçemi ile, renk renk fırça izlerin den oluşan ritmik düzeni ile her yapıtı ayrı bir orkestra gibidir. Kimi kez fırtınayı, kimi kez akan seli, ki mi kez de kahkahayı anımsatır.
Geçen yıl İstanbul Edpa'da bir sergi açmış ve çok beğenilmişti. An cak benim için onun gerçekten övül meye değer yanı yumurtayı dike koymaya özenmediğinden ötürü eleş tirilmiş olmasıdır.
FADİME BALTACIOĞLU SALMAN IN
YAPITLARI
GÜLTEKtN ELİBAL
Fadime Baltacıoğlu Salman'uı re simleriyle kurageldiği ortam yada ol gu ’'değişme”yi canlandırmak olarak nitelenebilir. Resimsel anlatım yolla rındaki, "değişm e"yi öne getirecek ise, bir "karşı çıkm a” isteğinden öte ve çok, geleceğe yönelen ve de ör neklerin ağırlığı altında ezilmeyen kendine özgü, özgür bir bakış yönü nü zorunlu kılmaktadır. Yaşanılan ve geçmiş, yaşanılmakta olan günler ile yaşanılmak istenilen gelecek "birbiri ne geçme" bir bütünü oluşturdukla rından, resimsel anlatımın yollarında ki vurulacak ilk fırça darbesinin, son raki biçim basamak ve soluklanma larda tıkanmayı, yinelemeyi getire ceği bilinci, bazı sanatçıları deneyici bir doğaçtanlık/spontanelik ile kar maşık düzen arasından geçebileceği
anlatını biçim ve biçemine ulaştıra bilmiştir... Erken yaşlarından yola çıkmış doğaçtan bir temellendirme nin, daha sonralarda ressam Mahmut Cüda öğretisiyle gelişerek vardırılan zengin görkem ve ışıkgeçirirliğe ulaşmış göstergesi, Fadime Baltacıoğ- lu yapıtlarının yağlıboya teknikleriy le, desenlerinde gerçekten "birbirine geçme" bir tümleşmeyi sağlamakta bulunuyor.
Evet, Fadime Baltacıoğlu Salman resimleriyle oluşturduğu ortamında "değişm e"yi bizlerle bölüşüyor. Bu, belki de, renklerle eriyen, su gib ol makta bulunan ya da yeni bir hava olup uçuşan "canlanma", biçimi, "ana biçim i" yitirmeyi değil, onu yeniden işlemeyi, tümlemeyi doğrul tusunda düğümlemektedir. Ana biçi min gereken ya da zorunluluk gös teren diğer katkıları dönenen, arası ra durağanlığı yeğleyen, biraz da ivmeli fırça vuruş-dokunuşlarıyla yüzeyin
önü ve ardını ritm ağında bir durma- casına zenginleştirir. Biçimsel ritmin coşkulu sevecenliği, böylesi arınmış bir yoğunluk, sürekli tazeliği, gününe bağlılığı ve ama geçmişten geleceğe bir özlem-özdeyişi, deneyici kimliği de işaretlemekte bulunuyor, belgeli yor.
Fadime Baltacıoğlu Salman'm ya pıtları, başka bir deyişle canıtez ve ivmeli bir kimliğin dışavurumcu gergisinde, "peşinde olduklarımız"ın somut örnekleridir. Ki bu somut ör nekler yurtiçi ve dışı izlenimlerin gö rünüleli, Fıgürlenıeleri, ölüdoğaları gi bisine ve ama evrenimizin tümü nün düzenleyici gücünü taşımakta bu lunan gerçeğimizin yaratma ölçeği- ölçütünün "düş"leri olarak görünü yorlar, görüneceklerdir. Evet, tıpkı "Değişmenin, değişmeyeceği" gibisi ne "değişm e"nin scaklığı alıp alıp götürüyor kimilerimizi "yaşam-za- man" yolculuğuna bu yapıtlarda...
FADİME BALTACIOĞLU
SALMAN
Resim Sergisi
4 Mayıs - 17 Mayıs 1985
EVRENSEL
SANAT GALERİSİ
mithatpaşa cad. 24 yenişehir-ankara 33 72 85
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi
* 0 0 1 6 4 2 2 7 4 0 1 0 *